Islam Tarihindeki İnanç Farklılıkları ve Mezhepler, İslam'ın etkileyici geçmişinde farklı inanç sistemlerini ve mezheplerin ortaya çıkışını anlatarak, İslam dünyasının tarihsel evrimini keşfediyor Bu eser, tarihsel, kültürel ve dini açıdan derin bir bilgi sağlamakla birlikte İslam tarihinde farklı inanç sistemlerinin neden tartışılır olduğunu ve hangi fikir ayrılıklarına yol açtığını da açıklıyor

İslam dini, dünya üzerinde en fazla mensubu olan dinler arasında yer almaktadır. Dini çeşitlilik bakımından oldukça zengin bir tarihe sahip olan İslam tarihinde birçok farklı mezhep ve inanç yolu ortaya çıkmıştır. İslam mezhepleri, temel itikatlarında bazı farklılıklara sahip olsalar da, hepsi İslam dininin ortak inançlarına ve Kuran'ın vahiylerine dayanmaktadır. İslam dininin mezhepleri arasındaki inanç farklılıkları, İslam'ın doğuşundan itibaren tarihsel bir evrim geçirmiştir. Bugün İslam dininde en yaygın olan mezhepler Sünni ve Şii mezhepleridir.

Sünni İslam, İslam'ın en büyük mezhebi olarak bilinmektedir. Peygamber Muhammed'in ölümünden sonra, İslam toplumu halife seçme konusunda anlaşmazlığa düşmüştü. Halife seçiminde bir takım anlaşmazlıklar çıktı ve bu olay İslam dünyasında ilk mezhep ayrılığına neden oldu. Sünni İslamın temel inançları arasında Ehadis ve Sünnete uyma ilkesi yer almaktadır. Şii İslam ise, İslam'ın en büyük ikinci mezhebi olarak bilinmektedir. Şii inancına göre, Hz. Ali Muhammed'den sonra İslam'ın lideri olarak seçilmesi gereken kişiydi. Ancak, diğer İslam liderleri bunu kabul etmedi ve bu olay Şii ve Sünni mezheplerinin ortaya çıkmasına neden oldu.

• İmamiyye Şiası: İslam'ın en büyük Şii mezhebi olan İmamiyye Şiasının temel inançları arasında imamlığa sahip olan 12 kişilik bir soy ailesi bulunmaktadır.
• Karmatiler: İmamiyye Şiasından ayrılan Karmatilerin, Haçlı Seferleri döneminde İslam dünyası üzerinde önemli bir etkisi vardı.
• İsmailiyye Şiası: İmam İsmail'in soyundan gelen İsmailiyye Şiası, İslam dünyasında Mezopotamya, Mısır ve Hindistan gibi yerlerde yayılmıştır.
• Zeydiyye Şiası: Hz. Ali'nin oğlu Zeyd'den gelen Zeydiyye Şiası, Yemen ve İran gibi bölgelerde etkili olmuştur.

İslam'ın ilk fırkası olan Hariciler, İslam toplumunun ilkel liderlerinden biri olan Abdullah bin Sabah tarafından kuruldu. Haricilik, İslam'da kişisel sorumluluğa dayalı bir inanca sahiptir ve bu mezhep, İslam dininin reformcuları olarak da bilinir. İslam dininin rasyonalist düşüncesini temsil eden Mutezile mezhebi ise, kader ve insan iradesi gibi konularda Sünni ve Şii mezheplerine karşı kendine özgü bir tutum sergiler. Mutezile mezhebinden ayrılan ve kader konusunda farklı görüşlere sahip olan Cebriyye mezhebi, İslam dünyasında tek predestinasyonist mezhep olarak kabul edilir.

