Tarihte Engellilerin Hakları ve Eşitlik Mücadelesi - Engellilerin tarih boyunca karşılaştığı zorlukları, haklarını savunma mücadelelerini ve eşitlik yolundaki adımlarını keşfedin.

Tarihte engelliler, diğer insanlardan farklı olan bir durumları nedeniyle toplumda dışlanmış ve ayrımcılığa uğramışlardır. Engellilerin hakları ve eşitliği için verilen mücadeleler tarihin farklı dönemlerinde kendini göstermiştir.

Antik dönemlerde de engellilere yönelik farklı uygulamalar ve toplumsal algılar vardı. Örneğin, Sparta'da yenilen savaşçılar engelli kabul edilir ve öldürülürdü. Bunun yanı sıra, Roma döneminde savaşta yaralanan askerlerin rehabilite edilmesi için bir tıp okulu kurulmuştur.

Ortaçağda engellilerin hayatı, din ve inançla ilişkisi, dışlanma ve ayrımcılık konuları ön plana çıkmıştır. Ortaçağdaki engelli bireylerin toplumsal yaşamda yerleri ve ön yargılar ile mücadeleleri, Avrupa'da engellilerin dinsel yönü ve insan algısındaki yeri gibi konular da incelenir. Ortaçağda engellilere sosyal yardım faaliyetleri düzenlenirken, özellikle Avrupa'da engellilere yönelik ayrımcı uygulamalar ve inkâr konuları da yer almıştır.

19. ve 20. yüzyıllarda engellilerin ve ailelerinin eğitim, sağlık, çalışma hayatı, spor ve özgürlük mücadeleleri ele alınarak, bu alanda yaşanan sorunlar incelenir. Engellilere yönelik yapılan eğitim ve sağlık faaliyetleri, çalışma hayatındaki sorunlar, çalışma olanakları ve çalışma koşulları, özgürleştirici hareketler ile birlikte engellilere spor yapmanın önemi de tartışılır.

Engellilik hakları ve eşitlik mücadelesi günümüzde de devam etmektedir. Uluslararası ve ulusal düzeyde yapılan çalışmalar incelenerek son durum değerlendirilir.

Antik Dönemde Engelliler

Engellilerin tarih boyunca karşılaştığı zorluklar ve ayrımcılık, antik dönemlerden itibaren başlamıştır. Antik dönemlerde engellilerin toplumda yerleri oldukça sınırlıydı ve genellikle ezilen konumdaydılar. Özellikle Yunanistan'da engellilerin çoğu köle olarak kullanılıyordu.

Ancak, Mısır'da engellilik toplumsal bir problem olarak görülmemekteydi. Mısırlılar engellilere yönelik farklı bakış açısıyla onları özel insanlar olarak görüyorlardı. Özellikle işitme engelliler, firavunların sarayında tercüman olarak çalışıyorlardı.

Roma İmparatorluğu döneminde engellilerin yaşamları için bazı önlemler alındı. Ancak, engellilik hala bir utanç kaynağı olarak görülüyordu. Engellilik, genellikle bir cezanın sonucu olarak düşünülüyordu. Engellilerin önceden belirlenmiş mesleklerde çalışması zorunluydu. Ancak, imparatorluk döneminde bazı engellilerin toplumdaki yerleri yeniden değerlendirilmiş ve onlara bazı haklar verilmiştir.

Ortaçağda Engelliler

Ortaçağ dönemi, engellilere yönelik ayrımcılığın günümüzdeki kadar yüksek olmadığı bir dönem olarak bilinse de, engellilere yönelik olumsuz algıların yaygın bir şekilde var olduğu bir dönemdir. Ortaçağda engellilerin hayatı, din ve inançla ilişkisi, dışlanma ve ayrımcılık konuları ele alınabilir.

