Nüfusun yapısı ve kolonilerin ekonomisi hakkında detaylı bilgileri öğrenmek ister misiniz? Bu yazıda, tarihi bir perspektifle kolonilerin ekonomisini inceleyerek, nüfusun yapısının ekonomiye etkilerini de ele alıyoruz. Okumaya başlayın!
Kolonilerdeki demografik durum, ekonominin temel yapı taşlarından biridir. İnsan gücünün kaynakları, üretim ve ticaret faaliyetleri, sosyal sınıfların yapısı gibi faktörler nüfusun yapısı ile doğrudan ilişkilidir. Kolonilerdeki nüfus yapılarının farklı olması, ekonomik yapıları da farklı şekillendirmiştir.
Örneğin, kölelik sisteminin sıkça kullanıldığı Güney Amerika kolonilerinde nüfus yapısı, Afrika’dan kaçırılan kölelerin nüfusuna dayanırken, Kuzey Amerika’da yerli halk ve göçmenler nüfusun büyük bir bölümünü oluşturmaktaydı. Bu farklılıklar, üretim kaynaklarının ve insan gücü ihtiyacının farklı şekillerde karşılanmasına neden olmuştur.
Bununla birlikte, nüfusun yapısı sadece iş gücü kaynağı olarak değil, aynı zamanda ticari faaliyetler ve tüketim açısından da önemlidir. Örneğin, Kuzey Amerika’da yerli halkın kaynaklarını talep etmek yerine kendi tarım mahsullerini ürettikleri için tüketim malları üretiminde yerli halkın daha aktif bir rolü olmuştur.
Kısacası, kolonilerdeki nüfus yapısı ekonominin temel yapı taşlarından biridir ve ekonomiyi şekillendirmede önemli bir rol oynamıştır. Farklı nüfus yapısı, iş gücü kaynakları, üretim faaliyetleri ve ticari faaliyetleriyle ekonomik yapıyı etkilemiştir.
İş Gücü
Kolonilerin ekonomisi, çeşitli iş gücü kaynaklarından besleniyordu. Bu iş gücü kaynakları arasında kölelik, sömürgeciler, yerli halk ve işçi göçü yer alıyordu.
Kolonilerin temel iş gücü kaynağı olan kölelik, özellikle tarım sektöründe kullanılıyordu. İnsanlar, doğrudan Afrika'dan getiriliyor ve birçok kolonide köle ticareti oldukça yaygındı. Köleler, günlük hayatta çiftliklerde veya evlerde hizmet etmek, tarım ürünleri ekmek veya hasat etmek ve madencilik gibi faaliyetlerde çalışmak üzere kullanılıyordu. Ancak, bu uygulamanın insan haklarına açık bir ihlal olduğu açıktı ve sonunda kölelik yasaklandı.
Kolonilerin iş gücü ihtiyacı, sömürgecilerin nüfus yapısı ile birlikte ele alınmalıdır. Avrupa ülkelerinden gelen sömürgeciler, kolonilerin yönetimini üstlenirken, yerli halkın iş gücü kullanılmaya başlandı. Sömürgeciler, yerli halkı işleterek ana ülkelerine daha fazla getiri sağlamayı amaçladı. Bu nedenle, yerli halkın iş gücünün sömürülmesi, kolonial ekonomilerin temel taşı haline geldi.
Yerli halk, kolonilerin özgün nüfusunu oluşturuyordu. Yerliler, tarım, balıkçılık, ormancılık ve avcılık gibi sektörlerde çalışıp, yerel ekonomilere katkı sağlıyorlardı. Ancak, Avrupalı sömürgecilerin varlığından sonra bu faaliyetler gerçekleştirilemez hale geldi ve yerli halk, iş gücü olarak kullanılmaya başlandı.
1684'ten 1868'e kadar, sömürge döneminde, Çin ve Hindistan'dan yaklaşık beş milyon işçi göç etti. Bu işçiler, sömürgeciler tarafından inşaat işleri, madencilik ve tarım gibi işlerde çalıştırıldı. İşçi göçleri, kolonial ekonomilerde etkiliydi ve bu göçler, birçok ülkenin işgücü piyasasını etkiledi.
