Dinlerin sevgi ve hoşgörü kavramları, insan hayatını yönlendiren önemli değerlerdir. Bu yazıda, farklı dinlerin sevgi ve hoşgörüye yaklaşımını keşfedeceksiniz. Ayrıca, bu değerlerin günlük yaşamımızda nasıl uygulanabileceği hakkında ipuçları da bulacaksınız. Sevgi ve hoşgörüyle dolu bir yaşam için, hemen okumaya başlayın!

Dinler, dünya üzerinde milyarlarca insan tarafından inanılan ve uygulanan toplumsal kurumlar olarak karşımıza çıkarlar. Bu dinlerin temelinde sevgi ve hoşgörü kavramları yer almaktadır. Sevgi, insanların birbirlerine karşı duydukları güçlü bağlılık ve saygıdır. Hoşgörü ise, farklılıklara saygı göstermek ve birbirimizi anlamak anlamında önemlidir.

Dinlerin sevgi ve hoşgörü kavramlarına yaklaşımı, tarihsel ve kültürel faktörlere göre değişmektedir. İslam dininde sevgi, insanların Allah’a olan saygı, bağlılık ve sevgisinin yanı sıra insanlar arasındaki sevgiyi de kapsamaktadır. Hıristiyanlıkta hoşgörü kavramı, Tanrı’nın sevgisiyle birleşmiştir ve herkesi hoşgörüyle karşılamak, hayatta kalabilmek için önemlidir.

Hoşgörü, farklı din ve kültürler arasındaki diyalogu güçlendirmekte ve insanların birbirlerini daha iyi anlamasına yardımcı olmaktadır. Aynı zamanda, insan hakları ve demokrasi açısından da son derece kritiktir. Dayanışma ise bir toplumun temel yapı taşlarından biridir ve insanların birbirlerine karşı anlayışlı olması, birlikte hareket etmesi, destek olması anlamında önemlidir.

İslam ve Sevgi

İslam dininde sevgi, Allah'ın kullarına olan sevgisi ile doğrudan ilişkilendirilir. Allah, Kur'an'da pek çok ayette sevgiye vurgu yapar ve müminler arasında sevgi ve kardeşlik duygularının oluşması gerektiğini belirtir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) de sevginin ve merhametin önemini sıklıkla vurgular ve kendi hayatı boyunca tüm insanlara sevgiyle yaklaşır.

İslam dininde insan sevgisi ise, Allah sevgisiyle doğrudan bağlantılıdır. İnsanların birbirlerine karşı sevgi beslemesi, onların Allah'ın sevgisine yaklaşmasına ve hayatlarını Allah'ın rızası doğrultusunda yaşamasına yardımcı olur. Aynı zamanda, Müslümanlar arasındaki sevgi ve kardeşlik duyguları, birlik ve beraberliği artırır ve toplumsal huzurun sağlanmasına katkıda bulunur.

İslam dininde sevgi, özverili olmak, merhametli olmak, bağışlayıcı olmak ve sabırlı olmak gibi özellikleri de içerir. Bu nedenle, bir Müslüman olarak sevgi ve merhamet dolu bir kişilik olmak önemlidir ve bu özellikler, mümine hem dünya hem de ahiret hayatında fayda sağlar.

Hıristiyanlık ve Hoşgörü

Hıristiyanlık, hoşgörü kavramına oldukça önem veren bir din olarak bilinir. İsa Mesih'in öğretileri, sevgi, merhamet ve hoşgörü temelinde şekillenir. İsa Mesih, birçok kez öğrencilerine sevgi ve hoşgörüyü vurgulamıştır.

Hıristiyanlıkta hoşgörü, farklı düşüncelere ve inançlara saygı duyma, acıma, merhamet, sevgi, affetme ve adalet kavramları ile ilişkilendirilir. Hoşgörünün doğru bir şekilde uygulanması, insanlar arasında barış ve dayanışma sağlar.

Tarihsel olarak, Hıristiyanlıkta hoşgörü kavramı önemli bir rol oynamıştır. 16. yüzyılda, Protestan Kilisesinin öncülerinden olan Martin Luther, hoşgörü kavramını savunan ve inançların bireysel özgürlüğüne saygı duyan bir yaklaşım benimsemiştir. Aynı dönemde, Avrupa'daki din savaşları sırasında, hoşgörü ve bağışlama mesajları Hıristiyanlar arasında barışı sağlamak için önemli bir rol oynamıştır.

