Iran İslam Devrimi, 1979 yılında gerçekleşen ve ülkede büyük bir siyasi, sosyal ve kültürel değişim yaratan tarihi bir olaydır. Ayetullah Humeyni liderliğinde gerçekleşen devrim, İran'ın modern tarihinin dönüm noktalarından biridir. İran İslam Devrimi’nin tarihi etkisi hala devam etmektedir.
İran İslam Devrimi, 1979 yılında gerçekleşen önemli bir siyasi olaydır. Bu devrim, İran toplumunda birçok değişikliğe neden oldu ve ülkenin iç ve dış politikalarında da etkili oldu. Devrimin arkasındaki ana güç, Ayetullah Humeyni önderliğindeki İslamcı muhalefetti. Bu siyasi hareket, Şah yönetimine karşı yıllarca mücadele etti ve sonunda İran İslam Devrimi'nin gerçekleşmesine neden oldu.
İslam Devrimi, İran'ın ilk İslam cumhuriyeti hükümetini kurmasına yol açtı. Ayetullah Humeyni liderliğindeki hükümet, İslam ülkelerinde mücadele eden gruplarla aktif olarak destek sağladı. Ayrıca, devrim İran'ın anti-emperyalist tutumuna da yol açtı. Bu tutum, Batı ülkeleri ve özellikle ABD ile ilişkilerde ciddi bir germeye neden oldu.
İran İslam Devrimi, dünya çapında kabul edilen ve reddedilen yönleriyle birçok tartışmaya neden oldu. İran, İslam Devrimi sonrası birçok halk ile dostluğunu ilan etti ve aynı zamanda ABD ve Batı ülkeleriyle olan ilişkileri ciddi şekilde bozuldu.
İran İslam Devrimi, dünya tarihinde benzersiz bir yerde duruyor ve siyasi arka planı yıllarca tartışıldı. Bu devrim, İran'ın modern tarihinde önemli bir kilometre taşıdır ve halen tartışmaların odağındadır.
İslam Devrimi Öncesi
1979 yılındaki İran İslam Devrimi öncesinde İran, Şah'ın otokratik yönetimi altındaydı. Şah'ın güçlü liderliği altında, petrol zenginleri kendi çıkarları doğrultusunda ülkeyi yönetiyorlardı. Ancak, halkın önemli bir kısmı yoksulluk ve adaletsizlikle karşı karşıyaydı.
Şah, ülkesinde reformlar yapmak istedi ancak bu reformlar halk tarafından yeterli görülmedi. Halk, Şah'ı Batı yanlısı olarak suçlarken, Şah Batı destekli modernleşme programlarını uygulamaya koydu. Ancak bu programlar halk tarafından yeterli bulunmadı ve İran toplumu siyasi ve sosyal bir baskı altında kalmaya devam etti.
Bunun yanı sıra, Şah'ın istihbarat servisleri ve polisi, siyasi muhalifleri tutuklama ve işkence etme gibi baskıcı taktikler kullanmaya başladılar. Buna karşın, Şah'ın Batı ile olan yakın ilişkisi, İran'da radikal İslamcı grupların büyümesine neden oldu ve sonuçta İslam Devrimi'nin patlak vermesine yol açtı.
- Şah'ın otokratik yönetimi altındaki dönem
- Petrol zenginlerinin ülkeyi yönetmesi
- Halkın yoksulluk ve adaletsizlikle karşı karşıya kalması
- Batı yanlısı reformların yeterli görülmediği
- Siyasi ve sosyal baskı altındaki İran toplumu
- Şah'ın istihbarat servisi ve polisinin baskıcı taktikler kullanması
İslam Devriminin Arkaplanı
1970'li yılların başlarında İran'da halk arasında artan hoşnutsuzluk, Şah yönetimine karşı bir muhalefet hareketinin başlamasına neden oldu. Şah'ın politikaları ve kendisine bağlı olan hükümet, ülkede halk arasında yönetim karşıtı bir hava yarattı. Bu dönemde, ülkede devlet başkanlığı koltuğunda oturan Şah, İran'ın batılılaşmasını ve modernleşmesini savunuyordu. Ancak, halk arasında Şah'ın İran'ın geleneksel değerlerine karşı olduğu görüşü yaygındı.
Ayetullah Humeyni liderliğindeki İslamcı muhalefet, Şah yönetimine karşı yürüttüğü mücadeleyi ve halkın taleplerini yükseltti. Humeyni, Şah hükümetini İran'da yaşayan Müslümanlar'a baskı uygulamakla suçluyordu. İslamcı muhalefet tarafından talep edilen şey, ülkede demokratik bir rejimin kurulması ve İslam'a dayalı bir yönetimin benimsenmesiydi.