Kölelik
Koloniler, ekonomilerini yükseltmek için köleliği yaygın bir şekilde kullanmışlardır. Köleler, ücretsiz işgücü olduğu için kolonilerin ekonomik faaliyetleri için oldukça önemli bir kaynak haline gelmiştir. Çoğunlukla Afrika'dan getirilen köleler, çalışma koşulları bakımından zor şartlarda çalıştırılmışlardır.
Birçok koloni, tarım, inşaat, madencilik, kitlesel üretim ve diğer endüstrilerde ücretsiz olarak çalıştırılmalarını sağlamıştır. Köleler, sahiplerinin mal varlıklarını artırırken kendilerinin işkenceler, fiziksel istismarlar ve ayrımcılıkla yüzleşmelerine neden oldu.
Kölelık, kolonilerin ekonomik büyümesine katkıda bulunmuş olsa da, insan hakları açısından büyük bir ihmalkarlık ve insanlık suçu olarak kabul edilmektedir. Kölelik uygulaması, büyük bir nüfusun ayrımcılıkla karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Bunun sonucunda, köle sahipleri ve yerli halk arasında büyük bir ekonomik ve sosyal uçurum meydana gelmiştir.
- Köleler, insan haklarının ihlali olduğu için, bu sistemin yasaklanması gerekiyordu.
- Bununla birlikte, ekonomik bir kaynak olarak kullanımı sadece kolonilerin ekonomik yapısını oluşturduğu için, köleliğin kaldırılması, ekonomik açıdan koloni ekonomilerinde değişikliklere neden oldu.
Kısacası, kölelik hem kolonilerin ekonomik büyümesine hem de insan hakları ihlallerine neden oldu. Bu olay, tarihin karanlık bir dönemi olarak kabul edilir ve bugünkü modern toplumda yasaklanmıştır.
Sömürgeciler
Kolonilerin ekonomik yapılarında, sömürgecilerin nüfus yapısı ve iş gücü ihtiyacı son derece önemlidir. Sömürgeciler, kendi ülkelerinden gelen göçmenler ve ayrıca diğer Avrupa ülkelerinden gelen göçmenlerden oluşmaktadır. Bu nedenle, kolonilerde uluslararası ticaret aracılığıyla geniş bir iş imkanı doğmuştur.
Bu ticaret sayesinde, binlerce kişi göç ederek yeni bir yaşam aramaktadır. Ancak, sömürgecilerin istediği iş gücüne ulaşmak için yerli halkı da sömürmek gereklidir. Özellikle tarım sektöründe, yerli halkın çalışması ve ürettiği ürünler sömürgeciler tarafından toplanıp satılmaktadır, ancak bu ürünlerin karşılandığı miktara ve ürün sahiplerinin ürünlerinin fiyatlarına dikkat edilmemiştir.
Bunun yanı sıra, sömürgecilerin nüfus yapısı, ekonomik yapıyı oluşturma sürecine de dahil olmuştur. Sömürgeciler, genellikle üst sınıflarda yer almaktadır ve ekonomik güçleri nedeniyle sosyal ve ekonomik ayrıcalıklara sahiptirler. Bu ayrıcalıkların arasında, tarım, madencilik, ticaret ve üretim gibi sektörlerde kontrolü ellerinde tutmaları yer almaktadır.
| Sömürgecilerin Nüfus Yapısı | İş Gücü İhtiyaçları |
|---|---|
| Genellikle İngiliz, Hollandalı, İspanyol, Fransız vb. avrupa ülkelerinden gelen göçmenler ve köle sahipleri. | Tarım, madencilik, ticaret ve üretim sektörlerinde iş gücü ihtiyacını karşılamak amacıyla yerli halkı da sömürmüşlerdir. |
Özetle, kolonilerin ekonomisi, sömürgecilerin nüfus yapısı ve iş gücü ihtiyaçlarına göre şekillenmiştir. Sömürgeciler, yerli halkın çalışmasına ve üretimine bağımlı olmuşlardır. Genellikle üst sınıflarda yer alan sömürgeciler, ekonomik ve sosyal ayrıcalıklara sahip olmuşlardır. Bu sebeple, sömürgecilerin nüfus yapısı ve ekonomik faaliyetleri, kolonilerin ekonomik yapısını belirleyen en önemli unsurlardan biridir.
Yerli Halk
Kolonilerde nüfus yapısı sadece kültür, dil ve inanç farklılıklarından ibaret değildi. Kolonilerin kuruluşundan önce, yerli halk kendi ekonomilerini ve tarım sistemlerini sürdürüyordu. Ancak sömürgecilerin gelişi, yerli halkın hayatını kökten değiştirdi.
