İklim değişikliği ve atmosfer kimyası, dünyamızın geleceği için hayati bir önem taşıyor İklim değişikliğine neden olan faktörlerin bilinmesi, doğru adımlar atılması için önemlidir Atmosfer kimyası ise atmosferdeki gazların hareketini ve etkileşimlerini inceler Bu konulara dair en güncel bilgileri okuyabilir, doğayı korumak adına neler yapabileceğinizi keşfedebilirsiniz
İklim değişikliği ve atmosfer kimyası, son yılların en önemli konularından biridir. Bu konuları derinlemesine araştırmış olan ve Nobel Kimya Ödülü kazanmış Mario J. Molina, bu alanda birçok çalışmaya imza atmıştır. Molina, özellikle ozon tabakasının hasarı ve insan faaliyetlerinin çevreye etkisi gibi konularda yaptığı araştırmalarla tanınmaktadır.
Atmosfer kimyası, atmosferdeki gazların yapısını ve kimyasal reaksiyonlarını inceler. Bu sayede, atmosferdeki gazların birbirleriyle nasıl etkileşimde bulunduklarını ve gezegenimizin sıcaklık ve hava koşullarını nasıl etkilediklerini anlamak mümkün hale gelmektedir. İklim değişikliği ise, dünya genelindeki sıcaklık ve hava koşullarındaki uzun vadeli bir değişikliktir. Bu değişiklikler, deniz seviyesinde yükselmeye, sel ve kuraklık gibi ekstrem hava olaylarına ve biyolojik çeşitlilikteki değişimlere neden olmaktadır.
Molina da, ozon tabakasının hasarı ve insan faaliyetlerinin çevreye etkisi gibi konular üzerine yaptığı çalışmalarla tanınmaktadır. Ozon tabakasının hasarının sebeplerini incelerken, CFC'ler gibi insan yapımı gazların ozon tabakasını nasıl incelttiğini keşfetmiştir. Yaptığı araştırmalar sonucunda, atmosfer kimyası ve ozon tabakasının hasarı konularındaki çalışmalarıyla Nobel Kimya Ödülü'nü kazanmıştır. Bu sayede, gezegenimizin çevresel sorunları hakkında farkındalık yaratmış ve dünya genelinde bu konuda çalışmalar yapılmasına öncülük etmiştir.
Molina'nın çalışmaları, gezegenimizin sürdürülebilirliği için son derece önemlidir. İklim değişikliği ve atmosfer kimyası konuları, bugün ve gelecekte bizi etkileyen meselelerdir. Bu nedenle, Molina'nın yaptığı araştırmaların önemi daha da artmaktadır. Gezegenimizin geleceği için bu konulara dair farkındalığın artması ve konu hakkında daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.
Mario J. Molina Kimdir?
Mario J. Molina, kimya alanında yaptığı çalışmalar ile bilim dünyasında ün sahibi olan bir Meksikalı ve Amerikalı bilim adamıdır. Kendisi, atmosfer kimyası ve ozon tabakasındaki hasar konusundaki çalışmaları ile tanınır. 1985 yılında kimya dalındaki çalışmaları nedeniyle Nobel Ödülü'ne layık görülmüştür.
Molina, Meksiko'da dünyaya gelmiştir ve Çokuluslu Kimya Endüstrisi'nin (ICI) bir şubesinde çalışan bir kimyager olan babasının izinden gitmek istemiştir. Bu nedenle, Meksiko Ulusal Özerk Üniversitesi'nde kimya eğitimi almıştır. Daha sonra, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki California Berkeley Üniversitesi'nde çalışmalarına devam etmiştir.
Molina'nın deneyleri ve çalışmaları, ozon tabakasının hasar görmesine neden olan CFC'ler gibi gazların incelenmesiyle ilgilidir. Bu çalışmaları sayesinde, insan faaliyetlerinin çevreye olan etkileri daha iyi anlaşılmıştır. Molina'nın Nobel Ödülü kazanması, yaptığı önemli katkıların kabul edildiğinin bir göstergesidir.
Atmosfer Kimyası Nedir?