Bugün, Hıristiyanlıkta hoşgörü kavramı, toplumsal birliktelik ve barışın korunması açısından hala önemlidir. Özellikle kiliseler ve diğer Hıristiyan kurumları, farklı inançlara ve düşüncelere saygı duyma konusunda örnek olmaya çalışmaktadır.

Hoşgörü Nedir?

Hoşgörü, farklı kültür, inanç ve görüşlere saygı duyma ve kabul etme yeteneğidir. Aynı zamanda, hoşgörü kavramı bir çeşit katılımcılığı da içerir. Yani, farklılıkları kabul etmek ve incelemek yerine, hoşgörü kavramıyla, farklı kültürlerin değerlerini, görüşlerini ve inançlarını anlamaya ve onlarla etkileşim kurmaya çalışırız.

Hoşgörü, bir toplumun en önemli değerlerinden biridir. Farklı insanların bir arada yaşaması için gereklidir. Hoşgörü sayesinde, farklı toplum kesimlerinin bir arada barış içinde yaşaması mümkün olur. Ayrıca, hoşgörü, toplumda adalet, eşitlik ve barışın sağlanmasına da yardımcı olur.

Hoşgörü, aynı zamanda, insan doğasının bir gerekliliğidir. Her insanın farklı inançları, kültürü ve düşünceleri vardır. Bu farklılıkları kabul edip, saygı duymak insanlık için önemlidir. Hoşgörü, insanlar arasındaki ilişkilerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinde de büyük rol oynamaktadır.

• Hoşgörü, insanların farklılıklarını kabul etme ve saygı gösterme yeteneğidir.
• Hoşgörü, toplumda barış, adalet ve eşitlik sağlamak için gereklidir.
• Hoşgörü, insan doğasının bir gerekliliğidir.
• Farklı kültür, inanç ve görüşlere hoşgörüyle yaklaşmak, insanlar arasındaki ilişkileri sağlıklı hale getirir.

Hoşgörü	Hoşgörüsüzlük
Farklılıkları kabul eder	Farklılıkları reddeder
Saygı gösterir	Saygısızlık yapar
Empati yapar	Empati yapamaz

Hoşgörü ve İnsan Hakları

Hoşgörü, insan haklarının merkezi bir değeridir. İnsan hakları, farklı düşüncelere, inançlara ve bakış açılarına saygı göstermeyi gerektirir. Bu nedenle, hoşgörü, insan haklarına saygı duymanın bir yolu olarak kabul edilir.

Hoşgörü, insan haklarının en önemli kavramlarından biridir. İnsan hakları evrensel olarak kabul edildiği için, hoşgörü de aynı şekilde evrensel bir değerdir. Hoşgörü, insan haklarına saygı göstermenin bir yolu olarak kabul edilir çünkü herkesin farklı düşünce ve inançları vardır. Bu nedenle, hoşgörü, insan haklarına saygı göstermenin temel bir yönüdür.

Hoşgörü, insan hakları açısından birçok öneme sahiptir. İlk olarak, hoşgörü, insanların farklı inanç ve düşüncelere sahip olduğu gerçeğini kabul etmek anlamına gelir. Bu, farklı kültürlere, inançlara ve düşüncelere sahip insanların bir arada yaşayabileceği toplumsal bir ortam sağlar. İkinci olarak, hoşgörü, insanların ifade özgürlüğüne saygı göstermeyi gerektirir. Herkesin kendi inançlarını ifade etme özgürlüğü olması, hoşgörünün bir parçasıdır.

Sonuç olarak, hoşgörü, insan hakları açısından son derece önemlidir. Farklı inanç ve düşüncelere saygı duymayan bir toplum, insan hakları ihlalleriyle dolu bir ortam yaratır. Bu nedenle, hoşgörü, insan haklarına saygı duymak için gereklidir ve herkesin evrensel olarak kabul edilmesi gereken bir değerdir.

Hoşgörü ve Demokrasi

Hoşgörü, demokrasi için önemli bir kavramdır. Demokrasi, farklı düşüncelere ve inançlara saygı duymayı içerir. Bireylerin özgürce düşünebilmesi ve davranabilmesi, farklı fikirlere saygı duymakla mümkündür. Bu nedenle, hoşgörünün demokratik bir toplumun temeli olduğu söylenebilir.

