Osmanlı İmparatorluğu'nun yakın tarihine meraklıysanız Pers İmparatorluğu'nun Dış Politikası ve İlişkileri sizi bekliyor! Bu kitap, Osmanlı İmparatorluğu ve Pers İmparatorluğu arasındaki ilişkiyi ve dış politikalarını inceliyor. Pers İmparatorluğu'nun güçlü liderleri, savaşları ve diğer uluslar ile ilişkilerini öğrenin. Bu kitaptan, tarih sınavlarında azimli öğrencilerin öğrenmek isteyeceği bilgileri edinebilirsiniz.
Pers İmparatorluğu, tarihte en büyük imparatorluklardan biridir ve yaklaşık 220 yıl boyunca hüküm sürmüştür. Bu imparatorluk, modern İran, Irak, Afganistan ve Türkmenistan'ın büyük bir bölümünü kapsayan geniş bir bölgeyi kontrol etmiştir. Pers İmparatorluğu'nun dış politikası ve ilişkileri, kuruluşundan çöküşüne kadar değişmiş ve gelişmiştir.
Ahamenişler dönemindeki dış politikalar ve ilişkiler, Pers İmparatorluğu'nun kuruluşundan MÖ 330'lara kadar olan dönemi kapsamaktadır. Bu dönemde, Pers İmparatorluğu, komşu ülkelerle ittifaklar kurarak, savaşları önlemeye ve güçlerini artırmaya çalışmıştır. Bu amaçla, Pers İmparatorluğu, yerli halkların yönetimlerine müdahale etmemiş ve onların kültürlerine saygı göstermiştir.
İskender'in ölümünden sonra, Seleukos İmparatorluğu'nun kurulmasıyla birlikte Pers İmparatorluğu'nun dış politikası ve stratejileri değişmiştir. Bu dönemde, Pers İmparatorluğu, Seleukos İmparatorluğu ile çekişmeye başlamış ve Roma Cumhuriyeti ile ilişkileri de giderek bozulmuştur. Pers İmparatorluğu, bu dönemde, diplomatik çözümler yerine askeri güç kullanımına daha fazla başvurmuştur.
İlk Dönem Diplomasisi
Ahamenişler dönemi, Pers İmparatorluğu'nun başlangıcındaki dış politikaları ve ilişkileri açısından oldukça önemlidir. Kyros'un yönetimi altında, Pers İmparatorluğu, sadece askeri gücüyle değil, aynı zamanda diplomatik stratejileriyle de güçlü bir imaj sergilemeyi başardı. Kyros, fethettiği yerlerdeki kabilelere özerklik ve din özgürlüğü gibi avantajlar sağlayarak onların kalplerini kazandı. Aynı zamanda, Roma Cumhuriyeti'ne karşı güçlü bir müttefik olan Lidya Krallığı'nı da birleştirdi.
İlk dönemde, Pers İmparatorluğu'nun dış politikası, savaşmak yerine askeri ve ticari ittifaklar kurarak bölgesel güçlerle işbirliği yapmaya dayanıyordu. Asya'daki tüccarlara açık bir ekonomi sunarak özellikle İpek Yolu gibi önemli ticaret yollarındaki bağlantılarının güçlendirilmesi üzerine çalışıldı. Ayrıca, Pers İmparatorluğu Afghanistan, Hindistan ve Pakistan gibi Asya ülkelerinde etkili olacak askeri harekatların düzenlenmesi için diplomatik atılımlar ortaya koydu.
Pers İmparatorluğu, askeri harekatlarını bir strateji olarak kullanıyordu. Genie savaşından sonra, ülkesine karşı ayaklanan bazı halklar üzerinde zorbalık politikası izleyen Pers İmparatorluğu, işgal ettiği topraklarda özerklik hissiyatını güçlendirmek amacıyla yönetim esnekliği sağladı. Ayrıca, İsfahan şehrine yeni şehir duvarları ve kasabalar inşa ederek Pers kültürüne öncülük etti. Pers İmparatorluğu, zengin kültürel mirası, sinema ve sanat anlayışıyla bugünkü modern İran'ın şekillenmesinde de büyük bir rol oynar.
Kyros'un Diplomasisi
Pers İmparatorluğu, Kyros liderliğinde 559-530 yılları arasında kuruldu. Kyros, birçok komşu devletle barışçıl bir şekilde anlaşarak İmparatorluğun genişlemesini sağladı. Yakın zamanda Pers imparatorluğunun kuruluşu, Herodot ve Xenophon tarafından detaylandırılmıştır. Herodot, Kyros’un Xenia ve Haloa festivallerine katılmaya ve hediye vermeye aldırmazlığını anlatırken, Xenophon daha çok Devlet kurucu olarak Kyros’un stratejik planlamalarına ve Akad Yüksek Rahibi, Babil Kralı Nabonidus açısından Pers ordusunun resmi şekilde kabul edilmesine değiniyor.
