Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa güçleriyle diplomatik ilişkilerinin tarihi, 16. yüzyılda başlayarak Osmanlı Devleti'nin uluslararası arenada mücadele verme sürecinde önemli bir yer tutmuştur. Bu süreçte Osmanlı Devleti, çoğu zaman Avrupa güçleriyle diplomasi yoluyla anlaşmalar yaparak savaşların önüne geçmeyi hedeflemiştir. Bu kitapta, Osmanlı İmparatorluğu'nun Fransa, İngiltere, İspanya, Avusturya gibi Avrupa güçleriyle nasıl bir diplomatik ilişki kurduğu ve bu ilişkilerin devlet politikaları üzerindeki etkileri incelenmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu, tarih boyunca birçok Avrupa gücüyle diplomatik ilişkiler kurmuştur. Osmanlı Devleti, Avrupa tarihinin önemli bir parçası olarak, Osmanlı-Safevi Savaşı gibi olaylarla Kuzeybatı Avrupa'nın dikkatini çekmiştir.
Osmanlı Devleti, 18. yüzyılın başlarında Avrupa'daki siyasi hareketliliklerden de etkilenmiştir. Bu dönemde İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti'yle ticaret yapmak amacıyla İstanbul'da büyükelçilik açmıştır. Bu iki Avrupa gücü, Osmanlı Devleti'nin ekonomik ve siyasi yapısını etkilemiştir.
Bunun yanı sıra, Osmanlı Devleti'nin Avrupa ile olan diplomatik ilişkileri, güç mücadelelerine sebep olmuştur. Özellikle, Osmanlı Devleti'nin varlığı üzerinde etkili olan Rusya ve İngiltere, Osmanlı Devleti'nin topraklarına ilgi göstermişlerdir. Osmanlı Devleti'nin topraklarını ele geçirme karşıtlığı, 19. yüzyılda "Büyük Oyun" olarak adlandırılan bir güç mücadelesine neden olmuştur.
- Bu nedenle, Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa güçleriyle diplomatik ilişkileri, tarihin önemli olaylarına sebep olmuş ve günümüzde de tarihçilerin ilgi odağı olmaya devam etmektedir.
Osmanlı-Rus İlişkileri
Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa güçleriyle diplomatik ilişkileri, tarih boyunca çeşitli şekillerde devam etti. Osmanlı-Rus ilişkileri de bu durumdan nasibini almıştır. İki güç arasındaki ilk diplomatik ilişkiler, 16. yüzyılın başlarında başlamıştır. Daha sonra 18. yüzyılda Karlofça Antlaşması ile Rusya, Azak Kalesi'ni ele geçirince iki güç arasındaki ilişkiler gerilmiştir.
19. yüzyılın başında ise, Rusya'nın Avrupa'daki genişlemesi artmıştır ve bu durum Osmanlı Devleti üzerindeki tehdidi doğurmuştur. Rusya, Karadeniz'deki faaliyetlerini artırınca Osmanlı-Rus savaşı çıkmıştır. Savaşın sonunda ise Osmanlı Devleti; Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan'ın bir kısmını Rusya'ya vermek zorunda kalmıştır.
| Karşılaşma | Kazanan | Tarihi |
| Kırım Savaşı | Fransa, İngiltere, Osmanlı | 1853-1856 |
| Rus-Türk Savaşı | Rusya | 1877-1878 |
| Rus-Japon Savaşı | Japonya | 1904-1905 |
Osmanlı Devleti, Rusya ile ilişkilerini müzakereler yoluyla devam ettirmiş ve bazen de savaşmıştır. Ancak her ne kadar iki güç arasında çekişmeler yaşanmış olsa da, son dönemlerde ilişkiler artık tamamen düşmanca hale gelmiştir. I. Dünya Savaşı'na Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile birlikte girerek savaşı kaybetmiştir. Osmanlı Devleti'nin çöküşü, Rusların elini güçlendirmiş ve 1920'lerde Moskova Antlaşması'yla sınırların yeniden çizilmesiyle Osmanlı Devleti'nin bölgesel güçsüzlüğü kesinleşmiştir.
