Klasik müzikle geleneksel Türk müziği, Türk kültürü için önemli bir yere sahiptir Ancak aralarında farklar da vardır Bu makalede, klasik ve geleneksel müzik arasındaki ayrımları keşfedin!
Bu makale, klasik müzik ve geleneksel Türk müziği arasındaki farkları ele almaktadır. Hem klasik müzik hem de geleneksel Türk müziği, müzik tarihinin önemli dallarından biridir. Klasik müzik, genellikle Batı kültürüne bağlıdır ve dünya çapında saygın bir müzik türü olarak kabul edilmektedir. Öte yandan, geleneksel Türk müziği, Türk kültürünün bir parçasıdır ve Türkiye'ye özgüdür.
Bu makale, klasik müzik ve geleneksel Türk müziği arasındaki farkların çeşitli yönlerini ele alacaktır. Her iki müzik türünün tarihi, özellikleri ve enstrümanları karşılaştırılacak. Makam sistemi ve bestecilik yöntemleri gibi birçok farklı yön de incelenecektir. Bu sayede, klasik müzikle geleneksel Türk müziği arasındaki farkları daha iyi anlamak mümkün olacaktır.
Ayrıca, bu makalede klasik müzik ve geleneksel Türk müziği arasındaki benzerlikler de ele alınacaktır. Bu müzik türlerinde kullanılan melodiler, ritimler ve enstrümanlar gibi birçok yön benzerlik gösterebilir. Bunun yanı sıra, bestecilik yöntemleri gibi bazı yönlerde de farklılıklar ortaya çıkabilir. Bu makale, klasik müzikle geleneksel Türk müziği arasındaki farklılıkları anlamak isteyen herkes için yararlı olacaktır.
Klasik Müzik
Klasik müzik, genellikle 18. yüzyıl sonlarından 20. yüzyılın başlarına kadar olan dönemi kapsayan, Batı müzik tarihinde önemli bir yer tutan bir müzik türüdür. Klasik müzikte, besteci tarafından yazılan notaların doğru bir şekilde yorumlanması ve çalınması oldukça önemlidir. Bu müzik türünde, orkestra, piyano, keman ve yaylı çalgılar gibi birçok müzik aleti kullanılır.
Klasik müzik, Barok dönem, Klasik dönem ve Romantik dönem olarak üçe ayrılmaktadır. Barok dönemi, 1600'lü yılların sonlarından 1750'lere kadar süren bir dönemdir. Bu dönemde, çok katmanlı müzikler ve süslü süsleme notaları kullanılır. Dönemin en önemli bestecileri arasında Johann Sebastian Bach ve Antonio Vivaldi bulunmaktadır.
| Besteci | Doğum Tarihi | Önemli Eserleri |
|---|---|---|
| Johann Sebastian Bach | 1685 | Brandenburg Concertos, Goldberg Variations, Toccata and Fugue in D Minor |
| Antonio Vivaldi | 1678 | The Four Seasons, Gloria, La Stravaganza |
Klasik dönem, 1750 ila 1820 dönemlerini kapsar. Bu dönemde, basit ve düzenli melodiler, doğal ritimler ve net bir yapı kullanılır. En önemli besteciler arasında Wolfgang Amadeus Mozart, Ludwig van Beethoven ve Franz Schubert yer alır. Romantik dönem ise, 19. yüzyılın ilk yarısında gerçekleşen bir dönemdir. Bu dönemde, daha yoğun duygusal ifadeler, karışık ritimler ve çeşitli müzikal enstrümanların kullanımı öne çıkmaktadır.
Barok Dönemi
Barok dönemi, 1600 ile 1750 yılları arasında Avrupa'da müzikal gelişmelerin kendini gösterdiği bir dönemdir. Barok müzik, karmaşık melodi ve ritim yapılarına, çeşitli enstrümanların kullanımına ve büyük orkestra topluluklarının oluşmasına tanıklık etti. Dönemin önemli bestecileri arasında Johann Sebastian Bach, Antonio Vivaldi, George Frideric Handel ve Johann Pachelbel bulunmaktadır.
