Libya'daki iç savaşın sebep olduğu kriz Türkiye'nin çıkarlarını etkiliyor Türkiye, krize müdahale etmek için uluslararası toplumla işbirliği yapıyor Libya'da oluşacak istikrar Türkiye'nin bölgesel güvenliği için önemlidir

Libya, uzun yıllar boyunca sıkıntılı zamanlar yaşamış bir ülkedir. Ülkedeki siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çöküş, iç savaşın temellerini oluşturmuştur. İç savaşın kökleri, eski Libya lideri Muammer Kaddafi'nin devrilmesinin ardından başladı. Kaddafi'nin devrilmesi, ülkede bir güç boşluğu yarattı ve ülke, çeşitli milis grupları ve siyasi partiler arasında bölündü.

İç savaşın başlamasıyla birlikte, Türkiye'nin bölgedeki tutumu da öne çıktı. Türkiye, Libya'da Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne (UMH) destek veren birkaç ülkeden biridir. UMH, BM'nin bir parçasıdır ve Trablus'ta bulunuyor. Bununla birlikte, Türkiye'nin Libya'daki tutumu, ülkedeki savaşın uzun dönemli çözümüne yardımcı olabilecek miydi?

Libya'da iç savaşın öncelikli sebebi güç boşluğuydu. Savaşan taraflardan biri General Hafter'in liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu. Diğer taraf ise UMH'dir. Hafter, ülkenin doğusunda kontrolü elinde tutuyor ve NATO ülkeleri ile Rusya, ona daha fazla destek veriyor.

Taraflar:	Bölge:
Libya Ulusal Ordusu (LNA)	Doğu Libya
Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH)	Trablus

Türkiye, Libya'da sivil kayıpları en aza indirmek ve ülkenin yeniden yapılanması için UMH'ye stratejik destek veriyor. Türkiye, Libya'daki savaşa doğrudan müdahale ederek UMH'ye askeri yardım sağladı ve ülkeye askeri tavizler verdi. Bu, savaştaki tarafların güç dengelerini değiştirdi ve UMH'nin savaşa devam etme şansını artırdı.

Bununla birlikte, Türkiye'nin Libya'daki tutumu, diğer ülkeler tarafından eleştirildi. Türkiye'nin müdahalesi, Batı ülkeleri tarafından bir "provokasyon" olarak görülüyor ve savaşın daha da şiddetlenmesine neden olabilecek endişeleri var. Bununla birlikte, Türkiye'nin Libya'daki politikası, uzun dönemli etkileriyle bölgeye nasıl bir yol çizeceği merak ediliyor.

Libya'nın Tarihi ve İç Savaşın Çıkış Nedenleri

Libya, Kuzey Afrika'da yer alan ve yaklaşık 6,5 milyon nüfusa sahip bir ülkedir. Ülkenin yakın tarihi değişkenlik gösterir ve 2011 yılındaki Arap Baharı hareketleri sonrasında Muammer Kaddafi'nin devrilmesiyle sonuçlanan bir iç savaş yaşanmıştır.

İşte bu süreçten sonra Libya'da yaşanan siyasi istikrarsızlık, çatışmalar, kaos ve bölünme ülkenin en önemli sorunları arasındadır. Bunun ana sebebi ise ülkedeki güçler arası çekişmelerdir. Libya, tarihi boyunca farklı din, mezhep ve etnik gruplara ev sahipliği yaptığı için bölgede köklü bir etnik farklılaşma söz konusudur. Bu da ülkenin birçok kesiminde mezhep farklılıkları nedeniyle siyasi krizler yaşanmasına yol açmıştır.

Bunun yanı sıra, Libya’nın doğal kaynakları da ülkeyi bölgesinde ve dünya genelinde rekabetin odağına taşımaktadır. Ülke, dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip olması nedeniyle önemli bir enerji kaynağıdır. Ancak bu doğal zenginliklerin, ülkedeki güç dengelerinin sağlıklı bir şekilde kurulmasına engel olduğu da bir gerçektir.

