Sürrealizmin Tarihi ve Gelişimi, sanat dünyasında büyük yankı uyandıran bir akımın hikayesini anlatıyor Bu etkileyici kitap, sürrealizmin doğuşunu ve gelişimini derinlemesine inceliyor Kendinizi bu yaratıcı hareketin dünyasına kaptırmaya hazır olun Okuyun ve sürrealizmin sıra dışı dünyasına adım atın!

Sürrealizm, dünya sanat tarihinde oldukça önemli bir yere sahip olan bir sanat akımıdır. Bu akımın doğuşu 20. yüzyılın başlarına kadar gitmektedir. Temel olarak gerçeküstücü bir sanat anlayışına sahip olan sürrealizm,özgür düşünce ve hayal gücünün sanat eserlerine yansıtılmasını savunur.İlk olarak Fransa’da yayılan sürrealizm, daha sonra tüm dünyada geniş bir izleyici kitlesine ulaşmıştır.

Sürrealizmin doğuşunda etkili olan etkenlerden birisi, 1. Dünya Savaşı'nın olumsuz etkileri olmuştur. Savaşın yarattığı kaos ortamı ve toplumsal bunalım, sanatçıların yeni bir anlayışla hareket etmelerine ve geleneksel sanat anlayışlarından uzaklaşmalarına neden oldu.

Sürrealizmin özellikleri içinde, gerçeküstücü bir miras, soyut şekiller ve semboller, hayal gücünün ön planda tutulması ve zaman ve mekan kavramlarının yok sayılması bulunmaktadır. Edebiyat, resim, heykel ve sinema gibi sanat dallarında sürrealizmin etkisi kendini göstermiştir. Artık sürrealizmin özgürce yaşayabileceği bir çağda yaşıyoruz ve sürrealizme olan ilgi hala güncelliğini korumaktadır.

Sürrealizmin Doğuşu

Sürrealizm, 20. yüzyıl sanat dünyasının en önemli akımlarından biridir. Bu akım, I. Dünya Savaşı gibi sarsıcı olayların etkisiyle ortaya çıktı. İnsanların mevcut düzeni sorguladığı ve bireysel özgürlüklerin savunulduğu bir dönemde, sanat dünyası da yeni bir yaratıcı enerjiye sahip oldu. Sürrealizmin doğuşunda etkili olan birçok etken vardır.

Bunlar arasında Dadaizm, Freud'un psikanaliz teorisi ve Marksizm yer alır. Dadaizm akımı, savaş sonrasında ortaya çıkan bir hareketti ve mevcut düzene karşı tepki gösteriyordu. Dadaizm, sanatta da herhangi bir kuralla bağlı kalmamayı savunuyordu. Sürrealizm akımının öncüleri arasında yer alan André Breton da Dadaizm akımının bir üyesiydi.

Freud'un psikanaliz teorisi, sanat dünyasında da etkili oldu. Rüyaların, bilinçaltının bir yansıması olduğunu savunan Freud, sanatçıların da bilinçaltı dünyalarından esinlenen eserler ürettiğini belirtti. Bu nedenle, sürrealist sanatçılar da rüyalarında gördükleri ve bilinçaltı dünyalarının işlediği konuları işlediler.

Sürrealizm akımı, resim, edebiyat ve sinema gibi alanlarda kendine büyük bir yer buldu. Sürrealist ressamlar, gerçekçi resimler yerine bilinçaltına yerleşen imgeleri tercih ettiler. Bu sayede, genellikle tuhaf ve garip görüntüler ortaya çıkardı. Bunun yanı sıra, sürrealist sanatçılar özgün teknikler de geliştirdiler. Örneğin, Salvador Dali, parçalı saatleri resimlerinde kullanarak sürrealist bir etki yarattı.

Sürrealizmin ortaya çıkmasındaki diğer bir etken de Marksizm oldu. Sürrealistler, Marksizm felsefesinin etkisiyle, sanatı toplumun değişimine hizmet etmek üzere kullanmayı amaçladılar. Bu nedenle, sürrealist eserlerde, toplumsal veya politik eleştiriler de yer alır.

Sürrealizm akımının ortaya çıkışı, birçok sanatçı ve düşünür arasında büyük bir heyecan yarattı. Bu akım, 20. yüzyıl sanat dünyasında büyük bir devrim yaparak, gelecek yıllara da güçlü bir etki bıraktı.

