İslam tarihinde İslami iktisadi modeller ve uygulamaları konusunda meraklısına özel bir kitap! İslam'ın ekonomik düşüncesi ve belirlediği ilkeleri öğrenmek, geçmişteki uygulamaları incelemek için İslam Tarihindeki İslami İktisadi Modeller ve Uygulamaları'nı mutlaka okumalısınız

İslam tarihi, İslami iktisadi modellerin yaratılması ve uygulanması açısından oldukça zengin bir kaynaktır. İslam'ın ekonomik prensipleri, hem geçmişte hem de günümüzde çeşitli ülkelerde uygulanmaktadır. Bu makalede, İslam tarihindeki İslami iktisadi modellerin ve uygulamalarının birkaç örneğini ele alacağız.

İslam, ticareti teşvik eden bir din olarak bilinir. Hz. Muhammed'in ticaretle uğraşması ve İslam'ın erken dönemlerinde Arap yarımadasındaki serbest ticaret, İslami iktisat modellerinin temelini oluşturmuştur. Bu modeller arasında en yaygın olanı cibâya adı verilen ve borçlunun ödeme imkanı olmadığında borcunu ötelemesine izin veren modele dayanmaktadır. Diğer bir İslami iktisadi model ise wa'd olarak adlandırılır. Bu model, belirli bir ürün veya hizmetin gelecekteki bir tarihte belirli bir fiyattan satın alınmasını sağlar ve riskleri en aza indirir.

İslami iktisadın diğer bir önemli özelliği ise sosyal refah sistemidir. İslam tarihindeki örneklerinden biri, zekat adı verilen zorunlu bir sadakadır. Bu sistem, Müslümanlar arasında zengin ile fakir arasındaki gelir eşitsizliğini azaltmaya yardımcı olur. Diğer bir uygulama, cihad ekonomisidir. Savaş zamanında, İslam'ın insanlarına savaşı finanse etme görevi verilir ve bu da savaş çabalarını sürdürmek için büyük bir kaynak sağlar.

İktisat Teorilerinin İslami Perspektifi

İslam'ın iktisadi prensipleri, modern ekonomik teoriler üzerinde etkili olmaktadır. İslam iktisadının temelinde adalet, eşitlik, merhamet ve hoşgörü ilke ve değerleri yer almaktadır. Bu değerler, modern kapitalist yapının ve ekonomik teorilerin temellerinde olduğu gibi bireysel çıkar odaklı değildir.

İslam'ın iktisadi prensipleri arasında riba yasağı, zekat, adaletli paylaşım gibi merkezi kavramlar yer almaktadır. Zekat, Müslümanların zenginlikleriyle fakirleri destekleyerek adaletli bir paylaşımı sağladığı mükellefiyetleri belirler. Riba yasağı da, faiz ve kar payı gibi uygulamaların adaletsizliği nedeniyle yasaklanmıştır.

Bununla birlikte, İslam iktisadı sadece köklü bir değişim sunmaya çalışmamaktadır. Bu, daha çok, modern ekonomik sistemlerde yer alabilen taşkın kapitalizmin farklı bir yorumunu sağlamaya çalışmaktadır. İslam'ın iktisadi öğretileri, modern ekonomik sistemlerin sınırlandırılmasına ve sürdürülebilir, adil ve insana yakın bir ekonomiye doğru ilerlemesine yardımcı olmaktadır.

• İslam’ın iktisadi prensipleri, sosyal adalet, eşitlik, merhamet ve hoşgörü ilkelere ve değerlere dayanmaktadır.
• İslam’ın iktisadi prensipleri arasında riba yasağı, zekat, adaletli paylaşım gibi merkezi kavramlar yer almaktadır.
• İslam iktisadı, modern ekonomik sistemlerin sınırlarını belirleyerek adil ve insana yakın bir ekonomiye doğru ilerlemeye yardımcı olmaktadır.

İslami Finansın Temel İlkeleri

İslami finans, İslam'ın iktisadi ilkeleri temel alınarak oluşturulmuş bir finansman sistemidir. Bu sistemde, faiz, kumar ve spekülasyon gibi faaliyetler kabul edilmezken, yatırımın ve kazancın topluma yarar sağlaması esas alınır.

