Moleküler Kökenli İnsan Hastalıkları ve Tedavileri, genetik ve moleküler biyoloji uzmanlarının katkısıyla geliştirilmiştir Bu kitap, hastalıkların nasıl oluştuğunu anlamamıza yardımcı olan moleküler düzeydeki mekanizmaları anlatmaktadır Ayrıca, son zamanlardaki tedavi yöntemleri ve gelişmeleri de ele almaktadır Bu kitap, tıp öğrencileri, uzmanlar ve genel okuyucular için önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır

Bugün, insan sağlığı hakkında bildiğimiz temel bilgilerden daha fazlasına sahibiz. Moleküler seviyede kökeni olan hastalıklar, son yıllarda daha fazla araştırılmakta ve tedavi edilebilmektedir. Bu makalede, genetik hastalıkların yanı sıra kanser ve nörolojik hastalıklar gibi moleküler kökeni olan hastalıklara da değineceğiz. Ayrıca, bu hastalıkların tedavileri hakkında bilgi sahibi olacak ve mevcut tedavi seçenekleri hakkında da bilgilendirileceksiniz.

Genetik hastalıklar, DNA'da meydana gelen mutasyonlar sonucu ortaya çıkar. Bu hastalıkların çoğu, doğumdan önce kişiye verilen genlerde meydana gelen değişimler nedeniyle oluşur. Bu makalede, kistik fibrozis ve hemofili gibi iki farklı genetik hastalığı ele alacağız. Kistik fibrozis hastalığı, akciğer ve sindirim sistemi gibi organlarda salgı bezleriinin çalışmasında sorunlara yol açar. Tedavisi için kullanılan ilaçlar ve diğer tedavi yöntemleri açıklanacak. Hemofili, kanın pıhtılaşma işlevinin bozulmasına neden olan bir hastalıktır. Tedavisi için kullanılan ilaçlar ve alternatif yöntemler hakkında bilgi verilecektir.

Bunun yanı sıra, kanser gibi çoğu insanın bildiği bir hastalık da moleküler kökene sahip olanlar arasında yer almaktadır. Kanser tedavisi için kullanılan ilaçlar ve bu ilaçların nasıl çalıştığı hakkında bilgi verilecektir. Kanser immünoterapisi ise kanser immun tedavi yöntemlerinden sadece bir tanesidir. Bu tedavi yöntemine dair moleküler seviyede işleyişi ve kullanılan ilaçların nasıl çalıştığı hakkında bilgi verilecektir.

Son olarak, nörolojik hastalıklara da değineceğiz. Alzheimer hastalığı ve Parkinson hastalığı moleküler seviyede ortaya çıkan nörolojik hastalıklardan sadece ikisidir. Bu hastalıkların mekanizması ve mevcut tedavi seçenekleri hakkında bilgilendirileceksiniz.

Genetik Hastalıklar

Genetik hastalıklar, DNA'da meydana gelen mutasyonlar sonucu ortaya çıkan hastalıklardır. Bu mutasyonlar, genetik materyaldeki değişikliklere neden olarak, normal hücre işlevlerinin bozulmasına yol açarlar. Genetik hastalıklar, çocukluk çağında ortaya çıkabileceği gibi, erişkinlik döneminde de görülebilirler.

Bu hastalıkların tedavisi oldukça zor olabilir ve çoğu zaman semptomları kontrol altına almak için tedaviler kullanılır. Bazı genetik hastalıkların ise henüz tedavisi bulunmamaktadır.

• Bazı genetik hastalıklar, kişilerin hayat kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. Bu hastalıklar arasında Kistik Fibrozis ve Hemofili gibi hastalıklar yer almaktadır.
• Diğer genetik hastalıklar ise kanser ve nörolojik hastalıklar gibi daha ciddi hastalıklar olabilir. Bu hastalıkların tedavisi için araştırmalar devam etmektedir.

Genetik hastalıkların tanısı, genetik testler kullanılarak konulabilir. Bu testler, kişinin genetik materyalinin incelenmesiyle yapılabilmektedir. Ancak, genetik testlerin yapılabilmesi için uzman bir hekim tarafından yönlendirilmesi gerekmektedir.

