Dünya politikası Soğuk Savaş sonrasında önemli değişimler yaşadı. Bu değişimler uluslararası iş birliği, güvenliği ve ekonomik ilişkileri etkiledi. Soğuk Savaş'ın sona ermesi ile birlikte, yeni oyuncular ve yeni fikirler sahneye çıktı. Değişimlerin küresel seviyede nasıl ortaya çıktığını keşfedin.
Dünya politikası, Soğuk Savaş dönemi sonrasında önemli değişiklikler geçirdi. Bu savaş, Rusya ve ABD arasında uzun yıllar boyunca süren bir nükleer tehdit dönemiydi. Ancak Soğuk Savaş sonrasında, küresel güç dengesi değişti ve ABD'nin tek süper güç olarak kalması sona erdi.
Bu değişimle birlikte, bölgesel politikaların yaygınlaşması gözlemlendi. Bölgesel bütünleşme, blokların oluşumu gibi politikalar ortaya çıktı. Örneğin, Avrupa Birliği (AB) Soğuk Savaş sonrası dönemde yükseldi. BRICS ülkeleri ise, güçlü ekonomileriyle birlikte bölgesel ve küresel politikada etkili bir güç haline geldi. Brezilya, bölgesel liderliğiyle birlikte küresel ekonomi ve politikada önemli bir konumda yer aldı. Rusya ise, politikada yeniden yükselişe geçti ve bölgesel konumunu korumaya devam ediyor.
Ayrıca, Ortadoğu'da yaşanan son gelişmeler de, bölgesel güç mücadeleleri ve etkileri açısından önemliydi. Bunun yanı sıra, küresel ticaret ve ekonomik bağlantıların artması ile birlikte küresel politikaların yapısı da değişti. ABD'nin küresel liderliği sorgulanırken, Çin'in yükselişiyle birlikte küresel rekabet arttı ve politikada güçlü bir konuma yerleşti.
Uluslararası işbirliği ve diyalogun ise, ikili ilişkilerin ötesinde önemi vurgulanmaya başlandı. Bununla birlikte, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kurumların küresel politikadaki rolü ve mevcut sorunlar da önemli konular arasında yer alıyor.
Soğuk Savaş sonrası politikalar, dünya çapında etkiler yaratmaya devam ediyor. Bu nedenle, politikaları anlamak ve takip etmek, küresel yaşamı anlamak adına önemli bir faktördür.
Küresel Güç Dengesi
Soğuk Savaş sonrası dönemde küresel güç dengesi arasında önemli değişiklikler yaşandı. ABD'nin tek süper güç olarak kalmadığı bu dönemde, dünya sahnesindeki diğer güçler de kendilerini göstermeye başladı. Bu değişim, güçler arasındaki dengeyi de etkiledi. Özellikle Rusya, Çin, Hindistan, Avrupa Birliği gibi aktörlerin güçlerini artırması ve dünya sahnesindeki etkileri artması, ABD ile diğer ülkeler arasında güç dengesini değiştirdi.
Bununla birlikte, özellikle ABD'nin küresel liderliği sorgulanmaya başlandı. Kendisiyle rekabet edebilecek aktörlerin ortaya çıkması ve küresel politikada söz sahibi olmaları, ABD'nin liderliğinin tehdit altında olmasına yol açtı. Son yıllarda ABD'nin yeni politikaları şekillenirken, dünya sahnesindeki güç dengesi de bu politikaların etkisiyle değişmeye devam ediyor.
Bu değişimler, ekonomik ve ticari ilişkileri de etkiliyor. Özellikle Çin'in yükselişi ve ardından BRICS ülkeleri olarak adlandırılan ekonomik güçlerin küresel politikada söz sahibi olması, küresel ticaret ve ekonomik ilişkilerin yapısını da değiştirdi. Bu değişimlerin sonuçları henüz tam anlamıyla ortaya çıkmamış olsa da, dünya sahnesindeki aktörler arasındaki güç dengesi giderek değişmeye devam ediyor.
Bölgesel Politikalar
Soğuk Savaş sonrası dünya politikasında birçok yenilik ve değişim yaşandı. Bu değişimlerden biri de bölgesel politikalarda görüldü. Bölgesel bütünleşme, blokların oluşumu gibi yeni politikalar yaygınlaşmaya başladı. Bu politikalar sayesinde birçok ülke kendi bölgesindeki diğer ülkelerle daha güçlü ve etkili bir şekilde ilişki kurabildi.