İslami finansın temel ilkeleri arasında kar-zarar ortaklığı, faizsiz finansman, etik yatırım ve riskin adil şekilde paylaştırılması yer alır. Kar-zarar ortaklığı, yatırımcıların karar alma sürecinde ortak olması ve ortak riski paylaşması demektir. Faizsiz finansman, İslam dini tarafından yasaklanan faiz yerine, yatırımın gerçekleştiği varlıklara dayalı bir kazanç sistemini işletir. Etik yatırım ise, İslam ahlakının belirlediği kurallar çerçevesinde yatırım yapılmasıdır. Son olarak, riskin adil şekilde paylaştırılması demek, yatırımın kar-zarar dengesinin düzgün şekilde hesaplanması ve risklerin şirket yönetimleri tarafından doğru şekilde yönetilmesini ifade eder.

İslami finans sistemleri, tıpkı geleneksel finans sistemleri gibi bankacılık, yatırım ve sigorta faaliyetlerini içerir. Ancak, bu faaliyetlerin işleyişi ve yönetimi İslami ilkeler ışığında gerçekleştirilir. Örneğin, faizsiz bankacılıkta, vadesi belirli hesaplar kullanılarak yatırımların yönetimi gerçekleştirilir ve kazanç paylaşımı ilkesi esas alınarak kazançlar yatırımcılarla paylaşılır. Sigortada ise, tazminat ödeme sistemleri değişir. Burada, tazminatların topluluktan sağlanması esas alınır.

İslami finansın temel özellikleri, sadece İslam dünyasında değil, dünya genelinde de giderek daha fazla kabul görüyor. Bu nedenle, İslam'ın finans sektöründeki etkisi her geçen gün artmaktadır.

Müslümanların Serbest Ticareti

İslam tarihinde serbest ticaret, önemli bir rol oynamıştır. İslam'ın en temel prensiplerinden biri olan adil ticaret, serbest ticaretin temelini oluşturur. İslam peygamberi Hz. Muhammed'in hayatı boyunca, farklı kültürlerle ticaret yapmış ve tüccarları desteklemiştir.

Müslümanların serbest ticarete verdiği önem, İslam devletleri tarafından da benimsenmiştir. İslam tarihindeki ilk Müslüman hükümdarlarından biri olan Hz. Ömer, serbest ticaretin önemini vurgulamış ve farklı ülkelerle ticaret yapılmasını teşvik etmiştir. İslam devletleri, serbest ticareti korumak için çeşitli yasalar ve düzenlemeler çıkarmıştır.

Bu yaklaşım, İslam tarihindeki büyük ticaret merkezlerinin oluşmasına ve İslam dünyasının zenginleşmesine yol açmıştır. İslam dünyasının çeşitli bölgelerindeki tüccarlar, başka ülkelerle ticaret yaparak, İslam dünyası ekonomisine katkıda bulunmuşlardır.

İslam'ın serbest ticarete verdiği önem, günümüzde de devam etmektedir. İslami finans sistemlerinin temel prensiplerinden biri olan adil ve şeffaf ticaret, İslam'ın serbest ticaret anlayışına dayanır. Birçok İslami finans kuruluşu, serbest ve adil ticareti destekleyen yatırım fırsatları sunar.

• İslam tarihi boyunca serbest ve adil ticaretin desteklenmesi, İslam dünyasını zenginleştirmiş ve ticaretin gelişmesini sağlamıştır.
• İslami finans sistemlerinin temel prensipleri, serbest ve adil ticareti destekler.

Cibâya

Cibâya, İslami iktisat terimi olarak, bir ticarette taraflardan birinin ödeme yapmak için diğer tarafın malını teminat göstermesi anlamına gelir. Bu uygulama, İslam tarihinde yaygın bir şekilde kullanılmıştır ve halen bazı İslami finans kurumlarında kullanılmaktadır.

Bir ticarette, alıcı malın bedelini ödemeden önce satıcıya malı teslim alırken, güvenlik açısından teminat göstermesi gerekir. Cibâya, satıcıya böyle bir garantinin verilmesi amacıyla ortaya çıkmıştır. Cibâya ile yapılan işlemlerde bir para ödemesi yapılmaz, teminat gösterilen mal, borcun ödenmesi için kullanılır.