Genetik hastalıkların tedavisinin yanı sıra, tıp alanında genetik araştırmalar da devam etmektedir. Bu çalışmalar, genetik hastalıkların nedenlerinin ve tedavilerinin daha iyi anlaşılması için yapılır. Umarız yakın zamanda genetik hastalıkların tedavisi için daha etkili yöntemler bulunur ve hasta insanların yaşam kalitesi artırılır.

Kistik Fibrozis

Kistik fibrozis, genetik bir hastalıktır. Bu hastalık, vücudun özellikle akciğer ve sindirim sistemi gibi organlarında salgı bezlerinin çalışmasında sorunlara yol açar. Kistik fibrozis hastalığına sahip olan kişilerin salgı bezleri kalın ve yapışkan bir sıvı üretir. Bu sıvılar, hava yollarını tıkayarak enfeksiyon riskini artırır ve sindirim sistemi organlarında atılması zorlaşır.

Kistik fibrozis hastalığı, genetik bir hastalık olduğu için tedavi edilemez ancak kontrol altına alınabilir. Hastaların yaşam kalitelerini yükseltmek ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak için birçok tedavi yöntemi kullanılır. Bu tedaviler arasında, hastaya uygun ilaçlar, beslenme programı, solunum terapisi ve egzersiz gibi yöntemler yer alır.

Kistik Fibrozis Tedavi Yöntemleri	Açıklama
Antibiyotikler	Hastalarda sık görülen enfeksiyonları tedavi etmek için kullanılır.
İnfeksiyon Kontrolü	Hastalarda sık görülen enfeksiyonları önlemek için belli bir hijyen seviyesi korunur.
Nebülizörler	Vücudun uygun şekilde nefes alması için solunum terapisi yapılır.
Beslenme Tedavisi	Hastalığın sebep olduğu tükürük ve mukusun sindirim sistemi organlarından atılması için uygun bir beslenme programı takip edilir.

• Kistik fibrozis hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçların yan etkileri görülebilir.
• Bu nedenle, tüm ilaçlar doktor kontrolünde kullanılmalıdır.
• Hastaların yaşam kalitelerini yükseltmek için düzenli egzersiz programı uygulamaları önerilir.

Kistik Fibrozis Tedavisi

Kistik fibrozis hastalığı, genetik bir hastalık olduğu için tamamen iyileştirilmesi mümkün değildir. Ancak, şiddetini azaltmak ve yaşam kalitesini artırmak için bazı tedavi seçenekleri mevcuttur. Kistik fibrozis hastaları, akciğerlerinin temizlenmesine yardımcı olan aerosol ilaçlar kullanabilirler. Ayrıca, düzenli egzersiz yapmak ve balgam temizleme teknikleri de hastaların solunum yollarını korumalarına yardımcı olabilir.

Kistik fibrozis tedavisinde kullanılan diğer yöntemler arasında solunum cihazları ve beslenme desteği sayılabilir. Solunum yöntemleri, hastaların solunum fonksiyonlarını korumalarına yardımcı olmak için kullanılırken, beslenme desteği de hastaların yeterli kalori, protein ve vitaminler almalarına yardımcı olur. Bazı hastaların pankreası da etkilendiği için, bu hastalar da enzim takviyesi alabilirler.

Son olarak, kistik fibrozis tedavisinde en önemli yaklaşım, hastalığın önceki aşamalarında teşhis edilmesidir. Erken teşhis sayesinde, hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir ve hastanın yaşam kalitesi artırılabilir. Bu nedenle, kistik fibrozis hastalarının düzenli olarak tıbbi kontrol altında olmaları ve semptomlarını takip etmeleri önemlidir.

Kistik Fibrozis Araştırmaları

Kistik fibrozis hastalığının tedavisinde son yıllarda yapılan araştırmalar oldukça umut verici sonuçlar ortaya koymaktadır. Bu araştırmalarda geliştirilen yeni tedavi yaklaşımları hastaların yaşam kalitesini arttırmakta ve yaşam sürelerini uzatma potansiyeline sahip olmaktadır.

Bunlardan biri, kistik fibrozisli hastaların kullandığı ilaçlara benzer bir etkiye sahip olan ve hastalığın neden olduğu tıkanıklıkları azaltan yeni bir ilaçtır. Klinik çalışmalarda bunun etkili olduğu gösterilmiştir ve birçok hasta için yeni bir umut kaynağı olmuştur.