Barok müzik, tını ve yapı bakımından, önceki dönemlern müziklerinden farklıydı. Bu müzikte, özel olarak hazırlanmış enstrümanlar, genellikle tuşlu çalgılar kullanılmakta, işleyiş biçimi kapsamlı bir rehberle ele alınmaktaydı. Barok müzik ayrıca, orijinal bir formatı olan opera stilinde de yüksek bir gelişme yaşamıştır. Opera, zengin dekorlar, kostümler ve librettolarıyla, o zamanlar Avrupa'daki elit sınıflar arasında popüler bir etkinlik olarak kabul edilirdi.
Johann Sebastian Bach, Barok döneminin en ünlü bestecilerinden biridir. Bach, dini müziklerle tanınan bir müzikal dehanın yanı sıra, yaylı çalgı ve klavye müzikleri konusundaki yeteneğiyle de ön plana çıkmıştı. Barok dönemi müzikleri içinde, Bach'ın müziklerinin öne çıkması, onun zengin ve canlı kompozisyonları sayesinde olmuştur.
Antonio Vivaldi, keman konçertolarında dönemin en ünlü bestecilerinden biriydi. En önemli eseri olan Dört Mevsim'de doğanın seslerini vurgulayan dinamik bir müzik yazmıştır. Besteciliğinde, Vivaldi, senfonik müziği rahat, hızlı tempo ve enerjik beste tarzı ile tanınmıştır. Barok müzik, bu önemli besteciler tarafından yazılan eserlerle müzik tarihi için kritik bir dönüm noktasıdır.
Johann Sebastian Bach
Johann Sebastian Bach, Almanya'da 1685 yılında doğdu. Müziğe ilgisi çocukluk yıllarında başladı ve Bach, müzikte mükemmeliyetçi bir yönetmen olarak yetişti. Bach'ın klasik müzikteki yerinin önemi, yaptığı müzik eserleriyle bugün bile hissedilmektedir.
Bach'ın müzikal tarzı, klasik müzikteki Barok döneminin en güçlü özelliklerinden biridir. Barok müzik, üçlü ve dörtlü yapılı çalgılar kullanarak hareketli ve süslü bir müzik tarzıdır. Bach'ın müzikal tarzı, sadelik ve sanatın bir araya getirilmesinde mükemmeliyetçi bir anlayışı yansıtır.
Bach'ın hayatı, müzik hayatı boyunca birçok başarıya sahne oldu. Kendi döneminde, müziği pek kabul edilmese de, sonraları ünü ve etkisi giderek arttı. Bach, harika ve güzel eserleriyle, Barok müziğin evrimini yönlendiren bir besteci olarak kabul edilir.
Antonio Vivaldi
Antonio Vivaldi, İtalyan bir müzisyen ve bestecidir. 18. yüzyılda Barok döneminde yaşamıştır. Kahraman Vivaldi olarak da anılan sanatçı, önemli bir cazibe merkezi haline gelmiştir.
Vivaldi, aralarında şarkılar, kantatlar, konçertolar ve senfonilerin bulunduğu geniş bir müzik yelpazesinde birçok eser besteledi. Özellikle "Dört Mevsim" konçertosu, dünya çapında tanınan ve popüler olan en bilinen eserlerinden biridir.
Vivaldi'nin müziği, teknik ve zengin bir müzik tarzına sahiptir. Kendine özgü ritimleri, melodileri ve enstrümanları kullanarak müziğe yeni bir boyut kazandırdı. Ayrıca, Vivaldi şimdiye kadar müzik yazma şeklinde bir değişikliğe neden oldu. O dönemde müzik notasyonları basit olsa da, Vivaldi daha karmaşık bir yöntem kullanarak müziği yazdı.
Vivaldi'nin müziği klasik müziğe önemli bir etki yaptı. Onun çalışmaları, müziğin gelişiminde büyük bir rol oynadı. Zamanın müzikal beğenisini ve estetiğini değiştirdi.
Antonio Vivaldi, klasik müziğin önemli bir figürüdür ve müzik dünyasına büyük bir miras bıraktı. Eserleri, halen dünya çapında çalınmaya devam ediyor ve müzikseverler tarafından takdirle karşılanıyor.
Geleneksel Türk Müziği
Geleneksel Türk müziği, Türk kültürünün en önemli unsurlarından biridir. Türk müziğinin kökleri, Orta Asya'da yer alan Türk boylarına kadar uzanır. Bu müzik türü, özellikle Osmanlı döneminde büyük bir gelişme göstermiştir. Müzik, Osmanlı İmparatorluğu'nda ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla birlikte dış dünyada da tanınmaya başlamıştır.