Osmanlı-İngiliz İlişkileri
Osmanlı-İngiliz ilişkileri, iki imparatorluğun tarihinde önemli bir yere sahiptir. İlişkiler, ticari amaçlarla başlamış ve zamanla siyasi boyutlar kazanarak gelişmiştir.
İngilizler, Osmanlı İmparatorluğu'nun kontrolündeki ticaret yollarına hakim olmak istemiştir. Bu amaçla, İngiliz Doğu Hindistan Şirketi kurulmuştur. Ancak Osmanlı Devleti, bu amaca izin vermemiş ve ticaret yollarını sağlama almak için askeri tedbirler almıştır.
19. yüzyılın ortalarında, Osmanlı Devleti ile İngiltere arasındaki ilişkiler Kırım Savaşı'nın patlak vermesiyle daha da önem kazanmıştır. İngiltere, savaşa Osmanlı Devleti'nin yanında katılarak, Rusya'nın güçlenmesine izin vermemeyi amaçlamıştır. Ancak savaş sonrasında, Osmanlı Devleti'nin zayıf düşmesi İngiltere için önemli bir fırsat olmuştur. Bu dönemde, İngilizler, Osmanlı Devleti'ndeki reformları desteklemiş ve ekonomik yardımlarda bulunmuştur.
| Dönem | Olaylar |
|---|---|
| 1838 | Osmanlı Devleti'yle Kapitülasyon anlaşması imzalanması |
| 1853-1856 | Kırım Savaşı'nın patlak vermesi |
| 1914-1918 | I. Dünya Savaşı |
- 1838 yılında imzalanan Kapitülasyon anlaşması, İngiltere'ye Osmanlı Devleti'nde ayrıcalıklı bir pozisyon sağlamıştır.
- 1853-1856 yıllarında yaşanan Kırım Savaşı, İngiltere'nin Osmanlı Devleti'yle birlikte hareket etmesiyle sonuçlanmıştır. Savaş sonrasında, Osmanlı Devleti'nde reformlara destek verilmesi, İngiltere'nin Osmanlı Devleti'yle olan ilişkilerinde önemli bir faktör olmuştur.
- I. Dünya Savaşı sırasında, İngiltere, Osmanlı Devleti'ni Almanya ile olan savaşta yenilgiye uğratmak için çeşitli stratejiler uygulamıştır. Bu dönemde Osmanlı Devleti'nin zayıflaması, İngiltere'nin bölgedeki hakimiyetini arttırmıştır.
Osmanlı-İngiliz ilişkileri, tarihin birçok önemli olayına tanıklık etmiştir. Sonuçta, ilişkilerin sebepleri ve sonuçları, her iki ülke tarihinde önemli bir yere sahiptir.
Kırım Savaşı
Osmanlı İmparatorluğu ve İngiltere arasındaki Kırım Savaşı, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilere oldukça etkili oldu. Savaşın nedeni, Rusya'nın Osmanlı Devleti'nin topraklarını istila etmesiydi. Osmanlı Devleti, Rusya'nın bu hamlesine karşı Londra'dan yardım istedi ve bu da İngiltere'yi Osmanlı Devleti'nin yanında yer almaya zorladı. Bunun sonucunda, İngiliz kuvvetleri Kırım'a çıkarma yaptı ve Kırım Savaşı başladı.
Savaş sırasında, Osmanlı Devleti ve İngiltere arasında askeri ve lojistik destek sağlama yolları konusunda ciddi görüşmeler yapıldı. İngilizler, Osmanlı Devleti'nin ihtiyaçlarına cevap vermek için gemilerini ve silahlarını Kırım'a sevk etti. Bunun yanı sıra, İngiltere, Osmanlı Devleti'ne büyük miktarda mali yardım sağladı. Savaş sürerken, İngiliz işadamları Osmanlı Devleti'nde bazı işler yaparak İngiltere ve Osmanlı Devleti arasındaki ekonomik ilişkileri artırmayı amaçladılar.