Ayrıca, gen düzenlemesi teknolojisindeki ilerlemeler, kistik fibrozis hastalığının düzeltilebilir bir genetik bozukluk olabileceği fikrini ortaya koymuştur. Bu yöntemde, zararlı genetik mutasyonlar düzeltilerek normal bir genetik kod tekrar oluşturulabilir. Böylece, hastalığın kök nedeni ortadan kaldırılabilir ve tedavisi mümkün hale gelebilir.

Bu araştırmalar sadece kistik fibrozis hastalarının tedavisi için değil, aynı zamanda diğer genetik hastalıklar için de umut kaynağıdır. Bununla birlikte, daha fazla çalışma ve klinik deneyler gerekmektedir ve bu yeni tedavi yaklaşımlarının güvenliği ve etkinliği tam olarak kanıtlanmadan kullanılmaması gerekmektedir.

Sonuç olarak, kistik fibrozis hastalığının tedavisi için yapılan araştırmalar oldukça umut verici sonuçlar ortaya koymaktadır. Yeni tedavi yaklaşımları hastaların yaşam kalitesini arttırmakta ve hastalığın kök nedenlerini ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Ancak, bu yeni tedavi yöntemleri güvenliği ve etkinliği tam olarak kanıtlanmadan kullanılmamalı ve daha fazla çalışma ve klinik deneyler gerekmektedir.

Hemofili

Hemofili, kanın pıhtılaşma işlevinin bozulduğu bir genetik hastalıktır. Normal şartlarda, kanın pıhtılaşabilmesi için trombosit adı verilen kan hücreleri tarafından bir dizi kimyasal reaksiyon gerçekleştirilir. Bu reaksiyonlar sonucunda fibrinojen adlı bir protein fibrine adı verilen uzun ve yapışkan iplikler halinde oluşur. Fibrinler birbirleriyle bağlantı kurarak oluşan ağ yapısı sayesinde kan pıhtılaşmış hale gelir.

Hemofili hastalarında ise bu mekanizmada bir sorun vardır. Hemofili hastalarının kanında pıhtılaşmayı sağlayan maddeler yeterli miktarda üretilmezler veya bu maddeler normal şekilde çalışmazlar. Bu nedenle, hemofili hastaları herhangi bir yaralanma durumunda kanama süresi normal insanlara göre çok daha uzun olur ve kanama çok daha güç bir şekilde durdurulabilir. Hemofili hastaları, kas, eklemler ve diğer organlarda kan birikmeleri ile sonuçlanabilecek ciddi kanama krizleriyle karşı karşıya kalabilirler.

Hemofili hastalarının tedavisi için ilaçlar ve kan ürünleri kullanılır. Hemofili hastalığının tedavisinde halen devam eden araştırmalar ve geliştirilen yeni yöntemler sayesinde hastalığın tedavisi hedeflenmektedir.

• Hemofili tedavisinde kullanılan yöntemler:
• Desmopressin (DDAVP) - Kanama durdurma etkisi olan bir hormon iğne ile uygulanabilir.
• Trombin - Doğrudan yaralı bölgeye trombin enjekte edebilir.
• Kan ürünleri - Pıhtılaşma faktörlerinin üretildiği kan ürünleri, kanamayı kontrol altına almaya yardımcı olabilir.

Hemofili Tedavisi

Hemofili hastalığının tedavisinde kullanılan yöntemler arasında ilaçlar, kan ürünleri ve cerrahi müdahaleler yer almaktadır. Hemofili hastalığı olan kişilerde kanın pıhtılaşma süreci bozulduğu için, tedavide bu sürecin düzgün işlemesi hedeflenir.

İlaçlar, hemofili hastalığının tedavisinde sıklıkla kullanılan yöntemler arasındadır. Hemofili A hastalığının tedavisinde faktör VIII sentetik ürünleri, hemofili B hastalığının tedavisinde ise faktör IX sentetik ürünleri kullanılmaktadır. Bu ilaçlar, pıhtılaşma sürecinde eksik olan faktörleri yerine koyarak kanın pıhtılaşmasını sağlar.

Kan ürünleri de hemofili hastalarının tedavisinde sıkça kullanılan yöntemlerdendir. Kan ürünleri, faktör VIII veya faktör IX içerir ve hastaların kan düzeylerini yükselterek pıhtılaşma sürecini düzeltir. Bununla birlikte, kan ürünleri bazı riskleri de beraberinde getirir. Kan ürünlerinin kullanımı sırasında kan transfüzyonu ile bulaşan enfeksiyonlar, alerjik reaksiyonlar ve immünolojik reaksiyonlar meydana gelebilir.

