Özgürlükten Yoksun kitabı, köle ticareti ve kölelik sistemi hakkında etkileyici bir tarih çalışmasıdır. Bu kitap, köleliğin vahşi yönlerini ve hayatta kalmak için insanların nasıl mücadele ettiğini tüm açıklığıyla gözler önüne sermektedir. Matthew Fontaine Maury'nin başyapıtı, insanlık tarihinin önemli bir parçasını anlamak için okunması gereken nadide bir kaynak olarak kabul edilir.

Kölelik, özgürlükten yoksun kılınmak ve bir insanın başka bir insanın malı olarak kullanılması anlamına gelir. Köle tarihinin kökleri binlerce yıl öncesine kadar uzanırken, en yaygın olarak bilinen ve özellikle Amerika'da gerçekleşen kölelik sistemi, bugün dahi etkileri devam eden bir konudur.

Bu konuda ele alınacak konular köle ticareti ve geçmişi, kölelik sistemi ve işleyişi, kölelerin günlük hayatı, köle ayaklanmaları, köleliğe son veren olaylar, Amerikan İç Savaşı ve İngiltere'nin kölelik karşıtı hareketi olarak sıralanabilir.

Kölelik, insanlık tarihinin en utanç verici dönemlerinden biridir. Binlerce insan, gönüllü olmadan köle olarak kullanılmış ve birçok acı çekmiştir. Bu nedenle, kölelik hakkında konuşmak ve bu konuyu anlamak, insanlığın gelişimi için önemlidir.

Köle Ticareti Nedir?

Köle ticareti, insanların özgürlüğü alınarak satılması ve ticaretinin yapılmasıdır. Köle ticareti tarihi, insanlık tarihi kadar eskiye dayanır. Antik Roma'da, eski Yunanistan'da ve Ortaçağ Avrupa'sında kölelik mevcuttu. Ancak 16. yüzyılda İspanyollar tarafından keşfedilen Amerika kıtasında, köle tutma ve satma işi daha da yaygınlaşmıştır.

Afrika'da köleleştirilen insanlar, Avrupa'ya ve Amerika'ya getirilerek çeşitli sektörlerde çalıştırıldı. Tarım, madencilik, ev hizmetleri, tekstil ve inşaat gibi alanlarda kölelik kullanımı oldukça yaygındı. Afrika'daki ülkelere yönelik yapılan köle ticareti nedeniyle binlerce insan ailelerinden ayrılarak zorla seyahat ettirildi ve kölelik altında yaşamaya mahkum edildi.

18. yüzyılda, İngiltere gibi ülkeler köleliğin yasal olan tüm yönlerine karşı mücadele etmeye başladılar. 1807'de Britanya Parlamentosu'nda kabul edilen Kanun Herkesin Köleliği Kötüleme Yasası, İngiliz donanmasının köle ticaretini ele geçirme yetkisi verdi. Bu yasa, köle ticareti yapan gemiler ve köle tüccarları için ciddi cezalar getirdi ve köleliğin yavaş yavaş kaldırılmasına öncülük etti.

20. yüzyılın sonlarına kadar köle ticareti mevcut kalmış olmasına rağmen, bugün dünya genelinde köleliğin yasal olarak var olması mümkün değildir. Ancak köleliğin etkileri hala devam ediyor ve köleliğin yaygın olduğu dönemlerde yapılan travmaların birçoğu günümüze kadar sürüyor.

Kölelik Sistemi Nasıl İşlerdi?

Kölelik sistemi, eski çağlardan beri var olan bir uygulamadır. Köleler, çoğunlukla savaş esirleri, borcundan dolayı tutsak düşen kişiler veya doğrudan satış yoluyla elde edilirlerdi. Köle sahipleri, çalıştırmak için köleleri satın alır ve yasal olarak köleliğin hakim olması sayesinde onlara her türlü işkenceyi yapabilirdi.

Kölelik sistemi, üzerinde kâr amacı güden ekonomik kölelik ve hiyerarşik toplumsal yapılanma olmak üzere iki temel öğeye sahipti. Köleler, sahiplerinin malı olarak görülmekte ve her türlü eziyet yapılabiliyordu. Kölelerin yasal olarak hiçbir hakları yoktu ve özgür olmak için çaba sarf etmek onların tek umudu olarak kalmıştı.

Kölelerin günlük hayatı, köle sahiplerinin insafına bağlıydı. Çalışma koşulları ağır ve zorluydu, sağlık düzeyleri düşük olduğu için sıradan hastalıklar bile birçok kölenin ölmesine sebep olabiliyordu. Köleler, çoğu zaman yetersiz besleniyor ve kötü muamele görüyorlardı. Kendi ailelerini kuramazlar, çocukları sahiplerinin isteği doğrultusunda satılabilirdi.

