Fransa'nın Cezayir Hikayesi: Koloni İdaresinin Sonu, sömürge dönemlerindeki Fransız yönetiminin Cezayir'deki sonunu anlatıyor. Bu etkileyici kitap, tarih boyunca yapılan haksızlıkları ve Cezayir'in bağımsızlığına giden zorlukları gözler önüne seriyor. Okuyucular, güçlü bir direniş ve toplumsal mücadele öyküsüyle dolu bu işgüzarlık dönemini keşfetmek için heyecanlı olacaklar.

Fransızların Cezayir'i sömürgeleştirme süreci oldukça zorlu geçmiştir. 1830 yılından başlayarak 1945 yılına kadar ülkeye sürekli müdahale eden Fransa, özellikle 20. yüzyılın başında Cezayir'deki mücadeleleri sert bir şekilde bastırmıştır. Sömürge döneminde Cezayirli halk, Fransız işgaline karşı sürekli mücadele etmiştir. Bu mücadeleler sonucunda ülke 1962 yılında bağımsızlığını kazanmıştır.

Fransızların Cezayir'i sömürgeleştirme sürecinde gerçekleştirdiği etnik, kültürel ve siyasal politikalar oldukça acı bir iz bırakmıştır. Cezayir'deki Arap ve Berberi halka karşı yapılan baskılar sonucunda milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir. Ayrıca, Cezayir'in doğal kaynaklarına el konulmuş ve halkın büyük bir bölümü ekonomik yönden sıkıntılar yaşamıştır.

Cezayir'in Fransız işgaline karşı gerçekleştirdiği isyanlar ve direnişler tarihi oldukça kanlıdır. Özellikle 1954 yılında gerçekleşen ve 7 yıl süren Özgürlük Savaşı, Fransa'ya karşı gerçekleştirilen en büyük direnişlerden biridir. Bu savaş sonucunda yüz binlerce insan hayatını kaybederken, ülkenin altyapısı tamamen yok olmuştur.

• Fransa'nın Cezayir sömürge yönetimi,
• Cezayir'in Fransa tarafından işgali ve işgal süreci,
• Cezayir'in sömürge dönemi,
• Cezayir halkının sömürgecilere karşı gerçekleştirdiği isyanlar ve direnişler tarihi,
• Cezayir halkının bağımsızlık mücadelesi,
• Cezayir'in Fransız işgali sürecinde yaşananlar ve günümüzdeki etkileri,
• Fransa'nın Cezayir işgali sonrasında Cezayir ile ilişkileri ve günümüzdeki durumu,
• Fransa'nın Cezayir yıllarında işlediği suçların hesap verme süreci ve Cezayir halkına yapılan geri ödemeler ve özürler,
• Fransa ve Cezayir arasındaki kültürel etkileşimlerin Cezayir kültürüne olan etkisi,
• Fransa'nın diğer sömürgelerindeki idare şekilleri ve sonuçları.

Cezayir'in Fransız sömürge yönetimi, günümüzde de ülkede hissedilmektedir. Fransa'nın Cezayir'den çekilmesinin ardından, siyasi ve ekonomik istikrarsızlık ülkenin en büyük sorunlarından biri haline gelmiştir. Bu süreçte, ülkenin doğal kaynakları sömürülmüş ve halk büyük zorluklar yaşamıştır. Ancak, Cezayir halkı ve devleti bu zorlu süreçte ayakta kalmayı başarmış ve ülkenin çağdaş bir yapıya kavuşması için çalışmalar yürütmüştür. Bugün, Cezayir birçok açıdan kalkınma gösteren bir ülke olsa da; Fransa'nın Cezayir işgali ve baskıları, ülkenin tarihinde derin izler bırakmıştır.

