Rönesans dönemi, dini öğretilerde büyük bir değişim yaşanmıştır. Reform ve Contrareform Hareketleri, Katolik Kilisesi'nin güç kaybıyla sonuçlandı. Bu kitap, bu hareketlerin etkilerini incelemekte ve Rönesans'ın din üzerindeki etkisini detaylı bir şekilde ele almaktadır. Tarihe meraklı olanların okumaması gereken bir eser!

Rönesans dönemi, Avrupa'da büyük bir sanatsal, kültürel ve bilimsel gelişme çağı olarak nitelendirilir. Bu dönem, Hristiyanlık din anlayışında da farklı bakış açılarına sahip olan Reform ve Contrareform hareketleriyle de tanınır. Rönesans dönemindeki din anlayışı, sadece kiliseye bağlı olmadı. Farklı düşünce anlayışları ortaya çıktı ve bunlar, zamanla Reform ve Contrareform hareketlerine dönüştü.

Protestant Reformasyon hareketi, Rönesans dönemindeki kilise eleştirilerine cevap olarak ortaya çıktı. En belirgin öncülük yapan isimler arasında Martin Luther ve Jean Calvin yer almaktadır. Luther, kilisenin saf dini öğretilerden uzaklaştığını düşünüyordu ve bu nedenle 1517 yılında, "Kilisenin Reformasyonu İçin 95 Tez" başlıklı bir mektubunu yayımladı. Bu mektup, diğer kilise hiziplerinin de katılmasıyla, Katolik Kilisesi'ni güç durumda bırakan Protestan Reformasyon hareketine öncülük etti.

• Jean Calvin'in Reformasyon hareketindeki öğretileri de oldukça etkili oldu. Bu harekette, kilise hiyerarşisine karşı bir tavır sergilendi. Calvin'in teolojik öğretileri daha fazla insanları etkiledi ve Protestanlık dininin önemli bir dalı haline geldi.

Contrareform hareketi ise, Katolik Kilisesi'nin Protestan Reformasyon'a karşı olan tepkisidir. Bu harekette, kilise tekrar yapılandırıldı ve Cizvitler tarikatı kuruldu. Cizvitler, Katolik Kilisesi'nin Contrareform hareketini savundu ve tüm dünyada etkili oldu. Ayrıca, 1545 yılında başlayan Tridentin Konsili, Katolik Kilisesi'ni değiştiren ve yapılandıran önemli bir hareketti.

Reformasyon Hareketleri	Contrareform Hareketleri
Protestan Reformasyon hareketi	Katolik Kilisesi'nin Protestan Reformasyon'a karşı Contrareform hareketi
Martin Luther ve Jean Calvin gibi öncü isimlerle başlamıştır.	Cizvitler tarikatı tarafından savunulmuştur.
Kilise eleştirilerine başlamıştır.	Kiliseyi yapılandırmayı amaçlamıştır.

Reform ve Contrareform hareketleri, Rönesans dönemindeki din anlayışında önemli değişikliklere neden oldu. Bu hareketler, kilisenin hiyerarşisine karşı tavır alındığını ve yeni dini anlayışların ortaya çıktığını göstermektedir.

Rönesans Dönemi Din Anlayışı

Rönesans dönemi, Avrupa'da sanat, bilim ve felsefe alanlarında büyük bir yenilenmeyi başlattı. Bu süreçte din anlayışı da değişim gösterdi. Dini konulara eleştirel bir bakış açısı benimsendi ve dinde daha bireysel bir yol izlenmeye başlandı. Rönesans döneminin din anlayışı, sanata da yansıdı ve dini konuların yaratıcılıkla harmanlandığı eserler ortaya çıktı.

Bu dönemde insan merkezli bir bakış açısı benimsendi ve din de bu kapsamda değerlendirildi. Kilise otoritesi sorgulanmaya başlandı ve dini konularda yapılan eleştiriler arttı. Din adamlarının yerine insanların kendi bağlantılarını kurdukları dini deneyimler tercih edildi. Rönesans dönemi din anlayışı, Hristiyanlık merkezli olsa da, daha özgür bir yaklaşım izlendi ve evrensel bir perspektif oluşturuldu.

Rönesans dönemi sanatı, din konularını büyük bir ustalıkla ele aldı ve dini imgeler, mitler ve semboller kullanarak ortaya etkileyici eserler çıktı. Sanatçılar, dinin doğası, saflığı, Tanrı'ya ulaşma ve cennet kavramlarına yer verdiler. Rönesans dönemi, din ve sanat arasındaki bağı güçlendiren bir dönem oldu ve sanatçılar bu bağı büyük bir sanat eseri olarak yansıtmayı başardılar.

