Doğal seçilim ve biyolojik çeşitlilik, evrimin temel özelliklerindendir Bu süreç, canlı türlerinin çevre koşullarına göre evrimleşmesine yol açar Bu konuda detaylı bilgi için sitemizi ziyaret edin

Doğal seçilim ve biyolojik çeşitlilik, yaşamın devamlılığı ve ekosistemlerin işlevselliği açısından son derece önemlidir. Doğal seçilim, türlerin hayatta kalma ve üreme şanslarını artırabilmek için nesiller boyunca aktaracakları özellikleri kazanmalarını sağlayan bir süreçtir. Bu süreç sayesinde, türler daha uyumlu ve çeşitli hale gelerek çevreye uyum sağlayabilirler.

Biyolojik çeşitlilik ise, bir bölgede bulunan canlı türlerinin sayısı ve çeşitliliği ile ekosistemlerin işlevselliği ve dayanıklılığı dahil olmak üzere birçok faktörü kapsayan geniş bir kavramdır. Bölgesel çeşitlilik, belirli bir bölgede bulunan canlı türlerinin sayısı ve çeşitliliğini ifade ederken, ekosistem çeşitliliği ise, bir bölgede bulunan ekosistemlerin sayısı ve çeşitliliğini ifade eder. Genetik çeşitlilik ise, bir tür içindeki genetik çeşitliliği ifade eder ve türlerin adaptasyon yeteneklerini belirler.

Biyolojik çeşitliliğin korunması, doğal seçilimin sonuçlarına dahil olan türlerin yaşama şansının korunması ve ekosistemlerin işlevselliğinin korunması açısından son derece önemlidir. İnsan faaliyetleri, iklim değişikliği, habitat kaybı, kirlilik ve istilacı türler gibi birçok faktör biyolojik çeşitlilik kaybına neden olabilir. Bu nedenle, doğal çevrenin korunması ve biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilirliği açısından herkesin rolü ve sorumluluğu bulunmaktadır.

Doğal Seçilim Nedir?

Doğal seçilim, evrimin temel yapı taşlarından biridir. Bu süreç, türlerin hayatta kalmak, üremek ve genetik özelliklerini nesiller boyunca aktarmak için en uygun olanların hayatta kalmasını ve üremesini sağlar. Doğal seçilim, türler arasındaki rekabetle tetiklenir. Hayatta kalmak için uygun özelliklere sahip olan bireyler, yiyecek toplama, avlanma, barınma ve üreme konusunda daha başarılı olma şansına sahiptir.

Doğal seçilim, türlerin fiziksel ve davranışsal özellikleri ile ilgilidir. Genetik varyasyonlar, türler arasındaki farklılıkların oluşmasına neden olur ve bu farklılıklar, doğal seçilim sürecinde hayatta kalma şansını artırabilir ya da azaltabilir. Örneğin, bir türde daha uzun boylu bireylerin yiyecek kaynaklarına daha kolay erişimi veya daha çevik bireylerin avcılardan kaçma yeteneği diğerlerine göre daha yüksek olabilir.

Biyolojik Çeşitlilik Ne Anlama Gelir?

Biyolojik çeşitlilik, doğal dünya üzerindeki canlı türleri çeşitliliğini ifade eder. Bu türler, bitkiler, hayvanlar, bakteriler ve diğer canlı türleri gibi birçok farklı organizmaları kapsar. Biyolojik çeşitliliğin tanımı, bir bölgedeki canlı türlerinin sayısı ve çeşitliliği ile ekosistemlerin işlevselliği ve dayanıklılığı dahil olmak üzere birçok faktörü kapsayan geniş bir kavramdır.

Biyolojik çeşitlilik, birçok ekosistemin işlevselliğini sağlayan hayati bir faktördür. Örneğin, bölgedeki birçok farklı bitki türü, karbon döngüsüne katkıda bulunarak atmosferdeki karbondioksit oranlarını düzenler. Ayrıca, farklı hayvan türlerinin varlığı, ekosistemlerin güçlü ve dayanıklı hale gelmesine yardımcı olur.

Biyolojik çeşitlilik, birçok faktör tarafından etkilenir. İnsan faaliyetleri, iklim değişikliği, habitat kaybı, kirlilik ve istilacı türler gibi birçok faktör biyolojik çeşitlilik kaybına neden olabilir. Özellikle, ormanlık alanların tahrip edilmesi, kıyı alanlarının doldurulması ve yerel ekosistemlerin değiştirilmesi gibi habitat kaybı, biyolojik çeşitlilik üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir.