Sürrealizmin Özellikleri

Sürrealizmin özellikleri, akımın doğuşundan itibaren oldukça farklı şekillerde kendini göstermiştir. Sürrealist sanatçılar, gerçeklik algısını çarpıtan, hayal gücünü ve düşleri kullanarak yaptıkları eserlere imza atmışlardır. Sürrealizmin belki de en öne çıkan özelliği, gerçeklik duygusunu yitirmesi ve doğaüstü olanla harmanlanmasıdır. Sürrealistler, kimi zaman rüyalardan, mitolojik hikayelerden veya bilinçaltından ilham alarak çalışmalarını gerçekleştirmişlerdir.

Sürrealizm, aslında edebiyat akımından doğmuştur ve romancı André Breton, Sürrealist Manifesto adlı eseriyle bu akımın tohumlarını atmıştır. Yine de sürrealizmin özelliklerinin en iyi yansıtıldığı sanat alanlarından biri tabii ki resimdir. Sürrealist ressamlar, gerçeklikten koparak hayal gücünü kullanmışlar ve tuvaldeki düşsel dünyalarını bizlere yansıtmışlardır. Salvador Dali, Rene Magritte veya Max Ernst gibi sanatçılar, sürrealizmin en önemli temsilcileri arasında yer almaktadırlar. Sürrealizmin bir diğer etkileyici alanı ise sinemadır. Sürrealist filmler, gerçekliğin sınırlarını zorlayarak seyirciyi bambaşka dünyalara götürürler.

• Sürrealizmin Özellikleri:
• - Gerçeklik duygusunun kaybolması
• - Hayal gücü ve düşlerin kullanımı
• - Doğaüstü öğelere yer verilmesi
• - Rüya, mitoloji ve bilinçaltından ilham alınması

Sürrealizmin etkileri, sadece sanat alanında kalmamış, feminist hareketler, pop art ve dijital sanat gibi pek çok alanda kendini göstermiştir. Sürrealizmin bu geniş yelpazesi, onu çağının en etkili akımlarından biri haline getirmiştir. Sürrealizmle ilgili daha detaylı bilgiler, resim, edebiyat ve sinema gibi alanlardaki örneklerle birlikte ayrıntılı bir şekilde ele alınabilir.

Resimde Sürrealizm

Sürrealizm, 20. yüzyılın başlarında Avrupa'da ortaya çıkmış bir sanat akımıdır. Bu akımın resim sanatındaki temsilcileri, gerçeküstücü bir dünya yaratmak için bilinçaltındaki imgelerden yararlanmışlardır. Bu sayede ortaya çıkan eserler, gerçeküstü bir etki yaratarak, izleyicileri hayal güçleriyle buluşturur.

Sürrealizmin resim sanatındaki temsilcileri arasında, Salvatore Dali, Rene Magritte, Max Ernst, Yves Tanguy gibi isimler yer almaktadır. Bu sanatçılar, sürrealizmin ortaya çıkardığı akımın en iyi örneklerini vermeye çalışmışlardır.

Bu sanatçıların eserlerinde, gerçekçi olmayan imgeler ve semboller sıklıkla kullanılır. Sürrealist resimler, çoğu zaman baş döndürücü bir etki yaratarak, izleyicinin hayal dünyasını canlandırır. Sanatçılar, gerçeküstü manzaralar ve figürler yaratarak, izleyicinin gerçeklik algısını sorgularlar.

Sürrealist resimlerde, hayvan figürleri, rüya manzaraları ve insan yüzleri sıklıkla kullanılır. Bu figürler, gerçeküstü bir dünya yaratmak adına kullanılan etkili araçlardır. Sanatçılar, gerçeklik algısından uzak dünyalar yaratırken, doğanın, insanların ve hayvanların iç dünyalarına yoğunlaşırlar.

En Önemli Sürrealist Resim Sanatçıları
Salvatore Dali	Rene Magritte	Max Ernst	Yves Tanguy

Salvatore Dali, sürrealist resim sanatının en önemli temsilcilerinden biridir. Yumuşak bir şekilde akan saatleri resimlerinde sıklıkla kullanmıştır. Rene Magritte, bakanın bakmayı başardığını sandığı şeyi boş bir çerçeveye yerleştirerek gerçekliği sorgulayan yapıtlar yaratmıştır. Max Ernst, doğanın kendine özgü imgelerini çağrıştıran eserler meydana getirmiştir. Yves Tanguy ise, yalıtılmış nesneleri, rüya benzeri yapılarla bir araya getirerek gerçeküstücü dünyalar yaratmıştır.