Cibâya'nın en önemli özelliği, riba (faiz) içermemesidir. İslam hukukuna göre, faiz ve riba yasaklanmıştır. Bu nedenle, İslami finans kurumları, faizsiz finans prensiplerine dayalı olarak çalışır ve cibâya bu prensipler doğrultusunda kullanılır.

İslam tarihinde, cibâya, genellikle altın, gümüş ve yiyecek gibi değerli mallarla yapılan ticaretlerde kullanılmıştır. İslami finans sistemi içinde, cibâya, sigorta, leasing ve vadeli satış gibi modern finansal araçların geliştirilmesine de ilham kaynağı olmuştur.

Wa'd

Wa'd, İslami finans sistemi içinde önemli bir rol oynayan bir terimdir. Genel olarak sözleşme olarak adlandırılan ve gelecekteki bir taahhüt üzerine yapılan sözleşmeleri ifade eder. Wa'd, iki şahıs arasında, belirli bir miktarda bir mal ya da hizmetin gelecekteki teslimi için yapılan sözleşmelerde kullanılır.

Bu sözleşme, İslami finans sistemine ekonomik bir güvence sağlamak açısından oldukça önemlidir. Finansal spekülasyonların yaşandığı modern finans sistemlerinde, alım satım işlemleri, tarihlerine ve fiyatlarına bağlı olarak gerçekleştirilir. Ancak İslami finans sisteminde işlem, gelecekte teslim edilecek bir mal veya hizmete dayalı olduğu için, spekülasyonların önüne geçmektedir.

Özellikle emtia vadeli işlemlerinde, İslami finans sistemleri, taraflardan birinin malı teslim etmekle yükümlü olduğu Wa'd sözleşmeleri ile gayrisafi milli hasılaya katkıda bulunur. Bu sistem ayrıca, sanayi üretiminin büyümesiyle birlikte doğrudan yatırım yapmayı teşvik etmektedir.

• Wa'd sözleşmeleri, İslami finans sistemi için güvence sağlar.
• Spekülasyonların önüne geçer.
• Emtia vadeli işlemlerinde kullanılır.
• Gayrisafi milli hasılaya katkı sağlar.

Genel olarak, Wa'dın İslami finans sistemi içindeki yeri oldukça önemlidir. Bu sözleşme, İslami finans sisteminde ticari olmayan işlemlere odaklanılmasını teşvik ederken, spekülasyonlara ve risklere karşı bir koruma sağlar.

İslami Para Sistemi

İslami para sistemi, İslam dininin iktisadi prensiplerine uygun olarak işleyen bir para sistemi olarak tanımlanabilir. Bu para sistemi, modern ekonomik teorilerden önemli farklılıklar göstermektedir. İslami para sistemi, ticaretin yapılması için gerekli olan paranın, faizsiz olarak sağlanması esasına dayanır. Bu nedenle, faizsiz bankacılık da İslami para sistemi ile yakından ilgilidir.

İslami para sisteminde, faizsiz finans yöntemleri kullanılır. Faiz, İslam dinine göre haramdır ve İslami para sistemi bu nedenle faizsiz finans temeline dayanır. Bu para sistemi, teminatlar temelinde çalışır. Bireysel yatırımcılar veya şirketler, faizsiz finans yöntemlerini kullanarak kaynak sağlarlar. Bu yöntemler arasında örneğin, murabaha, mudaraba ve musharaka gibi yöntemler yer alır.

İslami para sistemi, merkezi banka sistemleri yerine, İslami bankaların oluşturduğu sistemler vasıtasıyla işler. İslami bankalar, müşterilerine faizsiz finansal ürünler sunan özel bankalardır. Bu bankalar, yatırımcıların finansal kaynaklarını yöneterek, faizsiz finansal ürünleri kullanarak kar elde etmelerini sağlarlar.

Buna ek olarak, İslami para sistemi, nakit para yerine altın, gümüş veya diğer kıymetli madenler gibi değerli varlıklarla da işlem yapılabilir. Bu yöntemler, para birimlerinin değer kaybetmesi riskini minimize eder ve enflasyonu da engeller.

İslami para sistemi, modern ekonomik teorilerden önemli ölçüde farklıdır ve dünya genelinde giderek yaygınlaşmaktadır. Geleneksel bankaların faizli finans yöntemleri ile yürütülen işlemlere alternatif olarak, İslami para sistemi kar elde etmek için değil, çoğunlukla toplumdaki insanların finans ihtiyaçlarını karşılamak için tasarlanmıştır.

