Osmanlı İmparatorluğu'na Yabancıların Bakış Açısı kitabı, tarih severleri tarih sahnesinde yolculuğa çıkarıyor. Avrupalı yazarların gözünden Osmanlı İmparatorluğu'nu keşfedin. Kültür, yaşam tarzı, gelenek ve görenekleriyle Osmanlılar...
Osmanlı İmparatorluğu, dünya tarihinde önemli bir yere sahip olan bir imparatorluk. Ancak bu imparatorluğa dışarıdan bakanlar açısından Osmanlı'nın yükselişi ve gerilemesi farklı yorumlara neden oldu. Bu makalede, Osmanlı İmparatorluğu'na yabancıların bakış açısını tartışacağız.
İlk olarak, Osmanlı İmparatorluğu'nun yükselişi, dış dünya açısından nasıl görüldü? Batılı güçler için Osmanlı, büyüleyici bir imparatorluktu. Avrupa'nın ilgi odağı haline gelmişti. Ancak Osmanlı İmparatorluğu'nun güçsüzlüğü ve gerilemesi dünya genelinde eleştirildi. Doğu ülkeleri ise Osmanlı İmparatorluğu'nun gücünü kabul etmekle birlikte, eleştirel yaklaştılar.
Batılı yazarlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun doğu kültürüne olan etkisiyle Oryantalizm akımını başlatarak Osmanlı imajını şekillendirdiler. Bu durum, Osmanlı İmparatorluğu'nun doğu kültürüne yaklaşımı hakkında yanlış anlaşılmalar yaratmasına neden oldu.
Osmanlı İmparatorluğu'na dışarıdan bakan yazarların görüşleri de oldukça ilginçtir. Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan yabancı yazarlar, Osmanlı kültürüne farklı bakış açıları getirirken, Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan ve Osmanlı kadınlarını konu alan Batılı kadın yazarlar ise Osmanlı'nın kadın haklarını yansıtmaları açısından dikkat çekici eserler kaleme aldılar.
Sonuç olarak, Osmanlı İmparatorluğu'na dışarıdan bakış açısı oldukça geniş kapsamlıdır ve farklı ülkelerin, farklı yazarların ve farklı yaklaşımların etkisiyle şekillenmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Yükselişi
Osmanlı İmparatorluğu'nun yükselişi güçlü bir ordu, etkileyici bir hükümdarlık ve genişleyen toprakları ile dış dünya tarafından hayranlıkla karşılandı. Batılı yazarlar, Osmanlı İmparatorluğu'nu farklı bir kültür ve yaşam tarzıyla tanışma fırsatı olarak gördüler.
Osmanlı İmparatorluğu'nun zenginliği ve güçlü donanımı tarihin akışını değiştirecekti. İmparatorluk, dünya siyasi sahnesinde etkili bir rol oynuyordu ve Batılı ülkeler, bölgedeki bu güçlü devlete karşı merak ve hayranlık duyuyorlardı.
Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu farklı dini ve etnik gruplar arasında barış ve hoşgörüyle tanınıyordu. Avrupalı yazarlar, Osmanlı İmparatorluğunda farklı inançların bir arada yaşama barış ve hoşgörüsünü gözlemleyerek birçok kez etkilendiklerini belirtmişlerdir.
- Osmanlı İmparatorluğu, tarihin en güçlü ordularından birine sahipti.
- Batılı yazarlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun zenginliğine, gücüne ve barışçıl yaşam tarzına hayranlık duyuyorlardı.
- Osmanlı İmparatorluğu, farklı inanç ve etnik grupları barış ve hoşgörüyle kucaklayan bir imparatorluk olarak tanınıyordu.
