Türkiye'nin Askeri Stratejik Politikalarının Tarihi kitabı, Türk tarihindeki önemli askeri kararların hikayelerini anlatıyor Türkiye'nin sınırlarını nasıl koruduğunu ve ulusal güvenliği nasıl sağladığını keşfedin Kendinizi tarih ve stratejiyle dolu bir maceranın içinde bulun!

Bu makalede, Türkiye'nin askeri stratejik politikalarının tarihi detaylıca ele alınacaktır. Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle her zaman önemli bir askeri güce sahip olmuştur. Osmanlı Devleti döneminde kurulan modern ordusu, Cumhuriyet döneminde daha da geliştirilmiş ve güçlendirilmiştir.

Türkiye, NATO'ya üye olmasıyla birlikte, batı askeri güçlerine entegre olmuş ve uluslararası alanda farklı seviyelerde aktif olarak görev almaya başlamıştır. Türkiye, Soğuk Savaş dönemi boyunca, Sovyetler Birliği'nin tehditlerine karşı doğu cephesinde savunma yapmak için askeri stratejik politikalar geliştirmiştir.

Türkiye ayrıca, 1960'lı yıllarda çıkan Kıbrıs meselesi nedeniyle de askeri stratejik politikalar geliştirmiştir. Kıbrıs Harekatı, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gücünü uluslararası alanda da kanıtlamış ve Türkiye'nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin müzakere masasına oturmasını sağlamıştır.

Son yıllarda, Türkiye'nin bölgesel güç olma hedefleri doğrultusunda uluslararası askeri stratejik politikaları da değişmiştir. Özellikle Suriye savaşı, Türkiye'nin askeri stratejik politikalarının değişmesini zorunlu kılmıştır. Aynı zamanda, Türkiye'nin askeri stratejik politikaları, yerli savunma sanayinin oluşturulması ve geliştirilmesiyle de şekillenmektedir.

Türkiye, askeri stratejik politikalarını tarih boyunca değiştirmiş ve geliştirmiş olsa da, uluslararası alanda güçlü bir konuma sahiptir ve gelecekte de bu güçlü konumunu korumaya devam edecektir.

Türkiye'nin Uluslararası İlişkilerinde Askeri Gücün Rolü

Türkiye, jeopolitik konumu ve tarihi nedenlerden dolayı uluslararası siyasi arenada önemli bir oyuncudur. Ülkemiz, coğrafi konumu itibariyle batı ve doğu arasındaki stratejik geçiş noktalarında yer alması nedeniyle tarihi boyunca önemli bir askeri güce sahip olmuştur. Bu nedenle, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerinde askeri gücün rolü oldukça önemlidir.

Askeri güç, bir ülkenin diğer ülkelerle olan siyasi ve ekonomik ilişkilerinde önemli bir faktördür. Özellikle güvenlik ve savunma konularında, ülkelerin askeri güçlerinin sahip olduğu teknolojik altyapı, silah deneyimi ve personel kapasitesi, ülkenin diğer ülkelerle olan ilişkilerinde güçlü bir etkiye sahip olabilir. Bu nedenle, Türkiye'nin askeri gücü, bölgedeki diğer ülkelerle olan ilişkilerinde önemli bir rol oynamaktadır.

Türkiye'nin NATO üyeliği, ülkenin uluslararası ilişkilerindeki askeri gücünün belirgin bir göstergesidir. NATO, üye ülkelerin birbirlerine askeri olarak yardım edeceği bir savunma ittifakıdır. Türkiye, NATO içinde önemli bir rol oynamakta ve savunma stratejilerinde NATO'nun etkisi altında kalmaktadır.

Bununla birlikte, Türkiye'nin askeri gücü sadece NATO ile sınırlı değildir. Türkiye, bölgedeki çeşitli ülkelerle askeri işbirliği anlaşmaları imzalamıştır ve bölgesel çatışmaların çözümüne olan katkıları nedeniyle önemli bir yer edinmiştir. Özellikle son yıllarda, Suriye ve Irak'taki iç savaşların çözümüne yönelik Türkiye'nin sınır ötesi operasyonları, Türkiye'nin bölgedeki askeri gücünün artmasına neden olmuştur.