1978 yılında İran'da gerçekleşen bir dizi protesto ve ayaklanma, İslam Devrimi'nin temellerinin atılmasını sağladı. Özellikle devrimi ateşleyen olaylar arasında Şah'ın eleştirdiği İslamcı liderlerin tutuklanması ve işkence görmeleri yer almaktadır. İslamcı muhalefet, Şah'ın yasa dışı uygulamalarına karşı halkı sokaklara dökmeyi başardı.
İran İslam Devrimi, İslamcı muhalefetin talepleri doğrultusunda gerçekleşmiş ve Ayetullah Humeyni liderliğindeki İslam Devrimi Konseyi, Şah hükümetine karşı zafer kazanmıştır. Bu süreçte, İran halkı insan haklarına saygı gösteren ve İslam'a dayalı bir yönetim istemiştir.
Devrimci Sürecin Başlangıcı
1979 yılına gelindiğinde, İran'da Şah karşıtı protestoların artmasıyla birlikte İslam Devrimi öncesi dönem sona erdi. İslamcı liderler, Sünni ve Şii Müslümanları bir araya getirmeye çalışıyorlardı. Ayetullah Humeyni'nin liderliği altındaki İslamcı muhalefet, Şah yönetimine karşı mücadelelerini sürdürürken halk da devrimci taleplerini dile getiriyordu.
İslamcı liderlerin eylemleri ve Şah yönetiminin baskıcı politikaları sonucu, 1978 yılında büyük protestolar başladı. Şah'ın güvenlik güçleri protestoculara sert müdahalelerde bulundu ve binlerce kişi gözaltına alındı, işkence gördü veya öldürüldü. Ancak bu şiddet olayları bu hareketi durduramadı.
Bu sürecin başlangıcı olarak, halkın güçlü muhalefetindeki etkilenme artarak devam etti ve daha da büyüdü. 16 Ocak 1979'da İslamcı liderler tarafından İran genelinde büyük bir protesto çağrısı yapıldı ve o gün İran tarihinde "Kara Çarşamba" olarak anılır. Çok sayıda insanın öldüğü bu protestolar, Şah'ın iktidarının sonuna geldiği belirtilen bir döneme işaret etti.
İran İslam Devrimi'nin başlangıcında, politikacılar ve askerler arasında birçok protesto olayı gerçekleşirken halk da sokaklara döküldü. Protestoların giderek büyümesi, İslamcı liderlerin Şah yönetimine karşı mücadelesiyle birleşti ve nihayetinde Şah'ın kaçmasıyla sonuçlandı. İran'da İslam Cumhuriyeti'nin ilanı ve Humeyni'nin önderliğindeki hükümetin kurulması ise İran tarihinde büyük bir dönüm noktası oldu.
Şah İktidardan Kaçar
İran İslam Devrimi'nin önemli bir dönüm noktası, Şah'ın ülkeden kaçması ve Humeyni liderliğindeki İslam Devrimi Konseyi'nin iktidarı ele geçirmesi oldu. Şah, 16 Ocak 1979'da ülkeyi terk ederek Mısır'a iltica etti. Bu olay İran'da büyük bir sevinç ve kutlama dalgasına neden oldu.
Şah'ın ülkeden kaçması, İslam Devrimi'nin zaferini ilan etti ve Humeyni liderliğindeki muhalefet güçleri iktidarı ele geçirdi. Öte yandan, Şah'ın kaçması, İran'daki monarşinin sonunu getirdi. İran'da cumhuriyet rejimi ilan edildi ve İslam Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden süreç başladı.
İslam Devrimi Konseyi, Şah'ın kaçmasından sonra ülkenin yönetimini ele geçirdi. İktidarlarını güçlendirmek için acil bir dizi reform başlattılar ve bu da ülkedeki siyasi, sosyal ve ekonomik değişimlerin başlangıcını oluşturdu. İran'da birçok reform yapıldı ve İslam Devrimi, ülkede devrimci ve radikal bir değişim hareketi başlattı.
Şah'ın ülkeden kaçması, İran'ın tarihi ve siyasi dönüm noktalarından biriydi. Bu olay, ülkedeki monarşinin sonunu getirdi ve İslam Cumhuriyeti'nin kuruluşuna zemin hazırladı. İran Devrimi, İran ve dünya tarihi için önemli bir olaydır ve İran'ın iç ve dış politikasında köklü değişikliklere neden oldu.