Bir köleyi özgür bıraktırmak için ise o köleyi satın alacak veya sahibinden izin alacak başka birine veya o kölenin kendisine ihtiyaç vardı. Aksi takdirde, köle her zaman köle olarak hayatını sürdürmek zorundaydı.

Kölelik sistemi, insan haklarına karşı yapılmış en büyük suçlardan biridir. Yerkürenin birçok bölgesinde uygulanmış bu sistemi kaldırmak için birçok direniş, ayaklanma ve savaş yapılmıştır. Ancak insanlık olarak hala köleliğin var olduğu ülkelerle mücadele etmek zorundayız.

Collar ve Kangren Nedir?

Collar ve Kangren kölelerin bedenlerinde yapılan işkencelerdir. Collar, boyunların keskin uçlu bir metal ile sıkı şekilde sarmalanmasıdır. Bu işkence yöntemi kölelerin arkadaşlarıyla konuşmasını engellemek için kullanılır. Ayrıca, kölelerin çalışmasını zorlaştırır ve nefes almayı zorlaştırarak onları yavaşça öldürür.

Kangren ise kölelerin kolumuzun kesilmeden önce belirli bir süre baskı altında tutulmasıdır. Bu işkence yöntemi, kölelerin ciddi enfeksiyonlara maruz kalmalarına neden olur ve kolun kesilmesi gerektiğinde bile, enfekte olmuş bölge nedeniyle kolun tamamının kesilmesi gerekebilir.

Köle sahipleri, kölelerin sağlığına hiçbir önem vermeyen ve onların acı çekmelerine neden olan bu işkence yöntemlerini sık sık kullanırlardı. Bu işkence yöntemleri kölelerin hayatında büyük acılar yarattı ve çoğu zaman kölelerin ölümüne neden oldu.

Bu işkence yöntemleri, köleliğin kaldırılması sürecinde kölelik karşıtı hareketler tarafından sık sık gündeme getirildi. Sonunda, kölelik kaldırıldı ve köle sahipleri bu tür işkence yöntemlerinden vazgeçmek zorunda kaldı. Ancak, bu işkence yöntemleri hala tarih kitaplarında yer almaktadır ve köle tarihinin karanlık bir yönünü oluşturmaktadır.

Köle Ayaklanmaları

Kölelik tarihi boyunca kölelerin, kendilerine yapılan haksızlıklar ve zulümler karşısında ayaklanmaları hiç de nadir görülen bir durum değildi. Tarihte bilinen ve en önemli köle ayaklanmalarından biri, 1831 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde Nat Turner liderliğinde gerçekleştirildi. 60'dan fazla beyaz adamın öldürüldüğü bu ayaklanma sonrasında, herhangi bir kanun değişikliği yapılmadı ve Turner ile birlikte 50'den fazla köle idam edildi.

Bir diğer önemli köle ayaklanması ise 1791 yılında Haiti'de gerçekleşti. Kölelerin Fransız kolonizasyonuna karşı başlattığı bu ayaklanma başarılı oldu ve ülke bağımsızlığını kazandı. Bu köle ayaklanması, tarihin bilinen en önemli ve büyük sosyal devrimlerinden biri olarak kabul edilir.

Bunların yanı sıra, 1839 yılında gerçekleşen Amistad ayaklanması, köleliğin yasal olduğu Amerika Birleşik Devletleri'nde kölelerin boyunduruklarını kırıp isyan etmesi bakımından önemli bir olaydır. Yine, ünlü yazar Harriet Beecher Stowe'un "Tom Amca'nın Kulübesi" eseri, köleliğe karşı bir tepki olarak yazılmış kitaplardan biridir ve Amerikan İç Savaşı'nın çıkmasına sebep olan etkili faktörlerden biri olarak kabul edilir.

Köle ayaklanmaları, kölelik sistemi hakkında daha geniş bir farkındalık yaratarak, kölelerin çaresizliğini azaltmış ve köleliğin kaldırılmasına yönelik çalışmalara ilham vermiştir.

Köleliğe Son Veren Olaylar

Kölelik, insanlığın utanç verici tarihinde iz bırakan bir uygulamadır. Ancak, tarih boyunca köleleştirilen insanlar için mücadele etmek ve köleliğin sonlandırılması için sivil toplum eylemleri gerçekleştirildi. Kölelik tarihinde pek çok olay, kölelik karşıtı bir mücadele ile sonuçlandı.

ABD'de kölelik, 13. Yüzyılda başladı ve 1800'lerin ortalarına kadar sürdü. Ancak, kölelik karşıtları bu uygulamaya karşı mücadele ettiler. Birçok sivil toplum örgütü ve birey, köleliğin kaldırılması için birçok eylem gerçekleştirdi. En önemli eylemlerden birisi, Amerikan İç Savaşı'dır. Savaş sonucunda kölelik, tarihten silindi.