Sürrealizm, resim sanatında yeni bir yönelim yaratmıştır. Sanatçılar, bilinçaltı imgeler kullanarak izleyiciye gerçek dışı bir dünya sunarlar. Sürrealist resimlerdeki imgeler, gerçeklikle alakası olmayan dünyalar yaratırken, resim sanatının sınırlarını zorlamış, izleyicileri hayal güçleriyle buluşturmuştur.

Edebiyatta Sürrealizm

Edebiyatta sürrealizm, gerçeküstücü hareketi edebi alana taşımış olan bir sanat akımıdır. Bu akımın temel hedefi, bilince erişilebilecek bir gerçekliğin ötesinde yer alan dünyaya ulaşarak, insan bilincinin sınırlarını zorlamaktır. Bu amaç doğrultusunda, sürrealist yazarlar gerçekle olması gerektiği gibi ilgilenmezler ve akılcı düşünceyi reddederler.

Edebiyat alanında sürrealizmin en önemli temsilcilerinden biri André Breton'dur. Breton, 1924 yılında İkinci Sürrealist Manifesto'yu yayınlamış ve sürrealizmin temel ilkelerini belirlemiştir. Bu manifestoda, 'ruhsal otomatizm' kavramı ortaya atılmış ve bu kavram, sürrealist edebiyatın temel özelliklerinden biri olarak kabul edilmiştir. Sürrealist yazarlar, otomatik yazı tekniği kullanarak bilinçdışı düşüncelerini ifade ederler.

Sürrealist edebiyatın en önemli eserlerinden biri, Louis Aragon'un "Peyton Place" adlı eseridir. Bu roman, hayali bir kasaba olan "Sashine" ve burada yaşayan karakterlerin hayatlarını konu alır. Bu karakterlerin hayatındaki sıradanlığın altındaki gerçeküstü dünyayı yansıtan roman, sürrealizmin edebiyattaki etkisini gösteren önemli bir örnektir.

Bunun yanı sıra, Paul Éluard, Robert Desnos ve René Crevel gibi sürrealist yazarlar da edebiyatta önemli birer temsilcidir. Bu yazarlar, gerçeküstü öğeleri, fantastik kurguları ve otomatik yazı tekniğini kullanarak edebiyata yeni bir soluk getirmişlerdir.

Sonuç olarak, edebiyatta sürrealizm, geleneksel edebi kurallara karşı çıkan ve gerçeküstü öğeleriyle okuyucusunu şaşırtan bir sanat akımıdır. Sürrealist yazarların, otomatik yazı tekniği kullanarak bilinçdışı düşüncelerini ifade etmeleri ve gerçeküstü öğeleri kullanarak eserlerini şekillendirmeleri, edebiyatta sürrealizmin özgünlüğünü ortaya koymaktadır.

Sinemada Sürrealizm

Sürrealizm sanat akımı, sinemada da büyük yankı uyandırmıştır. Sinemada sürrealizmin temel prensibi olan gerçeküstücülük, mantığın yerini hayal gücüne bıraktığı bir yolculuk sunmaktır. Sürrealizmin özellikle 20. yüzyılın başlarında sinemada etkili olan temsilcileri arasında, Luis Buñuel, Salvador Dalí, Jean Cocteau ve Hans Richter gibi isimler yer alır.

Luis Buñuel'in Un Chien Andalou, Salvador Dalí ile birlikte yaptığı bir filmdir. Bu filmin açılış sahnesinde, kadının gözüne bir bıçak sokulmasıyla başlayan bir dizi olay yer almaktadır. Filmdeki sahneler hiçbir mantıksal bağlantıya sahip değildir ve olay örgüsü birbirine bağlanmayan rastgele sahnelerden oluşur.

Bu filmin ardından bunu takiben gelen, L'Age d'Or adlı bir diğer film de bireysel özgürlükleri ve toplumsal baskıyı eleştiren temaları ele almaktadır. Filmdeki sahneler, mantık dışı bir dünya yaratmak amacıyla bağlantılı bir olay örgüsüne sahip değildir.

