Kolonyalizm ve Esareti Getiren Yolculuklar hakkında detaylı bilgiler edinebileceğiniz en iyi kaynak. Avrupa'nın keşiflerle başlayan sömürü tarihini adım adım takip edin. Köle ticaretinden sömürgeciliğe kadar uzanan bu önemli konuda uzman görüşleri ve kaynaklara yer veriyoruz.

Kolonyalizm ve esaret, dünya tarihinin en önemli olaylarından biridir ve farklı coğrafyalarda farklı etkiler yaratmıştır. Bu etkileri tam olarak anlamak için belirli tarihlerde gerçekleşen yolculuklara bakmak gerekiyor.

Öncelikle Amerika keşifleri ve kolonileştirilmesi incelenmelidir. Avrupa'nın Amerika'yı keşfi ve ardından başta İspanyol ve İngiliz sömürgeciler olmak üzere farklı ülkeler tarafından kolonileştirilmesi, köle ticareti ve esaret sistemi üzerinde önemli bir etki yaratmıştır.

Transatlantik köle ticareti de kolonyalizm ve esaretin anlaşılması için önemli bir konudur. Kölelik için Afrika'dan toplama işgücünün Amerika'ya taşınması, üçgen ticaret sistemi olarak bilinir. Bu ticaret sistemi, kolonyalizm ve sömürgeciliğin tarihsel sürecinde belirleyici bir rol oynamıştır.

Son olarak, esaret karşıtı mücadelelerin ortaya çıkışı ve başarıları, bu tarihsel sürecin önemli bir parçasıdır. Kölelik karşıtı hareketler, antikapitalizm fikirlerinin yayılmasında da rol oynamıştır. Bununla birlikte, bu mücadelelerin uzun ve zorlu yolculuğu, devrimci hareketlerin doğmasına ve sömürgeciliğe karşı ilk bağımsızlık hareketlerinin başlamasına neden olmuştur.

Amerika Keşifleri

Amerika keşifleri 15. yüzyılın sonlarında başladı ve İspanya ve Portekizli kaşiflerin keşifleriyle gerçekleşti. Bu keşifler sonucunda, Amerika yerlileri ile birlikte kıtanın kaynaklarına ve zenginliklerine kolay erişim mümkün hale geldi. İspanyol ve Portekizli kaşifler, kıtanın yerlilerini köleleştirerek, Avrupa'nın ihtiyaç duyduğu ticaret mallarını üretmelerini sağlamak amacıyla, esaret sistemi üzerinde büyük etkiler oluşturdu.

Avrupa kıtasına getirilen değerli mallar, kolonileştirilen ve esir edilen kişilere dayalı olarak üretiliyordu. Özellikle, İspanyol sömürgecileri, yerli halkın ürettiği malları, sklavemeyve olarak bilinen Avrupalı tüccarlara satarak, Amerika'daki esirleştirme sisteminin gelişimini sağladılar.

İspanya ve Portekiz, Amerika'daki kolonilerinde emeğin yerine yerli halkın esiri olan Afrikalıları kullandılar. Bu köleler, büyük bir sömürü ve istismar dalgasıyla karşılaştılar. Kendi topraklarından binlerce kilometre uzakta, ağır şartlarda çalışan kölelere, adil olmayan çalışma koşulları ve insanlık dışı muameleler uygulandı. Kölelerin sadece emeği sömürülmemiş, aynı zamanda insan hakları da ihlal edilmiştir.

Amerika'nın keşfi ve sömürgeleştirilmesi sonucunda, esaret sistemi büyük ölçüde etkilendi. Afrikalıların köleleştirilmesi, köle ticareti tarafından finanse edilen tarım işletmeleri, Amerika'nın yeni dünya kaynaklarından kolay erişim imkanı gibi faktörler, Avrupa'da ekonomik ve endüstriyel gelişmeleri tetikledi. Bu durumda, esaret sistemi özellikle 16. ve 17. yüzyıllar boyunca belirgin bir şekilde arttı ve I. Dünya Savaşı'na kadar devam etti.

Amerika keşifleri, yerli halkların, yerel kaynakların, yerel halkı zenginleştirecek teknolojinin ve yerlilerin ikna edilmesiyle mümkün oldu. Ancak burada kazançlı çıkan tek taraf yine Avrupa olmuştur. Kolonileştirme ve esaret sistemi, Avrupa'nın ekonomik anlamda gelişmesine ve dünya tarihinin bugünkü şeklini almasına neden olmuştur.

