Yatırım araçlarına etki eden global faktörler hakkında bilgi almak ister misiniz? Ekonomik, politik ve sosyal değişimler, dünya piyasalarını etkiler Bu faktörler hakkında daha fazla bilgi edinmek için yazımızı okuyun

Yatırım araçlarının değerlerini etkileyen birçok faktör vardır ve bu faktörler genellikle küresel boyutta ortaya çıkar. Bu makalede, yatırım araçlarına etki eden küresel faktörler ele alınacak. İlk olarak, ekonomik büyüme ve işsizlik oranları gibi temel makroekonomik faktörlerin yatırım piyasalarını nasıl etkilediğine bakacağız. Bununla birlikte, ticaret anlaşmaları, jeopolitik riskler, para politikaları ve doğal afetler gibi diğer faktörleri de ele alacağız.

Özellikle, ülkeler arasındaki ticaret anlaşmaları yatırım araçlarını doğrudan etkileyen önemli bir faktördür. Örneğin, Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden ayrılması (Brexit), yatırım piyasalarına önemli bir belirsizlik getirdi. Benzer şekilde, Çin ve ABD arasında yaşanan ticaret savaşı da yatırım piyasalarında ciddi dalgalanmalara neden oldu.

• Brexit
• Çin-ABD Ticaret Savaşı

Bunun yanında, jeopolitik riskler de yatırım piyasalarını etkileyen faktörler arasında yer almaktadır. Savaş, terörizm ve siyasi istikrarsızlık gibi riskler, yatırımcıların risk algısını ve dolayısıyla yatırım araçlarının değerini etkileyebilir. Örneğin, petrol ihracatçısı ülkelerin oluşturduğu OPEC, petrol fiyatlarının dalgalanması konusunda etkili bir rol oynar.

• OPEC

Merkantilist politikalar, para politikaları ve doğal afetler de yatırım araçlarının değerini etkileyebilecek faktörlerden bazılarıdır. Örneğin, ABD Merkez Bankası'nın para politikaları dünya genelindeki tüm yatırım araçlarına etki edebilirken, Avrupa Merkez Bankası'nın politikaları Avrupa bölgesindeki yatırım araçlarına etki edebilir. Benzer şekilde, doğal afetler özellikle tarım ve enerji sektörleri açısından yatırım araçlarını etkileyebilir.

• Fed
• ECB

Bu faktörler dikkate alındığında, yatırım piyasalarında karar verirken yatırımcıların tüm bu küresel faktörleri dikkate alması gerekmektedir. Her ne kadar her yatırım aracı aynı şekilde etkilenmese de, global faktörler yatırım piyasalarının istikrarı üzerinde doğrudan etkiye sahiptir.

Ekonomik Büyüme ve İstihdam

Yatırım piyasalarını etkileyen en temel faktörler arasında ekonomik büyüme ve işsizlik oranları vardır. Bir ülkenin ekonomik büyüme oranı, o ülkenin mal ve hizmetlerine olan talebin artması ve işletmelerin genişlemesiyle bağlantılıdır. Ayrıca, ekonomik büyüme, yatırım piyasalarının istikrarını etkileyen çok sayıda ekonomik faktörü de etkiler.

İşsizlik oranları da yatırım piyasalarında önemli bir role sahiptir. Düşük işsizlik oranları, tüketici harcamalarının artmasına ve şirketlerin daha fazla yatırım yapmasına yol açar. Bu da, yatırım piyasalarının büyümesini ve istikrarını destekler. Bunun yanında, yüksek işsizlik oranları, tüketici harcamalarının azalmasına ve şirketlerin kâr marjlarının düşmesine neden olabilir. Bu da, yatırım piyasalarının durgunluğuna ve hatta kayıplara yol açabilir.

Ekonomik Büyüme İle İlgili Faktörler	İşsizlik İle İlgili Faktörler
- Gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH)	- İşletme ve tüketici güveni
- Tüketici harcamaları	- İşsizlik sigortası hakları
- Şirketlerin yatırım yapma eğilimi	- İşsizlik oranı

Ekonomik büyüme ve işsizlik oranları gibi faktörler, yatırım araçlarının değerini doğrudan etkileyen faktörlerdir. Yatırımcılar, dünya ekonomik olaylarını yakından takip ederek, bu olayların yatırım portföylerine etkilerini tahmin etmeye çalışırlar.

Ticaret Anlaşmaları

Uluslararası ticaret anlaşmaları, yatırım araçlarının değerini doğrudan etkileyen faktörler arasında yer alır. Bu anlaşmalar, ülkelerin ticaret politikaları ve ihracat kapasitelerine yönelik olarak belirlenebilmektedir. Ancak bu süreç, yatırım piyasalarına doğrudan etki edebilir. Örneğin, anlaşmalar sonucunda tarım ya da madencilik sektöründeki şirketlerin, belirli ülkelerle ticaret hacimleri azalabilir.

