Mültecilere yapılan ayrımcılık, dünya genelinde sorun haline geldi Bu yazıda, bu sorunu ele alıyor ve nasıl ortadan kaldırabileceğimize dair çözümler sunuyoruz Mültecilerin insan haklarına saygı göstermenin ve onlara eşit davranmanın önemini vurguluyoruz

Mültecilere yönelik ayrımcılık, dünyanın birçok yerinde yaygın bir sorundur. Birçok mülteci, sadece yabancı oldukları için ayrımcılığa uğramaktadır. Özellikle dil, kültür, cinsiyet ve ırk gibi farklılıklar nedeniyle mültecilere yönelik ayrımcılık yaygındır. Bu ayrımcılık, mültecilerin zaten zor koşullar altında yaşamlarını daha da zorlaştırmaktadır.

Mültecilere yapılan ayrımcılığın kaynaklarına bakıldığında, çoğunlukla bilgisizlik ve önyargılar olduğu görülür. Mültecilerin geldikleri yerlerde yaşadıkları zorluklar hakkında bilgi sahibi olunmadığından, mültecilere karşı önyargılar oluşur. Bunun yanı sıra, mültecilere yönelik ayrımcılığı tetikleyen diğer faktörler arasında ekonomik çıkarlar ve siyasal nedenler de yer almaktadır.

Mültecilere karşı ayrımcılığın önlenebilmesi için, önyargıların azaltılması ve eğitim kampanyalarının düzenlenmesi önemlidir. Ayrıca, mültecilerin ekonomik, sosyal ve kültürel hayata entegrasyonunu destekleyen politikalar da oluşturulmalıdır. Sonuç olarak, mültecilere yapılan ayrımcılığı önlemenin yolu, açık fikirlilik, farkındalık ve mültecilerin haklarına saygı göstermektir.

Mevzuat ve Yasal Düzenlemeler

Mültecilere yönelik ayrımcılıkla mücadele etmek için birçok yasa ve düzenleme mevcuttur. Bu yasalar ve düzenlemeler, mültecilere yardım etmeyi ve onları korumayı hedeflemektedir. İlk olarak, 1951 Cenevre Sözleşmesi ve 1967 Protokolü, mültecilerin korunması için temel bir yasal çerçeve oluşturmaktadır.

Bunun yanı sıra, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) mültecilere yardım etmek için birçok yasa ve düzenlemeyi hayata geçirmiştir. UNHCR, mülteci haklarının korunması ve sığınmacıların insanlıkla muamele görmesi için çalışmalarını sürdürmektedir.

Ülkelerin kendi yasaları, mültecilere yardım etmek için oluşturulan uluslararası yasal çerçevelerle uyumlu olması gerekmektedir. Bu nedenle, birçok ülke, kendi mevzuatlarında mültecilere yardım etmek için yasal düzenlemeler oluşturmuştur.

Bu yasalar ve düzenlemeler mültecilere eğitim, sağlık, barınma ve istihdam gibi temel hakları sağlamayı amaçlamaktadır. Ancak, mültecilerin haklarına saygı duymayan ve yasaları ihlal eden ülkeler de maalesef vardır.

Yasalar ve düzenlemeler, mültecilere yönelik ayrımcılığı azaltmak için önemli bir araçtır. Ancak, uygulanmaları ve ihlallerin soruşturulması konusunda daha fazla çaba gerekmektedir. Mülteci haklarına saygı gösterilmesi ve korunması, tüm ülkelerin sorumluluğundadır.

Toplumsal Ayrımcılık

Mültecilerin toplumda karşılaştığı ayrımcılık, maalesef günümüzde oldukça yaygın bir sorun haline geldi. Toplumun genelinde mültecilere karşı olumsuz bir tutum hakimken, bu ayrımcılığın temel nedenleri arasında cahillik, ön yargı, yetersiz bilgi, korku ve kaynakların sınırlı olması gibi sebepler yer alıyor.

Mültecilere yönelik toplumsal ayrımcılığın etkilerine bakıldığında ise, öncelikle bu ayrımcılığın kaynaklarının neler olduğunun incelenmesi gerekiyor. Mültecilerin farklı kültürlere sahip olması, farklı dillere hakim olmaması veya toplumda farklı bir yaşam tarzı benimsemesi gibi sebepler, mültecilere karşı olumsuz bir tutum oluşmasına neden oluyor.