Ortaçağdaki engelli bireyler, genellikle veya tamamen toplumdan dışlanmışlardır. Engel durumuna sahip olan bireyler, sıklıkla bir yaşam şansına dahi sahip olamazlardı. Ayrıca, engelli bireylerin varlığına, günümüzden çok daha sınırlı bir düzeyde, özellikle din alanında değinilirdi. Ortaçağ Avrupası'nda engelliler, din alanında manevi bir ceza olarak algılanırlardı. Engel durumuna sahip olan bireyler, Tanrı'nın öfkesi tarafından lanetlendikleri düşünülürdü. Engellilik, kilise tarafından günah veya eziyet olarak yorumlanırdı. Ancak engellilere yönelik yardımcı faaliyetler, yoksullara yapılan yardımlarla sınırlıydı.

Ortaçağ Avrupası'nda, engellilerin yaşamı daha kolay bir hale getirmek amacıyla, engellilere yapılan uygulama ve müdahaleler sınırlıydı. Yaralı veya hasta kişilerin bakımı, birinci derecede ailelerinin sorumluluğunda olurdu. Özellikle savaş yaralıları ve engelliler, ölenlerin arasında sayılırlardı. Engelliler, toplumdaki ötekiler gibi bastırılır ve dışlanırdı. Ancak kilise tarafından yapılan bazı yardımlar, engellilerin ayakta kalmasına katkı sağlamıştır.

Ortaçağda Engellilerin Toplumsal Hayatta Yeri

Ortaçağ Avrupası'nda engellilerin hayatı oldukça zordu. Toplumsal yaşamda yerleri oldukça sınırlıydı ve genellikle aileleri tarafından bakılırdı. Engelliler genellikle dini törenlerde kullanılan bir obje olarak görüldüğünden, genellikle manastırlarda veya kiliselerde kalırlardı. Ancak bu, önyargıların olmadığı anlamına gelmiyordu.

Toplumda engelli bireylerin dışlanması oldukça yaygındı. Engelli bireylerin spor yapması veya diğer faaliyetlerde yer alması nadirenden yaşanırdı. Bunun yerine, engelliler toplumda dışlandı ve tüm bunlar, 'tanrının cezası' olarak kabul edilirdi. Ancak, bazı topluluklar engellileri kabul etti ve onlar için paradan bağımsız olarak bir yaşam alanı sağladı.

Bu zorlu yaşam koşulları nedeniyle, dönemde bazı engelli bireyler kendilerini farklı yollarla ifade etmeyi başardılar. Bu sayede, toplumdaki ön yargıları azalttılar ve dışlanmayı azaltmaya çalıştılar. Bununla birlikte, genel olarak, engellilerin toplumdaki yerleri oldukça zor ve sınırlıydı.

Ortaçağda Engellilerin Dinsel Boyutu

Ortaçağ Avrupası'nda, engellilik genellikle Tanrı tarafından verilen bir ceza veya lanet olarak kabul edilirdi. Bu nedenle, engelli bireyler, toplumun potansiyel olarak günahkar olarak kabul ettiği bir grup olarak algılanırdı.

Kilise, engellilerin hayatı boyunca acı çekebileceklerini ve bu çekiyi cezalandırıcı bir şekilde cesaretlendirdiği için engellilerin dinsel olarak arınmak için daha çok çalışmaları gerektiği inancını yaymıştı. Ancak, bazı kutsal kişilerin mucizevi iyileştirmeleri de engelliler arasında popüler hale gelmiştir.

Ortaçağ Avrupası'nda, kilise tarafından güçlendirilen inançlar ve toplumsal algılar, engelsiz bireylerin engellileri aşağılayıp, dışlamayı normal görmelerine yol açmıştır. Engelliler genellikle yoksulluk, tembellik ve günahkârlıkla eşleştirilmiş veya cadı gibi kabul edilmiştir.

Engelli bireylerin dinsel inançları, toplumda ayrımcılık ve dışlanma hissi yaratan diğer bir faktördü. Hristiyanlık gibi dinler, Tanrı'nın tüm insanlara eşit davrandığı mesajını iletmesine rağmen, engelliler genellikle Tanrı'nın laneti veya sevgisizliği ile sınandığına inanılırdı. Bunun sonucunda, engelli bireylerin kendilerine inançla bağlılığı, yeterlilik hissini kaybetmelerine neden olabilirdi.

