Psikiyatrik hastalıkların belirtileri nelerdir? Bu makalede, depresyon, kaygı, bipolar bozukluk ve daha fazlası gibi yaygın psikiyatrik hastalıkların belirtileri hakkında bilgi bulabilirsiniz Belirtileri anlamak, çözüme ulaşmak için ilk adımdır Psikiyatrik hastalıkların nedenlerini, teşhisi ve tedavisini öğrenmek için hemen okumaya başlayın

Psikiyatrik hastalıklar, beyinde meydana gelen kimyasal dengesizliklerin neden olduğu ciddi duygusal durum veya davranış bozukluklarıdır. Bu hastalıkların belirtileri genellikle kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkiler ve tedavi edilmedikleri takdirde daha büyük sorunlara yol açabilirler.

Psikiyatrik hastalıkların genel belirtileri arasında zorlanmış ilişkiler, hayal kırıklığı, endişe, üzüntü, takıntılı düşünceler, kaygı, panik ataklar, uykusuzluk, yeme bozuklukları ve çeşitli tarzda davranış bozuklukları bulunabilir. Bu belirtiler her hastalıkta değişik özellikler gösterir ve herhangi bir tedavi, hastalığın türüne ve aşamasına göre kişiye özel bir şekilde uygulanır.

Bu yazıda, psikiyatrik hastalıkların türlerine bağlı olarak görülen belirtiler hakkında ayrıntılı bilgi verilecektir. Hangi belirtilerle karşılaştığınızı öğrenerek, en kısa sürede bir sağlık profesyoneli ile iletişime geçebilir ve uygun tedaviyi alabilirsiniz.

Depresyon

Depresyon, uzun süren üzüntü, moralsizlik, çaresizlik, umutsuzluk hissi gibi duygusal bozukluğa yol açan bir psikiyatrik hastalıktır. Bu hastalığın belirtileri ve semptomları genellikle klinik olarak teşhis edilir.

Depresyon belirtilerinin bazıları şunlar olabilir:

• Uykusuzluk veya aşırı uyku
• Yorgunluk
• Aşırı yeme veya iştah kaybı
• Sürekli üzgün hissetmek
• Değersizlik hissi
• Kendine zarar verme düşünceleri veya intihar düşünceleri
• Odaklanma veya karar verme zorluğu

Depresyon, hastanın günlük hayatını olumsuz yönde etkileyebilen bir hastalıktır. Bu nedenle, hastalar ve aileleri hastalığın belirtileri hakkında bilgilendirilmelidir. Tedavi için bir psikiyatriste veya bir doktora danışmak önemlidir.

Anksiyete Bozuklukları

Anksiyete, herkesin hayatında zaman zaman deneyimlediği normal bir duygudur. Ancak, anksiyeteye sürekli maruz kalmak veya kontrol edilemez hale gelmek anksiyete bozukluğuna neden olabilir. Anksiyete bozukluğu, hayatınızı etkileyebilen şiddetli bir kaygı şeklidir.

Anksiyete bozuklukları çeşitleri arasında genel anksiyete bozukluğu, panik bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu, agorafobi ve obsesif kompulsif bozukluk bulunmaktadır.

Genel anksiyete bozukluğu, herhangi bir olaya veya duruma bağlı olmaksızın sürekli bir endişe haliyle karakterizedir. Bu durum genellikle yorgun hissetme, tahammülsüzlük ve sinirlilik gibi semptomlarla birlikte olabilir.

Panik bozukluğu, panik ataklarının sık sık tekrarlanması ve kontrol edilemez hale gelmesiyle karakterizedir. Bu ataklar, kalp çarpıntısı, terleme, sıcak basması veya terleme, kontrol edilemez endişe ve korku hissi gibi semptomlarla birlikte olabilir.

Sosyal anksiyete bozukluğu, sosyal durumlarda rahat olamama ve sürekli bir utanç ve kaygı hissi gibi semptomları içerir. Bu bozukluğa sahip kişiler sıklıkla yargılama endişesi taşırlar ve başarısız olacaklarına inanırlar.

