Amerika'ya yön veren kişiliklerden biri olan Joe Biden'in başkanlığına geçişi, dünya gündemini oldukça meşgul etti. Peki, Çılgın Trump dönemi nasıl bitti? Biden'in dış politika yaklaşımları neler olacak? Makalemizi okuyarak cevapları öğrenebilirsiniz.

Donald Trump'ın ABD Başkanlığı dönemi, ülkede birçok tartışmaya neden olmuştu. Özellikle dış politika konusunda atılan adımlar, dünya çapında yankı uyandırdı. ABD Başkanı Joe Biden'ın göreve gelmesiyle birlikte, ülkenin dış politikadaki tavrının nasıl şekilleneceği merak ediliyor.

Biden yönetimi, öncelikle İran nükleer anlaşması konusunda adımlar atmaya hazırlanıyor. Trump yönetiminin anlaşmadan çekilmesi nedeniyle, İran ile ilişkiler gerilmişti. Biden yönetimi ise, İran ile yeniden bir anlaşma imzalamayı hedefliyor.

Rusya ve Ukrayna krizi de, Biden yönetiminin dış politika gündemlerinden birini oluşturuyor. Biden yönetimi, Rusya ile ilişkileri düzeltmek istiyor ancak Ukrayna'da yaşanan gerginlik, bu konuda adımların atılmasını zorlaştırıyor. ABD yönetimi, Kırım'ın Rusya tarafından ilhakını tanımıyor ve bu konuda politikalarını sürdürüyor.

• Biden yönetimi, Suriye'deki krize de yakından bakıyor. Esad yönetimi ile ilişkilerin yeniden düzenlenmesi ve Suriye halkına yardım edilmesi hedefleniyor.
• Kürtlerle ilişkiler konusunda ise, Biden yönetimi daha ılımlı bir politika izliyor. Özellikle Suriye'deki Kürtler, ABD yönetiminden desteğini bekliyor.

Orta Doğu barış süreci de, Biden yönetiminin gündeminde önemli bir yer tutuyor. Filistin-İsrail sorununa çözüm arayışları, Biden yönetimi tarafından sürdürülecek. Ancak bu konuda atılacak adımlar, bölgedeki diğer ülkelerin de tavrını etkileyecek.

Kuzey Kore krizi de, Biden yönetiminin dış politika yaklaşımları arasında yer alıyor. ABD yönetimi, Kuzey Kore ile ilişkilerini yeniden düzenlemeyi ve nükleer silah programına son vermesi için baskı yapmayı planlıyor.

Güneydoğu Asya ve Çin ile ilişkiler konusunda ise, ABD yönetimi belirsiz bir tutum sergiliyor. Ticaret anlaşmaları konusunda da atılacak adımlar, ABD'nin bölgedeki tavrını etkileyecek. TPP anlaşması konusunda ise, Biden yönetimi henüz net bir tutum belirlemedi.

İran Nükleer Anlaşması

ABD'nin önceki başkanı Donald Trump, İran'ın nükleer faaliyetlerine karşı sıkı yaptırımlar uygulamış ve İran ile yapılan nükleer anlaşmadan çekilmişti. Bu karar, uluslararası camiada tartışma yaratmış ve ABD'nin İran'a yönelik tutumunu da değiştirmişti.

Joe Biden'ın başkanlığına gelmesiyle birlikte, İran nükleer anlaşmasına yeniden katılmak mı yoksa yeni bir anlaşma yapmak mı gerektiği konusunda tartışmalar başladı. Biden yönetimi, İran ile nükleer anlaşmayı yeniden tesis etmeye çalışacağını ve bu yönde çaba göstereceğini açıkladı. Ancak İran tarafı da önceki anlaşmanın şartlarının değiştirilmesi gerektiği görüşünde.

Biden yönetimi, İran'ın nükleer programını kısıtlamak için İran'la yapılan anlaşmaya dayanan bir politika izleyeceğini açıkladı. Bu politikalar, Trump döneminden farklı olarak daha yumuşak bir tutum sergileyecek gibi görünüyor. Ancak İran'da işlerin nasıl ilerleyeceği ve nükleer programın ne şekilde kısıtlanacağı konusunda henüz karar verilmiş değil.