Hoşgörü, demokrasiyi destekleyen bir takım değerleri de içermektedir. Bunlar; özgürlük, adalet, eşitlik gibi kavramlardır. Hoşgörünün sağlanamadığı bir toplumda, demokrasi de zayıf kalacaktır. Bu nedenle, hoşgörü ve demokrasi birbirinden ayrı düşünülemez.

Demokrasinin en önemli işlevlerinden biri, farklı düşüncelerin ve inançların bir arada yaşayabileceği bir ortamın sağlanmasıdır. Hoşgörü, farklı fikirleri ve inançları barış içinde bir arada tutar. Toplumun farklı kesimlerinin taleplerinin karşılanması, hoşgörülü bir yaklaşımla mümkün olur. Bu sayede, birlikte yaşama kültürü gelişir.

Hoşgörü, demokrasiyi destekleyen bir başka değer de insan haklarıdır. İnsan haklarına saygı duymak, hoşgörülü bir yaklaşıma sahip olmak gerektir. Her bireyin düşünce ve inanç özgürlüğüne saygı duymak, demokratik bir toplumun vazgeçilmezidir. Bu nedenle, hoşgörü ve demokrasi birbirini tamamlayan kavramlardır.

Ülkemizde de hoşgörü ve demokrasi kavramlarının önemi büyüktür. Farklı din, dil ve kültürlerin bir arada yaşadığı bir toplumda, hoşgörü ve barışı sağlamak önemlidir. Bu nedenle, hoşgörü ve demokrasiyi destekleyen her türlü faaliyet önem taşımaktadır.

İslam ve Hıristiyanlıkta Karşılıklı Saygı

İslam ve Hristiyanlık, dünyanın en yaygın iki dinidir ve her ikisi de dünya çapında oldukça takipçiye sahiptir. İslam, insanların tüm hayatları boyunca birbirlerine karşı hoşgörülü, saygılı ve şefkatli olmaları gerektiğini öğretir. Benzer şekilde, Hristiyanlık da sevgi, saygı ve hoşgörü gibi erdemleri teşvik eder.

İki din arasındaki karşılıklı saygı ve hoşgörü, yüzyıllar boyunca pek çok zor zamanı aşmalarına yardımcı oldu. Hatta İslam ve Hristiyanlık arasındaki diyalog, toplumsal barış ve anlayışın arttırılmasında son derece etkili oldu. İslamiyet ve Hristiyanlık, insanların birbirlerine karşı sevgi, saygı ve hoşgörü ile yaklaşması gerektiğini öğretir. Bu değerlerin yerleştirilmesi, insanların birbirlerine karşı insancıl davranış sergilemelerini sağlar.

Bu yaklaşım, tarihsel olarak pek çok kez kanıtlandı. İslam ve Hristiyanlık arasında zaman zaman tansiyonlar yükselebilir, ancak doğru bir şekilde iletişim kurulduğunda bu iki dinin takipçileri arasında büyük bir anlayış ve saygı oluşabilir. Bu, iki din arasındaki diyalog ve anlayışın güçlenmesine yardımcı olur ve tüm dünyada barışçıl bir toplum oluşmasına kapı aralar.

Budizm ve Empati

Budizm, sevgi ve hoşgörü kavramlarının yanı sıra empati kavramına da önem veren bir din anlayışıdır. Empati, başkalarının hislerini anlama ve kendini onların yerine koyabilme yeteneğidir. Budizm'de empati, insanların mutlu olmasını sağlayan en önemli faktörlerden biridir.

Budizm'in empatiye yaklaşımında, meditasyonun rolü büyüktür. Meditasyon, zihni sakinleştirip, iç huzurun bulunmasına yardımcı olur. Bu da başkalarının hislerini anlama ve empatik bir yaklaşım sergileme becerisini artırır. Aynı zamanda, meditasyonun amacı başka insanların mutluluğunu artırmaktır.

Budist öğretilere göre, empati duygusal bir bağ oluşturur ve insanları birbirine yakınlaştırır. Böylece, daha barışçıl bir dünya için empatik bir toplum yaratmak önemlidir. Budizm, empatinin öneminin bilincinde olan bir din anlayışıdır ve bu nedenle empati, Budist öğretilerin merkezinde yer alır.