Avrupa Birliği (AB) bölgesel politikalarda örnek bir model olarak karşımıza çıkıyor. Soğuk Savaş sonrası AB'nin yükselişi ve bugünkü yerleşimi bölgesel politikalar açısından oldukça önemli bir örnek teşkil ediyor. Ayrıca birçok bölgede güçlü ekonomilere sahip ülkelerin bir araya gelerek oluşturduğu blokların oluşumu söz konusu. BRICS ülkeleri bu bloklardan biri olarak öne çıkıyor.
Bölgesel politikaların etkisini hissettiği bir diğer bölge ise Ortadoğu. Yaşanan son gelişmeler ve bölgesel güç mücadeleleri bölgedeki politikaların şekillenmesine etki ediyor.
Bölgesel politikaların yükselişi ile birlikte uluslararası işbirliğinin önemi de arttı. İkili ilişkilerin ötesinde uluslararası kurumların rolü de bu işbirliğinde oldukça önemli bir yer tutuyor. Ancak mevcut sorunlar ve tartışmalar bu kurumların işlevselliğini de zayıflatabiliyor.
Bölgesel politikalarının yaygınlaşmasıyla birlikte uluslararası politikalarda da değişiklikler yaşandı. Küresel ticaret ve ekonomik bağlantıların artmasıyla birlikte küresel politikalardaki yapı da değişime uğradı. Amerika Birleşik Devletleri'nin liderliğinin sorgulanması ve Çin'in yükselişi küresel rekabetin artmasına neden oldu ve bu ülkelerin politikadaki rolleri değişti.
Bölgesel politikaların hayata geçirilmesi birçok ülke için yeni fırsatlar oluştururken, uluslararası alanda işbirliği ve diyalog da oldukça önemlidir. Ancak bu politikaların işlevselliği, ülkelerin politik tercihleri ve değişen yapılar nedeniyle sürekli tartışılır bir konu olarak karşımıza çıkıyor.
Avrupa Birliği
Soğuk Savaş sonrası, Avrupa Birliği'nin yükselişi hız kazandı. 1993 yılında Maastricht Antlaşması ve ardından Lizbon Antlaşması ile yapılan değişikliklerle, Avrupa Birliği'ne dönüşüm yaşandı. Avrupa Birliği, tek bir pazar, insan hakları, ortak dış politika gibi alanlarda işbirliği yapan ve üye devletler arasında ekonomik, sosyal, siyasi entegrasyonu hedefleyen bir oluşumdur.
Avrupa Birliği’nin en önemli sorunlarından biri, üye devletler arasındaki siyasi ve ekonomik eşitsizliklerdir. Bu nedenle, Avrupa Birliği'nin bütçe yönetimi, üye devletler arasında adil dağılım politikaları üzerine odaklanmıştır. Ayrıca, Avrupa Birliği ülkeleri, ortak para birimi olan Euro'ya geçiş yaptı.
Avrupa Birliği, diğer uluslararası örgütlerle de işbirliği yapmaktadır. Bunlar arasında, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi yer almaktadır. Ayrıca Avrupa Birliği, üye devletlerine hukuki ve siyasi yardım sağlamak amacıyla Avrupa Adalet Divanı'nı kurmuştur.
İşbirliğinin artmasıyla birlikte, Avrupa Birliği ülkeleri arasındaki sınır engelleri de kalktı. İnsanların serbest dolaşımı, üye devletler arasında işbirliğini güçlendirdi. Son yıllarda, Avrupa Birliği'nin sığınmacı krizi ile başa çıkmakta zorlandığı görülmüştür. Ancak, bu durum Avrupa Birliği'nin daha güçlü bir birlik oluşturma isteğini artırmıştır.
BRICS Ülkeleri
BRICS ülkeleri, ekonomik büyüklükleri ve potansiyelleriyle uluslararası politikada giderek önem kazanmaktadır. BRICS; Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'yı içerir. Bu ülkelerin tamamı, küresel ekonomide en büyük ekonomilerin başında gelmektedirler. Toplam nüfusları 3 milyardan fazla olan BRICS ülkelerinin, küresel güç dengeleri açısından önemi oldukça büyüktür.
- Brezilya; Bölgesinde lider olarak öne çıkarken, küresel ekonomideki yeri de oldukça önemlidir. Brezilya, diğer BRICS ülkelerinden daha fazla bölgesel öncülük etmektedir.