Geleneksel Türk müziği, Türk müziği sanatının birçok dalını kapsar. Söz, beste, enstrümanlar, form ve makamlar gibi unsurlardan oluşur. Türk müziği, genellikle makam üzerine kurulmuştur.
Bir makam, bir müzik parçasının temelini oluşturur. Makamın içinde yer alan diziler, tonlardaki değişikliklerle birleştirilerek bir melodi oluşturulur. Geleneksel Türk müziğinde, makamların sayısı oldukça fazladır. Her bir makam, kendine özgü bir duygu ve atmosfer yaratır. Örneğin, Hicaz Makamı duygusal bir hava yaratırken, Uşşak Makamı coşkulu bir atmosfer yaratır.
Geleneksel Türk müziğinde kullanılan enstrümanlar da oldukça çeşitlidir. Klasik Türk müziğinde en yaygın kullanılan enstrümanlar kemençe, bağlama, ud, ney, kanun, ve klarnettir.
- 20. yüzyılda, Türk müziği yeni bir evreye girdi; geleneksel müzik aletleriyle sentezlenerek Batı müziğiyle birleştirildi.
- En önemli Türk bestecileri arasında Ali Ufki Bey, Dede Efendi, Sultan Selim III, Hacı Arif Bey, Tanburi Cemil Bey ve Kemal İlerici gibi isimler bulunmaktadır.
Geleneksel Türk müziği, yüzyıllar boyunca devam eden bir müzik kültürüdür. Bugün bile, Türk müzik aletleri dünya genelinde beğeniyle dinlenmektedir. Geleneksel Türk müziği, yüzyıllardır gelenek ve kültürleri bir araya getirmeye devam ediyor ve Türk halkının gurur kaynağı olarak önemli bir yer tutmaktadır.
Makam Sistemi
Makam sistemi, geleneksel Türk müziğinin temelini oluşturan bir müzikal terimdir. Makam, belirli bir melodik yapıya sahip olan ve belirli bir dizinin notalarından oluşan bir müzikal yapıdır. Her makamın kendine özgü bir duygu ve anlamı vardır. Makam sistemi, Türk müziği eserlerini oluştururken kullanılan en önemli unsurlardan biridir.
Makamlar, adımların yarım ve tam aralıklarıyla oluşan dizilerdir. Türk müziğinde en çok kullanılan 53 makam bulunmaktadır. Makamlar, solo çalgılar ve toplu müzik yapma için çalınır. Bir makamın özellikleri arasında tonalite, armoni ve ritmik özellikler yer alır. Bu özellikler, belirli bir makamın tarzını ve duygusal anlamını belirlemektedir.
Makamların en önemli özelliği, her birinin kendine özgü bir çeşitlilik arz etmesidir. Bazı makamlar daha yumuşak ve melankolikken, bazıları daha coşkulu ve hareketlidir. Bu da Türk müziğinin zenginliğini ortaya koyar. Hangi makamın kullanılacağı, bestecinin müzikal vizyonuna bağlıdır.
Makamların Türk müziğindeki önemi, klasik müzikteki tonlamaya benzerdir. Her bir makam, bir eserin tonunu belirler ve müziğe belirli bir duygu katmaktadır. Bu nedenle, makam seçimi eserin genel duygusunu belirlemede son derece önemlidir.
Makam sistemi, geleneksel Türk müziğinin temel bir özelliği olarak günümüze kadar gelmiştir. Bugün hala kullanılan makamlar, Türk müziğine kendine özgü bir kimlik katmaktadır. Her makamın kendine özgü ritmik ve melodi yapısı, Türk müziğinin benzersizliğini korumaktadır.
Uşşak Makamı
Geleneksel Türk müziği, benzersiz melodileri ve enstrümanları ile tarihi bir zenginliğe sahiptir. Bu müzikte, değişik makamlar enstrümanların tonlarına göre yapılır. Uşşak makamı, geleneksel Türk müziğinde en sık kullanılan makamlardan biridir. Uşşak makamı, doğal minör makam olarak da bilinir.