İç savaşın çıkış nedenleri arasında Kaddafi'nin devrilmesi sonrasında oluşan güç boşluğu, devlet kurumlarının çökmesi, ekonomik sıkıntılar, silahlı grupların ülke genelinde kontrol sağlaması ve yabancı devletlerin müdahalesi yer almaktadır. Bu faktörler bir araya geldiğinde, ülkede karışıklıkların ve iç savaşın çıkması kaçınılmaz olmuştur.

Özetle, Libya'nın tarihi ve iç savaşın çıkış nedenleri oldukça karmaşıktır ve birçok farklı faktörün bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Bu faktörler, ülkenin içinde bulunduğu karmaşanın temel sebepleri arasında yer alır.

Libya'da Taraflar ve Güç Dengesi

Libya'da yaşanan iç savaşta, ülkedeki taraflar arasındaki güç dengesi oldukça önemli bir rol oynamakta. Savaşın iki ana tarafı ise, doğuda bulunan General Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu ve batıda bulunan Ulusal Mutabakat Hükümeti. Her iki taraf da kendi kontrol ettikleri bölgeleri sıklıkla genişletmeye çalışıyorlar.

Doğuda yer alan General Hafter ve askeri birlikleri, geçtiğimiz yıllarda özellikle Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin verdiği maddi ve askeri destek sayesinde büyük bir güç kazandılar. General Hafter, Trablus'u ele geçirerek Libya'nın tamamını kontrol etmeyi hedefliyor.

Taraf	Kontrol Ettiği Bölgeler
General Hafter ve Libya Ulusal Ordusu	Doğu Libya, Sirte, Fezzan, Cyrenaica
Ulusal Mutabakat Hükümeti	Trablus, Misrata, Zawiya, Sabratha, Taşdah, Zuvara

Batı Libya'da ise, Ulusal Mutabakat Hükümeti ve destekçileri savaşın bir diğer tarafını oluşturuyorlar. Özellikle Türkiye, bu tarafın güçlenmesinde büyük bir rol oynuyor ve Trablus'taki hükümete maddi ve askeri destek sağlıyor. Ancak, savaşın sonucunda kontrol edilen bölgelerin değişebilmesi nedeniyle, ülkedeki güç dengesi her an değişebilir.

Libya'da yaşanan iç savaşta, taraflar arasında süregelen çatışmaların yanı sıra, sivillerin hayatını kaybetmesi de büyük bir sorun. Ülkede sivil kayıpların azaltılması amacıyla, her iki tarafın da silah bırakması ve siyasi istikrarın sağlanması gerekiyor.

Doğu Libya ve General Hafter

Doğu Libya'da liderliği elinde bulunduran General Hafter ve askeri birlikleri, ülkenin doğu bölgelerinde hüküm sürmektedir. General Hafter, Libya'nın eski lideri Muammer Kaddafi'nin yakın bir dostu olarak tanınmaktadır. 2011 yılında Kaddafi rejiminin devrildiği dönemde, Hafter ülke dışına kaçmış ve 2014 yılında Libya'ya geri dönmüştür.

Doğu Libya'da kontrolü eline alan General Hafter, Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne karşı çıkmaktadır. Kendisini meşru lider olarak gören General Hafter, ülkenin yeniden birleşmesi için çaba göstermek yerine, Libya'nın doğusunda bağımsız bir yönetim kurmaya çalışmaktadır.

General Hafter'in ve askeri birliklerinin kontrolündeki bölgelerde, bölgesel güçlerin etkisi büyüktür. Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır gibi ülkeler, General Hafter'i açıkça desteklemekte ve askeri ve finansal yardımlar sağlamaktadır.

General Hafter ve askeri birliklerinin, iç savaşta kritik bir role sahip olduğu tartışılmaktadır. Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti, Hafter'in kontrolündeki bölgeleri ele geçirmeye çalışmakta, ancak askeri güç farkından dolayı başarılı olamamaktadır. General Hafter, şu an için doğu Libya'da kontrolü elinde tutmaya devam etmektedir.