Biden yönetimi, nükleer anlaşmayla birlikte İran ile ilişkilerin daha iyi seviyelere çıkarılması gerektiğini düşünüyor. Bu nedenle İran ile yapılan anlaşmaların dışında, İran'a yönelik yaptırımların da kaldırılması hedefleniyor. Ancak ABD'nin yapacağı bu hamlelerin uluslararası camia ve ABD'deki muhalefet tarafından nasıl karşılanacağı henüz net değil.

İran nükleer anlaşması konusunda yaşanan tartışmalar, Biden yönetiminin dış politikasının ne şekilde şekilleneceğini göstermesi açısından büyük önem taşıyor. Yeni başkan, içerideki muhalefet ve uluslararası camianın beklentilerine yanıt vermek adına, İran nükleer anlaşması gibi önemli dış politika konularında doğru ve iyi düşünülmüş adımlar atmak zorunda.

Rusya ve Ukrayna Krizi

Rusya ve Ukrayna arasındaki gerginlik, son yıllarda oldukça ciddi boyutlara ulaştı. Bu konuda Biden yönetimi, diplomatik çözümler üzerinde duruyor. Ayrıca, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik herhangi bir saldırganlığını reddedeceğini açıkladı. İki ülke arasındaki diğer tartışmalar da Biden'in öncelikleri arasında.

Biden yönetimi, Rusya'ya yönelik yaptırımların uygulanmasını sürdürecek. Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik askeri varlığını azaltması ve Ukrayna'nın egemenliği ve toprak bütünlüğünü koruması için çaba göstermeli. Ayrıca, Biden yönetimi, NATO üyesi olan Ukrayna'nın NATO'ya katılmasına destek veriyor.

Biden yönetiminin Rusya'ya yönelik politikaları arasında, nükleer silahların kontrolü ve azaltılması da yer alıyor. Rusya ve ABD, yeni START anlaşmasını yenilemek için görüşmeler yaptı. Bu konuda anlaşmaya varılması, dünya genelinde nükleer silahların kontrolü açısından oldukça önemli.

Kırım Sorunu

Kırım, Ukrayna ile olan sınırını Rusya 2014 yılının Mart ayında askerî bir işgal sonrasında ilhak etmiştir. Bu olay dünya genelinde büyük tepki toplamış ve uluslararası camia tarafından tanınmamıştır. ABD yönetimi de bu olaya tepki göstermiş ve Kırım'ın Rusya tarafından ilhak edildiğini tanımadığını açıklamıştır.

Biden yönetimi, Rusya ile ilişkileri dengede tutmanın bir yolu olarak, Ukrayna'ya yardım etmeye devam edeceklerini belirtmektedir. Bunun yanı sıra, ABD'nin Rusya'ya karşı yaptırımları devam edecektir. Ayrıca, ABD'nin NATO üyeleri ile Ukrayna'nın yanında duracağı da açıklanmıştır. Bu sayede Ukrayna'ya destek vererek Rusya'nın açık bir saldırıya cesaret etmemesi beklenmektedir.

• Biden yönetimi, Kırım'ın Rusya tarafından ilhakını tanımadığını belirtmiştir.
• ABD, Rusya'ya karşı yaptırımları devam ettirmeye devam edecektir.
• ABD, NATO üyeleri ile Ukrayna'nın yanında yer alarak Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmaktan çekinmesini bekliyor.

Biden yönetimi, Rusya'yla olan ilişkilerde Ukrayna gibi hassas bir konu üzerinden iletişim kurmaya karar vermiştir. ABD, Ukrayna'nın yanında olacakları ve Ukrayna'nın güvenliği konusunda endişeleri olduğunu açıkça belirtmiştir.

Suriye Krizi

Suriye'deki iç savaş, son on yılda bölgede yaşanan en büyük sorunlardan biri. Joe Biden yönetimi, Suriye krizine yaklaşımı ve bu krize çözüm bulmak için atacağı adımlar hakkında net mesajlar verdi. Öncelikle, Biden yönetimi, Esad yönetimiyle ilişkileri normalleştirmek istemiyor. ABD'nin Suriye'de daha önceki politikaları, Esad yönetimini devirmeye yönelikti. Biden yönetimi ise Suriye halkının haklarını korumayı ve krize siyasi bir çözüm bulmayı hedefliyor.

