Arkeolojik buluntuların doğru bir şekilde listelenmesi ve saklanması, gelecekteki araştırmalar için büyük önem taşır. Bu yazıda, arkeolojik buluntuların korunması ve düzenlenmesi hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
Arkeolojik buluntular, geçmişteki insan yaşamı hakkında önemli ipuçları sağlar. Bu nedenle, buluntuların listelenmesi, sınıflandırılması ve saklanması son derece önemlidir. Bu makalede, arkeolojik buluntuların nasıl listelendiği, sınıflandırıldığı ve saklandığı hakkında bilgi vereceğiz.
Arkeolojik buluntuların doğası, onların nasıl listelenmesi ve saklanması gerektiğinin anlaşılmasına yardımcı olur. Arkeoloji, insanlık tarihini anlamamıza yardımcı olan bir bilimdir. Arkeolojik buluntular, en somut ve sağlam kanıtları sağlar. Bunların listelenmesi, sınıflandırılması ve saklanması, gelecek nesillerin tarihleri hakkında bilgi edinebilmelerine yardımcı olur.
Listeleme ve sınıflandırma, arkeolojik buluntuların saklanmasında önemli bir rol oynar. Rakamlarla kaydetme, her bir buluntu için genel bir tanımlamadan sonra tarihi, yeri, malzemesi ve diğer özellikleri hakkında ayrıntılı bilgi toplamak için kullanılan bir yöntemdir. Sınıflandırma ise, buluntuların malzeme, yaş veya kullanım amacına göre sınıflandırılmasıdır. Malzeme sınıflandırması, taş, çanak çömlek, metal vb. farklı malzemelere göre yapılır. Yaş sınıflandırması, arkeolojik dönemlere göre yapılırken, kullanım amacına göre sınıflandırma, örneğin silahlar, takı vb. şeklinde gerçekleştirilir.
Saklama yöntemleri, arkeolojik buluntuların uzun süre korunmasını sağlar. Restorasyon, buluntuların hasar durumlarına göre tedavi edilmesi ve onarılması için kullanılan bir yöntemdir. Envanter kontrolü, buluntuların envanter numaralandırılması ve belgelenmesi için önemlidir. Hassas buluntuların özel saklama koşullarının sağlanması da saklama yöntemleri arasındadır. Nem, sıcaklık, aydınlatma vb. gibi koşullar, buluntuların uzun süreli saklanması için dikkat edilmesi gereken hususlar arasındadır. Ayrıca, buluntuların çalınmaya karşı korunması ve güvenliği için de alınan önlemler vardır.
Arkeolojinin Doğası
Arkeoloji, insanlık tarihini ve kültürünü inceleyen disiplinler arasında yer alır. Bu disiplin, geçmişteki yaşam biçimlerini, gelenekleri, sanat eserlerini, evleri, tapınakları ve diğer yapıları araştırmaktadır. Arkeologlar, geçmişte yaşamış olan insanların günlük hayatlarına dair izler bularak bu izlerin üzerinden tarihi olayları, gelişmeleri ve değişimleri anlamaya çalışırlar.
Bir kazı alanında bulunan arkeolojik buluntular, geçmişteki insanların yaşam biçimleri hakkında bilgi sağlar. Ancak arkeoloji sadece bu bilgilerin toplanmasından ibaret değildir. Arkeologların yaptığı araştırmalar, geçmişteki insanların sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamları hakkında da bilgi sağlar. Bu bilgiler, tarihçilerin çalışmalarına ve anlatılarına da kaynaklık eder.
Arkeoloji, veri derlemeye yardımcı olan yöntemlerden biridir. Kazı alanlarından toplanan arkeolojik buluntular, dönemin insanların yaşama biçimlerine dair bilgiler sunar. Bu bilgiler, tarihçiler ve antropologlar tarafından kullanılarak, o dönemin insanlarının kültürel, ekonomik ve sosyal yapıları hakkında fikir sahibi olunmasını sağlar. Arkeolojinin, sadece geçmişte olanları anlamayla kalmadığı, aynı zamanda günümüz kültürünü de şekillendirdiği düşünülmektedir.