Libya'daki iç savaşta taraflar arasındaki güçlü kutuplaşmalar, ülkenin yeniden birleşmesini ve barışın sağlanmasını güçleştirmektedir. General Hafter'in ve askeri birliklerinin kontrolündeki bölgelerde yaşayan insanlar, savaşın etkileriyle mücadele etmektedir.

Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin Hafter'e Destekleri

Doğu Libya'daki lider General Hafter'in bu kadar güçlü bir pozisyonda olmasının arkasında Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin ona sağladığı destek yatıyor. Her ne kadar Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri Hafter'i destekleseler de, bu desteğin boyutları tam olarak bilinmiyor.

Rusya, Hafter'e elde ettiği kazanımlara karşılık olarak maddi ve askeri destek sağladı. Bu desteğin boyutu hakkında kesin bir bilgi yok ancak bazı kaynaklar, Rusya'nın Hafter'e savaş uçakları, insansız hava araçları ve askeri danışmanlar sağladığını iddia ediyor.

Birleşik Arap Emirlikleri de Hafter'in ordusuna büyük miktarlarda silah ve mühimmat sağladı. Bunların arasında tanksavar füzeleri, zırhlı araçlar ve hatta İHA'lar da var. Bu desteğin yanı sıra, Birleşik Arap Emirlikleri, Hafter'in kontrolündeki topraklarda üsler kurdu ve lojistik destek sağladı.

Ancak, bu desteklerin boyutları net olarak bilinmediği gibi, Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri de birçok kez bu konuya açıklık getirmediler. Bu durum, savaşın gidişatını belirsiz hale getiriyor.

Sonuç olarak, Hafter'in Libya'daki gücünün arkasında Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin desteği var. Ancak, bu desteklerin net boyutları hakkında bilgi almak zor.

Türkiye'nin Güçlü Bir Rakip Olarak Müdahalesi

Türkiye, Libya'da General Hafter'e karşı silahlı müdahalede bulunarak ülkedeki güç dengesinde önemli bir değişiklik yarattı. General Hafter yıllardır Libya'da askeri güç biriktirirken, uzun bir süredir Trablus'u ele geçirmek için saldırılar gerçekleştirmekteydi. Ancak, Türkiye'nin askeri yardımları ve müdahalesi karşısında Hafter gücünü kaybetti.

Türkiye'nin Libya'daki müdahalesinin ana hedefi, Trablus'taki Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni korumak ve General Hafter'in gücünü zayıflatmaktı. Türk askeri gücü, bölgedeki diğer güçlerle birlikte hareket ederek, Hafter'in ilerleyişine dur dedi. Türkiye'nin müdahalesi, Trablus'taki hükümete desteğini daima göstererek bu durumda etkili oldu.

Türk askeri gücü, Libya'da General Hafter'in kontrolü altındaki bölgeleri ele geçirdi ve Libya Ulusal Ordusu'na zor anlar yaşattı. Aynı zamanda, Türkiye, Libya'da askeri varlığını artırmak için Suriye'de bulunan Suriye Milli Ordusu'na da destek verdi.

Müdahale sonucunda, Türkiye'nin Libya'da güçlü bir rakip olarak ortaya çıkması, bölgedeki diğer güçlerin dikkatini çekti. Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye'nin Libya'daki etkisini azaltmak için çaba göstermeye başladı. Ancak, Türkiye'nin Libya'daki müdahalesi, ülke genelindeki savaşın seyrinde önemli bir etken haline geldi ve tarafların güç dengesini değiştirdi.

Trablus'taki Ulusal Mutabakat Hükümeti ve Türkiye'nin Desteği

Libya'daki iç savaşın merkezi konumundaki başkent Trablus, Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) kontrolünde bulunuyor. Ancak UMH'nin kontrolündeki bölgeler, General Hafter'e bağlı güçler tarafından sık sık saldırılara uğruyor. Bu saldırılar, ülkedeki iç savaşın devam etmesine neden oluyor.

Türkiye, UMH'nin yanında yer alarak Trablus'taki hükümet güçlerine askeri, lojistik ve istihbari destek sağlıyor. Bu desteğin ne kadar etkili olduğu sorusu ise tartışmalı. Ancak UMH, Türkiye'nin desteği sayesinde ayakta kalmayı başarıyor ve ülke genelindeki savaşın gidişatını etkiliyor.