Ortaçağda Engellilere Yönelik Yardım Eylemleri

Ortaçağda toplumda engelli bireylere karşı yapılan toplumsal ayrımcılıklara rağmen, dini kurallar ve inançlar gereği onlara yönelik yardım eylemleri de gerçekleştirilmiştir. İslam dünyasında engellilere yönelik yapılan yardımlar ve hükümler dikkat çekicidir. Engellilere yönelik yapılan yardımların en sık rastlandığı toplum kesimi ise Hıristiyan toplumlardır.

Ortaçağ Avrupası'nda engellilere karşı yapılan ayrımcılık uygulamalarına rağmen, onlara yönelik yardım faaliyetleri yapılmıştır. Engellilere yapılan yardımlar genelde kiliseler ya da Cenaze Loncaları tarafından organize edilirdi. Bu toplumlar engellilere barınma ve yemek sağlarken, kendi aralarında çeşitli faaliyetlerde bulunmalarını sağlamıştır. Ayrıca Kutsal Roma İmparatorluğu'nda engelliler için yapılan özel hastaneler de bu dönemde önemli bir yere sahipti.

Bunun yanı sıra, Ortaçağda engellilere yapılan yardım eylemleri genellikle dini kurumlar tarafından organize ediliyordu. Bu yardım eylemleri genellikle zengin toplum kesimlerinin maddi yardımlarıyla gerçekleştiriliyordu. Engellilere yapılan yardımlar kapsamında, onların günlük ihtiyaçları (yemek, barınma, giyim) karşılanırken, çeşitli kurslar ve eğitimler de verilmekteydi.

Ortaçağda engellilere yönelik yapılan yardım eylemleri, dönemin toplumsal yapısını ve insan algısını yansıtması açısından önemlidir. Bu yardım eylemleri, engelli bireylerin sosyal hayatta kabul görmesi için önemli rol oynamıştır. Ancak, Ortaçağda engellilere yapılan yardım eylemleri genellikle az sayıda kişi tarafından gerçekleştiriliyor ve geniş kitlelere ulaşamıyordu. Günümüzde ise, engelli hakları ve eşitliği konusunda yapılan çalışmalarla birlikte engellilerin hayatı kolaylaştırılmakta, sosyal hayatta daha fazla kabul görmeleri sağlanmaktadır.

Ortaçağda Engellilere Yönelik İnkâr ve Ayrımcılık

Ortaçağ Avrupa'sında engellilere yönelik birçok ayrımcı uygulama ve inkâr söz konusu olmuştur. Engelliler, toplumun dışında tutulmuş ve ikinci sınıf insan muamelesi görmüşlerdir. Özellikle fiziksel engelli bireylere, bedensel kusurlara sahip olanlara, toplum tarafından dışlanma ve ayıplanma uygulanmıştır.

Engellilerin toplumdan dışlanması her ne kadar yaygın bir durum olsa da, dönem ve coğrafyaya göre değişkenlikler göstermiştir. Ortaçağ İngiltere'sinde engellilere bekçilik, köpek bakıcılığı, mutfak işleri gibi basit işler verilirken, Almanya'da engellilerin bir kısmı insanlıktan çıkarılmış, toplumun dışında tutulmuştur.

Engellilere karşı ayrımcı uygulamaların yanı sıra, inkâr da yine yaygın bir durumdu. Kimi zaman engellilere inanılmaz, mucizevi güçler verildiği düşünülürken kimi zaman ise engelliler için kötü bir geleceğin habercisi olarak görüldüler. Hatta, engellilere sahip olan ailelerin lanetli olduğuna inanıldığı bile vardı.

Ortaçağda engellilere yönelik ayrımcılık ve inkâr konuları, günümüzde de devam ediyor olsa da, atılan adımlar ile bir nebze azalmıştır. Günümüzde, engellilere yönelik yapılan ayrımcılık ve inkâr uygulamalarına karşı mücadele eden birçok sivil toplum örgütü bulunuyor.

19. ve 20. Yüzyılda Engellilik Mücadelesi

19. ve 20. yüzyıllar, engellilik mücadelesinde önemli bir dönüm noktasıdır. Bu dönemde, engelli bireyler ve aileleri eğitim, sağlık, çalışma hayatı, spor ve özgürlük mücadelesi vermiştir.