Reform Hareketleri

Rönesans dönemi, Katolik Kilisesi'nin hâkimiyetinin sorgulanması anlamında bir dönüm noktasıydı. Özellikle Martin Luther gibi öncü isimlerin kiliseye yönelik eleştirileri, yeni bir hareketin ortaya çıkmasına neden oldu: Protestant Reformasyon.

Martin Luther, Roma Katolik Kilisesi'nin bazı uygulamalarını eleştirdi ve reform çağrısında bulunan 95 tezi yayınladı. Bu tezler, kilisenin büyük bir kısmının insanlar üzerindeki etkisini kaybetmesine neden oldu. Bu hareket, hızla yayıldı ve diğer önemli isimler de Katolik Kilisesi'ne karşı çıkarak benzer bir reform hareketi başlattı. Bunlar arasında özellikle John Calvin'in öğretileri ve başka Protestant mezhepleri yaygın oldu.

Reform Hareketleri, Katolik Kilisesi'nin tepkisini çekti ve kilise mevcut durumu korumak için bir tepki gösterdi: Contrareform Hareketleri. Ancak, Reform Hareketleri, Kilise'ye yeni bir reform çağrısında bulunarak alt yapıyı değiştirmeye devam etti.

Protestant Reformasyon, Rönesans dönemi için büyük bir dönüm noktasıydı ve modern zamanların din anlayışını büyük ölçüde etkiledi.

Martin Luther ve 95 Tez

Martin Luther, 16. yüzyılda Katolik Kilisesi içinde ortaya çıkan problemlerin nedenini araştıran bir din adamıydı. Kilisenin güçsüz kaldığını ve insanların inançlarını sömürdüğünü düşünen Luther, birçok eleştiriye başladı.

Luther, ayrıca Kilisenin bazı uygulamalarını da eleştirdi. Bunlar arasında, azizlere ve melekler aracılığıyla yapılan dua, kefarete ve din adamlarının evliliğine yasak getirilmesi yer alıyordu. Tüm bu eleştirileri 1517 yılında yayınladığı 95 Tez adlı bir metinde topladı.

95 Tez, Katolik Kilisesi'ndeki satış işlemleri hakkındaki eleştirileri içeriyordu. Luther, Hristiyanlar arasında kurtuluşa giden yolun ancak Tanrı'nın affı ve bağışı yoluyla olduğunu düşünüyordu. Bu nedenle, kilisenin insanlara cennetin kapılarını açmak için verilen af için para alması, Luther'in en büyük eleştirilerinden biriydi.

95 Tez'in, Protestan Reformasyonu'nun önemli bir kilometre taşı olduğu düşünülmektedir. Luther'in eleştirileri, Katolik Kilisesi'nde ciddi bir büyük bölünmeye neden oldu ve sonunda Reform Hareketini başlattı.

Calvinizm ve Presbyterianizm

Calvinizm, İsviçreli teolog ve din adamı John Calvin'in öğretileri doğrultusunda oluşan bir mezheptir. Calvin, Protestan Reformasyon hareketi sırasında Martin Luther'in öğretilerine çok benzer ancak bazı farklılıkları vardır. Calvin'in öğretileri arasında Tanrı'nın egemenliği, Tanrı'nın mutlak seçimi, insanın günahkar doğası ve hristiyan ahlakı ön plana çıkar. Ayrıca Calvinizm, predestinasyon doktrini ile tanınır. Bu doktrine göre, Tanrı insanların nasıl kurtulacaklarını önceden belirlemiştir ve insanlar kendi iradesi ile bu kurtuluşu kabul edebilirler.

Calvinizm'in etkisi, özellikle İskoçya'da görülmüştür. İskoçya'da Calvinizm ile ortaya çıkan mezhep ise Presbytarianizm'dir. Bu hareket, İskoçya Kilisesi'ndeki reform hareketidir ve Calvın'in öğretilerine dayanmaktadır. Presbytarianizm, özellikle İskoçya, Amerika ve Avustralya'da benimsenmiştir ve hala önemli bir mezheptir.

Contrareform Hareketleri

Contrareform hareketi, Katolik Kilisesi'nin Reformasyon'a tepki olarak başlattığı bir harekettir. Bu hareket, 1545-1563 yılları arasında gerçekleştirilen Tridentin Konsili ile resmiyet kazanmıştır.

Contrareform hareketinin öncüleri arasında Aziz Ignatius Loyola tarafından kurulan Cizvit tarikatı bulunmaktadır. Bu tarikat, Katolik Kilisesi'nin savunulmasını amaçlayan etkin bir harekettir. Bunun yanı sıra, Katolik Kilisesi içinde daha önce var olan bazı hareketler de bu süreçte daha aktif hale gelmiştir.

Bu hareketi başlatan en büyük nedenlerden biri, Protestan Reformasyon hareketinin öğretilerini yayarak Katolik Kilisesi'nin itibarının zarar görmesidir. İkinci Vatikan Konseyi'ne kadar süren bu hareket, Katolik Kilisesi'nin Bernini heykelleri, Borromini ve Bernini mimarisi, Bach, Mozart gibi büyük sanatçıların eserleri ile sanat alanında da iz bırakmıştır.