Türkiye, UMH'nin yanında yer alarak ülkedeki savaşın sona ermesi ve Libya'nın yeniden inşa edilmesi yönünde adımlar atmayı hedefliyor. Ancak, karşı tarafta yer alan Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin General Hafter'e sağladığı maddi ve askeri destek, Türkiye'nin bu hedeflerine ulaşmasını güçleştiriyor.

UMH'nin yanında yer almaya devam eden Türkiye'nin tutumu, hem Libya'daki iç savaşın sona ermesi hem de bölgedeki güç dengelerinin değişmesi açısından önemli bir rol oynuyor.

Libya'da Yaşanan İnsan Hakları İhlalleri ve Türkiye'nin Tutumu

Libya'daki iç savaşın en acı sonuçlarından biri insan hakları ihlalleri ve sivil kayıplar. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin verilerine göre, 2011'den beri ülkede en az 27 bin sivil yaşamını yitirdi ve on binlercesi yaralandı. Ayrıca, terör örgütleri ve çatışan taraflar tarafından işlenen insan hakları ihlalleri konusunda da ciddi endişeler söz konusu.

Türkiye, Libya'daki iç savaşın başından beri insan hakları ihlallerine ve sivil kayıplara karşı mücadele etmek için çaba sarf ediyor. Türkiye'nin desteğiyle Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti, Libya'da istikrarın sağlanması ve sivil kayıpların azaltılması için önemli adımlar attı.

Türkiye, ayrıca Libya'da birçok mülteci kampı kurarak, bölgedeki mültecilere insani yardım sağlamaya devam ediyor. Bu yardımlar, Türkiye'nin insan haklarına saygılı olma konusundaki kararlılığının bir göstergesi olarak kabul ediliyor.

Bununla birlikte, ülkedeki savaşın devam etmesi ve çatışan tarafların birbirleriyle mücadele etmesi, insan hakları ihlallerinin önüne geçmek için atılan adımların sınırlanmasına neden oluyor. Türkiye'nin bu konuda daha etkili adımlar atması, Libya'da barışın sağlanması ve sivil kayıpların azaltılması için kritik bir öneme sahip.

Libya'daki Mültecilere Yönelik Türkiye'nin Yardımları

Libya'daki iç savaşın yarattığı kaos ortamı, insanların şehirlerinden kaçmalarına ve sınır ötesine gitmelerine neden oluyor. Bu kaçışlar sırasında, ülkedeki mülteci sayısı, her geçen gün artıyor. Türkiye, bu krizle mücadele etmek için çeşitli yardım projeleri yürütmekte ve küresel insani yardım ajanslarıyla işbirliği yapmaktadır.

Türkiye'nin yardımları, insani yardım kuruluşları aracılığıyla değişik şekillerde sağlanıyor. Özellikle İHH İnsani Yardım Vakfı, Libya'da insani yardım çalışmalarını yürüten ve mültecilere yardım sağlayan önemli bir sivil toplum kuruluşudur.

İHH İnsani Yardım Vakfı, savaşın en şiddetli yaşandığı bölgelerde, mültecilere barınma ve gıda sağlamak için acil yardım çalışmaları yürütüyor. Ayrıca, Libya'daki hayat şartlarının zorluğundan dolayı mültecilere yönelik olarak sağlık hizmeti desteği de sunuyor. Ülke içerisinde mültecilere kucak açan Türkiye, Libya'daki sivil toplum kuruluşlarına finansal ve lojistik destek sağlarken, ülkedeki mültecilerin daha iyi bir yaşam sürdürmelerine yardımcı olmaktadır.

Özellikle son dönemde, Türkiye'nin Libya'daki mültecilere yönelik yardımları, uluslararası toplum tarafından da takdir edilir hale geldi. Bu sayede, Türkiye, ülkedeki insani krizin çözümünde önemli bir rol oynamaktadır.

