Halk Sağlığı ve Sosyal Adalet kitabı, toplumun sağlık ve adalet açısından eşitlik sağlaması için neler yapabileceğimizi ele alıyor Bu kitap, tüm topluluklar için daha iyi sağlık ve sosyal adaletin nasıl sağlanabileceği konusunda düşünmeyi amaçlamaktadır

Halk sağlığı ve sosyal adalet arasındaki ilişki oldukça önemlidir. Sağlık hizmetlerinde eşitlik ve adalet olması, toplumun refahı açısından büyük bir önem taşımaktadır. Sağlık eşitsizliği, çağımızın en büyük sorunlarından biridir. Belirli gruplar arasındaki farklılıkların ortadan kaldırılması ve mücadele yöntemlerinin geliştirilmesi gerekiyor.

Bunun için yapabileceğimiz pek çok şey var. Öncelikle ayrımcılıkla mücadele etmeliyiz. Sosyal, ekonomik ve kültürel etmenlerin bireylerin sağlığına etkisi olabilir. Etnik azınlıkların ve göçmenlerin sağlık sorunlarına gereken önemin verilmesi gerekiyor. Kadınların sağlık sorunları da göz ardı edilmemelidir.

• Cinsiyet ve sağlık eşitsizliği
• Kadın sağlığı öncelikleri ve cinsiyete özgü sağlık sorunları
• Cinsiyet kimliği ve cinsel tercihlerin sağlık hizmetlerine erişim ve sağlık sonuçlarına etkileri

Ayrıca, çevre kirliliği insan sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir. Burada çevresel adaletin sağlanması çok önemlidir. Belirli grupların (özellikle düşük gelirli ve etnik azınlık gruplarının) çevresel sorunlara maruz kalma risklerinin azaltılması için yapılan çalışmalar ve politikalar çok önemlidir.

Ekonomik adalet de sağlık açısından önemlidir. İşsizlik, yoksulluk ve diğer ekonomik faktörlerin insan sağlığına etkisi olabilir. İşsizlik ve yoksulluk nedeniyle sağlık sorunları yaşanabilir. Bu sorunların çözümü için yapılan çalışmalar ve politikalar oldukça önem taşır. Sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan eşitsizliklerin de giderilmesi gerekiyor. Bunun için özellikle dezavantajlı gruplara yönelik projeler ve çalışmalar yürütülmelidir.

Sağlık Eşitsizliği Nedir?

Sağlık eşitsizliği, belirli gruplar arasındaki sağlık durumlarındaki farklılıkları ifade eder. Bu gruplar arasındaki farklılıklar, ırk, cinsiyet, yaş, etnik köken, sosyoekonomik statü ve coğrafi bölge gibi birçok faktöre bağlıdır. Örneğin, yoksul kesimlerde yaşayanlar, daha az eğitimli bireyler ve belirli etnik gruplar, diğerlerine göre daha kötü sağlık sonuçlarına sahip olma eğilimindedir.

Sağlık eşitsizliğiyle mücadele etmek için esasen 2 yaklaşım vardır: sağlık sonuçlarını iyileştirme ve risk faktörlerini azaltma. İlk yaklaşım, sağlık eşitsizliğinin giderilmesi ile ilgilidir. Örneğin, düşük gelirli bir ailede doğan bir bebek, daha iyi beslenme, sağlık, eğitim ve iş fırsatları elde ederek sağlık durumunu iyileştirir. İkinci yaklaşım ise sağlık eşitsizliğinin sebeplerinin ortadan kaldırılmasına odaklanır. Örneğin, kalp hastalığına yol açabilen sigara kullanımını azaltmak, ırksal ve etnik ayrımcılığı azaltmak ve daha iyi bir çevre oluşturmak, sağlık eşitsizliğini azaltacaktır.

• Sağlık eşitsizliği, belirli gruplar arasındaki sağlık sonuçlarındaki farklılıkları ifade eder.
• Sağlık eşitsizliğiyle mücadele etmek için, sağlık sonuçlarını iyileştirme veya risk faktörlerini azaltma yöntemlerinden biri kullanılır.