Uşşak makamı, birçok Türk müziği bestesinde kullanılır ve klasik Türk müziği repertuvarının önemli bir parçasını oluşturur. Bu makamda, anahtar nota Si bemol olarak tanımlanır ve bu nota diğer notlarla birleştirilerek melodik yapıya kavuşur. Uşşak makamı, sadık dinleyiciler için derin bir ruhani etki yaratır.
Uşşak makamı genellikle ağır ritimlere sahip müziklerde kullanılır ve ayrıca şiir ve şarkı söylemede de kullanılır. Bu makamın kullanımı özellikle aşk şarkıları, ağıtlar ve gözyaşı döken şarkılar için idealdir. Uşşak makamı, Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan 'hüzün'ün yoğun bir şekilde hissedildiği müzik türlerinin başında gelir.
| Uşşak Makamının Özellikleri | Uşşak Makamının Kullanım Alanları |
|---|---|
| -Doğal minör makamıdır. -Anahtar nota Si bemol'dür. -Duygusal yoğunluğa sahiptir. | -Aşk şarkıları için idealdir. -Hüzünlü melodilerin oluşturulmasında kullanılır. -Şiir ve gözyaşı döken şarkılarda kullanılabilir. |
Uşşak makamı, Türk müziğinde önemli bir yere sahip olan güçlü bir makamdır. Yüzlerce yıl boyunca, Türk kültüründe bu makamın melodileri özgünlüğü ve farklılığıyla dikkat çekmiştir. Bu makamın kullanım alanları, hüzünlü melodilerin duygusallığını artırırken aynı zamanda aşk, acı ve pişmanlığın müziğini yaratmak için idealdir.
Hicaz Makamı
Hicaz makamı, geleneksel Türk müziğinde kullanılan en bilinen makamlardan biridir. Kendine özgü bir yapısı olan Hicaz makamı, etkileyici bir ses düzenine sahiptir. Bu makamda, akort yapıları aralıklarla gerilir, bu da Hicaz makamının özgünlüğünü belirleyen en önemli özelliktir.
Hicaz makamı, duygusal içeriğiyle de öne çıkan bir makam olarak bilinir. Özellikle hüzünlü ve melankolik parçalarda, Hicaz makamının derinliğiyle birleşen hüzünlü tonları dinleyenlere etkileyici bir müzik deneyimi sunar. Aynı zamanda, hareketli ve coşkulu parçalara da uygun olan Hicaz makamı, her türlü ruh haline uygun bir ses düzeni sunar.
Hicaz makamı genellikle uzun, serbest ritimli parçalarda kullanılır ve diğer makamlarla birleştirildiğinde benzersiz bir müzikal kombinasyon oluşturur. Bağlama, kemençe ve ney gibi geleneksel Türk enstrümanlarıyla birleştirildiğinde ise, dinleyicilere unutulmaz bir müzik deneyimi yaşatır.
Sonuç olarak, Hicaz makamı geleneksel Türk müziğinin en özgün ve duygusal dolu makamlarından biridir. Kullanım alanları oldukça geniş olan Hicaz makamı, müzikal uyum ve ritim bakımından diğer makamlardan farklıdır. Kendine özgü yapısı, ritim özellikleri ve duygusal tonlarıyla dinleyicilerin beğenisini kazanır.
Enstrümanlar
Geleneksel Türk müziği enstrümanları, genellikle batı müziğinde kullanılan enstrümanlardan farklılık gösterir. Türk müziğinde en yaygın olarak kullanılan enstrümanlardan biri bağlamadır. Bağlama, telleri üzerinde çalınan bir çalgıdır ve şarkı söyleme veya ritim çalma amaçlarıyla kullanılır. Ney ise, Osmanlı döneminden beri Türk müziğinde önemli bir yere sahiptir. Bu enstrüman, tek bir üfleme deliği ve yedi delikli bir borudan oluşur.
Kemençe ise, Tellik kemene veya Karadeniz kemençesi olarak da bilinir ve Türk müziğinin en eski çalgılarından biri olarak kabul edilir. Bu enstrüman genellikle Karadeniz bölgesinde kullanılır, ancak Türkiye'nin diğer bölgelerinde de yaygın olarak kullanılır. Bunun yanı sıra tambur, ud, klarnet, kaval ve davul gibi birçok enstrüman da Türk müziğinde kullanılır.