Atmosfer kimyası, atmosferimizin bileşenleri olan gazlar ve kimyasal etkileşimleri incelenen bir bilim dalıdır. Atmosferimizde bulunan gazlar arasında oksijen, azot, karbondioksit, argon ve neon gibi gazlar yer alır. Bu gazlar atmosferin yapısını oluşturur ve hem yaşam için gereklidir, hem de günümüzdeki iklim değişikliği sorunlarıyla doğrudan ilişkilidir.
Atmosferin bileşenleri ve kimyasal reaksiyonları, atmosferimizdeki sıcaklık, basınç ve rüzgar gibi hava koşullarını da etkiler. Atmosferdeki kimyasal reaksiyonlar, gazların diğer maddelerle nasıl birleştiğini ve yeniden düzenlendiğini anlamak için önemlidir. Örneğin, ozon tabakasının incelmesi, atmosferdeki kimyasal reaksiyonlar sonucu meydana gelir ve atmosfer kimyası bilimi, bu tür reaksiyonların etkisini inceleyerek, dünya genelindeki iklim değişikliği sorunlarına çözüm üretmeye çalışır.
- Atmosfer kimyası, atmosferimizdeki gazlar ve kimyasal reaksiyonların incelenmesidir.
- Atmosferimizde bulunan gazlar arasında oksijen, azot, karbondioksit, argon ve neon gibi gazlar yer alır.
- Atmosferin bileşenleri ve kimyasal reaksiyonları, atmosferimizdeki sıcaklık, basınç ve rüzgar gibi hava koşullarını etkiler.
- Atmosferdeki kimyasal reaksiyonlar, gazların diğer maddelerle nasıl birleştiğini ve yeniden düzenlendiğini anlamak için önemlidir.
- Atmosfer kimyası bilimi, dünya genelindeki iklim değişikliği sorunlarına çözüm üretmeye çalışır.
Atmosferdeki Gazlar
Atmosfer, canlıların hayatını sürdürebilmeleri için hayati öneme sahip birçok gaz içerir. Atmosferdeki en yaygın gazlar arasında oksijen, azot ve karbondioksit bulunur.
Oksijen, canlıların yaşaması için gerekli olan bir gazdır. Doğal olarak atmosferde %21 oranında bulunur ve solunum yoluyla vücuttaki hücrelere oksijen taşınır. Azot ise atmosferin yaklaşık %78'ini oluşturur ve bitkiler için önemli bir besin kaynağıdır. Azot, aynı zamanda protein sentezinde de önemli bir role sahiptir.
Karbondioksit, sera gazları arasında yer alır ve iklim değişikliği için önemli bir etken olarak kabul edilir. Doğal olarak atmosferde bulunur ve bitkiler tarafından fotosentez sırasında kullanılır. Ancak, insan faaliyetleri gibi nedenlerle karbondioksit seviyesi atmosferde istenmeyen bir şekilde artabilir.
| Gaz | Oranı |
|---|---|
| Oksijen | %21 |
| Azot | %78 |
| Karbondioksit | 380 ppm* |
*ppm: parça başına milyon
Karbondioksit
Karbondioksit, atmosferde bulunan en yaygın sera gazlarından biridir ve sera etkisinde önemli bir rol oynar. Sera etkisi, atmosferdeki gazların yüzeydeki sıcaklığı arttırarak Dünya'nın ısınmasına neden olur. Son yıllarda, insan faaliyetleri nedeniyle karbondioksit emisyonları hızla artmaktadır ve bu, iklim değişikliğinin ana sebeplerinden biridir.
Karbondioksit, fosil yakıt tüketiminden kaynaklanan hava kirliliği, ormanların yok edilmesi ve endüstriyel üretim süreçleri gibi insan faaliyetleri tarafından büyük ölçüde yayılmaktadır. Bu gaz, atmosferdeki diğer gazlarla birleşerek asit yağmurlarının, hava kirliliğinin ve çevresel tahribatın diğer türlerinin oluşumuna katkıda bulunur.
İklim değişikliği için önemli olan karbondioksitin azaltılması, insan faaliyetlerinin azaltılmasıyla mümkündür. Bu, sera gazı emisyonlarını azaltmak için geri dönüşüm yapmak, enerji tasarrufu sağlamak ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmak gibi tedbirler almayı gerektirir. Karbon ayak izimizi azaltarak, gezegenimizi ve gelecekteki nesilleri koruyabiliriz.