Kırım Savaşı ayrıca Osmanlı Devleti'nde modernleşme ve reform konusunda da bir uyarı niteliği taşıdı. Osmanlı Devleti'nin savaş sırasında karşılaştığı ciddi sorunlar, modernleşme ve reformu o kadar elzem hale getirdi ki, eski düzenin artık devam etmesi mümkün değildi. Bu da, Osmanlı Devleti'nde sadece askeri alanda değil, aynı zamanda ekonomik, sosyal ve kültürel açılardan büyük değişim ve dönüşümlere yol açtı.
Kısacası, Kırım Savaşı, Osmanlı Devleti ve İngiltere arasındaki diplomatik ilişkileri derin etkileyen bir olaydı. Savaş, iki ülke arasındaki askeri, siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin yeniden şekillenmesine ve modernleşme ve reformu daha önemli bir hale getirmesine yol açtı.
Büyük Oyun
Büyük Oyun, Osmanlı Devleti'nin Avrupa güçleriyle olan diplomatik ilişkilerinde önemli bir yere sahip. Bu oyun, Rusya ve İngiltere arasındaki büyük rekabeti ifade ediyor. 19. yüzyılın sonlarına kadar süren bu rekabetin birçok nedeni var. Bunlar arasında İngiltere'nin bölgedeki ticari çıkarları, Rusya'nın genişleme politikaları ve bölgedeki stratejik konumu yer alıyor.
Büyük Oyun'un Osmanlı Devleti üzerindeki etkisi oldukça büyük ve uzun süreli olmuştur. Rusya, Kafkasya ve Kırım üzerindeki etkisini arttırmak istediği için, Osmanlı Devleti'ne karşı birçok askeri müdahalede bulundu. Bu müdahaleler Osmanlı Devleti'nin toprak kaybına neden oldu ve ekonomik zorluklar yaşamasına sebep oldu. İngiltere ise Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışarak, kendi etkisini arttırmayı hedefledi. İngiltere, Osmanlı Devleti'nin İngiliz ticaretine yönelik önlemler alması durumunda, hemen tepki gösteriyordu.
Büyük Oyun, sadece Osmanlı Devleti üzerinde değil, İran ve Afganistan gibi diğer bölgelerde de etkili oldu. Rusya, İran ve Afganistan topraklarında da etkisini arttırarak, jeopolitik konumunu güçlendirmek istiyordu. İngiltere ise, Hindistan'ı korumak amacıyla bu bölgelerdeki etkisini arttırmak istiyordu.
Büyük Oyun dönemi boyunca, Osmanlı Devleti'nin Avrupa güçleriyle olan ilişkileri, büyük bir sınavdan geçmiştir. Osmanlı Devleti, bu rekabet ortamında ayakta kalmak için, taktiksel hamleler yapmak zorunda kalmıştır. Osmanlı Devleti'nin aldığı stratejik kararlar, devletin ayakta kalmasına yardımcı olmuştur. Ancak, Büyük Oyun'un sonucunda Osmanlı Devleti, güçsüz bir hal almıştır. 20. yüzyılın başlarında, Osmanlı Devleti'nin ekonomisi çökmüş ve toprak kaybı yaşamıştır. Bu süreçte Osmanlı Devleti'nin birçok yenilik yapmaması da, çöküş sürecinde etkili olmuştur.
büyük oyunBüyük Oyun, 19. yüzyıl boyunca Rusya ve İngiltere arasında gerçekleşen bir rekabet dönemini ifade eder. Bu rekabetin odak noktası, özellikle Orta Asya ve Hindistan gibi stratejik konuma sahip bölgelerin kontrolüdür.
Osmanlı Devleti, bu rekabetten doğrudan etkilenen ülkeler arasındadır. Rusya'nın güneye doğru yayılması, Osmanlı Devleti'nin Kafkasları ve Karadeniz'i kontrolünden çıkarmasına neden olmuştur. Bunun karşısında İngiltere, Osmanlı Devleti'ne karşı Rusya ile bir ittifak kurmuştur.
