MHP'nin siyasi tarihi, Türkiye'nin son 50 yılına damga vuran önemli olaylara tanıklık etti Partinin kuruluşundan günümüze kadar geçirdiği evreler ve Türk milliyetçiliği hareketine yaptığı katkılar bu kitapta ele alınıyor Türkiye'nin siyasi tarihine meraklı herkesin okuması gereken bir kaynak!

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Türk siyasi hayatında önemli bir yere sahip olan bir siyasi partidir. Partinin tarihi, 1969 yılında Alparslan Türkeş tarafından kurulması ile başlar. MHP'nin temel ideolojisi, Türk milliyetçiliği, ırkçılık, ülkücülük ve Türk-İslam sentezidir. Bu ideoloji, parti programında belirtilen ana prensiplerdir.

Parti, ilk olarak 1973 genel seçimlerinde meclise girmeyi başarmıştır. 1980 darbesi sonrası dönemde parti lideri Alparslan Türkeş bir süre Selimiye Kışlası'nda hapis tutulmuştur. Bu dönemde MHP'nin varlığı yasaklamış ve parti faaliyetleri durdurulmuştur. Ancak 1987 yılında parti yeniden açıklandı ve Türkeş liderliğindeki MHP, 16 Ekim 1988 seçimlerinde %8.2 oy oranı ile meclise tekrar girdi.

MHP'nin siyasi tarihi, Türk siyasi hayatının oldukça hareketli dönemlerine denk gelir. Özellikle 12 Eylül dönemi, partinin siyasi sürecinde önemli bir yere sahiptir. Bu dönemde parti lideri Alparslan Türkeş, çeşitli iddialar nedeniyle yargılanmış ve hapis cezasına çarptırılmıştır. 12 Eylül sonrası dönemde MHP, ülkücü hareketin yükselişine tanıklık etmiştir.

MHP, son yıllarda da Türk siyasi hayatındaki önemini korumaktadır. Yapılan seçimlerde alınan oy oranları, parti içi liderlik değişiklikleri ve parti programındaki değişimler gibi konular sürekli olarak tartışılmaktadır.

Kuruluş ve İlk Yılları

MHP, Milliyetçi Hareket Partisi'nin kuruluşu, Türk milliyetçiliği ve ülkücülük gibi konuları temsilen kurulmuş bir siyasi partidir. Partinin ideolojik temelleri, Türk milliyetçiliğine dayanmaktadır ve ülkücü hareket de genellikle Türkiye'nin milliyetçi kanadında yer alır.

MHP'nin kuruluşu, 1969 yılına kadar uzanmaktadır. 1969 seçimlerinde ilk kez siyasal arenada boy gösteren parti, milliyetçi sol ve sağ hareketlerin üye kaybettiği dönemde ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, Türk milliyetçiliği ve devletçilik düşünceleri partinin ideolojik temeli haline gelmiştir.

MHP, ilk seçimlerde başarılı bir performans sergilemiş ve 1973 yılında meclise giren ilk milliyetçi partiler arasında yer almıştır. Hatta, 1970'lerin başında yaptığı başarılı kampanyaların ardından, Türkiye'de ciddi bir siyasi güç haline gelmiştir.

MHP'nin ideolojisi Türk milliyetçiliği olsa da, parti ulusal eğilimleri de benimsemiştir. Bu, 1980 darbesindeki tutumlarına da yansımıştır. 12 Eylül darbesinden sonra parti kapatılmış ve ülkücüler arasında infial yaratmıştır. Ancak, partinin kapatılmasının ardından yeniden açılması, Türk siyasi hayatında önemli bir hareketle karşılaşıldığını göstermiştir.

Özetle, MHP kuruluş döneminden bu yana Türk milliyetçiliği temelinde siyasal hareket etmektedir. Parti, açıklamaları ve politikaları ile Türkiye'nin siyasi arenasında ciddi bir güç haline gelmiştir. İlk yıllarındaki performansı, Türk milliyetçiliği ve ülkücü hareketi temsil tartışmalarına katkı sağlamıştır.

Ulusal ve Milliyetçi Eğilimler

Milliyetçi Hareket Partisi, milliyetçilik, ülkücülük ve Türk milliyetçiliği gibi konularda köklü ve belirgin bir politikaya sahiptir. Parti, Türk kültürüne, töresine ve milli değerlerine sıkı sıkıya bağlıdır. Bu nedenle, ülkedeki etnik ve kültürel çeşitliliğe karşı hassasiyet gösterir.

Özellikle 1970'lerde, parti lideri Alparslan Türkeş'in önderliğinde milliyetçi-sağı yönelik bir hareket başlatıldı. Bu süreçte parti, ülkücü hareket olarak anılmaya başladı. Ancak 1980'lerde Devlet Bahçeli liderliğinde, parti milliyetçi-sağ yerine milliyetçi-demokrat olarak konumlandı.