Geleneksel Türk müziği enstrümanlarına özgü teknikler ve melodi yapıları vardır. Örneğin, bağlama kullanımı esnasında, akort yapısı ve tel çekme teknikleri melodi oluştururken, ney çalarken nefes sirkülasyonu tekniklerinin kullanılması gerekir. Kemençe ve diğer enstrümanlar da belirli teknikler ve tarzlarla çalınır. Türk müziği enstrümanları, Batı müziği enstrümanlarına göre daha karmaşık ve zorlu teknikler gerektirse de, geleneksel Türk müziği için özel ve unutulmaz bir yere sahiptirler.
Benzerlikler ve Farklılıklar
Klasik müzik ve geleneksel Türk müziği hem benzerlikler hem de farklılıklar içerir. Her iki müzik türünde de önemli olan, müzikal yapıyı oluşturan enstrümanlar ve melodilerdir. Ancak birçok açıdan da farklılıklar göze çarpmaktadır.
Klasik müzikte, genellikle orkestralar tarafından çalınan senfoniler, konçertolar ve opera eserleri bulunmaktadır. Klasik müzik bestecileri, eserlerinde genellikle farklı orkestral enstrümanları ve farklı tonları kullanma eğilimindedir. Ayrıca, klasik müzikte melodik yapı daha basittir.
Buna karşılık, geleneksel Türk müziği, genellikle solo enstrümanlar veya küçük gruplar tarafından çalınan eserleri içerir. Makamlar, geleneksel Türk müziğinin temel yapı taşıdır ve her makam, belirli duyguları ifade etmek için kullanılır. Geleneksel Türk müziği, kullanılan enstrümanların sayısında da oldukça sınırlıdır.
Genel olarak, klasik müzik daha sofistike bir müzik olarak kabul edilirken, geleneksel Türk müziği daha yerel ve etnik bir tarza sahiptir. Ancak her iki müzik türü de birçok açıdan benzerlikler taşımaktadır. Örneğin, her iki müzik türünde de ritim yapıları oldukça önemlidir ve her iki tür de duygu ve ifade yoğunluğu taşır.
Sonuç olarak, klasik müzik ve geleneksel Türk müziği arasındaki farklar ve benzerlikler, her iki müzik türünün de kendine özgü nitelikleri ile tanımlanabilir ve bu özellikler, her birini farklı kılan müzik tarzlarının birer parçasıdır.
Melodiler
Melodiler klasik müzik ve geleneksel Türk müziği arasında belirgin bir farklılık gösterir. Klasik müzikte genellikle batı müziği anlayışına göre yapılmış daha düzenli ve tekrarlanan bir yapıya sahip melodiler kullanılırken, geleneksel Türk müziğinde daha serbest bir yapıya sahip olan makamlar üzerinden melodiler oluşturulur.
Bunun yanı sıra klasik müzikte akorların kullanımı melodiye daha çok eşlik ederken, geleneksel Türk müziğinde makamların icrası ve melodilerin oluşturulmasına daha çok önem verilir.
Özellikle geleneksel Türk müziğindeki makamların çok sayıda olması, melodi yapısına da yansır. Her makamın kendine özgü bir melodi yapısı vardır ve bu yapılar üzerinden daha serbest bir şekilde müzik icra edilir.
- Klasik müzikte melodiler genelde daha düzenli ve tekrarlıdır.
- Geleneksel Türk müziğinde ise makamların serbestliği nedeniyle melodiler daha özgür bir yapıdadır.
- Türk müziğinde her makamın kendine özgü bir melodi yapısı vardır.
Bu farklılıklar klasik müzik ve geleneksel Türk müziğinin icra tarzı ve bestecilik yöntemleri arasındaki en belirgin farklılıklardan biridir.
Ritm
Ritm, klasik müzik ve geleneksel Türk müziği arasında önemli farklılıklar gösterir. Klasik müzikte, ritim ve tempo, müzik eseri içinde çok çeşitli değişiklikler gösterebilir. Birçok klasik müzik eseri, özellikle orkestra eserleri, birden fazla bölüm veya hareketten oluşur ve her bir hareketin ritmi ve temposu farklı olabilir.