İslami İktisadi Uygulamaların Örnekleri

İslam tarihinde, İslami iktisadi modeller farklı şekillerde uygulandı. Bu modellerin çoğu, modern ekonomik sistemlerden belirgin özelliklerle ayrılıyor. İslami finans sistemi de, tarihte uygulanan İslami iktisadi modellerden biridir ve günümüzde hala kullanılmaktadır.

Bununla birlikte, İslam tarihinin belirli dönemlerinde, İslami iktisadi modellerin uygulanması konusunda farklı anlayışlar vardı. Bunların bazıları şunlardır:

• Beytül Mal: İslam'ın ilk dönemlerinde kullanılan bir sistemdir. Müslümanlar, toplumsal dayanışma çerçevesinde, fakirlere ve yoksullara yardım etmek için ortak bir sandık kurdular.
• Cibâya: Bu, İslami ticaretin bir diğer önemli yönüdür. İslam tarihinde, cibâya önemli bir yere sahipti ve ortak bir güvene dayalı olarak kullanılıyordu.
• Wa'd: Bu, İslami finans sisteminde kullanılan bir sözleşme türüdür. Wa'd, taraflar arasında belirli bir işlemin gerçekleşmesi durumunda meydana gelen kazancın paylaşılması hakkında bir anlaşmadır.

İslami ticaretin diğer bir örneği de müslümanların serbest ticareti felsefesiyle ilgilidir. İslam, serbest ticaretin teşvik edilmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Bugün, bazı İslam ülkeleri, İslami iktisadi modellerin modern hayatta da uygulanmasına çalışıyor.Örneğin, İran, İslami iktisat prensiplerinin kullanıldığı bir ekonomiye sahiptir. Ayrıca, Suudi Arabistan ve Dubai gibi ülkeler, İslami finansın önemli bir rol oynadığı diğer örneklerdir.

İslami iktisadi modellerin modern hayatta da kullanılması konusunda artan ilgi, İslami finans'ın daha da yaygınlaşmasına neden olmuştur. İslami finans, faizsiz ve adaletli bir finans sistemi olarak bilinir. Özellikle Müslüman olmayan devletler arasında da giderek daha fazla kabul gören bir finans sistemidir.

Sonuç olarak, İslam tarihindeki İslami iktisadi modeller ve bu modellerin bugünkü uygulamaları hakkında birçok örnek vardır. İslami iktisadi modellerin modern dünya ekonomisi içindeki yeri tartışmalı olsa da, birçok İslam ülkesi, İslami iktisadi modelleri uygulamaya devam ediyor.

Sosyal Devlet ve Sosyal Güvence Sistemi

İslam tarihi, sosyal devlet yapısının ve sosyal güvence sisteminin uygulandığı dönemlere sahne oldu. İslam'ın temel prensipleri arasında birbirimize karşı sorumluluklarımız olduğu ve fakirlerin korunması gerektiği yansıtılır.

İslami tarih boyunca, devlet, fakir ve ihtiyaç sahibi insanların refahı için özenle çalışmıştır. Bu nedenle, hazine, fakirlere yardım etmek için düzenli olarak sadaka ve zekat toplamaktadır.

Bunun yanı sıra, İslam tarihi boyunca, devletin sorumluluğu altındaki bir sosyal güvence sistemi oluşturuldu. Bu sistem, ihtiyaç sahibi insanlara yardım etmek için birçok yöntem içerir.

İslam tarihinde sosyal devlet anlayışı bütün insanların eşit oldukları algısı üzerine kurulmuştur. Fakirler, zekat ve sadaka yoluyla beslenirken, devlet de fakirleri destekleyebilmek için büyük işletmeleri o zamanın şartlarına uygun şekilde yönetmiştir.

Bununla birlikte, İslam tarihinde uygulanan sosyal devlet anlayışı günümüzde de geçerlidir. Sosyal refah devleti anlayışı, ülkemizin modern ekonomik yapısında da yer almaktadır. Kamu çalışanlarının sağlık hizmetleri, işsizlik maaşları, yaşlılık maaşları, engelli bireylere yönelik çalışmalar gibi konular, sosyal devlet anlayışına atıfta bulunmaktadır.