Ayrımcılık ve Sağlık

Ayrımcılık, her ne kadar hüküm süren yasal düzenlemeler ve toplumsal normlar dışında kalıyormuş gibi görünse de, bireylerin sağlığı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Sosyal, ekonomik ve kültürel nedenlerden kaynaklanan ayrımcılık, sağlığı etkileyen belirli riskler oluşturur ve böylece sağlık eşitsizliğine yol açar.

Ayrımcılıkla mücadele etmek için, sağlık hizmetlerine eşit erişim sağlamak için politikalar ve tedbirler alınması gereklidir. Örneğin, toplumda, bireylerin etnik, sosyal ve ekonomik çeşitliliklerine saygı gösteren sağlık hizmetleri sunan kamu kaynaklarına yatırım yapılabilir. Ayrıca, sağlık eğitimi ve çeşitliliği konusunda kaynakları artırmak ve sağlık hizmetleri sunan kişilere kültürlerarası iletişim becerileri kazandırmak gibi önemli adımlar atılabilir.

Ayrımcılıkla mücadele, birçok avantaj sağlar. Örneğin, gelecekte sağlık hizmetlerine erişimde adalet sağlandıkça, toplum genelinde sağlık seviyeleri yükselecektir. Böylece, hastalık oranlarındaki düşüş, sağlık sistemlerinin verimliliğine yansıyacak ve dolayısıyla ekonomik kazanımlar sağlanacaktır.

Cinsiyet ve Sağlık Eşitsizliği

Cinsiyet, insanların sağlık hizmetlerine erişiminde eşitsizliğe neden olan önemli bir faktördür. Kadınlar ve erkekler arasında farklılıkların olduğu sağlık alanları vardır ve cinsiyet rolleri, sosyal ve kültürel normlar da bunların üzerinde büyük bir etkiye sahiptir.

Kadınlar, erkeklerden daha fazla sağlık sorunu yaşarlar ve sağlık hizmetlerine erişimleri daha azdır. Birçok ülkede kadınlar, aile içerisindeki rolleri nedeniyle daha az eğitim alır ve daha az işte çalışır, bu da onların sağlık hizmetlerine erişimlerini zorlaştırır. Özellikle üçüncü dünya ülkelerinde, kadınlar doğumda daha fazla ölüm riskiyle karşı karşıyadır ve çocukluk dönemlerinde beslenme sorunlarına daha açıktır.

Cinsiyete dayalı şiddet de kadınların sağlığı üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Kadınlar, cinsel saldırıya ve diğer şiddet türlerine daha sık maruz kalırlar, bu da onların fiziksel ve psikolojik sağlıklarını etkiler.

Bununla birlikte, cinsiyet farklılıkları ülkeden ülkeye farklılık gösterir. Bazı ülkelerde, erkekler daha düşük yaşam beklentisine sahiptir ve erkeklerin sağlık sorunlarına daha az özen gösterilir. Bu nedenle, cinsiyete dayalı eşitsizliklerin ve ayrımcılıkla mücadele edilmesi gerekmektedir. Sağlık hizmetlerinin herkes tarafından eşit bir şekilde sunulduğundan emin olmak için hastanelerin kadın dostu olması ve cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratılması gerekmektedir.

Kadınların erkeklerden daha fazla sağlık sorunu yaşaması, kadın sağlığının öncelikli bir konu olmasını gerektirir. Bu konuda yapılabilecekler arasında, kadınların daha iyi eğitilmesi, kadın sağlığına yönelik kampanyaların düzenlenmesi ve kadınlar için ayrılmış sağlık hizmetleri sunan merkezlerin kurulması yer almaktadır.

Cinsiyet kimliği ve cinsel tercihler de sağlık hizmetlerine eşit erişim ve sağlık sonuçları açısından önemlidir. Bu nedenle, cinsiyet kimliği ve cinsel tercihleri önemseyen sağlık hizmetleri sunmak, LGBT kişilere yönelik eğitimler ve farkındalık yaratmak gerekmektedir.

Kadın Sağlığı

Kadın sağlığı, halk sağlığı açısından büyük bir öneme sahip. Kadınlar, erkeklere kıyasla farklı sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor. Bu sebeple, kadın sağlığına özel bir önem vermek gerekiyor. Kadınların karşı karşıya kaldığı sağlık sorunları arasında doğum sonrası depresyon, jinekolojik kanserler, doğum sonrası kanama ve enfeksiyonlar yer alıyor.

