Jane Austen ve İngiliz Kadınların Aile ve Evlilik Anlayışı kitabı, 19. yüzyıl İngiltere'sindeki aile ve evlilik kültürüne ışık tutuyor. Jane Austen'ın aile ilişkilerine ve evlilik kurumuna bakış açısını keşfedin. Bu tarihi kitap, İngiliz kadınlarının hayatına ışık tutuyor.
Jane Austen, İngiliz edebiyatının en önemli yazarlarından biridir. Yaşadığı döneme damgasını vuran Austen, toplumun farklı kesimlerinde yaşayan insanların hayatlarını gerçekçi bir şekilde kaleme almıştır. Edebiyatının merkezinde aile ve evlilik konuları yer alır.
Aile yapısının ve aile değerlerinin İngiltere'de önemli yer kapladığı dönemde, Austen, kadınların aileye bakış açısını derinlemesine ele alır. İngiliz kadınları için aile, toplumda öncelikli bir yere sahip olup, kadınların hayatında merkezi bir rol oynar. Austen'in eserlerinde de aile ve aile ilişkileri büyük bir önem taşır.
Evlilik ise kadınların toplumdaki yerinin belirleyicilerinden biridir. Austen, evlilik öncesi hazırlıkların nasıl yapıldığını, evlilik çağına gelen kadınların ne gibi sıkıntılar yaşadığını ve ideal bir eşin nasıl olması gerektiğini anlatır. Bu konular, İngiliz kadınların hayatında merkezi bir yer tutar.
Hayatı ve Eserleri
Jane Austen, 1775 yılında İngiltere'de doğmuştur ve 1817 yılında hayatını kaybetmiştir. Yazı yazmaya genç yaşlarda başlamıştır ve eserlerinde genellikle İngiliz ailesine odaklanmıştır. Austen, kadınların ailelere ve topluma uygun şekilde davranmaya mecbur kaldığı dönemde yaşamıştır ve bu nedenle eserlerinde kadınların yaşamlarını, evliliklerini ve aile reislerinin kadınlar üzerindeki etkilerini ele almıştır.
Austen'in en ünlü eserleri arasında Pride and Prejudice, Sense and Sensibility, Emma ve Mansfield Park yer alır. Romanları genellikle zengin ve soylu ailelerin hayatlarını anlatırken, sert mizah ve keskin gözlem yetenekleriyle de ünlüdür. Austen'in tarzı sade ve direkt olup, okuyucularına dönemin İngiliz aile yapısı ve sosyal normları hakkında fikir verir.
Austen'in edebi tarzı, zekice yazılmış diyaloğa sahip romantik komedileri içerir. Kendisi de aşk hayatından etkilenerek, eserlerinde sıklıkla romantizmin temalarını kullanmıştır. Eserlerindeki kadın karakterler, güçlü ve bağımsızdır ve genellikle kendilerinin kararlarını kendileri verirler. Bu nedenle, Austen hem o dönemde hem de günümüzde kadın okuyucuların beğenisini kazanmıştır.
Aile
İngiliz kadınlarının aile kavramına oldukça bağlı oldukları bilinmektedir. Aile, İngiliz toplumunun en önemli değerlerinden biridir. Genellikle anne-baba ile çocukların bir arada olduğu geleneksel aile yapısı önemsenir. Ancak günümüzde, çekirdek aile ve evlat edinme gibi alternatif aile yapıları da kabul görmektedir. İngiliz kadınları için aile, sıcak, samimi ve sevgi dolu bir ortam olarak görülür.
İngiliz kadınlarının aile içinde üstlenmesi gereken sorumluluklar ve ailenin değerleri de oldukça öne çıkmaktadır. Ailedeki saygı, sevgi ve dürüstlük gibi değerler, İngiliz toplumunda oldukça önemlidir. Aile içinde başarılı bir şekilde görev yapmak ve ailenin refahını sağlamak, İngiliz kadınları için oldukça değerlidir.
Bununla birlikte, İngiliz aile geleneği de oldukça zengindir. Aile bireylerinin birbirleriyle yakın ilişkiler kurması, aile toplantıları düzenlemesi ve başka ailelerle bir araya gelerek kutlamalar yapması gibi gelenekler de yer almaktadır. Özellikle Noel gibi özel günlerde aile bireyleri bir araya gelir ve sevgi dolu anılar yaratır.
- Aile, İngiliz toplumunun en önemli değerlerinden biridir.
- İngiliz kadınları için aile, sıcak, samimi ve sevgi dolu bir ortam olarak görülür.
- Aile içinde saygı, sevgi ve dürüstlük gibi değerler oldukça önemlidir.