Transatlantik Köle Ticareti

Transatlantik Köle Ticareti, Avrupa, Afrika ve Amerika arasında gerçekleşen bir ticaret şeklidir. Bu ticarette, Afrika'daki köleler Batı Afrika kıyılarından Avrupa gemilerine ticari amaçlarla satılır. Gemiler daha sonra köleleri Amerika'ya götürür ve burada da ticareti yapılır.

Transatlantik Köle Ticareti, Amerika'nın keşfinden birkaç yıl sonra başlamıştır. Bu ticaret, Avrupa ekonomisinde çok önemli bir yer tutuyordu ve ekonomik açıdan büyük bir gelir kaynağı sağlıyordu. Ancak, bu ticaret sırasında Afrikalı köleler insan hakları ihlallerine maruz kalıyorlardı.

Transatlantik Köle Ticareti, Üçgen Ticaret Sistemi olarak adlandırılan bir işlemle gerçekleştiriliyordu. Avrupa'daki mallar, Afrika'ya naklediliyor ve burada kölelerle takas ediliyordu. Daha sonra köleler, Amerika'ya götürülüyor ve Amerika'daki mallarla takas ediliyordu.

Bu ticaret, 16. yüzyıldan başlayarak 19. yüzyılın ortalarına kadar sürdü. Sadece Avrupa, Amerika ve Afrika arasında değil, diğer ülkeler arasında da köle ticareti gerçekleşiyordu. Ancak Transatlantik Köle Ticareti, tarihte en büyük köle ticareti olarak kaydedilmiştir.

Transatlantik Köle Ticareti, Afrika'da büyük bir toplumsal yıkıma neden oldu. Binlerce Afrikalı köle, aileleri ve köyleri ile birlikte tutsak edildi ve köle ticaretine yollanmak üzere gemilere yüklendi. Köle ticareti, Afrika toplumlarını, kültürlerini ve ekonomilerini yıkmıştır. Bunun yanı sıra, İngiliz işletmeleri tarafından uygulanan modern köleliğin bir örneği olarak görülmektedir.

Transatlantik Köle Ticareti, dünya tarihinde önemli bir yere sahiptir. Bu ticaretin sonucunda, Afrikalı köleler mücadele ederek özgürlüklerini kazanmaya çalıştı ve özgür bireyler olarak yaşama hakkı elde ettiler. Ancak, bu ticaretin etkileri o dönemde yaşamayan insanlar üzerinde de devam etmektedir.

Üçgen Ticaret Sistemi

Üçgen ticaret sistemi, köle ticareti için kurulan ve Avrupa, Afrika ve Amerika arasında gerçekleştirilen bir ticaret sistemidir. Bu sistemde, Avrupa'dan Amerika'ya endüstri malzemeleri gönderilirken, Amerika'dan Avrupa'ya tarım ürünleri ve hammadde sevkiyatı yapılırdı. Afrika ise kölelerin götürüldüğü kaynak ülke olarak kullanılırdı.

Ticaretin İşleyişi

İşleyiş şekli şöyledir: Avrupalı tüccarlar, Afrika'da köle almak için silah, tekstil, alkol vb. malzemeleri takas ederdi. Daha sonra, Afrika'daki esirleri Amerika'ya götürmek için gemiler kiralanır ve köleler burada satılırdı. Amerika'dan ürünler ve hammadde sevkiyatı Avrupa'ya yapıldıktan sonra, tüccarlar yeniden Afrika'ya dönerdi.

Üçgen ticaret sistemi, dünya tarihindeki en ahlaksız ve insanlık dışı eylemlerden biri olarak kabul edilir. Afrika'dan kaçırılan milyonlarca insan, insan haklarından mahrum bırakılarak sömürüldü ve zorla köleleştirildi. Bu sistem, 19. yüzyılda köle ticaretinin son bulmasına kadar devam etti.

Bugün bile üçgen ticaret sistemi, tarihin en utandırıcı olaylarından biri olarak hatırlanmaktadır. Sömürgecilik, esaret ve tarihsel süreçteki diğer suistimaller, bugünkü dünya düzeninin şekillenmesine neden oldu ve hala küresel politikaların merkezinde yer almaktadır.