Eğitim alanında, öncelikle engelli bireylerin eğitim hakkı kazanması için mücadele edilmiştir. Günümüzde halen birçok ülkede engellilerin okula gitme hakkı yeterince sağlanamamaktadır. Ayrıca, özel eğitim okulları açılarak engelli bireylere özellikle okuma yazma gibi temel beceriler kazandırılmıştır.

Sağlık alanında, engellilerin sağlık hizmetlerinden yararlanması için mücadele edilmiştir. Özellikle tıbbi cihazlar ve rehabilitasyon hizmetleri engelli bireylerin hayatlarında önemli bir yere sahiptir. Ayrıca engellilerin sağlık sigortası sağlanması, sağlık hizmetlerinin ulaşılabilirliğinin artırılması gibi konular da önemli bir mücadele konusu olmuştur.

Çalışma hayatında, engellilerin iş sahibi olması ve çalışma şartlarının iyileştirilmesine yönelik mücadeleler yürütülmüştür. Engellerine rağmen bir iş sahibi olmak isteyen bireyler için özel iş olanakları sağlanmıştır. Ayrıca işle ilgili sorunlar konusunda hukuki destek verilerek engelli bireylerin haklarının korunması sağlanmıştır.

Engelli bireylerin spor yapması da önemli bir mücadele konusu olmuştur. Özellikle Paralimpik oyunlarının düzenlenmesi, engelli bireylerin spor konusunda fırsat eşitliği elde etmelerine yardımcı olmuştur.

Engelli bireylerin özgürlükleri için de mücadele edilmiştir. İnsan hakları hareketleri ile engelli bireylerin özgürlükleri ve hakları konusunda farkındalık yaratılmıştır. Engelli bireylerin hayatlarının diğer insanlarla aynı haklarla yaşanabilmesi için mücadele edilmiştir.

Engellilerin Eğitim ve Sağlık Hayatındaki Mücadelesi

Engellilere yönelik eğitim ve sağlık faaliyetleri, 19. ve 20. yüzyılda büyük bir mücadele gerektirmiş olsa da onların hayatında önemli yeri olmuştur. Önceleri engellilerin eğitim ve sağlık ihtiyaçlarına yönelik birçok sorun yaşanmıştır. Özellikle Avrupa'da özel eğitim kurumlarının açılması bile 18. yüzyıla kadar uzanmaktadır.

Engellilerin eğitim haklarının sağlanması da 20. yüzyılın başlarına kadar yapılamamıştır. Amerika'da 1817 yılında öğretmen Thomas Gallaudet, işitme engelliler için okul açmış ve başarılı olmuştur. Bunu takiben 1864'te resmi olarak işitme engelliler için ilk okul New York'ta açılmıştır. 19. yüzyılın sonunda Engellilerin eğitim hakları, diğer insanlarla eşit haklara sahip olma mücadelesiyle önemli bir yer edinmiştir.

19. ve 20. yüzyılda engellilerin sağlık hakları da aynı şekilde mücadelelerle kazanılmıştır. Önceleri toplumun bakış açısı nedeniyle engellilerin sağlık hizmetlerine erişimi zorlaşmıştır. Ancak 20. yüzyılın başlarından itibaren özellikle Amerika gibi ülkelerde toplum sağlığı konularına odaklanılması, engellilerin de sağlık haklarının parçası olmasının önemini ortaya koymuştur.

Engellilerin eğitim ve sağlık haklarına yönelik yapılan düzenlemeler ve çalışmalar, engelli bireylerin hayat koşullarında önemli bir gelişme sağlamıştır. Ancak hala birçok ülkede engelli bireylerin eğitim, sağlık ve diğer haklarına yönelik eksiklikler bulunmaktadır. Bu nedenle bu mücadele daha uzun yıllar devam etmektedir.

