Meşrutiyet Dönemi Edebiyatının İzinde kitabı, Osmanlı İmparatorluğu'nda meşrutiyet döneminde yazılmış eserleri kapsar Bu kitapta, döneme ait edebi eserlerin eleştirel bir şekilde incelenmesi yapılır Meşrutiyet Dönemi Edebiyatının İzinde okuyuculara Osmanlı İmparatorluğu'nun entelektüel hayatına dair bir bakış sunar
Meşrutiyet Dönemi, Osmanlı İmparatorluğu'nun modernleşme hareketlerinin en önemli dönemlerinden biridir. Bu dönemde edebiyat da modernleşme hareketinin etkisi altında kalır ve yeni bir döneme başlangıç yapar. Meşrutiyet Dönemi edebiyatı, bu dönemin siyasi, sosyal ve kültürel koşullarına göre şekillenen bir edebiyattır. İlk defa "Roman" denilen bir edebi eser, Meşrutiyet Dönemi'nde yayımlanarak, bu dönemin öncüleri tarafından büyük bir ilgiyle karşılanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun modernleşme hareketlerinin yoğunlaştığı bu dönem, Türk edebiyatının modernleşme sürecinin başlangıcı olarak kabul edilir.
- Bir yandan, bu dönemde pek çok edebi eserler ve yayınlar ortaya çıkmıştır.
- Öte yandan, edebi eserlerde yer verilen konuların seçimi, üslup, dil ve anlatım tarzı modern bir çizgiye doğru evrilmiştir.
Bu açıdan bakıldığında, Meşrutiyet Dönemi edebiyatının önemi nedeniyle oldukça yüksektir. Bu dönem, bir yandan özgün yapıtların oluşmasına yol açmıştır. Öte yandan ise edebiyatın demokratikleşmesi ve toplumun farklı kesimlerine hitap eden eserlerin ortaya çıkması, Meşrutiyet Dönemi edebiyatının önemli bir etkisidir.
Bu yazımızda, Meşrutiyet Dönemi edebiyatının özellikleri ve getirdiği yenilikler, başlıca eserler, yazarlar ve şiirsel akımlar ele alınacaktır.
Meşrutiyet Dönemi Edebiyatı Nedir?
Meşrutiyet Dönemi, Osmanlı İmparatorluğu'nda 1876-1908 yılları arasında yaşanan dönemdir. Bu dönemde, Osmanlı İmparatorluğu modernleşme çabalarıyla başa çıkarken, edebiyat, sanat, müzik, felsefe ve bilim alanlarında büyük bir gelişme yaşandı. Meşrutiyet Dönemi Edebiyatı, bu dönemde ortaya çıkan ve Osmanlı İmparatorluğu'nun modernleşme çabalarını yansıtan bir süreçtir.
Bu dönemde, Batı edebiyatının etkileri fark edilmeye başlandı ve Osmanlı İmparatorluğu'ndaki yazarlar, yeni bir sanat anlayışı geliştirdiler. Meşrutiyet Dönemi Edebiyatı, yoğun bir şekilde Batı kültürüne dayanıyordu ve bu, birçok yazarın dönemin yenilikçi hareketlerine katılmalarına neden oldu.
Meşrutiyet Dönemi Edebiyatı'nın özellikleri, diğer edebi türlerden farklıdır. Bu dönemde, dil ve edebi unsur yöntemleri büyük bir gelişme gösterdi. Yazarlar, kelimeleri tasarruflu kullanmak ve eserlerinde sade bir dil kullanmak için çaba gösterdiler. Ayrıca, bu dönemde, toplumda meydana gelen önemli değişiklikler, tarihi ve siyasi olaylar edebi eserlerde sıklıkla kullanıldı.
Meşrutiyet Dönemi Edebiyatı, sadece edebi türlerin gelişimi ile sınırlı kalmadı. Bu dönemde, özellikle 'Servet-i Fünun' dergisi, birçok ünlü yazarın ve şairin eserlerinin yayınlanmasına olanak sağladı. Bu da Osmanlı İmparatorluğu'ndaki okuryazar kesime seslerinin duyurulması için büyük bir fırsat oluşturdu.