- Rusya; Soğuk Savaş sonrasında başlattığı yenilikçi politikalarla, küresel düzeyde etkin bir konuma gelmiştir. Enerji kaynakları ve silah sanayisi gibi alanlardaki gücüyle, küresel politikada belirleyici bir role sahiptir.
- Hindistan; Hızlı ekonomik büyümesiyle, diğer BRICS ülkeleri arasında önemli bir oyuncu olmuştur. Hindistan, güçlü bir demokrasi ve büyük bir potansiyele sahip nüfusuyla bölgesinde de dikkat çekmektedir.
- Çin; Dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olan Çin, en büyük nüfusa sahip BRICS ülkesidir. Son yıllarda gerçekleştirdiği yenilikçi adımlarla, tüm dünyada bir referans haline gelmiştir.
- Güney Afrika; BRICS içinde en az gelişmiş ülke olmakla birlikte, Afrika kıtasındaki liderliğini sürdürmektedir. Zengin doğal kaynaklara sahip olması, küresel ekonomideki etkin rolünü arttırmaktadır.
BRICS ülkelerinin, küresel politikada giderek artan bir rol oynadığı açıktır. Büyük nüfusları, güçlü ekonomik yapıları ve enerji kaynakları, bu ülkeleri dünya politikaları üzerinde belirleyici bir güç haline getirmektedir. BRICS ülkeleri arasındaki işbirliği ve bölgesel politikalar da, küresel politikada yeni bir dönemin başladığını göstermektedir. Bu ülkeler arasındaki ilişkilerin yakınlaşması, uluslararası politikadaki güç dengesini değiştirebilecek bir gelişme olarak görülebilir.
Brezilya
Brezilya, Latin Amerika'nın en büyük ekonomik güçlerinden biri olarak bölgesel liderliğini korumaktadır. Ekonomik açıdan, ülke endüstriyel sektöre yönelik sanayileşme programları ile önemli bir yere sahiptir. Bunun yanı sıra tarım sektöründe de dünya liderlerinden biri olarak kabul edilir. Tüm bu faktörler Brezilya'yı küresel ekonomide önemli bir yere taşımaktadır.
Brezilya'nın uluslararası politikadaki yeri de önemlidir. Güçlü ekonomisi, ülkeyi Latin Amerika'nın lideri olarak konumlandırırken, aynı zamanda küresel politikada da etkili olmasını sağlamaktadır. Brezilya, özellikle de çevresindeki ülkeler için bir model oluşturarak bölgesel bütünleşme politikalarının gelişmesine yardımcı olmaktadır.
Brezilya'nın küresel politikadaki yeri, özellikle de G20 gibi önemli uluslararası platformlardaki üyeliği ile daha da güçlenmiştir. Bu sayede ülke, küresel ekonomik politikalara doğrudan etki edebilme imkanına sahiptir. Brezilya, ayrıca Güney Amerika ülkeleri arasında gayri resmi bir lider olarak konumlanmıştır. Bu sayede, Latin Amerika'daki politik dengeleri değiştirebilecek bir güce sahiptir.
| Brezilya'nın Politik Konumu |
|---|
| Bölgesel liderlik |
| Küresel ekonomik etki |
| Bölgesel bütünleşme politikalarına örnek |
| G20 üyesi, küresel ekonomik politikalara doğrudan etki edebilme imkanı |
| Latin Amerika'daki politik dengeleri değiştirebilecek bir güce sahip |
Rusya
Soğuk Savaş sonrasında Rusya'nın politikada yeniden yükselişi oldukça dikkat çekicidir. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından, Rusya'nın ekonomik, siyasi ve toplumsal açıdan zor bir dönem geçirdiği bilinmektedir. Ancak Rusya, 2000'li yılların başından itibaren Putin liderliğinde hızlı bir şekilde toparlanmaya başladı. Yeni politikalarla Rusya, yeniden bölgesel ve küresel arenada etkin bir oyuncu haline geldi.
