Dinler arasındaki ayrımcılığı sonlandırmak için birçok öğreti ve inanış mücadele veriyor İster İslam'dan, ister Yahudilik'ten veya Hristiyanlık'tan olsun, tüm dinler adaletli ve eşitlikçi bir dünya için mücadele ediyor Önyargılara karşı savaşan bu öğretiler, insanlar arasındaki huzur ve barışı korumak için çaba harcıyor Dinlerin mesajlarına kulak vererek, önyargılı düşüncelerden kurtulup hoşgörü ve birlik içinde yaşamanın kapısını açabiliriz

Dinler, insanların inançlarını yaşamasına rehberlik eden önemli birer yapıdır. Dünya üzerinde birçok farklı din bulunuyor ve bu dinler kendi içlerinde birçok farklı mezhep ve görüşlere ayrılıyor. Ancak tüm dinlerin ortak olarak üzerinde durduğu önemli bir konu vardır: ayrımcılık ve önyargıya karşı duruş. Dünya dinleri, insanları ne olursa olsun aynı kefede değerlendirmek ve onlara sevgiyle yaklaşmak konusunda mesajlar verirler.

İslam dininde her insanın eşit olduğu ve ırk, cinsiyet, dil, din gibi farklılıkların hiçbir zaman bir insanın değerinden bir şey eksiltmediği vurgulanır. Hristiyanlıkta da aynı şekilde insanların eşit olduğu ve hiçkimseye ayrımcılık yapılmaması gerektiği mesajı verilir. Protestanlık, Lutheranizm ve Anglikanlık gibi farklı Hristiyan mezhepleri de bu konuda benzer yaklaşımlar sergilerler. Katoliklik de insanların birbirleriyle eşit olduğunu ve ayrımcılık yapılmaması gerektiğini vurgular.

Yahudilikte de insanların değerli olduğu ve hepsinin Tanrı tarafından yaratılmış olduğu mesajı en önemli prensiplerden biridir. Ortodoksluk ve Reform Yahudiliği de benzer bir şekilde bu konuda tutum alırlar. Budizm dininde de insanların birbirleriyle eşit olduğu ve herkesin aynı şekilde değerli olduğu öğretilir. Hint dinleri arasında yer alan Hinduizm, Jainizm ve Sihizm de insanların eşit olduğunu ve herkesin aynı değerde olduğunu vurgular. Bahailik ise tüm insanların kardeş olduğunu ve hiçbirinin diğerinden üstün olmadığını benimser.

İslam

İslam dininin temel öğretileri arasında adalet, eşitlik ve sevgi yer almaktadır. İslam inancına göre, tüm insanlar Allah'ın yarattığı varlıklardır ve hiçbir ayrım yapılmamalıdır. Dolayısıyla, İslam'da ayrımcılık ve önyargıya kesinlikle yer yoktur.

İslam öğretisinde, ırk, dil, milliyet, cinsiyet veya sosyal statü gibi farklılıkların hiçbiri önemli değildir. İslam inancına göre, sadece bir kişinin takva (Allah'a duyulan saygı ve korku) seviyesi ve amel defterindeki işleri önemlidir. Bu nedenle, İslam toplumu içinde hiç kimse ayrımcılık veya önyargıya maruz kalmamalıdır.

İslam inancında, tüm insanların birbirleriyle kardeş olduğu öğretilir. Bu nedenle, bir Müslüman'ın diğer insanlara karşı nazik ve saygılı olması gerekir. Herhangi bir durumda, bir kişinin din, insanlık veya doğal haklarına saygı göstermesi gerekmektedir. İslam öğretilerine göre, insanlar arasında barış ve hoşgörü olması gerekmektedir. Bu nedenle, İslam dini tüm insanların eşitliği ve kardeşliği için mücadele eder.

• Özetle, İslam dininin ayrımcılık ve önyargıya karşı son derece pozitif bir tavır vardır.
• İslam öğretileri insanların kardeşliği, sevgi, barış, adalet ve eşitlik içinde yaşamasına yardımcı olur.
• İslam'da, insanlar arasında hiçbir ayrım yapılmamalıdır ve tüm insanlar Allah'ın yarattığı varlıklardır.