Listeleme ve Sınıflandırma
Arkeolojik buluntuların listelenmesi, sınıflandırılması ve arşivlenmesi arkeoloji çalışmalarında oldukça önemlidir. Araştırmacılar, buluntuları sistematik bir şekilde sınıflandırmak ve kaydetmek için bazı yöntemler kullanırlar. Bu sayede, buluntuların doğru şekilde belgelenmesi sağlanır ve gelecekteki araştırmalar için kayıtlar oluşturulur.
Birinci adım, buluntuların rakamsal olarak kaydedilmesidir. Her bir buluntu için bir envanter numarası atanır ve genel bir tanımlama yapılır. Tarihi, yeri, malzemesi ve diğer özellikler gibi ayrıntılı bilgi toplanır. Bu bilgiler daha sonra buluntunun sınıflandırılmasında ve arşivlenmesinde kullanılır.
Buluntuların sınıflandırılması için birkaç farklı yöntem kullanılmaktadır. Bunlar malzeme, yaş ve kullanım amacına göre sınıflandırmadır.
Malzeme sınıflandırması, buluntunun yapıldığı malzemeye göre yapılır. Örneğin, taş, çanak çömlek, metal gibi farklı malzemeler birbirinden ayrılır. Yaş sınıflandırması ise, buluntunun tarihi dönemine göre yapılır. Arkeoloji çalışmaları sırasında farklı dönemlere ait buluntular ortaya çıkar, bu nedenle sınıflandırmaları yapılır. Kullanım amacı sınıflandırması ise, buluntunun ne amaçla kullanıldığına göre yapılan bir sınıflandırmadır. Örneğin, silahlar, takılar, süs eşyaları gibi.
Sınıflandırma işlemi tamamlandıktan sonra, buluntuların arşivlenmesi işlemi yapılır. Bu işlem sırasında, buluntuların saklanacağı ortam belirlenerek, buluntular bu ortama uygun biçimde saklanır. Arkeolojik buluntuların saklama yöntemleri son derece hassas olup, buluntunun niteliğine, yapısına ve hassasiyetine göre farklılık gösterirler.
Buluntuların listelenmesi, sınıflandırılması ve saklanması arkeoloji çalışmalarında son derece önemli bir adımdır ve gelecekteki çalışmalar için sağlıklı kayıtlar oluşturulmasını sağlar.
Rakamlarla Kaydetme
Arkeolojik buluntuların listelenmesi, sınıflandırılması ve saklanması için kullanılan en önemli yöntemlerden biri rakamlarla kaydetmedir. Bu yöntem, her bir buluntu için genel bir tanımlamadan sonra tarihi, yeri, malzemesi ve diğer özellikleri hakkında ayrıntılı bilgi toplamak için kullanılır. Bu sayede, buluntuların gelecekte nasıl yorumlanacağı veya araştırmalarda kullanılacağı hakkında önemli bilgiler elde edilir.
Bir buluntunun rakamlarla kaydedilmesi, envanter numarasıyla başlar. Her bir envanter numarası, buluntunun diğer buluntalardan ayırt edilmesi için kullanılır. Daha sonra, buluntu hakkında ayrıntılı bilgiler toplanır. Bu bilgiler, buluntunun tarihi, yeri, malzemesi, boyutları, şekli, işlevi gibi çeşitli özelliklerini içerir.
Rakamlarla kaydetme yöntemi, aynı zamanda buluntuların güvenliği için de önemlidir. Her bir buluntu, envanter numarası nedeniyle kolaylıkla takip edilebilir. Bu sayede, çalınma veya kaybolma durumunda, buluntuların takibi ve bulunması daha hızlı ve kolay bir şekilde yapılabilir.
Rakamlarla kaydetme yöntemi, ayrıca arkeolojik araştırmalar için de önemlidir. Toplanan buluntuların rakamlarla kaydedilmesi, araştırmacıların buluntuları daha iyi anlamalarını ve yorumlamalarını sağlar. Ayrıca, farklı buluntuların birbiriyle ilişkisi hakkında da önemli bilgiler sunar.
Sınıflandırma
Buluntuların sınıflandırılması, araştırmacıların arkeolojik materyalleri daha iyi anlamalarına yardımcı olan önemli bir adımdır. Bu, buluntunun malzemesi, yaş ve kullanım amacına göre ayrıştırılarak gerçekleştirilir. Malzemeye dayalı sınıflandırma, taş, çanak çömlek, metal, cam gibi farklı materyallere göre ayrılmayı içerir. Bu sınıflandırma aracı, servis, yaşam alanı, dine yönelik eşya, tarihi dönem, vb. gibi geniş bir yelpazede farklı kategoriler oluşturmak için de kullanılabilir.