Rusya'nın bölgesel konumu da son yıllarda değişim gösterdi. Özellikle Ukrayna kriziyle birlikte Rusya, Doğu Avrupa'da daha etkin bir rol oynamaya başladı. Bölgesel güç olarak tanındı ve buna bağlı olarak yeni bölgesel politikalar geliştirdi.
| Rusya'nın Bölgesel Politikaları | Açıklama |
|---|---|
| Kırım'ın İşgali | Rusya, 2014 yılında Kırım'ı işgal etti ve buna bağlı olarak bölgesel güç olarak güçlendi. |
| Suriye Savaşı | Rusya, Suriye'de rejimin yanında yer alarak bölgesel gücünü arttıran bir politika izledi. |
| Doğu Avrupa | Rusya, Ukrayna kriziyle birlikte Doğu Avrupa'da güçlü bir politika sergiledi ve bölgesel politikalarını genişletti. |
Rusya'nın küresel politikada yeniden yükselişi ise, özellikle ABD ile yaşadığı gergin süreçle birlikte hız kazandı. Rusya, ABD'nin küresel liderliğini tehdit eden bir güç olarak görülmeye başlandı ve bu durum da Rusya'nın küresel politikadaki rolünü daha da önemli hale getirdi.
Ayrıca Rusya'nın, dünya enerji piyasasındaki güçlü konumu da küresel politikadaki rolünü arttıran etmenlerdendir. Özellikle Ukrayna krizi sırasında yaşanan doğal gaz kriziyle birlikte Rusya'nın enerji piyasasındaki gücü daha da arttı.
Ortadoğu Politikası
Ortadoğu, son yıllarda karışıklıkların yaşandığı bir bölge olarak öne çıkmaktadır. Bölgede yaşanan savaşlar, çatışmalar, terör saldırıları ve siyasi krizler dünya siyasetini etkilemektedir. Bölgenin enerji kaynaklarına sahip olması, coğrafi konumu ve stratejik önemi nedeniyle dünya güçleri açısından oldukça önemlidir.
Suriye'deki iç savaş, Irak'ın işgali, İran'ın nükleer programı, Yemen'deki çatışmalar, Katar'ın ablukaya alınması gibi son yıllarda yaşanan gelişmeler bölgedeki güç mücadelelerini arttırmıştır. Suriye'deki iç savaşta Rusya ve İran, Esad rejimine destek verirken, ABD ve Türkiye muhaliflerin yanında yer almaktadır.
Ortadoğu'da yaşanan siyasi krizlerin yanı sıra terör örgütlerinin bölgede yayılması, güvenlik sorunlarını da beraberinde getirmiştir. IŞİD'in etkisi altında bulunan bölgelerde yaşanan savaşlar, terör saldırıları ve kaos, birçok ülkenin güvenliği için tehdit oluşturmaktadır.
Bölgedeki güç mücadeleleri ve siyasi krizlerin sona ermesi için uluslararası işbirliği şarttır. Bölgedeki ülkelerin diyalog kurarak sorunları çözmesi ve barışçıl bir çözüm bulunması gerekmektedir. Ayrıca, Müslüman dünyası için de çok önemli olan bu bölgedeki krizlerin çözülmesi, tüm İslam ülkelerinin barış ve istikrarına katkı sağlayacaktır.
Küresel İlişkilerin Değişimi
Küreselleşme süreci, dünya üzerindeki ülkelerin birbirleriyle olan ticari ilişkilerini artırdı. Bunun sonucunda, küresel ekonomik bağlantıların artmasıyla birlikte küresel politikaların da yapısı değişti. Özellikle son yıllarda ABD liderliğindeki küresel sistemin değişimiyle birlikte, yeni politik aktörler ortaya çıktı.
Ekonomik olarak hızla yükselen ve global ticari sisteme entegre olan Çin, küresel bilgi ve para akışında önemli bir aktör haline geldi. Aynı şekilde Hindistan, Brezilya, Rusya, Güney Afrika gibi güçlü ekonomilere sahip ülkeler de küresel politikalar üzerinde daha fazla söz sahibi hale geldi. Özellikle bu ülkelerin oluşturduğu BRICS bloku, küresel ticaretin yaklaşık %25'ini gerçekleştiriyor ve küresel politikaları etkileyen bir güç haline geldi.
ABD'nin liderliğinin sorgulanmasıyla birlikte, küresel politikaların yapısı da sağlam temel üzerinde oturmayı sürdüremedi. Özellikle artan milliyetçilik eğilimleri, Brexit gibi süreçler ve uluslararası ticaret anlaşmalarındaki anlaşmazlıklar küresel politikaların değişmesine yol açtı. Ayrıca, bugünün dünyasında, herhangi bir ülkenin, tarihte olduğu gibi tek başına küresel politikaları belirleyebilmesi pek mümkün değil.
Bununla birlikte, küresel işbirliği ve diyalog en önemli unsurlardan biri olarak öne çıkıyor. Uluslararası kurumların yanı sıra ülkeler arası ikili ilişkiler de küresel politikaların belirlenmesinde büyük önem taşıyor. Bu noktada, ülkeler arası diyalog ve işbirliğinin önemine dikkat çekmek, dünya politikalarının geleceği için önemli bir adım olarak görülüyor.