Hristiyanlık

Hristiyanlık, aşkın kardeşlik ve insan sevgisi temelleri üzerine inşa edilmiştir. Ayetlerinde tüm insanların eşit olduğu, her birinin Tanrı tarafından eşit şekilde yaratıldığı vurgulanır. Bu nedenle Hristiyanlık, ayrımcılık ve önyargıya tamamen karşıdır.

Hristiyanlıkta, herhangi bir kişinin cinsiyeti, ırkı, etnik kökeni ya da sosyo-ekonomik durumu ne olursa olsun, herkesin eşit şekilde sevilmesi ve korunması gerektiği öğretilir. İsa Mesih, öğütünde herkesin birbirini sevmesi ve sevgi dolu davranması gerektiğini açıkça belirtir. Aynı zamanda, kötü davranışlara karşı hoşgörüsüz bir tavır sergilenir ve bu davranışların ne kadar yanlış olduğuna işaret edilir.

Ayrıca Hristiyanlıkta, merhamet, affetmek ve dostluk gibi değerler de önemlidir. Tanrı ve insanlar arasındaki ilişki de, sevgi ve saygı temelleri üzerine inşa edilir. Hristiyanlar, birbirlerine herhangi bir önyargı ya da ayrımcılık yapmadan eşit şekilde yaklaşırlar.

Bu nedenle, Hristiyanlık dininin özünde, her insanın sevgi dolu bir şekilde kabul edilmesi ve korunması vardır. Hristiyanlar, tüm insanların eşit olduğuna ve insanların sevgi, saygı, merhamet ve adaletle davranması gerektiğine inanırlar. Bu düşünceler, Hristiyan olmayanlar tarafından da benimsenir ve uygulanır.

Protestanlık

Protestanlık, ayrımcılık ve önyargı konusunda oldukça net bir duruş sergilemektedir. Protestan öğretisinde, insanların doğuştan getirdikleri özelliklerine ya da aile geçmişlerine göre değerlendirilmeleri ya da kategorize edilmeleri doğru bulunmamaktadır. Bireyin kişisel inancı, özgür iradesi ve davranışları onun karakterini belirler.

Ayrıca, Protestanlıkta insanların aynı olduğu, eşit haklara sahip olduğu ve bu hakların hiç kimsenin elinden alınamayacağı prensipleri üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu kapsamda, her türlü ırkçılık ve ayrımcılık kesinlikle reddedilir. Protestanlıkta insanlar arasında barış ve sevgi sağlanması için her tür önyargının kırılması gerektiği açıkça belirtilir.

Protestanlık, geniş bir yelpazede ödün vermez bir sosyal adalet ve eşitliğin savunucusu olarak bilinmektedir. Bu ilke ve değerler, Protestanların dünya barışı için etkin rol oynamalarını sağlamaktadır.

Lutheranizm

Lutheranizm, Hristiyanlık içinde yer alan bir mezheptir. Lutheranizmin temel öğretisi, insanların Tanrı'nın merhameti ve lütfu sayesinde kurtulabileceği, kurtuluşun sadece Tanrı'nın lütfu olduğu anlayışıdır. Bu sebeple, Lutheranlar arasında diğer insanlarla bütünleşmek ve onlara saygı duymak önemlidir. Lutheranlar, ayrımcılık ve önyargıya karşı çıkarak, tüm insanların eşit olduğuna ve herkesin Tanrı tarafından sevildiğine inanırlar. Luther, ırk, dil veya kültür ayrımı yapılmasının doğru olmadığını savundu ve herkesin eşit şekilde İsa'nın izleyicisi olabileceğini belirtti.