Sonuç olarak, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerindeki askeri gücü önemli bir faktördür ve ülkenin savunma stratejilerinde etkili bir rol oynamaktadır. Ülkenin askeri gücü, NATO üyeliği ve bölgesel işbirliği anlaşmaları aracılığıyla diğer ülkelerle güçlü bir bağ kurmaktadır.

Türkiye'nin Savunma Sanayi Politikaları

Türkiye'nin savunma sanayi politikaları, ülkenin askeri gücünü artırmak ve ülke savunmasına katkı sağlamak amacıyla oluşturulmuştur. Bu politikalar, Türkiye'nin askeri stratejik politikaları üzerinde belirleyici bir etkiye sahiptir.

Türkiye, savunma sanayi politikalarını geliştirerek, yabancı ülkelerden silah ithalatını azaltmaya çalışmıştır. Bu noktada, Türkiye'nin milli savunma sanayii yerlileştirme politikası kritik bir rol oynamaktadır. Milli savunma sanayii yerlileştirme politikası, ülkenin savunma sanayi ürünlerinin üretiminde yerli malı kullanımı oranını artırmayı hedeflemektedir. Bu sayede, yabancı ülkelerden yapılan silah ithalatı azaltılmakta ve ülke ekonomisine katkı sağlanmaktadır.

Milli Savunma Sanayii Yerlileştirme Politikası'nın Uygulanması ile Elde Edilen Sonuçlar
- Yerli savunma sanayii ürünlerinin üretimi artırılmıştır.
- Milli savunma sanayii üretiminin artması, ülke ekonomisine katkı sağlamıştır.
- Ülkenin savunma sanayii ürünlerinin ihracatı artmıştır.

Türkiye, aynı zamanda son yıllarda milli savunma sanayii geliştirme projelerine de ağırlık vermiştir. Bu projeler, Türkiye'nin askeri stratejik politikalarına doğrudan etki etmektedir. Özellikle, son dönemlerde yerli imkanlarla uçak, helikopter, insansız hava aracı, füzeler gibi savunma sanayii ürünlerinin üretilmesi, Türkiye'nin askeri stratejik gücünü ciddi şekilde artırmıştır.

• Milli Muharip Uçak Projesi
• Milli İnsansız Hava Aracı Projesi
• Milli Helikopter Projesi

Türkiye, savunma sanayii politikalarıyla birlikte NATO ve TSK ilişkilerine de önem vermektedir. Türkiye, NATO içinde önemli bir rol üstlenmektedir ve TSK, NATO'nun askeri gücünde yer almaktadır. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye'nin savunma sanayii politikaları, NATO ve TSK ile olan ilişkilerini de doğrudan etkilemektedir.

Milli Savunma Sanayii Yerlileştirme Politikası

Türkiye, milli savunma sanayii yerlileştirme politikası çerçevesinde, savunma sanayii ürünlerinin yerli imkanlarla üretilmesini hedeflemektedir. Bu politika, Türkiye'nin savunma sanayii ürünlerinin dışa bağımlılığını azaltmayı, ülke ekonomisine katkı sağlamayı ve savunma sanayii sektöründe başarıyı artırmayı amaçlamaktadır.

Milli savunma sanayii yerlileştirme politikası çerçevesinde, Türkiye'de savunma sanayii ürünlerinin yerli üretimi için birçok proje hayata geçirilmiştir. Bu projeler arasında, söz konusu ürünlerin tasarım, geliştirme, prototip üretimi ve seri üretimi yer almaktadır.

Türkiye'nin milli savunma sanayii yerlileştirme politikası başarıyla uygulandığı takdirde, ülke savunma sanayii sektöründe öncü ülkeler arasında yer alacaktır. Bu politikanın uygulanması ile birlikte, Türkiye'nin yerli savunma sanayii ürünleri sayesinde, ülkenin dışa bağımlılığı azalacak ve milli ekonomisine katkı sağlanacaktır.

Milli savunma sanayii yerlileştirme politikası çerçevesinde, Türkiye'de yerli malı kullanımı oranının artırılması da hedeflenmektedir. Bu hedefe ulaşmak için, yerli üreticilerin desteklenmesi ve ürünlerin kalitesinin artırılması gerekmektedir.