Katolik Kilisesi, Tridentin Konsili ile birlikte Protestan Reformasyon'a karşı sert bir tutum sergilemiştir. Konsilde alınan kararlardan biri, Katolik Kilisesi'nin dogmalarının açıklanması olmuştur. Ayrıca, Katolik Kilisesi'nin bu dönemdeki faaliyetleri arasında Vaftiz, Nikahtan önceki günahları bağışlama gibi uygulamaların tekrardan önem kazanması ve Ruhban Okulu'nun yeniden açılması da yer almaktadır.

Bu hareketin bir sonucu olarak, Katolik Kilisesi'nin yapısında bazı değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Böylelikle, Protestan Kiliselerine üye olanların geri dönüşü sağlanmak istenmiştir. Bu süreçte, İspanya, Portekiz, İtalya ve Fransa gibi Katolik ülkelerde Roma dönemi sanatı gibi yeni modern sanat hareketleri doğmuştur.

Sonuç olarak, Contrareform hareketi, Protestan Reformasyon hareketine karşı misilleme olarak başlatılan bir harekettir. İtalya, İspanya, Fransa ve Portekiz gibi ülkelerde büyük etkisi olan bu hareket, sanat dünyası dahil birçok alanda da iz bırakmıştır.

Cizvitler

Cizvitler, Katolik Kilisesi'nin Contrareform hareketine en büyük destek veren tarikatlarından biridir. Ignatius Loyola tarafından 1534 yılında kurulmuştur. Tarikat, Protestan Reformasyon hareketinin etkilerini azaltmak ve Katolik Kilisesi'nin öğretisini savunmak için büyük çaba sarf etmiştir.

Cizvitler, dinî eğitim, misyonerlik faaliyetleri ve vaazlarını yürütmekle görevlidir. Özellikle eğitim konusunda önemli bir yere sahip olan Cizvitler, Avrupa'nın birçok ülkesinde halka açık okullar ve kolejler açmıştır. Ayrıca, Cizvitlerin yaydığı İgnatian mistisizmi öğretisi, birçok kişi tarafından kabul edilmiştir.

Cizvitler, örgütlenmeleri ve yapılandırmaları ile de tanınırlar. Mesela, üyeler arasında hiyerarşik bir yapı vardır ve bu yapılanmada 'general' olarak adlandırılan liderin karar ve yetkileri oldukça geniş kapsamlıdır. Aynı zamanda, üyelerin sürekli olarak günah çıkarması ve ruhsal hayatlarını düzenli bir şekilde gözden geçirmesi gerektiği bir etik kuralları vardır.

Cizvitler, Contrareform hareketine destek olduğu kadar, dünya kültürüne ve sanatına da önemli katkılarda bulunmuşlardır. Özellikle resim ve heykel sanatı alanında Cizvit tarikatına bağlı sanatçıların ürettikleri eserler, özellikle kiliselerde görmek mümkündür. Bu sanatçılar arasında Gian Lorenzo Bernini ve Andrea Pozzo gibi isimler yer almaktadır.

Tridentin Konsili

16. yüzyılın başlarında başlayan Protestan Reformasyon hareketi, Katolik Kilisesi üzerinde büyük bir etki yarattı. Buna tepki olarak, Katolik Kilisesi de Contrareform hareketi olarak bilinen bir reform hareketi başlattı. Bu hareketin en önemli etkinliği ise Tridentin Konsili'dir.

Tridentin Konsili, 1545-1563 yılları arasında üç kez toplanmıştır. Temel amacı, Katolik Kilisesi'nin Protestan Reformasyon ile mücadele etmesi ve Kilise'nin yeniden yapılandırılmasıydı. Bu konsil, Kilise'nin örgütsel yapısını, kilise disiplinini, ayinlerdeki usulleri ve ilahi içeriklerini yeniden düzenledi.

Konsil ayrıca, Katolik Kilisesi'nin doktrinlerini de açıklığa kavuşturdu. Mesela, Katolik teolojide transubstantiation (eşyaların değişimi) doktrini açıklandı. Ayrıca, azizlerin dua aracılığıyla yardımcı olması ve arındırma gibi dinî uygulamaların önemi vurgulandı.

Tridentin Konsili ile Katolik Kilisesi'nin Reformasyon ile mücadeleye daha hazır hale geldiği görülmüştür. Konsil sonrasında, Katolik Kilisesi Protestanlarla diyalog kurmak yerine farklı bir yol izlemiştir. Bu da Katolik Kilisesi'nin Protestan Reformasyon'a karşı çıkmaktan vazgeçmediğini göstermektedir.