Batılı yazarların Osmanlı İmparatorluğu'nun yükselişi hakkındaki yazıları, imparatorluğun tarihinde güçlü bir sayfa yazdığını ortaya koymaktadır. Osmanlı İmparatorluğu'nun zengin kültürü, barışçıl yaşam tarzı ve güçlü donanımı, dış dünyada büyük bir etki yaratmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Gerilemesi
Osmanlı İmparatorluğu'nun yükselişinin ardından, artık geri çekilmeler yaşamaya başladığı zamanlarda dış dünya, Osmanlı'yı farklı bir gözle görmeye başladı. Avrupa'da sanayi devrimiyle birlikte teknolojik olarak gelişmeye başlayan ülkeler, Osmanlı İmparatorluğu'nun gerilemesini bir fırsat olarak değerlendirdi. Osmanlı'nın yıpranmışlığına vurgu yapılırken, ülkede çıkan isyanlar da söz konusu oldu.
Bu dönemde yabancıların ve özellikle Avrupalıların Osmanlı hakkındaki söylemleri oldukça negatifleşti. Osmanlı'nın teknolojik açıdan geri kaldığına, yönetim olarak zayıf olduğuna vurgu yapıldı. Bu süreçte Osmanlı'nın siyasi ve ekonomik sorunları daha fazla ön plana çıktı. Bölgedeki komşu ülkeler de bu durumu kendi lehlerine kullanarak Osmanlı'yı zayıflatmaya çalıştı.
Batılı güçlerde Osmanlı İmparatorluğu'nun gerilemesine seyirci kalmadı. Avrupalı ülkeler arasında Osmanlı'yı ele geçirme yarışı başladı. İngiltere ve Fransa gibi büyük devletler, imparatorluğu işgal etmeye ve kontrol altına almaya çalıştı. Osmanlı'nın zayıflığı nedeniyle, bu ülkeler kolayca işgal edebileceğine inandılar.
Gerileme döneminde Doğu ülkeleri ise Osmanlı İmparatorluğu'na karşı daha olumlu bir tavır sergiledi. Osmanlı İmparatorluğu, İslam dünyasının lideri olarak görülmekte ve İslam dinine uygun bir şekilde yönetilmekteydi. Bu nedenle çevre ülkelerde hala saygın bir konumda yer alıyordu. Ancak gerileme dönemiyle birlikte, bu ülkeler de Osmanlı'nın yıkılmaya doğru gittiğini gözlemlemişlerdi.
Sonuç olarak, Osmanlı İmparatorluğu'nun gerilemesi, dış dünya tarafından karamsar bir havayla ele alındı. Batılı güçlerin işgal girişimleri, Osmanlı'yı daha da zor durumda bırakmıştı. Ancak, gerileme dönemiyle birlikte, Osmanlı'nın yerini alacak yeni güçlerin yükselişi de başlamıştı. Bu süreçte Osmanlı İmparatorluğu, dünya tarihinde önemli bir yere sahip olacak bir dönem yaşamıştır.
Batılı Güçlerin Gözünden Osmanlı
Batı ülkeleri için Osmanlı İmparatorluğu, bilinmez bir dünyanın kapılarını açarak merak ve ilgi uyandırmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun yükseliş döneminde, Avrupa'nın Osmanlı'ya olan ilgisi o kadar büyüktü ki, İstanbul'daki büyükelçiliklerde çalışan diplomatlar Osmanlı'dan daha çok Batı'nın siyasi ve kültürel gündemleriyle ilgilendiler.
Fakat Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme dönemi başladığında, Batılı güçlerin de Osmanlı'ya bakış açısı değişti. Avrupa devletleri kendilerine uygun bir Osmanlı İmparatorluğu istedi ve bunu sağlamak için Osmanlı topraklarına müdahale etmeye başladılar. Bu nedenle, Osmanlı İmparatorluğu Batılı gözlerden kötü bir imaj edindi.
Oryantalizm, Osmanlı İmparatorluğu'nun Batılılar tarafından yanlış bir şekilde ele alınmasında büyük bir rol oynadı. Batılı yazarlar, Osmanlı kültürünü şekillendirme konusunda büyük bir güce sahip oldular ve kendilerince Osmanlı'nın doğu kültürüne uygun olduğunu belirttiler. Bu nedenle, Osmanlı İmparatorluğu "doğulu" ve Batı medeniyetinden uzak bir ülke olarak algılandı.