Agorafobi, açık alanlar veya kalabalık yerler gibi belirli durumlara karşı aşırı bir korkudur. Bu durum genellikle bir panik atak sonrası oluşabileceği gibi, sosyal anksiyete bozukluğu veya başka bir anksiyete bozukluğu ile de birlikte olabilir.

Obsesif kompulsif bozukluk, obsesyonlar ve kompulsiyonlarla karakterizedir. Obsesyonlar, kişinin aklından çıkaramadığı sürekli endişe ve korkulardır. Kompulsiyonlar ise, kişinin tekrar tekrar belirli davranışları yapma ihtiyacı hissetmesidir.

Anksiyete bozuklukları tedavi edilebilir bir durumdur. Psikoterapi, ilaç tedavisi ve diğer tedaviler kullanılabilir. Tedavi edilmediği takdirde, anksiyete bozukluğu kişinin hayatını kötü yönde etkileyebilir ve kalıcı hasara neden olabilir.

Panik Atağı

Panik atak, aniden ortaya çıkan yoğun korku veya endişe hissi ile karakterizedir. Kişi, kontrolünü kaybedecek, ölecek veya çılgına dönecek gibi hisseder. Panik ataklarının en belirgin özelliği beklenmedik bir şekilde oluşmasıdır. Bu ataklar, kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkiler ve günlük aktivitelerini yapmalarını engeller.

Panik atakların birçok semptomu vardır ve bu semptomlar tipik olarak diğer sağlık durumları ile karıştırılır. Bazı semptomlar şunlardır:

- Kalp çarpıntısı veya hızlı nabız- Terleme- Nefes darlığı veya boğuldu hissi- Titreme veya sarsıntı- Baş dönmesi- Bulantı veya karın ağrısı- Göğüs ağrısı veya rahatsızlık hissi- Sıcak veya soğuk terleme

Panik atak sırasında kişi, gerçekten bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu hisseder ve hızla kaçmak veya kaçınmak için eylemler yapmaya çalışabilir. Ancak, panik atak genellikle gerçek hayatta bir risk oluşturmaz ve kişi bu hislerle başa çıkmak için çeşitli teknikler öğrenebilir.

İnsanlar, panik ataklardan muzdarip olduklarında, kendilerine yardımcı olmak için birçok farklı yöntem deneyebilirler. Bu yöntemler arasında gevşeme teknikleri, derin nefes alma egzersizleri, meditasyon, terapi ve ilaçlar yer alır. Panik atak semptomları olan kişilere en iyi yaklaşım, belirtileri hafifletmek ve onlara hissetikleri korkunun yersiz olduğunu hatırlatmaktır.

Unutulmamalıdır ki, panik atak doğal bir insan tepkisidir ve herhangi bir kalıcı zarar bırakmaz. Belirtilerle başa çıkmak için yardım almak, kişinin hayat kalitesini önemli ölçüde artırabilir.

Agorafobi

Agorafobi, insanların kalabalık yerlerde veya kendilerini rahat hissetmedikleri durumlarda panik atak geçirmeleri ile karakterize bir anksiyete bozukluğudur. Agorafobinin başlıca semptomları arasında sürekli endişe hissi, kalp çarpıntısı, terleme, titreme, baş dönmesi, mide bulantısı ve nefes alamama gelir.

Agorafobisi olan kişiler kalabalık sokaklarda veya alışveriş merkezlerinde tek başlarına gezmekten kaçınırlar, kalabalık topluluk önünde konuşma yapmak gibi aktivitelerden kaçınırlar ve kendilerini bir çıkış noktasından uzakta hissetmekten rahatsız olurlar. Bu semptomları olan kişilerin genellikle günlük aktivitelerini yapmaları zorlaşır ve sosyal hayatları üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir.

Agorafobinin tedavisi genellikle kognitif davranış terapisi ve ilaç tedavisi ile yapılır. Kognitif davranış terapisi, kişinin düşünce ve davranış kalıplarını değiştirerek semptomları azaltmaya ve daha iyi bir yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olur. İlaç tedavisi ise tipik olarak antidepresan ve anksiyete ilaçları içerir.