Biyolojik çeşitliliğin kaybı, doğal dünya üzerindeki birçok canlı türünün tehdit altında kalmasına neden olabilir. Bu tehdit, türlerin dengesiz bir şekilde azalmasına ve hatta yok olmasına yol açabilir. Bu nedenle, birçok ülke biyolojik çeşitliliğin korunması için önlemler almaktadır.

Genel olarak, biyolojik çeşitlilik, doğal dünya üzerindeki canlı türlerinin sayısını ve çeşitliliğini ifade eder. Bu çeşitlilik, ekosistemlerin işlevselliği ve dayanıklılığı için son derece önemlidir ve birçok etken tarafından etkilenebilir. Özellikle, habitat kaybı ve insan faaliyetleri biyolojik çeşitlilik kaybına neden olabilir; bu nedenle, biyolojik çeşitliliğin korunması, doğal dünya ve türler için hayati öneme sahiptir.

Bölgesel Çeşitlilik

Biyolojik çeşitliliğin ölçüsü olan bölgesel çeşitlilik, belirli bir bölgede bulunan canlı türlerinin sayısı ve çeşitliliğini ifade eder. Bu çeşitlilik, coğrafi ve jeolojik özellikler, iklim şartları, bitki örtüsü ve diğer çevresel faktörler tarafından etkilenir.

Bölgesel çeşitlilik, Türkiye gibi ülkelerde oldukça yüksek seviyelerde bulunabilir. Türkiye, Avrupa'nın en yüksek tür çeşitliliğine sahip ülkelerinden biridir ve 11 farklı biyocoğrafi bölgeyi kapsar. Bu farklı biyocoğrafi bölgeler, türlerin farklılara sahip olmasında ve bölgesel çeşitlilikte artışa neden olur.

• Türkiye'de bulunan nadir türlerin neredeyse yarısı endemiktir, bu da Türkiye'deki biyolojik çeşitliliğin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
• Farklı iklim, bitki örtüsü ve coğrafi özellikleri içeren Türkiye'de, bölgesel çeşitlilik değişebilir. Örneğin, Doğu Karadeniz Bölgesi'nin yüksek yağış ve yoğun orman örtüsü, tükürükçü kuşların (Chloris chloris) ve karabatak kuşlarının (Ixobrychus minutus) nesillerinin devam etmesine yardımcı olur.

Bölgesel çeşitlilik, habitatlar ve ekosistemler arasındaki bağlara dayanır ve bu nedenle ekosistem sağlığı için hayati önem taşır. Örneğin, belirli bir bölgedeki yeterli tür çeşitliliği, yabani hayvan ve bitki türlerinin diğer canlılarla bir arada yaşamasını sağlayarak, besin zincirinin doğal işleyişini korur.

Tür Zenginliği

Tür zenginliği, belirli bir bölgede bulunan farklı tür sayısının yüksekliğini ifade eder. Bu bölgedeki faunal zenginliği, bitki örtüsü, iklim ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir. Tür zenginliği, biyolojik çeşitliliğin önemli bir parçasıdır ve ekosistemin sağlıklı işleyişini destekler.

Bölgesel olarak, tür zenginliği, dünyanın her yerinde farklıdır. Örneğin, Amazon yağmur ormanları dünyanın en yüksek tür zenginliğine sahip bölgelerinden biridir. Burada, birçok farklı tür keşfedilmiştir ve hala keşfedilecek daha birçok tür mevcuttur. Tür zenginliği, bir ekosistemin sağlığı için hayati öneme sahip olan bir faktördür ve geniş bir biyolojik çeşitlilik sağlamak için korunmalıdır.

• Tür zenginliği, belirli bir bölgedeki farklı tür sayısının yüksekliğini ifade eder
• Bölgesel olarak dünyanın her yerinde farklıdır
• Amazon yağmur ormanları dünyanın en yüksek tür zenginliğine sahip bölgelerinden biridir
• Tür zenginliği ekosistemin sağlığı için hayati öneme sahiptir

Genetik Çeşitlilik

Genetik çeşitlilik, bir türün içindeki bireyler arasındaki genlerdeki farklılıkları ifade eder. Aynı tür içinde bile genetik çeşitlilik oldukça yüksek olabilir. Bu farklılıklar, türlerin değişen çevre koşullarına uyum sağlamalarını ve hayatta kalmalarını etkileyebilir. Farklı genotipler arasındaki farklılıklar, türlerin adaptasyon yeteneklerini belirleyebilir. Örneğin, bir türdeki belirli genetik özellikler, bölgedeki diğer türlerden daha çevik veya daha dayanıklı olmasına neden olabilir.