| Batılı Güçlerin Osmanlı'ya Bakış Açısı | Sonuçları |
|---|---|
| Osmanlı İmparatorluğu'nun yükseliş dönemi | Avrupa'nın ilgisi arttı ve ülke hakkında olumlu görüşler edinildi. |
| Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme dönemi | Osmanlı'ya müdahale edilmeye başlandı ve imajı kötüleşti. |
| Oryantalizm | Osmanlı İmparatorluğu yanlış bir şekilde modellendi ve Batılılar tarafından "doğulu" ve geri kalmış bir ülke olarak algılandı. |
Doğu ülkelerine göre, Osmanlı İmparatorluğu farklı bir yere sahipti. İslam'ın merkezi olan Osmanlı İmparatorluğu, Müslüman ülkelerinde olumlu bir imaj edindi ve İslam dünyasının lideri olarak kabul edildi.
Genel olarak, Osmanlı İmparatorluğu'na dışarıdan bakış açısı, tarih boyunca hep farklı olarak ele alındı. Batılı ülkelerin Osmanlı İmparatorluğu'na olan ilgisi ve doğu ülkelerinin Osmanlı'ya farklı bir bakış açısı ile yaklaşması, Osmanlı İmparatorluğu'nun imajını şekillendirdi. Fakat bu farklı bakış açıları, Osmanlı İmparatorluğu'nun gerçek ve zengin kültürüne hiçbir zaman tam olarak yansıtmadı.
Avrupa'nın İlgi Odağı Olarak Osmanlı
Avrupa, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı her zaman bir ilgi ve merak duymuştu. Özellikle Osmanlı'nın doğu kültürüne ait olan gelenek, görenek, sanat, edebiyat gibi birçok unsuru Avrupa'da ilgi odağı haline gelmişti. Bu ilgi özellikle Rönesans dönemi ile güçlendi. İtalyanlar ve İspanyollar özellikle İstanbul'a gelerek, şehri ve ülkeyi görmek istiyorlardı. Bunun sonucunda da, İstanbul'dan dönen birçok yazar, sanatçı ve filozof Osmanlı İmparatorluğu'nu konu alan eserler yazdılar.
Aynı zamanda, Osmanlı İmparatorluğu'nun zengin tarihi ve kültürü Avrupa'da popüler hale gelmeye başladı. Batılı seyyahlar, Osmanlı İmparatorluğu'nu gezip, gözlemlerini Avrupa'ya taşıdılar. İngiliz yazar Evelyn Baring, İstanbu'l Narrative adlı kitabında Osmanlı İmparatorluğu'nun güzelliklerini, günlük hayatını ve tarihini anlatırken, Fransız yazar Gustave Flaubert, Carthage adlı yapıtında, doğu ve batı kültürü arasındaki farkları ele aldı ve Osmanlı İmparatorluğu'nu merkezine aldı.
Bu ilgi ve merak, Osmanlı İmparatorluğu'nun sanat ve edebiyat gibi alanlarını da etkiledi. Osmanlı sanatı, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi ülkelerde sergilenmeye başlandı. Ayasofya, Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Kapalıçarşı gibi Osmanlı İmparatorluğu'na ait yapılar, Batılılar tarafından büyük bir ilgi ile gezildi ve görüntüleri çizildi. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu'nun hikayeleri ve masalları da Avrupa edebiyatında yer buldu.
Bütün bu etkenler, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı Batı'nın ilgisini attırmamış, aksine daha da arttırmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun Batı'ya olan etkisi büyük ve kalıcıdır.
Doğu'nun Perspektifinden Osmanlı
Osmanlı İmparatorluğu'nun Doğu ülkelerindeki imajı da oldukça farklıydı. İran, Irak, Suriye gibi ülkelerin Osmanlı İmparatorluğu'nu bir kardeş devlet olarak gördüğü bilinmektedir. Ancak keza Doğu'daki diğer ülkelerde, Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetim biçimi ve kültürü hakkında bazı önyargılar bulunmaktaydı. Özellikle, Osmanlı İmparatorluğu'nun İslam kültürüne olan yakınlığı ve benzerlikleri, Doğu ülkelerinin dilinden düşmüyordu.