Pers İmparatorluğu, hükümdarlarının güçlü bir diplomasi anlayışı ve hizmetindeki yetenekli danışmanlar sayesinde genişlemesini sürdürdü. Kyros, özellikle Lidya Kralı Kroisos ile barışçıl bir anlaşma yaparak, Pers İmparatorluğu’nun hızlı bir şekilde genişlemesine yardımcı oldu.
Kyros’un aynı zamanda Babil Kralı II. Nabonidus'un kızı ile evlendiği de bilinmektedir. Bu evlilik, Pers İmparatorluğu ile Babil Krallığı arasında yakın diplomatik ilişkilerin başlamasına sebep oldu.
I. Darius'un Diplomasisi
I. Darius, Pers İmparatorluğu'nun en önemli hükümdarlarındandır ve yükseldiği dönemde büyük bir diplomasi başarısına imza attı. İmparatorluğunun içinde yer alan kültürel ve etnik farklılıklara rağmen, Darius bu farklılıklar arasında bir köprü görevi gören önemli bir stratejistti. Darius, yaptığı doğru hamlelerle Pers İmparatorluğu'nun sınırlarını genişletmek ve istikrarlı bir yönetim sağlamak için elinden geleni yaptı.
Darius'un dış politikasının en önemli unsurlarından biri, Mısır'da kurduğu krallık oldu. Mısır, Pers İmparatorluğu'nun en önemli azınlıklarından birini oluşturuyordu ve Darius, Mısırlıları yönetmek için etkili bir yöntem bulmak zorundaydı. Bu nedenle, Darius, Mısırlılara kendi krallarını seçme özgürlüğü vererek onların güvenini kazandı. Böylece, Mısır ve diğer azınlıkların isyan etme riski azaldı.
Darius aynı zamanda Pers İmparatorluğu'ndaki yönetim tarzıyla da dış politikayı etkiledi. Devlet işlerini, farklı ilgilere sahip pek çok yetkili arasında eşit olarak dağıtmak yerine, Darius bir çekirdek ekibi oluşturdu. Bu ekip, onun emirlerini hızlı ve etkili bir şekilde uyguladı ve böylece hem imparatorluk işleri daha etkili bir şekilde yürütüldü, hem de Darius kendisine daha fazla zaman ayırdı.
Sonuç olarak, I. Darius, Pers İmparatorluğu'nun siyasi ve diplomatik gücünü artıran bir lider oldu. O, imparatorluğun farklı unsurları arasında uyum sağladı ve en iyi diplomatik stratejileri benimseyerek yönetim tarzını şekillendirdi. Bu sayede, Pers İmparatorluğu'nun gücü, merkezi otoritesi, ve etnik birliği korunarak uzun bir süre varlığını devam ettirdi.
Alexander'ın Ölümünden Sonra
İskender'in ölümü, Pers İmparatorluğu için farklı bir dönemin başlangıcı oldu. Bu dönemde, Pers İmparatorluğu Ira'nın kontrolünü ele geçirdi ve Makadonya Krallığı'nın parçalanmasıyla, Pers İmparatorluğu genişledi. Seleukos İmparatorluğu ile ilişkiler iyi bir başlangıç yaptı, fakat onlarla mücadeleler kaçınılmazdı. Pers İmparatorluğu ülkeye yabancı güçlerin girmesini önlemek için yapılan birçok savaşta başarılı oldu.
İskender'in ölümünden sonra Pers İmparatorluğu'nun dış politikasında büyük bir değişiklik gerçekleşti. İskender'in ölümüyle, Büyük İskender'in tüm müttefikleri bağımsız devletler olmuştu ve Pers İmparatorluğu'nun kontrolü altında değillerdi. Bu nedenle, Pers İmparatorluğu, kendi güçlerini artırmak için farklı diplomasi stratejileri benimsemeye başladı.
Ayrıca, İskender'in ölümünden sonra Roma Cumhuriyeti'nin doğudaki yükselişi de İmparatorluğun dış politikasında etkili oldu. Roma Cumhuriyeti'nin gücü, Pers İmparatorluğu tarafından fark edildi ve bu nedenle Pers İmparatorluğu, Roma Cumhuriyeti ile diplomatik ilişkileri güçlendirmek için çaba sarf etti. Ancak, bu çabalar sonuç vermedi ve Roma Cumhuriyeti ile çatışma kaçınılmaz hale geldi.
- Pers İmparatorluğu İskender'in ölümünden sonra genişlemiş ama savaşlar kaçınılmazdı.
- Bağımsız devletlerin kontrolü altına girdiğinden dolayı, farklı diplomasi stratejileri benimsendi.