İlk Bağımsızlık Hareketleri

Kolonyalizm ve sömürgecilik tarihi boyunca birçok bağımsızlık hareketi gerçekleştirilmiştir. Bu hareketler, sömürgecilik ve esaret altında olan toplumların özgürlüklerini elde etmek için girişilen çabaların bir ürünüdür. İlk bağımsızlık hareketleri, özellikle Amerika ve Latin Amerika'da gerçekleştirilmiştir.

Amerika'nın keşfinden sonra Avrupa devletleri, kıtanın kontrolünü ele geçirerek kolonileştirmeye başlamıştır. Ancak, bu kolonileştirme sürecinde yerli halkın hakları ihlal edilmiştir. Bu duruma karşı harekete geçen yerli halk, halk ayaklanmaları yaparak ve liderlerini seçerek bağımsızlık mücadelesi vermiştir. Bu hareket sonucunda Amerika Birleşik Devletleri bağımsız bir ülke haline gelmiştir.

Latin Amerika'da da benzer bir durum yaşanmıştır. Avrupalı güçler tarafından kolonileştirilen İspanyol Amerikası, 19. yüzyılın başında bağımsızlık hareketleriyle sarsılmıştır. İspanya'nın kontrolündeki ülkeler, bu hareketler sonucunda özgürlüklerini elde etmiştir.

Bu ilk bağımsızlık hareketleri, sömürgecilik ve esaretin sona erdirilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu hareketler sadece bir ülkenin bağımsızlığını sağlamaya yönelik değil, aynı zamanda başka toplumlara da bir örnek teşkil ederek diğer sömürgeci güçleri de etkilemiştir. Bu süreç, tam anlamıyla bir domino etkisi yaratmış, diğer ülkeler de bağımsızlık hareketlerine öncülük etmiştir.

Antikapitalizm ve Kölelik Karşıtı Hareketler

Kölelik karşıtı hareketler, tarihte bir dönüm noktasıdır. Esirliği kabul etmeyen insanların sayısı artarken, kölelikle mücadele eden ve köleliği sona erdirmek için mücadele eden örgütlenmeler de ortaya çıktı. Antikapitalizm fikirleri de bu süreçte yaygınlaşmaya başladı.

Amerika Birleşik Devletleri'nde kölelik karşıtı hareketler başarılı olmuş ve siyahilerin özgürlüklerine kavuşması sağlanmıştır. Bunlar arasında Harriet Tubman, Frederick Douglass ve İsaac Hopper gibi liderler bulunmaktadır. Bu liderler, kölelerin kaçmasına yardımcı oldular ve onlara güvenli bir yer sağlamak için koşullar yarattılar.

Antikapitalizm fikirleri, kölelik karşıtı mücadelemizde önemli bir rol oynamıştır. Bu fikirler, insanların temel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir dünya fikrine dayanıyordu. Kölelik karşıtı hareketlerin bu fikirlere yöneldiği dönemde, bazı anti-emperyalist örgütler de aynı fikri savundular ve kölelikle mücadele ettiler. Bu mücadeleler sayesinde, Avrupa devletlerinin güçleri azaldı ve Afrika ülkeleri bağımsız hale geldi.

Devrimci Yolculuklar

Tarihte birçok kez kolonyalizm karşıtı ve bağımsızlık hareketleri gerçekleşti. Bu hareketler, birçok devrimci yolculuğun gerçekleşmesine de neden oldu. Bu yolculuklar, liderlerin ve devrimcilerin fikirlerinin yayılması için fırsatlar sunarken aynı zamanda da kalıcı etkiler yarattı.

Örneğin, Hindistan bağımsızlık hareketi liderleri Gandhi ve Nehru, çeşitli devrimci yolculuklar gerçekleştirerek fikirlerini yaymaya çalıştılar. Bunlar arasında ülkenin içindeki farklı bölgeleri gezerek insanları harekete geçirmek ve daha etkili bir ses olmak yer aldı. Bu yolculuklar, Hindistan'ın bağımsızlık hareketi için önemli bir örnek teşkil etti.