• Sürekli endişe hissi
• Kalp çarpıntısı
• Terleme
• Titreme
• Baş dönmesi
• Mide bulantısı
• Nefes alamama

Agorafobi Belirtileri	Semptomları
Endişe hissi	Sürekli tedirginlik ve endişe hissi
Kalp çarpıntısı	Düzensiz kalp atışları veya hızlı kalp atışları
Terleme	Ani terleme nöbetleri
Titreme	Vücudun bir bölgesinde istemsiz titreme hissi
Baş dönmesi	Odaklanmakta zorlanma ve hafif baş dönmesi
Mide bulantısı	Mide bulantısı hissi ve hızlı nefes alma
Nefes alamama	Nefes almakta zorlanma hissi

Sosyal Anksiyete Bozukluğu

Sosyal anksiyete bozukluğu, sosyal durumlardan korkma, utanma ve kaygı duyma ile karakterize edilir. Bu durum, insanların günlük yaşamını etkileyebilir ve normal sosyal etkileşimleri zayıflatabilir.

Belirtileri arasında diğer insanlar önünde konuşmaktan kaçınma, okul, iş yeri veya diğer sosyal etkinliklerden kaçınma, sadece yalnızken olunacak aktivitelerin yapılması gibi davranış sorunlarının yanı sıra yüz kızarması, kalp atışının artması, terleme gibi fiziksel semptomlar da yer alabilir.

Sosyal anksiyete bozukluğu olan kişiler, kendilerini başarısız ve diğer insanların yanında küçük hissedebilirler. Bu durum, depresyon ve diğer sağlık problemlerinin gelişimine yol açabilir. Bireyler, bu durumun üstesinden gelmek için psikoterapi, ilaç tedavisi gibi yöntemlerle destek alabilirler.

Tedavi edilmediği takdirde, sosyal anksiyete bozukluğu olumsuz bir etki yaratabilir ve kişinin hayat kalitesini düşürebilir. Bu yüzden, belirtilerinde herhangi bir şüphe duyan kişilerin, bir sağlık profesyoneline başvurarak destek almaları önemlidir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk

Obsesif kompülsif bozukluk (OKB), anksiyete bozuklukları arasında yer alan ve obsesyonlar (zorlayıcı düşünceler) ve kompulsiyonlar (tekrarlı davranışlar) gibi tekrarlayan düşünceler ve davranışlarla karakterize bir bozukluktur. Bu bozukluğun belirtileri genellikle ergenlik veya erken yetişkinlik döneminde başlar. OKB, insanların normal hayatlarına müdahale edebilecek kadar ciddi hale gelebilir.

Obsesyonlar, tekrarlanan ve kontrol edilemeyen düşüncelerdir. Kişiler, bu düşünceleri zihinlerinde tekrarlayarak kaygı ve stres yaşarlar. Kompulsiyonlar ise, obsesyonlarla başa çıkmak için yapılan tekrarlayan davranışlardır. Obsesyonlar genellikle kirli olma korkusu, simetri korkusu veya tekrarlayan şüpheler gibi şekillerde ortaya çıkabilir. Kompulsiyonlar ise, el yıkama, düzene sokma veya kontrol etme gibi davranışlarla ortaya çıkabilir.

Bazı kişiler, obsesyonlarının ve kompulsiyonlarının irrasyonel olduğunun farkındadırlar, ancak yine de bu düşünceleri ve davranışları kontrol edemezler. Obsesif kompulsif bozukluğu olan kişilerde, bu düşünceler ve davranışlar hayatlarını önemli ölçüde etkileyebilir ve günlük rutinlerini tamamlamalarını zorlaştırabilir.