Özetle, Meşrutiyet Dönemi Edebiyatı, Osmanlı İmparatorluğu'nun modernleşme çabaları sırasında ortaya çıkan bir dönemdir. Bu dönemde, Batı etkileri altında kalmakla birlikte, Osmanlı İmparatorluğu'nun kültürel mirasına da bağlı kalmayı başardı. Bu dönemde ortaya çıkan eserler, günümüze kadar unutulmamış başyapıtlar olarak kalmıştır.
En Önemli Eserler
Meşrutiyet Dönemi, Türk edebiyatının önemli dönemeçlerinden biridir. Bu döneme ait edebi eserler, Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşanan değişim ve dönüşümü yansıtmaktadır. Bu dönemde, toplumsal, siyasal ve kültürel hayatta meydana gelen değişiklikler edebiyata da yansımıştır. Bu yazımızda sizler için Meşrutiyet Dönemi'ne ait en önemli edebi eserleri inceleyeceğiz.
İlk olarak, Namık Kemal'in "İntibah" adlı romanı dönemin en önemli eserlerinden biridir. Bu roman, Kurtuluş Savaşı’nın mücadeleci kahramanlarını ve politik İslamcı düşünceleri önceden yakalayan bir eser olarak kabul edilir. İkinci olarak, Ahmed Midhat Efendi'nin "Felatun Bey ve Rakım Efendi" adlı romanı Meşrutiyet Dönemi'nin başyapıtlarından biridir. Bu roman, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki modernleşmenin yarattığı çekişmeler ve toplumda meydana gelen değişimleri ele alır.
Üçüncü olarak, Halit Ziya Uşaklıgil'in "Aşk-ı Memnu" adlı romanı, dönemin en fazla okunan eserlerinden biridir. Bu roman, aristokrat bir ailenin hayatını anlatan bir aşk hikayesidir ve İstanbul'un toplumsal yapısını ve aristokrasiyi ele alır.
Dördüncü olarak, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun "Sodom ve Gomore" adlı romanı dönemin en önemli edebi eserlerinden biridir. Bu roman, çöküş sürecinde olan Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşanan politik ve kültürel çatışmalara odaklanmaktadır.
Son olarak, Yahya Kemal Beyatlı'nın "Eğil Dağlar" adlı şiiri, Meşrutiyet Dönemi şiirinin görkemli bir örneğidir. Bu şiir, Anadolu'nun batısındaki Manisa ilinin doğal güzelliklerini ve tarihini yansıtmaktadır.
Bu edebi eserler, Meşrutiyet Dönemi'nin kültürel, siyasal ve toplumsal dokusunu yansıtmaktadır. Bu eserler, Türk edebiyatının dünya literatüründeki yerini sağlamlaştırmış ve Türk edebiyatına yeni bir soluk getirmiştir.
Saadet Hanım'ın Kısmeti
Saadet Hanım'ın Kısmeti, Ahmet Mithat Efendi tarafından yazılan ve Meşrutiyet Dönemi edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. Roman, bir Türk kadınının hayatını anlatır. Saadet Hanım, zengin bir aileden gelir ve güzelliği ve zekasıyla dikkat çeker. Ancak, babasının isteğiyle bir adamla evlenir ve hayatı değişir.
Saadet Hanım'ın kısmeti o kadar değişir ki eşi, onu canından bezdirecek kadar kötü davranmaya başlar. Saadet Hanım, bu duruma tahammül edemez ve ailesinin yardımıyla eşinden ayrılır. İstanbul'da bir süre çalışır ve sonunda bir başka adamla evlenir. Ancak, bu evlilikte de mutlu değildir ve çocuklarıyla birlikte köye taşınır. Roman, burada farklı bir toplumun öyküsünü anlatır.
| Karakterler | Özellikleri |
|---|---|
| Saadet Hanım | Güzelliği ve zekasıyla dikkat çeker, zorlu hayat koşullarına rağmen ayakta kalır |
| Eşi | Kötü davranır ve Saadet Hanım'ı mutsuz eder |
| Yakın Aile Bireyleri | Saadet Hanım'a yardımcı olurlar |
- Roman, Meşrutiyet Dönemi'nde yazılmış ve kadınların hayatına dair toplumsal bir eleştiri içermiştir.
- Saadet Hanım, dönemin Türk kadınının zorlu yaşam koşullarını yansıtır.
- Roman, Türk roman tarihinin ilk kadın kahramanı olan Saadet Hanım'ı konu almıştır.