Sürrealizm, sinemada etkisini sürdürmüş ve günümüze kadar birçok yönetmen tarafından kullanılmıştır. David Lynch, Jan Švankmajer, ve Terry Gilliam, sürrealizmin etkisinde kalan yönetmenlerin başında yer alır. Bu yönetmenlerin filmleri ise, gerçeküstücülük temelinde gelişmiş sahneler ve hikayelerle doludur.

Sürrealizmin Etkisi

Sürrealizm akımının sanat ve kültür dünyasındaki etkileri oldukça geniş kapsamlıdır. Özellikle 20. yüzyılda farklı sanat dallarında sürrealizmin etkisi oldukça fazla görülür. Sürrealizmin en önemli etkilerinden biri, sanatçıların düşler ve gerçeküstü imgeler yoluyla yaratım sürecine dahil olmalarını ve bu sayede yenilikçi eserler çıkarmalarını sağlamıştır.

Sürrealizm, sinema ve edebiyat gibi farklı disiplinlere de büyük etkiler yapmıştır. Bu etkiler genellikle sanatçıların düşsel ve gerçeküstü imgeleri kullanarak farklı anlatım biçimleri yaratmalarıyla ortaya çıkmıştır. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında popüler olan fantastik, bilimkurgu ve korku türünde birçok eser sürrealist etkiler taşır.

Sürrealizm ayrıca feminist hareketler ve psikoloji alanında da etkiler yapmıştır. Özellikle feminist sürrealizm, kadın bedeni ve kadın kimliği gibi konuları ele alarak, kadınların toplumdaki yerlerini sorgulamış ve kadınların sanat üzerindeki etkilerini arttırmıştır.

Sonuç olarak, sürrealizm akımı günümüzde de etkisini sürdürmektedir. Dijital sanatlarda da sürrealizmin kullanımı yaygındır. Sürrealizmin psikoloji alanındaki etkisi ise halen tartışılmaktadır. Sürrealizm, sanat ve kültür dünyasında uzun soluklu bir etki bırakmış ve bu etki günümüzde de devam etmektedir.

Feminist Sürrealizm

Sürrealizm, sanat tarihindeki yerini feminist hareketler tarafından da etkileyici şekilde alır. Feminist sürrealizm, sürrealizmin özgürlükçü ve bağımsız karakterini feminist fikirlerle harmanlar ve kadın figürünü sanatın merkezine yerleştirir.

Sürrealizm, her zaman özgürlükçü fikirleri savunmuştur ve kadın figürlerini de sıklıkla kullansa da feminist sürrealizm, bu karakteristik özellikleri daha da ön plana çıkarmıştır. Kadının toplumsal baskı altında olduğunu vurgulayan feminist sürrealizm, sürrealizmin karakteristik özelliklerini, kadınsı semboller ve imgeler ile birleştirerek kadının özgürlük ve güç arayışını temsil eder.

Feminist sürrealizmin önde gelen temsilcileri arasında Leonora Carrington, Leonor Fini, Kay Sage ve Remedios Varo yer alır. Bu sanatçılar, kadın figürlerine yoğunlaşırken, aynı zamanda kadınların toplumsal cinsiyet rollerinden kurtulma arzusunu da dile getirirler.

• Feminist sürrealizmin özellikleri şunlardır:
• Kadın figürleri ve kadınsı sembollerin yoğun kullanımı
• Toplumsal cinsiyet rollerine karşı çıkış
• Özgürlükçü ve bağımsız karakter
• Şok edici imgeler ve çelişkiler

Feminist sürrealizm, sanat tarihindeki yerini aldıktan sonra feminist hareketler üzerinde de etkili olmuştur. Feminist aktivistler, feminist sürrealizmden esinlenerek, kadının özgürlüğü ve güçlenmesi için mücadele etmişlerdir.

Özetle, feminist sürrealizm, sürrealizmin özgürlükçü ve şok edici karakteristik özelliklerini kadınsı semboller ve imgeler ile birleştirerek kadın figürünü sanatın merkezine taşır ve feminist hareketler üzerinde etkili olur.