Cerrahi müdahaleler, hemofili hastalarının tedavisinde ihtiyaç duyulduğunda kullanılmaktadır. Özellikle ciddi kanamalarının olduğu durumlarda cerrahi müdahalelere başvurulabilir. Ancak, cerrahi müdahalelerin hemofili hastalarında daha yüksek riskli olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle, mümkün olduğunca cerrahi müdahalelerden kaçınılmalıdır.

Sonuç olarak, hemofili hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçlar, kan ürünleri ve cerrahi müdahaleler gibi alternatif yaklaşımlar mevcuttur. Hastalığın tipine ve şiddetine göre farklı tedavi seçeneklerinin kullanımı uygundur. Ancak, tedavi seçenekleri arasında riskler de vardır ve hastaların tedavi süreci boyunca düzenli olarak doktor kontrolünde olmaları önemlidir.

Hemofili Araştırmaları

Hemofili hastalığının tedavisi için yapılan araştırmalar hemofili hastalığına sahip hastalara yeni umutlar vermekte. Bu araştırmaların birçoğu, hastaların hayatlarını daha güvenli ve sağlıklı hale getirecek yöntemler üzerine yapılmaktadır.

Bir araştırma, yeni bir tedavi yönteminin hemofili A ve B hastalarına yardımcı olabileceğini öne sürmektedir. Bu yöntem, kanın pıhtılaşmasını engelleyen proteinlerin bloke edilmesidir. Böylece, hastalar daha az kanama riskiyle karşı karşıya kalabilirler.

Başka bir araştırma, CRISPR teknolojisi kullanarak hemofili hastalarının hücrelerindeki DNA'yı düzenlemeyi başardı. Bu yöntem, hemofili hastalarının genlerindeki hataları tamir edebileceği için, ilaç kullanımına bağlı kalmak zorunda kalmadan normal bir yaşam sürebilmelerine yardımcı olabilir.

Hemofili hastalarının tedavisi için yapılan diğer araştırmalar, hastaların daha az kanama riskiyle karşı karşıya kalmasını sağlamaya yöneliktir. Bu araştırmalar arasında, yeni kan ürünlerinin geliştirilmesi ve gen tedavisi yer almaktadır. Bu nedenle, dahası, hemofili hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçlar ve diğer tedavi yöntemleri araştırılmaya devam edilmekte, hemofili hastalarının hayatlarına daha fazla umut ışığı verilmekte…

Kanser

Kanser, vücudumuzdaki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesiyle oluşan bir hastalıktır. Moleküler seviyede, kanser hücreleri normal hücrelere göre daha hızlı bölünür ve mutasyona uğramış genlere sahiptir. Bu gen mutasyonlarına, yaşam tarzı faktörleri, çevresel etkiler ve genetik faktörler neden olabilir.

Kanserin tedavi yöntemleri, hastalığın tipi, evresi ve yerleşim yerine göre değişebilir. Cerrahi müdahale, kemoterapi, radyoterapi ve immunoterapi gibi yöntemler kullanılabilir. Kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek için kullanılan ilaçlarla yapılır. Radyoterapi, yüksek enerjili ışınlarla kanser hücrelerini yok eder. Cerrahi müdahale, kanserli dokunun çıkarılması için yapılırken, immün tedavi, bağışıklık sistemini etkileyerek kanser hücrelerini yok etmesine yardımcı olur.

• Kanser tedavisinde immün tedavi, son yıllarda popüler hale gelmiştir. Her ne kadar hala bazı dezavantajları olsa da, immünoterapi kanser tedavisinde büyük bir ilerleme kaydedilmesini sağlamıştır.
• Bununla birlikte, kanser tedavisi henüz tamamlanmamış bir konudur ve araştırmalar devam ediyor. Kanser tedavisinde yeni ilaçlar ve teknikler geliştirilirken, kanser hücrelerinin moleküler düzeyde nasıl çalıştığı hakkındaki araştırmalar da devam ediyor.

Kanser İlaçları

Kanser tedavisi, kanserin türüne, evresine ve hastanın genel sağlığına bağlı olarak çeşitli ilaçlar kullanılarak gerçekleştirilir. Kanser ilaçları, kanser hücrelerinin bölünmesini ve çoğalmasını engelleyerek veya durdurarak çalışır.