Bu önyargılar ve yanlış anlamalar, zaman zaman Osmanlı İmparatorluğu için ciddi bir tehdit oluşturuyordu. Özellikle İran'da Safevi Hanedanlığı ile Sünni Osmanlı İmparatorluğu arasındaki çekişmeler, bölgede iki devlet arasında savaşlara ve gerginliklere neden oluyordu. Ancak, tüm bu gerginlikler ve anlaşmazlıklara rağmen, Doğu ülkelerinde Osmanlı İmparatorluğu'na olan ilgi her zaman yüksek olmuştur.
Bu ilgi, özellikle Osmanlı'nın kültürel ve sanatsal zenginliği açısından büyük bir merak uyandırmaktaydı. Osmanlı İmparatorluğu'nun büyük şairleri, yazarları, ressamları ve müzisyenleri, Doğu kültüründe de oldukça ünlüydü. Osmanlı İmparatorluğu'na ait yapılar, camiler, saraylar ve tarihi eserler, Doğu'daki diğer ülkeler için de büyük bir ilgi odağı oluşturuyordu. Bunların yanı sıra Osmanlı kültürü de Doğu ülkelerinde oldukça etkili olmuş, birçok öge ve geleneği benimsemiştir.
Doğu'nun perspektifinden Osmanlı İmparatorluğu'na bakıldığında, genel olarak Osmanlı İmparatorluğu'nun saygıdeğer bir devlet olduğu ve diğer ülkelerin kültürleri ve tarihleri üzerinde etkili olduğu düşünülmüştür. Osmanlı İmparatorluğu'ndan etkilenen sanat, mimari, edebiyat ve müzik gibi birçok kültürel unsur, Doğu kültüründe de önemli bir yer tutmuştur.
Oryantalizm ve Osmanlı İmajı
Oryantalizm, Doğu kültürüne ilginin ve hayranlığın bir ifadesidir. Batılı yazarlar, Orta Doğu'ya ve Osmanlı İmparatorluğu'na olan meraklarını ve ilgilerini kendi yazılarına yansıtmışlardır. Ancak bu ilgi, Osmanlı imajının yanıltıcı bir şekilde yaratılmasına ve genellemelerin yapılmasına neden olmuştur.
19. yüzyılın sonlarına kadar, Batı'da yaygın bir şekilde Osmanlı İmparatorluğu'nun barbar ve geri kalmış olduğu düşünülmekteydi. Ancak bu imaj, Oryantalizm adı verilen bir hareketin doğmasıyla değişmeye başlamıştır. Oryantalizm, Batılı yazarların Doğu kültürüne ilgisinden doğmuş ve Doğu kültürüne ilişkin genellemeler ve klişeleri içeren yazılarıyla kendini göstermiştir.
Batılı yazarların Orta Doğu'ya ve Osmanlı İmparatorluğu'na olan merakı, doğal olarak yazılarına da yansımıştır. Bu yazarlar, Osmanlı İmparatorluğu'nu sadece askeri bir güç olarak görmüş ve imparatorluğun hükümdarlarına karşı ilgi duymuşlardır. Osmanlı İmparatorluğu'nun sadece İstanbul ve Topkapı Sarayı gibi simgesel mekanlarına odaklanmışlar, gerçek Osmanlı yaşamı hakkında yüzeysel bilgi sahibi olmuşlardır. Bu yazılar, zamanla Batı'nın Osmanlı İmparatorluğu'na dair yanıltıcı bir imaj oluşturmasını sağlamıştır.
Sonuç olarak, Oryantalizm adı verilen bu hareket, Batılı yazarların Osmanlı İmparatorluğu'nun doğu kültürüne olan etkisi olmuştur. Bu etki, Osmanlı imajının yanıltıcı bir şekilde yaratılmasına neden olmuştur. Batılı yazarlar, Doğu kültürüne karşı hayranlık duysalar da, kültür hakkında yüzeysel bilgi sahibi olmuş ve yanlış genellemeler yapmışlardır. Bugün bile, Batılı ülkelerde Osmanlı İmparatorluğu'nun yanıltıcı bir imajı varlığını sürdürmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu'nda Yaşayan Yabancılar
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Osmanlı topraklarını ziyaret eden ve hatta kalıcı olarak yaşayan yabancılar, Osmanlı kültürüne yaklaşımlarında farklılıklar göstermiştir. Bazı yabancılar, Osmanlı kültürüne olumlu yaklaşırken, bazıları ise olumsuz düşüncelere sahipti.