İslam Cumhuriyeti Kurulur
1979 yılında gerçekleşen İran İslam Devrimi ile birlikte, Ayetullah Humeyni önderliğindeki İslamcı muhalefet, devlet yönetimini ele geçirdi ve İslam Cumhuriyeti kuruldu. Devrimin ardından, Humeyni'nin önderliğindeki hükümet, ülke yönetiminde İslam kanunlarını uygulayan hükümeti kurdu ve yönetimi İslam'a dayalı bir yapıya dönüştürdü.
İlk olarak, devrim sonrası dönemde, İslam Cumhuriyeti Konseyi siyasi kararları alırken, ülkenin dört bir yanındaki İslamcı gruplar ve aktivistler hükümet güçlerine karşı mücadeleye devam ettiler. Aynı zamanda hükümet de İran'daki muhalif güçlerle mücadele ederken, bir yandan da ülkenin toplumsal ve ekonomik yapısında köklü değişiklikler gerçekleştirildi.
İslam Cumhuriyeti'nin kuruluşu, İran'da tarihi açıdan önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. İran halkı, 1906 yılında İran Meşrutiyetinin ilanından sonra, İslam'ın ülkedeki konumunun artırılması sürecinde birçok kez taleplerini dile getirmişlerdir. İslam Cumhuriyeti'nin kuruluşu, İran halkının isteği doğrultusunda gerçekleşen bir olaydı.
Devrimin Sonuçları
İran İslam Devrimi, ülke için önemli sonuçlara neden oldu. Devrim sonrası dönemde, İslam Cumhuriyeti hükümeti kuruldu ve Ayetullah Humeyni liderliğindeki İslamcı rejim, ülke içinde ve dışında önemli değişiklikler yapmaya başladı.
İran İslam Devrimi'nin en önemli sonuçlarından biri, ülkenin politik, ekonomik ve sosyal sistemlerindeki değişim oldu. Devrimin ardından, İran'da Şah'ın reformist ve modernist politikalarının karşısında, İslamcı bir yönetim kuruldu ve ülkede İslam'a dayalı bir hükümet sistemi oluştu. Bu yeni rejim, ülkede kapsamlı bir reform hareketi başlatarak, sosyal ve ekonomik politikalarda değişiklikler yapmaya başladı. İran İslam Cumhuriyeti, toplumdaki eşitsizlikleri gidermek için çeşitli politikalar benimsedi ve ekonomide dar gelirli kesimlerin yaşam koşullarını iyileştirmek için büyük projeler başlattı.
Bunun yanı sıra, İslam Devrimi, İran'ın dış politikasını da önemli ölçüde etkiledi. Humeyni liderliğindeki İslamcı rejim, ülke içinde Amerikan karşıtı bir politika benimsedi ve İran'ın Batı ile ilişkilerinde büyük bir değişiklik oldu. İran, ABD'ye ve İsrail'e karşı tutumu ile tanındı ve bölgedeki İslamcı gruplara destek vermeye başladı.
| İran İslam Devrimi'nin Sonuçları | İç Politikada Değişiklikler | Dış Politikada Değişiklikler |
|---|---|---|
| İslam Cumhuriyeti'nin kurulması | Sosyal ve ekonomik politikalarda reform hareketi | Amerika ve İsrail'e karşı tutumun benimsenmesi |
| Şah ve monarşinin sona ermesi | Kapsamlı bir reform hareketi başlatılması | Bölgedeki İslamcı gruplara destek verilmesi |
| İran toplumunun İslam'a dayalı bir yapıya dönüşmesi | Ekonomik politikalarda reform yapılması | Batı ile ilişkilerin koparılması |
Bu değişiklikler, İran İslam Devrimi'nin etkisini tüm bölgeye yaydı ve Orta Doğu'daki diğer ülkeler de İran'ın izinden giderek, İslamcı politikalara yönelmeye başladı. Devrim sonrası dönemde, İran'ın bölgedeki etkisi arttı ve ülke, İslamcı sıfatıyla bölgede lider ülkelerden biri haline geldi.
Bununla birlikte, İran İslam Devrimi dünya genelinde kabul edilmeyen bir hareketti. Batı medyası, İran İslam Devrimi'nin yarattığı değişimlere karşı çıktı ve devrimin sonuçlarını eleştiren birçok haber ve yorum yayınladı. Ancak, İran İslam Devrimi'nin toplumsal ve politik etkileri hala devam ediyor ve ülkenin iç ve dış politikaları bu devrimin sonuçlarına bağlı olarak şekilleniyor.