Ayrıca mültecilere karşı yapılan toplumsal ayrımcılık, kişiler arasındaki etkileşimleri de olumsuz etkiliyor. Mültecilerin toplumdan dışlanması, yalnız hissetmelerine, psikolojik sorunlar yaşamalarına ve intihar risklerinin artmasına neden oluyor. Bu durum aynı zamanda mültecilerin ekonomik ve sosyal anlamda dezavantajlı bir konuma düşmelerine de sebep oluyor.

Toplumsal ayrımcılıkla mücadele etmek için, toplumun mültecilere yönelik önyargılarının azaltılması ve doğru bilgilendirme çalışmalarının yürütülmesi oldukça önemlidir. Mültecilerle olumlu etkileşimler kurulması, onların topluma uyum sağlamaları açısından da oldukça önemlidir. Bunun yanı sıra, mültecilere yönelik istihdam ve eğitim alanlarında ayrımcılığın önlenmesi de oldukça önemlidir.

Bu noktada, mültecilere yönelik ayrımcılıkla mücadele eden sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları da oldukça etkili olabilir. Bu kuruluşlar, mültecilerin haklarının korunması için kampanyalar düzenleyebilir, lobi faaliyetleri yürütebilir ve devletlerin mültecilerle ilgili politikalarına müdahale edebilirler.

Genel olarak, mültecilere yönelik toplumsal ayrımcılıkla mücadele etmek için herkesin üzerine düşen görevler olduğu unutulmamalıdır. Doğru bilgilendirme çalışmaları yapmak, mültecilerle olumlu etkileşimler kurmak ve onların topluma uyum sağlamalarına yardımcı olmak, hepimizin sorumluluğundadır.

Medya ve Kamusal Algı

Medyada mültecilere yönelik ayrımcı ve önyargılı temsiller sıkça görülmektedir. Bu durum, toplumda mültecilere karşı olumsuz bir algı oluşmasına sebep olmaktadır. Medyada elde edilen yanlış ve eksik bilgiler, insanların mültecilere yönelik önyargılarını arttırmaktadır.

Mültecilerin sadece olumsuz yönlerinin gösterilmesi, kamuoyunu etkilemektedir. Medyada mültecilere atfedilen olumsuz niteliklerin gerçek dışı olduğu da bir gerçektir. Medyada çoğu zaman, mülteciler suçlu olarak gösterilmekte, onların insan hakları ihlallerine maruz kalmaları göz ardı edilmektedir. Bu durum, toplumda mültecilere karşı önyargıların artmasına sebep olmaktadır.

Bu sorunun çözümü için, mültecilerin medyadaki temsilleri daha adil bir şekilde yapılmalıdır. Özellikle, medyanın mültecilerin insan hakları ihlallerine maruz kalma durumlarını doğru bir şekilde yansıtması gerekmektedir. Bunun yanı sıra, medya kuruluşları mültecilerin günlük yaşamlarındaki başarı hikayelerine de yer vererek, onların sadece olumsuz yönlerinin değil, pozitif özelliklerinin de gösterilmesine yardımcı olmalıdır.

Sonuç olarak, medya, mültecilerin toplumda ayrımcılığa uğraması konusunda büyük bir rol oynamaktadır. Medyanın, mültecileri doğru bir şekilde temsil ederek, önyargıların ve ayrımcılığın azalması için çaba göstermesi gerekmektedir. Ancak, medyanın tek başına bu sorunun çözümü için yeterli olmadığı unutulmamalıdır. Toplumda mültecilere karşı oluşan önyargıların azaltılması için, sivil toplum örgütleri, kampanyalar ve eğitim faaliyetleri de önemli bir rol oynamaktadır.

Önyargı ve Stereotipler

Medyanın mülteciler hakkındaki olumsuz ve yanlış temsilleri, toplumda önyargıların oluşmasına neden olur. Özellikle televizyon programları ve haberlerde mülteciler genellikle suçlu, tehlike oluşturan ve tembel bir grup olarak gösterilir. Böylece, insanlar mültecilere karşı önyargılı düşünceler edinir ve onları güvensiz ve tehlikeli olarak algılar.