Batılı yazarlar arasında, Orta Doğu'ya ilgi duyanlar ve birçok eserinde Osmanlı topraklarını konu alanlar vardı. Bu yazarların bir kısmı, Osmanlı kültürünü anlamaya çalışırken bazıları ise sadece gözlemlerini ve deneyimlerini aktarma yolunu tercih ediyordu. Bazı yabancı yazarlar, Osmanlı toplumunun sosyal yapısına hayranlık duyarken, bazıları ise Osmanlıların geri kalmış bir toplum olduğunu düşünüyordu.
Osmanlı topraklarında yaşamış yabancı erkek yazarlar genellikle siyasi, sosyal ve ekonomik konulara odaklanırken, kadın yazarlar ise Osmanlı kadınlarının yaşam tarzını, gündelik hayatını, giyim tarzını ve sosyal hayatını konu edinen eserler yazdı. Özellikle İngiliz kadın yazarlar, Osmanlı kadınlarının örtündüğüne dair önyargılardan kurtulduktan sonra, Osmanlı kadınlarını anlama yoluna girdi ve bu kadınlar hakkında kitaplar yazdı.
Yabancı yazarların Osmanlı kültürüne yaklaşımına yönelik eserlerinde, Osmanlı'nın Batıdan farklılık gösteren kültürü üzerinde duruldu. Yazarlar, Osmanlı toplumunun geleneklerine, dinine, sosyal yapısına ve yaşam tarzına odaklanarak, Osmanlı kültürü hakkında derinlemesine bilgiler sunmaya çalıştı.
Sonuç olarak, Osmanlı topraklarına gelen yabancı yazarların Osmanlı kültürüne yaklaşımı tamamen kişisel deneyimlerine ve sosyal, kültürel ve siyasi pozisyonlarına bağlıydı. Bazı yazarlar, Osmanlı'yı yetersiz, geleneksel ve geri kalmış bulurken, diğerleri ise hayranlıkla Osmanlı kültürünü anlamaya çalıştı ve farklı perspektifler sunarak Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihine ışık tuttu.
Yabancı Yazarların Gözünden Osmanlı Kültürü
Osmanlı İmparatorluğu, döneminde birçok yabancı yazar tarafından incelendi ve ele alındı. Bu yazarlar, Osmanlı kültürü hakkında ilginç görüşler öne sürdüler. Yabancı yazarların Osmanlı İmparatorluğu'na bakış açıları, Batı ile doğu kültürü arasındaki farklılıkları da göstermekteydi.
Osmanlı İmparatorluğu'na dair görüşlerini yazılı metinlerle aktaran Batılı yazarlardan biri olan Sir Thomas Roe, İngilizlerin Osmanlı İmparatorluğu'na yönelik merakını ortaya koyuyordu. Roe, Osmanlı kültürü hakkında ayrıntılı bir çalışma yaparak, İngilizler arasında Osmanlı kültürüne yönelik bir merak uyandırdı. Roe, Osmanlı kültürünü titizlikle inceledi ve dönemin İngilizlerine Osmanlı İmparatorluğu'nun güçlü bir imparatorluk olduğunu göstererek, İngilizlerin Osmanlı İmparatorluğu'na karşı bir hayranlık duymalarına neden oldu.
Bununla birlikte, yazarların Osmanlı İmparatorluğu'na bakış açıları her zaman olumlu olmamıştır. Özellikle, Doğu ülkelerinden gelen yazarlar, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı daha eleştirel bir tavra sahiptiler. Örneğin, İranlı yazar Mirza Mehdi Khan Astarabadi, Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri gücünü övse de, Osmanlı kültürüne dair yönelttiği eleştiriler oldukça sertti. Astarabadi, Osmanlı İmparatorluğu'nun saf ve doğru İslami değerlerden uzaklaştığını ve Batı kültürüne benzer hale geldiğini dile getirdi.