Bu devrimci yolculuklar, Afrika'da da gerçekleşti. Güney Afrika'da Nelson Mandela, farklı yerlere seyahat ederek ülkenin apartheid politikaları ile baş etmeye çalıştı. Benzer şekilde, Kenyalı lider Jomo Kenyatta, Kenya'nın bağımsızlık hareketi için ülkeyi dolaştı ve insanları örgütledi.

Bu yolculuklar aynı zamanda, sömürgeciliğe karşı mücadele eden diğer ülkelerde de sık sık gerçekleştirildi. Örneğin, Latin Amerika'nın bağımsızlık hareketi liderleri Simon Bolivar ve Jose de San Martin, birçok farklı ülkede devrimci yolculuklar gerçekleştirdiler. Bu yolculuklar, fikirlerin yayılmasını sağladı ve sonuçta yeni bağımsız ülkelerin oluşmasına yol açtı.

Tüm bu yolculuklar, büyük bir mücadele gerektirse de kalıcı etkiler yarattı. Bugün, kolonyalizm ve esaretin etkileri hala hissediliyor olsa da, bu devrimci yolculuklar, kültür ve politikalar üzerinde önemli bir etki yarattı.

Asya'nın Keşfi

Yeni keşfedilen toprakların zenginlikleri ve kaynakları, Avrupa ülkelerinin coğrafi keşiflerinde birincil nedenlerden biriydi. Asya'nın keşfi, Avrupa'nın bu hedefi için oldukça önemliydi. Asya'nın keşfi, tecrübeli denizciler tarafından gerçekleştirildi. Asya'ya doğru ilk göz kırpan ülke Portekiz oldu. Daha sonra İspanyol ve İngiliz ticaret gemileri de dahil olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri peşlerine takıldılar.

Asya'nın keşfi, pek çok yeni ticaret rotasının keşfedilmesine ve dünya ticaret sistemlerinin yeniden yapılandırılmasına neden oldu. Bu rotalar arasında Hint Okyanusu ve Pasifik yolculukları da yer aldı. Avrupa'nın Asya ticareti, krallıkların zenginleşmesine katkıda bulundu ve Doğulu zenginliklerinin Batı pazarlarına taşınmasını sağladı.

Asya'nın keşfi aynı zamanda bir dizi kültürlerarası etkiye sahipti. Batı ve Doğu kültürleri arasında yeni bir etkileşim oluştu. İlk keşiflerde, Batılı gezginler, Doğu dinlerini ve felsefelerini ilk kez öğrendiler. Bu, Batı'da yeni ilgi alanlarının oluşmasına yol açtı. Ayrıca, Avrupa'nın Asya ticareti, dünya ticaret sisteminin ilk kez gerçekleşen küreselleşmesinin bir örneği olarak görülebilir.

Koloni ve Sömürgeciliğin Asya Coğrafyasındaki Yansımaları

Avrupa'nın Asya coğrafyasına gelmesiyle birlikte sömürgeci faaliyetleri hızlandı ve kıta geniş çapta kolonileştirildi. Asya toprakları, sömürgecilerin kaynak arayışı ve yayılma stratejileri için cazip hedeflerdi. Hindistan, Japonya, Doğu Asya, Malaya Adaları ve Güneydoğu Asya'daki sömürge faaliyetleri, Asya nüfuslarının kültürlerinin değişmesine ve yerel ticari faaliyetlerinin engellenmesine neden oldu.

Portekiz, Asya'da ilk kolonilerden birini, Hindistan'daki Goa'yı 1510'da ele geçirdi. Hollanda da Endonezya, Malezya ve Tayvan'da yaygın bir kolonileştirme stratejisi izledi. İngiltere ve Fransa ise Hindistan, Burma, Vietnam, Kamboçya ve Laos gibi bölgelerde faaliyet gösterdiler. Bu faaliyetlerin sonucunda, yerel halklar genellikle siyasi, ekonomik ve sosyal etkilere maruz kaldılar.

Bunun yanı sıra, sömürgecilerin Asya coğrafyasındaki tarım arazileri ve sanayi tesisleri, yerel halkların topraklarına müdahale etti. Yerli çiftçiler tarım ürünleri üretiminde terk edildi ve üretim faaliyetleri sömürgecilere verildi. Bu tesisler, yerel halkın işsizlik ve yoksulluk gibi sorunlarla karşı karşıya kalmasına neden oldu.