Bu olumsuz önyargılar ve stereotipler de mültecilere yönelik ayrımcılığın artmasına sebep olur. Örneğin, bir işverenin mültecilere iş teklifi yaparken önyargılı düşünceleri nedeniyle, onlara eşit bir şekilde davranmak yerine, onlardan daha düşük ücretler önerip, daha az hak sunabilir. Bu durumda, mültecilerin iş arama ve iş sahibi olma hakları ellerinden alınmış olur.

Bu nedenle, medyanın mülteciler hakkındaki olumsuz temsillerine karşı önlem alınmalı ve doğru bilgi verilmeli. İnsanların mültecilere karşı düşüncelerini yeniden şekillendirmek için mültecilerin gerçek hikayeleri anlatılmalı, onların sorunları hakkında bilgi verilmeli ve kamuoyunda farkındalık yaratılmalıdır. Ayrıca, insanlar arasında daha fazla diyaloğa, iletişime ve etkileşime teşvik edilmelidir. Bu, farklı kültür ve yaşam tarzlarına sahip insanlar arasındaki önyargıların azalmasına yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, medya tarafından oluşturulan önyargılar ve stereotipler, mültecilere daha fazla ayrımcılıkla karşılaşmalarına neden olabilir. Ancak, doğru bilgilerle insanların düşünceleri değiştirilebilir ve mültecilere yönelik ayrımcılıkla mücadele edilebilir.

Sosyal Dışlanma

Mülteciler, sıklıkla toplumda sosyal dışlanma ile karşı karşıya kalırlar. Bu dışlanma, genellikle mülteci statüsünün getirdiği stigmatizasyon ve toplumda kabul edilmeme durumundan kaynaklanır.

Mültecilerin dil ve kültür farklılıkları, ülkeye uyum sağlamalarını zorlaştırır ve farklı görünümleri ile de toplum içinde ötekileştirilmelerine neden olur. Bunun sonucunda, mültecilerin sosyal hayattan dışlanması, iş imkanlarından mahrum olması ve günlük hayattaki aktivitelerden uzaklaşmaları gibi sorunlar yaşanır.

Bu dışlanmanın en yoğun hissedildiği alanlardan biri de konut ve barınma olabilir. Diğer vatandaşlardan farklı olan başka bir kültüre ve düşünceye sahip olan mülteciler, birçok durumda kalabalık ve kötü koşulları olan barınma yerlerinde hayatlarını sürdürmek zorunda kalır. Bunun sonucunda, mültecilerin uyku sorunları, psikolojik stres yaşamaları gibi problemler ortaya çıkar.

Sosyal dışlanma ile mücadele etmek için, mültecilerin entegrasyonu için çaba harcanması gerekir. Dil ve kültür öğrenimi sağlanmalı, sosyal faaliyetlerde yer alması teşvik edilmeli ve iş imkanları sunulmalıdır. Böylece mültecilerin kendilerini kabul ettirmeleri ve sosyal hayatta yer almaları daha kolay hale gelebilir.

Eğitim ve İstihdam Ayrımcılığı

Mülteciler, eğitim ve istihdam alanlarında ciddi bir ayrımcılıkla karşı karşıya kalmaktadırlar. Devlet okullarında mültecilerin eğitim hakkı engellenirken, işverenler de mültecileri istihdam etmek konusunda isteksiz davranabilmektedirler. Her iki alandaki ayrımcılık, mültecilerin hayat standardını düşürmekte ve geleceklerini olumsuz etkilemektedir.

Devlet okullarında mültecilerin eğitim hakkı engellenebilmektedir. Bu engellemelerin arasında çocukların kaydının engellenmesi, okulda ayrımcılık yapılması, çocukların okulda kötü muamele görmesi gibi faktörler yer almaktadır. Bu sebeplerden dolayı, mülteci çocuklar okula gitmekten çekinebilmekte ve eğitimsiz kalmaktadırlar. Eğitim hakları elinden alınan mülteciler ise, kendilerine daha iyi bir gelecek yaratabilmek için çabalamak yerine, yaşamlarını en temel ihtiyaçlarının karşılanması üzerine yönlendirmek zorunda kalabilirler.