Sonuç olarak, milli savunma sanayii yerlileştirme politikası Türkiye'nin savunma sanayii sektöründe yerli üretimi artırmayı amaçlamaktadır. Bu politikanın başarılı bir şekilde uygulanması ile birlikte, Türkiye'nin savunma sanayii sektöründe öncü ülkeler arasında yer alması mümkün olacaktır.

Yerli Malı Kullanımı Oranı

Türkiye'nin savunma sanayi sektöründe yerli malı kullanımı oranının artırılması, özellikle son yıllarda milli birlik ve bütünlüğün korunması açısından oldukça önemli bir konudur. Bu çerçevede, Türkiye hükümetinin savunma sanayii politikaları bu hedef doğrultusunda yeniden şekillendirilmiştir.

Bu politikalar kapsamında, Türkiye'nin daha bağımsız bir savunma sanayi sektörü oluşturulması hedeflenmektedir. Bu doğrultuda, yerli savunma sanayi ürünlerinin üretiminde yerli malı kullanımı oranının artırılması öngörülmüştür. Hükümet, bu hedefe ulaşmak için yerli savunma sanayii şirketlerinin desteklenmesi ve yabancı şirketlerle ortaklık kurulması yönünde adımlar atmıştır.

• Bunun yanı sıra, Türkiye'nin savunma sanayii ürünlerinin özellikle son dönemdeki yükselişi de yerli malı kullanımı oranını artırmaktadır.
• Yerli tasarım, geliştirme ve üretim çalışmalarıyla, ülkemiz savunma sanayii sektörü öncelikle kendi savunma ihtiyaçlarımıza cevap verebilir hale gelmiştir.

Türkiye'nin savunma sanayii sektöründe yerli malı kullanımı oranının artırılması, yalnızca askeri konularda değil, ekonomik ve sosyal açıdan da önemlidir. Bu politikaların uygulanması, yerli savunma sanayii şirketlerinin büyümesine ve istihdam yaratılmasına yol açacaktır. Bunun yanı sıra, dışa bağımlılığın azaltılması Türkiye'nin savunma sanayii sektöründe daha bağımsız bir ülke konumuna gelmesine yardımcı olacaktır.

Milli Savunma Sanayii Geliştirme Projeleri

Türkiye son yıllarda savunma sanayii konusunda ciddi adımlar atarak kendisine özgü ürünler geliştirmeye başlamıştır. Bu kapsamda milli savunma sanayii geliştirme projeleri hayata geçirilmiştir. Bu projelerin amacı ülkenin dışa bağımlılığını azaltmak ve kendi ihtiyaçlarına uygun olan savunma araç gereçlerini üretmek olarak belirlenmiştir.

Bunun sonucunda askeri araçlarda, silahlarda, sistemlerde ve yazılımlarda Türkiye'nin milli ürünleri kullanılmaya başlandı. Bu durum Türkiye'nin askeri stratejik politikaları açısından büyük bir etki yarattı. Hem ülkenin savunma ihtiyaçları karşılanmış oldu hem de Türkiye özgün ürünler üreterek savunma sanayii alanındaki konumunu güçlendirdi.

Bu gelişmeler sonucunda Türkiye artık savunma sanayii konusunda daha fazla söz sahibi olurken ürünlerinin kalitesini ve teknolojisini arttırarak dünya genelinde de tercih edilen ülkeler arasındaki yerini almaya başlamıştır. Bu gelişmeler Türkiye'nin askeri stratejik politikalarını yeniden şekillendirmiş ve ülkenin dış siyasetindeki rolünü güçlendirmiştir.

• Bu projeler arasında yer alan Altay Tankı Projesi, OMTAS Füze Projesi, Hürkus Eğitim Uçağı Projesi, Atmaca Anti-Ship Füze Projesi gibi birçok projenin başarılı bir şekilde tamamlandığı ve kullanımda olduğu görülmektedir.
• Milli savunma sanayii geliştirme projeleri sayesinde Türkiye artık dışa bağımlı olmadan kendi savunma ihtiyaçlarını karşılayabilecek yeteneğe sahiptir. Aynı zamanda ülkenin ekonomisine de katkı sağlamaktadır.
• Türkiye'nin milli savunma sanayii geliştirme projeleri sayesinde gücüne güç katarken savunma sanayii alanında da teknolojik gelişmelere öncülük etmektedir.