Yahudilik ve Dayanışma

Yahudilik, toplumsal dayanışma konusunda oldukça önemli bir din olarak öne çıkar. Tarihi açıdan bakıldığında, Yahudilerin kökenleri eski İsrail toplumlarına kadar gider. Bu toplumlar zorlu koşullar altında yaşam mücadelesi verdikleri için dayanışma ve birbirlerine destek olma kültürüne sahipti.

Yahudi inancına göre, bireysel hareket etmek yerine, birlik içinde hareket etmek ve birbirleriyle dayanışma halinde olmak, toplumun gelişmesi açısından oldukça önemlidir. Bu nedenle, Yahudilik'te dayanışma kavramı, bireysel fayda yerine toplumsal faydanın önceliği ile ele alınır.

Bunun yanı sıra, Yahudilik toplumsal dayanışmaya özellikle tarihsel süreçte büyük önem vermiştir. Özellikle II. Dünya Savaşı'nda Nazi zulmünden etkilenen Yahudilerin hayatta kalabilmesi için, Yahudi toplumunda dayanışma ve birbirlerine destek olma kültürü büyük bir rol oynamıştır.

Yahudilik'te dayanışma kavramı sadece Yahudiler arasında değil, tüm insanlar arasında da geçerlidir. Bu nedenle, Yahudilik birçok hayır kurumu ve yardımseverlik faaliyetleri yürütmektedir. Ayrıca Yahudi cemaatleri, dünya genelinde çeşitli toplumsal sorunlar karşısında dayanışma göstermektedir.

Dayanışma, insanların birbirlerine destek olması ve birlik içinde hareket etmeleridir. Bu sayede toplum dayanıklığı artar ve tüm bireylerin refahı sağlanır. Dayanışma kültürü, toplumlarda oluşabilecek çatışmaları önlemek için de oldukça önemlidir.

• Toplumsal dayanışma, insanların birbirleriyle empati kurmasını sağlar ve insanlar arasındaki bağı güçlendirir.
• Dayanışma, toplumda oluşabilecek sorunların çözümünde yardımcı olur ve sorunların çözümüne katkıda bulunur.
• Toplumsal refahın artırılmasına katkı sağlar ve toplumda eşitlik ve adaletin sağlanmasında önemli bir rol oynar.

Sosyal adalet, insanların eşit şekilde hak ve özgürlüklere sahip olması ve fırsatlardan eşit şekilde yararlanmasıdır. Dayanışma kültürü, bu adaletin sağlanmasında oldukça önemlidir. Çünkü insanlar birbirlerine destek olurken, toplumun geneli de daha adil bir yapıya kavuşur. Bu sayede, sosyal adaletin sağlanması daha kolay hale gelir.

Farklı dinlerin birbirleriyle diyalog halinde olması ve müşterek değerleri paylaşması, hoşgörü ve sevginin gelişmesine katkı sağlar. Yahudilik, diğer dinlerle ilişkilerini diyalog ve işbirliği yoluyla yürütmeye çalışır. Bu sayede, hem Yahudi topluluğu hem de diğer topluluklar arasında daha sağlıklı ve hoşgörülü bir ortam oluşur.

Dayanışma Nedir?

Dayanışma, bir arada yaşayan insanların birbirlerine yardım etme, destek olma, sevgi ve saygı duyma gibi ortak çıkarlarına yol açan bir davranış şeklidir. Dayanışma, toplumda birlik ve beraberliği güçlendirir. İnsanlar arasındaki empati, iş birliği ve uyumun sağlanmasına katkı sağlar, insanların kaynaşmasını ve hoşgörüsünü arttırır.

Dayanışmanın önemi çok büyüktür. Toplumda sosyal dayanışma sayesinde insanlar birbirlerine karşı sorumlu olurlar. Birçok insanın yararına olan toplumsal projelerin hayata geçirilmesi ve toplumsal hizmetlerin daha verimli hale getirilmesi de dayanışma sayesinde mümkün olur. Dayanışma, bir arada yaşayan bireylerin birbirlerine ihtiyaçları olduğunu fark etmelerini sağlar ve bu bireyleri birbirine bağlar.

