Bilim tarihinde isimleri bilinmeyen ama önemli katkılar sağlayan kadınların hikayelerini öğrenerek tarihi yeniden keşfedin. Bilim Tarihinde Unutulmaz Kadınlar kitabıyla kendinizi zamanda yolculuk yaparken bulacaksınız. Bilinmeyen kahramanlarla tanışın.

Bilim dünyasındaki başarıların kadınlar tarafından gerçekleştirildiğini az da olsa biliyoruz. Ancak, çoğu zaman bu kadınların isimleri ya hatırlanmıyor ya da hiç duyulmamış oluyor. Bu yazıda, bilim tarihinin isimsiz kadın kahramanlarına yer verilecek. Bu kadınlar, pek çoğu erkek meslektaşlarıyla birlikte çalışarak sayısız keşif ve buluş yapmışlar ancak isimleri bugüne kadar gizemini korumuş. Şimdi, onların hikayelerini keşfederken, bilim dünyasına yaptıkları önemli katkıları hatırlama zamanı.

Öncü Kadınlar: Antik Dönem

Antik dönemde kadınlar da erkekler kadar bilime katkıda bulunuyordu. Maalesef, o dönemde kadınları bilim dünyasında kabul etmek zordu ve bu nedenle isimleri kaybolup gitti. Ancak bugün bile, antik dönemdeki bazı kadınların bilimsel keşifleri ve katkıları hala hayranlık uyandırmaktadır.

Bunlardan biri Aspasia’dır. Antik çağda Atina’da yaşayan filozof Perikles’in sevgilisi olan Aspasia, aslen Miletos’lu bir filozof ve retorikçiydi. Aspasia, filozoflara ders verecek kadar bilgiliydi ve konuşma sanatı, siyaset, tarih, astronomi, matematik ve filozofi hakkındaki bilgisi ile tanınırdı.

Bir diğer öncü kadın ise Agnodice'dir. Agnodice, antik Yunanistan’da obstetrisyen olarak çalışan ilk kadındı. O dönemde kadınlar, erkeklere gidecekleri bir hekim bulamadıklarında doğum yapmak zorundaydılar. Agnodice, erkek kıyafetleri giyerek ve kendisini erkek gibi davranarak hastalarına bakıyordu. Ancak, erkek meslektaşları onun bu başarısından rahatsız oldular ve Agnodice, kadınların doğum yapmasına izin verilmediği gerekçesiyle yargılandı.

Son olarak, antik dönemdeki bir diğer öncü kadın bilim insanı ise Hypatia’dır. O dönemdeki en saygın matematikçi ve filozoflar arasında olan Hypatia, Platoncu felsefe okulunun başkanıydı. Aynı zamanda astronomi, geometri ve müzik teorisi hakkında da dersler veriyordu. Ancak, Hypatia’nın öğretileri ve özellikle de Pagan felsefesi, dönemin Hristiyan liderleri tarafından hoş karşılanmıyordu ve kendisi linç edilerek öldürüldü.

Antik dönemde isimleri hatırlanmayan bu kadınlar, bilim tarihinde önemli bir yere sahiptir. Onların bilimsel keşifleri ve başarıları ilerideki nesillere ilham kaynağı olmuştur.

Rönesans ve Aydınlanma Dönemi Kadınları

Rönesans ve Aydınlanma dönemleri, Avrupa'da bilimin altın çağı olarak kabul edilir. Bu dönemde bilim ve felsefe yeni bir ivme kazanırken, kadınlar da bilim dünyasında aktif roller üstlendi. Ancak, erkek egemen bir toplumda yaşayan kadınlar, erkeklerin gölgesinde kalarak isimleri kaybolup gittiler.

Bu dönemde özellikle İngiltere'de doğan Mary Somerville, gözlemleri ve deneysel çalışmalarıyla bilime katkıda bulundu. Kendini eğiterek, kendine bir yer edinmeyi başaran Somerville, matematiksel tablolar ve cebirsel semboller üzerine yaptığı çalışmalarla adından söz ettirdi. İskoçya Kraliyet Cemiyeti'ne üye olan Somerville, adı “Bilimde İlk Kadın” olarak anıldı.