Kadınların sağlık hizmetlerine erişiminde de ciddi eşitsizlikler bulunabiliyor. Özellikle düşük gelirli kadınlar, sağlık hizmetlerine erişim konusunda sıkıntı yaşayabilirler. Kadınların sağlık hizmetlerine erişebilmeleri için, sağlık hizmetlerinin kadınlara özel ihtiyaçlarına uygun olması gerekiyor. Ayrıca, kadının cinsiyet rolü ve biyolojik farklılıkları da dikkate alınarak, kadınlarla ilgili tedavi ve diğer sağlık hizmetleri sunulmalıdır.

Kadınların Karşı Karşıya Kaldığı Sağlık Sorunları

Sağlık Sorunu	Sıklık	Tedavi Yöntemi
Doğum sonrası depresyon	Her 10 kadından birinde	Psikolojik destek, ilaç tedavisi
Jinekolojik kanserler	Her yıl milyonlarca kadın	Kanser tedavisi, ameliyat, kemoterapi
Doğum sonrası kanama ve enfeksiyonlar	Her yıl dünya genelinde binlerce kadın	Ameliyat, antibiyotik tedavisi

Kadınların sağlık hizmetleri konusunda bilinçlenmesi de çok önemlidir. Kadınlar, kendi sağlıkları hakkında bilgi sahibi olmalı ve sağlık hizmetleri konusunda bilinçli seçimler yapabilmeliler. Kadınların sağlık hizmetleri konusunda bilinçlenmesi için eğitim çalışmaları yapılmalıdır.

Özet olarak, kadın sağlığı halk sağlığı açısından ciddi bir önem taşıyor. Kadınların karşı karşıya kaldığı sağlık sorunlarına özel bir önem verilmeli ve sağlık hizmetleri kadınların özel ihtiyaçlarına uygun şekilde sunulmalıdır. Ayrıca, kadınların sağlık hizmetleri konusunda bilinçli bir şekilde hareket etmeleri için eğitim çalışmalarına önem verilmelidir.

Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Tercihler

Cinsiyet kimliği ve cinsel tercihler, kişilerin sağlık hizmetlerine erişiminde ve sağlık sonuçlarında önemli etkilere sahiptir. LGBTQ+ bireyler, heteroseksüel bireylere kıyasla daha yüksek bir sağlık riski altında olabilirler. Bu risk faktörleri, ayrımcılık, marjinalleştirme ve stres nedeniyle ortaya çıkabilir.

Bununla birlikte, LGBTQ+ bireylerin sağlık hizmetlerine erişimi de sıklıkla engellenmektedir. Trans bireylerin, cinsiyet uyum ameliyatları vb. gibi özel sağlık hizmetlerine erişimi sınırlandırılırken, eşcinsel bireylerin ise cinsel yolla bulaşan hastalıkların testi, aile planlaması vb. gibi temel sağlık hizmetlerine erişimi sınırlandırılabilmektedir.

Bu sorunların çözümü için, sağlık hizmetlerinin LGBTQ+ bireylerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde geliştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, sağlık çalışanlarının LGBTQ+ bireylere yönelik ayrımcı tavırlarından kaçınması ve bu konuda eğitim almaları da önemlidir.

Etnik Azınlıklar ve Göçmenler

Etnik azınlıklar ve göçmenler, sağlık sorunları ile daha fazla karşı karşıyadır ve düşük gelirli bölgelerde yaşayan insanlardan daha az sağlık hizmeti almaktadırlar. Etnik azınlıklar ve göçmenler arasında sağlık eşitsizliği, kültürel farklılıklar nedeniyle daha da kötüleşebilir. Sağlık sorunlarının yanı sıra, dil bariyerleri ve mali açıdan erişim zorlukları ile de karşı karşıya kalabilirler.