Sünni İslam

Sünni İslam, İslam dininin en büyük ve yaygın mezhebidir. İlk dönemlerde İslam toplumunun büyük bir kısmı tarafından benimsenmiştir. Sünniliğin temelleri, İslam Peygamberi Muhammed'in vefatından sonra, halifeliğin kimin tarafından alınacağına dair yaşanan tartışmalarda atılmıştır. Bu tartışmalar sonucunda Hz. Ebubekir'in halife seçilmesiyle Sünni mezhebi doğmuştur.

Sünnilik, beş temel inanca sahiptir. Bu inançlar, Allah'ın birliği, melekleri, kutsal kitapları, peygamberleri ve kıyamet gününü içermektedir. Sünniler ayrıca, Hz. Muhammed'in sünnetine uymayı ve Hz. Muhammed'in sahabelerine saygı göstermeyi de önemsemektedirler.

Sünniliğin temel inançları
Allah'ın birliği
Melekler
Kutsal kitaplar
Peygamberler
Kıyamet günü

Sünniler ayrıca fıkıh (İslam hukuku) konusunda da özenli ve titizdirler. Sünni İslam'da dört fıkıh mezhebi bulunmaktadır: Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli. Bu fıkıh mezhepleri, İslam hukukunun farklı yorumlarına dayanır.

• Hanefi: Bu mezhep, Halil İbn İshak'ın yorumlarına dayanır ve günümüzde Türkiye, Afganistan ve Pakistan'da yaygın olarak takip edilir.
• Şafii: Bu mezhep, Muhammed bin İdris Şafii'nin yorumlarına dayanır ve ülkemizde de takip edilir.
• Maliki: Bu mezhep, Malik bin Enes'in yorumlarına dayanır ve Kuzey Afrika, İspanya ve Doğu Avrupa'da takip edilir.
• Hanbeli: Bu mezhep, Ahmet bin Hanbel'in yorumlarına dayanır ve Suudi Arabistan, Katar ve Kuveyt'te takip edilir.

Sünnilik, İslam'ın en yaygın mezhebi olmasının yanı sıra, İslam dünyasında en fazla etkiye sahip olan mezheptir. Sünni İslam, tarihsel süreçte özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde büyük bir rol oynamış ve İslam'ın yayılmasına katkı sağlamıştır.

Şii İslam

Şiilik, İslam dininin Sünni mezhebinden sonra en büyük mezhebidir. Şiiler Sünnilerden farklı olarak Hz. Ali'nin peygamber Muhammed'den sonra İslam'ın ikinci halifesi olarak seçilmesi gerektiği görüşündedirler. Şiilerin geçmişi İslam'ın erken dönemlerine kadar uzanmaktadır ve Hz. Ali'nin şahsında İslami öğretilerindeki bazı farklılıklardan kaynaklanmaktadır.

Şiilerin temel inançlarından biri, İslam peygamberinin evlatlığı olan Hz. Ali'nin tüm İslam topluluğunun lideri olması gerektiği ve Hz. Ali'nin çizgisindeki liderlerin haleflerinin tüm İslam topluluğu için lider olmaları gerektiğidir. Bu nedenle, Şiiler Hz. Ali'nin soyundan gelen liderlere imam veya mütevelli adını verirler. Şiiliğin önemli bir kolu olan İmamiyye Şiası, on iki imamın olduğuna ve son imamın da gizlenip yeniden ortaya çıkacağına inanır.

Bir diğer önemli Şii inancı ise Kerbela'da Hz. Ali'nin oğlu Hz. Hüseyin ve onun takipçilerinin şehit edilmesine dayanmaktadır. Bu olay Şiilerin tarihinde önemli bir yere sahiptir ve bu nedenle Muharrem ayı boyunca yas tutulmaktadır.

Şii İslam'da ayrıca melekler, cennet, cehennem, kıyamet, iman, ibadet ve ahlak konuları gibi İslam öğretilerine ilişkin diğer inançlar da vardır. Bununla birlikte, Şiilik ve Sünnilik arasındaki farklılıkların büyük ölçüde liderliğe ve İmamet'e dayandığı söylenebilir.