Ticaret anlaşmalarında farklı ülkelerin aralarındaki anlaşmaların oluştuğu serbest ticaret anlaşmaları (STA) ve çok taraflı anlaşmalar yer almaktadır. Her iki anlaşma türü de yatırımcıları farklı şekillerde etkileyebilir. STA'lar, her iki ülke açısından da ekonomik değerlerin, seri şekilde artış göstermemesi için alınan koruyucu tedbirler dahilinde, yatırımcılar için fırsatlar sunabilir. Diğer taraftan, çok taraflı ticaret anlaşmaları, çok sayıda ülkeden oluşan büyük pazarlar oluşturarak, yatırımcılara daha da büyük fırsatlar sunabilecek potansiyele sahip olabilir. Ancak, bu ticaret anlaşmalarında karşılaşılan zorluklar, yatırım piyasalarında ciddi dalgalanmalar yaratabilir.

Tüm bunların yanı sıra, ticaret anlaşmalarının belirgin bir şekilde düzenlenmediği durumlarda ise yatırım piyasalarındaki dalgalanmalar daha da artış gösterebilir. Bu dalgalanmalar, yatırımcıların risk algılarını değiştirerek, yatırım araçlarının değerlerini azaltabilir.

Brexit

Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden çıkışı olan Brexit, yatırım piyasaları açısından oldukça önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. 2016 yılında yapılan referandum sonucunda Brexit'in gerçekleşeceği açıklanmıştı. 31 Ocak 2020 tarihinde de Birleşik Krallık AB'den resmen ayrıldı.

Bu ayrılık, yatırım piyasalarında belirsizliğe neden oldu. İş dünyası ve yatırımcılar için Avrupa Birliği ile ilişkilerin kesilmesi, ekonomik faaliyetlerde ciddi bir değişim getiriyor. Brexit sonrasında İngiltere ile AB arasındaki ticaret hacmi azalacağından, yatırım araçlarına doğrudan etki edebilir.

Brexit sürecinin devamı da belirsizliğini koruyor. İş dünyasının gelecek planlarını yaparken karşılaştığı zorluklar, yatırımcıların risk algısını artırıyor. Ancak, iyi değerlendirildiğinde Brexit sonrası dönemde yeni yatırım fırsatları da ortaya çıkabilir. Özellikle İngiltere’nin çıkış sonrasında ticari anlaşmalar yapmak istediği ülkeler, yatırımcılar için fırsatlar oluşturabilir.

Çin-ABD Ticaret Savaşı

Çin ve ABD arasında yaşanan ticaret savaşı son yıllarda yatırım piyasalarında ciddi etkilere neden oldu. Bu ticaret savaşı, her iki ülkenin birbirlerine uyguladığı ek gümrük vergileri ve ticari kısıtlamalar yüzünden küresel piyasalarda dalgalanmalara yol açtı.

ABD, Çin'in birçok ürününe ek gümrük vergileri uyguladı ve Çin de karşılık olarak ABD mallarına ek vergiler getirdi. Ticaret savaşı sonucunda, özellikle teknoloji şirketlerine ait hisselerde düşüşler yaşandı.

Buna ek olarak, Çin-ABD ticaret savaşı, diğer ülkelerin de bu sürece dahil olmasına yol açtı. Ticaret savaşı dolayısıyla ülkeler arasındaki ticari ilişkilerde oluşan belirsizlikler, yatırımcıları tedirgin etti ve küresel piyasalarda oynaklıklar meydana geldi.

Çin-ABD ticaret savaşı, dünya genelindeki yatırım piyasalarında önemli bir etkiye sahip olduğu için yatırımcılar bu süreci yakından takip etmelidir.

Jeopolitik Riskler

Yatırım piyasalarının karşılaşabileceği bir diğer önemli risk faktörü, jeopolitik risklerdir. Bu risk faktörleri, yatırımcıların risk algısını etkiler ve yatırım araçlarının değerinde ani değişimlere neden olabilir. Savaş, terörizm ve siyasi istikrarsızlık gibi faktörler, yatırım piyasalarını ciddi şekilde etkileyebilir.

Savaş durumları, iki ülke arasındaki ticaretin durmasına sebep olabilir. Bu da uluslararası piyasalarda dalgalanmalara neden olabilir. Aynı şekilde, terörizm olayları da yatırımcıların risk algısını artırabilir ve yatırım araçlarının değerinde düşüşe sebep olabilir. Siyasi istikrarsızlık ise herhangi bir ülkede yaşanabilecek bir darbe veya hükümet krizi gibi olaylar sonucu ortaya çıkar ve yatırım araçlarının değerinde ani düşüşlere sebep olabilir.