İşverenler, mültecileri istihdam etmek konusunda isteksiz davranabilmektedirler. Bu durum, mültecilerin iş bulma şansını düşürerek, geçimlerini sürdürmelerini zorlaştırmaktadır. İşverenler, mültecilerin dillerini bilmemeleri, uyum sorunları gibi gerekçeler öne sürerek onları işe almayabilirler. Ayrıca mültecilerin, sömürülme ve kötü muameleye maruz kalma riski nedeniyle, istihdam alanında çalışma koşulları da oldukça zorlu olabilmektedir.

Mültecilerin eğitim ve istihdam haklarına yönelik ayrımcılık, hem toplumsal hem de bireysel olarak haksızlıktır. Bu ayrımcılıkların sona erdirilmesi, mültecilerin kendilerine daha iyi bir gelecek ve hayat standartları yaratabilmeleri açısından oldukça önemlidir.

Eğitim Ayrımcılığı

Devlet okullarında mültecilerin eğitim hakkı ne yazık ki sıklıkla engellenmektedir. Bu durum, mültecilerin eğitim almalarını zorlaştırarak, sosyal hayatta mağduriyet yaşamalarına yol açmaktadır. Mültecilerin eğitimine engel olan çeşitli faktörler vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

• Yetersiz kaynaklar: Mültecilerin birçoğu, savaş ya da felaket nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan insanlardan oluşur. Bu nedenle, genellikle maddi açıdan zayıf durumdalar. Devlet okullarındaki ücretler ve gereksinimler, mülteciler için yüksek bir mali yük oluşturabilir. Bireysel burslar ve eğitim materyallerine erişim, mülteciler için önemli bir challenge olabilir.
• Kültürel farklılıklar: Mülteciler, genellikle farklı bir kültürel geçmişe sahiptirler ve eğitim sistemleri hakkında bilgi sahibi değillerdir. Bu, öğretmenlerin, kültürel farklılıkların farkında olmadığı durumlarda, uyumsuzluk sebebiyle mültecilere yanlış davranışlar sergilemelerine neden olabilir.
• Dil bariyerleri: Çoğu mülteci, ülkeye geldiğinde o ülkenin dilini bilmemekte ve bu nedenle dersleri anlamakta güçlük çekebilmektedirler. Devlet okullarındaki öğretmenlerin yeterince çok dilli olmaması da mültecilerin zorlukla karşılaştığı bir diğer faktördür.

Bu engeller, mültecilerin öğrenimlerine devam edebilmeleri için aşılması gereken zorluklar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sorunların çözümü için öncelikle, eğitim kurumlarında daha fazla destek mekanizması ve kaynaklar sunulması gerekmektedir. Ayrıca eğitimcilerin, mültecilerin kültürlerine ve diline daha fazla aşina olmaları için daha fazla fırsat sunulması gerekmektedir. Bu şekilde, mültecilerin eğitim haklarına tam olarak saygı gösterilebilir ve daha adaletli bir toplum inşa edilebilir.

İstihdam Ayrımcılığı

Mülteciler, ülkelerindeki çatışma, zulüm ve savaş gibi nedenlerle evlerini terk ederek başka ülkelere kaçmak zorunda kalıyorlar. Ancak geldikleri ülkelerde, birçok mülteci, istihdam ayrımcılığına maruz kalıyor. İşverenler, mültecilerin iş başvurularını reddederek, onları istihdam etmek konusunda isteksiz davranıyorlar.

İşverenlerin mültecilere yönelik ayrımcılık yapmasının birçok nedeni var. Bunlardan ilki, mültecilerin yetersiz dil becerileridir. Mülteciler, geldikleri ülkede yerel dil konusunda yeterli bilgiye sahip değillerse, iş arama sürecinde sorun yaşayabilirler. İşverenler, iş başvuru formunu doldurmakta zorlanan mültecilerin, işte de aynı zorlukları yaşayacaklarını tahmin ederek, iş başvurusunu reddedebilirler.