Pop Art ve Sürrealizm

Pop art, 1950'lerin sonlarında İngiltere ve Amerika'da ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Sürrealizm gibi, pop art da toplumsal ve kültürel konuları ele alır ve geleneksel sanatın kurallarına meydan okur.

Pop artın ortaya çıkışında sürrealizmin etkisi büyüktür. Sürrealistler gibi, pop art sanatçıları da olağanüstülüğü ve alışılmadık nesneleri kullanarak toplumsal ve kültürel konuları ele almayı hedefledi. Bununla birlikte, pop art sanatçıları sürrealistlerden farklı olarak, yüzeysel görüntülere ve ticari nesnelere odaklandılar.

Pop artın önde gelen temsilcilerinden biri olan Andy Warhol, sürrealistlerin özgürce hayal güçlerini kullanması ve alışılmadık nesneleri görsel olarak anlamlı bir şekilde kullanmaları konusunda sürrealizmi övdü. Warhol, tuvalde sıradan nesneleri ele alarak, onları mistik veya dile ait olmayan bir yere taşımayı hedefledi. Bu yaklaşım hem sürrealistler hem de pop artistler tarafından benimsendi.

Aynı zamanda, pop art sürrealizmin eleştirel doğasından da etkilenmiştir. Sürrealistler, toplumsal ve siyasal konulara karşı eleştirel bir tutum sergilerken, pop art sanatçıları sürdürülebilirliği ve tüketim kültürünü eleştiren eserler ürettiler. Bu nedenle, pop art sürrealizmin bir uzantısı olarak görülebilir.

Sürrealizm Bugün

Sürrealizm, günümüzde de sanat dünyasında varlığını sürdürmektedir. Özellikle dijital sanatlar ve video sanatı gibi yeni teknolojilerin kullanımıyla birlikte sürrealizmin etkisi artmaktadır. Dijital sanatta, sürrealizmin etkisi daha da belirgin hale gelmiştir. Fotoğraf, grafik ve animasyon unsurlarının birleşimiyle ortaya çıkan sürreal dijital sanat eserleri, sürrealist düşüncenin en güzel örneklerinden birini oluşturmaktadır.

Sürrealizmin yansımaları ise sadece sanatta değil, pop kültüründe de sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Film, müzik, edebiyat ve diğer alanlarda sürrealist öğeler sıkça kullanılmaktadır. Sürrealist filmler ve müzik videoları, sürrealist resimlenmiş albüm kapakları ve sürrealist temalara sahip diziler, günümüzde de oldukça popülerdir.

Ayrıca, yeni nesil sürrealist sanatçılar da kendilerini göstermektedir. Yeni eserleriyle sürrealizme farklı bir bakış açısı getiren bu sanatçılar, sürrealist düşüncenin gelecekte de var olacağına işaret etmektedir.

Sonuç olarak, sürrealizm sanat dünyasında günümüzde de etkisini sürdürmektedir. Dijital sanatlar ve pop kültürü gibi yeni alanlarda da sürrealizmin izleri görülmektedir. Aynı zamanda, yeni nesil sanatçılar sürrealizme yeni bir soluk getirerek, akımın gelecekte de devam edeceğine işaret etmektedir.

Dijital Sanatta Sürrealizm

Dijital teknolojilerin hızlı gelişimi ile birlikte sanatçılar, sürrealizmin anlatım olanaklarını dijital platformlarda da kullanmaya başladılar. Bugün dijital sanat eserlerinin birçoğunda, sürrealizmin etkilerini ve öğelerini görmek mümkündür.

Bu eserlerde sürrealizmin en önemli özelliklerinden biri olan rastlantısal kombinasyon teknikleri kullanılmaktadır. Bilgisayar programları yardımıyla, farklı görsel ve metinsel unsurlar bir araya getirilerek sürrealist bir kompozisyon elde edilmektedir. Bunun yanı sıra, dijital sanatta sürrealist mekanlar ve karakterler de oldukça sık kullanılmaktadır.

Dijital sürrealizmin önemli örnekleri arasında, Cory Arcangel'in "Photoshop CS: 110 by 72 inches, 300 DPI, RGB, square pixels, default gradient "Rainbow", mousedown y=10990 x=10990, mouseup y=0 x=0" adlı eseri bulunmaktadır. Bu eserde, bir dizi rastgele gradient kullanılarak, sürrealist bir atmosfer yaratılmaktadır.