Oksijen ve Azot
Oksijen ve azot, hava atmosferinin büyük bir kısmını oluştururlar. Oksijen, atmosferin yaklaşık %21'ini, azot ise yaklaşık %78'ini oluşturur. Atmosferdeki diğer gazlardan farklı olarak, oksijen ve azot inert gazlardır, yani kimyasal olarak diğer maddelerle reaksiyona girmezler. Bununla birlikte, bazı ender durumlarda oksijen ozon ve diğer bileşiklerde, azot ise amonyak ve nitrik oksitlerde diğer maddelerle reaksiyon verebilir.
Atmosferdeki oksijen, solunum için hayati önem taşır, hayvanlar oksijeni soluyarak enerji elde ederler. Fotosentez yoluyla bitkiler ise atmosferden karbondioksit alarak oksijen üretirler. Azot ise bitkiler için önemlidir, çünkü azotlu bileşikler bitkilerin büyümesi ve gelişmesi için esastır. Ayrıca, azot atmosferdeki temel elementlerden biridir, bu nedenle endüstride ve gübreleme gibi tarımsal uygulamalarda da önemlidir.
Tablo olarak düşündüğümüzde, atmosferdeki gazların oranı şöyledir:
| Gaz | Oranı (%) |
|---|---|
| Azot | 78.09 |
| Oksijen | 20.95 |
| Argon | 0.93 |
| Karbon dioksit | 0.04 |
Kimyasal Reaksiyonlar
Atmosfer kimyası, atmosferdeki gazların ve kimyasal reaksiyonların incelenmesiyle ilgilidir. Kimyasal reaksiyonlar, atmosferdeki gazların diğer maddelerle nasıl birleştiğini ve yeniden düzenlendiğini anlamak için çok önemlidir. Bu reaksiyonlar, atmosferdeki gazların bileşimini değiştirebilir, bazı gazların diğerlerinden daha fazla ya da daha az yoğunlaşmasına neden olabilir.
Örneğin, su buharı atmosferdeki en önemli sera gazlarından biridir. Su buharını diğer maddelerle birleşirse, daha az sera gazına neden olacak şekilde yoğunlaşabilir. Diğer taraftan, azot oksitler gibi insan faaliyetlerinin atıkları, ozon gibi diğer maddelerle birleşerek daha fazla sera gazına neden olabilir.
Atmosferdeki kimyasal reaksiyonlar, çevre üzerindeki etkinin yanı sıra insan sağlığına da direkt etki edebilir. Örneğin, atmosferdeki kimyasal reaksiyonların sonucu olarak oluşan asit yağmuru, bitki örtüsü ve tatlı su kaynaklarını etkileyerek biyolojik çeşitliliği azaltabilir. Bu nedenle, atmosfer kimyası ve kimyasal reaksiyonların araştırılması, çevre ve insan sağlığı için çok önemlidir.
İklim Değişikliği Nedir?
İklim değişikliği, dünya atmosferindeki sera gazlarının artışı ve doğal faktörlerin etkisiyle uzun vadeli bir değişikliğe yol açan bir fenomen olarak tanımlanabilir. İklim değişikliği, yıllar boyunca biriken emisyonların neden olduğu gezegenimizdeki ortalama ısının artması sonucu ortaya çıkar. İklim değişikliği, dünya genelindeki sıcaklık ve hava koşullarının yanı sıra deniz seviyesindeki değişiklikler, ekstrem hava olayları ve biyolojik çeşitlilikteki değişimler gibi birçok etkiye neden olur.
İklim değişikliği, insan faaliyetleri ve doğal faktörlerin yanı sıra karmaşık bir etkiye sahiptir. Fosil yakıtların kullanımı, ormansızlaşma, tarım ve endüstriyel süreçler gibi insan faaliyetleri, sera gazlarının atmosfere salınmasının en büyük nedenidir. Bunun yanında, güneş ışınlarındaki değişimler ve volkanik faaliyetler gibi doğal faktörler de iklim değişikliğine katkıda bulunur.