İmamiyye Şiası

İmamiyye Şiası, İslam dininin en büyük Şii mezhebidir. İmam Ali'nin oğlu Hasan'ın ölümünden sonra, İmamet (Halifelik) konusunda tartışmalar başlamıştır. İmamiyye Şiası, İmamet'in Hz. Ali'nin soyundan gelen 12 imam tarafından temsil edildiğini ve bu imamların tümünde Allah'ın sıfatlarının tecelli ettiğine inanır.

İmamiyye Şiası'nın temel inançları arasında, insanların Allah'ın mutlak iradesi dışında özgür iradeleri olduğuna inanmaları yer alır. Ayrıca, Allah'ın sıfatları arasında adalet, hikmet, ilim ve kudret gibi özelliklerin bulunduğunu düşünürler ve başka bir varlığın bu sıfatlara sahip olamayacağına inanırlar. İmamiyye Şiası, Hz. Ali ve ailesi dışındaki tüm sahabenin günahkar olduğuna inanır ve bu nedenle onlara karşı olumsuz tavır sergiler.

İmamiyye Şiası'nın Bazı Temel İnançları
İmamet'in 12 İmam tarafından temsil edildiği
Allah'ın sıfatları arasında adalet, hikmet, ilim ve kudret gibi özelliklerin bulunduğu
İnsanların Allah'ın mutlak iradesi dışında özgür iradeleri olduğu
Hz. Ali ve ailesi dışındaki tüm sahabenin günahkar olduğu

İmamiyye Şiası'nın tarihi önemi oldukça büyüktür. Bu mezhep, İslam dünyasında önemli bir güç kaynağı haline gelmiştir ve İran, Irak ve Lübnan gibi ülkelerde yoğun bir şekilde takip edilmektedir. İmamiyye Şiası, Şii İslam'ın en büyük ve en tanınmış mezhebi olmasının yanı sıra İslam dünyasındaki en önemli dini gruplardan birini oluşturur.

Karmatiler

Karmatiler, İmamiyye Şiasından ayrılan ve farklı inançlara sahip olan bir İslam mezhebidir. 9. yüzyılda Bahreyn'de ortaya çıkan Karmatiler, toplumsal hayatın tamamı ile İslam'ın dışında olduğunu savunmaktaydı. Bu sebeple İslam toplumu için demokrasi, merkeziyetçilik, sosyalizm ve anarchism gibi fikirler de öne sürmüşlerdir. Bu mezhep, Hicaz ve Basra'da da popüler olmuştur.

Karmatilerin en bilinen eylemlerinden biri, Mekke'deki Kaaba'yı yağmalamalarıdır. Ayrıca, Abbasi Hanedanı'na da savaş açan bu mezhep, 10. yüzyılın başlarına kadar varlığını sürdürdü. Karmatiler, İmamiyye Şiasından ayrılma nedenleri arasında, Hz. Ali'nin yerine geçen İmamları kabul etmemeleri, hacca gitmeyi yasaklamaları ve namaz kılmayı reddetmeleri vardır. Bu sebeplerle, İslam dünyasında dışlanmış bir mezhep olarak değerlendirilirler.

• Karmatilerin önemli inanç farklılıkları:
• Kur'an'ın yoruma açık olduğunu ve herkesin kendi yorumunu yapabileceğini savunmaları
• Namuslu Müslümanların diğer insanlardan farklı olarak tekfir edilemeyeceğini kabul etmeleri
• Kaaba'nın sadece bir sembol olduğunu ve ziyaret edilmesine gerek olmadığı yönündeki görüşleri

Karmatilerin tarihi, İslam mezhepleri arasındaki çeşitliliğin zengin bir kanıtıdır. Onların varlığı, İslam dünyasında ortaya çıkan farklı düşüncelerin ve anlayışların bir sonucudur. Kullanılan yöntemler ve fikirler, İslam tarihindeki farklı dinamiklerin ve güçlerin bir yansımasıdır. Karmatiler, İslam dünyası için belki de bir tehdit olarak ortaya çıksalar da, İslam mezhepleri arasındaki bölünmelerin oluşmasındaki önemli bir parçadır.