Genetik çeşitlilik, türlerin nesiller arasında devam etmesini sağlayan bir faktördür. Ayrıca, türlerin genetik çeşitliliği değiştiğinde, türler arası rekabet ve ayrışma da gözlemlenebilir. Daha fazla genetik çeşitliliğe sahip türler, diğer türlerle rekabet etmek için daha geniş bir araç kutusuyla donatılmış olabilir. Böylece, türler arasındaki popülasyon dengesi değişebilir ve yeni türler ortaya çıkabilir.

Genetik çeşitlilik, insan faaliyetleri nedeniyle tehdit altında olabilir. Biyoteknoloji ve tarımsal faaliyetler, genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO'lar) oluşturulmasına neden olabilir. Bu organizmalar, doğal populasyonlara zarar verebilir ve türlerin yok olması riskiyle karşı karşıya bırakabilir. İnsan faaliyetleri, habitat kaybı ve kirlilik gibi faktörler de genetik çeşitliliği olumsuz etkileyebilir.

Ekosistem Çeşitliliği

Ekosistem çeşitliliği, bir bölgede bulunan farklı ekosistemlerin çeşitliliğini ifade eder. Bölge içindeki farklı iklim koşulları, topoğrafik özellikler ve diğer faktörler, farklı ekosistemlerin varlığına neden olur. Bu ekosistemler, bitkilerden hayvanlara ve mikroorganizmalara kadar birçok farklı canlı türünü barındırır.

Bu ekosistemler, birbiriyle etkileşim içindedir ve birlikte çalışarak ekosistem hizmetleri sağlar. Bu hizmetler, su ve hava kalitesi gibi ekosistem fonksiyonlarına, ürünler ve kaynaklar gibi ekonomik faydalara, turizm ve rekreasyon gibi sosyal faydalara kadar birçok farklı şeyi içerebilir.

Bazı örnekler vermek gerekirse, tropikal bir orman ve çevresindeki nehir sistemi, farklı bitki türleri, kuş ve hayvan türleri, böcekler ve mikroorganizmalar da dahil olmak üzere çok büyük bir biyolojik çeşitlilik sağlar. Bu orman, iklimi düzenleme, su tutma ve karbon depolama gibi önemli ekosistem hizmetleri de sağlar. Bir kıyı şeridi ekosistemi ise plajlar, mercan kayalıkları, mangrov ormanları ve okyanusların birleşiminden oluşur. Bu ekosistemler, turizm, avcılık ve balıkçılık için önemli kaynaklar sağlar.

Ekosistem çevreleri, insan faaliyetleri nedeniyle giderek daha fazla tehdit altındadır. Habitat kaybı, kirlilik, iklim değişikliği ve istilacı türler, ekosistemleri bozarak biyolojik çeşitliliği azaltmaktadır. Bu nedenle, ekosistem koruma önlemleri almak, biyolojik çeşitliliğin korunması için hayati öneme sahiptir.

Doğal Seçilim ve Biyolojik Çeşitlilik Arasındaki İlişki

Doğal seçilim, türlerin hayatta kalabilmesi için en uygun özellikleri sergileyen bireylerin seçilmesini sağlayan bir evrimsel süreçtir. Bu süreç sonucunda, türler, yaşadıkları çevreye çok daha uyumlu hale gelirler. Bu da daha çeşitli türlerin ortaya çıkmasına neden olur.

Biyolojik çeşitlilik ve doğal seçilim arasındaki ilişki, türlerin yaşamaları ve sürdürülebilirliği açısından son derece önemlidir. Doğal seçilim sonucu, türlerin adaptasyon yetenekleri artar. Bu sayede, türler, değişen çevre koşullarına uyum sağlar ve hayatta kalma şansını arttırır. Bu da biyolojik çeşitliliği arttırır.