Büyük Oyun dönemi boyunca Rusya ve İngiltere, Osmanlı Devleti üzerinde etkilerini artırmak için çeşitli diplomatik hamleler yapmışlardır. Rusya, Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünü bozmak için çaba göstermiş, Kafkasya ve Balkanlar başta olmak üzere birçok bölgede Osmanlı Devleti'ne karşı savaşlar yapmıştır. İngiltere ise Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu zor durumdan yararlanarak, özellikle Hindistan ticaret yollarındaki hakimiyetini sağlamak için çaba göstermiştir.
Büyük Oyun, I. Dünya Savaşı'nın temel sebeplerinden biri olarak gösterilmektedir. Osmanlı Devleti, savaşın başında Almanya ile ittifak yapmış, böylece İngiltere'nin Rusya ile olan ittifakını önlemeye çalışmıştır. Ancak sonuçta Osmanlı Devleti, savaşın kaybedenleri arasında yer almıştır.
un Osmanlı Devleti üzerindeki etkisi.Büyük Oyun olarak adlandırılan Rusya ve İngiltere arasındaki siyasi ve askeri rekabet, Osmanlı Devleti üzerinde önemli etkilere sahipti. Bu süreçte, Osmanlı Devleti iki büyük gücün rekabeti arasında kalmıştı ve bu durum, Osmanlı Devleti'nin gücünü zayıflattı.
Rusya, Büyük Oyun kapsamında Kafkaslarda etkinlik gösterirken, İngiltere ise Hindistan, Mısır ve Orta Asya'daki bölgelerde nüfuzunu arttırmaya çalıştı. İngiltere'nin Osmanlı topraklarına yakın olması, Rusya için tehdit unsuru olarak nitelendirildi ve bu durum zaman zaman İngiltere'yi Osmanlı Devleti'ne karşı askeri müdahale yapmaya itti.
Büyük Oyun, Osmanlı Devleti'nin Balkanlar ve Kafkaslardaki topraklarını kaybetmesine de sebep oldu. Rusya, Ermeni nüfusun çoğunlukta olduğu Doğu Anadolu'da etkinlik göstererek, Osmanlı Devleti'nin nüfuz kaybetmesine ve topraklarının azalmasına yol açtı.
Büyük Oyun sürecinde, Osmanlı Devleti'nin bağımsızlığını korumak için Avrupa ülkeleriyle ittifak kurma çabaları da güç kazandı. Almanya ile ittifak kurarak, Osmanlı Devleti, Büyük Oyun'a karşı güçlü bir bölgesel ittifak yapabilmişti. Bölgesel güç dengelerinin belirlendiği Büyük Oyun, Osmanlı Devleti'nin tarihi sürecinde önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Osmanlı-Fransız İlişkileri
Osmanlı İmparatorluğu'nun Fransa ile diplomatik ilişkileri, 16. yüzyıla kadar gitmektedir. Ancak, bu ilişkiler 18. yüzyıla kadar çok yoğun olmamıştır. Fransa, Osmanlı Devleti'nin Avrupa'daki silahlı çatışmalardan uzak tutulması için diplomatik faaliyetler göstermiştir.
Fransa, 1798 yılında Osmanlı Devleti'nin Mısır valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa'ya karşı bir askeri sefere başlamıştır. Bu durum, Osmanlı Devleti ve Fransa arasındaki ilişkileri önemli ölçüde gerginleştirmiştir. Ancak, 1830 yılında Fransa, Cezayir'i işgal etti. Bu durum, Osmanlı Devleti'nin Fransa ile olan ilişkilerini iyileştirmesi ve Müslüman ülkelerdeki nüfuzunu korumak amacıyla diplomasi yürütmesi için bir fırsat yaratmıştır.
Osmanlı Devleti'nin Fransa ile ilişkileri, II. Abdülhamid döneminde daha da iyileşti. Fransa, Osmanlı Devleti'nin modernleşme çabalarına destek sundu ve Osmanlı topraklarındaki azınlıkların haklarının korunması için çaba gösterdi. Ancak, 1908 yılında Osmanlı Devleti'nde yapılan Jön Türk devrimi, Fransa ile olan ilişkileri olumsuz etkiledi. Devrim, Fransa'nın Osmanlı Devleti'ndeki yabancı çıkarlarını tehlikeye sokmuş ve Fransa'nın Osmanlı Devleti'ne yönelik politikalarını değiştirmesine neden olmuştur.