İtalyan doğumlu Elena Cornaro Piscopia ise 1678 yılında, Padua Üniversitesi'nin hem matematiği hem de felsefesi doktorasını alan ilk kadındır. Ve İtalya bilim tarihindeki ilk kadın profesördür.

Felsefe ve matematik alanında çalışmalar yapan bir diğer kadın ise Emelie du Chatelet'tir. Fransız filozof Voltaire'in hayranı olan du Chatelet, onunla birlikte Newton’un Principia'ya olan çalışmalarını Fransızca'ya çevirdi. Aynı zamanda, dönemin önde gelen matematikçilerinden Maupertuis ile mekanik alanında birçok çalışma yaptı.

Son olarak, İtalyan doğumlu Laura Bassi, bütün kadın bilim insanları arasında en ünlülerden biridir. 1732 yılında, fizik alanında tezleri ile Bologna Üniversitesi'nden profesörlük ünvanı alan Bassi, tarihte “Bilimin İlk Kadın Profesörü” olarak kayıtlara geçti.

Rönesans ve Aydınlanma dönemi kadınları, hiç şüphesiz ki, bilim dünyasında o dönemde bulunan erkeklerle eşit seviyede çalışmalar yaptılar. Ancak, o dönemdeki kadın bilim insanlarının isimleri maalesef unutulup gitti. Yine de, bu kadınların hayatları ve yaptıkları çalışmalar, bugün hala saygı ve hayranlık ile anılıyor.

Marie-Anne Lavoisier: Kimyanın Annesi

Marie-Anne Lavoisier, 18. yüzyıl kimya biliminin oluşumunda önemli bir yer edindi. Eşi Antoine Lavoisier ile birlikte kimyayı modern bir bilim dalına dönüştürmek adına pek çok deney gerçekleştirdi.

Bunların arasında oksijenin yanıcı maddeleri yaktığında ağırlığının artması, hava ile ilgili deneyleri ve suyun hidrojen ve oksijenden oluştuğunu gösteren deneyleri bulunmaktadır. Ancak, kocasının giyotinle idam edilmesinin ardından bu keşifler de karanlıkta kalmıştır.

Marie-Anne, kocasının ardından hayatının geri kalanını maddi sıkıntılar içinde geçirdi ve bilimsel katkıları hatırlanmadı. Ancak Marie-Anne, kocası Antoine Lavoisier'in ardından kendisi de kimya bilim dalında "Kimyanın Annesi" olarak anılmaya devam ediyor.

Ada Lovelace: Bilgisayarın İlk Programcısı

19. yüzyılda yaşayan Ada Lovelace, bilgisayar programlama tarihinde çığır açan bir isimdir. Ada Lovelace, Charles Babbage’in analitik motoru için yazdığı algoritma nedeniyle modern dünyadaki kodlama dünyasını da etkiledi. Babbage’in analitik motoru, genelde ilk bilgisayar olarak kabul edilir ve Lovelace’in yazdığı algoritma, bilgisayar programlama tarihinde önemli bir yere sahiptir.

Lovelace, döneminin büyük matematikçisi Charles Babbage’e de önemli bir yardım sağladı. Babbage, Lovelace’i, analitik motorun geliştirilmesine yardımcı olmak için çağırdı. Lovelace, analitik motorun işleyişini inceleyip, matematiksel formülleri birleştirdi ve analitik motor için bir program yazdı.

Ada Lovelace, bilgisayar programlama alanında bir öncüdür ancak bu alanda diğer kadınların varlığı da unutulmamalıdır. Lovelace, kadınların bilgisayar bilimlerine katkısını gösteren önemli bir isimdir.