Kanser ilaçları genellikle kemoterapi adı verilen bir tedavi yönteminin parçasıdır. Kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek veya büyümelerini yavaşlatmak için kimyasalların kullanımını içerir.

İlaçlar, kanser hücreleri ile normal hücreler arasındaki farklılıklardan yararlanır. Bu ilaçlar normal hücreleri etkilemez ve sadece hızlı bir şekilde çoğalan kanser hücrelerini hedef alır.

İlaç Adı	Kullanım Yöntemi
Paclitaxel (Taxol®)	Enjeksiyon
Fluorouracil (5-FU)	Ağızdan alınan tabletler ya da enjeksiyon
Doxorubicin (Adriamycin®)	Enjeksiyon

Kanser ilaçları, diğer tedavi yöntemleriyle birlikte kullanılabilir. Kombinasyon tedavisi, farklı ilaçların bir arada kullanılmasını içerir. Bu, kanser hücrelerine karşı daha güçlü bir etki gösterir ve kanserin yayılmasını önlemede daha etkili olabilir.

• Kanser ilaçları, bazı yan etkilere neden olabilir, ancak bu yan etkiler genellikle tedavi sona erdikten sonra kaybolur.
• Bazı kanser ilaçları, bazı hastalarda işe yaramayabilir veya diğer tedavi seçenekleri daha uygun olabilir.

Kanser ilaçları, farklı bileşenleri ve çalışma mekanizmaları olan birçok farklı ilaç içerir. Herhangi bir kanser tedavisi, hastanın durumuna ve onkologunun önerilerine bağlı olarak spesifik bir plana dayanır.

Kanser İmmünoterapisi

Kanser immunoterapisi, vücudun kendi immün sistemini kanser hücrelerine saldırmak için uyarır. Moleküler düzeyde işleyen bu tedavi yöntemi, kanser hücreleriyle savaşmak için doğal savunma sistemimize güvenmektedir.

Bağışıklık sistemi, tümör hücrelerini tanıyabilen T hücreleri ile başlar. T hücreleri, tümöre özgü antijenlere karşı yanıt verir ve tümör hücrelerini öldürmeye çalışır. Ancak, bazı kanser hücreleri doğal olarak immün yanıtı ortadan kaldırarak T hücrelerinin faaliyetini durdurabilir. İmmünoterapi, bu yolla tümör hücreleriyle savaşmak için bu blokajı kaldırmaya çalışır.

İmmünoterapi'nin bazı yararları arasında kanser hücrelerinin diğer tedavi yöntemlerinden daha hızlı yok edilebilmesi ve nüks riskinin azaltılması sayılabilir. Ancak, her hastada farklı yanıtlar alınabileceğinden ve özellikle yan etkilerin ciddi olabileceğinden, doktorunuzla tedavi için uygun olup olmadığınızı belirlemek için konuşmanız önemlidir.

Kanser immünoterapisi ilaçları:	Nasıl çalışır?
Pembrolizumab	Bu ilaç, PD-L1 adı verilen bir proteinin blokajını yaparak T hücrelerinin tümör hücrelerine saldırmasına olanak tanır.
Nivolumab	PD-1 blokajı yaparak T hücrelerinin tümör hücrelerine saldırmasına izin verir.

• İmmünoterapi, bazı kanserlerin tedavisi için kullanılır.
• Vücudun kendi immün sistemini kanser hücrelerine yönlendiren bir tedavi yöntemidir.
• İlaçlar, T hücrelerinin kanser hücrelerine saldırmasına izin veren işlevsellikler blokajının kaldırılmasını hedefler.

Sonuç olarak, immünoterapi, kanser hastaları için umut verici bir tedavi seçeneği olabilir. Ancak, her hastanın durumu farklı olduğundan, bu tedavi yönteminin uygun olup olmadığını belirlemek için doktorunuzla konuşmanız önemlidir.

Nörolojik Hastalıklar

Nörolojik hastalıklar, insanların sinir sistemlerinde meydana gelen rahatsızlıklardır. Bu tür hastalıklar, vücudun hareket ve şuurunu kontrol eden beyin ve sinirlerle ilgilidir. Nörolojik hastalıkların kökeni moleküler seviyede araştırılmaktadır. Birçok nörolojik hastalık, moleküler seviyedeki bozukluklardan kaynaklanmaktadır.