- İngiliz aile geleneği, aile bireylerinin birbirleriyle yakın ilişkiler kurarak özel günlerde bir araya gelmeleri gibi gelenekleri de içerir.
Aile Yapısı
İngiliz aile yapısı, genellikle çekirdek aile şeklindedir ve ebeveynler ile çocuklarından oluşur. Aile büyük bir öneme sahip olup, ailenin değerleri ve geleneği İngiliz halkı için oldukça önemlidir. Kadınlar için aile, hayatın merkezinde yer alır ve genellikle ev işleri ve çocuk bakımından sorumludur.
İngiliz kadınlarının aileden beklentileri, genellikle mutlu bir evlilik ve sağlıklı bir aile hayatıdır. Kadınlar, eşleriyle uyum içinde yaşamak isterler ve aile içindeki ilişkilerinin güçlü olmasını arzularlar. Ayrıca, genellikle çocuk sahibi olmak isterler ve çocuklarının sağlıklı ve mutlu bir şekilde büyümesini isterler.
Tablo 1: İngiliz Aile Yapısı
| Aile Üyeleri | Sorumlulukları |
|---|---|
| Ebeveynler | Ev işleri, çocuk bakımı, maddi destek sağlama |
| Çocuklar | Eğitim, öğretim ve aileye yardımcı olma |
İngiliz kadınları, aile yapısından dolayı genellikle evde vakit geçirirler ve aileleri için dini, kültürel ve geleneksel etkinliklere katılırlar. Ayrıca, kadınlar kendilerine ve ailelerine iyi bakmaya özen gösterirler ve çevreleriyle iyi ilişkiler kurarlar.
- Aile, İngiliz kültüründe büyük öneme sahip bir yer tutar.
- İngiliz kadınları, genellikle ev işleri ve çocuk bakımı ile ilgilenirler.
- Kadınlar, eşleriyle uyumlu bir aile hayatı yaşamak isterler.
- İngiliz kadınları, aileleriyle birlikte dini, kültürel ve geleneksel etkinliklere katılırlar.
Aile İlişkileri
İngilizler için aile oldukça önemlidir ve aile üyeleri arasındaki ilişkiler oldukça sıkıdır. Anne-baba ve çocuklar arasındaki ilişkiler, İngiliz toplumunda oldukça önemlidir ve saygı ile doludur. Genellikle, çocuklar büyüyünce evden ayrılsa bile aile bağları güçlü kalır.
Eş-koca ilişkileri de İngiliz ailelerinde önemli bir yer tutar. Evlilikte sadakat, saygı, paylaşım ve dürüstlük gibi değerler oldukça önemlidir. İngiliz toplumunda iyi bir eş olmak, başarılı bir evlilik yürütmek oldukça saygı duyulan bir davranıştır.
İngiliz toplumunda ailenin toplumdaki yeri oldukça önemlidir. Aile, toplumsal hayatın merkezinde yer alır ve bu yüzden toplum tarafından saygı duyulan bir yapıdır. Aile, genellikle birlikte çay içmek, eğlenmek gibi aktivitelerle beraber vakit geçirmeyi sever ve ailecek yapılan aktiviteler oldukça yaygındır.
Kardeşler arasındaki ilişkiler de İngiliz ailelerinde oldukça önemlidir ve kardeş bağları tıpkı aile bağları gibi güçlüdür. Kardeşler arasında dostluk, saygı, sevgi gibi değerler oldukça önemlidir ve bu bağlar, aile bağları kadar uzun yıllar sürmektedir.
Evlilik
Evlilik, İngiliz kadınlar için önemli bir sosyal statüdür. İngiliz toplumunda evlilik, kadınların hayatındaki en önemli dönüm noktalarından biridir. Ancak, kadınlar için evlilik öncesi hazırlıklar da oldukça önemlidir. Evlilik söz konusu olduğunda, İngiliz kadınlar genellikle çevrelerinden görüş almaktadır. Anne, baba, aile büyüğü ve yakın arkadaşların fikirleri alınarak evlilik hazırlıkları yapılır.
Evlenme yaşının genellikle ortalama 20-25 arasında olduğu İngiliz toplumunda, evliliğin amacı çoğunlukla aile kurmak ve çocuk sahibi olmaktır. Evlilik öncesi hazırlıkların başında ise gelinlik seçimi gelir. Gelinlik seçiminde de öncelikle aile büyüklerinin fikirleri alınır. Gelinlik, İngiliz kadınlar için genellikle beyaz renkte tercih ediliyor.