İsmailiyye Şiası

İsmailiyye Şiası, İmam İsmail'in soyundan gelen bir Şii mezhebidir. Bu mezhep, İmamiyye Şiasından ayrılmıştır ve bazı farklı inançları vardır. İsmailiyye Şiası'nın kurucusu ve öncüsü, İmam Caffar Sadık'ın oğlu Abdullah el-Aftah'tır.

İsmailiyye Şiası, Caffariyye, Fatimiyye ve Nizariyye olarak üçe ayrılmaktadır. Caffariyye, İsmailiyye Şiası'nın en eski mezhebi olup, İmam Caffar Sadık'ın oğlu İsmail'in ölümünden sonra ortaya çıkmıştır. Fatimiyye, İsmailiyye Şiası'nın Orta Çağ'da kendi devletlerini yöneten ve Kuzey Afrika'da birçok ülkeyi ele geçiren koludur. Nizariyye ise, Hindistan, İran ve Suriye'de bulunan bir koludur.

İsmailiyye Şiası'nın inançları arasında, Allah'ın tek olduğu, Muhammed'in son peygamber olduğu, İmamların Allah'ın seçilmiş liderleri olduğu ve İmam İsmail'in yasal varis olduğu yer almaktadır. İsmailiyye Şiası, gizemli ritüelleri ve öğretileri ile de tanınır. Bu mezhep, öğretilerinin bir kısmını da sadece özel seçilmiş kişilere öğretmektedir.

Tarihi olarak bakıldığında, İsmailiyye Şiası, Orta Çağ'da büyük bir etki sahibi olmuştur. Fatimi Devleti'nin kurulması ve yönetimi, bu mezhebin etkisi ile gerçekleşmiştir. Ayrıca, Haçlı Seferleri sırasında İskenderiye Kalesi'nin savunulması da İsmailiyye Şiası'nın etkisi altında gerçekleşmiştir.

Sonuç olarak, İsmailiyye Şiası, İmam İsmail'in soyundan gelen ve İmamiyye Şiasından ayrılmış bir Şii mezhebidir. Bu mezhep, çeşitli kollara ayrılır ve gizemli ritüelleri ve öğretileri ile bilinir. Tarihsel olarak, Orta Çağ'da büyük bir etki sahibi olmuştur ve günümüzde bile birçok kişi tarafından takip edilmektedir.

Zeydiyye Şiası

Zeydiyye Şiası, İslam dininin Şii mezheplerinden biridir. Adını, Hz. Ali'nin oğlu Zeyd'den almaktadır. Zeydiyye Şiası, diğer Şii mezheplerinden farklı olarak İmamet konusunda daha farklı bir görüşe sahiptir. Onlara göre, İmamet sadece Peygamber döneminde Hz. Ali ve oğlu Hasan ve Hüseyin gibi bazı kişilere verilmiştir. Diğer Şii mezheplerinden farklı olarak, İmamlık yetkisi soydan değil, sadece Peygamber tarafından seçilmiş kişilerde bulunabilir.

Bu mezhebin en önemli özelliği, Zeyd b. Ali'nin önderliğinde olarak Abbasi Halifeliği'ne karşı ayaklanmasıdır. Zeyd, Bedir Savaşı'nda ve Uhud Savaşı'nda da yer almıştır. Ancak Kufe halkı onun önderliğindeki ayaklanmayı desteklememişlerdir. İsyanın bastırılmasının ardından, Zeyd'in oğlu Yahya liderliğinde bağımsız bir Zeydiyye Şia devleti kurulmuştur.

