Batık şehirlerin unutulmaz hikayeleriyle dolu bir serüvene hazır olun. Tarihin kaybolan yerleri arasında keşfe çıkın ve zengin kültürümüzün izlerini sürün. Batık Şehirlerin Sıradışı Hikayeleri kitabı ile maceranız başlıyor!

Bir zamanlar insanların yaşadığı ancak şimdi su altında kalmış olan batık şehirler, tarihimize ışık tutan ilginç hikayeler barındırıyor. Dünya genelinde pek çok farklı bölgede bulunan bu şehirlerin kayboluş nedenleri de oldukça çeşitli. Kimi şehirler doğal afetler sonucu, kimileri ise insan eliyle yapılan yanlış müdahaleler nedeniyle su altında kalmıştır.

Batık şehirler arasında en bilinenlerinden biri de Pompeii'dir. Vesuv Yanardağı'nın patlaması sonucu tamamen yok olan şehir, yüzlerce yıl boyunca neredeyse unutulmuştu. Ancak keşfinden sonra lanetli olduğu düşünüldü ve popüler kültürde sıkça yer buldu.

Batık şehirlerin bir diğer popüler örneği ise efsanelerle dolu Atlantis şehridir. Atlantis'in var olup olmadığı tartışılsa da bu kayıp şehir hakkındaki hikayeler her zaman ilgi çekici kalmıştır.

• Fengdu: Çin Seddi üzerinde yer alan bu şehir, su altında kalmadan önce ölüler diyarı olarak bilinmekteydi.
• Hasankeyf: Selçuklu döneminde çok önemli bir merkez olan Hasankeyf, günümüzde Ilısu Barajı inşaatı nedeniyle sular altına kalmıştır.
• Thonis-Heracleion: Nildelta'sının altında bir liman kenti olan Thonis-Heracleion, çok çeşitli teorilere konu olmuştur.

Bu ve benzeri ilginç hikayeleri içeren batık şehirler, dünya tarihine ışık tutan önemli kaynaklar haline gelmiştir. Müze ve arkeolojik çalışmalar sayesinde bugün bile hala keşfedilmemiş yüzlerce batık şehir olduğu düşünülmektedir.

Pompeii'nin Lanetli Şehri

Antik Roma dönemine ait Pompeii şehri, günümüzde hala turistlerin ilgisini çekmektedir. Ancak şehir, tarihin karanlık bir döneminde hiçbir uyarı olmadan yok oldu. Vesuv Yanardağı'nın patlaması sonucu 79 yılında kaybolan Pompeii, neredeyse 1700 yıl boyunca yerin altında kaldı.

Pompeii, tekrar gün yüzüne çıkartıldığında, şehrin göz kamaştırıcı mimarisinin yanı sıra trajik hikayeleriyle de ünlü oldu. Yüzlerce insanın yaşamını kaybettiği bu felaketin, şehri lanetli bir yer haline getirdiği düşünülüyordu. Nitekim, Pompeii'nin bazı ayinler ve uygulamalar için kullanıldığına inanılıyordu. Bu nedenle, turistler bugün bile şehri ziyaret ederken, gizemli aura ile sarılı olan Pompeii'nin lanetli olduğunu söylerler.

Ancak, Pompeii'nin lanetli olmasının nedeni yalnızca felaketle sınırlı değildir. Pompeii'de, Romalıların cinsel hayatlarına dair çeşitli detayların korunduğu freskler de bulundu. Bu nedenle, Bazılarınca lanetli olduğuna inanılan Pompeii, tarihin en ilginç şehirlerinden biridir.

Atlantis'in Efsanesi

Atlantis, antik bir Yunan efsanesine göre, büyük bir uygarlığa sahip olan, zengin ve güçlü bir şehirdir. Ancak, su altında kalarak yok olan bu şehrin gerçekliği hala tartışmalıdır.