İran'ın Anti-Emperyalist Tutumu
İran İslam Devrimi'nin en önemli unsurlarından biri, anti-emperyalist mesajıydı. İslam Devrimi, İran'daki Şah yönetimine karşı bir halk hareketiydi ve Batı ülkelerinin siyasi ve ekonomik müdahalelerine karşı bir tepkiydi. İran'ın ABD ve Batı ülkeleri ile ilişkisi, İslam Devrimi sonrasında tamamen değişti. Özellikle ABD, İran'da İslam Devrimi'ne karşı bir müdahale başlattı ve İran'ı terörizmle suçladı. Bu olay, İran'ın Batı ülkeleriyle ilişkisindeki belirleyici faktörlerden biri oldu.
İslam Devrimi'nin anti-emperyalist mesajı, İran'ın diğer ülkelerdeki İslamcı gruplarla olan ilişkisinde de belirleyici oldu. Özellikle Lübnan, Irak ve Suriye'deki İslamcı gruplarla ilişkileri güçlendirdi. Aynı zamanda, İran'ın anti-emperyalist tutumu, bölgesel siyasette de etkili oldu. Bu tutum, İran'ın diğer Müslüman ülkeleriyle olan ilişkilerinde de belirleyici bir faktör oldu.
İran'ın anti-emperyalist tutumu, İran'ın iç siyasetinde de belirleyici oldu. İslam Devrimi sonrasında, İran'da birçok sosyal, ekonomik ve siyasi reform gerçekleştirildi. Bunlar arasında kendi kendine yeten bir sanayi, özgür ve bağımsız bir kültür politikası ve İran'ın küresel emperyalizm karşısında bağımsız bir dış politika izlemesi yer alıyor. Bu anti-emperyalist tutum, İran'daki siyasi rejimin belirleyici unsurlarından biri haline geldi.
Amerika'ya Karşı Tutum
İran İslam Devrimi, ABD için ciddi bir tehdit oluşturmuş ve ABD yönetimi, devrimi baltalamak için çeşitli yöntemlere başvurmuştur. CIA, Şah rejimine yardım ederken, İslamcı muhaliflere karşı da faaliyetler yürütmüştür.
Amerika'nın İran'a yönelik müdahalesi, İran halkı tarafından büyük tepki toplamıştır. Devrim lideri Ayetullah Humeyni, ABD'yi "Büyük Şeytan" olarak nitelendirerek, Amerika'nın İran'ın içişlerine müdahale etmeye hakkı olmadığını savunmuştur. Aynı zamanda, Amerika'nın İran'a yönelik müdahaleleri, İslam Devrimi'nin anti-emperyalist mesajını daha da güçlendirmiştir.
İran'ın ABD'ye karşı tutumu, günümüzde de devam etmektedir. Amerika'nın İran'a yönelik ambargo ve yaptırımları, İran halkının yaşam kalitesini düşürmektedir. Ancak İran halkı, tüm bu baskılara rağmen, İslam Devrimi'nin anti-emperyalist tutumundan taviz vermemektedir.
Bölgesel Etkisi
İran İslam Devrimi'nin bölgesel etkileri, bölgedeki İslamcı gruplar ve anti-emperyalist hareketlerle olan ilişkisiyle de yakından ilişkilidir. İslam Devrimi sonrası, İran hükümeti bölgedeki Şii Müslümanların yanında yer alarak, Lübnan'daki Hizbullah, Irak'taki Şii gruplar ve Suriye'deki Beşar Esad rejimini destekleyen gruplarla yakın bağlar kurmuştur.
Bunun yanı sıra, İran, Lübnan'daki mezhep çatışmalarında etkin bir rol oynamıştır. 2006'da İsrail ile Hizbullah arasındaki savaş sırasında, İran, Hizbullah'a askeri yardım ve maddi destek sağlamıştır.
Aynı zamanda, İran, anti-emperyalist hareketlerde de etkinlik göstermiştir. İran, "Yankee Go Home" sloganıyla bilinen anti-Amerikancı tutumunu, bölgedeki çok sayıda grupla paylaşmaktadır. İslam Devrimi'nin başarısı sonrasında, İran hükümeti, bölgedeki anti-emperyalist hareketlerle daha da yakınlaşarak, İslamcı gruplar ve solcu örgütler dahil olmak üzere çeşitli gruplarla bağlar kurmuştur.