İngiltere, köleliğin kaldırılması hususunda çok erken harekete geçen ülkelerden biriydi. Ülkede kölelik karşıtı hareketler 1700'lerin ortalarından itibaren başladı. İngilizler, köleliğin kaldırılması için sivil toplum örgütleri ve bireyler tarafından yapılan birçok kampanyaya katıldılar. Ancak, köleliğin tamamen ortadan kalkması 1833'te gerçekleşti.

Köleliğin tarihten silinmesi için sivil toplum eylemleri, kültürel devrim ve tarihi olaylar büyük önem taşıdı. Bu mücadeleler insanların eşit haklara sahip olduğunu tüm dünyaya kanıtladı ve bu hakları savundular. Bugün, köleliğin yasak olduğu yerlerde bile, insan hakları mücadelesi devam etmektedir.

Kısacası, köle tarihi bize eşitlik ve özgürlük mücadelesinin ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor. İnsanlığın bu karanlık dönemde çektiği acıları asla unutmamalı ve gelecekte insana uygun olmayan hiçbir uygulamaya müsaade etmemeliyiz.

Amerikan İç Savaşı ve Kölelik

Amerikan İç Savaşı, Amerika tarihinin en büyük ve en kanlı savaşlarından biriydi. Bu savaş, Kuzey ve Güney arasındaki anlaşmazlıkların bir sonucuydu; ancak bu anlaşmazlıklardan bir tanesi de kölelikti. Kuzey, köleliğin kaldırılmasını savunurken Güney, köleliğe dayalı tarım ekonomisi nedeniyle köleliği korumak istiyordu. Dolayısıyla, Amerikan İç Savaşı, başlatıldığı günden beri, kölelikle ilgili sorunları körükledi ve sonunda köleliğin kaldırılması için bir dizi olayın başlatılmasına neden oldu.

Amerikan İç Savaşı, 1861 ile 1865 yılları arasında gerçekleşti ve bu süre boyunca köleliğin geleceği belirsizliğini korudu. Savaş sırasında, Abraham Lincoln'un 1863 yılında yaptığı Emancipation Proclamation (Köleliğin Kaldırılması İlanı), köleliğin savaşın sonunda kaldırılacağını ilan etti. Bu, özellikle Kuzey ordusundaki siyah askerlerin sayısının artması, Güney'in kölelerden büyük ölçüde kaynak sağladığı savaş girişimlerini değiştirdi. Buna karşın, savaşın bitimine kadar kölelik sistemi yoğun bir biçimde sürdü.

Sonunda Kuzey'in galibiyeti, slaves Hudson Nehri ve Teksas'ta da dahil olmak üzere tüm Amerika Birleşik Devletleri'nde köleliğin kaldırılmasına yol açtı. Ancak bu karar, kölelik karşıtlarının mücadeleleri, ayaklanmalar ve sivil toplum hareketleri olmadan gerçekleşemezdi. Köleliğin kaldırılması kararı, kölelerin katkısı olmadan mümkün olmazdı. Bu tarihi karar, savaşın sonuna kadar var olan tüm kötü koşulların son bulmasını sağlamıştır.

Amerikan İç Savaşı, köleliğin kaldırılmasında önemli bir dönüm noktasıdır. Bu, kölelik sisteminin tarih sahnesinden silinmesine yol açtı ve daha önce köle olan insanların özgürlüklerini kazanmasına neden oldu. Savaşın getirdiği sonuçlar, köleliğin kaldırılmasına yönelik ulusal bir hareketin başlatılmasına da neden oldu.

İngiltere ve Kölelik Karşıtı Hareket

İngiltere, kölelik karşıtı hareketin öncü ülkesiydi. 1807'de tarihte köleliği yasaklayan ilk ülke oldu ve ardından sırasıyla diğer Avrupa ülkeleri izledi. Bu, köle ticaretinin yasaklandığı anlamına geliyor, ancak köleliğin kendisi daha uzun bir süre boyunca devam etti. Sonuç olarak, İngilizler, köleliği kaldırma hareketine liderlik eden ilk ülkelerden biri haline geldi.

İngilizlerin kölelik karşıtı duruşu, kölelik karşıtı yayınlar ve kampanyalar ile desteklendi. İngilizler, köleliğin insanlık dışı olduğuna inanıyorlardı ve bu nedenle kölelik sistemine kıyasla daha adil bir sistem geliştirilmesi gerektiği görüşündeydiler. Bu görüş, köle karşıtı hareketin dünya çapında yayılmasına yol açtı.

Sonuç olarak, köleliği kaldırmak için İngilizler, diğer ülkelere örnek oldu ve bu hareket birçok ülkeyi etkilemeye devam etti. Köleliği kaldırmak, özgürlük mücadelesinin başka bir aşamasıydı ve İngiltere, bu mücadelede önemli bir rol oynadı. Kölelik karşıtı hareket, insanlık tarihinin en ilginç ve etkileyici bölümlerinden biridir ve İngiltere, bu hareketin liderlerinden biri olarak kalmıştır.