Osmanlı İmparatorluğu'na dışarıdan bakan yabancı yazarların Osmanlı kültürüne ilişkin görüşleri oldukça çeşitlilik göstermektedir. Ancak genel olarak, yazarlar Osmanlı İmparatorluğu'nun geçmişi, sanatı, mimarisi, sosyal hayatı ve ekonomisi gibi birçok konu hakkında özgün ve önemli görüşler öne sürdüler. Bu görüşler, Osmanlı İmparatorluğu'nun dönemine ait birçok eserin oluşmasına da kaynaklık etti.
Osmanlı İmparatorluğu'nda Yaşayan Batılı Kadın Yazarlar
Osmanlı İmparatorluğu tarihi çok çeşitlilik gösterir. Bu çeşitlilik, Osmanlı İmparatorluğu hakkında yazan Batılı kadın yazarların eserlerinde de görülmektedir. Bu kadın yazarlar, Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan Batılı erkeklerden farklı bir bakış açısı sunarlar. Osmanlı İmparatorluğu'nda kadınların konumu ve yaşam koşulları hakkında yazan çok sayıda Batılı yazar varken, Batılı kadın yazarların Osmanlı kadınlarını konu alan eserleri daha azdır.
Birçok Batılı kadın yazar, Osmanlı İmparatorluğu'na seyahat ederek bu ülkeyi yakından tanımış ve hatta Osmanlı toplumu hakkında eserler yazmışlardır. Bu yazarlar arasında Amerikalı yazar Grace Ellison ve İngiliz yazar Gertrude Bell gibi isimler öne çıkmaktadır. Ellison, 1913 yılında Osmanlı İmparatorluğu'na gitmiş ve Osmanlı kadınları hakkında birçok yazı yazmıştır. Gertrude Bell ise Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan ve yazarlık yapan birçok kadın yazarla tanışmıştır.
Batılı kadın yazarların Osmanlı kadınlarını konu alan eserleri, genellikle Osmanlı kadınlarının yaşam koşullarını ve toplumsal konumlarını ele almaktadır. Bu eserlerde, Osmanlı kadınlarına yeterli saygı gösterilmediği ve eşitsizliklerin olduğundan bahsedilir. Ayrıca, Batılı kadın yazarlar Osmanlı kadınlarının günlük hayatlarına da ışık tutarlar.
Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan Batılı kadın yazarların eserleri, Osmanlı İmparatorluğu'na dışarıdan bir bakış açısı sunar. Bu eserler, Osmanlı kadınlarının yaşam koşullarını, toplumsal konumlarını ve kültürlerini anlamak için önemlidir. Ayrıca, bu eserler, Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihi hakkında da bir takım ipuçları verir.
Sonuç
Bu makalede, Osmanlı İmparatorluğu'na dışarıdan bakış açısını ele aldık ve birçok farklı perspektiften tartıştık. Batılı güçlerin ilgi odağı olarak Osmanlı, doğu ülkelerinin bakış açısı, oryantalizm ve Osmanlı imajı gibi konuları ele aldık.
Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan yabancı yazarların Osmanlı kültürüne yaklaşımı ve yabancı kadın yazarların Osmanlı toplumunu ele aldığı eserler hakkında da konuştuk.
Genel olarak, Osmanlı İmparatorluğu dış dünyada oldukça ilgi çekici bir konuydu ve farklı bakış açılarına göre farklı şekillerde ele alındı. Yabancı yazarların Osmanlı kültürüne yaklaşımı da oldukça çeşitliydi ve bazı yazarlar Osmanlı'yı övücü bir şekilde ele alırken, bazıları eleştirel bir tutum sergiledi.
Osmanlı İmparatorluğu'nun yükselişi ve gerilemesi hakkında da konuştuk ve yabancılar tarafından nasıl ele alındığını tartıştık. Genel olarak, Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihi oldukça zengin ve farklı perspektiflerden ele alınması gereken bir konudur.