Lutheranlardaki ayrımcılık karşıtı tutum, insanların kalplerindeki inancın önemine dayanır. Böylelikle, Lutheranlar herkesin kalplerini Tanrı'ya açabileceğine inanır. Lutheranlar, ötekileştirmeden kaçınarak ve herkesi sevgi ve saygıyla karşılayarak, ayrımcılık ve önyargının önüne geçmeye çalışırlar. Bunun yanı sıra, Lutheranlar, adalet ve insan haklarına saygı duymayı da önemli bulur. Bu sebeple, ayrımcılık ve önyargıya karşı mücadelede aktif bir rol oynarlar.

Anglikanlık

Anglikanlık dininde ayrımcılığa ve önyargıya karşı birçok öğreti bulunmaktadır. Anglikanlık, insanların doğası gereği eşit olduğu, herkesin Tanrı tarafından sevildiği ve tanınması gerektiği düşüncesini savunur. Bu inançlar, ayrımcılığa ve önyargıya karşı bir tavır sergilenmesi gerektiği düşüncesiyle de bağlantılıdır.

Özellikle 20. yüzyılın ortalarında, Anglikanlık dininde ayrımcılık ve ırkçılık konularına daha fazla özen gösterilmeye başlanmıştır. Özellikle Güney Afrika'da apartheid rejimi sürecinde, Angloamerikan ve Avrupa ülkelerinde sivil haklar hareketleri gibi konularda, Anglikan Kilisesi ayrımcılığa karşı tavırlar sergilemiştir.

Bu noktada, Anglikanlık dininde önyargıya karşı mücadele ediliyor ve önyargılı olan herkesin hoşgörüye çağırıldığı öğretilmektedir. Ayrıca, diğer dinlere saygı duyulması gerektiği ve farklı görüşleri olan insanların dini inançlarına saygı gösterilmesi gerektiği de dini öğretiler arasında yer almaktadır.

Anglikanlık dininde, ayrımcılık ve önyargıya karşı mücadele için birçok çalışma yürütülmektedir. Bu çalışmalar, insanların birbirleriyle birlikte yaşayabilmesi ve toplumsal olarak eşit haklara sahip olabilmesi için önemli bir adımdır. Ancak her ne kadar Anglikanlık dininde ayrımcılığa ve önyargıya karşı birçok öğreti olsa da, hala bu konuda birçok sorunla karşı karşıya kalındığı da bir gerçektir.

Katoliklik

Katoliklik, başta insan hakları olmak üzere her türlü ayrımcılık ve önyargıya karşı net bir tavır sergiler. İncil'de, "Sevgi Tanrısı'nın herkesi eşit sevdiği ve kutsadığı" vurgusu yapılır. Ayrımcılık ve önyargının, insanların eşitliğini kabul etmeyi reddeden bir zihniyet olduğu öğretilir. Dolayısıyla, Katoliklikte ayrımcılığın hiçbir şekilde hoş görülmediği açıktır.

Katolik Kilisesi, bu felsefeyi uygulamak için İsa'nın öğretilerine dayanır ve çeşitli kararlar alarak ayrımcılığı önleme çabalarını sürdürür. Kilise, insan haklarına saygı duymayı, sosyal adaleti savunmayı, insanların evrensel haklarını korumayı ve savunmayı amaçlar. Ayrıca, farklı kültürel, siyasi ve dini bağlamların birbirleriyle yaşamasını kolaylaştırarak toplumsal barışı korumayı hedefler.

Katoliklikte ayrımcılıkla mücadele eden birçok üst düzey lider de mevcuttur. Papa Franciscus, insan haklarına saygı duymayı teşvik eden ve toplumsal adaletin önemini hatırlatan mesajlar verir. Kilise, ayrımcılıkla ilgili sorunları çözmenin ve insanları birbirine yaklaştırmanın yollarını arar.

Sonuç olarak, Katoliklik insanların eşitliğini kabul eder ve her türlü ayrımcılığa karşı mücadele etmek için çaba harcar. Kilise, insan haklarına saygı duymayı, toplumsal adaleti korumayı ve insanların evrensel haklarını savunmayı amaçlar. Ayrımcılıkla ilgili sorunları çözmenin yollarını arayan üst düzey liderleri sayesinde kilisenin bu misyonu güçlü bir şekilde sürdürülür.

