Osmanlı İmparatorluğu'nda Cizre Aşiretleri ve Diğer Etnik Gruplar, tarihi bir bakış açısıyla, Cizre aşiretlerinin yanı sıra bölgedeki diğer etnik grupların Osmanlı yönetimi altındaki durumunu ele alıyor. Bu kitap, Osmanlı döneminde sınırların içindeki kültürel çeşitliliğe dair bir anlayış sunuyor ve bölgesel tarih severler için kaçırılmaması gereken bir kaynak.

Osmanlı İmparatorluğu, tarih boyunca birçok farklı etnik gruba ev sahipliği yapmıştır. Bu makalede, özellikle Cizre aşiretleri ve diğer etnik grupların tarihi ve kültürel önemi ele alınacaktır. Cizre, tarihi boyunca birçok farklı aşiret tarafından yönetilmiştir ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde de aşiretlerin varlığı önemliydi. Aşiretlerin yaşam koşulları, faaliyetleri ve sosyal hayatları bu makalede incelenecektir.

Bunun yanı sıra, Osmanlı İmparatorluğu döneminde diğer etnik gruplar da önemli bir rol oynamıştır. Kürtler, Araplar, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler ve Süryaniler gibi farklı etnik grupların varlığı ve kültürel mirası tarih boyunca tartışılmıştır. Bu etnik grupların Osmanlı İmparatorluğu'nda varlığı, kültürel mirası ve tarihi olaylarla olan ilişkileri bu makalede ele alınacaktır.

Ayrıca, bu makalede özellikle Kürtlerin Osmanlı dönemindeki yerleşimi, siyasal ve sosyal hayatı da detaylı bir şekilde incelenecektir. Zaza Kürtleri ve Yezidi Kürtler gibi farklı Kürt gruplarının tarihi ve kültürel önemi de bu makalede yer alacaktır.

Genel olarak, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Cizre aşiretleri ve diğer etnik gruplar, tarihi ve kültürel açıdan oldukça önemlidir. Bu makalede, bu grupların tarihi ve kültürel önemi detaylı bir şekilde ele alınacak ve okuyuculara zengin bir bilgi kaynağı sunulacaktır.

Cizre Aşiretleri

Cizre, tarihsel bir yerleşim yeri olmasından dolayı birçok aşiret tarafından tercih edilmiştir. Cizre'ye yerleşen aşiretlerin kökenleri farklılık gösterse de genellikle Arap, Kürt veya Türkmen kökenli oldukları bilinmektedir. Osmanlı dönemi boyunca bölgedeki aşiretler, yerel yönetimlerle iş birliği yaparak güvenliği sağlamakta ve bölgeye hükmetmektedirler.

Cizre aşiretleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun klasik dönemi olan 16. yüzyıldan itibaren merkezi otoritenin zayıflamasıyla birlikte güçlerini arttırmışlardır. Bölgedeki köylülerin feodal ağaları konumundaki aşiret liderleri, yerel işlerin yürütülmesinden sorumlu olmuşlardır. Osmanlı Devleti de, bölgenin güvenliği için aşiret liderleri ile iş birliği yapmış ve askeri destek sağlamıştır.

Ayrıca, Cizre aşiretleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme dönemlerinde İran ve Rusya saldırılarına karşı savaşan kuvvetler arasında yer almıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde, Cizre aşiretleri de diğer Anadolu aşiretleri gibi sosyal ve ekonomik değişimlerden etkilenmiş, modernleşme süreciyle birlikte güçlerini yitirmişlerdir.

Diğer Etnik Gruplar

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, sadece Cizre aşiretleri değil, diğer etnik gruplar da önemli bir yere sahipti. Kürtler, Araplar, Ermeniler ve diğer bazı etnik gruplar, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yoğun bir şekilde yaşamaktaydı. Bunların çoğu, farklı coğrafyalardan gelerek Osmanlı İmparatorluğu'na yerleşen göçmenlerdi. Her bir etnik grup, kendi tarihi, kültürel ve sosyal mirasıyla Osmanlı İmparatorluğu'na renk katıyordu.

Kürtler, Osmanlı İmparatorluğu döneminde önemli bir etnik gruptu. Birçok Kürt aşireti, özellikle de Cizre aşiretleri, Türkiye-Suriye sınırının etrafında yaşıyordu. Kürtler, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş döneminde, Kurtuluş Savaşı'nda önemli bir rol oynadılar. Kuzey Irak'ta, Kürt nüfusu, Kerkük başta olmak üzere önemli bir yönetim merkeziydi.

Araplar da Osmanlı İmparatorluğu'ndaki diğer bir etnik gruptu. Osmanlı İmparatorluğu'nda geniş bir Arap nüfusu vardı ve bu nüfus, Orta Doğu coğrafyasının pek çok yerine genişledi. Arapların ekonomik, sosyal ve kültürel hayatı, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüyle değişti.

Ermeniler, Osmanlı İmparatorluğu'nun diğer önemli bir etnik grubuydu. İmparatorluğun en büyük etnik azınlığı olan Ermeniler, Osmanlı İmparatorluğu çöküşünü hızlandıran Ermeni Tehciri sırasında acılar yaşadılar. Fetih sonrası Ermeni kökenli vatandaşlar, imparatorluk sınırları içinde geniş bir coğrafyada yaşadılar.

Osmanlı İmparatorluğu'nda diğer etnik gruplar da bulunmaktaydı. Rumların birçok yerde yoğun bir şekilde yaşadıkları görülmekteydi. Yahudiler, Osmanlı İmparatorluğu'nun dört bir yanında yerleşmiştiler. Süryaniler ise, Mezopotamya ve Hristiyan bölgelerinde yaşayan etnik bir gruptu. Her bir etnik grup, Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihi ve sosyo-kültürel yapısında belirgin bir rol oynadı.

Kürtler

Kürtler, Osmanlı İmparatorluğu'nda önemli bir etnik gruptur. 16. yüzyılda İran sınırındaki Kürtler, Osmanlı hâkimiyeti altına girdiler ve o zamandan beri birçok bölgede yerleştiler. Osmanlı toplumunda, Kürtler genellikle sınır bölgesinde yaşarken, çobanlık, ticaret, askerlik ve hizmet sektöründe iş buldular.

Osmanlı dönemi boyunca Kürtler'in siyasi hayatı oldukça karmaşıktı. Kürt aşiretlerinin liderleri, yerel sultanlarla işbirliği yaparak, Osmanlı makamlarına karşı ayaklanmalar düzenlediler. 19. yüzyılda Kürtler, Osmanlı toplumunda daha güçlü bir varlık kazandılar ve bazı Kürt aşiretleri, Osmanlı ordusunda yüksek rütbeler aldılar.

O zamana kadar, Kürtlerin siyasal ve sosyal hayatı, aşiretler arasındaki çatışmalar nedeniyle oldukça tutarsızdı. Ancak Cumhuriyet dönemi ile birlikte Kürtlerin toplumsal ve siyasal varlıklarına dair farkındalık artmaya başladı. Benzer şekilde, Türkiye'deki Kürt sorununun çözümü için birçok girişim başlatılmış ve Kürt toplumunun hakları daha da ileri götürülmüştür.

Zaza Kürtleri

Zaza kürtleri, Türkiye'nin doğusunda yaşayan bir etnik grup olarak bilinmektedir. Kendilerini "Dımıli" olarak adlandıran Zaza kürtleri, farklı bir dil ve kültüre sahiptirler. Zazaca dilini konuşan bu kürtler, tarihsel olarak çoğunlukla tarım ve hayvancılıkla uğraşmışlardır.

Zaza kürtleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasında büyük bir yere sahiptirler. 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşadılar ve 20. yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla birlikte daha da yoğunlaşan asimilasyon politikalarına maruz kaldılar. Türkiye'deki Zaza kürtleri, Kürtlerin yanı sıra diğer etnik gruplarla da yakın bir ilişki içinde yaşamaktadırlar.

1980'lerde Zaza kürtleri, kendilerine özgü bir kimliğin farkına varmaya başladılar ve eski kültürlerini korumak için mücadele ettiler. Bu çaba, bugün Zaza kürtlerinin kültürlerini korumak için birçok özgün yöntem kullanmasını sağlıyor. İçerisinde bulundukları coğrafyanın tarihinde önemli bir yere sahip olan Zaza kürtleri, günümüzde hala bölgedeki diğer etnik gruplarla birlikte yaşamlarını sürdürmektedirler.

Yezidi Kürtler

Yezidi Kürtler, farklı bir inanç ve kültür sistemi ile yaşayan bir etnik grup olarak Osmanlı İmparatorluğu'nda da yer almışlardır. Yezidilik, eski Mezopotamya dinlerinden, İranlı etnik grupların inançlarından, İslam, Hristiyanlık, Musevilik ve Zerdüşt gibi diğer dinlerden etkilenerek ortaya çıkmıştır.

Yezidilerin inancında doğaüstü varlıklar ve ruhlar yer alır. En önemli varlık ise Melek Taus olarak kabul edilen bir melektir. Yezidilerin kutsal kitabı Meshef-ı Reş (Kara Kitap) olarak adlandırılmaktadır.

Yezidi Kürtler, inanç sistemlerinden dolayı yoğun bir şekilde ayrımcılıkla karşı karşıya kalmışlardır. Özellikle son yıllarda yaşanan çatışmalar ve çeşitli baskılar nedeniyle Yezidi Kürtlerin varlıkları tehlike altındadır.

• Yezidiler, çoğunlukla Kuzey Irak'ta yaşarlar ve sayıları yaklaşık 800 bin kişidir.
• Yezidi Kürtler, yıllardır çeşitli baskılarla karşı karşıya kaldıkları için, inançlarını korumak adına örgütlenmişlerdir.
• Yezidi Kürtlerin sosyal ve kültürel hayatı, inanç sistemlerinden güç alan birçok gelenek ve ritüelle şekillenir.

Yezidi Kürtlerin inancı ve kültürel hayatı, Osmanlı İmparatorluğu'nun etnik ve kültürel çeşitliliği içinde saygı ve anlayış gerektiren bir konudur.

Araplar

Araplar, Osmanlı İmparatorluğu'nda önemli bir etnik gruptu. İmparatorluğun kurulduğu dönemlerde Araplar, özellikle de Arabistan'dan göç edenler, Osmanlı Devleti'ne katılmaya ve İslam'ı benimsemeye başladılar.

Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Araplar, çoğunlukla ticaret faaliyetleri ve askeri hizmetlerde yer aldılar. Ayrıca, şehirlerde yoğun bir nüfusa sahiplerdi ve yerel yönetimlerde önemli rolleri vardı.

Araplar, İslam'ın yayılmasına ve Osmanlı İmparatorluğu'nun büyümesine sürekli olarak katkıda bulundular. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde Arap milliyetçiliği hareketleri ortaya çıkmaya başladı ve bu hareketler, Osmanlı Devleti'nin yıkılmasında önemli bir role sahip oldu.

Ermeniler

Ermeni toplumu Osmanlı İmparatorluğu’nda önemli bir yer tutmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu, Ermenilerin yerleşimi, toplumsal yapısı, hukuki durumu gibi konularda ayrıca düzenlemeler yapmıştır.

Ermeni nüfusu, Osmanlı İmparatorluğu döneminde büyük ölçüde artarak sayıları iki milyona kadar yükselmiştir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Ermeniler, genellikle el sanatları, ticaret ve işletme alanlarında faaliyet göstermişlerdir.

Ermenilerle ilgili en önemli tarihi olay, 1915 yılında gerçekleşen Ermeni Tehcir Olayıdır. Ermenilerin Osmanlı İmparatorluğu’ndaki varlığı, II. Abdülhamit döneminde yoğun şekilde sorgulanmış ve bu dönemde Ermeni ayaklanmaları yaşanmıştır. Ermeni Tehcir Olayı ise, I. Dünya Savaşı sırasında gerçekleşmiş ve yaklaşık 1,5 milyon Ermeni’nin hayatını kaybetmesine neden olmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde Ermeni toplumu, kendi kültürel mirasını koruyarak varlığını sürdürmüştür. Ermeni kiliseleri, okulları ve diğer toplumsal yapıları, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki varlıklarını sürdürmeye devam etmiştir.

Ermenilerin Osmanlı İmparatorluğu’ndaki tarihi ve kültürel önemi, günümüzde de önemli bir konudur. Ermeni toplumu, Türkiye’deki kültürel yapının önemli bir parçasıdır ve Türkiye, Ermeni kültürel mirası için önemli bir rol üstlenmektedir.

Osmanlı Döneminde Ermeni Toplumu

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Ermeni toplumunun toplumunun yaşam koşulları oldukça zordu. Ermeniler, genellikle sanat, zanaat ve ticaret gibi işlerde çalışıyorlardı. Ancak, Osmanlı toplumu içindeki yerleri oldukça sınırlıydı. Ermeniler, zorlu çalışma koşullarına ve güçsüz ekonomik durumlarına karşı mücadele ediyorlardı.

Bunun yanı sıra, Ermeni toplumunun kültürü oldukça zengindi. Osmanlı İmparatorluğu'nda Ermeni edebiyatı, müziği ve mimarisi oldukça gelişmişti. Ermeni rahipleri, ilim adamları ve sanatçıları, Ermeni toplumunun kültürel mirasına değer katan önemli figürlerdi.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde Ermeniler, hristiyan olmaları nedeniyle diğer toplumlar tarafından dışlanıyorlardı. Ayrıca, Ermenilerin yoğun olarak yaşadıkları Doğu Anadolu'da, Osmanlı hükümeti tarafından bazı baskılarla karşılaşmışlardı. Bu baskılar, sonrasında Ermeni tehcir olayına dönüşmüştü.

• Ermeni toplumunun kültürü zengindi ve edebiyat, müzik ve mimarisinde oldukça gelişmişti.
• Ermeniler, genellikle sanat, zanaat ve ticaret gibi işlerde çalışıyorlar ancak, Osmanlı toplumu içindeki konumları oldukça sınırlıydı.
• Ermeni tehcir olayı, Ermeni toplumunun zorlu hayat koşulları ve dışlanmasının sonucu olarak gerçekleşmiştir.

Ermeni Tehcir Olayı

Ermeni tehcir olayı 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından gerçekleştirilen ve Ermeni halkının bir kısmının Anadolu'dan çıkarılmasını içeren bir süreçtir. Tehcir sırasında yüz binlerce Ermeni öldürülmüş ya da açlık, susuzluk ve hastalık nedeniyle hayatını kaybetmiştir.

Bu olay, günümüzde hala tartışmalı bir konudur ve uluslararası camia tarafından soykırım olarak tanınmaktadır. Tehcir, Ermeni toplumunda büyük bir acı ve travma yaratmış ve Ermeni halkının Türkler tarafından yapılan katliamı hatırladığı bir gün olarak 24 Nisan olarak kabul edilmiştir.

Bununla birlikte, Türk hükümeti ve bazı Türk tarihçileri, olayları asla soykırım olarak tanımadıklarını ve şeffaf bir şekilde araştırılması gerektiğini savunmaktadırlar. Buna rağmen, olaylar sırasında Ermeni halkı büyük bir acı yaşadı ve uluslararası camia tarafından bu trajik olayların soykırım olarak kabul edilmesi, Ermeni halkı için bir tür adaleti temsil etmektedir.

Diğer Etnik Gruplar

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Rumlar, Yahudiler, Süryaniler ve diğer bazı etnik gruplar da önemli bir yer tutuyordu. Rumlar, genellikle İstanbul ve Batı Anadolu'da yaşarken, Yahudiler daha çok İstanbul'un Galata ve Balat semtlerinde yerleşmişlerdi. Süryaniler ise Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşamışlardır.

Rumlar, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki azınlıklar arasında en büyük nüfusa sahip olan gruptu. İstanbul gibi önemli merkezlerde Rum mahalleleri bulunurdu. Rumlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş dönemiyle birlikte bölgeden ayrılarak Yunanistan'a göç etmişlerdir.

Yahudiler, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki diğer azınlıklar gibi, çeşitli yasal kısıtlamalarla karşı karşıya kaldılar. Şehrin farklı yerlerinde sinagogları bulunan Yahudiler, İstanbul'da önemli bir ticaret merkezi oluşturdular. Yahudi cemaati, Cumhuriyet döneminde de ülke ekonomisinde etkili bir rol oynadı.

Süryani Hristiyanlar, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde bulunan kiliseleri ve manastırlarıyla dikkat çektiler. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde, Süryani cemaati katliamlarla karşı karşıya kalmıştır. Günümüzde, Türkiye'de Süryani cemaati hala varlığını sürdürmektedir.

Diğer bazı etnik gruplar arasında, Gürcüler, Boşnaklar, Çerkezler, Tatarlar ve Romanlar da yer almaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, birçok farklı etnik grup barış içinde yaşadı ve farklı kültürleriyle birbirine zenginlik kattı.

Rumlar

Rumlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun en eski ve köklü etnik gruplarından biridir. İmparatorluk dönemi boyunca, Rumlar genellikle ticaret ve sanayi sektöründe aktif olarak yer almışlardır. İstanbul, İzmir, Selanik, Girit ve daha birçok şehirde Rum nüfusu oldukça yoğundu.

Osmanlı İmparatorluğu'nda, kendi özerkliklerine sahip olan "millet" adı verilen farklı din ve etnik kökenlere ait topluluklar vardı. Rumlar da, Ortodoks Hristiyanlık inancına sahip oldukları için, bir millet olarak tanımlanmıştır. Millet Sistemi, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki farklı etnik gruplar arasında barış ve işbirliğini sağlamak için oluşturulmuştur.

Rumların imparatorlukla olan ilişkileri zaman zaman gerginleşmiş ve bazı önemli olaylar yaşanmıştır. "Nika İsyanı" olarak adlandırılan isyan, 532 yılında İstanbul'da gerçekleşmiştir. İsyan, İmparator I. Justinianus'un iktidarı sırasında, maddi sıkıntılar nedeniyle vergilerin artması sonucu çıkmıştır. İsyan sonrasında, İmparatorluk yönetimi tarafından binlerce insan öldürülmüş ve şehir harabeye dönüşmüştür.

• 14. yüzyılda Vlora Ayaklanması: Anadolu kökenli bir Rum çetesinin Aydın ve İzmir çevresinde isyan çıkardı. Ayaklanmayı Osmanlı İmparatorluğu bastırdı.
• 1453 yılında İstanbul'un fethi sonrasında, İmparatorluk'taki güç dengeleri değişti. Rumlar, artık daha az özerk hale geldiler ve azınlık statüsüne düşürüldüler. İmparatorluk dönemi boyunca, Rumlar ile Osmanlı yönetimi arasında çatışmalar yaşandı.
• Rumlar, I. Dünya Savaşı sonrasında, İzmir Yangını olarak bilinen olayda büyük bir trajedi yaşadılar. Yunan ordusu tarafından desteklenen Rum çeteler, birçok Türk'ü ve Müslüman'ı öldürdü. Bu olay sonrasında, Türk ordusu İzmir'e girdi ve Rum nüfusu büyük oranda göç etmek zorunda kaldı.

Bu olaylar dışında, Rumlar Osmanlı İmparatorluğu'nda önemli bir yere sahiptiler. Sanat, edebiyat ve müzik alanlarında önemli eserler ve sanatçılar yetiştirdiler. Mimari anlamda da, Osmanlı İmparatorluğu'na birçok şirketin katkısı oldu.

Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde, Rumlar arasında milliyetçilik hareketleri başladı. Cumhuriyet'in ilanı sonrasında, Yunanistan ile olan sorunlar nedeniyle Türkiye'deki Rum nüfusu azalmaya başladı. Günümüzde, Türkiye'deki Rum nüfusu oldukça azdır ve özellikle Batı Anadolu'da yoğunlaşmaktadır.

Yahudiler

Osmanlı İmparatorluğu döneminde Yahudiler, toplumsal olarak çeşitli faaliyetlerde bulunmuştur. İstanbul, İzmir, Selanik, Bursa, Edirne gibi Osmanlı İmparatorluğu'nun büyük şehirleri Yahudiler için önemli merkezlerdi. Yahudiler, İmparatorluğun ticari hayatındaki önemli unsurlardan biriydi. Esnaflık, tüccarlık, zanaatkarlık, bankacılık gibi alanlarda faaliyet gösterdiler. Ayrıca, Yahudiler Osmanlı İmparatorluğu'nun devlet ve askeri hayatında da aktif rol aldılar.

Yahudilerin Osmanlı İmparatorluğu'ndaki varlığı, Osmanlıların Yahudilere geniş bir özgürlük alanı tanımaları sayesinde mümkün olmuştur. Yahudiler, İmparatorluğun diğer etnik gruplarıyla birlikte hem çoğunluk dininin sahası dışında, hem de kendi dinlerinin gerektirdiği şekilde bir hayat sürdürebilmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu'nda Yahudilerin din adamları, eğitimciler, doktorlar ve yargıçlar olarak da görev aldığı bilinmektedir.

Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde Yahudiler, İttihat ve Terakki yönetiminde etkili oldular. Özellikle, İmparatorluğun son döneminde Yahudiler arasında siyasi liderler yetişti. Siyonist hareketin bazı liderleri de Osmanlı İmparatorluğu'nda yetişti. Balfour Deklarasyonu'na temel oluşturan Balfour'a mektup yazan ve Siyonist hareketin önde gelen isimlerinden olan Lord Rothschild de Yahudi asıllıdır.

Bugün, Türkiye'de Yahudilerin sayısı 17.000 civarındadır. Musevi cemaati, Türkiye'deki Yahudilerin örgütlenmesini sağlamaktadır. Türkiye'nin İsrail'le ticari, turistik ve askeri anlaşmaları bulunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminden bugüne, Yahudilerin Türkiye'nin sosyo-kültürel yapısına etkisi yoğun olmuştur. Yahudiler, Türk kültürünün içinde yer edinmiş ve özellikle İstanbul gibi şehirlerin kültürel hayatında etkili olmuşlardır.

Süryaniler

Süryaniler, Osmanlı İmparatorluğu'nun farklı dönemlerinde, bugünkü Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan Hristiyan bir etnik gruptur. Süryaniler, genellikle arkeolojik bölgelerde ve turistik merkezlerde dillerini korumak kadar, el işleme, metal işleme, halı dokuma ve gümüş işleme gibi eski geleneksel el sanatlarına da sahiptirler.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Süryaniler, Osmanlı vergi sistemi altında yaşadılar ve vergi toplama sistemi onların önemli bir geleneksel faaliyet alanı haline geldi. Ayrıca, Süryaniler, Osmanlı İmparatorluğu'nun birçok bölgesinde ticari ve zanaat faaliyetleri yürüttüler. Bölgedeki Süryani dilini, literatürünü ve kültürünü korudular ve geliştirdiler.

Osmanlı döneminin sonuna doğru, Süryaniler, dini ayrılma ve çeşitli zorluklar nedeniyle bir göç dalgası yaşadılar ve birçoğu dünya çapında yayıldı. Günümüzde, Türkiye'deki Süryani topluluğunun sayısı oldukça az olsa da, kültürel mirasları hala varlığını sürdürmektedir.