Alzheimer hastalığı, özellikle yaşlı insanlar arasında yaygın olan bir nörolojik hastalıktır. Bu hastalık, beyindeki hücrelerin zamanla ölmesi ve nörotransmitter seviyelerindeki dengesizliklerden kaynaklanmaktadır. Alzheimer hastalığı için mevcut tedavi seçenekleri arasında ilaç tedavisi ve bilişsel terapi yer alır.

Parkinson hastalığı, beyinde hareket kontrolünü etkileyen bir nörolojik hastalıktır. Bu hastalık, beyindeki hücrelerin ölmesine ve dopamin seviyelerindeki azalmaya bağlı olarak ortaya çıkar. Parkinson hastalığı için mevcut tedavi seçenekleri arasında ilaç tedavisi, fizik tedavi ve cerrahi müdahale yer alır.

Nörolojik hastalıkların moleküler düzeyde etkisi ve tedavisi, günümüzde hala aktif bir araştırma konusudur. Yeni moleküler seviyeli tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi, nörolojik hastalıkların tedavi edilmesinde büyük bir ilerleme sağlayabilir.

Alzheimer Hastalığı

Alzheimer hastalığı, nörolojik seviyedeki kökeni olan bir hastalıktır. Bu hastalık, beyindeki hücrelerin ölümüne neden olan protein birikintileriyle karakterizedir. Beyinde, özellikle de hipokampüste, ölü ya da zarar görmüş sinir hücreleri birikmeye başlar. Bu birikim sonucu hafıza kaybı, bilişsel bozukluklar ve davranışsal değişiklikler gibi semptomlar ortaya çıkar.

Alzheimer hastalığı için mevcut tedavi seçenekleri çok sınırlıdır. Hastalığın tedavisi için şimdilik sadece semptomları hafifletmeye yönelik ilaçlar mevcuttur. Hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak ya da tamamen durdurmak için etkili bir tedavi yöntemi geliştirilene kadar, bu ilaçlar hastanın yaşam kalitesini arttırmak için kullanılır.

Bununla birlikte, Alzheimer hastalığı için yapılan araştırmalar ve geliştirilen yeni yöntemler umut vericidir. Son zamanlarda geliştirilen bir tedavi yöntemi, hücresel doğal öldürücü (NK) hücreler olarak adlandırılan özel bir tür bağışıklık hücresini kullanan tedavidir. Bu tedavi yöntemi, Alzheimer hastalığına yol açan proteinik birikintileri temizleyen NK hücrelerini kullanır. Bu yöntem oldukça umut vericidir ve ileride hastalığın tedavisinde kullanılabilecek potansiyel bir tedavi olabilir.

Parkinson Hastalığı

Parkinson hastalığı, beyindeki bazı hücrelerin ölmesiyle ortaya çıkan nörodejeneratif bir hastalıktır. Bu hastalıkta beyinde dopamin üreten hücrelerin dejenerasyonu ve kaybı görülmektedir. Dopamin, beyinde hareketi kontrol eden bir kimyasaldır ve Parkinson hastalarında hareket sorunlarına neden olan dopamin eksikliği görülmektedir.

Parkinson hastalığı için mevcut tedavi seçenekleri genellikle dopamin eksikliğini düzeltmeye yöneliktir. Dopamin artırıcı ilaçlar, hastalığın erken aşamalarında belirtileri kontrol altına almak için kullanılır. Hastalık ilerledikçe, derin beyin stimülasyonu (DBS) adı verilen cerrahi bir işlem de kullanılabilir. Bu yöntemde beyne elektrik sinyalleri gönderilerek Parkinson belirtileri azaltılabilir.

Bir diğer tedavi seçeneği de rehabilitasyon tedavisidir. Bu tedavide, hastaya fizik tedavi, konuşma terapisi ve diğer egzersizler gibi yöntemler uygulanarak hareket koordinasyonu ve gücü artırılabilir.

Yakın zamanda yapılan araştırmalar, Parkinson hastalığı için yeni tedavi seçeneklerinin geliştirilmesinde umut verici sonuçlar ortaya koymaktadır. Bu tedavi yöntemlerinden biri olan gen terapisi, hastalığın tedavisinde yeni bir yol açabilir. Ayrıca, proteomiği inceleyen çalışmalar da yeni ilaçların keşfedilmesinde yardımcı olabilir.