Tüm bu yardımların etkili olabilmesi için, uluslararası yardım kuruluşlarıyla koordinasyon içerisinde çalışılması gerekiyor. Türkiye, bu alanda birçok yardım projeleri yürütse de, Libya'da yaşanan kriz, ülkenin kendi başına çözebileceği bir sorun değil. Bu nedenle, uluslararası toplumun da harekete geçmesi, ülkedeki mültecilere yönelik yardımların daha verimli hale gelmesine yardımcı olabilir.

Türkiye'nin Libya'daki Diplomatik Çabaları

Türkiye, Libya'daki iç savaşın başladığı noktadan itibaren bölgedeki çözüm sürecine katkı sağlamak için aktif diplomasi çalışmaları yürütmekte. Bu çabaların odak noktası ise, Libya'daki taraflar arasında barışçıl bir diyalog sürecinin başlatılması ve savaşın sonlandırılması.

Libya'da hükümet güçleri ve General Hafter liderliğindeki güçler arasında devam eden çatışmaların en kısa sürede sona ermesi amacıyla Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM) önderliğinde gerçekleştirilen uluslararası barış görüşmelerine aktif destek veriyor.

Ayrıca, Türkiye Libya'da barış ve istikrarın sağlanması için Birleşmiş Milletler önderliğinde düzenlenen çalışma gruplarında aktif bir şekilde yer almaktadır. Bu çalışmalar kapsamında Türkiye, Libya'da tüm tarafların katılımıyla yapılan Cenevre görüşmelerinde aktif bir rol oynamıştır.

Bunun yanı sıra, Türkiye'nin Libya'daki diğer ülkelerle olan ilişkileri de barış ve istikrarın sağlanması adına önemli bir rol oynuyor. Özellikle, Türkiye ve İtalya Libya'daki çözüm sürecine aktif bir şekilde katılarak, BM önderliğinde yapılan barış görüşmelerine ev sahipliği yapmaktadır.

Türkiye aynı zamanda, Libya'da hükümet güçlerinin kontrolündeki Trablus'taki Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne sağladığı askeri ve lojistik destekle de çözüm sürecine katkı sağlıyor. Bu destek, bölgede istikrarın sağlanması için büyük önem taşıyor.

Tüm bunların yanı sıra, Türkiye Libya'daki insani krizi de ele almaktadır. Türkiye, savaşın neden olduğu insani krize karşı yardım çalışmalarını sürdürürken, aynı zamanda Libya'da barış ve istikrarın sağlanması için diplomatik çabalarını da sürdürüyor.

Libya'daki İç Savaşın Uzun Dönem Etkileri ve Türkiye'nin Politikası

Libya'da başlayan iç savaşın uzun dönemli etkileri sadece ülkeyi değil, tüm bölgeyi de etkilemeye devam ediyor. İç savaşın sona ermesiyle beraber ülkede istikrarın sağlanması, bölgesel barış ve güvenliğin yeniden tesis edilmesi büyük önem taşıyor.

Bu bağlamda, Türkiye'nin Libya'daki politikası da oldukça kritik bir rol oynuyor. Türkiye, uluslararası camianın desteğiyle kurulan Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne açık bir şekilde destek vererek ülkede istikrarın tesis edilmesi için çaba sarf ediyor.

Ayrıca, Türkiye'nin Libya'daki insani yardım çalışmaları ve bölgeye yönelik olumlu yaklaşımı, bölgede istikrarın yeniden sağlanması için önemli bir adım olabilir. Türkiye, son dönemde Libya'daki çatışmalardan kaçan milyonlarca mülteciye de açık kapı politikası uygulayarak, bölgede insani bir krizin önüne geçmeye çalışıyor.

Bunun yanı sıra, Libya'nın enerji kaynaklarının da bölge ekonomisi açısından büyük önemi bulunuyor. Libya'da istikrarın yeniden sağlanması, bölgedeki enerji piyasalarını da olumlu yönde etkileyecektir. Türkiye'nin Libya'daki politikası, hem enerji kaynakları hem de bölgesel güç dengeleri açısından oldukça kritik bir rol oynayabilir.