Diğer bir neden ise, mültecilerin yeterli iş deneyimi bulunmamasıdır. Mülteciler, ülkelerinden kaçarken, birçok kez işlerini de kaybetmek zorunda kalırlar. Üstelik, geldikleri ülkede, yerel iş deneyimlerinin eksikliği, işe alınma şanslarını da azaltabilir. İşverenler, istediklerinden daha az iş deneyimine sahip olan mültecilerin iş performanslarının yetersiz olacağını düşünerek, onları işe almak konusunda isteksiz davranabiliyorlar.

Sonuç olarak, işverenlerin mültecilere yönelik yapacağı ayrımcılıklar, mültecilerin ülkelerindeki çatışmalardan kaçmalarının ardından, daha da zorlaştırıcı bir etki yaratıyor. Mültecilerin iş arama süreçlerinde karşılaştıkları bu engellerin aşılması için, eğitim ve istihdam hakkı gibi hakların güvence altına alınması gerekiyor. Ayrıca, işverenlerin de, mültecilerin sahip olduğu becerileri ve yetenekleri göz önünde bulundurarak, işe alım sürecinde haksız bir şekilde ayrımcılık yapmamaları gerekiyor.

Uluslararası Af Örgütü'nün Çalışmaları

Uluslararası Af Örgütü, mültecilerin haklarının korunması için dünya genelinde çalışmalar yürütmektedir. Örgüt, mültecilerin maruz kaldığı ayrımcılıkların önlenmesi için çeşitli kampanyalar düzenlemekte ve hükümetlerle çalışarak mültecilerin haklarının korunması için çalışmalar yürütmektedir.

Af Örgütü, mültecilere yönelik ayrımcılık ve insan hakları ihlalleri konusunda hükümetler üzerinde baskı oluşturmak için uluslararası toplumla işbirliği yapmaktadır. Örgüt, mültecilerin güvenli bir şekilde ülkelerine geri dönmesi, lojistik destek alma hakkı ve savaş bölgelerindeki mültecilerin korunması için çalışmalar yapmaktadır.

Uluslararası Af Örgütü, mültecilerin haklarının korunması için yargı mercileri ve hükümetlerle birlikte çalışmaktadır. Örgüt, mülteci haklarına ilişkin dava dosyalarını takip etmekte ve mültecilere yönelik ayrımcılıkların ortadan kaldırılması için hükümetlerle çalışmaktadır.

Af Örgütü, mültecilerin güvenli bir ülkede ikamet etme hakkı, eğitim, sağlık hizmetleri ve diğer temel ihtiyaçların karşılanması için çalışmalar yapmaktadır. Örgüt, mültecilerin insani koşullarda yaşaması için hükümetlerle görüşmeler yaparak gerekli adımları atmaktadır.

Uluslararası Af Örgütü, mültecilerin haklarına saygı gösterilmesi ve insan hakları ihlallerinin önlenmesi için uluslararası alanda çalışmalar yürütmektedir. Örgüt, mültecilerin yaşadığı sorunların giderilmesi için politika geliştirmekte ve hükümetlerle işbirliği yapmaktadır.

Kampanyalar ve Lobi Faaliyetleri

Uluslararası Af Örgütü, mültecilerin haklarının korunması için dünya çapında kampanyalar yürütmekte ve lobi faaliyetleri gerçekleştirmektedir. Örgüt, mültecilerin insani haklarının ihlal edilmemesi için çalışmalar yürütmektedir.

Uluslararası Af Örgütü, mülteciler için farkındalık yaratmak amacıyla çeşitli kampanyalar düzenlemektedir. Bu kampanyaların birçoğu, ülkelerdeki mültecilere yönelik ayrımcılık ve kötü muamele konusunda halkı bilgilendirmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, örgüt, mültecilerin haklarının korunması için uluslararası düzeyde lobi faaliyetleri de yürütmektedir.

Uluslararası Af Örgütü'nün mültecilerle ilgili yürüttüğü kampanyalar ve lobi faaliyetleri arasında, mültecilerin İnsan Hakları Günü'nde gündeme getirilmesi, mültecilere yönelik ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele edilmesi, mültecilerin güvenliği için kurumlara çağrı yapılması gibi çalışmalar bulunmaktadır.

Ayrıca, örgüt, mültecilerin sağlık, eğitim ve barınma gibi temel haklarına erişimlerinin kolaylaştırılması için çalışmalar yürütmektedir. Bu amaç doğrultusunda, örgüt, uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapmakta ve mültecilerin hakları için uluslararası alanda çaba sarf etmektedir.