Bazı durumlarda ise, dayanışma zorunlu bir hale gelebilir. Örneğin, doğal afetlerde veya acil durumlarda insanlar birbirlerine yardım etmek zorundadırlar. Bu tarz durumlarda dayanışma, sosyal hayatın bir parçası olur ve hayatta kalma mücadelesi veren insanlar arasında dayanışma bağlarının oluşmasına neden olur.

Dayanışma, insana ve topluma büyük faydalar sağlar. İnsanlar arasındaki bağın güçlenmesi, toplumda saygı, sevgi ve hoşgörü duygularının pekişmesi, insanların felaketlerde yardımlaşarak daha büyük kayıpların önüne geçebilmesi, toplumun daha sıcak bir havada yaşaması, en önemli faydalarından bazılarıdır.

Dayanışmanın Toplumsal Faydaları

Dayanışma, insanların karşılaştığı zorlukları bir arada aşabilmesi için önemli bir kavramdır. Toplumda dayanışmanın önemi, özellikle zor zamanlarda hissedilir. Dayanışma, bir arada yaşayan insanların arasındaki bağı güçlendirir ve birlikte hareket etmelerine yardımcı olur.

Toplumda dayanışma, insanların birbirleriyle daha fazla etkileşim kurmalarına ve birbirlerini daha iyi tanımalarına da katkı sağlar. Bu da hoşgörü ve saygının artmasına neden olur ve toplumdaki olumlu ilişkileri güçlendirir.

• Dayanışmanın toplumsal faydaları arasında;
• Sosyal Bağların Güçlenmesi: Dayanışma, insanların birbirlerine karşı sorumluluklarını yerine getirmelerine ve sosyal bağların güçlenmesine yardımcı olur.
• Daha Güvenli Bir Toplum: Dayanışma, insanların birbirlerine karşı daha duyarlı hale gelmelerine ve daha güvenli bir toplum yaratmalarına yardımcı olur.
• Yardımlaşmanın Artması: Dayanışma, insanların birbirlerine destek olmalarına ve yardımlaşmalarına neden olur. Bu da toplumda karşılıklı saygı ve sevgiye katkı sağlar.
• Toplumda Daha Fazla Katılım: Dayanışma, insanları toplumun sorunlarına karşı daha duyarlı hale getirir ve toplumsal işbirliği için daha fazla katılımı teşvik eder.

Bu nedenlerle, dayanışma toplumda olumlu bir etki yaratır. İnsanların birbirlerine yardım ederek ve bir arada hareket ederek zorlukların üstesinden gelmesi, toplumun güçlenmesine ve aynı zamanda insana dair değerlerin korunmasına katkı sağlar.

Dayanışma ve Sosyal Adalet

Dayanışma, sadece insanlar arasında değil, toplumların birbirleriyle olan ilişkilerinde de önemli bir kavramdır. Sosyal adalet açısından da dayanışma, oldukça önemlidir. Çünkü sosyal adalet, bireysel ve toplumsal haklar arasındaki dengeyi sağlama amacını taşır. Bireyler arasındaki adalet sağlandığında, toplumun genelinde de adaletin sağlandığını söylemek mümkündür.

Dayanışma, bireysel adaletin sağlanmasında önemli bir rol oynar. Dayanışmanın olmadığı bir toplumda, bireylerin hakları kolayca ihlal edilir ve bireysel adalet sağlanamaz. Örneğin, bir toplumda işsizliğin yoğun olduğu dönemlerde, işsiz kalan insanların yardıma ihtiyacı olabilir. Diğer bireylerin dayanışması sayesinde, işsiz kalanların yaşam standartları yükseltilebilir ve bireysel hakları korunabilir.

Bunun yanı sıra, dayanışma sosyal adalet açısından da önemlidir. Çünkü dayanışma, toplum içindeki farklı kesimler arasındaki eşitsizlikleri azaltabilir. Örneğin, yaşlı ve engelli bireylerin toplumsal hayatta aktif rol alabilmesi için diğer bireylerin dayanışması gereklidir. Böylece toplumun tamamına yayılan bir adalet sağlanabilir.