Platon'un Timeus ve Critias adlı eserlerinde, Atlantis'in, İspanya ve Afrika arasında bulunan bir ada olduğu belirtilmektedir. Burada yaşayan insanların teknolojik olarak çok gelişmiş oldukları, zenginliklerinin yanı sıra ordu ve donanmalarının güçlü olduğu belirtilmektedir. Ancak, insanların kendilerini güçlü hissetmeleri, sonunda onları adaletli olmaktan uzaklaştırmıştır.

Bir başka efsaneye göre, Atlantis, kayalık bir adanın üzerinde yer alan ihtişamlı bir şehirdi. Atlantis krallığının yöneticileri, Poseidon'un soyundan olanlar tarafından seçiliyorlardı ve bu soydan gelenler Poseidon tarafından korunuyorlardı. Ancak, bir gün Yunan tanrısı Zeus, Poseidon'a, Atlantis'in yaptığı kötü şeyler nedeniyle cezalandırması için emir verdi. Poseidon, Atlantis'i denize batırmak için deprem ve tsunami gibi doğal afetleri kullanmıştır.

Bu iki efsane de gerçeği yansıtmayabilir ancak, Atlantis hikayesi bugüne kadar canlılığını koruyor ve insanların hayal gücünü harekete geçirmeye devam ediyor. Atlantis'in gerçekliği hala araştırılmaya devam ediliyor ve su altında yapılan araştırmalar sonucu, bazı kalıntılar ortaya çıkmış olsa da, Atlantis'in gerçeği net bir şekilde açığa çıkmamıştır.

Bir Roma Kahramanı: Cività di Bagnoregio

İtalya'nın Lazio bölgesinde yer alan ve "ölü şehir" olarak da bilinen Cività di Bagnoregio, yıkılma riski sebebiyle terk edilmiş bir şehirdir. Şehir, Orvieto'ya yakın bir konumda bulunmaktadır.

Cività di Bagnoregio, tamamen tepe üzerine kurulmuştur ve yıllardır çöküş halindedir. Zeminin erozyonu nedeniyle şehir, yavaş yavaş kendini kaybederken, sonunda yere çökmesi korkusu ortaya çıktı.

Anlamlı bir şekilde, 17. yüzyılda, şehrin kurtarıcısı bir Roma kahramanı olan San Bonaventura tarafından seçildi. Şehrin ciddi bir restorasyona ihtiyacı vardı ve Bonaventura, şehirdeki kilisenin sahibi olarak, bina ve diğer yapıların yeniden inşası için bütün bir kanalizasyon sistemi inşa etmek de dahil olmak üzere büyük bir restorasyon projesinde yer aldı. Bugün, şehir tamamen turistik bir bölge ve Roma dönemine ait zengin tarihi mirası ile tanınmaktadır.

Çin Seddi'nin Batmış Bölgesi: Fengdu

Fengdu, Çin Seddi'nin batmış bölgesi olarak bilinen ve ölüler diyarı olarak anılan kaybolmuş bir şehirdir. Yangtze Nehri'nin ortasında yer alır ve geleneksel Çin medeniyetinin bir parçasıdır.

Fengdu, 'Öbür Dünya Nehri'nin kıyısındadır ve ölümden sonra geçilmesi gereken son duraktır. Bu nedenle, Fengdu'nun tapınakları ve anıtları, ölümden sonra hayatta kalabilmenin sırlarının araştırıldığı yerler olmuştur. Fengdu, Çin Seddi'nin yanı sıra pagoda ve tapınaklarla da ünlüdür. Turistlerin büyük bir ilgi gösterdiği bu şehir, Çin tarihinin önemli bir parçasını oluşturur.

Fengdu'nun kayboluşunun nedeni tam olarak bilinmese de, bazı teoriler kirlilik ve su altındaki kayaların çöküşünden kaynaklandığını iddia eder. Fengdu'nun sular altında kalan bölgesi, dalış severler için popüler bir yer olmuştur. Bu bölgede gezerken, şehrin antik tapınaklarının, tapınak duvarlarının ve eski Çin mimarisi gibi pek çok kalıntının izlerine rastlanır.