Yaşa dayalı sınıflandırma ise buluntu yaşı ile ilgilidir ve arkeolojik dönemlere göre ayrıştırmayı kapsar. Bu, buluntuların tarihini ve hangi dönemlerin izlerini taşıdıklarını belirlemeye yardımcı olur. Günümüzde yaygın olarak kullanılan arkeolojik dönemler, Paleolitik , Neolitik, Tunç Çağı, Demir Çağı gibi tarihsel dönemlere karşılık gelir.
Son olarak, kullanım amacına dayalı sınıflandırma buluntuların işlevlerine ve kullanım amaçlarına göre ayrılmayı ifade eder. Bu, silahlar, takı, süs eşyaları vb. gibi farklı kullanım alanları için sınıflandırma yapmak için kullanılabilir. Bu sınıflandırma, arkeologların belirli bir dönemdeki toplumsal yaşamı ve ekonomik faaliyetleri anlamalarına yardımcı olabilir.
Buluntuların sınıflandırılması, bir arkeolojik kazı çalışmasında elde edilen tüm malzemeleri daha iyi anlamak, analiz etmek ve yorumlamak için önemli bir adımdır. Bu sayede, arkeologlar kazı alanlarında gördükleri materyaller hakkında daha doğru ve tutarlı yorumlar yapabilirler.
Malzeme
Malzeme
Arkeolojik buluntuların malzemesi, sınıflandırılmaları için önemli bir kriterdir. Buluntular genellikle taş, çanak çömlek, metal ve kemikler gibi farklı malzemelerden yapılmış olabilirler. Taş aletler genellikle Paleolitik Dönem ile ilişkilendirilir. Çanak çömlek ve metal buluntular ise genellikle Neolitik Dönem'den itibaren ortaya çıkarlar.
Buluntular, malzemelerine göre sınıflandırılarak daha özel bir formatta saklanabilirler. Örneğin, taş buluntular sertlikleri, yoğunlukları ve kullanılan tekniklere göre daha spesifik bir şekilde etiketlenebilirler. Çanak çömlek buluntular da sınıflandırılarak çömlekçilik teknikleri, şekilleri ve bezeme tipleri gibi kriterlere göre gruplandırılabilir. Aynı şekilde metal buluntular da sınıflandırılarak farklı alaşımlar, kullanılan teknikler, ağırlık ve kalınlığa göre sınıflandırılırlar.
Buluntuların malzemesi, onların maddi kültürlerini ve tarihlerini anlamak açısından önemlidir. Bu nedenle, sınıflandırma yöntemleri kullanılarak her bir buluntu detaylı bir şekilde belgelenmelidir. Tabii ki, bu sınıflandırma yöntemleri arasında çizgisel bir ayrım yapılmaz ve farklı kategoriler arasında önemli ölçüde özellikler çakışabilir. Bu yüzden sınıflandırma, burada açıklandığı şekilde, ancak bir arkeolog tarafından tanımlandığında doğru bir şekilde gerçekleştirilebilir.
Yaş
Yaş
Arkeolojik buluntuların yaşları, Arkeolojik Dönemler adı verilen belirli bir zaman aralığına göre sınıflandırılır. Her bir Arkeolojik Dönem, belirli bir dönemde yaşayan toplumların kültür, sanat ve teknolojilerinde görülen değişimleri yansıtır. Bu nedenle arkeolojik buluntuların yaşları, hem tarihi açısından hem de buluntunun kültür, sanat ve teknoloji ile olan ilişkisi açısından önemlidir.
Arkeolojik Dönemler, genellikle İnsanlık Tarihi'nin belli başlı aşamalarına göre sınıflandırılır. Bu aşamalar, tarihi dönemler, prehistorik dönemler ve protohistorik dönemler olarak adlandırılır. Tarihi dönemler, yazının kullanılmaya başlandığı dönemleri ifade ederken, prehistorik ve protohistorik dönemlerde yazının kullanılmadığı zamanları ifade eder.