Bazı OKB belirtileri şunlardır:

• Tekrarlanan düşünceler veya imajinasyonlar
• Ritüeller veya kontrol dürtüleri
• İlaç veya maddeleri kullanma ile ilişkili korkular
• Yemek, uykuya dalmak veya yatmadan önce diğer aktiviteler hakkında endişe duyma
• Tahıl, toz veya diğer maddelerin temasına karşı aşırı endişe duyma
• Zihinde bir kayıp veya zarar verme korkusu

OKB, tedavi edilebilen bir hastalıktır. Psikoterapi ve ilaç tedavisi, bu hastalığın kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Terapide, obsesyonlarla başa çıkmanın yolları öğretilerek, kişinin obsesyonlar ve kompulsiyonlarla nasıl başa çıkabileceği konusunda rehberlik edilir. İlaç tedavisi, serotonin seviyelerini regüle eden antidepresanlar kullanılarak yapılabilir.

Yeme Bozukluğu

Yeme bozukluğu, insanların beslenme alışkanlıklarını yavaş yavaş bozarak, onları psikolojik ve fizyolojik olarak etkileyen tehlikeli bir durumdur. Yeme bozukluğu, insanların yiyecekleri kontrol edememe, yeme davranışında tutarsızlık, aşırı yeme, yeme kesintileri ve kusma gibi davranışsal değişikliklere yol açan ciddi bir psikiyatrik rahatsızlıktır.

Yeme bozukluğunun en yaygın belirtileri arasında, zayıflama ya da kilo alma, rasyonel olmayan diyet yapma, sürekli yemek yeme, kendini aç bırakma, mide bulantısı, kusma ya da laksatif kullanımı vardır. İnsanlar, yeme bozukluğu gibi rahatsızlıklar sonucunda, besin zehirlenmesi, gastrointestinal problemler ve vitamin eksiklikleri gibi birçok sağlık sorunuyla karşılaşabilirler.

Anoreksiya nervoza, insanların yeme davranışlarını kontrol etme ihtiyacı duymalarına sebep olan bir yeme bozukluğudur. Genellikle genç kızlarda görülen bu rahatsızlık, kilolu olduğuna inanılan kişilerde de ortaya çıkabilir. Anoreksiya nervozalı kişiler, sürekli yemek yeme ve kilo alma korkusundan muzdariptirler. Bu da genellikle zayıflama, düşük kalori alımı ve yetersiz beslenme gibi sorunlara neden olur.

Bulimia nervoza da, yeme bozukluklarının bir türüdür ve genellikle genç kadınlarda görülür. Bu rahatsızlık, aşırı yeme nöbetleri sonrası kusma, müshil kullanımı ya da aşırı egzersiz yaparak yüksek kalorili yiyecekleri "temizlemek" gibi davranışlarla karakterizedir. Bu nöbetler sırasında, kişilerin kontrolden çıkmış yeme davranışları yaşaması yaygındır. Bu kişilerin çoğunlukla normal veya hatta fazla kilolu olduğunu belirtmekte de fayda vardır.

Anoreksiya Nervoza

Anoreksiya nervoza, diğer adıyla ileri derecede zayıflama isteği hissedilen bir psikiyatrik hastalıktır. Kişiye ait yeme davranışı veya ağırlığın kontrolü ile ilgili ciddi sorunlar yaşanır. Anoreksiya nervozanın en temel belirtisi, normal öğünleri atlamak ve yeterli yiyecek almaktan kaçınmaktır. Bu belirti, hastanın yeme davranışındaki değişikliği ifade eder.

Anoreksiya nervozanın diğer belirtileri arasında, aşırı kilo kaybı, yorgunluk hissi, uyuşukluk, konsantrasyon güçlüğü, duygusal çalkantılar, yorgunluk, mide bulantısı ve mide ağrısı gibi problemler bulunur. Diyet yapmak ve ağırlık kontrolü hastalık süresince sıkça tekrar eden davranışlar arasında yer alabilir ve kişinin sosyal hayatını olumsuz etkileyebilir.

Anoreksiya nervoza belirtileri, vücudun ihtiyaç duyduğu besinleri almayı reddetme ve aşırı spor yaparak vücut kütle indeksi düşürme şeklinde kendini gösterebilir. Bu davranışlar, kişinin vücudunun sağlıklı çalışması için gerekli olan vitamin, mineral ve protein gibi besinlerin eksikliği nedeniyle ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.