Örneğin, bir bölgedeki farklı bitki türleri, aynı anda farklı koşullara adapte olabilir. Bazı bitki türleri kuru ortamlarda daha iyi yaşarken, bazıları nemli ortamlarda daha iyi performans gösterebilir. Bu şekilde, doğal seçilim sonucunda daha çeşitli bitki türlerinin varlığı gözlemlenebilir.

Doğal seçilim aynı zamanda, türler arasında rekabeti de tetikler. Rekabet sonucunda, daha güçlü olanlar hayatta kalırken, daha zayıf olanlar yok olur. Bu sayede, türler arasında bir denge sağlanır ve farklı türlerin bir arada yaşaması mümkün olur. Bu da biyolojik çeşitliliği arttırır ve ekosistemin sağlıklı bir şekilde işlev görmesine yardımcı olur.

Adaptasyon Yeteneği

Doğal seçilim ile türler, çevrelerine uyum sağlamak için gerekli özelliklere sahip olurlar. Bu özellikler, genetik mutasyonlarla oluşabilir veya popülasyon içinde zaten mevcut olan varyasyonlar arasında seçilerek gelişebilir. Bunun sonucunda adaptasyon yeteneği ortaya çıkar ve türler, değişen çevre koşullarına uyum sağlayarak hayatta kalmalarını sağlarlar.

Örneğin, bir türün yaşam alanındaki su kaynakları yok olabilir veya değişebilir. Canlıların hayatta kalmak için ihtiyaç duyduğu su kaynakları değiştiğinde, adaptasyon yeteneği sayesinde, çeşitli türler, hayatta kalabilmek için farklı yollar bulabilirler. Bu seçilim, bazı türlerin su kaynaklarının değiştiği yeni koşullara uyum sağlamalarına imkan tanırken, diğer türler ise yok olabilir.

Adaptasyon yeteneği, türlerin yaşam sürelerini uzatabileceği gibi, yeni türlerin evrimleşmesine de yol açabilir. Farklı türler, belirli çevre koşullarına daha iyi uyum sağlamaları için farklı yollar geliştirebilirler. Böylece, doğal seçilim tarafından seçilerek, popülasyonlar arasında farklı özellikler gelişebilir ve yeni türler evrimleşebilir.

Adaptasyon yeteneği, türler için hayati bir önem taşır. Değişen çevre koşullarına uyum sağlayan türler, hayatta kalmak için daha iyi bir şansa sahip olurken, uyum sağlayamayan türler ise yok olabilir. Bu nedenle, biyolojik çeşitlilik ve türlerin korunması açısından, adaptasyon yeteneğinin önemi büyüktür.

Biyolojik Çeşitliliğin Korunması

Biyolojik çeşitlilik, doğal seçilimin sonucu olarak ortaya çıkan çeşitliliklerin korunması için önemlidir. Bu çeşitlilik, birçok ekosistemin işlevselliğini ve dayanıklılığını sağlar. Biyolojik çeşitliliğin korunması, türlerin çeşitliliği sayesinde bir bölgede yaşayan canlıların hayatta kalma şansını arttırır.

Doğal seçilim sonucu, farklı türlerin ortaya çıkması ve bu türlerin özelliklerinin birleşmesiyle ortak bir ekosistem oluşur. Bu ekosistemin belli bir dengesi vardır ve belli bir canlı türünün kaybolması, ekosistemin işlevselliğini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle biyolojik çeşitlilik kaybının engellenmesi önemlidir.

Biyolojik çeşitliliğin korunması için birçok faaliyet yapılabilir. Bunlar arasında koruma alanlarının oluşturulması, türlerin korunması, habitat kaybının önlenmesi, istilacı türlerin kontrol altına alınması, ormanlık alanların yeniden ağaçlandırılması gibi faaliyetler yer alır.

Bunun yanı sıra, biyolojik çeşitliliğin önemi toplumun bilincine kazandırılmalıdır. Toplumun doğal kaynakları kullanırken, bu kaynakları korumanın önemini anlaması gerekmektedir. Eğitim kampanyaları, toplumu doğal kaynakları korumaya yönelik hareketlere teşvik edebilir.

Biyolojik çeşitliliğin korunması, doğal seçilim sonucu oluşan çeşitliliğin devamlılığı ve ekosistemlerin işlevselliğinin devamı açısından çok önemlidir. Bu nedenle, biyolojik çeşitlilik kaybını önlemek için çeşitli faaliyetler gerçekleştirilmeli ve toplum bu konuda bilinçlendirilmelidir.