Saadet Hanım'ın Kısmeti, Meşrutiyet Dönemi edebiyatının önemli romanlarından biridir ve dönemin toplumsal sorunlarına bakış açısı açısından da önemlidir. Ahmet Mithat Efendi'nin, Türk edebiyatına kadın kahramanların yer aldığı eserler kazandırması, Türk edebiyatında kadınların önemli bir yere sahip olduğunu göstermiştir.
Karakterlerin Analizi
Saadet Hanım'ın Kısmeti, dönemin toplumsal sorunlarını ele alan, toplumsal yapının bir yansımasını veren ve bireylerin psikolojilerini detaylı bir şekilde inceleyen bir edebi eserdir. Bu eserde yer alan karakterler, dönemin toplumsal sınıf farklılıklarını ve bu farklılıkların yol açtığı sorunları gözler önüne sermektedir.
Saadet Hanım'ın Kısmeti'nde yer alan karakterlerin en dikkat çekici özelliği, gerçek hayatta var olan insanların bir yansıması olarak karşımıza çıkmasıdır. Eserin baş kahramanı Saadet Hanım, zengin bir ailenin kızıdır ve toplumsal ayrıcalıklarının farkındadır. Ancak, dönemin toplumsal yapısı onu da kısıtlamaktadır. Bu durum, Saadet Hanım'ın iç dünyasında çatışmalara neden olmaktadır.
Diğer karakterler de toplumsal sınıf farklılıklarının etkisi altındadır. Örneğin, Şeküre Hanım gibi köklü bir ailenin kızı olan karakterler, zenginliklerinden dolayı kendilerine birçok kapıyı açarken, aynı zamanda belirli toplumsal kodlara da uymak zorundadırlar. Ancak, eserde yer alan farklı karakterlerin psikolojileri bu sınırların önemini sorgulamaktadır.
Başka bir örnek olarak, Ali Efendi karakteri verilebilir. Ali Efendi, bir öğretmendir ve toplumsal konumundan dolayı, yoksullukla mücadele etmek zorundadır. Ancak, o da insanların zihinlerinde bulunan sınırların farkındadır ve bu sınırların ötesine geçmek için mücadele vermektedir.
Tüm karakterlerin ortak yanları, iç dünyalarının detaylı bir şekilde ele alınmasıdır. Bu da yazarın, yalnızca olayları değil, karakterlerin psikolojik süreçlerini de ele aldığını göstermektedir.
Dönemin Toplumsal Sorunlarına Bakış
Saadet Hanım'ın Kısmeti, Meşrutiyet Dönemi'nin toplumsal sorunlarına eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Eser, dönemin kadınlarının maruz kaldığı ayrımcılık, yoksulluk ve eğitim imkânlarındaki engeller gibi birçok sosyal sorunu ele alıyor.
Saadet Hanım, yoksulluğu nedeniyle kızlarını okuldan çıkarmak zorunda kalan bir annedir. Eser boyunca, yoksul ailelerin eğitim alanında karşılaştığı engeller vurgulanmaktadır. Roman ayrıca, kadınların toplumdaki ikincil konumunu ele alır. Saadet Hanım'ın Kısmeti, kültürel mirasın korunması ve cinsiyet eşitliği gibi konulara da değinir.
Bununla birlikte, eserdeki toplumsal eleştiri, sadece bu sorunları belirtmekle kalmıyor, aynı zamanda bu sorunların çözümü için önerilerde de bulunuyor. Eserde, eğitimin önemi ve kadınların eğitimi üzerinde durularak, toplumsal değişim için yapılabileceklerin altı çiziliyor.
Mai ve Siyah
Meşrutiyet Dönemi'nin en önemli romanlarından biri olan "Mai ve Siyah", Mehmet Rauf tarafından kaleme alınmıştır. Roman, dönemin toplumsal konularına ve aşkın gücüne değinmektedir. İstanbul'da geçen hikayede, Halit Ayarcı adındaki genç bir adamın hayatına odaklanılmaktadır.
Halit bir yandan eğitim hayatına devam ederken, diğer yandan aşk ile mücadele etmektedir. Aynı zamanda, siyasi olayların da içinde yer aldığı bir dönemde yaşamaktadır. Halit'in aşkı ve idealleri arasında sıkışıp kalan hayatı, okuyucuların ilgiyle takip ettiği bir hikaye haline gelmiştir.