Anoreksiya nervozanın belirtileri arasında uzun süreli açlık sonrası kişinin mide ağrısı hissetmesi, saç dökülmesi, cilt bozuklukları, kuruluk, zayıf kemikler, kalp rahatsızlıkları, diş eti problemleri, düzensiz adet döngüsü gibi fiziksel problemler de oluşabilir. Anoreksiya nervozanın belirtileri ciddi bir psikiyatrik hastalığın göstergesi olabileceği için hemen müdahale edilmesi gereken durumlardandır.

Anoreksiya nervozanın tedavisi, birçok faktöre bağlı olmakla birlikte, genellikle kapsamlı bir tedavi yöntemi ile sürdürülür. Psikoterapi, davranış terapisi, psikofarmakolojik tedaviler ve beslenme desteği, hastanın tedavisi için bir bütün olarak dikkate alınır. Tedavinin başarılı olabilmesi için hastalar, bu süreci profesyonel yardım almaları ile beraber kişisel gayretleri ile de yürütmelidirler.

Bulimia Nervoza

Bulimia nervoza, yeme bozukluğu olarak sınıflandırılan ciddi bir psikiyatrik hastalıktır. Bu hastalık, kişinin yaşamında büyük bir stres faktörüdür ve hayatını olumsuz yönde etkiler. Bu hastalıkla mücadele eden kişilerin genellikle kendine değersiz hissettiği görülür ve bedenlerinin ağırlığını kontrol etmek için mücadele ederler.

Bulimia nervoza, aşırı yeme krizleri yaşayan kişilerde görülen bir hastalıktır. Bu süreçte, kişi kontrolsüz bir şekilde yemek yer ve daha sonra bu yediklerini çıkarmak için kendini kusturur ya da müshil kullanır. Bu durum, kişinin herhangi bir fiziksel aktivite yapmadan da kilo almasına neden olabilir.

Bulimia nervozanın belirtileri arasında aşırı yeme krizleri yaşama, kilo kontrolüne takıntılı şekilde odaklanma, kilo alma/değer kaybı, kendine karşı olumsuz düşünceler besleme, sosyal izolasyon, kusma benzeri davranışlarda bulunma, açlık hissi, gastrointestinal problemler bulunmaktadır. Ayrıca, kişinin saldırgan davranışlar sergileme ve anksiyete düzeylerinde artış da görülebilir.

Bulimia nervoza tedavi edilebilir bir hastalık olmasına karşın, tedavisi uzun ve zorlu bir süreçtir. Tedavide bilişsel davranışçı terapi, aile terapisi, ilaç tedavisi, ve destek grupları gibi yöntemler kullanılmaktadır. Bu tedaviler, hastanın diğer kişilerle bağlantısını ve yaşam kalitesini arttırmayı hedeflemektedir.

Şizofreni

Şizofreni, psikiyatrik bir hastalıktır ve genellikle ergenlik veya genç erişkinlik döneminde ortaya çıkar. Şizofreni, gerçeklik algısı ve düşünceleri bozarak, bireyin normal hayatını etkiler. Belirtileri arasında sanrıları, halüsinasyonları, paranoid düşünceleri, bozuk duygulanımı ve konuşma bozuklukları yer alır.

• Sanrılar: Şizofreni hastaları gerçek olmayan şeyleri düşünebilir, bir takım olaylar veya kişiler hakkında yanlış inançlara sahip olabilirler.
• Halüsinasyonlar: Şizofreni hastaları gerçekte olmayan şeyleri işitebilirler, örneğin sesler duyabilirler, farklı görüntüler veya kokular algılayabilirler.
• Paranoid düşünceler: Şizofreni hastaları kendilerini zararlı olduğuna inandıkları kişiler veya gruplar hakkında şüpheler taşıyabilirler.
• Bozuk duygulanım: Şizofreni hastaları çoğu zaman duygularını kontrol edemezler ve zaman zaman mutsuzluk, üzüntü veya öfke patlamaları yaşayabilirler.
• Konuşma bozukluğu: Şizofreni hastaları düşüncelerini doğru bir şekilde ifade edemeyebilirler ve anlaşılması zor bir şekilde konuşabilirler.