Fransa, 1914 yılında Almanya'ya savaş açtığında Osmanlı Devleti de Almanya ile ittifak yapmıştı. Bu nedenle, Osmanlı Devleti ile Fransa arasındaki ilişkiler daha da kötüleşti. I. Dünya Savaşı'nın sonunda, Fransa tarafından üstlenilen mandalar, Osmanlı Devleti'ne verilmedi ve bu durum, ilişkileri daha da bozdu.
Mısır İşgali
Mısır, Osmanlı İmparatorluğu'nun Afrika kıtasındaki en önemli vilayetlerinden biriydi. Ancak 1798 yılında Fransızlar tarafından işgal edilerek Osmanlı Devleti'nin Mısır üzerindeki hakimiyeti son buldu. İşgal sonrası Fransa, Mısır'ı ele geçirmeye çalışan İngiltere ile çekişmeye girdi. Bu durum Osmanlı Devleti'ni de ilgilendiriyordu çünkü Mısır Vilayeti, imparatorluğun ekonomisine ciddi katkılar sağlıyordu.
Fransa, Mısır'ı Osmanlı Devleti'nden bağımsız bir devlet haline getirmeyi amaçlamıştı. Bunu yapmak için de Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'yı destekleyerek onu bağımsız bir lider haline getirdi. Osmanlı Devleti'nin diplomatik kaynaklarını kullanarak Fransa'ya bu işgale son verme çağrıları yapması sonuçsuz kaldı.
Fransa'nın Mısır işgali, Osmanlı Devleti'nin Avrupa devletleriyle ilişkilerini ciddi şekilde etkiledi. Bu işgal, Osmanlı Devleti'nin zayıflığını göstererek, Avrupa devletleri arasında Osmanlı Devleti'ne karşı bir tutum benimsenmesine yol açtı. Ayrıca işgal, Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğüne yönelik tehditleri artırdı ve devletin geleceğiyle ilgili endişeleri ortaya çıkardı.
- Fransa'nın Mısır işgali, Osmanlı Devleti'nin zayıflığını gösterdi ve devletin toprak bütünlüğüne yönelik tehditleri artırdı.
- İşgal, Osmanlı Devleti'nin Avrupa devletleriyle ilişkilerini ciddi şekilde etkiledi ve devletin geleceğiyle ilgili endişeleri ortaya çıkardı.
Fransa'nın Mısır işgali, Osmanlı Devleti'nin zayıflığını gösteren bir dönüm noktası olarak tarihe geçti. Ancak bu durum, Osmanlı Devleti'nin güçlenmesine yönelik atılan adımları da tetikledi. Devlet, bu olay sonrası modernleşme hareketlerine başladı ve Avrupa devletleriyle olan ilişkilerinde değişiklikler yapmaya başladı.
Osmanlı-Alman İlişkileri
Osmanlı Devleti ve Almanya arasında diplomatik ilişkiler, modern Almanya'nın öncüsü olarak kabul edilen Prusya Krallığı’nın Osmanlı Devleti’yle başlattığı diplomatik faaliyetlerle başladı.
İki ülke arasındaki bu diplomatik yakınlaşma süreci, Almanya'nın hem askeri hem de ekonomik açıdan güçlü bir devlet olma hedefi doğrultusunda şekillendi. Osmanlı Devleti ise, Almanya'nın Batı Avrupa'da etkili olması için bir denge unsurunu temsil ettiği için bu ilişkilerden faydalandı. Bu nedenle, zamanla Osmanlı-Alman ittifakı oluştu.
Osmanlı Devleti ve Almanya arasındaki diplomatik ilişkilerin başlangıcı, 18. yüzyılın sonlarına kadar gitmekteydi. İki ülke arasındaki ilişkiler, Almanya’nın Osmanlı Devleti’nin Kurtuluş Savaşı’ndaki yanında yer almasıyla daha da güçlendi. Bu ittifak, I. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın yanında yer alan Osmanlı Devleti için de büyük bir destek sağladı. Ancak, I. Dünya Savaşı’nın sonuçları hayal kırıklığına neden oldu ve Osmanlı Devleti’nin çöküşüne neden oldu.