Biden yönetimi, Suriyeli mültecilerin sayısının artması nedeniyle insani yardımlara da önem veriyor. ABD, uluslararası toplumla birlikte çalışarak Suriyeli mültecilere yardım etmeyi ve Suriye halkına destek vermeyi planlıyor. Ancak, Biden yönetiminin Suriye krizine yaklaşımı bazı eleştirilere de neden oldu.

Bazı uzmanlar, Biden yönetiminin Suriye krizine yaklaşımının, Esad yönetimini güçlendirebileceği ve terör örgütleriyle mücadeleye olumsuz etkileri olabileceği konusunda uyarıyor. İdiot bir strateji yerine, uzmanların bir siyasi çözüm önermeleri gerekiyor. ABD, bölgedeki tüm taraflarla doğrudan görüşmeler yürüterek Suriye krizine çözüm bulmaya çalışabilir. Bu tür bir siyasi çözüm, krizin barışçıl bir şekilde sonlanmasına yardımcı olabilir.

İnsani Yardımlar

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yönetimi, Suriye'deki insani krizle mücadele etmek için çeşitli adımlar atmaya hazırlanıyor. İnsani yardım sağlama konusunda öncülük ederek, Suriye halkına yardım etmek istiyorlar.

Biden yönetimi, bu amaçla Birleşmiş Milletler (BM) ve Suriyeli sivil toplum örgütleri gibi uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapacak. BM aracılığıyla Suriye'deki çatışma bölgelerine yiyecek, ilaç ve temiz su gibi temel ihtiyaçları sağlamak için çalışacaklar. Ayrıca, Suriye içinde yerinden edilmiş kişilere barınma, sağlık ve eğitim hizmetleri sunulmasına yardımcı olacaklar.

Biden yönetimi, Suriyeli sığınmacıları da unutmuyor. Suriye'nin komşu ülkelerindeki sığınmacılara yardım etmek için kaynaklarını kullanacaklar. Bu çerçevede, Türkiye, Ürdün ve Lübnan gibi ülkelerdeki sığınmacıların yaşam koşulları iyileştirilecek ve hayatlarını sürdürebilmeleri için gerekli olan desteği sağlanacak.

ABD yönetimi, İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi insan hakları savunucularından da destek almayı planlıyor. Bu kuruluşlarla işbirliği yaparak, savaş suçlarına ve insan hakları ihlallerine karşı mücadele edecekler.

Tüm bu adımların yanı sıra, Biden yönetimi insan hakları ihlalleri ve savaş suçlarına karışan Suriye rejimi ve diğer tarafları sorumlu tutmak için de çalışacaklar. ABD, Suriye'deki çatışmanın sona ermesi ve insani krizin son bulması için çaba göstermekte kararlıdır.

Kürtler

Biden yönetimi, Kürtlerle ilişkileri konusunda Obama yönetiminden farklı bir yaklaşım benimseyebilir. Geçmişte, ABD, Kürtlerle sadece terörle mücadele konusunda işbirliği yapmıştı. Ancak Biden yönetimi, Kürtlerin siyasi haklarını da destekleyen bir politika izleyebilir.

Biden yönetimi, Türkiye ile ilişkilerde de dengeli bir yaklaşım benimsemeyi hedefliyor. Bu nedenle, PKK'nın terör örgütü olmasını kabul eden ABD, aynı zamanda Türk hükümetiyle de ilişkilerini sürdürmek istiyor. Kürtlerin haklarının korunması ve güvenliği için çözüm arayışlarına da öncelik veren Biden yönetimi, saha çalışmaları ve diplomatik çabalarla bölgedeki etkisini artırabilir.

Bu noktada, Kürtlerin Irak, Suriye ve Türkiye gibi farklı ülkelerde yaşaması nedeniyle, Biden yönetimi bölgesel işbirliğine önem verebilir. Kürtlerin siyasi haklarının korunması ve güvenliklerinin sağlanması için bölgesel bir yaklaşımın benimsenmesi, Kürtlerin ülkelerinde daha barışçıl bir hayat sürdürmesine yardımcı olabilir.

• Biden yönetimi, Kürtlerle ilişkilerde siyasi hakların da korunmasına önem verebilir.
• Aynı zamanda, Türkiye ile ilişkilere denge getirmeyi hedefliyor.
• Biden yönetimi, Kürtlerin güvenliği ve siyasi haklarının korunması için bölgesel işbirliğine önem veriyor.