Sonuç olarak, İslam tarihindeki sosyal devlet anlayışının birçok yönü günümüzde de devam etmektedir. İslam'ın temel prensiplerinde yansıtılan insanlığa karşı sorumluluk kavramı, İslami finans sistemine de yansımıştır. Bu nedenle, İslam tarihi boyunca uygulanan sosyal devlet anlayışı ve sosyal güvence sistemi modern dünyada da örnek alınan bir model olmaya devam ediyor.

Cihad Ekonomisi

Cihad ekonomisi, İslam ekonomisi içinde özel bir yere sahip olan bir kavramdır. Bu kavram, İslam'ın doğuşundan itibaren farklı şekillerde uygulanmıştır. Cihad kelimesi, sıkça yanlış anlaşılan bir terimdir ve sadece savaş anlamına gelmez. Bu kelime, çaba göstermek, direnmek anlamında kullanılabilir. Cihad ekonomisi de başka bir ifadeyle direniş ekonomisi, iktisadi alanda mücadele ederek, kişi ve toplumun hayat standartlarını yükseltmek için yapılan faaliyetler olarak tanımlanabilir.

İslam tarihinde, cihad ekonomisi ilk olarak Hz. Peygamber'in Medine'ye hicretiyle başlamıştır. Zira o dönemde Medine, Müslümanların yeni bir hayat kurdukları bir yerdi ve burada tarım ve ticaret gibi ekonomik faaliyetler önem kazanmıştı. Peygamber, müslümanların bolluk içinde yaşamasını sağlamak amacıyla "nafile savaşlar" için ganimet dağıtımını ve sadaka verilmesini önermişti. Bu sayede toplumun ekonomik durumunun iyileştirilmesi hedefleniyordu.

Daha sonraları, İslam ülkelerinde, cihad ekonomisi her zaman önemli bir role sahip oldu. İslam dünyasında medreseler, cami ve vakıflar, cihad ekonomisinin ana unsurlarından biridir. Bu yapılar, inşa edildikleri dönemlerde sadece ibadet amaçlı değil, aynı zamanda toplumun ekonomik ihtiyaçlarını da karşılamaları için inşa edilmişlerdir. Örneğin, medreseler, ücretsiz olarak verilen eğitimler sayesinde, iş gücü piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünün yetişmesine katkıda bulunmuştur.

Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğunda, cihad ekonomisi, özellikle savaş dönemlerinde önemli bir ekonomik kaynak olmuştur. Osmanlı Devleti, savaş zamanlarında faizsiz kredi verilmesi, askeri araç-gereç üretimi ve hammadde temini gibi uygulamarla cihad ekonomisini hem teşvik etmiş hem de desteklemiştir.

Sonuç olarak, cihad ekonomisi, İslam dünyasında tarihi boyunca önemli bir role sahip olmuştur. İslam'ın sosyal adalet prensiplerine uygun bir şekilde uygulandığında, cihad ekonomisi, insanların ekonomik durumunu iyileştirmeye yönelik bir araç olarak hizmet verebilir.

Modern Dünya'da İslami İktisat

Son yıllarda, İslami iktisat dünyada giderek daha çok kabul görüyor. İslam dünyasının yanı sıra, Batı dünyasında da İslami finans ürünleri ile ilgilenen insanlar var. İslami finans, faizsiz bir finans modeli sunar ve bu finansal kuruluşlar, sözleşmeler ve finansal araçlar kullanarak çalışır. Büyük bankalar ve finansal kuruluşlar, İslami finansı benimsediler ve bu trend devam ediyor.

İslami iktisat, modern ekonominin içinde yer alıyor ve giderek büyük ölçüde kabul görüyor. İslami finans, sadece Müslüman toplumlarında değil, dünya genelinde de kabul görüyor. Çünkü İslami finansın temel felsefesi, doğru ve adil iş yapmaktır. İslami finans, riski paylaşma ve ortaklaşa yatırım yapma prensiplerini benimser. Bu doğru ve adil iş yapma felsefesi, İslami finansı duyarlı yatırımcılar için cazip hale getiriyor.