Partinin milliyetçilik, ülkücülük ve Türk milliyetçiliği gibi konulardaki politikaları, Özal dönemine kadar ki ayaklanmaları ve diğer benzer konuları ele alırken, parti içinde bazı çelişkiler ortaya çıkabiliyor. Bazı partililer milliyetçiliğin aşırı yönlerine kayarken, bazıları daha ılımlı bir milliyetçiliği benimser.

MHP'nin milliyetçi-sağcı hareketlere ve ayaklanmalara üst düzeyde destek verdiği ve bazılarına doğrudan dahil olduğu dönemler de yaşanmıştır. Özellikle 1970'lerin sonları ve 1980'lerin başlarında ülkedeki kaos ortamı sebebiyle bu tür oluşumlar artmıştır. Bu bağlamda, MHP'nin bağlantılı olduğu olaylar arasında Maraş, Çorum gibi yerel ayaklanmalar, Türkiye'nin Kıbrıs Barış Harekatı ve Ermenistan-Türkiye sınır çatışmaları sayılabilir.

Özal dönemi ile birlikte, MHP milliyetçi-demokrat bir çizgiye kaydı. Parti, milliyetçilik politikalarında ılımlı bir yaklaşım sergiledi ve bölgesel, etnik farklılıkları dikkate alarak politika geliştirdi. Bu sayede, parti Türkiye'nin genel siyasi atmosferi içinde kendine yer edindi ve etkili bir konuma geldi.

Sonuç olarak, MHP milliyetçilik, ülkücülük ve Türk milliyetçiliği gibi konulara sıkı sıkıya bağlı olan bir parti olarak tanınır. Partinin tarihi boyunca milliyetçi-sağcı hareketlere destek verdiği ve bu hareketlerle bazı bağlarının olduğu bilinmektedir. Ancak 1980'lerden sonra, parti milliyetçi-demokrat bir politika izleyerek Türk siyasi hayatında etkili bir konuma geldi.

MHP ve 12 Eylül Dönemi

MHP, 12 Eylül darbesi sonrası siyasi süreci oldukça zorlu bir şekilde geçirmiştir. Parti, darbeye karşı çıktığı için siyasi yaptırımlarla karşı karşıya kalmıştır. MHP lideri Alparslan Türkeş, darbeci cunta tarafından tutuklanmış ve yargılanmıştır. Yargılama sonucu Türkeş, önce ölüm cezasına çarptırılmıştır ancak daha sonra bu ceza ömür boyu hapis cezasına çevrilmiştir.

12 Eylül döneminde, Türkiye'de siyasi partilerin faaliyetleri de büyük ölçüde kısıtlanmıştır. MHP de bu kapsamda faaliyetlerine devam edememiştir. Ancak, Türkeş'in tutuklanmasının ardından parti, kısa sürede yeni bir lider bulmuş ve faaliyetlerine devam etme kararı almıştır.

MHP'nin 12 Eylül dönemiyle ilgili en önemli konulardan biri de Et ve Kemalizm ilişkisidir. Et ve Kemalizm ilişkisi, dönemin en önemli tartışma konularından biriydi ve 12 Eylül sonrası MHP de bu tartışmaların ortasında kalmıştır. Et ve Kemalizm ilişkisi, Türkiye'nin dış politikasında da önemli bir role sahipti ve MHP'nin bu konudaki politikası, parti içinde de tartışmalara sebep olmuştur.

Sonuç olarak, MHP'nin 12 Eylül dönemi, partinin tarihinde önemli bir yere sahiptir. Siyasi yaptırımlar, liderin tutuklanması ve faaliyetlerin kısıtlanması, partinin siyasi sürecinde zorlu bir döneme işaret etmiştir. Et ve Kemalizm ilişkisi, Türkiye'deki siyasi atmosferi de etkilemiştir ve MHP de bu tartışmalardan nasibini almıştır. Ancak, parti, lider değişikliğiyle bu dönemi atlatmayı başarmıştır.

Ülkücü Hareket'in Yükselişi

Milliyetçi Hareket Partisi, 12 Eylül darbesi sonrası Türkiye'de sol ve sağ partilerin yasaklanmasının ardından, kendisine yakın olan grupları bünyesinde toplayarak yükselişe geçti. Özellikle Ülkücü Hareket ile kurduğu bağlantı, partiyi toplumsal hareketin merkezinde konumlandırdı.

Ülkücülerin MHP içindeki etkinliği, partinin milliyetçi politikalarına ağırlık vermesine neden oldu ve birçok ülkücü lider parti yönetiminde yer aldı. Bu dönemde partinin meclis grup sayısı da artarak, siyasi hayattaki etkinliği arttı.