• Batık Fengdu Şehri, öbür tarafta hayatta kalmanın sırlarını keşfetmek isteyenler için bir araştırma ve ziyaret yeri.
• Şehrin sular altında kalan bölgesi, dalış severler için popüler bir yerdir ve antik tapınakların kalıntılarına ev sahipliği yapar.
• Fengdu, turistlerin büyük bir ilgi gösterdiği ve Çin tarihinin önemli bir parçasını oluşturan bir şehirdir.

Selçuklu Kenti: Hasankeyf

Selçuklu dönemine ait tarihi yapıları ile ünlü Hasankeyf, Tigris Nehri'nin kıyısında yer alır. Ancak üzücü bir haber var ki, Ilısu Barajı inşaatı nedeniyle sular altında kalmıştır. Ilısu Barajı yapımı nedeniyle birçok kültürel miras yok olmuştur. 1260 yılında Moğol istilasına uğrayan Hasankeyf, Osmanlı döneminde Koruköy adı ile anılmıştır. Günümüzde sular altında kalan ve kaybolan yapıları yüzünden üzüntü veren bu kentin tarihi İlkçağ'a kadar uzanır.

Hasankeyf, Günümüzde Batman il sınırlarında kalan antik bir kenttir. Hadrianus Köprüsü gibi mimari harikaları, entrikaları ve sıradışı hikayeleri ile insanları kendine hayran bırakır. 1981 yılından bu yana Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Hasankeyf, keşfedilmeyi bekleyen sıradışı bir yerdir. Eski tarihlerde, bölgeyi ziyaret edenler Hasankeyf'in güzellikleri, tarihi yapıları ile kentte yaşayanların kültürleri hakkında bilgi sahibi olabiliyorlardı. Ancak Ilısu Barajı inşaatı nedeniyle artık bu antik kent, sular altında kalmıştır.

Hasankeyf'in eski tarih ve medeniyetler bakımından zengin olduğu bilinmektedir. O dönemlerde yapılan ve sular altında kalan camiler, saraylar, medreseler şimdi yaşadığımız dünya hakkında birçok bilgiyi barındırıyordu. Oluşan mağara yapıları ise, tarih öncesi yaşam hakkında ipuçları vermektedir. Maalesef, Ilısu Barajı inşaatı nedeniyle tarihi birçok yapıda yok olmuştur. Bölgenin bu şekilde yok olması, sadece bölgedeki kültürel değerlerin yok olması değil, aynı zamanda doğal zenginliklerin de kaybolması anlamına gelir.

Yunan Mitolojisindeki Şehir: Helike

Helike, tarihi M.S. 5. yüzyıla kadar uzanan ve Yunan mitolojisinde önemli bir yere sahip olan bir şehirdi. Ancak, M.S. 373 yılında yaşanan bir deprem ve ardından gelen tsunami nedeniyle tamamen deniz altında kaldı.

Bu olay, antik dünyadaki en büyük doğal afetlerden biri olarak kaydedildi ve Helike'nin yok oluşunun arkasında da bir mit yattığı düşünüldü. Mythical Atlantis şehrinin kayboluşuyla benzerlik gösteren bu hikaye, araştırmacıların ilgisini her zaman çekti.

Son yıllarda yapılan araştırmalar, Helike'deki Athena Tapınağı'nın kalıntılarını ortaya çıkardı. Tapınak, şehrin en önemli yapılarından biriydi ve adını ünlü Yunan tanrıçasından almıştı. Bugün tapınak kalıntıları ziyaret edilebiliyor ve Helike'nin yok oluşuna dair hikayeleri canlandırıyor.

Helike'nin yok oluşu, antik dünyanın dağılmaya başladığı bir dönemde gerçekleşti. Bugün, bilim adamları, Helike'nin kayboluşunu inceleyerek daha iyi bir doğal afet planlaması yapmak için çalışıyorlar. Helike, hem mitolojik hem de tarihi açıdan ilginç bir hikayeye sahip ve bugün bile merak uyandırıyor.