Engellilerin İş Hayatındaki Mücadelesi

Engellilerin iş hayatındaki mücadelesi, tarihin farklı dönemlerinde hayatın birçok alanığında olduğu gibi zorlu bir sürece sahiptir. İlk olarak, engellilerin çalışma hayatındaki sorunları ele alınabilir. Engellilerin işe alımları için yapılması gereken düzenlemelerin olmaması, işverenlerin engellilere yönelik önyargıları, engellilerin fiziksel veya zihinsel sınırlamaları nedeniyle bazı işleri yapamaması, işletmelerde yapılan uygunsuz düzenlemeler gibi birçok sorun, engellilerin iş hayatında var olmasını zorlaştıran faktörler arasında yer almaktadır.

19. ve 20. yüzyılda, engellilerin çalışma hayatı için verilen mücadeleler de oldukça önemli bir yere sahiptir. Engellilerin çalışma hayatına dâhil edilmesi, işletmelerde kolay erişilebilirliklerin sağlanması, engellilere özel iş olanaklarının sunulması gibi düzenlemeler, engellilerin iş hayatındaki varlıklarını artırmış ve iş hayatına dahil olmalarının yollarını açmıştır.

• Engellilerin iş hayatındaki mücadelesi, aynı zamanda işletmelerin engellilere yönelik tutumlarını da değiştirmiştir.
• Engellilerin çalışma hayatı için yaptıkları mücadeleler, toplumsal farkındalığın artmasına da katkı sağlamıştır.
• Engellilerin fiziksel ve zihinsel engellerinin, mesleki yetersizlik olarak değil, farklılık olarak kabul edilmesi gerektiği anlayışı, bu mücadelenin en önemli noktalarından biridir.

Engellilerin iş hayatındaki mücadelesi, günümüzde de devam etmektedir. Engellilerin iş hayatında var olmaları için her geçen gün yeni çalışmalar yapılırken, işletmelerin de engellilere yönelik tutumlarında değişiklikler görülüyor. Bu mücadele, engellilerin yaşamlarının tam bir şekilde eşit hale getirilmesi için önemli bir adımdır.

Engellilerin Spor Faaliyetleri

Engellilik durumu, spor yapabilme imkanlarından mahrum bırakmamalıdır. Engellilerin de aktif bir yaşam sürdürebilmesi için spor faaliyetleri oldukça önemlidir. Spor yapmak hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı olumlu yönde etkiler.

Engellilerin spor yapabilmesi için özel spor salonları, spor malzemeleri ve çalıştırıcılar mevcuttur. Farklı engellilik durumlarına göre özel spor branşları da geliştirilmiştir. Örneğin, tekerlekli sandalye basketbolu, bedensel engelli yüzme gibi...

Engelliler için spor faaliyetleri sadece fiziksel avantajlar sağlamaz, aynı zamanda özgüven, motivasyon ve sosyal etkileşim açısından da oldukça önemlidir. Engellilerin spor yaparak kazandığı özgüven, günlük hayatta karşılaştığı zorluklarla daha iyi başa çıkmasını sağlar. Sporda başarılı olan engelli sporcular ise diğer engellilere örnek teşkil eder.

• 2004 Atina Paralimpik Oyunları'nda Ceza Cumhuriyeti'nden silahşör Wojciechowski, üst bedeninin tamamı felç olmuş durumda olmasına rağmen, yapılan tırmanış parkuuru yarışında ikinci oldu.
• 2008 Pekin Paralimpik Oyunları'nda İngiltere, katıldığı tüm Paralimpik oyunlarında 42 altın, 38 gümüş ve 45 bronz olmak üzere toplam 125 madalya kazandı.
• Brezilyalı özürlü yüzücü Clodoaldo Silva, 2004 Atina Olimpiyatları'nda 6 altın, 1 gümüş ve 1 bronz madalya kazanarak Paralimpik tarihinde en fazla altın madalya kazanan sporcudur.

Engelleri aşmak için mücadele eden bireyler, bu mücadelenin diğer alanlara da yansıdığını gösterirler. Engellilerin spor yaparak kazandığı başarılar ve rekorlar, insanın sınırsız gücünü ve azmini ortaya koymaktadır.