Ancak, Ülkücü Hareket'in MHP ile güçlü bağları, zamanla partinin yeni üye ve seçmene açılmasını engelledi. Özellikle 1990'lı yılların başında yaşanan liderlik krizleri, genç seçmenlerin MHP'ye karşı olan güvensizliğini arttırdı. Bu sebeple, parti yönetimi geniş kitleleri kendilerine çekebilmek için bir dizi demokratikleşme açılımı gerçekleştirdi.

Ülkücü Hareket'in yükselişi, MHP'nin Türk milliyetçiliği konusunda güçlü bir aktör haline gelmesine yardımcı oldu. Ancak, bağlantının çok sıkı tutulması, partiye yeni kitlelerin katılmasını zorlaştırdı. MHP, son yıllarda özellikle özgürlükçü ve liberal seçmenlere yönelik politikalara ağırlık vererek yeni kitleleri kendisine çekmeye çalışmaktadır.

MHP'nin Darbeler Karşısındaki Tavrı

MHP'nin darbe dönemlerindeki tutumları ve darbelerin Türk siyasi hayatı üzerindeki etkilerinin yanı sıra, MHP'nin darbelerin ardından yeniden yapılanma süreçlerine katılımı hakkında detaylı bilgi verilecek.

Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye'nin darbe dönemlerinde siyasi arenada etkili bir parti olarak yer almıştır. 12 Mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 askeri darbesi ve 28 Şubat 1997 postmodern darbe süreci gibi önemli olaylarda MHP'nin darbelere karşı tutumu oldukça etkili olmuştur.

MHP, darbe dönemlerinde sert bir şekilde karşısına çıkmıştır. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında parti kapatılmış, lideri Alparslan Türkeş ve diğer önemli isimler tutuklanmıştır. Ancak MHP, darbe sonrası süreçte de etkin bir şekilde siyasi hayatta yer almıştır. Özellikle 90'lı yıllarda parti, Türkiye'nin siyasi hayatındaki önemli gelişmelere öncülük etmiştir.

MHP, 12 Eylül darbesinden sonra da Türk siyasi hayatına önemli bir yön vermiştir. Darbe sonrası yapılan Anayasa değişiklikleri ile siyasi partilerin kuruluşu için daha sert kurallar konulmuştu. Ancak MHP, Türk siyasi hayatındaki yerini korumak ve etkili bir şekilde siyaset yapabilmek için yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Parti, özellikle 90'lı yıllarda Türkiye'nin milliyetçi kesiminde önemli bir yer edinmiştir.

MHP, Türkiye'deki darbe dönemlerinde güçlü bir şekilde karşısına çıkmış ve darbelerin Türk siyasi hayatı üzerindeki olumsuz etkisini en aza indirmek için mücadele etmiştir. MHP, ülkücü hareketin öncüsü olarak Türk milliyetçiliği konusunda politikalar geliştirmiş ve milli birliği koruma için mücadele vermiştir. Bu nedenle parti, Türkiye'nin siyasi hayatına önemli bir katkı yapmıştır.

MHP ve Milliyetçi Hareket

MHP, Türk milliyetçiliği ve ülkücülük ilkelerini benimseyen bir siyasi parti olarak bilinir. Partinin milliyetçi harekete olan bağları da oldukça sıkıdır. Milliyetçi Hareket, 1960 ve 1970'li yıllarda Türkiye'deki milliyetçi hareketleri bir araya getiren bir platformdu. Bu hareketler arasında Alparslan Türkeş liderliğindeki Ülkücü hareket de yer alıyordu.

MHP, Ülkücü hareketin siyasi bir kanadı olarak 1969 yılında kuruldu ve milliyetçilik, Türk milliyetçiliği, ülkücülük, Kemalizm ve Atatürkçülük gibi ideolojik temellere dayanan politikaları benimsedi. Parti, milliyetçi hareketin bir parçası olarak, Türkiye'nin milli birlik ve bütünlüğünü korumaya ve Türk milletinin haklarını savunmaya yönelik bir politika izlemiştir.

MHP, milliyetçi hareketin ve Ülkücü hareketin tarihi gelişim sürecinde de etkin bir rol oynamıştır. Özellikle 1970'li yıllarda, Ülkücü hareketin siyasi faaliyetlerine katılarak, sık sık sokak hareketleri, mitingler ve protesto gösterileri düzenlemiştir. Bu dönemde MHP, milliyetçi hareketin liderliğini de üstlenmiş ve hareketin başarısına önemli katkılar sağlamıştır.