Prehistorik dönemler, insanlık tarihinde yazının keşfinden öncesine denk gelirler ve Milattan Önce 500.000 yıllarına kadar dayanır. Protohistorik dönemler ise yazıya geçiş dönemlerini yansıtır.
| Arkeolojik Dönemler | Tarih Aralığı |
|---|---|
| Alt Paleolitik | MÖ 2,5 milyon-MS 400.000 |
| Orta Paleolitik | MÖ 400.000-45.000 |
| Üst Paleolitik | MÖ 45.000-10.000 |
| Neolitik | MÖ 10.000-6.000 |
| Kalkolitik | MÖ 6.000-3.000 |
| Bronz Çağı | MÖ 3.000-1.200 |
| Demir Çağı | MÖ 1.200-500 |
Bu Arkeolojik Dönemler, buluntuların yaşlarına göre sınıflandırılması açısından önemlidir. Örneğin, bir taş aletin neolitik döneme mi, yoksa üst paleolitik döneme mi ait olduğu, taşın keskinliği, kullanım amacı ve diğer özelliklere göre belirlenebilir. Taş aletlerin üst paleolitik döneme ait olduğunu belirleyen özellikler arasında daha ince işçilik, daha keskin yüzeyler ve renkli boyamalar yer alırken, neolitik döneme ait taş aletler daha büyük ve daha az işçilikle yapılmıştır.
Kullanım Amacı
Arkeolojik buluntuların sınıflandırılması malzeme, yaş ve kullanım amaçlarına göre yapılmaktadır. Bu yazımızda kullanım amaçlarına göre buluntuların sınıflandırılmasını ele alacağız.
Buluntuların kullanım amaçlarına göre sınıflandırılması, araştırmacılara buluntuların kullanımı ve toplumsal yaşam biçimi hakkında öngörü sağlar. Buluntuların kullanım amaçlarına göre sınıflandırılmış örnekleri arasında silahlar, takılar, mutfak araçları, av araçları ve tarım aletleri gibi eşyalar yer alır.
Silahlar, arkeolojik araştırmacılar için önemli bir buluntu türüdür. Toplumsal hayatın güvenliğini sağlamak adına kullanılan silahların tasarımı ve inşası, yaşam biçimleri hakkında bilgi sağlar. Takılar da arkeolojik çalışmalarda önemli bir yer tutar. Takı, toplumsal hiyerarşinin ve statünün göstergesi olan bir simgedir. Takılar da bulundukları çağın moda trendleri ve teknolojik gelişmeleri hakkında bilgi verir.
Buluntuların kullanım amaçlarına göre sınıflandırılması, araştırmacılara ayrıca ekonomik yapı hakkında öngörü sağlar. Gıda hazırlama ve depolama araçları gibi mutfak aletleri, arkeologlar için geçim kaynaklarını ve ticaret yollarını belirleyen önemli bir gösterge olmaktadır. Tarım araçları da ekonomik yapı hakkında önemli bilgiler sunar.
Özetle, buluntuların kullanım amaçlarına göre sınıflandırılması, arkeoloji ve tarih çalışmaları için önemli bir veritabanıdır. Bu veriler, toplumsal yaşam ve ekonomik yapı hakkında önemli bilgiler sağlar ve geçmişin izlerini günümüze taşır.
Saklama Yöntemleri
Bir arkeologun herhangi bir buluntuyla ilgili yapması gereken ilk şey, onu uygun bir şekilde arşivlemek ve saklamaktır. Buluntuların korunması, gelecek nesiller için tarihi mirasımızı korumak için çok önemlidir. Bu nedenle, arkeologlar çeşitli yöntemlerle buluntuları saklama eğilimindedir.
Buluntuların korunması için kullanılan yöntemler genellikle üç gruba ayrılır: restorasyon, envanter kontrolü ve özel saklama koşulları. Bu yöntemler, buluntuların hasar görmemesi ve çalınmaya karşı korunması için alınan önlemlerdir.
Buluntu, çoğu zaman bulunduğu yerde zamanla hasar görebilir. Bu nedenle, arkeologlar, buluntuların hassasiyetine göre uygun bir şekilde onarılmasını sağlamak amacıyla restorasyon uygularlar. Restorasyon, hem geçmişimize olan fedakarlığımızı hem de gelecekteki nesillere geçmişimizi koruma eylemimizdir.