Belirtiler genellikle zamanla kötüleşir ve tedavi edilmediği durumlarda bireyin işlevselliğini etkileyebilir. Ancak, doğru tanı ve tedavi yöntemleri ile şizofreni hastaları normal bir yaşam sürebilirler.

Akut Psikotik Bozukluk

Akut psikotik bozukluk, genellikle beklenmedik bir şekilde başlayan ve kısa bir süre içinde ortaya çıkan şiddetli psikotik semptomlarla karakterize bir psikiyatrik durumdur. Bu durumda bir kişi gerçeklik algısını yitirir ve düşünceleri bozulur. Bu psikotik semptomlar, dil ve düşüncelerde karışıklık, sanrılar, halüsinasyonlar, ajitasyon, sinirlilik, konuşmada zorluk ve psikomotor yavaşlama gibi belirtilerle tanımlanabilir. Bu semptomlar genellikle birkaç saat veya gün içinde oluşur ve birkaç hafta içinde kendiliğinden kaybolur.

Akut psikotik bozukluğun belirtileri arasında alınganlık, huzursuzluk, aşırı duyarlılık, karışıklık, şaşkınlık, suskunluk ve gerginlik yer alabilir. Bireylerde ayrıca gerçeklik algısında bozulma, saçmalık ve sanrılar da görülebilir. Halüsinasyonlar da bu durumda sık rastlanan bir belirtidir ve genellikle işitme halüsinasyonları öne çıkar. Bireyler, seslerin söylediklerine inanabilir veya çevrelerindeki şeyleri yanlış bir şekilde yorumlayabilirler.

Bu belirtiler genellikle akut strese veya psikolojik travmaya maruz kaldıktan sonra ortaya çıkar. Bireylerin tekrar normale dönmeleri genellikle birkaç hafta içinde gerçekleşir ve bir ilaç tedavisi de semptomları azaltmaya yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, akut psikotik bozukluğun belirtileri, gerçeklik algısında bozulma, dilde karışıklık, sanrılar, halüsinasyonlar ve ayrılık hissi gibi semptomlardır. Bu semptomlar kısa bir süre içinde ortaya çıkabilir ve genellikle birkaç hafta içinde kendiliğinden kaybolur. İlaç tedavisi de semptomları azaltmaya yardımcı olabilir, ancak profesyonel yardım almak önemlidir.

Paranoid Şizofreni

Paranoid şizofreni, en yaygın görülen şizofreni türlerinden biridir. Kişinin gerçeklik algısını değiştiren bir hastalıktır. Paranoid şizofreni hastaları, çevrelerindeki kişilerin kendilerine zarar vermeye çalıştığını düşünür ve temelinde güven eksikliği yatar. Başka insanlarla etkileşimde bulunmaktan kaçınır ve kendilerini sosyal ortamlardan uzak tutarlar.

Paranoid şizofreninin belirtileri arasında en çok görülenlerden biri, takıntılı düşünceler olup, kişi, sürekli tehlike altında olduğunu düşünebilir. Örneğin, kendisine zarar vermeye çalıştıkları düşüncesiyle çevresindeki insanlardan şüphelenir. Kişinin yargıları da bozulur ve yanlış kararlar verirler. Özellikle, diğer insanlarla ilişkileri üzerinde büyük etkisi vardır, çünkü sürekli şüphe duyarlar ve birçok durumda yanlış anlaşılırlar.

Bu tür şizofreni hastaları genellikle kendi kendilerini savunmak için veya kendilerini rahatlatmak için diğer insanlar hakkında kötü düşünceler geliştirirler. Ayrıca, paranoya düşünceleri olması nedeniyle, diğer şizofreni türlerinde olduğu gibi halüsinasyon ve sanrılar da yaşayabilirler.

Sonuç olarak, paranoid şizofreni hastaları gerçekliğe olan algıları değiştiğinden, özellikle diğer insanlarla ilişkileri üzerinde büyük etkisi vardır. Bu nedenle, tedavi edilmesi gerekmektedir. Hastaların semptomlarını idare etmeleri için bireysel veya grup terapileri ve ilaç tedavileri önerilir.