Bu nedenle milli savunma sanayii geliştirme projeleri Türkiye'nin askeri stratejik politikalarının temel taşlarından biridir ve ülkenin dış politikadaki etkisini arttırmaktadır.

NATO ve TSK İlişkileri

Türkiye, 1952 yılında NATO'ya katılarak Batı bloğuna dahil oldu. Bu süreçte Türkiye-NATO ilişkileri, ülkenin askeri stratejik politikaları üzerinde önemli bir rol oynadı. NATO, Türkiye açısından hem güvenlik hem de ekonomik açıdan önemliydi.

Türkiye, NATO içinde önemli bir üye olarak yer aldı ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), NATO'nun askeri yapılanmasının bir parçası haline geldi. TSK, NATO'nun savunma stratejilerine uygun olarak eğitim ve tatbikatlar yaptı. Türkiye ayrıca NATO'nun Balkanlar ve Ortadoğu'daki operasyonlarına da katıldı.

Bunun yanı sıra NATO ile ilişkilerin önemi, Soğuk Savaş sırasında Türkiye'nin güvenliği için de büyük önem taşıdı. Türkiye, NATO üyeliği sayesinde Batı bloğunun güçlü desteğini arkasına alarak, Doğu bloğuna karşı konumunu güçlendirdi.

Türkiye, NATO ile olan ilişkilerinde zaman zaman çeşitli sıkıntılar da yaşamıştır. Özellikle son yıllarda, Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerinin gelişmesi nedeniyle NATO-Türkiye ilişkilerinde gerilimler yaşanmıştır. Ancak, Türkiye hala NATO'nun önemli bir üyesi olarak yer almaya devam etmektedir.

Özetle, Türkiye'nin NATO ile olan ilişkileri ve TSK'nin NATO içindeki rolü, ülkenin askeri stratejik politikaları üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. NATO'nun Türkiye için güvenlik ve ekonomik açıdan önemi devam etmektedir.

Askeri Darbelerin Türkiye'nin Askeri Stratejik Politikalarını Etkisi

Türkiye'nin askeri stratejik politikaları üzerinde en önemli etkiyi hiç şüphesiz askeri darbeler yapmıştır. Türkiye, tarihinde birçok askeri darbe yaşamıştır ve bu darbeler uluslararası siyasi arenada Türkiye'nin askeri stratejik politikaları üzerinde önemli etkilere sahip olmuştur.

• 1960 darbesi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin politikaya müdahale etme gerekçesi olarak kullanılması sonucu gerçekleşmiştir ve Türkiye'nin askeri stratejik politikaları üzerindeki etkisi oldukça büyüktür.
• 1971 muhtırası, Türkiye'nin askeri stratejik politikaları üzerinde ekonomik etkisi nedeniyle önemlidir. Muhtıra sonrası uygulanan ekonomik politikalar Türkiye'nin askeri gücünün zayıflamasına neden olmuştur.
• 1980 darbesi, Türkiye'nin askeri gücünün artırılması temel politikaları üzerinde önemli etkilere sahip olmuştur. Darbe sonrası askeri harcamalar artırılmış ve Türkiye'nin askeri gücü yükseltilmiştir.
• 1997 post-modern darbe olarak adlandırılan olay, Türkiye'nin askeri stratejik politikaları üzerinde birçok etkiye sahiptir. Post-modern darbe sonrası Türk Silahlı Kuvvetleri'nin siyasi arenadaki etkinliği azalmış ve Türkiye'nin batılılaşması hedefine odaklanmıştır.

Bu darbelerin yanı sıra, Türkiye'de gerçekleşen darbe girişimleri de Türkiye'nin askeri stratejik politikalarını etkilemiştir. Örneğin, 2016'da gerçekleşen darbe girişimi sonrasında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin rolü değişmiş ve Türkiye'nin askeri gücü artırılmıştır.