Bir diğer önemli dijital sürrealizm örneği ise Rafael Lozano-Hemmer'in "Pulse Room" adlı enstalasyonudur. Bu eserde izleyicilerin nabızları, birçok ampulden oluşan bir ışık duvarında yansıtılmaktadır. Bu yansıma, sürreal bir deneyim sunmaktadır.

• Dijital sanat eserleri, sürrealizmin anlatım olanaklarını dijital platformlarda da kullanmaktadır.
• Rastlantısal kombinasyon teknikleri kullanılarak, farklı görsel ve metinsel unsurlar bir araya getirilerek sürrealist bir kompozisyon elde edilmektedir.
• Dijital sürrealizm örnekleri arasında Cory Arcangel'in "Photoshop CS: 110 by 72 inches, 300 DPI, RGB, square pixels, default gradient "Rainbow", mousedown y=10990 x=10990, mouseup y=0 x=0" ve Rafael Lozano-Hemmer'in "Pulse Room" yer almaktadır.

Sürrealizm ve Psikoloji

Sürrealizm, evreni rasyonel olmayan bir açıdan yansıtan bir sanat akımı olduğu için, psikoloji ile ilgili birçok çalışmaya konu olmuştur. Sürrealizm, Freud'un psikanaliz teorisinden etkilenmiştir ve birçok sürrealist eseri, bilinçaltı dünyanın yansımasını temsil eder. Bu nedenle, sürrealizm ve psikoloji arasında sıkı bir ilişki vardır.

Psikologlar, sürrealizmin psikolojik etkilerini incelerken, zihnin savunma mekanizmaları üzerinde durmuşlardır. Sürrealist eserlerdeki absürd imgeler, gerçeküstü tasvirler ve rasyonel olmayan düşünceler, rasyonel düşüncelerin yerini alarak savunma mekanizmalarını açığa çıkarabilir. Ayrıca, sürrealizmin düş kırıklığı yaratan özelliği, gerçekleştirilemeyen arzuların ifadesine olanak tanıyarak, psikolojik terapiye benzer bir etki yaratabilir.

Sürrealizm, psikolojik teorileri de etkilemiştir. Özellikle Jacques Lacan, sürrealizmin psikolojik yönlerini incelemiş ve sürrealist eserlerin, sanat terapisinde kullanılabileceğini savunmuştur. Sürrealizm, psikolojinin yanı sıra, nörolojik çalışmalar ve bilişsel psikolojide de ilgi odağı olmuştur.

Sonuç olarak, sürrealizm ve psikoloji arasındaki ilişki oldukça güçlüdür. Sürrealist eserler, insan zihninin karmaşıklığını ve bilinçaltının sırlarını yansıttığı için, psikolojik çalışmaların odak noktası haline gelmiştir. Sürrealizm, sadece sanat dünyasında değil, aynı zamanda psikoloji alanında da sürekli gündemde kalmaya devam edecektir.

Sürrealizmin kökeni, Dada hareketinin bir kolundan ortaya çıktı. Dadaistler, I. Dünya Savaşı sonrasında, sanatın ve kültürün anlamsızlığına ve çürümüşlüğüne tepki gösteriyordu. Dada hareketi, ironi, mizah ve alay içeren öğelerle oynayan ve geleneksel sanatın sınırlarını aşan bir hareket oldu. Bu hareket, umutsuzluğun, kargaşanın ve acıların ifadesi için gelişti.

Sürrealistler de, Dada hareketinin ortaya koyduğu fikirlerle paralellik gösteriyordu. Ancak sürrealistler, Dadaistlerin radikal ve anarşik tekniklerine karşı çıktılar. Sürrealistler rasyonalizme karşı çıkarken, Dadaistler siyasi yapılanmalara karşı çıkıyordu. Sürrealistlerin amacı, zihinsel süreçlerin bilinçsiz bölümlerine ulaşmaktı ve bunu düşüncelerini, duygularını rasyonel olarak açıklamaya çalışan insanlar için bir araç olarak kullanmaktı.

Böylece, sürrealizm sanatçıların yaratıcılığını serbest bırakırken, aynı zamanda insanın bireysel bilinçaltının keşfini de sağlamıştır. Bu sayede sürrealizm, insanın zihinsel ve ruhsal dünyasına olanakları büyük ölçüde arttırdı.