Diğer yandan, geleneksel Türk müziği, belirli bir kalıp ve düzen içinde ritm kullanır. Türk müziğinde kullanılan ritm kalıpları, "usul" olarak adlandırılır ve belirli sayıda darbenin tekrarlanması ile oluşur. örneğin, 4/4 usulü, her dört darbeden biri vurgulanarak çalınır. Türk müziğinde, bu usuller belirli bir makama sahip olan eserlerde kullanılır ve bu nedenle her makamın kendine özgü ritm kalıpları vardır.
Ayrıca, klasik müzikte ritim ve tempo daha çok bir orkestra veya bir grup enstrümantal performansın parçasıdır. Buna karşılık, geleneksel Türk müziğinde ritim kalıpları, eserin yanı sıra, icracılar da önemli bir rol oynar. Türk müziğinde, ritim kalıplarını anlamak ve doğru bir şekilde icra etmek, iyi bir performansın önemli bir bileşenidir.
Özetle, klasik müzik ve geleneksel Türk müziği arasındaki ritim farklılıkları, her iki müzik türünün benzersiz özelliklerinden sadece biridir. Klasik müzikte ritim ve tempo, müzik eserinin bir parçasıdır, Türk müziğinde ise ritim kalıpları eserin kendisinde kullanılır ve icracısı için de önemli bir bileşendir.
Enstrümanlar
Klasik müzikte kullanılan enstrümanlar arasında piyano, keman, viyola, çello ve çift ziller yer almaktadır. Geleneksel Türk müziğinde ise enstrümanlar bağlama, ney, kemençe, darbuka ve zurna gibi farklı türlerde ve daha geleneksel aletler üzerine yoğunlaşır.
Bağlama, geleneksel Türk müziğinin en popüler enstrümanlarından biridir. Üç telli, dört telli veya beş telli olabilen bağlama, Taksim adı verilen kişisel bir enstrümantal parçayı çalmak için sıklıkla kullanılır. Ney, geleneksel Türk müziğinde çok özel bir yere sahip bir başka enstrümandır. Hem ağır, tempolu müziklerde hem de hafif, duygusal melodilerde kullanılır. Kemençe ise Trakya ve Ege bölgelerinde popüler olan bir alettir. Orta Doğu'dan gelen darbuka, güçlü bir ritim sağlamak için çeşitli etnik müziklerde kullanılırken, zurna genellikle daha hızlı tempolu, dans odaklı parçalarda kullanılır.
Klasik müzikteki enstrümanlar çok daha modern ve batı odaklıdır, ancak geleneksel Türk müziği enstrümanları, müziğin özünü daha iyi yansıtır. Keman ve piyano, Batı kültüründe çok popüler olsa da, geleneksel Türk müziğiyle birlikte kullanıldığında, bu enstrümanların daha egemen olması yerine, diğer geleneksel enstrümanlarla birlikte çalışarak, kendine özgü bir ses yaratabilirsiniz.
Bestecilik
Bestecilik, klasik müzik ve geleneksel Türk müziği arasındaki en önemli farklılıklardan biridir. Klasik müzikte, bestecilerin tamamen notalarla yazılı olan eserlerde özgürce çalışabildiği bir sistem vardır. Bu besteciler, yalnızca birçok çalgının kullanıldığı orkestra eserleri değil, aynı zamanda solo enstrümanlar için besteler de yapabilirler.
Geleneksel Türk müziği ise bestecinin bir müzik formunu takip etmesini gerektiren bir yapıya sahiptir. Besteciler, meşk usulüne uygun bir şekilde makamların kurallarını ve kullanımını benimserler. Bu nedenle geleneksel Türk müziği besteciliği, bireysel yaratıcılığın biraz daha sınırlı olduğu bir yapıya sahiptir.
Ayrıca, klasik müzik ve geleneksel Türk müziği bestecilerinin kullandığı nota sistemleri de farklıdır. Klasik müzikte, batı nota sistemi kullanılırken geleneksel Türk müziğinde ise Arap nota sistemi kullanılır. Bu nedenle besteciler, farklı nota sistemlerinden faydalanarak eserlerini yazmak zorundadırlar.
Sonuç olarak, klasik müzik ve geleneksel Türk müziği bestecilikleri arasında önemli farklılıklar vardır. Klasik müzikte özgürlük ve bireysel yaratıcılık daha fazla iken geleneksel Türk müziğinde ise belirli bir müzik formuna ve makamlara uygunluk daha önemlidir.