Yahudilik

Yahudilik dininin temel öğretileri arasında herkesin yaratılışı eşit olduğu ve dolayısıyla herkesin birbirine saygı duyması gerektiği yer almaktadır. Yahudilik, ayrımcılık ve önyargıya karşı sıfır tolerans politikası benimser. Tüm insanların Tanrı'nın gözünde eşit değerli olduğuna inanılır ve bu inanç Yahudi toplumunda sosyal uyum ve barışın sağlanması için önemli bir unsurdur.

Yahudi öğretilerinde ayrımcılık ve önyargıya karşı mücadele eden pek çok mitolojik figür bulunmaktadır. Örneğin, İsrailoğulları lideri Musa, Mısır'da köle olarak çalışan İsrailoğullarının özgürlüğünü sağlamış ve onların yanında durmuştur. Benzer şekilde, Tanah'ta (Yahudilik'in kutsal kitabı) Mordekay ve Ester gibi figürler, Yahudilerin yaşadığı zulme ve saldırılara karşı mücadele ederek önyargılara karşı dik durmuşlardır.

Yahudilik aynı zamanda "lifne iver" (başkalarına karşı sorumluluk) kavramını benimser. Yahudiler, toplumun diğer üyelerine karşı sorumluluklarını yerine getirmekle yükümlüdürler. Bu kavram, ayrımcılık ve önyargıya karşı mücadele eden Yahudi toplumunun dayanışmasını güçlendirir ve diğer toplumlara karşı örnek teşkil eder.

Yahudilik'te yabancılara karşı hoşgörü ve misafirperverlik de önemli bir yer tutar. Yahudiliğin kutsal kitabı Tanah'ta, "Sen yabancılara karşı merhamet edeceksin, çünkü sen de Mısır'da yabancıydın" şeklinde ifade edilir. Bu öğreti, Yahudi cemaatinin diğer toplumlarla barış içinde yaşamasını sağlar ve ayrımcılığa karşı tavır almalarına yardımcı olur.

Sonuç olarak, Yahudilik, ayrımcılık ve önyargıya karşı mücadele eden bir din olarak öne çıkar. Tüm insanların eşit olduğuna ve herkesin birbirine saygı duyması gerektiğine inanır. Yahudi öğretileri bu tutumu destekler ve Yahudi toplumu, bu inancı en iyi şekilde hayata geçirmek için çaba sarf eder.

Ortodoksluk

Ortodoksluk, diğer dinler gibi ayrımcılık ve önyargıya karşı net bir tavır sergiler. Ortodoks inanç, insanları siyah-beyaz olarak kategorize etmek yerine, insanlara tamamen eşit ve birbirinin yerine geçebilir bireyler olarak bakar. Bu dinde, kadınlar da erkeklerle eşit kabul edilir ve bu cinsiyet ayrımcılığına karşı durulur.

Ortodoks inançta, her insan Tanrı'nın yaratılışının bir parçası olarak kabul edilir. Diğer dinlerdeki gibi farklı dinlerden insanlara karşı önyargı beslenmez ve herkesin din, dil, ırk, cinsiyet veya varlıkları ne olursa olsun saygı görmesi gerektiği düşünülür.

Ortodoksluğun ayrımcılık ve önyargıya yaklaşımı, diğer konularla birlikte, din büyükleri ve kutsal kitaplar tarafından sıklıkla vurgulanır. Ortodoks inançta hizmet ederken, insanların farklılıklarını kabul etmek ve onlara yardımcı olmak önemlidir. Bu nedenle, Ortodokslar, diğer dinlerin hepsinde olduğu gibi, insanların birbirlerini sevmesi ve saygı göstermesi gerektiğine inanırlar.

Sonuç olarak, Ortodoksluk, ayrımcılık ve önyargıya karşı pozitif bir yaklaşıma sahiptir. Bu dini inancın önderleri, insanların arasındaki farklılıkları kabul ederek, insanların birbirlerini sevmeleri ve saygı göstermeleri gerektiğini sıklıkla vurgularlar.