MHP, milliyetçi hareketle olan bağlarına rağmen, zaman zaman bu hareketten ayrı düşüncelerde de olmuştur. Özellikle 1980'li yıllarda, milliyetçi hareketin bazı kesimleri ve liderlerinin aksine, MHP, darbe karşıtı bir tutum sergilemiştir. Ayrıca, parti, milliyetçi hareketin aksine, Avrupa Birliği'ne olumlu bir yaklaşım sergilemiştir.

Sonuç olarak, MHP'nin milliyetçi hareketle olan bağları oldukça sıkıdır ve partinin tarihi gelişim sürecinde milliyetçi hareket önemli bir rol oynamıştır. Ancak, parti zaman zaman milliyetçi hareketin görüşlerinden ayrı düşüncelerde de olmuştur. MHP, Türkiye'nin milli birlik ve bütünlüğünü korumaya yönelik politikaları benimseyen ve milliyetçi hareketin ideolojik temellerini paylaşan bir siyasi parti olarak varlığını sürdürmektedir.

Partinin Yeniden Yapılanması ve Demokratikleşme Süreci

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), 1990'lı yıllarda önemli bir yapılanma süreci geçirdi. Bu dönemde, parti içerisinde lider değişiklikleri yaşandı. Alparslan Türkeş'in ölümünden sonra, partiye Devlet Bahçeli liderlik etti. Bahçeli liderliğinde MHP, Türk siyasi hayatında yeniden yapılanmaya ve demokratikleşmeye yönelik bir süreç başlattı.

Bu süreçte, Siyasi Partiler Kanunu'nun da değişmesiyle birlikte, partilerin yapısı ve işleyişi ile ilgili yeni düzenlemeler yürürlüğe girdi. Yeniden yapılanma süreci kapsamında, MHP üyelerinin seçimlerde daha etkili bir şekilde temsil edilmeleri için çalışmalar yapıldı.

MHP, özellikle Avrupa Birliği ile ilişkiler konusunda da bir dönüşüm geçirdi. Parti, AB üyeliği konusundaki tutumunu değiştirerek, demokratikleşme ve insan hakları konusundaki taahhütlerini açıkça ifade etti. Bu dönemde, parti içindeki bazı gruplar, milliyetçilik konusunda daha ılımlı bir tutum izlemeye başladı.

MHP'nin yeniden yapılanma süreci, partinin siyasi hayatta daha etkili bir konuma gelmesine neden oldu. Parti, daha önceki yıllarda ülkücü kesimler arasında popüler olsa da, geniş kesimler tarafından pek tanınmıyordu. Ancak yeniden yapılanma süreciyle birlikte, MHP'nin popülaritesi arttı ve Türkiye'deki siyasi görüşler arasında yerini sağlamlaştırdı.

Sonuç olarak, MHP'nin yeniden yapılanma süreci ve demokratikleşme açılımları, Türk siyasi hayatında önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Partinin bu süreçte izlediği politikalar, ülkücülük ideolojisine bağlı kalmakla birlikte, daha demokratik bir siyasi kültür oluşturma yönünde atılan önemli adımlar arasında yer almaktadır.

Partinin Son Dönemi

MHP'nin son yıllardaki performansı oldukça değişkenlik göstermektedir. 2015 genel seçimlerinde %16 oy oranıyla 2. parti konumuna yükselen parti, 2018 erken genel seçimlerinde oy kaybı yaşayarak %11 oy oranına geriledi. Özellikle doğu ve güneydoğu illerinde HDP'nin yükselişiyle birlikte oy kaybı yaşandı. 2019 yerel seçimlerinde ise MHP, büyükşehir belediye başkanlık seçimlerinde başarılı bir performans gösterdi.

Liderlik değişiklikleri ise son yıllarda MHP içinde sık sık yaşanmaktadır. Devlet Bahçeli'nin liderliğinde uzun yıllar boyunca yürütülen parti, son yıllarda iç tartışmalarla sarsıldı. 2018'de Meral Akşener, Ümit Özdağ ve Sinan Oğan, MHP içinde ayrılık hareketi başlatarak İyi Parti'yi kurdu. Bu ayrılıkla birlikte MHP'nin seçmen tabanı da bölündü.

Türk siyasetindeki konumu ise son yıllarda oldukça tartışmalıdır. Özellikle HDP'nin yükselişiyle birlikte Milliyetçi-Ülkücü tabanı bölünmüş durumdadır. Ayrıca İyi Parti'nin kurulmasıyla birlikte MHP'nin yerini değiştirerek 3. parti konumuna düştüğü de görülmektedir.

Gelecekteki beklentiler ise oldukça belirsizdir. 2023 genel seçimlerine kadar siyasi tablo değişebilir. Ancak MHP'nin Türkiye'deki milliyetçi ve ülkücü kesim tarafından hala desteklendiği ve bu tabanın etkisiyle seçimlerde önemli bir güç olduğu söylenebilir.