Amerika Birleşik Devletleri
Son yıllarda Amerika Birleşik Devletleri'nin küresel liderliği tartışılmaz bir şekilde sorgulanmaya başlandı. Özellikle Donald Trump dönemiyle birlikte Amerika'nın uluslararası alandaki itibarı ve güvenilirliği önemli ölçüde zedelendi. Bu süreçte Amerika, özellikle Asya'da yükselişte olan Çin'in giderek artan etkisine karşı yeni politikalar geliştiriyor.
Amerika Birleşik Devletleri'nin yeni dönemdeki politikaları arasında özellikle Çin ile yaşanan ticaret savaşları, İran'ın nükleer programına karşı yaptırım politikaları ve Kuzey Kore ile yapılan görüşmeler öne çıkıyor. Ayrıca, NATO üyesi ülkelerin Amerika'ya karşı yeterli oranda maddi katkı sağlaması konusu da sürekli gündemde tutuluyor.
ABD'nin küresel liderliğinin sorgulanması ve yeni politikalarının şekillenmesi ise sadece ülke içinde değil, tüm dünyada önemli etkiler doğuruyor. Özellikle Avrupa ülkeleri, Rusya'nın yayılmacı politikalarından korunmak için Amerika'nın desteğine ihtiyaç duyuyor.
Çin
Çin son yıllarda, ekonomik olarak hızlı bir şekilde yükselmekte ve güçlü bir küresel aktör haline gelmektedir. Bu yükselişin bir sonucu olarak, Çin siyasi olarak da daha fazla etkileme gücüne sahip olmaktadır.
Çin, küresel politikada giderek daha fazla bir rol oynamaktadır. Diğer ülkelerle olan ikili ilişkileri, uluslararası ticaret ve ekonomi gibi konularda da etkin bir şekilde yer almaktadır. Özellikle, ABD ile olan rekabeti son yıllarda daha da artmıştır. Bu nedenle, Çin'in politikadaki yeri de değişmektedir.
Bu küresel rekabetin bir sonucu olarak, diğer ülkeler de Çin ile ilişkilerini yeniden düzenlemektedirler. Bazı ülkeler, Çin'e ihracatlarını artırmak için ticari anlaşmalar yaparken, diğerleri ise riskler nedeniyle Çin ile olan ticaretlerini sınırlandırmaktadırlar.
Ayrıca, Çin askeri gücünü ve savunma harcamalarını da artırmaktadır. Bu da, siyasi etkisinin yanı sıra askeri etkisini de artırmaktadır. Bununla birlikte, Çin, diğer ülkelerin endişelerine rağmen barışçıl bir politika izlemeye devam ettiklerini açıklamaktadır.
| Konu | Özet |
|---|---|
| Ekonomi | Çin, ekonomik olarak hızlı bir şekilde yükselen ve dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olan bir ülke haline gelmiştir. |
| Askeri | Çin'in askeri gücü son yıllarda artmaktadır ve savunma harcamaları giderek yükselmektedir. |
| Politika | Çin, giderek daha fazla bir küresel aktör olarak siyasi alanda da etkin bir şekilde yer almaya başlamıştır. |
- Çin'in yükselişi ve güçlenmesi ile birlikte, diğer ülkelerle olan ilişkileri yeniden şekillendirmektedir.
- Çin'in askeri gücü ve savunma harcamaları artarken, bunun doğurduğu endişeler de artarak devam etmektedir.
- Çin, barışçıl bir politika izlemeye devam ettiğini açıklamıştır.
Uluslararası İşbirliği
Dünya politikası Soğuk Savaş sonrasında önemli değişimler yaşadı. Bu değişimlerden biri, uluslararası işbirliği ve diyalogun öneminin artmasıdır. İkili ilişkilerin ötesinde ülkelerin uluslararası arenada bir araya gelerek ortak sorunların çözümüne yönelik adımlar atmaları, küresel barışı korumak adına büyük önem taşımaktadır.
Uluslararası işbirliği, ülkelerin ekonomik, sosyal, siyasi ve güvenlik gibi konularda ortak bir paydada buluşmasıdır. Bu işbirliği, ülkelerin ortak hareket etmesi sayesinde küresel konularda daha etkili bir şekilde mücadele edilmesine olanak sağlar. Özellikle günümüzde küresel sorunlar artık tek bir ülkenin çözebileceği boyutlarda olmadığı için uluslararası işbirliği artık olduğundan daha fazla önem kazanmıştır.