Zeydiyye Şiası'nın tarihi önemi, dinin ilk yüzyılında ortaya çıkmış olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu mezhep, İslam dini içinde farklı görüşlere sahip olan ilk gruplardan biri idi. Ayrıca, İslam'ın gelişimindeki siyasi olaylarla yakından ilişkilidirler. Zeyd b. Ali'nin liderliğindeki isyan ve Yahya liderliğindeki bağımsız devlet, İslam tarihinin en önemli olayları arasında yer almaktadır.

Haricilik

Haricilik, İslam dinindeki ilk fırkalardan biridir ve şer'i hükümlere aykırı davrananlarla mücadele etmek için ortaya çıkan bir topluluktur. Bu grup, Müslüman liderlerin yanı sıra diğer Müslümanlara da yönelerek onları inançlarını terk etmekle suçluyordu.

Haricilik fırkası, özellikle Ensar kabilesindeki Medine'de ortaya çıkmış ve Hz. Ali'nin halifeliğini kabul etmeyen ve onunla savaşan Kureyş kabilesi tarafından desteklenmiştir. Hariciler, İslam'ın tek liderlik ilkesini reddettiler ve Müslüman liderlerin yaptığı hataları affetmez bir şekilde eleştirdiler. Bu nedenle, Hariciler, İslam toplumundan dışlandılar ve devlet tarafından şiddetli bir şekilde bastırıldılar.

Haricilik mezhebinin temel inançları arasında, "taklidin yanlış olduğu" ve "her Müslümanın, Müslümanlığı kendi çabalarıyla öğrenmesi gerektiği" yer almaktadır. Ayrıca, Hariciler İslam'da cahiliye çağına dönüldüğünü savunarak, İslam'ın doğru anlaşılması için başka bir devrim gerektiğine inanmışlardır.

Bu nedenle, Haricilik mezhebi İslam toplumunda hiçbir zaman tam olarak kabul görmedi. Ancak, Haricilerin eleştirel yaklaşımları ve adalet arayışları, İslam toplumunda büyük bir etki yarattı ve İslam'ın başka mezheplerinin oluşmasına yardımcı oldu.

Ibadiyye

Ibadiyye İslam'ın Hariciliğe alternatif olarak ortaya çıkan bir mezhebidir. İnançları, kendine özgü bir yapıya sahip olmasına rağmen, özellikle Haricilerin aksine barışçıldır. Haricilerden ayrılan Ibadiyye'nin temel özellikleri arasında, İslami kaynakların yorumlanması, adaletli yönetim, insan haklarına saygı duyulması ve sadece Allah'ın hükümlerine uyulması yer alır.

Ibadiyye mezhebinin doğuşu, İslam Peygamberi döneminde gerçekleşmiş olsa da, tam olarak belirlenebilmesi için geçmişte yaşanan olaylar incelenmelidir. Ibadiyye, Hariciliklerin aşırı fikirleri nedeniyle uygulamalardan uzaklaşarak daha hoşgörülü, dengeli ve adil hükümlere sahipti. Ibadiyye'de, insanlar topluluklara ayrılmak yerine, birbirlerine ve topluma karşı saygı ve sabır göstermek için birlik içinde yaşamaya teşvik edilir.

Ibadiyye mezhebi, Tunus, Cezayir, Umman ve Libya gibi birçok İslam ülkesinde kabul edilir. Ibadiyye mezhebinde özellikle iç barış, hoşgörü ve diğer mezheplere karşı tolerans vurgulanır. Mezhepler arası çatışmaları önlemek için hoşgörülü bir yaklaşım benimsenir. Ibadiyye mezhebinin tarihi önemi de, İslam düşüncesindeki çeşitliliğin ve farklı görüşlerin kabul edilmesinin bir örneği olmasıdır.

Sonuç olarak, Ibadiyye İslam dininin sadece bir parçasıdır, ama diğer mezheplerden farklı bir yaklaşım sergiler. Barışçıl, hoşgörülü, adaletli ve insana saygılı bir din anlayışı ile İslam dünyasında yerini almıştır. Mezhepler arası farklılıkların ve çeşitliliğin yaşanması, İslam düşüncesindeki çeşitliliği ve bu farklılıkların bir arada yaşayabileceğini göstermesi açısından önemlidir.