Bu sebepler ile, yatırımcılar jeopolitik riskleri de göz önünde bulundurarak yatırım kararlarını almalı ve risklerini minimize etmek için çeşitli yatırım araçlarına dağıtmalıdırlar. Jeopolitik riskler ile ilgili gelişmeleri yakından takip ederek, ani değişimlere karşı hazırlıklı olmak önemlidir.

OPEC

OPEC, 1960 yılında beş petrol ihracatçısı ülke tarafından kurulmuş bir örgüttür. OPEC üyesi ülkeler, dünya petrol arzının yaklaşık %44'ünü kontrol etmektedir. Bu nedenle, petrol ihracatçısı ülkelerin petrol üretim miktarındaki değişiklikler, petrol fiyatlarının dalgalanmasında önemli bir rol oynamaktadır.

Örgüt, 14 üye ülkeden oluşuyor. Üye ülkeler, petrol fiyatlarının istikrarlı bir seviyede kalmasını sağlamak için petrol üretim miktarını kısıtlayabilirler. Bu kararlar, petrol arzına etki eden en önemli faktörlerden biridir ve dolayısıyla yatırım araçlarını doğrudan etkiler.

Petrol fiyatlarındaki oynaklık, petrol üreticisi ülkeler için de önemli bir risktir. Üretilen petrol miktarındaki artış, piyasada arzı arttırarak fiyatların düşmesine yol açabilir. Bu nedenle, OPEC üyeleri arasındaki anlaşmalar, petrol fiyatlarının istikrarlı bir seviyede kalmasını sağlamak için oldukça önemlidir.

OPEC üyeleri arasındaki anlaşmaların yanı sıra, üye ülkelerin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik koşullar da petrol fiyatlarını etkileyebilir. Örneğin, Venezuela gibi üyelerin içinde bulunduğu siyasi krizler ve ülkelerin petrol üretiminde yaşanan düşüşler, petrol fiyatlarındaki artışlarda önemli bir rol oynar.

Üye ülkelerin petrol üretim miktarlarında yaşanan değişikliklerin yanı sıra, OPEC'in aldığı kararlar da petrol piyasasına etki eder. Örgütün alacağı kararlar, petrol piyasasındaki arz ve talep dengelerini direk ya da dolaylı olarak etkileyebilir. Dolayısıyla, yatırımcıların OPEC'ten çıkan kararları takip etmeleri, yatırım kararlarını şekillendirmede önemli bir faktördür.

OPEC, global piyasaların en önemli faktörlerinden biridir. Petrol ihracatçısı ülkelerin oluşturduğu OPEC, petrol fiyatlarının dalgalanmasında önemli bir rol oynamaktadır.

Para Politikaları

Para politikaları, merkez bankalarının yatırım araçlarına doğrudan etki eden faktörlerden biridir. Merkez bankaları, ülkenin ekonomik durumunu yönetmek için faiz oranları ve para arzı gibi araçlar kullanır. Faiz oranlarındaki değişiklikler, yatırım araçlarının değerini doğrudan etkiler. Örneğin, faiz oranları arttığında, kişi veya kurumlar borçlanma maliyetinin artması nedeniyle daha az yatırım yapabilirler. Bu da piyasaların durgunlaşmasına neden olabilir.

Merkez bankaları, para politikalarını kullanarak ülkenin ekonomik durumunun düzeltilmesine veya kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Bu nedenle, merkez bankalarının aldığı kararlar ve açıklamalar, yatırımcılar tarafından yakından takip edilir. Merkez bankalarının aldığı kararlar sadece ülkedeki yatırımcıları değil, dünya genelindeki yatırımcıları da etkileyebilir.

Merkez bankaları arasındaki değişken faiz oranları, yatırımcılar arasında para arbitrajı için bir fırsat yaratabilir. Para arbitrajı, farklı para birimlerinin ve ülkelerin faiz oranlarındaki farklılıkları kullanarak kar elde etme stratejisidir. Bu da para politikalarının yatırımcıları nasıl etkilediğinin sadece bir örneğidir.

Para politikaları, yatırım araçlarının değerini doğrudan etkileyen bir faktör olduğundan, yatırımcılar bu faktörü dikkate alarak yatırım yapmalıdır. Gelecekteki faiz oranlarına ve merkez bankalarının para politikalarına ilişkin bilgi eşitliği eksiktirken, yatırımcıların tercihlerinde ya da kararlarında öngörülemeyen risklerin de dikkate alınması gerekir.