İklim Değişikliğinin Nedenleri
İklim değişikliği, dünya genelindeki sıcaklık ve hava koşullarındaki uzun vadeli bir değişiklik olarak tanımlanır. Bu değişikliğin kaynağı ise birçok nedene bağlıdır. İnsan faaliyetleri, fosil yakıtların kullanımı, ormansızlaşma ve tarım gibi etkenler iklim değişikliği için en önemli nedenler arasında yer almaktadır. İnsan faaliyetleri sonucu açığa çıkan sera gazları, atmosferdeki doğal gazların dengesini bozar ve iklim değişikliğine neden olur. Bu gazlar arasında karbondioksit, metan ve ozon gibi gazlar bulunur.
Bunun yanı sıra, doğal faktörler de iklim değişikliğine neden olan etkenler arasındadır. Güneş ışınlarındaki değişiklikler, volkanik faaliyetler ve dünya yüzeyindeki yükseltiler gibi doğal faktörler iklim değişikliğine katkıda bulunur. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar, insan faaliyetlerinin iklim değişikliği üzerindeki etkisinin daha belirgin olduğunu ortaya koymaktadır.
İklim değişikliği nedeniyle yaşanan sel felaketleri, kuraklık ve şiddetli fırtınalar gibi doğal afetlerin artması, dünya genelinde gıda sıkıntısı yaşanmasına neden olur. Bu sıkıntılar ise dünya nüfusu için büyük bir tehdit oluşturur. Bu nedenle, insan faaliyetlerinin iklim değişikliği üzerindeki etkisini azaltmak için çözümler bulunması gerekmektedir.
İnsan Faaliyetleri
İklim değişikliği, dünya genelindeki ısınma trendi ile birlikte birçok olumsuz sonuç doğuruyor. Bu olumsuzlukların temel kaynağı ise insan faaliyetleri olarak öne çıkıyor. İnsanların fosil yakıtları kullanması, ormanları yok etmesi, tarım faaliyetleri ve diğer birtakım etkenler, atmosferdeki gazların bileşimini değiştirerek iklim değişikliği sorununu daha da kötüleştiriyor.
Fosil yakıtların kullanımı, petrol, doğalgaz ve kömür gibi yakıtların yakılması suretiyle gerçekleşiyor. Yakıtların yanması sonucunda ise atmosfere karbondioksit, nitrojen oksitleri ve kükürt dioksit gibi sera etkisi gazları salınıyor. Bu gazlar, atmosferde biriken ve dünya yüzeyindeki ısınmayı arttıran etki gösteriyor. Ayrıca, ormanların yok edilmesi de iklim değişikliği sorununun önemli bir nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Ormanlar, atmosferdeki karbondioksitin azaltılmasında önemli bir role sahip. Bu nedenle ormanların yok edilmesi, karbondioksit seviyesinin artmasına ve sera etkisinin artmasına neden oluyor.
Diğer bir etken ise tarım faaliyetleri. Tarım faaliyetleri sırasında kullanılan gübreler ve tarım ilaçları atmosferdeki gazların bileşimini değiştiriyor. Özellikle metan gazı, çiftlik hayvanlarının sindirim sistemi sırasında salınan gazlardan biridir. Tarım faaliyetleri, metan gazı salınımına neden olarak sera etkisini daha da kötüleştiriyor.
Doğal Faktörler
İklim değişikliğinin nedenleri doğal faktörler ve insan faaliyetleri olarak ikiye ayrılır. Doğal faktörler arasında güneş ışınlarındaki değişiklikler ve volkanik faaliyetler yer alır. Güneşteki patlamalar ve güneş ışınlarında meydana gelen değişiklikler, Dünya'nın yüzeyine ulaşan ışınların miktarını etkiler. Bu da iklim değişikliğine neden olabilir.
Volkanik faaliyetler de iklim değişikliğinin sebeplerinden biridir. Volkanlardan çıkan gazlar ve küller atmosfere yayılır ve güneş ışınlarının yüzeye ulaşmasını engelleyebilir. Aynı zamanda küresel ısınmaya neden olan sera gazlarının emilimini artırır.
Doğal faktörler, iklim değişikliği için oldukça önemlidir. Ancak bilim insanları, insan faaliyetlerinin doğal faktörlere göre daha önemli bir rol oynadığını vurgulamaktadır.
İklim Değişikliğinin Etkileri
İklim değişikliği, küresel ısınmanın bir sonucudur ve doğal olarak birçok ekolojik etkiye neden olur. Öncelikle, deniz seviyeleri dünya genelinde yükselmektedir. Bu yükselişler, okyanuslarda aşırı ısınma ve buharlaşma nedeniyle gerçekleşir. Bu durum, kıyı şeridinde yaşayanların yaşamını tehdit eder ve adaların sular altında kalmasına neden olur.