Osmanlı-Alman ittifakının sona ermesine neden olan, Osmanlı Devleti'nin yenilgisinden sonra imzalanan Sevr Antlaşması'dır. Bu antlaşma, Osmanlı Devleti'nin topraklarının büyük bir kısmının kaybedilmesine neden oldu ve birçok ithalat ve ihracat kısıtlamalarını da beraberinde getirdi. Ancak Osmanlı-Alman ittifakı, tarihte ülkelerin birbirlerine stratejik olarak bağlı oldukları sayılı durumlardan biridir.
I. Dünya Savaşı
I. Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti'nin tarihindeki en büyük askeri çatışmalardan biriydi. Osmanlı Devleti, savaşın başlangıcında tarafsızlığını ilan etmişti, ancak çeşitli baskılar nedeniyle 1914 yılında Almanya ile bir ittifak anlaşması imzaladı.
Bu ittifak, Almanya'nın Osmanlı Devleti'ne maddi ve askeri yardımlar sağlama sözü vermesine dayanıyordu. Ancak Osmanlı Devleti bu ittifakının sonuçlarından pek memnun olmadı. Çünkü savaşın sonunda Osmanlı toprakları paylaşılmış ve İmparatorluk yıkılmıştı.
Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı'na neden olan Avrupa devletleri için stratejik bir konuma sahipti ve Almanya ile ittifak yaparak bu durumu kullanmaya çalıştı. Ancak savaşın sonunda Osmanlı Devleti zayıftı ve topraklarının büyük bir kısmını kaybetmişti. Bu şekilde Osmanlı Devleti, savaşın sonuçlarından en çok zarar gören ülkelerden biri oldu.
| Savaşta Osmanlı Devleti'nin kaybettiği topraklar: | |
|---|---|
| Arabistan | Yemen |
| Filistin | Lübnan |
| Suriye | Irak |
| Mısır | Güneydoğu Avrupa |
Bunların yanı sıra, Osmanlı Devleti savaş sırasında ciddi bir ekonomik çöküş yaşadı ve milyonlarca insan hayatını kaybetti. Savaş sonrasında, imparatorluğun çöküşü, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına neden oldu.
Genel olarak, Osmanlı Devleti'nin Almanya ile ittifakı I. Dünya Savaşı'nın en önemli olaylarından biriydi. Ancak Osmanlı Devleti, bu savaş sonunda geniş toprak kayıpları yaşayan ve uzun yıllar süren bir çöküş dönemi geçiren ülkelerden biri oldu.
Diğer Avrupa Güçleriyle İlişkiler
Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa güçleriyle sadece Rusya, İngiltere, Fransa ve Almanya ile değil, diğer Avrupa ülkeleri ile de diplomatik ilişkileri sürdürmüştür.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti arasındaki ilişkiler, 16. yüzyıla kadar dayanmaktadır. 18. yüzyıldan itibaren Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Osmanlı Devleti arasında savaşlar olmuştur. Bu savaşların sonucunda, Osmanlı Devleti'nin toprakları azalmış ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu büyümüştür. Ancak Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Osmanlı Devleti'nde bulunan Habsburg hanedanının varisi olduğundan dolayı, Osmanlı Devleti ile iyi ilişkiler sürdürmeye de özen göstermiştir.
İtalya Krallığı ise, 19. yüzyılın sonlarında bağımsızlığını kazanarak, Osmanlı Devleti ile diplomatik ilişkiler kurmuştur. İtalya Krallığı, Osmanlı Devleti'nin topraklarına göz dikerek, 1911'de Libya'yı işgal etmiştir. Bu işgalden sonra, Osmanlı Devleti ile İtalya Krallığı arasındaki ilişkiler gerilmiştir.