Yol Üzerindeki Şehir: Thonis-Heracleion

Thonis-Heracleion, Batı Mısır'da Nil Nehri'nin altında bulunan bir antik liman kentidir. MÖ 12. yüzyılda kurulduğu ve MÖ 6. yüzyılda kaybolduğu tahmin ediliyor. Bu şehir kaybolduktan sonra uzun yıllar boyunca unutulmuş ve dünya tarafından unutulmuştur. Fakat 2000 yılında, Franck Goddio liderliğindeki bir arkeoloji ekibi tarafından yeniden keşfedildi.

Bu kayıp şehrin neden kaybolduğuna dair çeşitli teoriler var. Bazı araştırmacılar, şehrin sele neden olan yüksek sular seviyesine neden olduğunu ve sonrasında da kumlu bir gölün altında kaldığını düşünüyor. Diğerleri ise, şehrin imparatorluğun yıkılması sonucu Amon-Ra tapınağına karşı çıkan bir isyan sırasında yok edildiğini iddia ediyor.

Thonis-Heracleion'un kaybolmasının ardındaki bir başka teori de, şehrin Nil Nehri yatağının değişmesi sonucu onu kaplayan kumlu bir gölün altına gömülmesidir. Bu teori, şehrin yavaş yavaş gömüldüğünü ve sonunda tamamen kaybolduğunu düşündürmektedir. Ancak, bunların hiçbiri kesin bir kanıt olmadığı için hala tartışılıyor.

Kızıldeniz'in Batık Şehri: Sharm el-Sheikh

Kızıldeniz'in muhteşem sahilinde yer alan Sharm el-Sheikh, dünyanın dört bir yanından turistleri ağırlıyor. Fakat bu güzel tatil beldesinde sadece günümüzde yaşayan insanlar değil, binlerce yıl öncesine ait kalıntılar da bulunuyor.

Sharm el-Sheikh'in batık şehrini keşfetmek, geçmişe yolculuk yapmak anlamına geliyor. Bu antik şehrin paha biçilemeyen kültürel ve tarihi değeri var.

Peki bu şehir kimlere ev sahipliği yapıyordu? Sharm el-Sheikh, antik Mısır ve Roma dönemlerinde büyük bir öneme sahip bir liman kenti olarak kullanılıyordu. Ayrıca kent, Kızıldeniz'in ticaret yolu üzerinde de yer alıyordu.

Sharm el-Sheikh'in batık şehrini keşfetmek isteyenler, dalış yaparak bu antik yerleşim yerinin kalıntılarına ulaşabilirler. Şehrin, denizin altında kalan yapıları arasında tapınaklar, anıtlar, amfi tiyatrolar ve su kanalları yer almaktadır.

Sharm el-Sheikh'in tarihi ve kültürel değerleri, tatil beldesinde tatil yapan turistler tarafından keşfedildikçe, bu şehrin daha da ünlü olacağı hiç şüphesiz.

Mısır Sahillerindeki Şehir: Alexandria

M.Ö. 4. yüzyılda Mısırlılar tarafından kurulan Alexandria şehri, Mısır'ın kültürel ve sanat merkezi olarak bilinirdi. Tarihi boyunca bilim, felsefe, matematik, sanat ve mimari gibi alanlarda birçok önemli figürü barındırdı. Ancak, şehir deniz seviyesinin yükselmesi ve depremler nedeniyle zaman içinde kaybolmaya başladı.

İlk olarak, 365 yılında meydana gelen büyük bir deprem şehrin önemli binalarının çoğunu yıktı. Daha sonra, İskenderiye Körfezi'nin genişlemesi nedeniyle şehir deniz suları altında kalmaya başladı. Zamanla, limana giriş yapmak zorlaştı ve ticaret durdu. Dahası, Fatımiler'in bölgedeki egemenliğinin sona ermesiyle, şehir yavaş yavaş terk edildi.

Birçok tarihçiye göre, İskenderiye Kütüphanesi'nin yıkımı da şehrin kaybolmasına katkıda bulundu. Ancak, bu konuda bazı tartışmalar da vardır. Şimdiki modern İskenderiye, eski şehirlerinin kalıntılarına ev sahipliği yapmaktadır, ancak tam olarak kaybolan eski şehirlerinin tamamı hala keşfedilmemiştir.