Yerli halk, tarım işçisi ve balıkçı olarak sömürülmeye başlandı. Yerli halkın gücünden faydalanmak isteyen koloniciler, onların ekonomik yapısını bozarak, büyük bir nüfus kaybına neden olmuştur. Yerli halkın topraklarına yapılan baskınlar, avlanmasına engel olmak, çiftliklere yerleştirilmesi ve hatta öldürülmesi birçok ada sahibi yerli halkın yok olmasına sebep oldu.
Bu durum, yerli halkın nüfusunun ciddi şekilde azalması ile sonuçlandı. Böylece, koloniciler İngiltere'den daha çok çalışma için bağımlı işçilere ihtiyaç duydular ve kölelik kurumunu açılmasına sebep oldular. Köle sahipleri, yerli halkın yerine çalışacak insan gücüne ihtiyaç duydukları için, köleliği ekonomik bir seçenek olarak gördüler.
Yerli halkın nüfusunun azalması aynı zamanda kültürel farklılıkların kaybına da sebep oldu. Yerli halk, kendi geleneksel üretim yöntemleri ve tarım tekniklerini unutmak zorunda kaldı. Bu, başka bir sonuca yol açtı; yerli halkın ekonomik ikamesi yerine, sömürgecilere bağımlıları oldu. Yerli halk, sözleşmelerle sömürgecilere bağımlı hale geldi; bu nedenle, kölelik kolayca kabul edildi.
Sömürgecilerin yerli halk üzerindeki etkileri, kolonileşme tarihinin en karanlık bölümlerinden biridir. Yerli halkın ekonomik ve kültürel hayatları ciddi şekilde zarar görmüştür ve bu günümüze kadar etkisini devam ettirmektedir.
İşçi Göçü
İşçi göçü, kolonilerdeki ekonomik gelişmeler üzerinde önemli bir rol oynamıştır. Özellikle, Çin ve Hindistan gibi yerlerden işçi göçü, kolonilerin büyümesine büyük ölçüde katkıda bulunmuştur. Bu işçiler genellikle madencilik, tarım ve nakliye sektörlerinde çalışırlar ve kolonilerin üretim kapasitesini artırmışlardır.
Genellikle, işçi göçü, yoksul bölgelerdeki insanların daha iyi yaşama koşullarını aramalarından kaynaklanır. Sömürgecilik döneminde, Avrupa'daki savaş, yoksulluk ve baskı, insanları daha iyi bir hayat aramak için başka ülkelere göçmeye zorlamıştır.
İşçi göçü ekonomik açıdan faydalıdır çünkü işçi arzını artırır, böylece üretim kapasitesi de artar. Bununla birlikte, bazı eleştirmenler, işçi göçünün yerli işçileri, ücretlerini düşürerek tehdit edebileceğini ileri sürmektedir.
İşçi göçünün etkisini anlamak için, aşağıdaki tabloda sömürge topraklarına göre yerli ve göçmen işçilerin oranlarını gösteren bir karşılaştırma yapılmıştır:
| Sömürge Toprağı | Yerli İşçi Oranı | Göçmen İşçi Oranı |
|---|---|---|
| Batı Hint Adaları | 90% | 10% |
| Avustralya | 85% | 15% |
| Hindistan | 25% | 75% |
| Güney Afrika | 80% | 20% |
Görüldüğü gibi, Hindistan gibi ülkelerden göç eden işçilerin oranı son derece yüksekken, Batı Hint Adaları gibi yerlerde yerli işçilerin oranı çok daha yüksektir. Bu farklılıklar, ekonomik gelişmelerin ve ücret seviyelerinin neden farklı olduğunu anlamak için dikkate alınabilir.
Ticaret ve Üretim
Kolonilerdeki ekonomik yapıda ticaret ve üretim faaliyetleri oldukça önemlidir. Ticaret koloniler arasında ve ana ülkelerle yapılmaktadır. Koloniler arasındaki ticaretin artması, ticaret erbabının güçlenmesine ve ticaretin gelişmesine olanak sağlamıştır. Ana ülkelerle yapılan ticaret ise genellikle sömürgecilik politikalarının bir sonucudur.