Romanın en dikkat çeken özelliği, dönemin toplumsal sorunlarına dair eleştirilerdir. Yoksulluk, işsizlik, eğitim sorunları gibi pek çok konuda roman okuyucularının ilgi odağı olmuştur. Bunun yanı sıra, romanda sık sık siyasi konulara da yer verilmiştir.
"Mai ve Siyah", yalnızca Meşrutiyet Dönemi'nin edebiyatına değil, Türk Edebiyatı'nın geneline büyük bir etki yapmıştır. Özellikle karakter analizi ve toplumsal eleştirileriyle, Türk edebiyatındaki yerini sağlamlaştırmıştır.
Genel olarak, "Mai ve Siyah" hem dönemin toplumsal dinamiklerini araştırmak isteyenler hem de edebiyat tarihine meraklı olanların ilgiyle okuyacağı bir eserdir.
Mehmet Rauf'un Roman Anlayışı
Mehmet Rauf, Meşrutiyet Dönemi edebiyatında önemli bir yere sahip olan bir yazarımızdır. Romanlarda sade bir üslup benimseyen yazar, genellikle toplumsal sorunlara değinir. Romanlarında kişisel hayatın yanı sıra toplumsal sorunları da ele alan yazar, okuyucunun hayatın gerçeklerini görme fırsatına sahip olmasını sağlar.
Mehmet Rauf, karakterlerin psikolojik durumlarını ve iç dünyalarını ön planda tutar. Bu sayede okuyucu, roman karakterleri ile empati kurarak kendini olayların içindeymiş gibi hissedebilir. Romanlarında, kahramanların davranışlarının arkasındaki toplumsal ve ekonomik nedenlerin farkında olur ve okuyucunun da buna dikkatini çeker.
Yazarın romanlarındaki diğer bir önemli özellik ise gerçekçiliği yansıtmasıdır. Yazar, toplumsal hayatta yaşanan olayları romanlarına yansıtırken gerçekçi bir üslup kullanır. Dönemin sıkıntılarını ve insanların yaşam mücadelelerini okuyucuya aktarır. Romanlarında, okuyucunun da içinde bulunduğu toplumsal sorunlara değinir. Okuyucu, romanların aracılığıyla dönemin toplumsal ve ekonomik sorunlarını gözlemleyebilir ve çözüm önerileri üretebilir.
Mehmet Rauf, klasik roman anlayışından farklı bir üslup benimseyerek, zengin roman karakterleri ve atmızlaştırılmış anlatımıyla dikkat çeker. Akıcı ve sade bir anlatımla romanlarında toplumsal olayları yansıtır. Yazar, gerçekçi romanlarıyla günümüz edebiyatına da ilham vermiştir.
Dönemin Siyasi Konjonktürüyle İlişki
Mai ve Siyah romanı, Meşrutiyet Dönemi Türk edebiyatının en önemli eserleri arasındadır ve dönemin siyasi konjonktürüyle de iç içedir. Bu roman, II. Abdülhamid dönemi sonrasında, genç cumhuriyetin ortaya çıktığı dönemlerde ortaya çıkmıştır.
Romanın yazarı olan Mehmet Rauf, dönemin siyasi ve toplumsal olaylarını eleştirel bir bakış açısıyla ele almıştır. Romanında, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin siyasi görüşleri de yer almaktadır. O dönemde, İttihat ve Terakki Cemiyeti, cumhuriyetçi bir görüşe sahipti ve bu gelenek, Mehmet Rauf'un romanında da bariz bir şekilde görülmektedir.
- Mai ve Siyah romanında, dönemin siyasi liderlerinin eleştirisi yapılır.
- Yazar, dönemin siyasi olaylarının etkilerinin toplum üzerindeki yansımalarını anlatır.
Bunların yanı sıra, romanın karakterleri arasında da siyasi görüş ayrılıkları göze çarpar. Örneğin, Boran Bey'in siyasi görüşleri, Mustafa'nınkilerle tamamen zıttır. Bu farklı görüşler, dönemin siyasi konjonktürünün yansımasını yansıtır. Mehmet Rauf, romanında, toplumda görülen siyasi ayrışmayı ve çekişmeleri açık bir şekilde ele almıştır.
