Avrupa'da İlginç Tarihi Binalar, mimarlık ve tarih sevenlerin kaçırmaması gereken önemli bir seyahat rotası! Göz alıcı detayları ve tarihi önemi ile ünlü binalar ziyaretçileri büyüleyecek! İşte Avrupa'nın en etkileyici tarihi yapıları, şimdi keşfedilmeyi bekliyor!
Avrupa, tarihi binaları ile ünlüdür. Pisa Kulesi, Eiffel Kulesi ve Colosseum gibi tarihi yapılar, dünya genelinde tanınmış simgelerdir. Bu makalede, Avrupa'daki ilginç tarihi binaların tarihçesi ve mimari özellikleri hakkında bilgi verilecektir.
Pisa Kulesi, Floransa yakınlarında bulunan İtalya'da yer alan eğik bir kuledir. İnşaatına 1173 yılında başlanan kule, çan kulesi olarak tasarlanmıştır. Ancak zemini yumuşak olduğu için zamanla eğilmeye başlamıştır. Daha sonra yapılan restorasyon çalışmaları sayesinde kule, eğim açısını azaltacak şekilde yeniden inşa edilmiştir. Eiffel Kulesi ise 1889 yılında Paris'te inşa edilmiştir. 324 metre yüksekliği ile Fransa'nın en yüksek yapısıdır. Kule, Gustave Eiffel tarafından tasarlanmış olup, inşaatında 7.300 ton çelik kullanılmıştır. Eiffel Kulesi, o dönemde yapılmış en yenilikçi tasarımlardan biri olarak kabul edilir.
Colosseum, antik Roma döneminde amfitiyatro olarak kullanılmıştır. Yaklaşık olarak 80 yılında inşa edilen yapı, 50.000 kişilik kapasitesi ile dünyanın en büyük amfitiyatrosudur. Colosseum, taş ve betondan yapılmıştır. Yaklaşık olarak 160 adet giriş kapısı bulunmaktadır. Stonehenge ise İngiltere'de bulunan tarihi bir yapıdır. Taş devrinden kalma Stonehenge, MÖ 3000 ile MÖ 2000 yılları arasında inşa edilmiştir. Hala tarihi kalıntıları ile ilgi çekmektedir.
Yukarıda bahsedilen yapılar, tarih boyunca farklı amaçlar için kullanılmıştır. Her biri, görsel olarak benzersizdir ve mimari açıdan büyük bir öneme sahiptir. Günümüzde turistler, bu yapıları ziyaret ederek tarihi ve kültürel bir deneyim yaşamaktadırlar.
Pisa Kulesi
Pisa Kulesi, İtalya'nın Pisa şehrinde yer alan tarihi bir yapıdır. Eğik yapısıyla dünyaca ünlü hale gelen kule, 14 bin ton ağırlığındadır. Eğik yapısı, inşaat sırasında yaşanan bir hata sonucu oluşmuştur. Kule inşasına, 1173 yılında başlanmış ve tam 200 yıl boyunca devam etmiştir. Kule, aslında Pisa Katedrali'nin çan kulesi olarak tasarlanmış olsa da, hatalar nedeniyle eğik bir şekilde inşa edilmiştir.
| Değerleri | |
|---|---|
| Yüksekliği | 56.67 metre |
| Genişliği | 4 metre |
| Ağırlığı | 14.453 ton |
| Kalınlığı | 2.5 metre |
Inşaat sırasında kuleyi doğru bir şekilde tutmak için yeraltına kazık çakıldığı öğrenilmiştir. Kule, 1990'ların başında yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış ve İtalyan hükümeti, kuleyi kurtarmak için birkaç yıl süren bir restorasyon projesine başlamıştır. Bugün, Pisa Kulesi, dünya çapında bilinen turistik bir yerdir.
Eiffel Kulesi
Paris'in sembolü olan Eiffel Kulesi, Gustave Eiffel tarafından tasarlanmıştır. 1889 yılında, Paris Dünya Fuarı için inşa edilmiştir. Yapımı tamamlanana kadar dünyanın en yüksek yapısıydı ve aynı zamanda inşaat için kullanılan ileri teknolojik çelik kullanımıyla da dikkatleri üzerine çekmiştir.
| Tasarım | İnşaat |
|---|---|
| Eiffel Kulesi, tamamen çelikten yapılmıştır. İnşaatı için özel hazırlanan 18 bin parçalık çelik yapı kullanılmıştır. | Kulenin inşaatı birkaç yıl sürmüştür. 300 inşaat işçisi, 2 yıl 2 ay 5 gün boyunca çalışmıştır. İnşaat sırasında hiçbir işçi hayatını kaybetmemiştir, bu o dönem için önemli bir başarıdır. |
Kulenin tasarımı, o dönem için oldukça yenilikçi ve göz alıcıydı. Yapıda kullanılan ileri teknolojik çelik, göze çarpmayan bir şekilde kullanılarak, ince bir tasarım ortaya koyulmuştur. Ayrıca, Eiffel Kulesi'nin mimari özellikleri de oldukça dikkat çekicidir. Üst katta yer alan iki büyük oturma odası, gözlem noktaları ve ışıklı saat, ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Bu özellikleriyle, Eiffel Kulesi, Paris'te en çok ziyaret edilen turistik yerlerden biridir.
- Eiffel Kulesi, aynı zamanda turistik bir simgedir.
- Paris'in sembolü olan Eiffel Kulesi, mimari özellikleri ve göz alıcı tasarımıyla dikkatleri üzerine çekmektedir.
- Kulenin içinde bulunan iki büyük oturma odası, gözlem noktaları ve ışıklı saat, ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.
Eiffel Kulesi, tarihe damga vuran en önemli mimari yapılarından biridir. Hem tarihi hem de mimari özellikleriyle günümüzde de ilgi çeken bir yapı olmaya devam etmektedir.
Kule Tasarımı ve İnşaatı
Eiffel Kulesi, Gustave Eiffel tarafından tasarlanan ve Paris'te bulunan bir demir kule. Kule, 1889 yılında düzenlenen Dünya Fuarı için inşa edilmiştir ve o dönemde yapılmış en yenilikçi tasarımlardan biridir.
Kule inşaatı, 1887 yılında başlamış ve iki yıl sürmüştür. Kule, 300 metre yüksekliğinde ve 18.000 adet metal parçası kullanılarak yapılırken, toplam ağırlığı 10.100 ton olarak hesaplanmıştır. Kule, diğer yapılarla karşılaştırıldığında o dönemde dünyanın en yüksek yapısıydı ve 41 yıl boyunca bu unvanı korumuştur.
Eiffel Kulesi, inşa edilirken o döneme göre oldukça ileri teknolojiler kullanılmıştır. Kule yapısında çeliğin kullanımı, zamanın inşaat teknolojisi açısından oldukça önemliydi. Kule matematiği ve fiziksel hesaplamaları sayesinde, inşaatında gerçekleştirilen imkansız gibi görünen teknik avantajlar sayesinde tamamlanmıştır. Kulede, yer çekimi ve rüzgar gibi doğal faktörler de dikkate alınarak, düşme riski olmadan ulaşım sağlanması amaçlanmıştır.
Özellikle keşfedilen inovatif tasarım, Eiffel Kulesi'nin zamanın mühendislik dünyasında ilgi görmesine neden olmuştur. Kuleyi ortaya çıkaran sıradışı ve zarif tasarım, yapının tarih boyunca önemli bir sembol haline gelmesini sağlamıştır. Kule, tarih boyunca birçok insan tarafından ziyaret edilmiş ve bugün hala dünyanın dört bir yanından turistler tarafından ilgiyle ziyaret edilmektedir.
Çelik Kullanımı
Eiffel Kulesi, tarihte çelik kullanımının en güzel örneklerindendir. Tarihte yapılabilecek en büyük yerden tasarruf edilebilmesi için, Eiffel kule projesindeki mühendisler, kuleyi ağırlaştırmadan yüksekliği artırmak için bir çözüm arıyorlardı. İşte bu noktada, çeliğin hafifliği, dayanıklılığı ve mukavemeti, kule için ideal bir yapı malzemesi olmasını sağladı. Bu nedenle, Eiffel Kulesi'ni yapmak için yaklaşık 7.300 ton çelik kullanıldı.
Çelik ayrıca, inşaat sürecinde zamandan tasarruf etmek için kullanıldı. Fabrikasyonun artığı çelik parçaları, hem ekonomik hem de zaman tasarrufu sağlamak için kullanıldı. Kule, dört ayakta bulunur ve üzerinde merdivenler ile tek tek birleştirilerek inşa edilmiştir. Çelik, kule için taşıyıcı bir yapı malzemesi olduğu gibi aynı zamanda görsel bir unsur olarak da kullanılmaktadır. Eiffel Kulesi'nin tasarımı, çelin güzelliğine odaklanırken, aynı zamanda kuleyi ayakta tutmak için kullanılan özel bir bağlantı yöntemi tasarlandı.
Yenilikçi Tasarım
Eiffel Kulesi, döneminin en yenilikçi tasarımlarından biri olarak kabul edilir. Bu kule, 19. yüzyıl Fransa'sındaki sanayi devrimi sırasında inşa edildi. İnşaatın akla hayale gelmeyen bir hızla tamamlanması, o zaman için bir başarı olarak kabul edildi.
Mimari özellikleri açısından, Eiffel Kulesi, olağanüstü bir çeliğin kullanımı ile dikkat çeker. Her bir parça, kuleye güç ve destek sağlamak için özenle tasarlanmıştır. Çıkışın etrafındaki merdivenler, kule bir tarihi anıt haline gelmeden önce bir anten olarak işlev gördüğü için eklenmiştir.
Ayrıca, kuledeki her seviyede farklı işlevselliklere sahip katlar bulunmaktadır. En üst katta, ziyaretçilerin Paris manzarasını seyretmesi için gözlem terası yer almaktadır. Bu, turistik açıdan önemli bir özelliktir ve hala binlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir.
Sonuç olarak, Eiffel Kulesi, Paris'in sembolü haline gelen, ilginç bir mimari yapısıdır ve o dönemdeki inşaat teknolojisinin en iyi örneklerinden biridir. Kulede kullanılan çeliğin ve tasarımın yenilikçi olması, onu mimarinin evrimi için önemli bir adım haline getirir.
Kule'nin Toplumsal Rolü
Eiffel Kulesi, Fransa için sembolik bir anlam taşımaktadır. 1889'da dünya sergisine ev sahipliği yapmak için inşa edilen bu kule, Paris'ten daha önce hiçbir şehrin görmüş olduğu kadar turisti ağırladı. Yılda yaklaşık 7 milyon turistin ziyaret ettiği bu kule, Paris için önemli bir turizm kaynağıdır.
Ancak, Eiffel Kulesi'nin toplumsal rolü sadece bu kadarla sınırlı değildir. Yapımından bu yana, kule, Fransa ve Paris ile özdeşleştirilmiştir. Kule, Parisli sanatçılar ve yazarlar tarafından sık sık kullanılan bir simge haline geldi.
Bunun yanı sıra, Eiffel Kulesi aynı zamanda bir mühendislik harikasıdır. İnşa edildiği dönemde, kule, yapısal ve mühendislik açısından birçok açıdan önde gelen bir yapıydı. Kule, Fransa'nın mühendislik yeteneklerinin en iyi şekilde gösterildiği bir yapıdır.
Eiffel Kulesi, modern dünyanın kentsel peyzajının önemli bir parçası olarak kabul edilir. Kule, Paris'in silüetindeki önemli bir bileşen ve mimari bir anıttır. Kule, günümüzde dünyanın en tanınmış simgelerinden biri olarak kabul edilir.
Sonuç olarak, Eiffel Kulesi, Fransa'nın toplumsal ve kültürel hayatında önemli bir rol oynamıştır. Bu kule, dünyaca ünlü bir turistik mekan ve bir mühendislik harikası olarak kabul edilmektedir.
Colosseum
Avrupa'nın en büyük antik stadyumlarından biri olan Colosseum, Roma İmparatorluğu döneminde inşa edilmiştir. Colosseum, amphitheatron olarak adlandırılan eğimli oturma yerleriyle çevrili bir arka plana sahip açık hava bir tiyatrodur. İmparator Vespasian tarafından M.S. 70 yılında inşa edilmesi emredilmiş olup, imparatorun oğlu Titus'un saltanatı döneminde tamamlanmıştır.
Colosseum Romalıların imparatorluklarında yükseldikleri döneme ve cesaretlerine atıfta bulunan bir semboldür. Antik çağlarda Romalılar, aslanlar ve diğer hayvanlarla gladyatörlerin mücadelelerine tanık olmak için bu mekana akın ederlerdi. Colosseum, genel olarak spektaküler gösteriler ve halka açık oyunlar için kullanılırdı. Bu mekan, dünyanın en iyi inşaat mühendisliği örneklerinin başında geliyor ve turistlerin ziyaret favorite yerleri arasındadır.
| Tarihçe | Mimari Özellikler |
|---|---|
| Colosseum, M.S. 70-80 yılları arasında inşa edildi ve yaklaşık 10 yılda tamamlandı. | Colosseum, yaklaşık 50.000 izleyici kapasitesiyle dünyanın en büyük amfitiyatrosudur. |
| Colosseum, yüz binlerce Roma vatandaşı ve gladyatörler tarafından kullanıldı. | Birçok mimari detayı bünyesinde barındıran Colosseum, taş işçiliği açısından dikkat çekiyordu. |
| Kilisenin yönetimi, M.S. 6. yüzyılda Roma'da iktidarını güçlendirdikten sonra, Colosseum'da gösterileri yasakladı. | Colosseum, mermer kaplı tuğlalarla örülmüştü ve büyük bir hızla inşa edilmişti. |
Colosseum, yüzyıllar boyunca yangın, deprem ve diğer doğal afetlerden etkilendi. Ayrıca, yıkıma neden olan birçok insan yapısı ile savaştı. Ancak, günümüzde hala ihtişamı ve etkileyici yapısı gözler önündedir. Colosseum, dünya miraslarından biridir ve her yıl milyonlarca turist tarafından ziyaret edilmektedir.
Amphitheatron Nedir?
Antik Roma döneminde yapılan ve tiyatro benzeri bir müzik ve dans gösterisi yapılabilecek yapıya amphitheatron denir. Amphitheatron, yüksek ve dik yamaçlı bir alana inşa edilerek, doğal bir açık hava sahnesi oluşturdu. İlk amphitheatron yapıları, beşinci yüzyılın sonlarında Roma İmparatorluğu'nda inşa edildi.
Amphitheatron adı, Yunanca "amphi" kelimesinden türetilmiştir, amphi iki taraflı veya hem de anlamına gelir. Yapı, iki sembolik noktanın çevresine yerleştirilmiş halka şeklindeki oturma yerleriyle ünlüdür ve bu oturma yerleri, Roma toplumunun tüm sınıflarının kullandığı bir yerdir.
Amphitheatronlar, müzik, dans, gladyatör dövüşleri ve diğer birçok etkinlik için dekoratif bir mekân sağlamak üzere tasarlanmıştır. Yapılar genellikle, avanprosika ve cavea olarak adlandırılan iki ana kısımdan oluşur.
- Avanprosika: Oyuncu girişlerini barındıran alandır.
- Cavea: Oturma yerlerinin bulunduğu kısımdır. Cavea, oturma alanlarının yamacındaki seviyelere göre ayrılır.
Antik Roma'dan bu yana, dünya genelinde birçok amphitheatron inşa edildi ve birçok tiyatro veya stadyum da dahil olmak üzere birçok mimari yapı bu antik yapıların tasarımda etkili olduğunu gösterdi. Bugün bile, birçok anıtsal amphitheatron ve Roma dönemine ait kalıntılar dünya çapında turistlerin ziyaret ilgisini çekmektedir.
Colosseum'un Tarihçesi
Colosseum, Roma'da yer alan tarihi ve dikkat çekici bir yapıdır. İmparator Vespasian tarafından M.S. 70 yılında yaptırılmıştır. Colosseum, inşa edilmeden önce bu alanın başka bir yapısı olan Domitianus Stadyumu'na ev sahipliği yapıyordu. Colosseum, inşa edildiği andan itibaren çok sayıda etkinliğe ev sahipliği yaptı. Savaşlar, hayvan dövüşleri, halka açık spor müsabakaları gibi birçok etkinlik burada gerçekleştirildi.
Colosseum'un inşaatında 60 bin Yahudi esiri çalıştırılmış ve bu nedenle inşaatın birçok yüzeyi hayvan ve bitki figürleriyle süslenmiştir. Colosseum, orijinal tasarımda 80 kapıya ve 4 katlı olacak şekilde tasarlanmıştı. Ancak zamanla değişiklikler yapılmıştır. 5. yüzyılda, Colosseum kayıtlarda yer almayan bir nedenle yapımının durmasıyla birlikte tahrip olmaya başladı.
Colosseum, 6. yüzyılda kilise haline getirilmesi önerisiyle onarılmıştır. Ancak, bu öneri hiçbir zaman gerçekleştirilememiştir. 12. yüzyılda, Colosseum, kalenin savunma duvarları olarak yeniden kullanılmıştır. 20. yüzyılda, Colosseum çeşitli restorasyon çalışmaları geçirdi ve hala günümüzde de ziyaret edilebilen bir turist mekanı olarak hizmet vermektedir.
Mimari Özellikleri
Colosseum, İtalya'nın Roma şehrinde yer alan devasa antik bir amfiteatrdır. M.S. 70 ve 80'lerde inşa edilen Colosseum, Roma İmparatorluğu sırasında gladyatör dövüşlerine, hayvan avlarına, törenlere ve benzeri birçok etkinliğe ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca, dünya üzerindeki en büyük amfiteatrdır.
Colosseum, Roma Barok mimarisinin en ünlü örneklerinden biridir. Yapımında kullanılan tuğla, taş ve beton, tarihte inşa edilmiş en büyük yapılarından biri olmasını sağlamıştır. Colosseum'un inşaatında kullanılacak malzemelerin büyük bir kısmı yakın bölgedeki taş ocaklarından çıkarılmıştır.
Ayrıca, Colosseum'da taşınabilir sahneler de bulunmaktadır. Bu sayede arenanın ortasına bir sahne konulabilirdi. Sahnenin değiştirilmesi ve silindirik şekle getirilmesi, gösterilerin daha çekici hale getirilmesine olanak sağladı.
Bunun yanı sıra, Colosseum'un üst kattaki oturma yerlerinde denizcilik simgeleri de bulunmaktadır. Bu simgeler, Roma İmparatorluğu'nun denizcilik gücünü temsil etmektedir. Ayrıca, Colosseum'da yaklaşık 50.000 kişi oturabilirdi.
Colosseum'un mimari özellikleri, şaşırtıcı boyutları, taşınabilir sahneleri, denizcilik simgeleri ve üst kattaki oturma yerleriyle tarihin en etkileyici yapılarından biridir.
Stonehenge
Stonehenge, İngiltere'nin güneybatısında Salisbury ovasında bulunur. Bu arkeolojik sit, 5 bin yıldan fazla bir süredir mevcuttur ve tarih öncesi Britanya'nın en önemli yerlerinden biridir. Stonehenge, yüzlerce taşın yer üzerindeki anlamlı düzenlenmesiyle meydana getirilmiştir ve tarih boyunca çeşitli inşaat ve yenileme çalışmaları geçirmiştir.
Stonehenge, yaklaşık MÖ 2500'den 2000 yılına kadar inşa edildi. Bu dönemde, ilkel insanların güneş ve ayın hareketlerini izleyerek mevsimleri ve tarım zamanlarını belirleme ihtiyacı vardı. Bu amaçla, Stonehenge'deki taşların doğru bir şekilde yerleştirilmesi ve düzenlenmesi gerekiyordu. Kentin erken dönemlerinde, Stonehenge, tapınak, mezarlık veya astronomik gözlem yerinin bir kombinasyonu olarak kullanılıyordu.
Stonehenge, teknik olarak üç kısımdan oluşur: Dış Halka, İç Halka ve Taşlar ve Mezar Höyükleri. Dış Halka, 30 adet sert taştan oluşan bir dairesel çit gibi görünen bir çemberdir. İç Halka, dikey taş sütunlarından oluşan bir halkadır. Taşlar ve Mezar Höyükleri, dikey taşlardan oluşan iki topluluğa ayrılmıştır. Taşlar, birbirlerine incecik olmayan taşlarla bağlandı ve bu nedenle dayanıklılık kazandı. Mezar Höyükleri, Stonehenge'in açık alanındaki neolitik mezarlarıdır.
Stonehenge, bugünkü durumuna korunarak ulaşmıştır ve düzenli bir bakıma ihtiyaç duymaktadır. Halen, binlerce turist her yıl Stonehenge'i ziyaret ediyor ve tarihi ve arkeolojik öneminden büyük ölçüde faydalanıyor.
Stonehenge Nerede Bulunur?
Stonehenge, İngiltere'nin güneyinde, Salisbury Plain adı verilen bir bölgede yer almaktadır. Bu bölge, insanlar tarafından binlerce yıl önce yerleşildiği için tarihi öneme sahiptir.
Stonehenge, adının İngilizce'deki taş ve çember kelimelerinden geldiği anlaşılan bir yapıdır ve dünyanın en tanınmış tarih öncesi anıtlarından biridir. Yapı, yaklaşık MS 2500-2000 yılları arasında inşa edilmiştir.
Salisbury Plain, Stonehenge'in yanı sıra prehistorik dönemden kalma diğer yapılarla da doludur ve bölgede çeşitli arkeolojik kazılarda bulunmuş önemli kalıntılar bulunmaktadır. Bu bölge hem tarihi hem de kültürel açıdan İngiltere'nin en önemli yerlerinden biridir.
Yapım Süreci
Stonehenge'in inşaatı, MÖ 3.000'li yıllarda başladı ve yaklaşık 1500 yıl boyunca devam etti. Tapınağın yapımı için bölgedeki sarsıntılı araziyi tesviye etmek ve taşlara yer açmak gerekiyordu. Ancak bu işlem oldukça güç ve zorlu bir süreçti.
Stonehenge mezarlardan alınan 80 adet taş sütun, 30 adet 4 ton ağırlığında yatay taşlar ve 170 adet taş blokla yapıldı. Bu taşların yerlerine yerleştirilmesi, özellikle dikili taşların taşınması oldukça zahmetli olduğundan dolayı birçok araştırmacı Stonehenge'in inşası hakkında teoriler geliştirdi.
Bazı arkeologlar, taş sütunların kayalık alanlarda kesildiği ve daha sonra buradan taşındığına inanıyorlar. Taşların taşınması içinse, insan gücü kullandığı biliniyor. Taşların yerleştirilmesi ise oldukça işçilik gerektiren bir süreçti. Dikili taşların, kazılmış çukurlara yerleştirilip birleştirilmesi gerekiyordu. Bu taşların yerleştirilmesi için, kaldıraç kullanılan ve taşların yavaşça dik pozisyona getirildiği düzenekler yapıldı.
Stonehenge'in inşaatı tamamlandığında, muhteşem taş yapısı tamamlandı. Ayrıca, Stonehenge'deki taşların hareket ettirilmesi ve yerleştirilmesi de o dönemdeki insanların teknolojik kapasiteleri hakkında önemli bir kanıt niteliğindeydi.
Antik Kalıntılar
Stonehenge, tarihi kalıntıları ile de dikkat çeken bir yapıdır. İlk olarak, Stonehenge'in taşları büyük bir gizem oluşturur. Ülkede bulunan taşların hiçbirinin kaynakları, yerleri ya da insanların onları taşıyabilmesinin mümkün olup olmadığı hakkında kesinlikle bir bilgi yoktur. Bunun yanı sıra, Stonehenge'de insan kemikleri de bulunmuştur. Bu kemiklerin, yaklaşık olarak MÖ 3000-2500 yıllarına tarihlendiği bilinmektedir.
Arkeologlar, Stonehenge'deki kemiklerin üzerinde yaptıkları çalışmalar sonucunda, bu kişilerin ölüm nedenlerinin büyük ölçüde çekişmeli olduğunu ve öldürülmüş olabileceklerini düşünmektedir. Aynı zamanda, kemikler üzerinde yapılan DNA testleri de göstermektedir ki, Stonehenge'de gömülen insanların büyük bir bölümü akrabalardır.
Bu kalıntılar, Stonehenge'in Arkeoloji alanına olan faydasını göstermektedir. Yapıdaki kalıntıların incelenmesi sayesinde, ülkede yaşayan atalarımızın hayatları, kültürleri ve gelenekleri hakkında çok daha fazla bilgi sahibi olmaktayız. İnsan kemikleri üzerinde yapılan analizler, özellikle o dönemde hayatta kalma mücadelesi veren insanlar hakkında önemli ipuçları sağlamaktadır.
Aynı zamanda, Stonehenge üzerinde yapılan araştırmalar, arkeologların tarihleme yöntemlerini de geliştirir. Taşların kaynaklarının bulunması, diğer tarih öncesi yapılarla olan benzerliklerin incelenmesi ve yapıdaki kalıntıların analiz edilmesi, arkeologların geçmişi daha iyi anlaması için önde gelen bir kaynak görevi görmektedir.