Bunun yanı sıra, İran, Orta Doğu ülkeleri arasındaki çekişmelerde de etkin bir rol oynamaktadır. Yemen'deki İran destekli Husi isyancıları, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri tarafından desteklenen Arap koalisyonuna karşı desteklemekte ve Suriye'deki krizin çözümüne yönelik birçok diplomatik çabayı desteklemektedir.
İran İslam Devrimi'nin bölgesel etkileri, ülkedeki yönetim değişikliğinin ötesinde, Orta Doğu'da siyasi ve sosyal açıdan önemli dönüşümlere yol açmıştır. Özellikle, İran'ın bölgedeki etkisi, ülkenin Amerika ve Batı dünyası ile ilişkilerinin yanı sıra, Orta Doğu'daki siyasi gelişmeleri de belirleyen önemli bir faktördür.
Kabul ve Reddiyeler
İran İslam Devrimi dünya genelinde kabul edilen ve reddedilen yönleri ile tartışılmaya devam ediyor. Devrimi destekleyenler, İran halkının insan hakları ve özgürlükler için mücadele etme isteğine saygı duyuyorlar. İran’da kurulan İslam Cumhuriyeti yönetimi de İran’ın bağımsızlığı ve ulusal çıkarlarını korumak adına atılan adımların pozitif bir sonucu olarak kabul ediliyor. Ancak, devrimin şiddet içeren yönleri nedeniyle, birçok ülke İran’a karşı tutumunu eleştiriyor. İran devriminin radikal İslami hareketleri harekete geçirdiği ve tüm dünyayı etkileyecek sonuçlara yol açabileceği endişesi de reddedilen yönlerin arasında yer alıyor.
İran’ın Kuzeyindeki Sovyetler Birliği ile sınırı olan Türkiye, İran’da yaşanan değişikliklerin etkilerini yakından hissetti. İran İslam Devrimi sonrası İran ile Türkiye arasında ilişkiler gerildi. Türkiye, İran yönetiminin anti-emperyalizm yönünde aldığı tutumu desteklemedi ve İran’daki İslamcı hareketlerin Türkiye’ye sıçramasından endişe etti.
Dünya genelinde İran İslam Devrimi, Siyonizm ve ABD'nin bölgedeki nüfuzunu zayıflatma çabası olarak algılanırken, diğer birçok ülke, İran’daki İslam Cumhuriyeti yönetimi ile iş yapmanın zorluğundan yakınıyor. İran’ın nükleer silah ürettiği yönündeki iddialar ise ülkeler arasında tartışmaların başlıca sebepleri arasında yer alıyor. İran, bu iddiaları reddetse de, dünya genelinde endişelere yol açıyor.
İran İslam Devrimi’nin etkileri hem pozitif hem de negatif olarak farklı biçimlerde hissediliyor. İran halkı için bir dönüm noktası olan devrim, ülkede sekülerleşme ve demokratikleşme yönünde atılan adımlarla birçok insanı olumlu etkiledi. Ancak, İran İslam Cumhuriyeti yönetimi ve İslamcı hareketlerin dünya genelindeki faaliyetleri tartışmalı ve çatışma yaratan sonuçlara yol açabiliyor.
Müslüman Dünyada Etkisi
İran İslam Devrimi, sadece İran'ı değil, tüm Müslüman dünyasını derinden etkiledi. İslami bir devrime öncülük eden İran, birçok Müslüman ülkede benzer hareketlere ilham verdi. İran İslam Devrimi'nin en önemli etkilerinden biri, İslam ve küreselleşme arasındaki çatışmaya dikkat çekerek, İslam'ın modern bir toplum içinde nasıl yaşanabileceğini örneklemesiydi.
İslami hareketler, İran'daki devrimden sonra farklı Müslüman ülkelerde ortaya çıktı. Arabulucular, sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ve birçok başka grup, İran modelinin yerelleştirilmesi yoluyla kendi ülkelerinde devrim yapmak istediler. İran İslam Devrimi, aynı zamanda İslami akımları ateşledi, İran'ın İslami radikalizminin bölgedeki önemini daha da artırdı.
İran İslam Devrimi, Müslüman ülkelerin dış politikalarında da etkili oldu. Dış politikalarındaki değişiklikler nedeniyle, İran, özellikle İslami diktatörlüklerde, Müslümanların üstünlüğünü savunan ve Batı'ya karşı anti-emperyalist bir haykırışta bulunan bir lider konumuna geldi.