Cezayir'in Fransa Tarafından İşgali

Cezayir, Afrika'nın kuzeybatısında yer alan bir ülkedir. Osmanlı İmparatorluğu'ndan sonra Cezayir'in kontrolü, Fransa ve İngiltere arasında değişiklik gösteren süreler boyunca işgal edilmiştir. Fransa, Cezayir'in Yunanlılar tarafından kolonize edildiği dönemde işgaline başladı.

19. yüzyılın başlarında Fransa, Cezayir'i işgal ederek Doğu'nun ezeli düşmanı olarak görülen Osmanlı İmparatorluğu'na karşı güçlü bir adım atmış oldu. İlk kez 1830 yılında Fransa Kralı I. Charles Adrien, Cezayir'in işgaline yol açan diplomatik ilişkileri başlattı.

Fransa, Cezayir'i işgal etmek için askeri yüklemeleri ve üst düzey askeri şeflerin görevlendirmeleriyle sahneye çıktı. İlk çatışmalarda İspanyollar da yer aldı. Cezayir işgali döneminde Fransız sömürgesi haline gelen ülke, sömürge rejiminin etkileri altında uzun yıllar kaldı. 19. yüzyılın sonlarında Cezayir'in Fransa tarafından idaresi resmen kabul edildi ve bu durum 1962'ye kadar sürdü.

Cezayir'in işgal edilmesi süreci oldukça kanlı bir geçmişe sahip. İşgal döneminde birçok katliam, zulüm, kölelik, halkın topraklarından sürülmesi, işkence, tahrip ve baskı yaşandı. Bu olaylar, Cezayir tarihinde karanlık bir sayfa olarak yer aldı ve hala bugün bile çeşitli etkileri görülmektedir.

Cezayir'in Sömürge Dönemi

Cezayir, 1830 yılında Fransa tarafından işgal edildi ve uzun yıllar boyunca Fransız sömürgesi olarak kaldı. Fransa, Cezayir'deki yerleşim yeri olarak görmüş ve burada ekonomik kaynaklardan yararlanmayı amaçlamıştır. Bu amaçla Fransız sömürge yönetimi, Cezayir halkına baskı uygulamış ve onların haklarını gasp etmiştir.

Fransa, Cezayir'i sömürgeleştirme sürecinde etnik, kültürel ve siyasal politikalar uygulamıştır. Bu politikalar, Cezayir halkıyla iletişim ve etkileşimlerini azaltmıştır. Fransız idaresi altında, Cezayir halkı zorunlu çalıştırma, vergi yükümlülükleri ve baskı ile karşı karşıya kalmıştır. Cezayir halkı da Fransız işgaline muhalefet etmiş ve çeşitli isyanlar gerçekleştirmiştir.

Fransa, Cezayir'i sömürgeleştirme sürecinde Cezayir toplumunu da değiştirdi. Fransızlar, Cezayir toplumunu modernleşme adı altında değiştirerek yerel kültürü bastırdılar. Cezayir halkı, genellikle Fransız kültürüne uyum sağlamak zorunda kaldı ve yerel kültürlerinden bazı öğeleri kaybettiler.

• Fransız işgali altında, Cezayir'in yerel ve milli bilincine erişimi kısıtlandı.
• Cezayir halkı Fransız dilini öğrenmeye zorlandı ve kendi dillerinde eğitim verilmesi yasaklandı.
• Fransız idaresi altında yerel yönetimler ve yerel örgütlenmeler yasaklandı ve Cezayir halkı, Fransız hükümetine karşı savunmasız hale getirildi.

Fransız sömürgeleştirme politikaları sonucu, Cezayir'de birçok kültür, dil ve gelenek kayboldu. Fransızlar, Cezayir halkının kültürel mirasını yok etti. Buna karşılık, Cezayir halkı Fransa'ya karşı direnişe geçti ve Fransız işgaline karşı mücadeleye girişti.

Sonuç olarak, Fransa'nın Cezayir sömürge yönetimi, Cezayir halkının kaderini değiştirdi ve ülkenin bugünkü durumunu doğrudan etkiledi. Cezayir'deki bu sıkıntılı dönemin etkileri, bugün bile devam etmektedir.

İsyanlar ve Direnişler

Cezayir'in Fransa sömürgesi haline gelmesiyle birlikte Cezayir halkı Fransız işgaline karşı çıkışını sürdürmüştür. İlk büyük çaplı ayaklanma 1871'de gerçekleşmiştir. Fakat bu ayaklanmaların sadece birer isyan olarak adlandırılması, Cezayir halkının direnişinin gerçek boyutunu yansıtmamaktadır.

Fransa'nın Cezayir'deki icraatlarının tezahürü olan bu halk hareketleri sömürgecilik tarihinde çığır açmıştır. Bu hareketlerin en önemlilerinden birisi ELN (Ulusal Kurtuluş Cephesi) hareketi olarak bilinir. ELN, 1954-1962 yılları arasında Fransız işgaline karşı savaşarak bağımsızlık mücadelesi vermiştir.

Cezayir'in bağımsızlık dönemleri arasında diğer büyük isyan hareketleri de gerçekleşmiştir. 1963-1964 yıllarında FIS (İslami Kurtuluş Cephesi) hareketi eliyle gerçekleştirilen bu hareketler, Cezayir'in içinde bulunduğu durumu daha da zorlaştırmıştır.

Bugün, Cezayir halkının yıllar süren mücadelesi sonucu Fransız yönetiminden kurtuluşu birçok ülkede örnek alınan bir zafer olarak aktarılır. Bu süreçte isyanların haklılığı da kabul görmüştür. Ülke, bağımsızlık mücadelesi veren halk tarafından yüceltilmiştir.

Özgürlük Savaşı

Cezayir halkı, Fransız sömürge yönetimi altındaki baskıya karşı özgürlüğünü kazanmak için verdiği savaşta büyük fedakarlıklarda bulunmuştur. Milliyetçilik hareketleri, Fransa'nın Cezayir'i sömürgeleştirme politikalarına karşı başladı. Cezayir halkı, 1954'teki isyanların başlangıcından itibaren Fransa'ya karşı savaşmaya başladı. İsyanlar günden güne arttı ve Cezayir halkı, özgürlükleri için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğini belirtti.

Bununla birlikte, Fransa'nın Cezayir'den çekilme karşısında savaşçılar da birleşti. Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN), Fransız sömürge yönetiminden bağımsızlık talep etti ve 1956'da bağımsızlık için resmen mücadele başlattı. Savaş, askeri seferberlikle ve kitle katliamlarıyla devam etti ve FLN, Cezayir halkının özgürlüğü için verilen mücadelenin öncü örgütü haline geldi.

Cezayir halkı, savaş sırasında büyük acılar çekti. Fransa, işgal altındaki Aleria kasabasında katliama neden olan gösterilere karşı brutal bir şekilde müdahele etti. Daha sonra savaşın tarafları, tüm dünyada büyük yankı uyandıran öldürme kamplarına başvurdu. Savaşta, Fransız Ordusu tarafından 1 milyondan fazla Cezayirli öldürüldü.

Sonunda, Cezayir halkı 1962'de bağımsızlıklarını elde ettiler ve özgürlük savaşı başarıyla sonuçlandı. Bu savaş, Cezayir ve Fransa'nın tarihi boyunca önemli bir yer işgal ediyor. Cezayir, bağımsızlığını elde ettikten sonra gelişmekte olan bir devlet olarak gelişmesine ve kendini yenilemesine devam etti.

Cezayir'in Bağımsızlığı Sonrası

Fransa, Cezayir'den bağımsızlığını 1962'de kabul etti. Bununla birlikte, Cezayir, bu süreçte ciddi bir yıkım yaşadı. Ülke, 7 yıllık Özgürlük Savaşı'ndan çıktı ve bağımsızlık sonrası sosyo-ekonomik zorluklarla karşı karşıya kaldı.

Bağımsızlık sonrası dönemde, Cezayir, afrika ülkelerindeki diğer ülkeler gibi, inşaat ve sanayi alanlarında büyük yatırımlarla kendi kendine yeter hale gelmeye çalıştı. Ancak, tüm bu çabalar ekonomik kalkınmada yeterli sonuçlar vermedi.

Cezayir, o dönemlerde hükümeti kontrol etmek için askeri bir rejim kurdu. Bununla birlikte, siyasi istikrarsızlık hala ülkedeki en büyük sorunlar arasındaydı. Ülke, 1990'lardaki İslami militanları ve terörist gruplarıyla mücadele etmek zorunda kaldı. Bu mücadelede, binlerce insan hayatını kaybetti ve ülkedeki ekonomik koşullar daha da kötüleşti.

Bugün, Cezayir, Afrika'nın en büyük doğalgaz ihracatçılarından biri olarak ticari bir güç olmaya devam ediyor. Ancak, hala siyasi ve ekonomik zorluklarla karşı karşıya ve ülkeyi yöneten hükümet, yolsuzlukla mücadele etmede başarısız oldu.

Cezayir'in Sömürgeleştirme Sonuçları

Cezayir, Fransız işgali sürecinde büyük acılar yaşadı. Cezayir halkı, Fransız sömürgecilerinin zulmüne, kültürel, ekonomik ve siyasal ayrımcılığına maruz kaldı. Tanınan haklarının kısıtlanması ve her türlü hakkı ellerinden alınması gibi uygulamalar, Cezayir halkının sosyo-ekonomik statüsünü derinden etkiledi.

Fransa'nın Cezayir'i işgal etmesi, Cezayir'in bağımsızlık mücadelesine neden oldu. Mücadele boyunca Cezayir'de binlerce kişi yaşamını yitirdi, insan hakları ihlalleri, işkenceler ve katliamlar gerçekleştirildi. Fransa'nın Cezayir'deki idaresi sonucunda, ülke ekonomisi çöktü ve sosyal yapıda derin yaralar açıldı.

Fransa'nın Cezayir'den çekilmesi sonrasında ortaya çıkan sorunlar da devam etti. Cezayir, Fransa'nın işgali döneminde aldığı borçları ödemek zorunda kaldı ve bu durum Cezayir ekonomisi üzerinde büyük bir baskı oluşturdu. Ayrıca, Cezayir halkını etkileyen psikolojik travma, feodal yapı, yolsuzluk ve siyasi istikrarsızlık gibi ekonomik, sosyal ve siyasi sorunlar yaşamıştı.

Bugün Cezayir, Fransız işgalinin ardından geçirdiği sıkıntılı döneme rağmen gelişmekte olan bir ülke haline geldi. Ancak halkın bağımsızlık mücadelesinde yaşadığı acılar ve Fransa'nın geçmişteki ihmalleri, Cezayir halkını hâlâ etkilemektedir. Bu nedenle, Cezayir hükümeti ve Fransa arasındaki ilişkiler hala gergindir.

Sonuç olarak, Cezayir'in Fransız işgali sürecinde yaşadığı sıkıntılar, geçmişteki hatalardan kaynaklanmaktadır. Bugün, Cezayir halkı bu sürecin sonuçlarını hala hissetmektedir. Ancak, Cezayir hükümeti, geçmişte yaşanan acıları unutturmak için ülkesini modernize etmeye devam etmektedir.

Fransa ve Cezayir İlişkileri

Fransa'nın Cezayir işgalinin sona ermesiyle beraber Cezayir bağımsız bir devlet haline geldi. Ancak bu, iki ülke arasındaki ilişkilerin tamamen düzeldiği anlamına gelmiyor. Fransa ve Cezayir arasındaki ilişkiler, bağımsızlık sonrası süreçte de oldukça gergin bir şekilde devam etti.

Bu gerginlik, Cezayir'in bağımsızlık mücadelesinde yaşanan insan hakları ihlalleri ve Fransız sömürge yönetimi tarafından gerçekleştirilen katliamlar ile daha da arttı. 1999 yılına kadar iki ülke arasında hiçbir diplomatik ilişki bulunmuyordu. Ancak o yıl yapılan bir anlaşma ile ilişkiler tekrar başlatılmış olsa da, Fransa'nın Cezayir'de gerçekleştirdiği suçlar yeterince hesaplanmamıştı.

Bu yüzden, geçtiğimiz yıllarda Fransa hükümeti, Cezayir yıllarında gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleri ve katliamlar için Cezayir halkından özür dilemiş ve geri ödemeler yapmıştır. Ancak bu özür hala yeterli değildir ve Cezayir hükümeti, geçmişte yaşananları daha ayrıntılı bir şekilde araştırma talebinde bulunmaktadır.

Fransa ve Cezayir arasındaki ilişkiler günümüzde de hala gerginliğini korumaktadır. Özellikle Cezayir'de yaşayan Fransa kökenli vatandaşların ve Cezayir'deki Fransız şirketlerinin çıkarları, ilişkilerin hala hassas bir konu olmasına sebep olmaktadır.

Geri Ödemeler ve Özür

Fransa'nın Cezayir yıllarında işlediği suçlar ve zulümler uzun yıllar boyunca Cezayir halkının üzerinde derin bir iz bıraktı. Ancak, Fransa'da bu konuda bir hesap verme süreci uzun yıllar boyunca yaşanmadı. 1999 yılında göreve gelen Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, Cezayir'deki Fransız işgali sırasında gerçekleştirilen zulümler için Cezayir halkına resmi bir özür dileme kararı aldı.

Bu özür, Cezayir halkı tarafından olumlu karşılandı; ancak, özür sadece bir adım niteliğindeydi ve Fransa'nın Cezayir halkına karşı yaptığı yanlışları telafi etmek için daha fazla şey yapması gerekiyordu. Son yıllarda, Fransız hükümeti, Cezayir işgali sırasında gerçekleştirilen suçlar için Cezayir halkına geri ödemeler yapma kararı aldı.

2018 yılında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Cezayir halkına yapılan zulümler ve işkenceler için "umurunda olmayan bir Fransa'nın" var olduğunu itiraf etti. Bu açıklama, Cezayir halkı tarafından olumlu karşılandı ve Fransa'nın geçmişiyle yüzleşme konusunda adım atmaya başladığına dair bir işaret olarak görüldü.

Ancak, geri ödemeler ve özürler konusunda hala yol alınması gereken birçok alan var. Fransa'nın Cezayir'deki sömürge döneminde yaptığı suçlar için resmi bir özür dilemek ve geri ödemeler yapmak gibi adımlar, Cezayir halkının yaralarını sarmaya yardımcı olsa da, bu sürece hala daha çok şey eklenmesi gerekiyor.

Kültürel Etkileşimler

Fransa ve Cezayir arasındaki kültürel etkileşimler, Cezayir kültürüne önemli bir etki bırakmıştır. Fransa'nın Cezayir'e yerleşmesiyle birlikte, Fransız kültürü de Cezayir'e taşınmıştır. Fransız askerler ve görevliler, ülkede hem mimari hem de sanatsal açıdan birçok eser bırakmıştır. Bunların en önemlileri arasında Cezayir'in başkenti Cezayir'in kasabasında bulunan Notre-Dame d'Afrique Kilisesi, Fransız mimari tarzının etkilerini taşıyan binalar ve Fransız sanatının etkisi altında üretilmiş Cezayir sanatı eserleri yer almaktadır.

Cezayir, Fransa'nın sömürge dönemi boyunca özellikle Fransız edebiyatını ve kültürünü benimsemiştir. Bu nedenle, Fransız dilinin yaygın olarak kullanıldığı bir ülke haline gelmiştir. Fransızca, resmi bir dil olarak da kullanılmıştır. Cezayir'deki eğitim sistemi de Fransa etkisi altında geliştirilmiştir. Okullar, Fransız eğitim sistemi üzerine kurulmuş ve öğrenciler Fransızca öğrenmek zorunda kalmıştır. Bunun sonucunda birçok Cezayirli, Fransa'da eğitim almış ve Fransa'yı yaşayan bir ülke olarak görmüştür.

Ancak, Fransız yönetimiyle ilişkili karanlık tarih de var. Fransa'nın sömürge dönemi sırasında Cezayir halkına yönelik kötü muameleler de yaşanmıştır. Bu durum, halkın Fransız kültürüne bakış açısını etkilemiştir. Cezayirliler, Fransız kültürünü hem benimsemişler hem de reddetmişlerdir. Fransız mimarisini ve şarabını sevmelerine rağmen Fransız sömürge dönemi boyunca yaşanan acıların unutulamaz olduğu belirtiliyor.

Summa summarum, Fransa'nın Cezayir'deki kültürel etkileşimi, ülkenin mimarisi, eğitim sistemi ve sanatı gibi birçok yönünü etkilemiştir. Fransız edebiyatı ve kültürü özellikle Cezayirliler arasında yaygındır. Ancak, Fransa'nın Cezayir'deki karanlık tarihi, Fransız kültürüne olan bakış açısını karmaşık hale getirmiştir. Her ne kadar Cezayirliler, Fransız kültürünü benimsemiş olsalar da bu ilişki, Cezayir'deki bağımsızlık mücadelesi sonrası zedelenmiştir.

Fransa'nın Diğer Koloni İdaresi Örnekleri

Fransa, tarih boyunca birçok bölgeyi sömürgeleştirmiştir. Bu sömürgeleştirme sürecinde Fransa, sadece Cezayir'de değil, farklı kıtalarda da koloni idaresi uygulamıştır.

Fransız Batı Afrikası, Fransa'nın Afrika'daki sömürge idaresinin bir örneğidir. Bu bölgede senyörler, yerli hükümdarlara benzetilmiştir. 60'ların sonlarına kadar süren bu Fransız sömürgeleştirme süreci sonucunda, bu bölge hala Batı Afrika'da en yoksul ülkelerin başında gelmektedir.

Fransız Kuzey Afrikası'nın diğer bir örneği Tunus ve Fas'tır. Fransa, bu bölgeyi "koruyucu" olarak ele almıştır. Yönetim, yerli hükümdarlar üzerindeki bir Fransız nüfuzuna dayanıyordu. Bu bölgede de bağımsızlık savaşları yaşanmış ve Fransa, bu ülkeleri bağımsızlıklarını kazanana kadar yönetmiştir.

Fransa'nın diğer sömürgelerindeki idare şekilleri ve sonuçları, Cezayir'deki idare şekliyle benzerlik göstermekle birlikte, toplumun entegrasyonu için birçok faktöre dayanır. Bunlar arasında, yerli nüfusun bağımsızlık savaşları sırasında yaşadığı acı tecrübeler, aşırı sömürgeciliğin yarattığı ekonomik sıkıntılar ve yerli nüfusun devlete olan güven eksikliği yer almaktadır.

Sonuç olarak, Fransa'nın koloni idaresi, siyasi, ekonomik ve kültürel değişimlere neden oldu. Sömürge dönemindeki politikaların, hala bu bölgelerin modern tarihinde yansımaları görülmektedir.

Fransız Batı Afrikası

Fransa, 19. yüzyılda batı Afrika bölgesinde hızlı bir şekilde toprak edindiler. Fildişi Sahili, Senegal, Gambiya, Togo, Benin ve Burkina Faso gibi ülkeler, Fransa'nın saldırılarına maruz kaldı. Fransa, bölgedeki yerli halkları kontrol altında tutmak için birçok farklı politika uyguladı.

Bu politikalar arasında, yerli halkların öz kültürleri ve dillerinin reddedilmesi, yerel liderlerin otoritelerinin zayıflatılması ve Fransız birliklerinin bölgeyi kontrol altında tutmak için sık sık şiddet kullanmaları yer alıyordu. Fransa'nın batı Afrika'daki sömürge yönetimi, bölgedeki özgürlük hareketlerinin ortaya çıkmasına neden oldu.

Fransa, sömürgelerindeki kaynakları kullanarak kendi ülkelerindeki endüstriyel gelişimlerini destekledi. Bu, batı Afrika'nın fakirleşmesine ve kaynaklarının tükenmesine neden oldu. Fransa, ayrıca bölgedeki savunmasız halklara zarar vermek için çiftlik ve maden işletme yollarını kullanarak çevresel tahribatı da artırdı.

Fransız batı Afrikası, bağımsızlık mücadelesinin başladığı ilk bölgelerden biri oldu. Bu mücadele, ülkelerin tarihi boyunca süren birçok isyana ve ayaklanmaya yol açtı. 1960'larda, Fransa bu ülkelerin bağımsızlıklarını tanımaya başladı ve sömürge yönetimi sona erdi. Ancak, Fransa'nın bölgedeki politikalarının birçok kalıcı etkisi vardı. Bugün hala, bu ülkelerin birçoğu ekonomik olarak geri kalmış durumda ve Fransa'nın bu ülkeler üzerindeki hala büyük bir etkisi var.

Fransız Kuzey Afrikası

Fransa'nın Kuzey Afrika'daki sömürge yönetimi, özellikle Tunus ve Fas'taki idaresi, Cezayir işgalinden farklılık göstermektedir. Fransa, Tunus'u 1881'den itibaren, Fas'ı ise 1912'den itibaren kontrol altına almıştır. Diğer sömürgelerde olduğu gibi, Fransa, Tunus ve Fas'ın kaynaklarını sömürmek için baskıcı politikalar uygulamıştır.

Bununla birlikte, Fransa Tunus ve Fas'ta Cezayir'deki gibi yerleşim birimleri kurmamıştır. Bunun yerine, kendi yetkililerini yerel yetkililerle birleştirerek yönetimi paylaşmışlardır. Bu, Cezayir'deki gibi doğrudan askeri yönetim yürütmediler ve yerel yöneticilerin görevlerini yerine getirmelerine izin verdiler.

Ancak, Fransa tarafından uygulanan bu politikalara rağmen, Tunus ve Fas halkı bağımsızlık mücadelesi vermiştir. Tunus, 1956'da bağımsızlığını kazanırken, Fas ise 1956'da bağımsızlık yanlısı mücadeleye başlamış ve 1956'da kısmi özerklik almıştır. Tam bağımsızlık ise 1956'dan sonra kazanılmıştır.

Fransa'nın Kuzey Afrika'daki sömürge yönetimi sonucu, Cezayir'daki gibi büyük ölçüde insan hakları ihlalleri yaşanmamıştır. Bununla birlikte, Fransız yönetimi boyunca, Tunus ve Fas'taki çözümlenmemiş politik sorunlar ve yoksulluk sıkıntısı devam etmiştir. Bu sorunlar bağımsızlık mücadelesine yol açarak, sonunda Fransa'nın bu bölgelerden çekilmesine neden olmuştur.

Sonuç olarak, Fransa'nın Kuzey Afrika'daki sömürge yönetimi, Cezayir'daki yönetiminden farklılık göstermektedir. Fransa, Tunus ve Fas'ta doğrudan askeri yönetim kurmamıştır, ancak yerel yöneticilerle birleştirdikleri bir yönetim yapısı oluşturmuşlardır. Tunus ve Fas halkı, bağımsızlık mücadelesi vermiş ve Fransa'nın sömürgecilik politikalarından kurtulmuşlardır.