Reform Yahudiliği

Reform Yahudiliği, Yahudilik içinde ayrı bir mezhep olarak kabul edilir. Bu mezhebin oluşum sürecinde, Yahudiliğin ayrımcılık ve önyargıya karşı tutumunu sorgulayan kısımlar reform hareketi ile değişime uğramıştır. Reform Yahudiliği, herkese açık bir dindir ve ayrımcılığı reddeder. Bu mezhebin temel öğretisi, Yahudiliği çağdaş dünyaya uygun hale getirerek Yahudiliğe yeni bir soluk kazandırmak ve dini öğretileri çağın dinamiğine uygun hale getirmektir.

Reform Yahudiliği, ayrımcılık yapılmaması gerektiği konusunda çok net bir duruş sergiler. Bu mezhep, cinsiyet, ırk, dil, din ve kültür farklılıklarını bir arada kabul eder. Reform Yahudiliği, Yahudi toplumunda herhangi bir adaletsizlik veya önyargıya karşı mücadele eder ve tüm insanların Yahudi olarak kabul edilmesi gerektiğini savunur. Herkese açık davetler ve etkinlikler düzenlenerek, Yahudilik hakkında farkındalık oluşturulur.

Reform Yahudiliği'nin ayrımcılık ve önyargıya karşı tutumu, diğer dinsel mezheplerin ayrımcılık karşıtı tutumları ile uyumludur. Bu mezhepte inananlar, diğer dinlere mensup kişilerle de saygılı bir iletişim kurmaya özen gösterirler. Reform Yahudiliği, insanların farklılıklarını bir arada kabul eden ve hoşgörü temelli bir din olduğundan, yenilikçi yaklaşımıyla dikkat çeker.

Budizm

Budizm dininin en temel öğretisi, tüm canlıların eşit olduğu ve her birinin kendi yolunu izlemesi gerektiği yönündedir. Bu nedenle, herhangi bir canlıya karşı ayrımcılık yapmak, tamamen aykırı bir davranıştır.

Budizm, özellikle ırk, cinsiyet veya sosyal sınıf farkı gözetmeksizin herkese saygı duyulması gerektiği öğretisini savunur. Ayrıca, hoşgörü, merhamet ve sevgi gibi değerleri vurgular.

Bir diğer önemli öğretisi ise "kendine dönüş"tür. Budizm, günümüzde sıkça kullanılan "mindfulness" kavramının da temelini oluşturur. Kendine dönüş, insanın kendi iç dünyasını tanıması ve değişim sürecine girmesi anlamına gelir.

• Budizm, herhangi bir canlıya karşı ayrımcılık yapmayı reddeder.
• Saygı, hoşgörü, merhamet ve sevgi gibi değerleri vurgular.
• Kendine dönüş kavramıyla insanın kendi iç dünyasını tanıması ve değişim sürecine girmesi hedeflenir.

Budizm inanışına göre, bir kişinin farkındalık seviyesi arttıkça, ayrımcılık ve önyargı gibi olumsuz davranışlarından da uzaklaşır. Bu nedenle, Budizm'in yolu, bireylerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine ve kendilerini geliştirmelerine yardımcı olmaktadır.

Hint Dinleri

Hint dinleri, ayrımcılık ve önyargıya karşı oldukça farklı tutumlar sergileyebilirler. Hinduizm, reenkarnasyon ve karma felsefesi ile tanınan bir dindir ve bu felsefelerin bir sonucu olarak, insanların geçmiş hayatlarında yaptıkları eylemlere bağlı olarak bugünkü durumlarının bir sonucu olduğuna inanır. Bu nedenle, insanlar arasındaki farklılıkların nedenleri, geçmişte yaptıkları eylemlere bağlı olarak görülür. Jainizm de karma felsefesine dayanır ve ayrımcılığa karşıdır. Bu dinin öğretileri, her canlı varlığın hayatı kutsal olduğu için, herkese eşit davranılması gerektiğine inanır.