Bu eşitsizliği azaltmak için, sağlık hizmetlerinin bu azınlık gruplarına erişiminde eşitlik sağlanması gerekmektedir. Bu, dil desteği sunan sağlık hizmetleri ve kültürel farklılıkları dikkate alan sağlık hizmetleri gibi özel önlemler alarak yapılabilir. Ayrıca, eğitimli sağlık personeli ile bu grupların sağlık sorunlarına özel ilgi göstermek de önemlidir. Sağlık konusundaki eğitim ve farkındalığın artması da bu eşitsizlikleri azaltmak için önemli bir adımdır.

Sağlık Hizmeti	Açıklama
Dil Desteği	Etnik azınlıklar ve göçmenlerin, sağlık hizmetlerine rahatça erişebilmesi için çeviri hizmeti sunulması gerekmektedir.
Kültürel Farklılıkları Dikkate Alan Sağlık Hizmetleri	Her kültürün farklı bir sağlık anlayışı ve uygulaması vardır. Sağlık hizmetleri, etnik azınlıklar ve göçmenlerin kültürel farklılıklarını dikkate alarak hizmet sunmalıdır.
Eğitimli Sağlık Personeli	Eğitimli sağlık personeli, etnik azınlıklar ve göçmenlerin sağlık sorunlarına özel ilgi gösterirler ve onlara uygun tedavi yöntemleri sunarlar.

Özellikle göçmenler, yasal belgelerin olmaması nedeniyle sağlık hizmetlerine erişimde zorluk yaşayabilirler. Bu sorunu azaltmak için, sağlık hizmetleri daha fazla şeffaflık sağlayabilir. Sağlık hizmetlerine erişim konusunda daha fazla bilgi ve farkındalık sağlanması da bu sorunun çözülmesine yardımcı olabilir. Etnik azınlıklar ve göçmenlerin sağlık sorunlarına daha fazla dikkat gösterilmesi, sağlık eşitliğinin sağlanması için önemlidir.

Çevre ve Sağlık

Çevre kirliliği insan sağlığını doğrudan etkileyen faktörlerin başında gelir. Hava kirliliği, su kirliliği veya toprak kirliliği, birçok sağlık sorununa neden olabilecek zararlı maddeler içerebilir.

Hava kirliliği solunum yolu hastalıklarına, kalp rahatsızlıklarına, kansere ve hatta ölüme sebep olabilir. Su kirliliği ise kolera ve diğer salgın hastalıklara neden olabilecek bakterileri içerebilir. Toprak kirliliği de doğrudan gıda ve su kaynaklarına zarar vererek insan sağlığını tehdit eder.

Bu nedenle, çevresel adalet için mücadele etmek ve çevre kirliliğini azaltmak son derece önemlidir. Bunun bir yolu toplumlarımızın bilinçlenmesidir. Halka doğru bilgi vererek, hangi faktörlerin sağlığımızı tehdit ettiğini anlatarak, insanları çevre kirliliğine karşı mücadele etmeye teşvik etmek gerekiyor.

Ayrıca, çevresel adalet hedefimizi gerçekleştirmek için daha sıkı çevre koruma yasaları ve politikaları oluşturmak gerekiyor. Bu yasalar geniş kitleleri koruyacak şekilde tasarlanmalıdır. Çevresel adalet, özellikle düşük gelirli ve etnik azınlık gruplarının yaşadığı bölgelerde korunmalıdır. Bu grupların maruz kaldığı çevresel sorunlarla mücadele edilirken, çözümler de bu grupların ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlanmalıdır.

Bir diğer adım ise yenilenebilir enerji ve sürdürülebilir üretim yöntemlerine yatırım yapmaktır. Böylece, çevre kirliliği azaltılabilir ve insan sağlığı korunabilir.

Çevre kirliliği insan sağlığı için ciddi bir tehdit oluştururken, çevresel adalet ise toplumumuzun her bireyine eşit şekilde yarar sağlayacak şekilde tasarlanan çözümlerle mümkündür. Bireyler olarak, elimizden geldiğince çevreyi korumaya ve çevresel adalet için mücadele etmeye devam etmeliyiz.

Çevresel Adalet

Çevresel adalet, belirli grupların (özellikle düşük gelirli ve etnik azınlık gruplarının) çevresel sorunlara maruz kalma risklerinin azaltılması için yapılan çalışmaları kapsamaktadır. Düşük gelirli aileler ve etnik azınlık grupları, genellikle çevre kirliliğinin en yoğun olduğu bölgelerde yaşamaktadır.