Biyolojik Çeşitlilik Kaybının Nedenleri

Biyolojik çeşitlilik kaybı, günümüzde en önemli çevre sorunlarından biridir. Birçok faktör, biyolojik çeşitliliği azaltabilir veya yok edebilir. İnsan faaliyetleri, iklim değişikliği, habitat kaybı, kirlilik ve istilacı türler gibi faktörlerden kaynaklanan biyolojik çeşitlilik kaybı, tüm dünyada etkilerini ciddi şekilde hissettirmektedir.

İnsan faaliyetleri, biyolojik çeşitlilik kaybına neden olan ana faktörlerden biridir. Ormanların tahrip edilmesi, kıyı alanlarının doldurulması, yerel ekosistemlerin değiştirilmesi gibi birçok insan faaliyeti, türlerin habitatlarını tahrip eder ve biyolojik çeşitlilik azalır. İklim değişikliği de biyolojik çeşitlilik kaybına neden olan önemli bir faktördür. Artan sıcaklık, deniz seviyesindeki yükselme, su kaynaklarının değişimi, yangınlar ve seller gibi iklim değişiklikleri, biyolojik çeşitliliği olumsuz etkiler.

Kirlilik, diğer bir biyolojik çeşitlilik kaybı faktörüdür. Kirlilik, habitatların tahrip edilmesine ve türlere zarar veren kimyasalların yayılmasına neden olabilir. İstilacı türler de biyolojik çeşitliliği azaltan bir diğer faktördür. İstilacı türler, yerli türlerin yaşama alanlarını ele geçirerek, bölgedeki biyolojik çeşitliliği azaltabilir. Biyolojik çeşitlilik kaybının diğer etkenleri arasında tarımsal üretim, nüfus artışı ve sanayileşme de yer almaktadır.

İnsan Faaliyetleri ve Habitat Kaybı

İnsan faaliyetleri, doğal çevrenin tahribine ve biyolojik çeşitlilik kaybına neden olabilir. Bunun ana sebeplerinden biri, ormanlık alanların tahrip edilmesi ve yerine tarım arazileri veya endüstriyel alanlar inşa edilmesidir. Bu durum, birçok canlı türünün doğal yaşam alanlarının kaybına ve nesillerinin tehlikeye girmesine neden olabilir.

Buna ek olarak, kıyı alanlarının doldurulması da habitat kaybına neden olabilir. Kıyı bölgeleri, sadece birçok denizaltı türünün yaşam alanıdır, aynı zamanda birçok kuş, memeli ve diğer canlı türlerinin de beslenme ve üreme alanıdır. Kıyıların doldurulması, bu türlerin yaşama şansını azaltarak biyolojik çeşitliliği olumsuz etkiler.

Yerel ekosistemlerin değiştirilmesi de habitat kaybına neden olabilir. Bu, yapay su kaynaklarının kurulması, endüstriyel atıkların bırakılması ve farklı bitki türlerinin ekilmesi gibi farklı faaliyetleri içerebilir. Bu durum, yerli canlı türlerinin yaşama şansını azaltarak ekosistemlerin işlevselliğini ve biyolojik çeşitliliği olumsuz etkileyebilir.

İnsan faaliyetlerinin biyolojik çeşitlilik üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmek için, çevre dostu uygulamalar benimsemek ve doğal kaynakları sürdürülebilir bir şekilde kullanmak son derece önemlidir. Bireyler, işletmeler ve hükümetlerin bu soruna karşı ortak bir çözüm yolu bulması gerekmektedir.

İklim Değişikliği

İklim değişikliği, artan sıcaklık, deniz seviyesindeki yükselme ve su kaynaklarındaki değişiklikler gibi birçok faktörle biyolojik çeşitliliği olumsuz etkiler. Artan sıcaklık, türlerin yaşam alanlarındaki sıcaklık toleranslarını aşabileceği anlamına gelir ve dolayısıyla bu türlerin yok olmasına neden olabilir.

Deniz seviyesindeki yükselme, kıyı habitatlarındaki türleri ve bu habitatlara bağlı olan diğer türleri tehdit eder ve bu da biyolojik çeşitliliğin azalmasına neden olur. Su kaynaklarındaki değişiklikler, sucul organizmaların yaşam alanlarını değiştirir ve bu türlerin yok olmasına neden olabilir.