Sihizm de, doğruya, eşitlik ilkesine, dürüstlüğe ve insanların eşitliğine dayanır. Bu dinin kurucusu Guru Nanak, insanların cinsiyet, dil, renk, milliyet, sosyal sınıf veya dinlerine bakılmaksızın eşit olduğuna inanıyordu. Bahailik de bütün insanların kardeş olduğunu düşünür ve barışçıl bir dünyanın mümkün olduğuna inanır. Bu nedenle, ayrımcılık veya önyargıya karşı tavır almaya özellikle önem verirler.

Ancak, Hint dinlerinin bazıları ayrımcılığı savunarak, özellikle de kast sistemi üzerinden ayrımcılık yaparlar. Örneğin, Hinduluk'ta, yüksek kastlardan olan insanlar, daha düşük kastlardakilere göre daha ayrıcalıklıdır. Ancak, bu uygulama, modern Hindistan'da yasaklanmıştır.

Sonuç olarak, Hint dinleri arasında ayrımcılık ve önyargıya karşı çeşitli tavırlar gözlemlenebilir. Ancak, çoğu din, eşitlik, barış, sevgi ve kardeşlik gibi değerlere önem verir ve bu değerlerin yayılmasını savunur.

Hinduizm

Hinduizm, barışçıl ve hoşgörülü bir din olarak bilinir. Bu nedenle ayrımcılık ve önyargıya karşı oldukça hassas bir yaklaşım sergiler. Hinduizm'in öğretilerinin temeli, tüm canlıların birbirine eşit olduğu ve onların saygı gösterilmesi gerektiğidir.

Hinduizm'de karma kavramı oldukça önemlidir. Yani insanın yaptıklarının ona geri döneceği düşünülür. Bu nedenle, başkalarına kötü davranmak, onları ayrımcılığa uğratmak veya önyargılı davranmak, kendinize kötü bir sonuç olarak dönecektir.

Hinduizm'in kutsal kitapları arasında beş Vedalar yer alır. Bu kutsal kitaplarda ayrımcılık ve önyargıya karşı tavsiyeler verilir. Vedalar, bir kişinin ırkı, cinsiyeti veya dinine göre yargılanmasına karşı çıkar ve herkesin eşit olduğunu vurgular.

Ek olarak, Hinduizm, inancın kişisel bir mesele olduğuna ve başkalarının dininin saygı gösterilmesi gerektiğine inanır. Herkesin kendine uygun bir yolu bulması gerektiği düşünülür ve bu nedenle diğer insanların inançlarına saygı göstermek önemlidir.

Sonuç olarak, Hinduizm ayrımcılık ve önyargıya karşı hoşgörülü bir tavır sergiler. Herkesin birbirine saygı göstermesi gerektiğini ve insanların kendilerine uygun bir yol bulması gerektiğini vurgular. Bu nedenle, Hinduizm, dünya dinleri arasında sevgi, hoşgörü ve saygı gibi değerleri benimseyen ender dinlerden biridir.

Jainizm

Jainizm, doğru inanç ve etik davranışlar aracılığıyla mokşaya (kurtuluş) ulaşmayı hedefleyen bir Hint dinidir. Jain öğretileri, önyargıya ve ayrımcılığa karşı net bir tutum sergiler. Jainizm'in bu konudaki öğretileri, farklı dini ve kültürel gruplara saygı göstermek ve her bireyin eşit değerde olduğunu vurgulamaya yöneliktir.

Özellikle hayvan haklarına verilen önemle bilinir. Jainistler, bütün canlıları yaşamın eşit bir değere sahip olduğuna inanırlar. Jainizm'de her türlü canlıya saygı göstermek zorunludur ve bunların öldürülmesi yasaktır.

Jainizm'in etik öğretileri, insanların diğer canlılara zarar vermemelerini, onlara kötü davranmamalarını, şiddet içeren faaliyetlerden uzak durmalarını öngörür. Ayrıca, Jainizm'in "ahimsa" prensibi, yani doğaya saygı, hayvan sevgisi, şiddetten kaçınma ve mümkün olduğunca zarar verilen canlı sayısını en aza indirme ile tanınır.

Jainizm, insanların doğayla uyumlu bir yaşam sürmeleri gerektiğini savunan bir öğretidir. Din, insanları bencillikten ve doymak bilmeyen hırslardan uzaklaştırır. Bu nedenle Jainistler, diğer canlılarla dengeli bir yaşam sürmek ve doğayı korumak için adanmış bir hayat sürerler.

Sihizm

Sihizm, Hint alt- kıtasının llerinin anlayışına dayanan bir din olarak bilinir. Bu din içinde kişilerin statüleri, cinsiyetleri, ulusları, dinleri veya renkleri gibi farklılıklarına bakılmaksızın eşit tutulduğu öğretilere sahiptir. Sihizmin öğretileri arasında insanların birbirlerine yardım etmesi ve herkesin birbirini sevmesi felsefesi de yer alır. Bu sebeple, Sihler arasında diğer insanlara karşı herhangi bir ayrımcılık veya önyargının oluşmasına engel olunur.

Sihizm, kendine özgü bir yapıya sahiptir. Diğer dinler gibi bir kilise veya camii gibi yapıları yoktur. Sih tapınaklarına gurdwara denir ve her türlü insanın girdiği bir açık mekandır. Sihler, diğer dinlere mensup insanlarla barış ve dostluk içinde yaşamayı amaçlarlar. Sihler ayrıca şiddet, savaş, aşırılık gibi kavramlar konusunda son derece hassas bir tutum sergilerler ve bu tür davranışlara karşı çıkarlar.

Bu nedenle, Sihizm, dünya genelinde barış ve sevgi odaklı bir din olarak görülmekte ve savunulmaktadır. Sihler, zaten etnik olarak farklılıkları sorun yapmayan, tüm dinlere saygı gösteren ve herhangi bir maddi çıkar elde etmeden insanlara yardım eden bir topluluğu oluştururlar. Bu nedenle, Sihizm'in öğretileri ayrımcılığa ve önyargıya kesinlikle yer vermemekte ve herkesin birbirine sevgi ve saygıyla yaklaşmasını benimsemektedirler.

Bahailik

Bahailik, insanların birbirine eşit olarak bakması, herkesin birbirini sevmesi ve sayması gerektiğini öğütler. Bahailik, insanların sahip olduğu tüm dinlerin aynı ruhun parçası olduğunu kabul eder ve dolayısıyla her türlü ayrımcılığı reddeder. Bu din, önyargıya karşı mücadele etmek için düşmanın insan olarak değil davranışlarına karşı tepki göstermenin önemini vurgular. Bahailik, geniş çaplı bir toplumsal reforma inanır ve bu reformun, insanların her türden önyargılarını ve ayrımcılık davranışlarını ortadan kaldırmak için ortak bir çaba içinde çalışmasıyla gerçekleştirilebileceğini savunur.

Bahailik, insanlar arasındaki tüm engellerin kaldırılması gerektiği konusunda güçlü bir inanca sahiptir. Bu din, sadece ırk, dil ve cinsiyet temelli ayrımcılıkla mücadele etmekle kalmaz, aynı zamanda ekonomik durum, eğitim seviyesi ve diğer farklılıklar nedeniyle de ayrımcılık yapılmasına karşı mücadele eder. Bahailik'in merkezinde, insanların birbirlerine her zaman saygı göstermesi, hoşgörülü olması, sevgi dolu bir ortam yaratması ve diğer insanların mutluluğunu önemsemesi vardır.

Özetle, Bahailik, ayrımcılığı ve önyargıyı reddeden geniş kapsamlı bir din olarak karşımıza çıkar. Bu din, insanlar arasındaki tüm engellerin kaldırılması gerektiğine inanır ve insanların farklılıklarının bir zenginlik olduğunu kabul eder. Bahailik, insanların birbirlerine saygı göstermesi, sevgi dolu bir ortam yaratması ve diğer insanların mutluluğunu önemsemesi gerektiğini vurgular.