Kolonilerdeki üretim faaliyetleri ise tarım, balıkçılık, ormancılık ve madencilik gibi sektörlerde gerçekleştirilir. Tarım ve balıkçılık sektörleri, özellikle Güney Kuzey Amerika kolonilerinde oldukça gelişmiştir. Virginia kolonisi, ilk olarak tütün tarımının gerçekleştirildiği yerdir. Bu tarım faaliyetleri sayesinde kolonilere büyük gelirler sağlanmıştır. Ormancılık sektörü ise özellikle Avrupa'nın ihtiyaç duyduğu odunun temini için gerçekleştirilir. Madencilik faaliyetleri ise özellikle kıymetli taşların ve altının bulunduğu yerlerde yoğunlaşmıştır.
Ticaret ve üretim faaliyetleri sayesinde kolonilerin ekonomisi, Avrupa'da sanayi devrimine kadar dünya ekonomisinde önemli bir yer tutmuştur. Ticaret ve üretimin gelişmesi sayesinde koloniler, Avrupa'nın mal ve hizmetlerine erişimini sağlamıştır. Ayrıca, bu faaliyetler sayesinde koloniler, Avrupa'da yeni piyasaların oluşmasına da katkı sağlamıştır.
Ticaret
Koloniler arası ticaret, ekonomik faaliyetlerin önemli bir bölümünü oluşturuyordu. Koloniler, birbirleriyle ticaret yaparken aynı zamanda ana ülkeleriyle de ticaret ilişkileri sürdürüyordu. Ancak, ana ülkelerin ticaret politikaları, kolonilerin ekonomi üzerinde de büyük etkiye sahipti.
İngiltere'nin, kolonilerle olan ticaretinden doğrudan faydalanması için ticaret politikalarını sıkı şekilde denetlediği bilinmektedir. İngiltere, ticaret politikaları için bir dizi yasalar çıkardı ve bu yasalar, kolonilerin üretim ve ihracatını engellediği gibi İngiliz mallarının kolonilere girişine de engel teşkil ediyordu.
Buna karşılık, koloniler kendi aralarında tarım ve balıkçılık ürünleri, tekstil ve tütün gibi ürünlerin ticaretini yürütüyordu. Pamuk üretimi, Güney kolonilerinin önemli bir ticari faaliyetiydi ve İngiltere'nin tekstil endüstrisi için önemli bir ihracat kalemiydi. Bu nedenle, İngiltere, Güney kolonilerinden pamuk ithal etmek için çaba harcadı ve bu ithalat ticari faaliyetlerde önemli bir yer tuttu.
Bununla birlikte, ticaretin yanı sıra kolonilerin işgücü ihtiyacı da büyüdü ve ana ülkelerden işçi göçü gerçekleştirildi. Ticari faaliyetlerin neden olduğu ekonomik büyüme, nüfus yapısı üzerinde de etkili olmuştur.
Üretim
Koloniler, tarım, balıkçılık, ormancılık ve madencilik gibi birçok sektörde üretim yapıyordu. Üretim, kolonilerin ekonomik yapısını ve gelişimini doğrudan etkiliyordu. Tarım sektörü, kolonilerin en önemli ekonomik faaliyetleri arasında yer alıyordu. Kolonilerdeki topraklar, tarım yapmak için oldukça verimliydi. Tarım ürünleri arasında pamuk, tütün, şeker kamışı, mısır, pirinç ve patates yer alıyordu. Bu ürünler, ticarete açılarak kolonilerin ekonomik büyümesine katkı sağlıyordu. Bununla birlikte, tarım, kölelik sisteminin ekonomik temeliydi.
Balıkçılık ise kolonilerin özellikle kıyı bölgelerinde yoğunlaşmıştı. Yüksek kaliteli balık ürünleri, kolonilerin İngiltere ve diğer ülkelerle olan ticaretinde önemli bir rol oynuyordu.
Ormancılık, kolonilerin büyük bir bölümünde yapılan bir diğer ekonomik aktiviteydi. İngiltere'nin büyük bir kısmı ormanlarla kaplı olduğu için, kolonilerde de ağaç kesimi ve işlenmesi oldukça popülerdi. Ormancılık, İngiltere'ye ahşap ihraç ederek kolonilerin ekonomik büyümesine katkı sağlıyordu.