Sömürge faaliyetlerinin etkileri arasında kültürel çatışmalar ve dil yasakları da yer alıyor. Yerel halk dilinin konuşulması veya kullanımı, sömürgecilere göre kötü davranış olarak kabul edilerek yasaklandı. Ayrıca, sömürgecilik faaliyetleri sırasında Avrupalıların getirdiği din ve kültür, yerli halkın kültürüyle çatışma halindeydi.

Netice olarak, Asya coğrafyasındaki kolonileştirme ve sömürgeciliğin, yerel halklar üzerinde uzun vadeli etkileri oldu. Sömürgecilerin ekonomik çıkarları, yerel halkların kültürleri, dil ve ticareti gibi temel yaşam tarzlarını tehdit etti. Bu nedenle, Asya'nın sömürgeci geçmişi, modern dünyada hala anılacak bir konudur.

Afrika Keşifleri

Afrika keşifleri, dünya tarihi açısından oldukça önemli ve etkili bir dönemi ifade eder. Bu keşifler, 15. yüzyılda başlayan Avrupa'nın keşif çağı ile ivme kazanmıştır. Afrika'nın keşfi, coğrafi keşiflerin en önemlilerinden biri olarak kabul edilir. Afrika'nın keşfi, keşif çağı boyunca dünya haritasında görülmeyen toplumları ve kaynakları keşfederek, Avrupa coğrafyasını değiştirdi.

Afrika'nın keşfinin etkileri oldukça büyük olmuştur. Afrika'da keşfedilen yeni kaynaklar, Avrupa'nın ekonomik, sosyal ve siyasi gelişimine büyük katkı sağlamıştır. Avrupalılar Afrika'yı istilaya başlayarak burada sömürgeci politikalarını uygulamışlar ve Afrika'daki yerli halkı köleleştirerek insan hakları ihlallerine sebep olmuşlardır.

• Afrika'nın keşfi, Avrupa'da etnik ve ırksal ayrımcılığa sebep oldu.
• Ayrıca Afrika, keşiflerin ardından köle ticareti konusunda istismar edildi ve bu istismar coğrafi keşiflerin olumlu sonuçlarını gölgede bıraktı.

Afrika'nın keşfi ayrıca Afrika'da bağımsızlık hareketlerinin de başlamasına sebep oldu. Bu hareketler, sömürgeci Avrupa devletlerine karşı mücadele ederek, Afrika'nın kendi kendine yönetmesi gerektiğini savunan düşüncelerin ortaya çıkmasına sebep oldu. Bu hareketler sonucunda Afrika nüfusunun büyük bir kısmı, Afrika'nın kendi kendine yönetimi için mücadele etti.

Avrupalı Sömürgecilerin Afrika'yı İstilası

Afrika, tarihin en eski yerleşim yerlerinden biri olarak insanlık tarihinin başlangıcından beri ev sahipliği yapmaktadır. Ancak, Avrupalı sömürgecilerin Afrika'yı istilası bölge için son derece olumsuz sonuçlar doğurmuştur. 19. yüzyıl sonlarına kadar, Afrika neredeyse tamamen Avrupa hâkimiyeti altında kalmıştır.

Sömürgeciler, bölgenin kaynaklarını sömürmek ve bol miktarda malzemeyi ucuz bir şekilde elde etmek için sömürgeleştirme faaliyetleri yapmıştır. Bölgenin zengin kaynakları yeraltı madenlerinden organik kaynaklara kadar her şeyi kapsıyordu. Bu kaynaklar için sömürgeciler ülkelerinde fiyat bulamadıkları için, Afrika'nın kaynaklarını sömürmüşlerdir. Bu durum, Avrupalıların ekonomik faaliyetlerinde önemli bir değişim yaratmıştır. Örneğin, diğer ülkelerin ürünlerinin yerine ucuz Afrika ürünlerinin ve hammaddelerinin kullanılması sağlanmıştır.

Bununla birlikte, Avrupalı sömürgecilerin Afrika'yı istilası, yerli halkın üzerinde de ciddi bir etkiye sahip olmuştur. Avrupalı sömürgeciler, köleliği de içeren sömürge faaliyetleri yaparak, yerli halkı kendi çıkarları doğrultusunda çalıştırmışlardır. Ayrıca, Avrupa'nın inanç sistemleri, gelenek ve sosyal yapılarını da bölgeye getirmişlerdir. Bunun sonucunda, yerli insanların kendilerine ait gelenekleri, kültürleri ve değerleri kaybolmuştur.