Kısacası, Biden yönetiminin Kürtlerle ilişkileri konusunda farklı bir yaklaşım benimseyeceği düşünülüyor. Bu yaklaşımın, Kürtlerin siyasi hakları ve güvenlikleri açısından olumlu sonuçlar doğurması bekleniyor. Ancak, bölgedeki karmaşık siyasi ve askeri durum nedeniyle, Biden yönetiminin Kürtlerle ilgili politikaları da zorlu engellerle karşılaşabilir.

Filistin İsrail Sorunu

Biden yönetimi, Orta Doğu barış sürecine yaklaşımı ve Filistin-İsrail sorununa çözüm bulma arayışlarıyla öne çıkıyor. İlk adım olarak, ABD'nin İsrail-Filistin barış sürecine geri dönme kararı aldığı açıklandı. Biden, "iki devletli çözüm" vizyonunu benimseyerek, İsrail ve Filistin arasında adil bir çözüm arayışında olduğunu dile getirdi.

Biden yönetimi, İsrail ile Filistin arasındaki gerilimi azaltmak için öncelikle Gazze Şeridi'nde insani yardımların artırılmasını öngörüyor. Ayrıca, Batı Şeria'da yer alan Filistin toprakları üzerinde inşaat faaliyetleri konusunda daha sıkı denetimler gerçekleştirileceği açıklandı.

Filistin-İsrail sorununda var olan Birleşmiş Milletler kararlarına uygun hareket edeceğini açıklayan Biden yönetimi, İsrail hükümetine karşı eleştirel bir tutum takınarak, İsrail'in Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki yerleşim politikalarını kınadı. Bu politikaların barış sürecine engel olduğunu belirtti.

Orta Doğu barış sürecinde ABD, Filistin-İsrail müzakerelerinin yeniden başlaması için arabuluculuk yapmayı planlıyor. Ayrıca, İsrail'in diğer Arap ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirmesi için de gayret göstereceği açıklandı.

• Biden yönetimi, İsrail-Filistin barış sürecine "iki devletli çözüm" vizyonunun hakim olacağını açıkladı.
• Gazze Şeridi'nde insani yardımların artırılması ve Batı Şeria'da yer alan Filistin toprakları üzerinde inşaat faaliyetleri konusunda daha sıkı denetimler gerçekleştirileceği açıklandı.
• ABD, Birleşmiş Milletler kararlarına uygun hareket edeceğini belirterek İsrail'in Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki yerleşim politikalarını kınadı.
• İsrail-Filistin müzakerelerinin yeniden başlaması için arabuluculuk yapmayı planlıyor.
• İsrail'in diğer Arap ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirmesi için de gayret göstereceği açıklandı.

Kuzey Kore Krizi

Joe Biden, başkanlık görevine gelir gelmez Kuzey Kore'ye karşı sert bir dil kullanarak nükleer silah programını durdurması gerektiğini söylemiştir. Fakat, Trump yönetimi döneminde 3 kez gerçekleşen liderler arası görüşmelerin sonucunda herhangi bir anlaşma sağlanamamıştı. Biden yönetimi, Kuzey Kore ile liderler arası görüşmelerin yeniden başlamasını sağlamak için çaba harcayacaklarını açıklamıştır.

Biden, Kuzey Kore ile ilişkileri geliştirmek için şimdiye kadar daha yumuşak bir ton kullanmıştır. Kore Yarımadası'nda nükleer silahların ortadan kaldırılması da dahil olmak üzere Kuzey Kore'nin temel kaygılarına yanıt verme konusundaki isteklerini açıkça dile getirmişlerdir.

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, Biden yönetimine yönelik eleştiriler yaparak, Trump ile ilişkilerinin iyi olduğunu ve Biden yönetimine karşı savunma güçlerini daha da güçlendireceklerini açıklamıştır. Bu nedenle, Biden yönetimi Kuzey Kore ile ilişkilerini düzeltmek için üst düzey diplomatik görüşmeler yürütecektir. Ancak, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, Biden yönetiminin agresif tavrından dolayı görüşmelerde taviz vermek istemeyebilir.