Madencilik ise koloniler için oldukça önemli bir sektördü. Özellikle kuzey bölgelerinde madencilik faaliyetleri yaygındı. Altın, gümüş, demir ve bakır madenleri, kolonilerin diğer ülkelerle olan ticaretinde önemli bir rol oynuyordu.
Kolonilerdeki üretim faaliyetleri, ana ülkelerle olan ticaret ilişkilerinin de belirleyici bir faktörüydü. Coloniler üretim kapasitesini arttırarak, İngiltere'ye düzenli olarak ihraç edilebilecek birçok ürün sağlıyordu. Buna karşılık, İngiltere de kolonilere yüksek kaliteli mallar ve hammadde sağlıyordu. Bu ticari ilişkiler, kolonilerin ekonomik büyümesine ve gelişimine katkı sağlıyordu.
Sosyal Sınıflar
Kolonilerdeki sosyal sınıfların ekonomi üzerinde önemli bir etkisi vardı. Kolonilerde en üstteki sosyal sınıf, köle sahipleriydi. Köle sahipleri, düşük ücretle veya ücretsiz olarak çalıştırdıkları köleler sayesinde büyük karlar elde ettiler. Ancak, kölelik sistemi ekonomik büyüme ve kalkınma için uzun vadede sürdürülebilir değildi. Sömürülen yerli halk ve sömürgeciler de orta ve alt sosyal sınıfları oluşturuyordu. Bu sınıflar, köle sahiplerinin aksine daha az gelir elde ettiler ve çoğu zaman zor şartlarda çalıştılar.
Diğer bir önemli sosyal sınıf ise ticaret erbabıydı. Ticaret erbabı genellikle şehirlerde yaşardı ve genellikle büyük bir servete sahipti. Bu sınıf, ticaretten elde ettiği karlar sayesinde zenginleşti ve birkaç aile arasında servet yoğunlaştı. Yerli halkın ekonomik statüsü ise çok düşük olmasına rağmen, yine de bazı yerli halk üyeleri de zenginleşebilirdi. Bu, genellikle ticaret ve üretim faaliyetleriyle ilgili işlerde çalışarak gerçekleşirdi.
Yine de, sosyal sınıfların ekonomi üzerindeki etkisi çok büyük değildi. Kolonilerde, ekonomik büyüme genellikle en üstteki sınıflardan gelirken, alt sınıfların büyük çoğunluğu tüketim harcamaları yaparak ve vergiler ödeyerek ekonomiye katkı sağladı. Ancak, bu durumun uzun vadede sürdürülebilir olup olmadığı tartışmaya açıktır. Yukarıda belirtilen sosyal sınıfların sebep olduğu gelir adaletsizliği, ekonomik büyüme için uzun vadede olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Köle Sahipleri
Kolonilerde köleliğin yaygın olarak kullanılması, köle sahiplerinin ekonomik açıdan güçlenmesine ve sosyal sınıf yapısında üst düzeylere yerleşmesine neden oldu. Köleler, ücretsiz işçilere kıyasla daha az maliyetli olduğu için işçi maliyetlerini düşürdüler ve tarlalarda zorlu işleri yaptılar. Bu da koloni ekonomisini olumlu yönde etkiledi ve tarım üretiminde artışa neden oldu.
Köle sahipleri, genellikle yüksek sosyal statüye ve servete sahipti. Tarım üretiminin artması, ürünlerin satışından elde edilen gelirlerin artmasına neden oldu ve köle sahipleri daha da zenginleşti. Sosyal sınıf yapısında üst düzeylere yerleştirildiler ve kolonilerin yönetiminde de söz sahibi oldular.
Bununla birlikte, kölelik sistemi insanlık dışı bir uygulama olduğu için olumsuz yönleri de vardı. Köleler, şiddete maruz kaldılar, çalışma koşulları çok zordu ve insan hakları ihlalleri yaygındı. Yine de, köle sahiplerinin ekonomik çıkarları ve sosyal statüsü, kolonilerin ekonomik yapısındaki önemli faktörlerden biriydi.
Ticaret Erbabı
Ticaret erbabı, kolonilerin ekonomik yapısında önemli bir rol oynadı. Bu sınıfın üyeleri, ticaret yoluyla büyük kazançlar elde ederek ekonomide güçlü bir konuma sahip oldular. Ticaret erbabının çoğu, ana ülkelerinden gelen tüccarlardan oluşuyordu ve ana amaçları kolonilerdeki ürünleri ana ülkelerine ihraç etmekti.