Askeri darbelerin Türkiye'nin askeri stratejik politikaları üzerindeki etkileri, Türkiye'nin siyasi arenadaki güç dengelerinin değişmesine, uluslararası ilişkilerdeki çıkarların yeniden şekillenmesine ve Türkiye'nin askeri gücünün artırılması ya da azaltılmasına neden olmuştur.

27 Mayıs Darbesi

Türkiye'nin askeri stratejik politikaları üzerinde önemli bir etkiye sahip olan 27 Mayıs darbesi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin politika üzerindeki etkisini artırdı. Toplumsal ve ekonomik sorunlarla mücadele etme amacıyla gerçekleştirilen darbe sonrasında siyasi istikrarsızlık arttığından, Türkiye'nin askeri stratejik politikaları üzerindeki etkisi de bu doğrultuda değişti. Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkenin güvenliği ve istikrarı için aktif rol oynamaya devam etti.

Darbe sonrasında, Türkiye'nin dış politikası da etkilendi. Özellikle, darbe sonrasında Yunanistan ile yaşanan Kıbrıs sorunu söz konusu olduğunda, Türkiye'nin askeri gücünün kullanılması öne çıktı. Bu olay Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hem iç hem de dış işlerindeki rolünü artırdı ve Türkiye'nin askeri stratejik politikalarında önemli bir değişikliğe yol açtı.

27 Mayıs darbesi sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin etkisi artarken, darbenin kırıldığı 1961 yılına kadar faaliyet gösteren Milli Birlik Komitesi’nin etkinliği azaldı. Birlik Komitesi, ülkenin tam bağımsızlığı için çalışmıştı ve darbe sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin konumunun güçlenmesi, Milli Birlik Komitesi’nin derinleşen bir sessizliğe gömülmesine neden oldu.

12 Eylül Darbesi

12 Eylül 1980'de gerçekleştirilen askeri darbenin Türkiye'nin askeri stratejik politikaları üzerinde ciddi etkileri oldu. Darbe sonrası ülke siyasi arenasında birçok değişiklik yaşandı ve Türk Silahlı Kuvvetleri, siyasi alanda daha etkili hale geldi.

Ülkenin ekonomik durumunun kötüye gitmesi, siyasi ve toplumsal çalkantıların artması, darbenin temel nedenleri arasında yer aldı. Darbe sonrası dönemde, ülkenin savunma politikaları da büyük ölçüde değişti. Özellikle, askeri harcamaların arttırılması, savunma sanayiinde yerli üretime yönelik çalışmaların hızlandırılması gibi politikalar hayata geçirildi.

• Darbe sonrası dönemde, Türkiye'nin NATO üyeliği ve ilişkileri de değişti. Türk Silahlı Kuvvetleri, NATO'nun bünyesinde daha etkin bir rol oynamaya başladı.
• 12 Eylül darbesi sonrası ortaya çıkan askeri yönetim, ülkenin savunma sanayiinde yıkıcı etkilere yol açtı. Çünkü, sivil yetkililer yetersiz kaldı ve darbe sonrası dönemde savunma sanayiinde birçok projede gecikmeler yaşandı.

12 Eylül darbesinin Türkiye'nin askeri stratejik politikaları üzerindeki etkileri, ülkenin savunma sanayiindeki politikaların değişmesine neden oldu. Türkiye, milli savunma sanayii yerlileştirme politikasını hayata geçirerek, askeri harcamalarını arttırdı. Ancak, darbe sonrası dönemde yaşanan ekonomik sorunlar nedeniyle, bu politikaların tam anlamıyla hayata geçirilmesi mümkün olmadı.

Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde Askeri Güçlerin Rolü

Türkiye, 2018 yılında gerçekleştirilen referandum ile birlikte cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş yapmıştır. Bu yeni sistemde cumhurbaşkanı, ülkenin yönetiminde daha etkin bir rol oynamaktadır. Bu değişiklik, Türkiye'nin askeri stratejik politikalarında da etkisini göstermiştir.