- Roma Cumhuriyeti'nin yükselişi, İmparatorluğun dış politikasında değişikliklere sebep oldu.
Sonuç olarak, İskender'in ölümü, Pers İmparatorluğu'nun dış politikasını büyük ölçüde etkiledi ve yeni diplomatik stratejiler benimseme ihtiyacını ortaya çıkardı. İşte bu nedenle, İmparatorluk, ülke içindeki durumu istikrarlı bir şekilde kontrol altında tutmak ve genişlemesini sürdürmek için, çeşitli siyasi ve diplomatik araçlardan yararlanmaya başladı.
Seleukos İmparatorluğu ile İlişkiler
Seleukos İmparatorluğu, Pers İmparatorluğu için önemli bir rakipti. Seleukoslar, Hindistan'a kadar uzanan bir imparatorluk kurmuştu ve yıllar boyunca Perslere karşı birçok savaş yapmıştı. Ancak her iki İmparatorluk arasında zaman zaman diplomatik ittifaklar da kurulmuştu.
I. Antiochus, Pers İmparatorluğu'nu işgal etmek istediğinde III. Artaxerxes, Seleukos İmparatorluğu ile bir ittifak kurdu. Bu ittifak, iki imparatorluğun sınırlarına kadar uzandı ve ticaret yollarını güvence altına aldı.
Ancak, iki imparatorluk arasındaki diplomatik ilişkiler, I. Antiochus'un ölümüyle bozuldu. II. Antiochus, Pers İmparatorluğu'na saldırarak sınırda bulunan bazı şehirleri işgal etti. Bu sefer III. Artaxerxes, Roma Cumhuriyeti ile ittifak kurdu ve Roma birlikleri, Seleukos İmparatorluğu'na karşı savaşa katıldı.
Sonuç olarak, Selevkoslar ve Persler arasındaki diplomatik ilişkiler, dönemselliklerle birleşti ve savaşlar ve ittifaklar arasında gidip geldi. Ancak, her iki imparatorluk da genişleyen toprakları ve siyasi nüfuzlarının korunması için diğer imparatorluklarla ilişkilerini sürdürmek zorundaydı.
Roma Cumhuriyeti ile İlişkiler
Pers İmparatorluğu'nun tarihinde, Roma Cumhuriyeti ile yapılan ilişkiler oldukça önemlidir. İki devlet arasındaki diplomatik ilişkiler M.Ö. 2. yüzyıldan M.S. 3. yüzyıla kadar devam etti. Pers İmparatorluğu, Roma Cumhuriyeti ile ilişkilerinde değişken bir politika izledi. Çoğunlukla düşmanlıklar ve çatışmalar yaşanırken, bazen de işbirliği kuruldu.
Roma, Akdeniz etrafına hakim olmaya başladığında, İtalya'nın güneyindeki Magna Graecia ve Sicilya'ya kadar uzanan bir bölgeyi kontrol ediyordu. Bu, İmparatorluğun yükseliş dönemine denk geldiği için, Roma Cumhuriyeti ve Pers İmparatorluğu arasındaki ilişkileri zorlu bir duruma soktu.
İlk olarak, Roma Cumhuriyeti, Pers İmparatorluğu'nun batı sınırına çıkarak çeşitli yerleşim birimlerini ele geçirdi. Bunu takiben, Roma Cumhuriyeti, Pers İmparatorluğu'na karşı bir dizi askeri sefer düzenledi.
- Bunların ilki, Flamininus'un Yunanistan'ı fethiyle başlayan seferdi.
- İkincisi, Roma Cumhuriyeti İskenderiye'ye yaptığı askeri sefer sırasında Pers İmparatorluğu ülkesinden geçti.
- Üçüncüsü, Suriye'deki Seleukos İmparatorluğu'na karşı yapılan savaşa katılmak için Pers İmparatorluğu’na askerler gönderildi.
Ancak, Roma Cumhuriyeti'nin İmparatorluğun batı sınırına ilerlemesi, Pers İmparatorluğu için bir tehdit oluşturdu. Bu yüzden, Roma'nın İmparatorluğa saldıracağından korkan Pers İmparatorluğu, Romalılara karşı diplomatik bir strateji uyguladı. İmparatorluğun bu politikası suikastler, sabotajlar, casusluk ve kara propaganda gibi yöntemlerle doluydu.
Netice itibarıyla, Pers İmparatorluğu ve Roma Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler, sürekli değişkenlik gösterdi. Ancak, her iki devlet de kendi tarihinin en önemli güçleri arasında yer aldı.
Son Dönem Diplomasisi
Pers İmparatorluğu'nun son dönemi M.S. 226 yılında başlamıştır. Bu dönemde, Pers İmparatorluğu toprakları içerisindeki halklar, yabancı istilacıları püskürtmek için mücadele ediyorlardı. Bu sırada, imparatorlukta çekişmeler yaşanmaktaydı.