İran İslam Devrimi, aynı zamanda, bölgede İslami grupların yükselişinde rol oynadı. İslam Devrimi'nin ardından, birçok İslami grup ortaya çıktı ve İran'ın bu gruplara verdiği maddi ve manevi desteği kullanarak bağımsızlık, özgürlük, adalete, Müslüman toplumunun birleşmesi gibi İslami hedeflere ulaşmak için mücadele ettiler.
Sonuç olarak, İran İslam Devrimi, Müslüman ülkelerde büyük etkiye sahipti ve İran, İslam dünyasında önemli bir rol oynayan bir ülke haline geldi. İran'daki İslam Devrimi, İslam'ın temel prensiplerine tekrar odaklanma isteğinin bir göstergesi olarak da görülebilir ve bu İslami hareket, birçok Müslüman ülkede yanıt bulmuştur.
Batı Medyasında Yansıması
İran İslam Devrimi, Batı medyasında farklı şekillerde sunuldu. Özellikle, Amerikan medyası İran İslam Devrimi'ni anti-Amerikan bir hareket olarak sundu ve İslamcıları radikal teröristler olarak nitelendirdi. Benzer şekilde, İngiliz medyası da devrimci liderler ve İslamcıları terörist olarak tanımladı.
Özellikle, İran'daki Amerikan elçiliğinde Amerikan rehine krizi sırasında, Amerikan medyası İran İslam Devrimi'nde İslamcıların anti-Amerikan söylemlerini vurguladı. Bu da İran İslam Devrimi'nin Batı toplumunda algısını olumsuz etkiledi.
Ancak, İran İslam Devrimi'ne karşı tutumunda bazı istisnalar da oldu. Özellikle, Fransız medyası İslam Devrimi'ni "3. dünya" hareketi olarak yorumladı ve İslamcıların Batı emperyalizmine karşı mücadelesini destekledi.
Yani, Batı medyasında İran İslam Devrimi'nin sunumu farklılıklar gösterse de, genel olarak İran İslam Devrimi, özellikle Amerikan medyasında, negatif bir imajla anıldı ve İslamcılar terörist olarak nitelendirildi.
Sonuç ve Değerlendirme
İran İslam Devrimi, tarihteki en önemli devrimlerden biridir ve siyasi açıdan da büyük etkileri olmuştur. Devrim, İran'daki siyasi, ekonomik ve toplumsal sistemi kökten değiştirdi ve İran'ın anti-emperyalist bir tutum aldığı bir dönemde gerçekleşti.
İran İslam Devrimi, birçok İslam ülkesinde benzer hareketlere sebep oldu ve İran'ın bölgesel etkisi arttı. Ancak devrim aynı zamanda önyargılarla da karşı karşıya kaldı. Özellikle Batı medyasının devrime yaklaşımı oldukça eleştiriye maruz kaldı. Batılı ülkeler, İran'ın anti-emperyalist tutumunu ve İslam'ın büyümesini tehdit olarak gördü ve müdahale etmeye çalıştı.
İran İslam Devrimi'nin günümüzdeki yansımaları ise çok boyutlu. İran, anti-emperyalist tutumunu hala sürdürüyor ve Batı ile ilişkileri dengeli bir şekilde yürütüyor. İran'a yapılan yaptırımlar, ülke ekonomisine ciddi zararlar verirken, İran halkı ve yönetimi, yaptırımlara karşı koyuyor.
İran İslam Devrimi'nin siyasi değerlendirmesi ise tartışmalı. Devrim, İran'da sınıfsız bir toplum inşa etmek hedefiyle ortaya çıktı; ancak sonuçta İran'da bir sınıf ayrımı daha belirgin hale geldi. Devrim, İran'da demokrasi gibi kavramlarını da daha da zayıflattı ve dini liderin otoritesi arttı. Ancak, İran İslam Devrimi, İran'ın dünya sahnesinde daha etkin bir rol almasına olanak tanıdı ve İran'ın bölgesel etkisi arttı.
Sonuç olarak, İran İslam Devrimi, büyük bir siyasi ve tarihi olaydır ve günümüzde hala etkisini sürdürmektedir. İran'ın anti-emperyalist tutumu ve İslamcı hareketler üzerindeki etkisi hala sürüyor. Ancak devrimin siyasi sonuçları tartışmaya açık olmakla birlikte, hiç kuşkusuz İran'ın tarihi ve siyasi yönünün en önemli olaylarından biridir.