Uluslararası Af Örgütü'nün yürüttüğü kampanyalar ve lobi faaliyetleri, mültecilerin haklarının korunması noktasında önemli bir rol oynamaktadır. Bu çalışmalar, mültecilere yönelik ayrımcılık ve kötü muamele konusunda insanları bilgilendirmekte ve bu konuda kamuoyu oluşturarak, mültecilerin haklarının korunması için gerekli adımların atılmasında etkili olmaktadır.

Uluslararası İlişkilerdeki Rolü

Uluslararası Af Örgütü, mültecilerin haklarının korunması için uluslararası alanda başarılı faaliyetler yürütmektedir. Örgüt, mültecilerin güvenliğinin ve insan haklarının ihlal edilmesi durumunda hükümetleri sorumlu tutmakta ve insan haklarına uygun politikalar uygulanması için çağrıda bulunmaktadır.

Bu kapsamda, Uluslararası Af Örgütü, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlarla işbirliği içinde çalışmaktadır. Özellikle, mültecilerin korunması konusunda imzalanan uluslararası sözleşmelerin uygulanması için çalışmalar yürütmektedir. Bunun yanı sıra, mültecilerin sınır dışı edilmelerine karşı çıkmakta ve hükümetleri insan hakları ihlallerine karşı önlem almaya çağırmaktadır.

Uluslararası Af Örgütü ayrıca, mültecilere yönelik ayrımcılıkla mücadele için uluslararası alanda bilinç yaratma kampanyaları yürütmektedir. Bu kampanyalar, mültecilerin haklarına ilişkin bilgi eksikliğini azaltmakta ve toplumda farkındalık oluşturarak mültecilere yönelik ayrımcılığı engellemeyi amaçlamaktadır. Ülkelerarası ziyaretler de gerçekleştirerek, mültecilerin hakları konusunda hükümetlerle görüşmeler yapmaktadır.

Bu çabalar, mültecilere karşı olumsuz tutumların değiştirilmesine ve haklarının korunması için daha duyarlı politikaların oluşturulmasına yol açmaktadır. Örgütün bu alandaki faaliyetleri, mültecilerin haklarına ilişkin tartışmaların uluslararası alanda gündeme gelmesine ve konunun politik gündemde daha fazla yer almasına katkı sağlamaktadır.

Sonuç

Mültecilere yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılması için birçok farklı adım atılabilir. İşte, mültecilere yapılan ayrımcılığı önlemek için öneriler:

• Eğitim ve Farkındalık Kampanyaları: Mültecilerle ilgili olarak toplumu bilinçlendirmek, farkındalığı artırmak ve eğitim kampanyaları yürütmek çok önemlidir. Böylece, insanlar mülteciler hakkındaki önyargılarından kurtularak, daha empatik bir tutum sergileyebilirler.
• Devlet Desteği: Devletler, mültecilerin eğitim, sağlık ve barınak gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla destek sağlamalıdır. Bu, mültecilerin barınma ve yaşama koşullarını iyileştirecektir.
• Medya ve Bilgi: Medya, mülteciler hakkındaki haberlerde daha objektif ve doğru bir şekilde yer vermelidir. Bilgi kirliliği, önyargı ve stereotiplerin oluşmasına sebep olabilir. Bu nedenle, medya aracılığıyla doğru bilgi yayınlanarak mültecilerin daha pozitif bir şekilde temsil edilmesi sağlanabilir.
• İstihdam ve Çalışma Hakları: Mültecilere sağlanan eşit istihdam ve çalışma hakları, onların topluma entegre olması ve ekonomik olarak bağımsız hale gelmeleri açısından önemlidir. İşverenler, mültecileri işe almaya ve onların haklarına saygılı davranmaya teşvik edilmelidir.

Tüm bu adımların yanı sıra, mültecilerin haklarını korumak ve ayrımcılığa karşı mücadele etmek, uluslararası düzeyde çalışan örgütlerin de görevleri arasındadır. Bu nedenle, devletler ve sivil toplum örgütleri arasındaki işbirliği, mültecilerin haklarının korunmasında büyük bir önem taşımaktadır.