Avrupalıların Afrika'yı istilası, bölgenin bağımsızlık hareketlerine ilham veren bir faktör olmuştur. Günümüzde, Afrika hâlâ bağımsızlık mücadelesi veren ülkeler içeriyor. Ancak, bölgede yaşanan bu olumsuz etkilerin önlenmesi için çabalarını arttırmak gerekmektedir. Bunun için, bölge ülkelerinin kalkınması ve kendi kaynaklarını yönetmede daha fazla söz sahibi olması gerekmektedir.

Atlantic Köle Ticareti

Atlantic Köle Ticareti, tarihin en korkunç insan hakları ihlallerinden biridir. Afrika'dan köleleri çıkarıp, Amerika'ya götüren sistemin temel amacı, sömürgeciliğin ve köleliğin beslenebilmesiydi.

Bu ticarette, pek çok insan hayatını kaybetmiştir. Afrikalı insanlar köle olarak alınıp, cesur insanlar denizde ölmüşlerdir. Ancak bu olayların en ürkütücü kısmı, katledilmiş ve sonraki nesiller için umutsuzluk hislerine yol açan ailelerin sayısıdır. Köle tacirleri, tamamen insanlık dışı davranarak, kölelerin üzücü koşullarında hayatta kalma mücadelesi verdiği köle gemilerini birbirine bağlamışlar ve orada insanların canlı olarak yakılmalarına neden olmuşlardır.

Ticaretin insan hayatı üzerindeki etkisi sadece kölelikle sınırlı kalmadı. Afrika, büyük bir ekonomik ve kültürel yıkım yaşadı. Kölelerle birlikte, ülkelerinden pek çok sanat eseri, tarihî yer, dil ve bilgi de götürüldü. İlk başta, İslami bilimler de dahil olmak üzere, her tür bilgi, doğrudan Avrupalılara tercüme edildi. Afrika'nın gücü, özgürlüğü, sanatı ve imparatorlukları, Avrupa gücünü ve sömürgelerini besleyen bir kaynak haline geldi.

Bu acımasız ticaretin sonuçları günümüze kadar devam ediyor. Yapılan birçok araştırmada, Atlantik Köle Ticareti'nin ardından, Amerika'da köleliğe dayalı bir ekonomi oluşturulduğu ve bugüne kadar ilk nesilden itibaren ayrımcılık yaratıcı kavramlar geliştirildiği ortaya konulmuştur. Sömürgeciliğin, köleliğin ve kolonileştirme uygulamalarının, günümüzde hala var olan ırkçılığın kökenlerinden biri olduğunu unutmamak gerekmektedir.

Afrika'da Bağımsızlık Hareketleri

Afrika, tarihi boyunca birçok sömürgeci güç tarafından istila edilmiştir. Ancak, Afrikalı liderler, ülkelerinin bağımsızlığı için mücadele etmeye başladığında, Afrika'da bağımsızlık hareketleri de başlamıştır. Bu hareketler, Afrikalıların, sömürgecilerin vagyokluğu altında yaşamaktan kurtulmalarına ve kendi geleceklerini belirleme özgürlüğüne sahip olmalarına olanak tanımıştır.

Bununla birlikte, bağımsızlık hareketleri tam olarak kolay olmadı. Afrikalı liderler, sömürgeci güçlerin direnişine karşı mücadele ettikleri ve birçok engelle karşılaştıkları zorlu bir yolda ilerlemek zorunda kaldılar. Ancak, Afrikalı liderler cesaretleri, azimleri ve bağımsızlık için verdikleri mücadeleyle tarihe adlarını altın harflerle yazdırdılar.

Bu mücadelelerin sonunda, Afrika'da çok sayıda bağımsız ülke kuruldu ve Afrikalılar, kendi ülkelerinin geleceği hakkında söz sahibi olmaya başladılar. Bu bağımsızlık hareketleri, sadece Afrika kıtasında değil, dünya genelinde de önemli bir rol oynamıştır. Özgürlük, eşitlik ve adalet mücadelesi, insan hakları ihlallerine karşı verilmiş bir mücadeledir. Bu yüzden Afrika'daki bağımsızlık hareketleri, tarihin önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir.