Kölelik Karşıtı Mücadelede Sentetik Kuzey ve Gerçek Güney adlı kitap, ABD köleliği tarihinin en çarpıcı dönemlerinden birini ele alıyor. Afrika asıllı kölelerin mücadelesi ve kuzey-güney ayrımı, gerçekçi bir dille anlatılıyor. Bu kitap, tarih tutkunları ve insan hakları savunucuları için ideal bir seçim!

Kölelik sistemi, Amerika'nın tarihi boyunca karanlık bir gölge olarak varlığını sürdürmüştür. Ancak, kölelik karşıtı mücadele kuzey ve güneyde farklı stratejilerle yürütülmektedir.

Kuzey'in anti-kölelik hareketi, 18. yüzyılın ortalarında kölelik karşıtı fikirlerin yayılmasıyla başladı. Hayatını kölelik karşıtı harekete adamış insanlar sivil toplum örgütleri ve yayınlar aracılığıyla hareketi büyüttüler. Bunun yanı sıra Kuzeyli askerler, kölelik sistemi savunucularına karşı savaşmak için savaşa katıldılar.

Güney'de ise, kölelik sistemi savunucuları, köleliğin insani olduğunu iddia ederek, köleliğin ekonomik bir sistem olduğunu ve Yasa tarafından korunduğunu öne sürdüler. Ayrıca, köleliğe alternatif olarak işçilik sistemi önerdiler. Güneyli politikacılar bile köleliğin yanında olduklarını açıkça belirttiler. Bu nedenle, Güney'deki kölelik karşıtı sesler oldukça sınırlı kaldı.

• Güney'deki kölelik karşıtı fikirleri savunanların sayısı oldukça azdı.
• Bu bölge, köleliğin olduğu kadar birçok sosyal sorunun da var olduğu bir bölgeydi.

Güney'in edebi ürünleri de genel olarak kölelik savunmasını yansıttı. Ancak, bazı yazarlar gerçekleri açıkça ele aldılar ve köleliğin korkunç şartlarını anlattılar. Gerçek Güney, siyahların ve kölelik karşıtı olmayan insanların gerçek hayatını temsil etmek için yazıldı.

Kuzey	Güney
Kuzeyli hayırsever kişiler kölelik karşıtı sivil toplum örgütleri ve yayınlarla hareketi büyüttü.	Güney'deki kölelik sistemi savunucuları köleliğin insani ve ekonomik bir sistem olduğunu savundular.
Kuzeyli askerler kölelik sistemi savunucularına karşı savaşa katıldılar.	Güneyli politikacılar köleliği açıkça savundular.
Kuzey'deki kölelik karşıtı hareket, seçkin bir azınlık dışında, halkın geniş kesimlerini de içeriyordu.	Güney'de kölelik karşıtı fikirler oldukça sınırlı kaldı.

Abolitionist hareket sonunda köleliğin abolisyonuna yol açtı, ancak süreç oldukça zorlu geçti. Abraham Lincoln, kölelik karşıtı tutumu ve Emancipation Proclamation'ı ile tanınırken, kölelerin kendi hayatları ve eylemleri de bu mücadelenin önemli parçalarıydı. Kölelik sonrası siyahlar için yeni bir hayat başlasa da, güney ve kuzey arasındaki farklılıkların yarattığı zorluklar yeniden yapılanma sürecini de oldukça zorlu hale getirdi.

Kölelik karşıtı mücadelede, Kuzey ve Güney'in rolleri farklı olsa da, birliğin gücü sonuçta köleliğin abolisyonuna yol açtı.

Kuzey'in Anti-Kölelik Hareketi

Kuzey'deki anti-kölelik hareketi, 18. yüzyılın sonlarına doğru başladı ve yavaş yavaş güç kazandı. Kölelik karşıtı aktivistler, köleliği ahlaki bir sorun olarak gördüler ve tüm siyahların özgürlüğe sahip olması gerektiğine inandılar.

İlk anti-kölelik toplulukları 1775'te kuruldu ve zamanla köleliğin kaldırılması için kampanya yürüten birçok organizasyon ve dernek ortaya çıktı. Bunların en önemlisi Amerikan Anti-Kölelik Derneği'ydi. Bu dernek, köleliğe karşı sadece moral bir mücadele yürütmekle kalmadı, aynı zamanda siyasi faaliyetlerde bulundu ve kölelik karşıtlarından oluşan bir ağ kurdu.

Anti-kölelik hareketi, 1861'de Amerikan İç Savaşı patlak verene kadar artarak devam etti. Savaş sırasında, köleliğin kaldırılması Kuzey için önemli bir konu haline geldi ve savaşın sonucunu etkileyen faktörlerden biri haline geldi. Sonunda, Kuzey'in zaferi ve köleliğin yasaklanması, tarihin ilginç bir bölümünü oluşturdu.

Güney'in Kölelik Savunusu

Güney'de kölelik sistemi, ekonomik, toplumsal ve siyasi argümanlar temelinde savunuluyordu. Güneyliler argümanlarının kökenini, ABD Anayasası ve tarihi hukukta buluyorlardı. Köleliğin uygulanabilir bir sistem olduğunu ve siyahların beyazların yönetimindeki refah içinde olduğunu iddia ediyorlardı.

Güneyliler, köleliğin siyasi ve ekonomik olarak gerekli olduğunu savundular. Tarımsal faaliyetlerin çoğu, özellikle de pamuk tarımı, köle gücüne bağımlıydı. Güneyliler ayrıca yeni topraklar kazanmak ve köleliğin genişlemesi için federal hükümetin kendilerine özerklik vermesini talep ediyorlardı.

Güneyliler, kölelik karşıtlarının köleliğin kötü olduğu yolundaki argümanı reddettiler. Onlara göre, çok sayıda köle görece iyi koşullarda yaşıyordu ve beyaz insanlar kölelerine iyi davranıyorlardı. Güneyliler ayrıca, İncil'de kölelik olduğu ve kölelerin efendilerine itaat etmeleri gerektiği gibi dini argümanlar da kullanıyorlardı.

Bu argümanlar, Güney'deki köleliğin korunması için kullanıldı. 1850'lerin sonlarında, siyahların özgürlüğüne kadar olan yolu tıkayan bir dizi yasama konusu Güneyliler tarafından geçirildi. Ancak köle karşıtı hareketin baskısı arttıkça, ayrılık ve savaş ile sonuçlanacak olan zorlu bir mücadele başladı.

Güney'deki Kölelik Karşıtı Sesler

Güney'deki kölelik karşıtı hareket, Kuzey'deki gibi tutarlı ve örgütlü bir şekilde gerçekleşmedi. Ancak, bazı Güneyliler kölelik sistemine karşı çıktılar ve mücadele verdiler. Bu insanlar arasında eski köle sahipleri, yerel kilise cemaatleri, yazarlar ve politikacılar yer alıyordu.

Bazı eski köle sahipleri, köleliği eleştiren yazılar kaleme alıp, köleliği savunanlara cevap vererek kölelik karşıtı düşünceleri savunuyordu. Ayrıca, Güney'deki birçok kilise cemaati, köleliği kabul etmeme ve kölelerin özgürlüğüne saygı gösterme konusundaki inançlarını dile getirdi.

Politikacılar arasında ise William Seward, Jefferson Davis ve John Quincy Adams gibi isimler bulunuyordu. Seward, köleliğin kaldırılması için mücadele etti ve bu konuda konuşmalar yaptı. Davis ise köleliğin savunulmasını açık bir şekilde dile getirdi. John Quincy Adams ise Kongre'de kölelik karşıtı yasaların geçmesi için mücadele etti.

Güney'deki kölelik karşıtı hareketin en önemli etkisi, Kuzey'le düşünceleri paylaşan insanlarla birlikte çalışmaları sayesinde olmuştur. Abolitionist hareketin Güney'deki temsilcileri, Kuzey'deki anti-kölelik örgütleriyle işbirliği yaparak, köleliğin abolisyonu yolunda büyük bir adım attılar.

Gerçek Güney'in Temsiliyeti

Kölelik karşıtı mücadele tarihi boyunca, Güney'deki temsiliyetle ilgili tartışmalar ve sorunlar mevcuttu. Güney, genellikle kölelik savunucusu olarak tasvir edildi, ancak gerçekten öyle miydi? Gerçek Güney, köleliği savunmayan ve hatta kölelik karşıtı olan insanların da yaşadığı bir yerdi. Ancak, bu insanların sesleri ve hikayeleri sıklıkla görmezden geliniyordu.

Beyaz Güneylilerin yanı sıra, siyahlar da gerçek Güney'in bir parçasıydı ve onların gerçek yaşamlarının temsili de önemliydi. Maalesef, beyazlar tarafından yazılan edebi eserlerin çoğu, siyahların gerçek yaşamlarını yansıtmaktan uzaktı. Bunların yerine, daha önce de bahsedildiği gibi, köleliği savundular. Ancak, bazı siyah yazarlar, kendi perspektiflerinden gerçek Güney'in temsiliyetinde etkili oldular.

Güney'in Gerçek Temsiliyeti İçin Önemli Siyah Yazarlar	Eserleri
Frederick Douglass	"Narrative of the Life of Frederick Douglass, an American Slave" ve "My Bondage and My Freedom"
Toni Morrison	"Beloved", "The Bluest Eye" ve "Song of Solomon"
Zora Neale Hurston	"Their Eyes Were Watching God" ve "Dust Tracks on a Road"

Güney'deki gerçek hayatı ve siyahların katkısını temsil eden edebi eserlerin başarısı ve önemi, kölelik savunucusu edebiyatın yanı sıra, köleliğin yanında var olan adaletsizlik, eşitsizlik ve ırkçılık gerçeğinin de kabul edilmesine yardımcı oldu. Bu eserler, gerçek Güney'in yansıtılması için yeni bir perspektif sağladı ve kölelik karşıtı mücadele için önemli bir gerçekliği gösterdi.

Sömürü, Adaletsizlik ve Irkçılık Gerçeği

Kölelik sadece Güney'in yaşadığı bir sorun değildi. Güney'de aynı zamanda diğer sosyal sorunlara ve adaletsizliklere de sahne olan bir yerdi. Köleler gibi, kadınlar ve işçiler de sömürüye uğradılar. Güney'de köle sistemini savunanların çoğu, beyazların siyasi, ekonomik ve kültürel haklarını da koruma altına aldı.

Irk ayrımcılığı Güney'de yaygındı ve kölelik sisteminin temel dayanaklarından biriydi. Sadece siyah insanlar değil, aynı zamanda Latin Amerika ve Asya'dan gelen göçmenler de ayrımcılığa uğradılar. Siyahların oylama hakkı yoktu ve eğitim almak için çok sınırlı imkanları vardı.

Güney'de ekonomik adaletsizlik de önemli bir sorundu. Köle sahipleri, işçilerin maaşlarına göre daha fazla para kazanırlardı ve bu da işçilerin yoksulluk sınırının altında yaşamasına neden oldu. Ayrıca, tarım sektöründe çalışanlar, fabrika işçilerine göre daha uzun saatler çalışıyorlardı ve daha tehlikeli koşullarda çalışmaları gerekiyordu.

Bütün bu sorunlar, köleliğin yanında var olan başka sorunlar olduğunu göstermektedir. Kölelik karşıtı mücadele sadece insanlar için özgürlük mücadelesi değildi, aynı zamanda diğer sosyal sorunların da çözüme ulaşmasına yardımcı oldu. Güney, köleliğin sona ermesinin ardından birçok sorunla başa çıkma konusunda zorluk yaşasa da, sonunda bir değişim ve gelişim sürecine girdi.

Savunmacı Edebiyatın Önemi

Güney, kölelik sistemi savunmasını edebiyat yoluyla da yapmaktaydı. Bu savunmacı edebiyat, Güney'in kölelik hakkındaki argümanlarını ifade etmek adına önemli bir araçtı. Bu edebiyat, köle sahibi yazarlar tarafından yazılmış eserlerden oluşuyordu.

Bunların arasında en popüler olan eserler, Uncle Tom's Cabin ve Gone with the Wind'di. Uncle Tom's Cabin, Harriet Beecher Stowe tarafından yazılmıştı ve köleliğin insanlık dışı yönünü anlatıyordu. Roman, Kuzey'de kölelik karşıtı harekete yardımcı olmuştu. Gone with the Wind ise Margaret Mitchell tarafından yazılmıştı ve Güney'in kölelik özlemlerini anlatmaktaydı. Bu roman, Güney'de köleliğin savunucuları tarafından büyük bir tutku ile okunmuştu.

Bunların yanı sıra, bazı siyah yazarlar da kölelik karşıtı edebiyat yazmışlardı. Bunlar arasında en ünlüsü Frederick Douglass'tı. Douglass, kölelikten kaçarak özgürlüğüne kavuşmuştu ve daha sonra kendi kölelik deneyirlerini kaleme almıştı.

Güneyli yazarlar ayrıca, kölelik karşıtı edebiyata tepki olarak kendi savunmalarını yapan eserler de kaleme almışlardı. Bunların arasında George Fitzhugh'un Sociology for the South ve William Harper'ın Letters on the Slave Trade and Emancipation öne çıkıyordu.

Bu savunmacı edebiyatın yanı sıra, Güneyli yazarlar özellikle kişisel tarihlerinde de kölelik konusuna yer veriyorlardı. Bu tarihler arasında Mary Chesnut'in Diary, sürgündeki Jefferson Davis'in The Rise and Fall of the Confederate Government ve Robert E. Lee'nin mektupları yer alıyordu.

Abolitionist Hareketin Etkisi

Abolitionist hareket, kölelik karşıtı mücadelenin en önemli adımlarından biridir. 19. yüzyılın ortalarında Amerika'da köleliğe karşı birlik olmayı hedefleyen bu hareket, kuzeyde ve güneydeki kölelik karşıtı grupları bir araya getirdi. Özellikle beyaz toplumun tepkisiyle karşılaşan siyahların hakları için mücadele etti ve sonunda köleliğin kaldırılmasına yol açtı.

Abolitionistler, siyahların insan haklarına saygı duyulması gerektiğini savundular. Bu hareket, kölelik sisteminin insanlık dışı olduğu gerçeğine dikkat çekti. Bu nedenle çoğu kişi, köleliği kaldırma girişimlerine katılmaya başladı.

Bununla birlikte, güneydeki kölelik savunucuları sürekli olarak köleliğin kaldırılması hareketine karşı çıktılar. Her ne kadar siyasi sınırların işleyişi etkili bir şekilde işlemese de, 1860'larda savaşın ortasında kölelik karşıtı hareketin güçlenmesi Amerika'yı daha insancıl bir toplum haline getirdi.

• Abolitionist hareketin etkisi sayesinde, kölelikle ilgili görüşler insanlar arasında açıkça tartışılmaya başlandı.
• Birçok siyasi figür, köleliğin kaldırılmasını savunan bir pozisyona yerleşti.
• Abraham Lincoln gibi politikacıların köleliğin kaldırılması yönündeki çabaları da Abolitionist hareketinin etkisiyle hızlandı.
• Ayrıca, köleliğin kaldırılması hareketi, zulüm ve sömürüye karşı mücadeleye ilham verdi.

Abolitionist hareketi, kölelik karşıtı mücadeleyi sadece bir siyasi mesele olarak ele almaktan öteye taşıdı. Bu hareket, insan hakları için mücadele eden bir hareket haline geldi ve birliğin gücünü kullanarak köleliğin kaldırılmasına yardımcı oldu.

Lincoln ve Özgürlük Bildirgesi

Abraham Lincoln, Amerikan tarihinde köleliğe karşı tavrı nedeniyle önemli bir figürdür. Lincoln, kölelik karşıtı bir lider olarak başkanlık yaptı ve sivil savaş sırasında rolü büyük bir öneme sahipti.

Lincoln, 1860 başkanlık seçimleri kampanyası boyunca köleliği kaldırmak için çalışmalar yürüttü ve sivil savaşın başlamasından kısa bir süre sonra Emancipation Proclamation adlı bir beyanname yayınladı. Bu beyanname, tüm kölelerin serbest bırakılmasını hedefledi ve bu sayede özgürlük savaşındaki etkisini sürdürdü.

Beyanname, özellikle savaşın siyasi ve askeri sonuçları açısından önemli bir kilometre taşıdır. Ayrıca, Emancipation Proclamation, Kuzey'deki ABD ordusuna katılan kölelere de özgürlük veren bir yasa oldu.

Lincoln, köleliğe karşı tutumunu federal politikalarla da yansıttı. Federal hükümetin, köleliğin genişlemesini durdurmak için üst üste politikalar geliştirdi. Örneğin, Missouri Uzlaşması 1820'de, köleliğin Missouri'nin güneyinde kaldırılmasını sağladı. Ayrıca, 1862 tarihli Homestead Yasası köleleştirilmiş topraklarda 160 dönümlük arazinin herhangi bir vatandaşa verilmesini yasakladı.

Lincoln'ün kölelik karşıtı mücadelesi sadece federal hükümeti değil, toplumu ve insan haklarını da etkiledi. Özgürlük için verilen savaş, eşitlik ve insan hakları için verilen mücadelenin en önemli sembolü oldu.

Kölelerin Kendi Mücadelesi

Kölelik karşıtı mücadeleye siyahların kendi hayatları ve eylemleriyle yaptığı katkılar, kölelik tarihinin en çarpıcı örneklerinden biridir. Kölelik sistemine maruz kalan siyahlar, kendi içlerinde de çeşitli gruplara ayrılmıştı. Kimi köleler, kölelik sistemini kabul etmiş ve köle efendilerine hizmet etmek için ellerinden geleni yaparken, kimileri ise kölelik karşıtı mücadelede aktif rol almaya karar vermişlerdi.

Bu kölelik karşıtı aktivizmin bir örneği, kölelerin kaçışıydı. Siyahların çoğu, kölelikten kaçmak için fırsat arıyorlardı. Bazı köleler, kaçmaları için yardım eden yerel köle karşıtı gruplarla işbirliği yaparlarken, bazıları da kendi başlarına kaçmaya çalışırlardı. Kaçan köleler, genellikle kırsal kesimlerde, yerel kölelik karşıtı grupların yardımıyla yaşardı.

Bir diğer siyah aktivizm örneği de köle isyanlarıdır. Kölelerin isyanları, köle karşıtı mücadele tarihinde önemli bir yer tutar. Nat Turner liderliğindeki ayaklanma gibi bazı isyanlar sırasında köle efendileri öldürülmüştü. Ancak, isyanlar genellikle başarısız olmuş ve katliamla sonuçlanmıştır. Bununla birlikte, isyanlar, özgürlük mücadelesinin önündeki engelleri kırmaya yardımcı olmuştur.

• Yollama Çalışması: Köleler, kölelik karşıtı grupların yayınlarını ve haberlerini diğer kölelere yollayarak birbirleriyle bağlantı kurarlar. Bu iletişim, köleler arasındaki dayanışmayı artırmıştı.
• Simya ve Saatçilik Becerileri: Bazı köleler, efendilerine değerli hizmetler sunarak güvenlerini kazanmışlardı. İşte bu güven ilişkisi sayesinde, kölelerin, efendilerinden kopya anahtarlarda veya diğer materyallerde yapabileceği eserleri birbirlerine yollaması mümkün olmuştur.

Kölelik karşıtı mücadelede siyahların yaptığı katkılar, kölelik karşıtı hareketin başarıya ulaşmasında büyük rol oynamıştır. Kölelerin mücadelesi, siyahların özgürlükleri için verdiği ölüm-kalım mücadelesidir. Siyahların kölelik karşıtı mücadelesinin, tipik Avrupalı Amerikalı bir hareketin ötesinde daha fazlası olarak görülmesi gerekiyor. Bu mücadele, insanlık tarihinin en önemli özgürlük hareketlerinden biridir.

Siyahların Yeni Hayatı

Kölelik sonrası siyahların hayatları, önceden tahmin edilememiş ölçüde değişti. Yıllarca kölelik altında yaşamış olan siyahlar, artık özgür bireyler olarak hayata adapte olmaya çalışıyorlardı. Bu dönemde, siyahların yeni hayatlarında karşılaştıkları zorluklar oldukça büyüktü. Öncelikle, kölelik sonrası işsizlik oranları oldukça yüksekti.

Birçok beyaz işveren, kötü muameleye maruz kalmalarından korktukları için siyahları işe almaktan kaçınıyorlardı. Ancak, siyahlar çoğunlukla zor şartlar altında çalışmak zorunda kaldıkları için, işlerini korumak için bireysel özgürlüklerinden vazgeçmek zorunda kaldılar.

Siyahların özgürlüğe adapte olmaları sadece iş hayatıyla sınırlı değildi. Kendilerine özgürlük sunan bir dünya, yeni sosyal, siyasi ve kültürel zorluklarla karşı karşıyaydı. Ancak, siyah topluluğu, kendilerine hedefler belirledi ve bunların peşinden koştu. Eğitim almaları, iş sahibi olmaları, oy kullanmaları ve siyasi pozisyonlarda görev almaları konusunda cesaretlendirildiler.

Siyahların yeni hayatı, özgürlüklerini kazandıkları ancak hala ayrımcılık ve ırkçılıkla karşı karşıya kaldıkları bir dünyada sürdü. Siyahların, toplumun diğer kesimleriyle eşit haklara sahip olduğunu kanıtlamak için uzun bir mücadeleye girmeleri gerekti. Ancak, siyahların hedeflerine ulaşmak için kararlılıkları ve azimleri sayesinde, yıllar süren mücadele sonunda karşılandı.

Yeniden Birleşmenin Zorlukları

1861-1865 yılları arasındaki Amerikan İç Savaşı'nın ardından Kuzey ve Güney yeniden birleşmeye karar verdi. Ancak yeniden birleşmenin getirdiği zorluklar ve farklılıklar ortaya çıktı. Güney'de köleliğin sona ermesiyle birlikte, siyahların eşit hakları talebi artarken güneyliler buna karşı çıkıyordu.

Bununla birlikte, kuzey ile güney arasındaki farklılıklar yeniden yapılanmayı zorlaştırdı. Kuzey'de, endüstriyel ekonomik yapı ve özgür çalışma sistemi egemenken, Güney'de tarım ekonomisi temel alınıyordu. Dolayısıyla, sosyal, kültürel ve ekonomik farklılıkların bir sonucu olarak, yeniden yapılanmanın zorlukları ortaya çıktı.

Güney eyaletlerinde, köleliğin sona ermesi birçok beyaz Güneyli için ekonomik bir yıkım anlamına geliyordu. Ayrıca siyahların eşit haklarına karşı güçlü bir direniş vardı. Bu nedenle, Güneylilerin zihniyetini değiştirmek ve yeniden yapılanma sürecinde başarılı olmak çok zorlu bir süreçti.

Yeniden yapılanma sürecinde, Kuzeyli liderler Güneylileri yeniden birleşmeye ikna etmek için çaba harcadı. 1865'te kabul edilen Kölelik Karşıtı 13. Değişiklik, köleliği yasakladı ve siyahların eşit haklarına sahip olmasını sağladı. Güneyli liderler bu değişime karşı çıkarken, Kuzeyli liderler bir araya gelerek, ülkenin yeniden birleşmesini mümkün kıldı.

Yeniden yapılanma sürecinde, birçok siyah, eşit hakları ve siyasi katılımı elde etmek için mücadele etti. Ancak, güneyli beyazların çoğunluğu hala siyahların eşit haklarına karşı çıkıyordu. Siyahların oy kullanma haklarına, siyasal katılımlarına ve eğitim haklarına kavuşmaları zorlu bir süreçti.

Siyahların Gündelik Yaşamları

Siyahların kölelikten kurtulması, yeni bir hayat kurmak için karşılaştıkları zorluklarla doluydu. İş hayatında, siyahlar düşük ücretli işleri kabul etmeye zorlandı ve köleliğin devam ettiği birçok bölgede işsizlik oranları yüksekti. Siyahların eğitim alması da zordu ve birçoğu okuma yazma bilmeyen işlerde çalışmak zorunda kaldı.

Ancak, siyahların mücadelesi de vardı. Siyahlar, siyasi hakları için mücadele etmek, okul açmak veya okuma-yazma öğrenmek için çaba harcamak gibi birçok alanda mücadelelerini sürdürdüler. Engelleri aşmak için birçok siyah, girişimci bir ruha sahipti ve kendi işlerini kurmak, çiftlikler kurmak, ticaret yapmak gibi başarılar elde etti.

Siyahların eğitimi, özellikle de okuma yazma, kölelik sonrası dönemde birçok siyah için hayati önem taşıdı. Birçok devlet, okulları destekleyen yasaları kabul etti ve siyahların okuma yazma öğrenme fırsatı arttı. Siyahların eğitimi, onların toplumsal ve ekonomik erişimini artıracak bilgi ve becerileri kazanmalarına yardımcı oldu.

• Siyahlar, iş hayatında düşük ücretli işleri kabul etmek zorunda kalmışlardır.
• Birçok siyah, kendi işlerini kurarak girişimci bir ruh sergilemiştir.
• Siyahların eğitimi, kölelik sonrası dönemde hayati önem taşımıştır ve onlara bilgi ve beceriler kazandırmıştır.