Özetle, Biden yönetimi, Kuzey Kore ile ilişkilerini geliştirmek ve nükleer silah programını durdurmak için çaba harcamaya devam edecektir. Ancak, bu konuda hala bir çözüm bulunamamıştır ve Kuzey Kore'nin lideri Kim Jong-un, Biden yönetimine karşı sert bir tavır sergilemektedir.

Güneydoğu Asya ve Çin

Biden yönetimi, Çin ile ilişkileri ve Güneydoğu Asya'daki politikaları hakkında yeni adımlar atıyor. ABD'nin Çin ile ekonomik ilişkisi son yıllarda gerilimli bir hal aldı. Biden yönetimi, bu gerginliği azaltmak için çalışmalar yapıyor. ABD, Çin'in güçlenmesiyle beraber Güneydoğu Asya ülkelerinin güvenlik endişelerine de cevap vermeye çalışıyor.

Biden hükümeti, Çin ile güçlü ve kalıcı bir ilişki kurmayı hedeflerken, Güneydoğu Asya'daki müttefiklerinin güvenliğini de muhafaza etmek istiyor. Bu kapsamda, ABD, Güneydoğu Asya'da askeri varlığını artırarak Çin'in bölgedeki hegemonyasına karşı bir duruş sergiliyor.

• Biden yönetimi, Güney Çin Denizi'ndeki adaların statüsü konusunda da Çin ile olan çekişmesine devam ediyor.
• Ayrıca, ABD F-35 savaş uçaklarını Singapur'a satmayı kabul etti, bu da ABD'nin Güneydoğu Asya'da yeni müttefikler aramaya devam ettiğini gösteriyor.
• Ancak, Biden yönetimi Çin ile ilişkileri geliştirmek için çabalarını esirgemezken Güneydoğu Asya'daki müttefiklerine de yakın duruşunu koruyor. Filipinler ile olan savunma anlaşması, Biden yönetimi tarafından da destekleniyor.

Özetle, ABD'nin Çin ile olan ilişkileri ve Güneydoğu Asya'daki politikaları, Biden yönetimi tarafından yeniden ele alınıyor. ABD, Çin ile ekonomik ilişkisini korumak için atacağı adımları Güneydoğu Asya'daki müttefiklerinin güvenliğinden ödün vermeden sürekli gözden geçiriyor. Ancak, Çin ile gerginliğin devam etmesi durumunda Güneydoğu Asya'daki ABD varlığı da artarak devam edecektir.

Ticaret Anlaşmaları

Joe Biden yönetimi, ticaret anlaşmalarına yaklaşımında önceki yönetimden farklı bir duruş sergiliyor. Trump yönetimi, Amerika Birleşik Devletleri'nin ticaret açığını kapatmak amacıyla yürürlüğe soktuğu politikalarla birçok ülkeyle arasındaki ilişkileri gerdi.

Biden yönetimi ise, özellikle Asya-Pasifik bölgesindeki ülkelerle ticaret anlaşmalarına yeniden katılmak istiyor. Bu anlaşmaların başında Trans-Pasifik Ortaklığı (TPP) geliyor. Bu anlaşmaya ABD, ilk başta dahil olmayı reddetmiş ve Trump yönetimi döneminde de anlaşmadan çekilmişti.

Biden yönetimi, küresel ticaret için bu tür anlaşmaların önemini vurguluyor ve TPP anlaşmasına yeniden katılımı düşünüyor. Ancak, anlaşmanın ABD için yeniden müzakere edilmesi gerekiyor. Bunun nedeni ise, anlaşmanın özellikle sanayi ve fikri mülkiyet hakları gibi konularda Amerikan çıkarlarına daha fazla uyması gerekiyor.

Bununla birlikte, ABD'nin ticarette tek taraflı tavırlarının neden olduğu sorunlar hala çözüm bekliyor. Biden yönetimi, özellikle Çin ile olan ticari ilişkileri normalleştirmek istiyor.

• Bu doğrultuda, ABD'nin ticaret müzakerelerindeki genel tavrı önemli olacak.
• ABD'nin TPP anlaşmasına yeniden katılımı Amerika Birleşik Devletleri'nin ve dünya ekonomisinin geleceği açısından önem arz etmektedir.

Biden dönemi, özellikle ticaret alanındaki politikalarıyla önceki döneme göre daha çok işbirliği ve diyalog üzerine kurulacak gibi görünüyor.