Dayanışma ve sosyal adalet arasındaki ilişki, toplumsal sorunların çözülmesinde de önemlidir. Çünkü dayanışma sayesinde toplumsal sorunlara karşı ortak mücadele edilebilir. Örneğin, doğal afetler sonrasında, bireylerin dayanışması sayesinde afetzedelere yardımlar ulaştırılabilir ve sorunların çözümüne katkı sağlanabilir.

Dinler Arası Diyalog ve Müşterek Değerler

Dinler arasındaki diyalog ve ortak değerler, farklı toplumların birbirleriyle ilişkisi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu diyalog farklı dinlere mensup kişilerin birbirini anlaması ve saygı göstermesi açısından da son derece önemlidir. Dinler arasındaki diyalog, barış ve hoşgörü ortamının oluşmasında da etkili olmaktadır.

Müslümanların Hıristiyanlarla, Hıristiyanların Yahudilerle ve Budistlerin Hindularla diyaloglarının oluşması, toplumların birbirlerini daha iyi anlamasına ve saygı göstermelerine katkı sağlamaktadır. Ayrıca dinler arasındaki müşterek değerlerin de vurgulanması bu diyalogların önemini arttırmaktadır.

Dinler arası diyalog ve müşterek değerler, birçok alanda ortaklıkların oluşmasına da sebep olmaktadır. Örneğin, insanlar arasında insan haklarına ve adalet kavramlarına olan saygı, dinler arası diyalog sayesinde oluşan bir müşterek değerdir. Benzer şekilde, barış ve hoşgörü de bu müşterek değerler arasında yer almaktadır.

Dinler arası diyalog, özellikle son yıllarda artan terör olayları sonrasında daha da önem kazanmıştır. Bu olaylar, farklı dinler arasındaki anlayış eksikliğini ve hoşgörüsüzlüğün sonuçlarını göstermektedir. Dolayısıyla, dinler arası diyalog ve müşterek değerlerin desteklenmesi, toplumlarda birlik ve beraberlik duygusunun oluşmasında da etkili olacaktır.

Tarihsel ve Çağdaş Örnekler

Tarih boyunca pek çok din sevgi ve hoşgörüye önem vermiştir. Örneğin, İsa Mesih'in sevgi ve merhametle ilgili vaazları Hıristiyanlıkta hoşgörü anlayışının temelini oluşturmuştur. Ayrıca İslam'da insanların birbirlerini sevmesi Allah'a sevgi duyulması ile yakından ilişkilidir. İslam Peygamberi Hz. Muhammed, insanların birbirlerindeki haklara saygı göstermeleri ve hoşgörülü olmaları gerektiğini sık sık vurgulamıştır.

Çağdaş örneklere bakıldığında, dinlerin hoşgörü ve sevgiyle ilişkisi tartışılmaktadır. Örneğin, dinler arası diyalog ve işbirliği, farklı dinlerden insanların birbirlerine saygı göstermelerini ve barış içinde bir arada yaşayabilmelerini sağlamaktadır. Ayrıca birçok din, insanların birbirlerine yardım etmesi ve dayanışma içinde olması gerektiğine inanmaktadır.

Din	Örnekler	Analiz
Hıristiyanlık	St. Francis'in Müslüman sultanla yaptığı diyaloğu	Hıristiyanlıkta hoşgörü ve diyalogun önemini gösteren bir örnek
İslam	Medine Anayasası'nda tüm farklı dinlerden insanların eşit haklara sahip olduğu belirtilmiştir	İslam'ın farklı dinlerden insanlara saygı gösterdiği ve hoşgörüye önem verdiğini gösteren bir örnek
Budizm	Budistlerin, meditasyon pratiğiyle empati ve hoşgörüyü geliştirmeyi hedefleyen yaklaşımı	Budizm'in hoşgörü ve empatiye verdiği önemin bir örneği
Yahudilik	Holokost sırasında Yahudi ailelerin gizlice saklanan Yahudi olmayan aileler tarafından korunması	Yahudiliğin dayanışma ve insanlığa verdiği önemi gösteren bir örnek

Görüldüğü gibi, dinlerin sevgi ve hoşgörüyle ilişkisi tarih boyunca tartışılmış ve bu kavramlar pek çok dinde önemli bir yere sahip olmuştur. Günümüzde, farklı dinlerden insanların dayanışma içinde olması ve birbirlerine hoşgörülü yaklaşması, daha barışçıl bir dünya için oldukça önemli bir konudur.