İklim değişikliği aynı zamanda ekstrem hava olaylarını da beraberinde getirir. Sel ve kuraklık gibi doğal afetler sıklıkla yaşanmaktadır. Kurak bölgelerin genişlemesi nedeniyle tarım yapılabilir alanların azalması ve ülkeler arasında gıda krizleri yaşanması da söz konusu olabilir.
Bunların yanı sıra, iklim değişikliği biyolojik çeşitlilik üzerinde de önemli bir etkiye sahiptir. İklim değişikliği, türlerin yaşam alanları üzerinde etkili olabilir. Bazı türlerin doğal yaşam alanları yok olabileceği için, dünya çapında yok olmalarına yol açabilir. Bunun sonucunda, ekosistemlerde dengesizlikler yaşanabilir ve doğal kaynakların korunması daha da zor hale gelebilir.
Tüm bu etkiler göz önüne alındığında, iklim değişikliğinin insanlar ve diğer canlılar üzerindeki olumsuz etkisi göz ardı edilemez. Bu nedenle, iklim değişikliği ile mücadele etmek ve etkilerini en aza indirmek için herkesin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerekmektedir.
Mario J. Molina'nın Çalışmaları
Mario J. Molina, atmosfer kimyası ve iklim değişikliği konularında yaptığı çalışmalarla bilim camiasında tanınmış bir isimdir. Molina, özellikle ozon tabakasının hasarını inceleyerek insan faaliyetlerinin çevreye etkisini anlamak için başarılı çalışmalar yaptı.
Ozon tabakası, gezegenimizi güneş ışınlarının zararlı etkilerinden koruyan önemli bir koruyucu tabakadır. Ancak, 1970'lerde keşfedilen CFC gibi insan yapımı gazlar, ozon tabakasını inceltmiş ve parçalamıştır. Bu önemli keşif, atmosfer kimyasının anahtar konularından biri haline geldi ve Molina, ozon tabakasının zarar görmesi konusunda araştırmalar yaparak, insanların atmosfere olan etkilerini anlamak için çalışmalar başlattı.
Molina, atmosfer kimyası ve ozon tabakası hasarı konularındaki çalışmaları ile Nobel Kimya Ödülü'nü kazandı. Bu ödül, Molina'nın yaptığı çalışmaların, insanlar için önemli bir sorun olan atmosferdeki gazların etkisini anlamamıza yardımcı olduğunu gösteriyor.
Ozon Katmanı
Ozon katmanı, atmosferdeki en üst tabakalardan biridir ve yaşam için büyük önem taşır. Bu tabaka, zararlı güneş ışınlarını bloke ederek yeryüzündeki canlıların korunmasını sağlar. Özellikle ultraviyole (UV) ışınları, ozon katmanının koruyucu etkisi olmadan dünya yüzeyine ulaşarak deri kanseri, katarakt ve diğer sağlık sorunlarına neden olabilir.
Ozon katmanının etkisi sadece insan sağlığıyla sınırlı değildir. Aynı zamanda bitkilerin büyümesini de etkiler. UV ışınları, bitkilerin büyüme hızını ve üretkenliğini azaltarak, ekosistemlerin dengesini bozar. Ozon tabakasındaki delikler, antarktik bölgede olduğu gibi, özellikle yüksek enlemlerdeki bitki türlerinin azalmasına ve yok olmasına neden olabilir.
Ozon tabakasının korunması, küresel işbirliğiyle mümkündür. Montreal Protokolü gibi uluslararası anlaşmaların yürürlüğe girmesiyle, ozon tabakasında hasarlı maddelerin kullanımı azaltılmış ve koruyucu önlemler alınmıştır. Bu sayede, ozon tabakasının geleceği için umut verici bir yol açılmıştır.
Ozon Tabakasının Hasarı
Mario J. Molina ve diğer bilim insanları, endüstriyel üretimde kullanılan CFC (kloroflorokarbon) gibi insan yapımı gazların ozon tabakasını incelttiğini keşfetti. CFC'ler, havaya salındığında yukarı katmanlara doğru yükselir ve kuvvetli UV ışınlarının etkisiyle ozon (O3) molekülleriyle reaksiyona girerek ozon tabakasında deliklerin oluşmasına neden olur.