Fed

Federal Reserve Bankası ya da kısaca Fed, ABD Merkez Bankası olarak da bilinir. Fed, para politikaları ile dünya genelindeki tüm yatırım araçlarını doğrudan etkiler. Fed tarafından yapılan faiz artırımı ya da azaltımı kararları, yatırım araçlarının değerini etkileyen temel faktörlerden biridir.

Fed'in faiz politikaları, ABD ekonomisi üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Özellikle dolar üzerinden işlem gören yatırım araçlarında bu etki daha da açık bir şekilde görülür. Fed'in faizleri arttırması doların değerini yükseltirken, faiz indirimi doların değerini düşürür. Dolayısıyla Fed'in faiz kararları, dolardan türetilmiş yatırım araçları üzerinde doğrudan etki eder.

Fed'in kararları ayrıca, diğer ülkelerin merkez bankaları tarafından da takip edilir. Zira Fed'in faiz artırımı ya da azaltımı, dünya genelindeki yatırımcıların dolar üzerinden yatırım yapmasını etkiler. Bu nedenle, Fed'in para politikaları tüm dünya genelindeki yatırım araçları için önemli bir faktördür.

ECB

Avrupa Merkez Bankası (ECB), Avrupa bölgesindeki yatırım araçlarını etkileyen önemli bir faktördür. ECB, Avrupa para politikalarını belirleyen en önemli merkez bankasıdır. ECB'nin para politikası kararları, Avrupa'daki yatırım araçlarının değerini doğrudan etkiler. ECB, faiz oranlarını belirleyen temel faktördür ve bu faiz oranları, yatırımcıların yatırım araçlarına yön vermesinde önemli bir faktördür.

ECB'nin para politikası kararları, Avrupa bölgesindeki ekonomik gelişmelere bağlı olarak değişebilir. Faiz oranları, enflasyon ve ekonomik büyüme gibi faktörlere göre belirlenir. ECB'nin faiz oranlarını artırması, yatırımcıları alternatif yatırım araçlarına yönlendirebilir. Bununla birlikte, ECB'nin faiz oranlarını düşürmesi, yatırım araçlarının değerini artırabilir ve yatırımcıların risk almaya teşvik edebilir.

ECB'nin para politikaları, doğrudan hisse senedi piyasalarına ve tahvil piyasalarına da etki eder. ECB, varlık alım programları ile piyasaya müdahale edebilir ve piyasalarda dalgalanmaları azaltabilir. Bunun yanı sıra, ECB'nin faiz oranlarını belirlerken, ekonomik büyüme, enflasyon ve işsizlik oranlarını da dikkate alır. Bu nedenle, ECB'nin kararları, yatırımcıların risk algısını da etkileyebilir.

Sonuç olarak, ECB, Avrupa bölgesinde yatırım yapan yatırımcılar için en önemli faktörlerden biridir. ECB'nin para politikası kararları, yatırım araçlarının değerini doğrudan etkilediği için yatırımcılar tarafından yakından takip edilir. ECB'nin faiz oranları ve varlık alım programları, Avrupa bölgesindeki yatırımcıların yatırım stratejilerine yön verir. Bu nedenle, yatırımcıların ECB'nin kararlarını anlamaları ve takip etmeleri önemlidir.

Doğal Afetler

Doğal afetler, dünya genelinde ekonomik etkileri itibariyle yatırımcılar için riskli faktörler arasında yer alır. Tarım sektörü, afetlerden en çok etkilenen sektörlerden biridir. Özellikle kuraklık, aşırı yağış ve sel gibi doğal afetler, tarım ürünlerinin verimliğini etkileyerek fiyatlarda dalgalanmalara sebep olabilir. Bu durum da yatırımcının portföyünü doğrudan etkileyebilir.

Enerji sektörü ise, özellikle doğal afetlerin oluştuğu bölgelerde faaliyet gösteren şirketler açısından önemli bir risk faktörüdür. Depremler, fırtınalar ve kasırgalar, petrol sondaj kulelerinin zarar görmesine ve doğalgaz boru hatlarının hasar görmesine neden olabilir. Bunun sonucunda, enerji arzındaki düşüş enerji fiyatlarında artışa neden olabilir.

Doğal afetlerin yatırım araçlarına etkisi hem kısa hem de uzun vadede görülebilir. Bu nedenle, yatırımcıların risk yönetimi stratejilerinde doğal afetleri göz önünde bulundurması gereklidir.

Ayrıca, doğal afetlerin etkilerini sınırlandırmak için çaba harcayan şirketler, yatırımcılar açısından cazip yatırım fırsatları sunabilir. Örneğin, yenilenebilir enerji şirketleri, doğal afetlerin olumsuz etkilerine karşı daha dirençli olabilirler. Bu şirketlerin hisse senetleri, yatırımcılar açısından dikkate değer olabilir.