Mevcut buluntuların arşivlenmesi için kullanılan bir diğer yöntem ise envanter kontrolüdür. Bu yöntem, buluntuların her biri için arşiv numaraları verilerek geniş bir veri tabanı oluşturulmasına yardımcı olur. Buluntuların belgelenmesi kolaylaştığından, envanter kontrolü, arkeolojik çalışmaların daha verimli hale gelmesine olanak tanır.
Hassas malzemelere sahip buluntular için uygun saklama koşullarının oluşturulması gereklidir. Örneğin, metal buluntuların paslanmasını önlemek için nem seviyeleri düşük olmalıdır. Ahşap buluntuların kurumasını önlemek için ise nem oranı düşük olmamalıdır. Hassas buluntuların korunması için özel saklama koşulları sağlanmalıdır.
Buluntuların çalınma riskine karşı önlem alınması son derece önemlidir. Bu nedenle, arkeologlar, buluntuların yeniden keşfedilmesi ve bilime katkısı düşünüldüğünde son derece değerli olan tarihi mirasımızın kaybolmasını önlemek için yüksek güvenlikli alınlar kullanmaktadır. Güvenlik, arkeolojik verilerin korunmasında büyük önem taşımaktadır.
Restorasyon
Arkeolojik buluntuların korunması ve saklanması önemlidir. Bu nedenle, buluntuların hasar durumlarına göre tedavi edilmesi ve onarılması gerekebilir. Bu işlem, restorasyon olarak adlandırılır.
Restorasyon işlemi, uzmanlar tarafından gerçekleştirilir. Bulunduğu yer, malzemesi, kullanım amacı gibi faktörler göz önünde bulundurularak uygun yöntemler kullanılır. Ayrıca, restorasyon işlemi sırasında mümkün olduğunca aslına uygun olunmaya çalışılır.
Buluntuların restorasyon süreci oldukça önemlidir. Uygun şekilde onarılmayan buluntuların yapısı bozulabilir, restorasyon sonrasında bile istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle, restorasyon işlemi için dikkatli ve uzman bir yaklaşım gerekmektedir.
Bu süreçte, buluntu üzerinde detaylı bir inceleme yapılır ve hasar durumu tespit edilir. Daha sonra, doğru malzemeler ve teknikler kullanılarak hasar onarılır ve buluntu tekrar kullanılabilir hale getirilir. Bu işlem, uzun ömürlü koruma sağlamak için gereklidir.
Buluntuların restorasyon sürecinde, çevreye verilebilecek zararlar da göz önünde bulundurulur. Bu nedenle, uygun koruma malzemeleri kullanılır ve tehlikeli maddelerin kullanımı mümkün olduğunca azaltılır.
Restorasyon işlemi tamamlandıktan sonra, buluntu özel bir saklama ortamında muhafaza edilir. Bu, buluntunun uzun süre kullanılabilir olmasını sağlar ve gelecek nesillerin de arkeolojik mirasımıza erişebilmesini garanti eder.
Envanter Kontrolü
Envanter kontrollü, arkeolojik buluntuların listelenmesi ve arşivlenmesi için hayati bir önem taşımaktadır. Bu yöntem sayesinde buluntuların kimlikleri belirlenir, kayıtlı tutulur ve saklanır. Bu sayede, buluntuların takibi yapılarak, hangi buluntunun nerede, ne zaman ve nasıl kullanıldığı bilgisi elde edilir.
Envanter numaralandırılması işlemi her bir buluntu için ayrı ayrı yapılır. Her buluntunun kendine özgü numarası bulunur ve tüm bilgileri bu numara ile ilişkilendirilir. Numaralandırma işleminde genellikle alfabetik ve sayısal bir sistem kullanılır.
Buluntuların belgelenmesi aşamasında ise, buluntuların tarihi, yeri, malzemesi, ölçüleri ve diğer özellikleri hakkında ayrıntılı bir kayıt tutulur. Bu kayıtlar, arkeologlar ve diğer araştırmacılar için önemli bir referans kaynağıdır.
Envanter kontrolü için kullanılan kayıt sistemleri arasında, bilgisayar tabanlı kayıt sistemleri, el yazısı kayıt sistemleri ve kağıt tabanlı kayıt sistemleri yer almaktadır. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte, bilgisayar tabanlı kayıt sistemleri daha yaygın hale gelmiştir.