Sonuç olarak, Meşrutiyet Dönemi edebiyatı, dönemin siyasi ve toplumsal koşullarının etkisi altında gelişmiştir. Bu, edebiyat eserlerinde ve yazarların bakış açılarında açıkça görülmektedir. Mai ve Siyah da, Meşrutiyet Dönemi romanlarının en önemlilerinden biri olarak, dönemin siyasi konjonktürüyle ilişkisini yansıtmaktadır.
Meşrutiyet Dönemi Şiiri
Meşrutiyet Dönemi Şiiri, Tanzimat Dönemi'nde başlayan şiir anlayışının devamı niteliğindedir. Bu dönemde Fransız Edebiyatı’nın etkisi altında kalan şiirler, genellikle toplumsal konulardan ziyade insanın ruhsal durumlarına odaklanmıştır. Meşrutiyet Dönemi Şiiri'nin temel özellikleri arasında, şiirlerde sade bir dil kullanımı, halkın anlayabileceği bir üslup, doğa ve insan sevgisi yer alır.
Meşrutiyet Dönemi Şiiri'nde kullanılan temalar, kederli ve acılı duyguları yansıtan ayrılık, özlem, aşk, tabiat, yurt sevgisi, insan sevgisi gibi konulardan oluşur. Şiirlerde, halkın gerçek hayatından sahneler, doğanın güzellikleri ve yurt sevgisi ön plandadır. Meşrutiyet Dönemi Şiiri'nin öne çıkan özelliklerinden biri de, şairlerin şiirlerindeki kelimeleri seçerken titiz davranıp, şiirlerini akıcı bir şekilde oluşturmalarıdır.
Şairler, şiirlerinde toplumsal konuları işlemekten ziyade, bireysel duyguları, hisleri dile getirerek okuyucuları etkilemeyi hedeflemişlerdir. Galip Hoca, Tevfik Fikret, Yahya Kemal, Halit Ziya Uşaklıgil, Ahmet Haşim gibi önde gelen şairler, bu dönemin önemli edebiyatçıları arasında yer almaktadır.
Meşrutiyet Dönemi Şiiri, Türk edebiyatının modernleşmesinde büyük rol oynamıştır. Dönemin şairleri, şiirlerindeki sade dil ve anlatım tarzı ile topluma seslenirken, aynı zamanda kendi hayatlarındaki ruhsal durumlarına yansıttıkları duyguları okuyucularına yansıtmayı başarmışlardır. Bu dönemin şiirleri, günümüz edebiyatının temellerini oluşturan yapı taşlarından biridir.
Sabahattin Ali'nin Şiirleri
Sabahattin Ali, Meşrutiyet Dönemi edebiyatının en önemli şairlerinden biri olarak kabul edilir. Şiirlerinde karamsarlık ve hüzün temasını işleyen Sabahattin Ali, aynı zamanda toplumsal sorunlara da dikkat çeker. Şiirlerinde sade bir dil kullanması, okuyucuların anlamasını kolaylaştırmaktadır.
Sabahattin Ali'nin en ünlü şiirlerinden biri "Sesini Kaybeden Şehir"dir. Şiirinde yıkılmış bir şehrin yalnızlığını ve sessizliğini anlatır. Şiirinde kullanılan kelimeler ve tasvirler, okuyucuyu şiirdeki duyguya yakınlaştırmaktadır.
"Sabrımın Son Günü" adlı şiirinde ise Sabahattin Ali, zamanın insanlara verdiği acıyı işler. Şiirinde baskıya, zulme ve insanların kendi kendilerini yok etmelerine değinir. Aynı zamanda, şiirinde insanların yaşam şartlarını da eleştirir.
Sabahattin Ali'nin şiirlerinde doğa tasvirleri de sıkça kullanılır. "Dağlar ve Rüzgar" adlı şiirinde doğanın güzelliği işlenirken, "Kanatların Çırpınışı" adlı şiirinde doğanın acımasızlığı anlatılır.
Sonuç olarak, Sabahattin Ali Meşrutiyet Dönemi edebiyatının en önemli şairlerinden biri olarak kabul edilir. Duygusal ve anlamlı şiirleriyle okuyucuları etkilemektedir. Sade bir dil kullanması okuyucuların anlamasını kolaylaştırırken, toplumsal sorunlara dikkat çekmesi de şiirlerini güçlendirmektedir.