Bugün İslami iktisat, Avrupa, Amerika ve Afrika dahil olmak üzere dünya genelinde üniversitelerde öğretiliyor ve birçok banka İslami finans ürünleri sunuyor. İslami finans dünya ekonomisinde giderek daha büyük bir rol oynuyor ve bu İslami finansın aslında dünya ekonomisi için bir alternatif olarak kabul edilmesiyle ilgili. İslami finansın doğru ve adil iş yapmaya odaklanması, hem elde edilen kârın maksimize edilmesi hem de sosyal sorumlulukların üstlenilmesiyle ilgili.

İslami Finansın Dünya Genelinde Yaygınlaşması

İslami finans, son yıllarda dünya genelinde büyük bir kabul görüyor. 1970'lerin başlarında Suudi Arabistan'da başlayan bu finans sistemi, günümüzde dünya genelindeki yüzlerce banka ve finansal kurum tarafından uygulanıyor.

Bu kabulün nedenleri arasında, İslam dini tarafından öngörülen faizsiz finans prensiplerinin giderek daha fazla kişiye cazip gelmesi gibi faktörler yer alıyor. İslami finansın temel prensipleri arasında, risk ve kazançların ortaklaşa paylaşılması, faizsiz işlemler yapılması, şeffaf ve adil uygulamaların benimsenmesi gibi özellikler bulunuyor. Bu prensipler, giderek daha fazla insanın finansal kuruluşlardan beklentilerini değiştiriyor ve İslami finansın popülerleşmesine yol açıyor.

İslami finans sistemi, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yoksulluk ve ekonomik eşitsizlikle mücadele amacıyla giderek daha fazla tercih ediliyor. Bu nedenle, İslami finansın yaygınlaşması sadece finansal sektör için değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik kalkınma açısından da önem taşıyor.

2019 yılında yayınlanan bir rapora göre, dünya genelinde İslami finans varlıkları 2,5 trilyon doları aşmış durumda. Bu rakamın, İslami finansın tüm dünyada giderek daha çok kabul görmesinin bir göstergesi olduğu söylenebilir. Ayrıca, İslami finans sisteminin giderek daha fazla ülkede yasal olarak tanınması, bu süreci hızlandıran bir diğer faktördür.

Genel olarak, İslami finans sisteminin giderek daha fazla kabul görmesi, finansal sektördeki değişimi de beraberinde getiriyor. İslami finansın temel ilkeleri, daha adil ve şeffaf bir finansal sistem yaratma amacıyla uygulanmaya başlanırken, bu sistemin sosyal ve ekonomik kalkınmaya da olumlu etki etmesi bekleniyor.

İslami Etik ve Sürdürülebilir Kalkınma

İslami iktisadi prensipler ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri, birbirini tamamlayıcı ve örtüşen iki konudur. İslami iktisadi teoriler, sadece bireylerin ekonomik çıkarlarına değil, aynı zamanda küresel düzeyde sürdürülebilirliğe de odaklanır. Örneğin, İslami finans sistemi, faizsiz kredi modeli ve risk paylaşımı prensipleri üzerine kuruludur. Bu, çok yüksek faiz oranlarına bağımlı olmadan ekonomik faaliyetleri teşvik eder ve finansal krizleri azaltabilir.

Ayrıca, İslam iktisadında sürdürülebilir kalkınma ilkeleri de öne çıkar. İslam, doğal kaynakların korunmasını, çevresel sürdürülebilirliğin sağlanmasını ve insanların doğal kaynaklardan adil bir şekilde yararlanmasını teşvik eder. Bu, bugünün dünyasında giderek daha önemli hale gelen sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle örtüşür.

İslami etik prensipler, ekonomik faaliyetlerin adil bir şekilde yürütülmesini ve herkes için fırsat eşitliğinin sağlanmasını temel alır. Bu, sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle örtüşür, çünkü adalet ve fırsat eşitliği, sürdürülebilir bir geleceğin temelleridir. Aynı şekilde, İslam'ın yoksullukla mücadele etme ve dezavantajlı gruplara yardım etme yönündeki prensipleri, sürdürülebilir kalkınmanın da hedefleridir.

Bu nedenle, İslami iktisadi prensipler ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri arasında güçlü bir bağ vardır. İslami finansın ve İslami etik ilkelerin doğal kaynakların korunmasına, adil bir ekonomik sistem oluşturmaya ve toplumsal refaha katkıda bulunmaya yardımcı olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, modern dünyada İslami iktisadi modellerin ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin daha geniş kapsamlı uygulamalarını görebiliriz.