Bu grupların maruz kaldığı çevre sorunları, sağlık sorunlarına ve yaşam kalitesinin düşmesine neden olmaktadır. Bu nedenle, sağlıklı bir çevre için çalışmalar yapmak önemlidir.

Çevresel adalet için bazı politikalar uygulanmaktadır. Bu politikalar arasında, çevresel eşitlik ilkesinin uygulanması, sağlığı tehdit eden çevresel etkilere maruz kalma riski en yüksek olan bölgelerdeki insanlara daha fazla koruma sağlanması yer almaktadır. Ayrıca, bu gruplara eşit bir şekilde sağlık hizmetleri sunulması ve şikayetlerinin hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulması gerekmektedir.

Bunun yanı sıra, çevresel adalet için bazı projeler yürütülmektedir. Örneğin, yeşil alanların artırılması, kirliliğin azaltılması veya alternatif enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaştırılması gibi çalışmalar, çevresel adaletin sağlanmasına yardımcı olmaktadır.

• Bu çalışmaların amacı:
• Düşük gelirli ve etnik azınlık gruplarının çevresel sorunlara maruz kalma risklerini azaltmak
• Çevresel adalet sağlamak
• Sağlıklı bir çevre için çalışmak
• Yeşil alanların artırılması
• Kirliliğin azaltılması veya alternatif enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaştırılması

Tüm bu çalışmalar, belirli grupların (özellikle düşük gelirli ve etnik azınlık gruplarının) çevresel sorunlara maruz kalma risklerinin azaltılması ve çevresel adaletin sağlanması için büyük önem taşımaktadır.

Ekonomik Adalet ve Sağlık

Ekonomik adalet, eşit bir ekonomiye sahip olmak ve gelir dağılımı açısından herkesin eşit koşullarda yaşamasını sağlamak anlamına gelir. Ekonomik adaletsizlik, işsizlik, yoksulluk, toplumsal dezavantaj ve engeller gibi faktörler insan sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir. Bu faktörler insanların sağlık hizmetlerine erişimlerini kısıtlayabilir, beslenme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamalarını zorlaştırabilir ve psikolojik streslere neden olabilir.

İşsizlik ve yoksulluk, dünyanın her yerinde insanların karşılaştığı ortak sorunlardır. Bu sorunlar insan sağlığı üzerinde birçok etkiye sahiptir. Yoksulluk ve işsizlik, beslenme ve barınma gibi temel ihtiyaçların karşılanmasını zorlaştırdığından insan sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Bu sorunların çözümü için yapılan politikaların ve programların; iş eğitimi, meslek edinme, çalışma fırsatları yaratma, maaş ve sosyal yardımların arttırılması ve işletme destekleri gibi faktörleri içermesi gerekmektedir.

Bununla birlikte, sağlık hizmetlerine eşit erişim sağlamak ve ekonomik adaleti sağlamak için belirli politikalar ve programlar da uygulanabilir. Örneğin, bir ulusal sağlık planı oluşturmak, sağlık hizmetlerini finanse etmek ve düzenlemek, sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmak için altyapı çalışmalarını yapmak, özellikle düşük gelirli insanların sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştırmak için çözümler geliştirmek gibi faktörler bu alanda atılabilecek adımlar arasındadır.

Ekonomik adaletin sağlanması, sadece insan sağlığı açısından değil, aynı zamanda toplumsal refah ve barış açısından da son derece önemlidir. Bu nedenle, halk sağlığı için ekonomik adaleti sağlamak için politikaların belirlenmesi ve uygulamaya konulması son derece önemlidir.

İşsizlik, Yoksulluk ve Sağlık

İşsizlik ve yoksulluk, dünya nüfusunun önemli bir kesimini etkileyen sorunlardır. Bu sorunların insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri vardır. Yoksulluk, iyi beslenme alışkanlıkları ve sağlık hizmetlerine erişim konusunda sınırlamalara neden olur. Bu nedenle, işsizlik ve yoksullukla mücadele insanların sağlığına katkı sağlayabilir ve sağlık sorunlarının önlenmesine yardımcı olabilir.