Engellilerin Özgürlüğü İçin Verilen Mücadeleler

Engellilerin özgürlük mücadelesi, 20. yüzyılın başlarında insan hakları hareketleri ile başlamıştır. Amacı, engellilerin toplumsal hayata tam ve eşit katılımının sağlanmasıdır. İnsanların engelli ya da engelsiz olarak birbirine eşit olarak muamele edilmeleri gerektiği fikri, bu hareketlerin temelini oluşturmuştur.

Bir diğer özgürlük mücadelesi ise, özgürleştirici hareketler olarak bilinmektedir. Engellilerin hayatlarındaki basit ve aşılması kolay olmayan engellerin oradan kaldırılmasını amaçlar. Örneğin, engellilerin kullanımı kolay asansörlere, rampalara, tekerlekli sandalye dostu yollar ve engellilere uygun tuvaletlere ihtiyaçları vardır. Bu hareketler, engellilerin hayattaki fiziksel engelleri kaldırmak için çaba sarf ederler.

İnsan hakları hareketleri ile özgürleştirici hareketler birleşerek, engellilerin toplumda tam ve eşit katılımlarını sağlamak için mücadele verirler. Dünya genelinde birçok hareket, hükümetler, sivil toplum örgütleri ve bireyler, engellilerin hakları için mücadele etmektedirler.

• Engellilerin eğitim hakkı
• Engellilerin çalışma ve iş hayatındaki hakları
• Engellilerin toplu taşıma hakkı
• Engellilerin oy kullanma hakkı
• Engellilerin düzgün sağlık hizmeti alabilme hakkı

Bu haklar, engellilerin hayatındaki her alanın iyileştirilmesi için mücadele eden birçok örgüt tarafından desteklenmektedir. İnsan hakları hareketleri ve özgürleştirici hareketler, engellilerin toplumda tam ve eşit katılımını sağlayarak, engellilik konusundaki algıyı değiştirmeye çalışmaktadırlar.

Günümüzde Engellilik Hakları ve Eşitlik Mücadelesi

Günümüzde engellilerin hakları ve eşitlik mücadelesi, hem uluslararası düzeyde hem de ulusal düzeyde yapılan çalışmalarla desteklenmektedir. Birçok ülke, engellilere yönelik haklarını düzenleyen yasalar ve politikalar oluşturmuştur. Bu yasalar, engellilerin toplumsal hayata daha aktif bir şekilde katılmalarını sağlamak, eşitlik ve adaleti sağlamak amacıyla tasarlanmıştır.

Birleşmiş Milletler de, engellilik konusunda birçok karar ve önerge yayınlamıştır. En önemlisi, 2006 yılında kabul edilen Engelli Kişilerin Haklarına İlişkin Sözleşme'dir. Bu sözleşme, engellilerin toplumsal hayata katılmalarını sağlamak, ayrımcılıktan korumak ve insan haklarının korunmasını garanti altına almak için tasarlanmıştır. Birçok ülke, bu sözleşmeyi imzalamış ve uygulamak için gereken adımları atmaya başlamıştır.

Ülkemizde de engellilerin haklarını koruyan yasalar ve politikalar mevcuttur. 2005 yılında kabul edilen Engelli Bireylerin Hakları Kanunu, engellilerin toplumsal hayatta yer almasını ve eşit haklara sahip olmasını hedeflemektedir. Ayrıca, Türkiye'de birçok sivil toplum örgütü de engellilerin hakları için çalışmaktadır. Örneğin, Türkiye Beyazay Derneği, engellilerin yaşamını kolaylaştırmak ve haklarını korumak amacıyla faaliyet göstermektedir.

• Engellilik konusunda farkındalık yaratmak amacıyla düzenlenen etkinlikler artmaktadır.
• Engellilerin eğitim, sağlık, iş ve toplumsal hayata katılmalarını sağlayacak projeler ve çalışmalar desteklenmektedir.
• Engellilik konusunda yapılan araştırmalar ve çalışmalar da artmaktadır.

Bu çalışmalar sayesinde, engelli bireylerin toplumsal hayata aktif bir şekilde katılmalarına ve eşit haklara sahip olmalarına yönelik mücadele devam etmektedir.