İklim değişikliği, geniş ölçekte türlerin göç hareketlerine ve dağılımına neden olabilir. Böyle bir durumda, türlerin adaptasyon yetenekleri zorlanır ve çeşitlilik azalır. Ekolojik süreçlerin bozulması aynı zamanda mevcut türlerin değişimine yol açarak yeni türlerin ortaya çıkmasını zorlaştırır.

Birçok türün yaşamı, iklim faktörlerine bağlıdır. İklim değişikliklerinin olumsuz etkisi, söz konusu türler için yıkıcı sonuçlara neden olabilir ve sadece yerel değil, aynı zamanda geniş ölçekte de biyolojik çeşitlilik üzerinde etkili olabilir.

Kirlilik ve İstilacı Türler

Kirlilik, habitatların tahrip edilmesine ve türlere zarar veren kimyasalların yayılmasına neden olabilir. Fabrikalardan, araçlardan, tarım ilaçlarından ve diğer insan faaliyetlerinden kaynaklanan kirlilik, su kaynaklarının kirlenmesine, havanın kirli olmasına ve toprağın verimliliğinin azalmasına neden olabilir. Bu faktörler habitatın tahrip olmasına ve türlerin yok olmasına sebep olabilir.

İstilacı türler de bölgedeki biyolojik çeşitliliği azaltabilir. Genellikle insanlar tarafından fark edilmeden ya da doğru şekilde kontrol edilmediğinde, yerli türlerin yaşama alanlarını ele geçirirler ve onların popülasyonunu azaltıp, hatta yok ederler. Bu türler, avlanma, yemek, insanlarla beraber taşınma ya da ekonomik nedenlerle bölgeye getirilebilirler.

Özellikle örnek vermek gerekirse, Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada, İstanbul'daki bazı göllerdeki su bitkilerinin yapısını değiştiren su üstü bitkisi Salvinia molesta ve bu bitkiye beslenen diğer organizmalarının etkileri incelenmiştir. Bunun yanı sıra, İstanbul'daki bazı kıyı bölgelerinde sıçan türleri gibi istilacı türlerin özellikle yerli kuş türleri üzerinde yoğun bir etkisi olduğu görülmüştür. Bu örnekler insan faaliyetlerinin biyolojik çeşitliliğe nasıl zarar verebileceğini göstermektedir.

Kirlilik ve istilacı türler, biyolojik çeşitliliğin devamını tehdit ederler. Bu yüzden, bu faktörlerin kontrol edilmesi ve biyolojik çeşitliliğin korunması adına ilgili tarafların ortak çalışmaları gerekmektedir.

Sonuç

Doğal seçilim ve biyolojik çeşitlilik, yaşamın devamlılığı ve türlerin sürdürülebilirliği açısından son derece önemlidir. Her bir tür, ekosistemlerin bir parçasıdır ve ekosistemlerdeki tüm türler birbirleriyle doğrudan veya dolaylı olarak etkileşim halindedir. Bu nedenle, biyolojik çeşitliliğin korunması, ekosistemlerin işlevselliği ve insan faaliyetleri nedeniyle kaybolma riski altındaki türlerin yaşama şansını korumak için hayati öneme sahiptir.

Bu koruma, tüm dünya için son derece önemli bir konudur. Dünya genelinde birçok tür kaybolmuş veya kaybolma riski altındadır. Bu türlerin küçük bir kısmı keşfedilmemiş veya tanımlanmamış olabilir, ancak her bir türün kaybı, ekosisteme ve tüm dünyaya büyük bir zarar verebilir. Bu nedenle, biyolojik çeşitliliğin korunması, insan faaliyetleri nedeniyle kaybolma riski altındaki türleri koruyarak ve ekosistemlerin işlevselliğini sürdürerek hükümetler ve bireyler tarafından öncelikli bir konu olarak ele alınmalıdır.

Çevre koruma projeleri, koruma kanunları ve biyolojik çeşitliliğin korunması için diğer çabalara katılmak için pek çok fırsat vardır. Bireyler, yerel topluluklar, şirketler ve hükümetler gibi farklı birçok paydaş, biyolojik çeşitliliği korumak için kendi ölçeğinde aksiyon alabilirler. Bu çabaları ortaya koymak, tür kaybını azaltabilir ve biyolojik çeşitliliği koruyarak ekosistemlerin işlevselliğini sürdürmek için önemli bir adım olacaktır.