Caroline Herschel, tarihte neredeyse hiç adı duyulmamış bir astronomdur. Kardeşi William Herschel ile birlikte pek çok gözlem yaparak, yıldız kataloğu hazırladı ve pek çok gök cismini keşfetti. Caroline, Ay'da dahi gözlem yaparak araştırmacılara ilham kaynağı oldu. Ayrıca, Kraliyet Astronomi Derneği'ne seçilen ilk kadın üye olarak tarihe geçti. Herschel, kariyeri boyunca 8 yeni kuyruklu yıldız, 14 yeni nebula, ve binlerce yıldız keşfetti. Onun çalışmaları, zamanının ileri görüşlü kadınlarına açılan yolları açtı. Caroline Herschel, gökyüzü sanatçısı olarak tarihe geçtiği gibi, bilim dünyasına yaptığı önemli katkılarla da unutulmaz bir kadın bilim insanıdır.

Modern dönemde de bilime katkıda bulunan ancak unutulan sayısız kadın bilim insanı var. Örneğin, Lise Meitner, nükleer fisyonu keşfedenlerden biri olarak kabul edilir ancak Nobel Ödülü kazanamadı. Çünkü o dönemde verilen ödüle sadece erkekler layık görüldü. Meitner, aynı zamanda uranyumun beta ışınımı özelliğini keşfeden ve bu keşifle birlikte zamanının en büyük fizikçilerinden biri oldu.

Bir diğer unutulan kadın ise Rosalind Franklin. DNA yapısını keşfeden Francis Crick ve James Watson’a yardım eden Franklin, bu çalışmaları yürütürken kansere yakalanıp hayatını kaybetti. Crick ve Watson Nobel Ödülü aldı ancak Franklin’in ismi kenara atıldı.

Günümüzde de kadınlar bilim dünyasına yaptıkları katkılarıyla adını yazdırmaya devam ediyorlar. Ancak hala erkeklerin gölgesinde kalan pek çok kadın bilim insanı var. Bu nedenle, kadınların bilim dünyasında daha görünür olması ve adlarının unutulmaması için çaba harcanması gerekiyor.

Rönesans ve Aydınlanma Dönemi Kadınları

Rönesans ve Aydınlanma dönemleri, Avrupa'da bilim ve akıl çağıydı. Ancak bu dönemde, kadınlar bilim dünyasında adil bir şekilde yer alamadı ve erkeklerin gölgesinde kaldılar. Ünlü İtalyan bilim adamı Galileo Galilei'nin kızı Virginia Galilei, babasının gölgesinde kalmış bir bilim insanıdır ve büyük bir astronomdu. Yine Alman matematikçi ve filozof Gottfried Wilhelm Leibniz'in işbirlikçisi olan İngiliz matematikçi Lady Elizabeth Hastings, bilim dünyasında çok aktifti ancak erkek meslektaşlarına eşit haklara sahip değildi.

Rönesans döneminin ünlü ressamı Leonardo Da Vinci'nin öğrencisi olan İtalyan bilim insanı Caterina di Giacomo di Benincasa, yetenekli bir astronot ve matematikçiydi. Ancak ismi Leonardo'nun arkasında kayboldu. Dönemin büyük fizikçisi Isaac Newton'un meslektaşı olan ve onunla birlikte çalışan bir başka kadın bilim insanı da Florance Nightingale'dir. O, istatistik ve epidemiyoloji alanlarındaki çalışmalarıyla tarihe geçti ve bu alanda bilimsel yöntemlerin kullanımını yaygınlaştırdı.

Aydınlanma döneminde ise çok sayıda kadın bilim insanı ortaya çıktı. Kadın anatomist Maria Sibylla Merian, çiçeklerin ve böceklerin yaşamlarını inceledi ve ilk kez tıbbi bitkilerin resimlerini çizdi. İngiliz kimyager Elizabeth Fulhame, suyun yanma ve sentezlenmesi konusunda pek çok deney yaptı. Ayrıca, botanikçi ve paleontolog Mary Anning, İngiltere'nin güney sahilindeki fosil yataklarını keşfetti. Ancak adı unutuldu ve uzun yıllar boyunca bilim dünyasında büyük bir sessizliğe gömüldü.

Sonuç olarak, tarih boyunca bilim dünyasında adı unutulmuş birçok kadın kahraman yetişti. Keşifleri ve başarıları, günümüzde bile bilim adamlarını etkilemeye devam ediyor. Bu kadınların hikayeleri, kadınların bilim dünyasındaki potansiyeline dair ilham verici örnekler sunuyor.

Marie Curie, Rosalind Franklin, Katherine Johnson gibi isimleri biliriz ancak bilim tarihindeki pek çok kadın bilim insanı, isimleri unutulduğu için hatırlanmıyorlar. Örneğin, astronomi alanında önemli çalışmalar yapan Dorrit Hoffleit'in adı pek bilinmez ancak adını verdiği Hoffleit Kataloğu, yıldızların konumlarının belirlenmesinde hala kullanılıyor.

Bir diğer unutulmaz kadın bilim insanı ise Lise Meitner. 20. yüzyılın en önemli fizikçilerinden biri olan Meitner, nükleer füzyon konusunda önemli çalışmalar yaparak 1944 yılında Enrico Fermi'nin ünlü deneyinde nükleer zincir reaksiyonunu açıkladı.

Ayrıca, geliştirilen pek çok keşfin arkasında kadın bilim insanlarının imzası var. Örneğin, Wi-Fi teknolojisi, tekniloji mühendisi Hedy Lamarr tarafından geliştirildi. Lamarr, II. Dünya Savaşı sırasında gemilerin torpidolarını engelleme teknolojisini geliştirirken, bu deneyimi kullanarak bir frekans atlama işlemi yarattı. Bugün bile, bu teknoloji Wi-Fi, GPS ve Bluetooth gibi teknolojilere temel teşkil ediyor.

Dolayısıyla, kadınların isimleri bilinmese bile yaptıkları katkılar, bilim ve teknolojinin gelişmesine önemli bir etki sağladı. Unutulmaz kadın bilim insanlarının hikayelerini duydukça, onların aldıkları zorluklara ve başarılarına hayranlıkla bakıyoruz. Bu kadınların isimleri hatırlanmasa bile, bıraktıkları mirasa saygı göstermek önemlidir.

20. yüzyılın başlarında, Henrietta Swan Leavitt uzun ve zorlu çalışmalar sonucu yıldızların sırlarını çözdü. Yaptığı gözlemler sonucunda değişen yıldızların şiddetleri arasındaki ilişkiyi keşfeden Leavitt, bu keşif sayesinde astronomi alanındaki çalışmaların hızlanmasına sebep oldu. Ancak ne yazık ki kocaman bir başarının sahibi olsa da, Leavitt’in adı günümüzde yeterince bilinmiyor.

Henrietta Swan Leavitt, cephede savaşan kardeşinin işe yaramaz olduğuna dair sürekli bir söylemin olduğu bir dönemde yaşadı. Tam da böyle bir dönemde, İngiltere’deki Harvard Koleji Gözlemevi'nde çalışmak için işe alınıp, Amerika’ya gitti. Ancak kadınların bilim alanındaki varlıkları hala yadsınmaktaydı.

Leavitt, “ceplerinde bir el feneri, bir eğim koruyucu terazi ve bir defter” ile çalışmalarına başladı. Topladığı verileri kullanarak yıldızların kademe kademe nasıl büyüdüğüyle ilgili bir teori geliştirdi. Ancak asıl önemli keşfi, kendi zamanının ötesindeydi. Henrietta Swan Leavitt, bir süpernova patlaması sonrasında gerçekleşen nesnelerin şiddetindeki değişimi inceleyerek, yıldızların uzaklıklarını ölçebilecek bir yolu keşfetti.

Yaptığı keşifler ve yıllarca geçirdiği çalışmalar sonrasında Henrietta Swan Leavitt, astronomi dünyasında sadece kadınlar için değil, herkes için olumlu şekilde etkili oldu. Ancak günümüzde, bilimsel başarılarının uygun şekilde tanınması gerektiğine dair sürekli bir tartışma konusu olan kadınlar, hala unutulmamalıdır.