Bu bakımdan, uluslararası kurumlar, ülkeler ve sivil toplum örgütleri arasındaki işbirliği ve diyalog büyük bir önem taşımaktadır. İkili ilişkilerin ötesinde ülkelerin bir araya gelerek ortak bir paydada buluşması, hem küresel barışın korunması hem de küresel ekonomik kalkınmanın sağlanması açısından büyük bir önem taşır. Ancak, uluslararası işbirliği ve diyalogun başarılı bir şekilde yürütülebilmesi için öncelikle ülkelerin birbirlerine karşı saygı ve anlayış içinde yaklaşması gerekmektedir.
Birleşmiş Milletler
Birleşmiş Milletler (BM), küresel politikada önemli bir rol oynayan uluslararası bir örgüttür. BM, üye ülkelerinin bir araya gelerek güvenlik, barış ve kalkınma için çalışmalar yürüttüğü bir platformdur. BM'nin görevleri arasında barışı koruma, uluslararası hukuku geliştirme, insani yardım sağlama ve sürdürülebilir kalkınma çalışmalarını destekleme yer alır.
BM, tüm ülkelerin eşit ve adil bir şekilde temsil edildiği bir yapıya sahiptir. Üyeler, Genel Kurul'da her ülkenin bir oy hakkı vardır ve üye ülkelerin liderleri yıllık toplantılar için BM'nin merkezi olan New York'ta bir araya gelirler. BM'nin en yetkili organı olan Güvenlik Konseyi'nde ise beş daimi üye (ABD, Çin, Fransa, İngiltere ve Rusya) ve on geçici üye yer alır.
BM'nin işlevselliği, son yıllarda artan sorunlar ve kritik durumlara rağmen sorgulanmaktadır. BM'nin terörle mücadele, askeri müdahale, küresel çevre sorunları gibi konularda sınırlı başarısı ve çözüm üretememesi eleştirilerin odağındadır. Ayrıca, BM'nin yer aldığı bazı uluslararası otokratik rejimler, görevlerini yerine getirmede yetersiz kalmaları nedeniyle BM'ye güvenleri azaltmıştır.
Bununla birlikte, BM hala küresel politikada önemli bir role sahiptir. BM, dünya çapında birçok insani krize müdahale etmiş, yardım sağlamış ve barışı korumaya yardımcı olmuştur. BM, uluslararası işbirliği ve diyalogun önemini vurgulayan ülkeler arası ilişkilerde bir araç olarak da hizmet etmektedir.
İkili İlişkiler
Soğuk Savaş sonrasında uluslararası politikadaki değişimler sadece küresel ve bölgesel politikaları etkilemedi ayrıca ülkelerin ikili ilişkilerinde de değişikliklere sebep oldu. Ülkeler arasındaki ikili ilişkiler, politik, ekonomik ve sosyal açıdan da önem kazandı. Bu ilişkilerde ise son yıllarda çeşitli değişiklikler ve gelişmeler yaşandı.
Özellikle ABD'nin küresel liderliği sorgulanmaya başlandıktan sonra bazı ülkeler stratejik ortaklarını değiştirdi veya mevcut ikili ilişkilerini güçlendirdi. Örneğin, Rusya ve Çin arasındaki ilişkiler, son yıllarda ABD'ye karşı ortak tavır alınması sebebiyle güçlendi.
Diğer yandan, bazı ülkeler de ikili ilişkilerinde siyasi bir tavır takındılar. Örneğin, Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkiler, Türkiye'nin Batı ile olan ilişkilerindeki gerilim sebebiyle daha sıcak hale geldi.
Ayrıca, ekonomik ve ticari açıdan da bazı ülkeler arasındaki ilişkilerde değişiklikler yaşandı. Örneğin, Türkiye ve İran arasındaki ticari ilişkiler son yıllarda daha da arttı. Buna karşın, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı gibi ticari anlaşmazlıklar da bazı ülkelerin ikili ilişkilerine yansıdı.
Genel anlamda, uluslararası politikadaki değişimler, ülkelerin ikili ilişkilerinde de değişikliklere ve yeni gelişmelere yol açtı. Ülkeler, stratejik ortaklarını yeniden belirleme, siyasi tavır değiştirme veya ekonomik/ticari açıdan yeni ilişkiler kurma yönünde adımlar attılar.