Bunun yanı sıra, Osmanlı Devleti'nin diğer Avrupa güçleriyle ilişkileri sınırlı olsa da, Portekiz, Belçika, Hollanda ve İskandinav ülkeleriyle de diplomatik ilişkileri bulunmaktadır.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu
Osmanlı Devleti ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu arasındaki ilişkilerin tarihi oldukça karmaşıktır. İlk etapta iki ülke arasındaki ilişkiler oldukça dostane idi. Ancak Avusturya, 1526 yılında Osmanlı Devleti ile yapılan Mohaç Savaşı'ndan sonra daha ihlâslı bir tutum sergilemeye başladı.
Avusturya'nın, Osmanlı Devleti'nde bulunan Hristiyan vatandaşlarına yönelik olarak verdiği desteğin yanı sıra, Osmanlı Devleti'ne karşı güç birliği yaratmak amacıyla Lehistan ve Rusya'yla ilişkilerini sıklaştırması ilişkileri gerdi.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Osmanlı Devleti'nin kontrolü altında bulunan Bosna-Hersek ve Sancakbeyi gibi bölgelerdeki Slavları etkileyerek kendi nüfusunu artırmak için harekete geçti. Bu durum, iki ülke arasındaki mücadeleyi artırdı ve Balkanlarda birçok savaşın yaşanmasına sebep oldu.
II. Viyana Kuşatması sırasında, Osmanlı Devleti'nin yenilgiye uğraması, Osmanlı-Avusturya ilişkilerinin daha da bozulmasına sebep oldu. Ancak, 1700'lü yılların başında Avusturya, Osmanlı Devleti'ndeki Habsburg karşıtı isyanlara destek vermeye karar verdi ve bu durum onların Osmanlı Devleti ile olan ilişkilerinin tekrar düzelmesine neden oldu.
Osmanlı-Avusturya ilişkileri, 19. yüzyılda Sırp bağımsızlık hareketi sırasında tekrar gerildi. Avusturya, Sırbistan'ın bağımsızlığı için harekete geçti ve bu durum, Osmanlı Devleti'ndeki Müslümanlara karşı yürütülen şiddetin artmasına ve iki ülke arasındaki savaşın başlamasına sebep oldu.
1908 yılında ilan edilen Bosna-Hersek'in ilhakı, iki ülke arasındaki ilişkileri daha da gerdi. Bununla birlikte, Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na girmesiyle birlikte, iki ülke arasındaki ilişkiler tamamen kopmuş oldu.
İtalya Krallığı
Osmanlı Devleti ve İtalya Krallığı Diplomatik ilişkileri, İtalya Krallığı'nın resmi olarak var olmadan önce başlamıştı. İtalya Krallığı'nın prensipleri olan milliyetçilik, güçlü ordu ve donanma, ticaretin ve ihracatın güçlendirilmesi gibi unsurlar, Osmanlı Devleti üzerinde herhangi bir cevap veya değişikliğe neden olmadı.
Osmanlı Devleti ile İtalya Krallığı arasındaki diplomatik ilişkiler 1861 yılında resmen başladı. İtalya Krallığı'nın doğu Akdeniz'deki varlığı, özellikle de Kızıldeniz'deki başarısı, iki devlet arasındaki ticaret ve siyasi ilişkilerin gelişmesi açısından büyük bir imkan sağladı. Ancak, İtalya Krallığı'nın Somali, Eritre ve Etiyopya gibi Afrika topraklarına yayılması, Osmanlı Devleti'nin İtalya Krallığı'na yönelik tutkusunu artırdı.
İtalya Krallığı, Libya'yı işgal ettiğinde Osmanlı Devleti, İtalyan askerlerinin ilerlemesini durdurmak için savaşmak zorunda kaldı. Bu savaş, Osmanlı Devleti'nin İtalya Krallığı'na karşı diplomatik bir harekete başlamasına yönelmesine neden oldu. Savaşın sonunda, Osmanlı Devleti Libya'yı kaybetti, ancak İtalya Krallığı'na karşı diplomatik bir zafer kazandı.
İtalya Krallığı'nın Osmanlı Devleti ile ilişkileri zamanla bozuldu. İtalya Krallığı, I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin düşmanı olarak savaştı. İtalya Krallığı'nın Osmanlı Devleti'ne karşı olan tutumu, iki ülke arasındaki ilişkileri daha da kötüleştirdi.