Evlilik öncesi hazırlıkların bir diğer önemli kısmı ise çeyizdir. İngiliz kadınlar için çeyiz önemlidir ve genellikle evlenmeden önce yapılır. Çeyizde; örtüler, yatak takımları, mutfak eşyaları, havlu setleri, çatal-bıçak setleri ve benzeri eşyalar yer alır. Günümüzde ise çeyiz geleneği yerini modern hayata bırakmış olsa da, bazı İngiliz kadınlar hala çeyizlerine özen göstermekte ve evlilik öncesinde alışverişe çıkmaktadır.
Evlenme Yaşı ve Nedenleri
İngiliz kadınları için evlilik, geleneksel bir toplumda önemli bir dönüm noktasıdır. Önceden belirlenmiş genel bir evlenme yaşı yoktur, ancak genellikle 20'li yaşların ortalarına kadar evlenmek tercih edilir. Bunun nedeni, o dönemlerde kadınların evlilik dışında bir kariyer seçeneği olmamasıdır.
Evlilik nedenleri, çeşitli faktörlere bağlıdır. Bunlar arasında maddi zorunluluklar, sosyal statü, sevgi ve aile baskısı sayılabilir. Maddi yetersizlikler nedeniyle yapılan evlilikler özellikle 19. yüzyılda oldukça yaygındı. Sosyal statü de bir diğer önemli faktördü. Zengin aileler, çocuklarının evlenmesi için yüksek toplumsal statüye sahip eşler seçerken, alt sınıf aileler, genellikle benzer bir sosyal statüsü olan eşi tercih ederler.
Evlilik adetleri de dönemlere ve bölgelere göre değişiklik gösterir. Evlenme törenleri genellikle ailelerin evlerinde yapılır, ancak zengin aileler için daha büyük ve gösterişli törenler düzenlenebilir. Genellikle beyaz elbiseler giyilir ve yüzükler takılır. Bazı bölgelerde, damat, gelinin babasına "çeyiz parası" ödemek zorundadır. Bu, evlilik birliğinin maddi açıdan sağlamlaşması ve aynı zamanda kızın aile adını koruması açısından önemlidir.
İdeal Eş ve Evlilik
İngiliz kadınlarının evliliklerinde aradıkları ideal eş kavramı yüzyıllar boyunca değişkenlik göstermiştir. Jane Austen'in edebiyatında ve çağdaş yazarların eserlerinde de yansıyan bu değişim ideal eşin fiziksel özelliklerinden ziyade karakteristik özelliklere yönelik bir dönüşüm göstermiştir.
Evliliğin amacı ise genel olarak İngiliz toplumunda eşlerin birbirlerine destek olarak hayatta ilerlemesi olarak görülmektedir. Bu destek, ilgi alanları, karakter özellikleri ve değerlerin ortak noktalarının paylaşılması ile gerçekleşir.
İngiliz kadınları evlilikte aradıkları özellikler arasında saygı, sadakat, dürüstlük, maddi güvence ve zeka gibi faktörleri ön plana çıkarmaktadır. Ancak bu özelliklerin her kadın için farklı bir sıralaması bulunmaktadır. Kimi kadınlar maddi güvenceyi ön plana alırken, kimileri eşlerinin zeki ve kültürlü olmasını tercih eder.
| Eşte Aranan Özellikler | % |
|---|---|
| Sadakat | 87 |
| Saygı | 81 |
| Dürüstlük | 69 |
| Maddi Güvence | 65 |
| Zeka | 58 |
İdeal eş kavramı ve evlilik amacı İngiliz toplumunda kadınların özgürlüğü ile paralel bir şekilde değişim göstermektedir. Kadınlar, evliliklerinde mutlak bir itaat ve hizmetkarlık rolü yerine daha eşitlikçi bir yapı istemektedirler. Bu doğrultuda İngiliz toplumu da kadınların eşit haklara sahip olmasını savunmaktadır.
Toplumsal Cinsiyet Rollerinde Değişim
Jane Austen edebiyatı, İngiliz toplumunun kadın ve erkek rollerine dair önemli ipuçları içeriyor. Austen'in zamanında, İngiliz toplumunda kadınlar sadece evde çocuk bakmak, evi düzenlemek ve evin ihtiyaçlarını karşılamakla görevliydi. Bu sınırlı rol, Austen'in eserlerine yansıdı ve kadın karakterlerin evliliklerinin ve ailelerinin arkasında durmaları gerektiği vurgulandı.
Ancak Austen'in eserlerinin etkisi zamanla değişti ve İngiliz kadınlarının rollerinde önemli değişimler gözlemlendi. 19. yüzyıl boyunca, kadın hakları hareketi gibi toplumsal hareketlilikler İngiliz kadınlarına ve evliliklerine bakış açılarını değiştirdi. Kadınlar artık çalışma hayatına girdi ve bu onların ailelerinin başarısı için daha fazla katkı sağlamalarını sağladı.