Yeni cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi altında, askeri güçlerin rolüne dair birçok düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeler, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) yetki ve sorumluluklarında değişiklikler yapmıştır. TSK, artık direk cumhurbaşkanlığına bağlanarak, ülkenin savunma politikalarında daha aktif bir rol oynamaktadır.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi altında, askeri güçlerin karar verme süreçlerindeki rolü artmıştır. Cumhurbaşkanı, ülkenin savunma sanayii çalışmalarına, askeri operasyonlara ve TSK'nın diğer faaliyetlerine doğrudan müdahale edebilmektedir. Bu sayede Türkiye'nin ulusal güvenliği daha iyi korunmaktadır.

Bununla birlikte, yeni cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi altında sivil-asker ilişkileri de değişmiştir. TSK, artık siviller tarafından daha fazla denetlenebilmektedir. Bu sayede, askeri güçlerin faaliyetleri daha şeffaf hale gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi altında oluşan bu yeni düzenleme, Türkiye'nin askeri stratejik politikalarını ve savunma sanayii çalışmalarını daha etkin hale getirmiştir.

Özetle, Türkiye'nin cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi altında, askeri güçlerin rolü ve yetkileri değişmiştir. TSK'nın doğrudan cumhurbaşkanlığına bağlanması, ülkenin savunma politikalarını ve askeri stratejik politikalarını daha etkin bir şekilde uygulamasına olanak tanımaktadır.

Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ve Askeri Güçlerin Rolü

Türkiye'nin son yıllarda çıkardığı cumhurbaşkanlığı kararnameleri, ülkenin askeri stratejik politikaları üzerinde önemli bir etkiye sahip oldu. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, askeri güçlerin aldığı kararlar ve uygulamalar üzerinde doğrudan veya dolaylı bir etkiye sahip olabilir.

Bununla birlikte, cumhurbaşkanlığı kararnameleri aynı zamanda askeri güçlerin yetki ve sorumluluklarını da etkiledi. Özellikle, 2018 yılında çıkarılan kararnameyle Milli Savunma Bakanlığı'nın yetki ve sorumlulukları artırıldı. Bu karar, Türkiye'nin savunma politikalarının şekillenmesinde ve uygulanmasında önemli bir rol oynadı.

Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin etkileri sadece askeri politikalarda değil, aynı zamanda savunma sanayii alanında da görülebilir. 2017 yılında çıkarılan bir kararnameyle, yerli savunma sanayii ürünlerinin kullanımı teşvik edildi ve yabancı ürünlerin tercihi kısıtlandı. Bu da Türkiye'nin savunma sanayii politikalarının ve yerli üretiminin gelişmesine katkı sağladı.

Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin etkileri tartışmalı olsa da, Türk hükümetinin askeri ve savunma politikalarının şekillenmesinde önemli bir araç olarak kullanılmaya devam ediyor.

Sivil-Asker İlişkileri

Türkiye'de sivil-asker ilişkileri tartışması uzun yıllardır devam etmektedir. Bu tartışmaların odak noktasında askeri yönetimin siyasi otoriteye karşı olan tavrı yer almaktadır. Türkiye'nin askeri stratejik politikalarını belirlemede askeri yönetimlerin etkisi büyük olmuştur. Ancak son yıllarda, sivillerin askeri politikalardaki rolü artmıştır.

Türkiye'de son yıllarda gerçekleştirilen reformların en önemlilerinden biri sivil-asker ilişkileri konusunda gerçekleştirilen reformlardır. Bu reformlar, askeri yönetimlerin siyasi otorite üzerindeki etkisini azaltmaya yöneliktir. Bu reformlar ile birlikte Türkiye'de askeri ve sivil kurumların işbirliği güçlenmiştir.

Bu sayede, Türkiye'nin askeri stratejik politikaları sadece askeri yönetimler tarafından değil, sivil yönetimler tarafından da belirlenmektedir. Bu durum, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerinde de olumlu bir etki yaratmıştır. Türkiye, askeri yönetimlerin yerine sivil yönetimler tarafından yönetilmesiyle birlikte, daha demokratik bir yapıya kavuşmuştur.

Özetle, sivil-asker ilişkileri konusu Türkiye'de uzun yıllardan beri gündemde olan ve hala devam eden bir konudur. Ancak son yıllarda gerçekleştirilen reformlar ile birlikte sivil yönetimlerin askeri stratejik politikalardaki rolü artmıştır ve Türkiye daha demokratik bir yapıya kavuşmuştur.