Mutezile

Mutezile, İslam düşüncesinde önemli bir yere sahip olan bir mezheptir. Rasyonalist İslam düşüncesi olarak kabul edilir. Mutezile mezhebinin ortaya çıkışı, Abbasi halifesi Memun döneminde olmuştur. Memun, o dönemde hükümdarlığı sırasında Hristiyan bir felsefeci olan Harizmi'yi sarayına davet etmiş, Müslüman ve Hristiyan felsefesi arasında bir uzlaşma bulunması gerektiğini düşünmüştür.

Mutezile mezhebi, Kelam İlmi denilen İslam felsefesi dalını temsil eder. İman konularında kurallar, mantık ve filozofi kullanarak tartışılması gerektiğine inanırlar. Mutezile'nin temel inançları arasında Tevhid (Allah'ın birliği), Adalet (Allah'ın herkese adil davranacağı), Vahdet-i Vücud (varlığın tek ve bir olduğu) ve Kader (insana özgür irade verilmiş olduğu) bulunur.

Mutezile felsefesi, birçok İslam düşünürü tarafından eleştirilmiştir. Onlara göre, ancak vahye dayalı bilgiye dayanarak tartışılması gereken konuları, insan aklı ve mantığı kullanarak ele alma çabası yanlıştır. Mutezile'nin bu fikirleri, diğer büyük İslam mezhepleri tarafından reddedilmiştir.

Sonuç olarak, Mutezile mezhebi, İslam düşüncesinde önemli bir yere sahip olan bir rasyonalist mezheptir. Temel inançları arasında Tevhid, Adalet, Vahdet-i Vücud ve Kader vardır. Ancak, diğer İslam mezhepleri tarafından eleştirilmiş ve kabul görmemiştir.

Cebriyye

Cebriyye, İslam dininin farklı mezheplerinden biridir. Mutezile mezhebinden ayrılan ve kader konusunda farklı görüşlere sahip olan Cebriyye, kaza ve kader konularında inanışları değiştirerek kendine özgü bir yol izlemiştir.

Cebriyye mezhebi, "insanların her türlü eylemi, Allah'ın belirlediği kaderin bir sonucudur" fikrini benimsemiştir. Bu inanışa göre insanlar, seçim yapabilme özgürlüğüne sahip değillerdir. Tüm eylemleri daha önceden belirlenmiştir ve insanlar bu eylemleri gerçekleştirmek zorundadır.

Cebriyye mezhebi, aynı zamanda Kur'an'ın yaratıcı özelliği ile ilgili de farklı bir görüşe sahiptir. Bu mezhebe göre, Kur'an yaratılmış bir nesnedir ve Allah'ın yaratma yeteneğinden bir parçadır. Kur'an'ın ezeli olmadığına inanırlar ve bu inanışları onları Mutezile mezhebinden ayıran en belirgin özelliklerinden biridir.

Cebriyye mezhebinin tarihi önemi, birçok tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Bazı İslam alimleri, Cebriyye mezhebinin bu farklı inançları nedeniyle aslında İslam'ın özüne aykırı olduğunu düşünürler. Bu yüzden Cebriyye'in etkisi, İslam dünyasında zamanla azalmıştır.

Özetle, Cebriyye mezhebi, Mutezile mezhebinden ayrılmış kader konusunda farklı bir inanç benimsemiştir. Bu mezhep, insanların her türlü eyleminin Allah'ın belirlediği kaderin bir sonucu olduğunu ve Kur'an'ın yaratılmış bir nesne olduğunu düşünmektedir. Ancak, bazı İslam alimleri bu görüşlere karşı çıkmış ve mezhebin tarihi önemi sorgulanmıştır.