Bu sınıfın üyeleri arasında büyük farklılıklar vardı. Bazıları, önemli miktarda sermaye yatırımı yaparak büyük ticari işletmeler kurdu. Diğerleri ise daha küçük işletmelerle uğraşıyordu. Ancak, hepsi ticaret yoluyla kazanç elde ederken ürettikleri değerli mal ve hizmetler ile ekonominin gelişmesine katkı sağladı.
Ticaret erbabı, ekonomik başarıları ile birlikte sosyal sınıf yapısında da yüksek bir konumdaydı. Bu sınıfın üyeleri, zenginliklerini göz önünde bulundurarak, toplumda yüksek bir konuma sahipti. Diğer sosyal sınıflarla karşılaştırıldığında, ticaret erbabının statüsü daha yüksekti ve genellikle üst sınıf olarak görülüyorlardı.
Ticaret erbabı, kolonilerin ekonomik gelişmesine büyük katkı sağladı. Ürettikleri mal ve hizmetlerin yanı sıra, ticaret yoluyla gelirleri ile birlikte kolonilerdeki ekonomik faaliyetlerin büyümesine yardımcı oldular. Sosyal sınıf çatışmalarına rağmen, ticaretin gücü bu sınıfın ekonomik ve sosyal konumunu her zaman korudu.
Yerli Halk
Yerli halk, kolonilerin en büyük nüfus grubunu oluşturmaktaydı. Ancak, yerli halkın ekonomik statüsü oldukça kötüydü ve sosyal sınıf yapısı yoktu. Sömürgeciler tarafından işgallerinden sonra, yerli halk genellikle köleliğe ya da topraksız tarım işçiliğine mahkum edildi. Bu durum, yerli halkın ekonomik olarak yoksullaşmasına ve dışlanmasına neden oldu.
Aynı zamanda, yerli halkın yeraltı kaynaklarını kullanması da mümkün değildi. Ortalama bir bireyin, madenlerde çalışması ya da başka yöntemlerle yeraltı kaynaklarından yararlanması mümkün değildi. Bu nedenle, yerli halkın gelir seviyesi oldukça düşüktü ve çoğu yoksulluk içinde yaşamaktaydı.
Yerli halkın ekonomik statüsü ve sosyal sınıf yapısı olmasa da, bazı yerli halk liderleri ile açık seçik farklar vardı. Bunlar, üst sınıf yerli halk olarak bilinmekteydiler. Bu kişiler, bazen sömürgecilerle işbirliği yaparak toplumda biraz daha yüksek bir konuma yükselme fırsatı buldular. Ancak bu kişilerin çoğunluğu, diğer yerli halkla aynı ekonomik sorunları paylaşmaktaydı.
Sonuç olarak, yerli halkın ekonomik statüsü ve sosyal sınıf yapısı olmadığı için, kolonilerin ekonomisine doğrudan bir etkisi olduğu söylenemez. Ancak, yerli halkın yoksullaşması ve dışlanması, kolonilerin genel ekonomik yapısını ve işgücü kaynaklarının kullanımını etkiledi.
Sonuç
Yukarıda belirtilen tüm faktörler, kolonilerin ekonomik yapısına etki ettiği gibi, nüfus yapısının da önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Kölelik, sömürgeleştirme, yerli halk ve işçi göçü, iş gücü, ticaret ve üretim faaliyetleri gibi faktörlerin hepsi, kolonilerin ekonomik yapısını şekillendirmiştir.
Kolonilerin nüfus yapısında kölelerin büyük bir payı olduğu için, ekonomik yapıda köleliğin önemi büyüktür. Yerli halkların sömürülmesi ve sömürgecilerin yerli halkların iş gücünü kullanması da ekonomik yapı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Ticaret ve üretim faaliyetleri de ekonomik yapıyı şekillendiren önemli faktörlerdir.
Sosyal sınıfların ekonomiye etkisi de göz ardı edilmemelidir. Köle sahipleri, ticaret erbabı ve yerli halkın ekonomik çıkarları ve sosyal sınıf yapıları, ekonomik yapı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
Tüm bu faktörler, kolonilerin ekonomik yapısına büyük ölçüde etki etmiştir. Bu nedenle, kolonilerdeki demografik yapı, ekonomik yapıyı belirlemiş ve belirlemeye devam etmektedir.