Bu delikler, zararlı UV ışınlarının yeryüzüne doğrudan ulaşmasına izin verir ve insan sağlığına ve çevreye zarar verir. Ozon deliği keşfedildiğinde, dünya genelinde birçok ülke CFC'lerin kullanımını yasakladı veya kısıtladı. Bu yasaklamaların ve kısıtlamaların sonucunda, ozon tabakası yavaş yavaş iyileşiyor.
Ayrıca, Molina'nın çalışmaları sayesinde ozon tabakasının incelmesinde insan faaliyetlerinin büyük bir etkisi olduğu kanıtlandı. Bu, insanların çevresel kararlar alırken daha dikkatli olmaları gerektiğini gösteren önemli bir örnek oluşturdu.
Molina'nın Önemli Katkıları
Mario J. Molina'nın çalışmaları ve katkıları kimya dünyasında büyük bir ses getirdi. Molina, atmosfer kimyası ve ozon tabakasının hasarı konularındaki çalışmalarıyla Nobel Kimya Ödülü'nü kazandı. Yaptığı araştırmalar sayesinde insan faaliyetlerinin çevreye etkisi konusuna önemli bir perspektif kazandırmıştır. Molina, insan yapımı gazların ozon tabakasını nasıl incelttiğini keşfetti ve bu keşfi sayesinde ozon tabakasının korunmasında önemli bir adım atıldı.
Mario J. Molina, yaptığı araştırmalarıyla dünya çapında çevre koruma çalışmalarına öncülük etmiştir. Özellikle atmosfer kimyası konusundaki çalışmaları sayesinde, insan faaliyetlerinin dünya çapında çevre ve iklim üzerindeki etkileri daha iyi anlaşılmıştır. Molina, özellikle ozon tabakasının hasar görmesi konusundaki keşifleri ile çevre ve iklim bilimleri alanında önemli bir yol açmıştır.
Sık Sorulan Sorular
Bu yazıda, iklim değişikliği ve atmosfer kimyası konularının önemini ve Mario J. Molina'nın çalışmalarını ele aldık. İşte sık sorulan soruların cevapları:
Evet, iklim değişikliği gerçek bir sorundur ve dünya genelinde sıcaklık ve hava koşullarındaki uzun vadeli bir değişikliktir. Bu değişiklik, insan faaliyetleri ve doğal faktörler gibi birçok nedenin birleşimiyle kaynaklanır.
Atmosfer kimyası, atmosferdeki gazlar ve kimyasal reaksiyonların incelenmesidir. Atmosferdeki gazlar arasında oksijen, azot ve karbondioksit gibi gazlar bulunur. Kimyasal reaksiyonlar, atmosferdeki gazların diğer maddelerle nasıl birleştiğini ve yeniden düzenlendiğini anlamak için önemlidir.
Karbondioksit, sera etkisi gazlarından biridir ve iklim değişikliği için önemlidir. Fosil yakıtların kullanımı, ormansızlaşma ve tarım gibi insan faaliyetleri, atmosferdeki karbondioksit seviyelerini artırarak sera etkisini tetikler ve iklim değişikliğine neden olur.
Mario J. Molina, kimya dalında Nobel Ödülü kazanmış bir Meksikalı ve Amerikalı bilim adamıdır. Ozon tabakasının hasarını incelemek için yaptığı çalışmalar, insan faaliyetlerinin çevreye etkisini anlamak için çok önemlidir.
Ozon tabakası, atmosferdeki zararlı güneş ışınlarını bloke eder ve yaşam için önemlidir. CFC'ler gibi insan yapımı gazların ozon tabakasını inceltmesi, ciddi sağlık sorunlarına ve çevre tahribatına neden olan ozon deliği gibi sonuçlara yol açar.
Molina, ozon tabakasının hasarını incelemek için yaptığı çalışmalarıyla tanınır. O ve başka bilim insanları, CFC'ler gibi insan yapımı gazların ozon tabakasını nasıl incelttiğini keşfetti. Molina, atmosfer kimyası ve ozon tabakasının hasarı konularındaki çalışmalarıyla Nobel Kimya Ödülü'nü kazandı.