Şiirsel Akımları
Meşrutiyet Dönemi’nde edebiyatın yanı sıra şiirsel akımlar da gelişme göstermiştir. Belli başlı şiir akımları bulunmaktadır. Bunların başında Servet-i Fünun (Edebiyatı Cedide) gelir. Servet-i Fünun şairleri, Batı etkisi altında kalarak, sade ve açık bir dil kullanmaktan uzaklaşarak, şiirde zengin bir dil kullanmışlardır. Şiirde abartı, mecaz kullanımı ve sanatsal ifadeye daha çok önem verilmiştir.
Başka bir önemli şiir akımı ise Fecr-i Ati (Gelecek Şafağı) akımıdır. Bu akımın şairleri, daha sade ve anlaşılır bir dille şiirlerini oluşturmuşlardır. Toplumda meydana gelen değişimleri şiirlerine konu edinerek, şiirde milli ve sosyal temalar işlemişlerdir. Şiirlerinde ayrıca duygusallığa daha çok yer verilmiştir.
Bunların yanında, Tanzimat ve Servet-i Fünun şiirlerinin özelliklerini dengeli bir şekilde birleştirerek, bu akımlara bir alternatif sunan Milli Edebiyat akımı gelişmiştir. Milli Edebiyat akımı şairleri, milli ve yerli unsurları, şiirlerinde ön plana çıkarmışlardır. Ayrıca, toplumun düşünsel sorunlarına da değinmişlerdir.
Şiirsel akımlar, Meşrutiyet Dönemi'nde edebiyatın genel anlamda gelişmesine katkı sağlamıştır. Şairler, şiirlerinde milli ve sosyal temalara yer verirken, toplumsal sorunlarla da yüzleşmişlerdir.
Meşrutiyet Dönemi Güzergahı
Meşrutiyet Dönemi edebiyatı, bilindiği gibi Türk edebiyatında bir dönüm noktasıdır. Bu dönemde, yazarlarımız Batı'daki gelişmeleri yakından takip edip, Batı edebiyatı örnek alınarak Türk edebiyatında farklı bir yol ve tarz oluşturmaya çalıştılar. Bu çalışmalar, Osmanlı'daki meşrutiyet ilanı ve sonrasında da etkisini gösterdi. Meşrutiyet'in ilanı, aynı zamanda Türk edebiyatında yeni bir sürecin başlamasına da sebep oldu.
Meşrutiyet Dönemi'nde edebiyat, ciddi bir dönüşüm yaşadı. Yazarlar okuru etkilemek için farklı teknikler kullanmaya başladı. Meşrutiyet dönemi yazarları, Batı edebiyatını öğrenmek için yoğun bir çaba harcadılar. Batı'daki çağdaş edebiyatta olan gelişmeleri takip etmeye çalıştılar. Kendi ülkelerinde hüküm süren zorluklar yüzünden yazarlarımız, Batı'ya yönelerek, Batı edebiyatının izini sürdüler. Bu da edebiyatlarımızda önemli bir değişim ve dönüşüm yaşanmasına sebep oldu.
Yazarlar, Meşrutiyet döneminde siyasi ve sosyal sorunlarla ilgili konuları ele aldılar. Siyasi konulardaki eserler, genellikle halkı aydınlatmak için yazılan eserlerdi. Bu dönemde bulunan diğer önemli bir konu ise, toplumdan kaynaklanan sorunlar ve sıkıntılardı. Bu konular genellikle romanlarda işlendi. Meşrutiyet dönemi edebiyatı, Türk edebiyatının gelişimi açısından önemli bir dönüm noktasıdır.
Meşrutiyet dönemi edebiyatı, dönemin şartlarından ve toplumun beklentilerinden etkilendi. Yazarlar, toplumun beklentilerine yanıt vermeye çalıştılar ve farklı bir edebi tarz geliştirdiler. Bu tarz, Türk edebiyatının sonraki dönemleri için de bir örnek oldu.
Meşrutiyet Dönemi’nde edebiyatın ilerleyişi ve sonuçları hakkında tartışmalar hala devam ediyor. Bazı araştırmacılar, Meşrutiyet dönemi edebiyatının sadece edebiyat tarihinde bir dönüm noktası olduğunu düşünürken, bazıları bu dönemin edebiyatımızın Altın Çağı olduğunu savunuyor. Her ne olursa olsun, bu dönemde yazılan eserler, Türk edebiyat tarihinde önemli bir yer tutuyor ve edebiyatımıza yön veren önemli eserlerdir.