Özetle, Libya'daki iç savaşın bölgeye uzun dönemli etkileri, hem ülkeyi hem de bölgeyi etkilemekte. Türkiye'nin bölgedeki politikası ve çabaları, Libya'daki istikrarın tesis edilmesi için önemli bir faktör olabilir.

Libya'nın Enerji Kaynakları ve Bölgesel Güç Dengeleri

Libya, dünya petrol kaynakları açısından önemli bir bölgede yer alıyor. Özellikle ülkenin doğusunda bulunan Sirte Havzası, Libya'nın en büyük petrol rezervlerine ev sahipliği yapıyor. Bu bölgedeki petrol rezervleri, tüm dünyada kullanılan petrolün yaklaşık %5'ini oluşturuyor.

Ancak, ülkedeki iç savaş ve siyasi belirsizlik, petrol üretim ve ihracatını olumsuz etkiliyor. Ülkenin petrol üretimi son dönemlerde düşüş göstererek, 1 milyon varil/gün seviyelerine geriledi. Bu da ülke ekonomisindeki durgunluğa neden olan önemli bir faktör.

Libya'nın petrolü, özellikle Avrupa ülkeleri için önem taşıyor. Bu nedenle, petrol kaynaklarının kontrolü, bölgedeki güç dengelerini değiştirebilecek önemli bir etken. Ülkenin batısındaki Trablus hükümeti ve doğudaki General Hafter ve destekçileri arasındaki mücadele, petrol kaynakları üzerinde kontrol sağlamak için de devam ediyor.

Libya'da yaşanan iç savaşın sona ermesi ve ülkenin yeniden huzur ve güvenliğe kavuşması, petrol kaynaklarının daha etkin bir şekilde kullanımını ve ihracatını sağlayabilir. Bu da ülkedeki ekonomik ve bölgesel güç dengelerini değiştirebilir.

Türkiye'nin Libya'daki tutumu da, ülkenin enerji kaynaklarına ve bölgesel güç dengelerine yönelik etkileri göz önünde bulundurulmalıdır. Türkiye, Libya'daki enerji kaynaklarından faydalanmak ve bölgedeki etkisini artırmak için çeşitli adımlar atıyor. Ancak, ülkenin Libya politikasının uzun dönemli etkilerinin neler olacağı, zamanla ortaya çıkacak.

Türkiye'nin Göçmenler ve Terörizmle Mücadeledeki Rolü

Türkiye, tarihsel açıdan göçmen ve terörizmle mücadele konusunda ciddi çalışmalar yürütmüştür. Bu mücadele, Libya'da yaşanan iç savaşın uzun dönemli etkilerini azaltmak için de önemli bir etken olabilir. Libya, coğrafi konumu nedeniyle göçmenlerin önemli bir geçiş noktasıdır ve bu durum, ülkeye giren yasa dışı göçmen sayısının artmasına sebep olmuştur. Türkiye'nin, bölgedeki göçmenlerin akınını sınırlandırmak ve yasa dışı göçe son vermek için yaptığı çalışmalar, Libya'da yaşanan iç savaşın bitimiyle birlikte ülkede daha güvenli bir yaşam sunulmasına yardımcı olabilir.

Bununla birlikte, terörizm tehdidi de Libya'nın sorunları arasında yer almaktadır. Türkiye, bölgedeki terör örgütlerine karşı uzun yıllardır mücadele etmektedir ve Libya ile olan ilişkilerinde de bu konuya önem vermektedir. Türkiye, Libya'nın güvenliği için çalışmalar yapmaktadır ve bölgedeki terörizm tehdidine karşı da etkili bir şekilde mücadele etmektedir.

Türkiye, göçmenler ve terörizmle mücadele konusundaki çalışmaları ile Libya'da yaşanan iç savaşın uzun dönemli etkilerinin azaltılmasına yardımcı olabilir. Bu sayede, ülke daha stabil ve güvenli hale gelebilir. Tabii ki, bunun için diğer bölge ülkelerinin de benzer bir çaba sarf etmeleri gerekmektedir. Ancak Türkiye'nin bu konuda gösterdiği çaba, Libya'da barışın sağlanması yolunda önemli bir adım olacaktır.