Envanter kontrolü aşamasında, buluntuların yapıldığı kazı alanında bulunduğu yeri gösteren bir harita da hazırlanır. Harita sayesinde, buluntuların doğru bir şekilde kaydedilmesi ve ileride yeniden bulunması kolaylaşır.
Sonuç olarak, envanter kontrolü arkeolojik buluntuların saklanması ve korunması için yaşamsal öneme sahiptir. Bu yöntem sayesinde, buluntuların konumları takip edilerek, bilimsel araştırmalarda kullanıma hazır bir halde bulundurulur.
Özel Saklama Koşulları
Arkeolojik buluntuların fiziksel özellikleri, koruma ve saklama koşullarını dikte eder. Özellikle hassas buluntuların özel saklama koşulları sağlanmadığı takdirde yumuşama, çürüme veya bozulmaya yol açabilir. Bu nedenle, hassas buluntuların korunması için özel saklama koşulları şarttır.
Hava Nem Oranı: Arkeolojik buluntuların saklandığı yerin nem oranı, buluntunun malzemesi ve korunmasını ayrıca etkileyebilir. Örneğin, kemiklerin saklanması için %50-55 nem oranı gereklidirken, çömlek ve seramikler için nem oranı daha düşüktür. Optimum nem oranları, genellikle %45-55 arasındadır. Nem oranı aşağı ya da yukarı çıkarsa, hassas buluntular çapraz çatlama veya çürüme gibi sorunlar yaşayabilir.
Sıcaklık: Sıcaklık da hassas buluntuların korunmasını etkileyen bir faktördür. Optimum sıcaklık genellikle 18-22 derece arasındadır. Bu sıcaklık aralığının dışındaki sıcaklıklar, malzemelerin deformasyonu, çatlaması veya kurumasına neden olabilir.
Ayakkabı ve Işık: Hassas buluntuların doğrudan güneş ışığına maruz kalmaması gerekir. Bu nedenle, depolama alanı veya sergi alanları doğal ışığa karşı koruma sağlamalıdır. Seramik, cam ve benzeri ürünlerin korunması için ultraviyole filtreli camlar tercih edilebilir.
Depolama Yöntemi: Buluntuların uzun süreli korunabilmesi adına sergilenecekleri veya depolanacakları ortam, tipine uygun olarak dizayn edilmelidir. Örneğin, hassas buluntuların depolanması için müze tipi dolaplar tercih edilir. Bu dolaplarda nemi ve sıcaklığı kontrol eden sensörler bulunur. Bu sayede, buluntuların ideal koşullar altında korunması, güvenle sergilenmesi sağlanır.
Sonuç olarak, arkeolojik buluntuların özel saklama koşulları oluşturularak, malzemelerin bozulmasına ve yok olmasına engel olunabilmektedir. Bu özel saklama koşullarının iyileştirilmesi sayesinde, buluntuların daha uzun süre korunması ve gelecek nesillere aktarılması mümkündür.
Güvenlik
Arkeolojik buluntuların değeri ve önemi açısından, güvenlik konusu oldukça hassas ve önemlidir. Buluntuların çalınmaya karşı korunması ve güvenliği için bir dizi önlem alınmaktadır. Bu önlemler arasında, buluntuların bulunduğu alanın kapalı tutulması, özel izinle sadece yetkili kişilerin giriş yapabilmesi, güvenlik kameraları ve koruma görevlileri bulunabilir.
Ayrıca, arkeolojik buluntuların nakliyesi ve taşınması da bir o kadar önemlidir. Bu işlem sırasında buluntuların zarar görmemesi için özel ambalajlama yöntemleri kullanılmalıdır. Buluntuların taşınmasında özel taşıma şartları ve güvenlik önlemleri gerekmektedir. Özellikle hassas buluntular için gelecekte oluşabilecek risklere karşı özel bir müzayede veya satış izni de verilebilir.
Bunun yanı sıra, buluntuların envanter numarasıyla takip edilmesi de güvenlik açısından önemlidir. Böylece buluntuların hangi tarihte, hangi kişiler tarafından o alanda bulunduğu izlenebilir ve herhangi bir olumsuz durumda sorumlular tespit edilebilir. Güvenlik konusunda yapılan bu önlemler, arkeolojik buluntuların korunması ve gelecekte incelenebilmesi için oldukça önemlidir.