İşsizlik, bireylerin sağlığını olumsuz etkileyen birçok faktörle ilişkilidir. İşsiz insanlar, işi olanlara göre daha fazla stres ve anksiyete yaşarlar. Bu da yüksek kan basıncına, kalp hastalıklarına ve diğer sağlık sorunlarına neden olabilir. Bununla birlikte, işsiz olan insanlar genellikle sağlık hizmetlerine erişimlerini de kaybederler. İşsizlik, sigorta primleri ödenemeyince sağlık sigortasının kaybedilmesine yol açabilir. Bu da gerekli tedavilerin alınamamasına ve sağlık sorunlarının daha da kötüleşmesine neden olabilir.

Yoksulluk da insan sağlığına olumsuz etkileri olan bir sorundur. Yoksulluk sınırlı kaynaklarla geçinmek zorunda olan bireyler için sağlıklı beslenme alışkanlıklarını ortadan kaldırabilir. Sağlıklı yiyeceklerin maliyeti yüksek olduğu için daha ucuz, daha az besleyici yiyecekler tercih edilir. Bu da obezite, diyabet ve diğer sağlık sorunlarını tetikleyebilir. Benzer şekilde, yoksulluk sağlık hizmetlerine erişim konusunda da sınırlamalara neden olabilir. İnsanlar, sağlık sigortası ve tıbbi fatura ödemeleri nedeniyle sağlık hizmetlerine erişemediklerinde, tedavi gerektiren şiddetli sağlık sorunlarına neden olabilecek durumları göz ardı edebilirler.

Bu sorunların çözümü için, işsizlik ve yoksulluğun azaltılması için çeşitli politikalar ve çalışmalar yapılmaktadır. Ekonomik kalkınma ve istihdamı arttırmak için hükümetler, işletmeler ve sivil toplum kuruluşları işbirliği yapıyorlar. Ayrıca, düşük gelirli aileler için sağlık kaynaklarına erişim konusunda yardımcı olacak programlar da geliştirilmektedir.

• İşsizlik ve yoksullukla mücadelenin önemi
• İşsizlik ve yoksulluğun insan sağlığına etkileri
• Ekonomik kalkınma ve istihdam politikaları
• Yoksullukla mücadelede sağlık kaynaklarına erişim programları

Sağlık Sistemi ve Erişim

Sağlık hizmetlerine erişim insanların yaşam kalitesini belirleyen önemli bir faktördür. Ancak, dünya genelinde hâlâ sağlık hizmetlerine erişimde adaletsizlikler devam etmektedir. Özellikle yoksullar, çevrelerinde kirlilik sorunu yaşayanlar ve etnik azınlık grupları gibi sağlık hizmetlerine erişim konusunda dezavantajlı olan gruplar, daha fazla sağlık sorunu ile başa çıkmak zorunda kalmaktadır.

Sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan bu adaletsizliklerin azaltılması için ise birçok çalışma ve politika yürütülmektedir. Bu kapsamda, eşit sağlık hizmetleri sunmak için yasa ve düzenlemeler yapılmaktadır. Ayrıca, sağlık kuruluşlarında ve doktorların eğitiminde sağlık eşitliği prensipleri benimsenmektedir.

Yapılan Çalışmalar ve Politikalar	Açıklama
Sağlıkta Eşitlik Projesi	Türkiye'de uygulanan bir proje olup, dezavantajlı gruplar için sağlık hizmetlerine eşit erişimi sağlamayı hedefler.
Sağlık Hizmetlerinde Eşitliğin Sağlanması Çalışmaları	Uluslararası alanda yürütülen çalışmalardır. Bu çalışmalar, sağlık hizmetlerinde eşitliği sağlamak için farkındalık yaratmayı hedefler.

Sağlık hizmetlerine erişimde eşitsizliğin azaltılması için yapılacak çalışmalar ve politikalar her ülkenin kendi özelliklerine göre belirlenmelidir. Ancak, tüm dünya için ortak bir hedef vardır: sağlık hizmetlerine herkesin eşit erişim sağlaması.