III. Yezdigird, Pers İmparatorluğu'nun son kralıydı. Kendisi, ülkenin siyasi ve ekonomik krizine son vermek için büyük çabalar harcadı. Ancak, ülke dışında da güçlü düşmanları vardı.
III. Yezdigird özellikle Doğu Roma İmparatorluğu ile tarihi bir çekişme içindeydi. Bu çekişme, aslında Pers İmparatorluğu'nun sonunu da getiren bir faktördü. Zira, İran'ın Ortadoğu'daki hakimiyet gücünü Roma Cumhuriyeti'nin güçlenmesi bitirmişti. Roma İmparatorluğu, Pers İmparatorluğu'nun güçsüz düşmesinden sonra bölgenin tek hakimi haline geldi.
Bu dönemde, Pers İmparatorluğu'nun sınırları büyük ölçüde daralmıştı. İskender'in istilasından bu yana pek çok toprak parçası Roma İmparatorluğu tarafından ele geçirilmişti. Ayrıca, imparatorluk içindeki siyasi çekişmeler, dış politikaya da yansımıştı. Bölgedeki güç dengesi tamamen Roma İmparatorluğu lehine değişmişti.
Bu sebeple, Pers İmparatorluğu son döneminde, ülkenin toprak bütünlüğünü korumak için savaşmak zorunda kalmıştı. Ancak, büyük bir iç çekişme ve ekonomik krizle boğuşan ülke, sonunda başarısız oldu. Roma İmparatorluğu, Pers İmparatorluğu'nun topraklarının büyük bir kısmını ele geçirdi ve Pers kültürü büyük ölçüde yok oldu.
III. Yezdigird'in diplomatik ilişkileri
III. Yezdigird döneminde Pers İmparatorluğu'nun askeri gücü azaldı ve bu durum, Perslerin komşu ülkelerle diplomatik ilişkilerinde zayıflamalara neden oldu. Batıda, Romalılar ve Bizanslılar ile sınırdaş olan İmparatorluk, doğudaki Hun istilaları ile mücadele ederken, ülkenin içindeki bozgunlu ve ayrılıklar da iç karışıklığı arttırdı.
III. Yezdigird'in döneminde diplomatik ilişkilerinde ağırlık, Hunlar ve Ak Hunlarla ilişkilerdeydi. Fakat bu ilişkiler Perslerin lehine değildi. III. Yezdigird, Kuzey Türklerinin lideri Göktürk Kağanlığına karşı birçok kez seferler düzenledi fakat başarısız oldu. Sonuç olarak, ilişkileri gerginleşti ve Kuzey Türkleri ile Persler arasındaki çatışmalar arttı. Bu durum, Pers İmparatorluğu'nun çöküşünü hızlandırdı.
Ayrıca, batıda Roma ve Bizans İmparatorluğu ile olan ilişkiler de bozuldu. III. Yezdigird, Hristiyanlığı takip etmeye devam etmesine rağmen hudut boyundaki çatışmalar, Sasaniler ve Bizans arasındaki ilişkileri bozdu. Bu çatışmalar sonucu, Sasanilerin güçsüzlüğü arttı ve imparatorluk, Arapların saldırılarına maruz kaldı.
Yıkılış Sonrası Diplomasi
Pers İmparatorluğu'nun yıkılışı sonrasında, bölgedeki güç dengeleri değişmeye başladı ve Perslerin yerine yeni güçler oluştu. Bu yeni güçlerin başında Arap İslam Devleti gelirken, diğer bir güç de Bizans İmparatorluğu idi.
Arap İslam Devleti, Pers İmparatorluğu'nun yıkılmasıyla birlikte bölgede güç kazandı ve hızla yayılmaya başladı. Bu nedenle, Persler Araplarla mücadele etmek için çeşitli askeri ve diplomatik stratejiler geliştirdiler. Ancak, Arapların güçlü ordusu karşısında başarılı olamadılar ve sonunda bölgedeki kontrolü kaybettiler.
Diğer bir güç olan Bizans İmparatorluğu ise Perslerin yıkılışı sonrasında güçlenerek, bölgedeki kontrolü ele geçirmeye çalıştı. Bu nedenle, Persler arasında Bizanslılarla ittifak kurma girişimlerinde bulundular. Ancak, Bizanslıların bölgedeki varlığı uzun sürmedi ve Persler tekrar kontrolü ele geçirdiler.
Sonuç olarak, Perslerin yıkılışı sonrasında bölgede güç dengeleri değişti ve yeni güçler oluştu. Pers İmparatorluğu'nun askeri ve diplomatik stratejileri büyük ölçüde başarısız olurken, bölgedeki yeni güçlerin varlığı Perslerin yok olmasına neden oldu.