Bu değişimler, Austen'in edebiyatında da görülebilir. Örneğin, Emma ve Mansfield Park gibi eserlerinde, kadın karakterler giderek daha fazla güç kazanıyor ve kendi hayatlarındaki kararları kendileri veriyor. Bu, İngiliz kadınlarının kendine güvenlerinin artmasına ve toplumsal cinsiyet rollerinin geleneksel sınırlarını zorlamalarına yardımcı oldu.
Buna karşın, her ne kadar İngiliz kadınlarının toplumsal cinsiyet rollerinde bazı değişimler olsa da, İngiltere hala feminist bir ülke olarak kabul edilmiyor. Kadınların birçok alanda erkeklerle eşit haklara sahip olması için mücadele etmeye devam etmeleri gerekiyor. Ancak, Jane Austen'in eserleri gibi yapıtlar, İngiliz kadınlarına ilham verebilir ve geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinin dışına çıkmalarına yardımcı olabilir.
Edebiyatın Kadın Rolü Üzerine Etkisi
Jane Austen, İngiliz kadınlarının toplumsal cinsiyet rollerine dair tartışmaları da beraberinde getiren bir yazar olarak karşımıza çıkmaktadır. Eserleri, dönemin kadınlarının sınırlı toplumsal rolüne tartışmacı bir yaklaşım getirerek, kadının konumuna dair düşünceleri tetiklemiştir. Yalnızca kızları için uygun bir eş seçmeye çalışan ailelerin yapısal sorunlarını işleyen Austen, kadının kendine özgü hayatındaki rolünü vurgulamıştır.
Austen'in edebi eserleri, bir kadının hayatındaki zorlu deneyimleri konu alarak, okuyucuların kadının rolüne dair düşüncelerini sorgulamalarını tetiklemiştir. Bu eserlerin İngiliz edebiyatına yaptığı katkılar üzerinden, çağdaş yazarların da İngiliz kadınlarının toplumsal cinsiyet rollerine dair düşüncelerini belirlediği görülmektedir.
Austen'in eserlerindeki kadın karakterler, dönemin kadınlarının evlilik dışında sosyal bir hayat sürememeleri gerçeğini vurgulamaktadır. Fakat yazar, kadınların kendi hayatlarına dair kontrolü ellerine almaya çalıştıklarını da işleyerek, bu konuda farkındalığı arttırmıştır.
Özetleyecek olursak, Austen'in edebi eserleri, kadınların sınırlı toplumsal cinsiyet rollerine ve aile yapısı içindeki konumlarına dair tartışmalara yol açmıştır. Bunun sonucunda, İngiliz edebiyatı ve toplumu genelinde kadının hayatındaki rolü konusunda farklı düşünceler belirginleşmiştir.
Kadın Haklarındaki Gelişmeler
İngiliz kadın hakları hareketi 19. yüzyılda başlamış ve mücadeleleri uzun yıllar sürmüştür. Kadınlar, siyasi, sosyal ve ekonomik haklarını elde etmek için çok çaba sarf etmişlerdir.
1870'te kabul edilen Emlak Kanunu, kadınların taşınmaz mülk sahibi olmalarına izin vermiştir. Ardından 1882 yılında kabul edilen Evlilik ve Boşanma Kanunu, kadınların eşleriyle ilgili konularda daha fazla söz hakkı elde etmelerini sağlamıştır. Kadınlar, 1918'de oy kullanma hakkını kazanana kadar gerçekten eşitlik için mücadele etmişlerdir. Bu, yaklaşık 40 yıllık bir mücadele neticesinde gerçekleşmiştir.
Siyasi eşitlik kazanıldıktan sonra, kadınlar çalışma hayatına daha fazla dahil olmaya başladı. İlk kadın avukat 1922 yılında çalışmaya başlamıştır. Kadınlar, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından, artan iş gücü ihtiyacı nedeniyle daha fazla fırsat elde etmeye başladı. Bugün İngiltere'de, kadınlar iş gücünün yaklaşık yarısını oluşturuyor.
- 1870: Emlak Kanunu kabul edildi ve kadınlar taşınmaz mal sahibi olabilir hale geldi
- 1882: Evlilik ve Boşanma Kanunu kabul edildi ve kadınlar eşleriyle ilgili meselelerde daha fazla yetkiye sahip oldular
- 1918: Kadınlar oy kullanma hakkı kazandı
- 1922: İlk kadın avukat çalışmaya başladı
Kadın hakları hareketi, İngiliz kadınlarının toplumsal cinsiyet rollerinde değişim yarattı. Artık kadınlar, evden çıkıp çalışabiliyor, oy kullanabiliyor ve kendi kararlarını verebiliyorlar. Ancak hala eşitlik konusunda çalışmalar yapılması gerekiyor.