Osmanlı Devleti, tarihin en güçlü imparatorluklarından biridir. Bu makale, Osmanlı Devleti'nin idari yapısını ele almaktadır. Sultandan kadıya, paşadan beylerbeyine kadar her düzeyde idari birimlerin nasıl işlediğini öğrenebilirsiniz. Osmanlı Devleti'nin tarihi, kültürü ve yönetim yapısı hakkında daha fazla bilgi edinmek için bu makaleyi mutlaka okumalısınız.
Osmanlı Devleti, 1299 yılında kuruldu ve yaklaşık 600 yıl boyunca varlığını sürdürdü. Bu uzun süre içerisinde idari yapı ve yönetim biçimi farklı dönemlerde değişime uğradı. Bu makalede Osmanlı Devleti'nin nasıl yönetildiği ve idari yapısının nasıl oluştuğu ele alınacak.
Osmanlı Devleti'nin kuruluş döneminde, idari yapısı ile ilgili net bir yapılanma gözlemlenmemektedir. Yeni fethedilen bölgeler, beylik yönetimleri ile yönetilirken, Osmanlı Beyliği'nin merkezi bir yönetimi bulunmuyordu. Ancak, devletin genişlemesi ile birlikte Osmanlı Devleti'nin idari yapısı da şekillenmeye başladı.
Osmanlı Devleti, merkezi bir yönetim sistemi ile yönetiliyordu. Bu sistemde sultanın yeri oldukça önemliydi. Devletin ana karar organı olan Divan, sultanın başkanlığında toplanırdı. Divan, ülkeyi yöneten en üst düzey karar organıydı ve ülkedeki tüm işlerin yönetimi Divan tarafından yürütülürdü.
Bunun yanı sıra, Osmanlı Devleti'nin il yönetiminde de belirli bir yapılanma vardı. Vilayetler, valiler tarafından yönetilirken, kadılık sistemi de hukuki işlerin yürütülmesinde önemli bir rol oynuyordu. Bu şekilde, Osmanlı Devleti'nin idari yapısı geniş bir yapılanmaya sahipti.
Kuruluş Dönemi
Osmanlı Devleti'nin kuruluş döneminde idari yapısı oldukça basit bir düzeni içinde barındırıyordu. Devletin ilk yıllarında, hükümdar olan Osman Gazi, padişah olarak kabul edilmiş ve bu statü ile birlikte yönetimde tek söz sahibi olmuştur.
Osmanlı Devleti'nin kuruluş dönemi idari yapısı daha sonra yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştır. Daha sonraki yıllarda ortaya çıkan sınırlı sayıda beyliklerin toprakları fethedilerek, beyliklerin topraklarından oluşan Osmanlı Devleti'nin idari yapısı da otomatik olarak genişlemiştir.
Devletin yönetim biçimi de zamanla gelişmiş ve kadıların hükümdarın yanında bulunmaları da dahil olmak üzere, idari sistemi şekillenirken, merkezi hükümet tarafından yönetimde önemli değişiklikler de yapılmıştır. Bu değişiklikler, Osmanlı Devleti'nin yükseliş döneminde hızlı bir şekilde gerçekleşmiş ve merkezi yönetim yapısı da genişlemiş ve güçlenmiştir.
- Beyliklerin toprakları fethedilerek ortaya çıkan Osmanlı Devleti'nin idari yapısı yavaş yavaş gelişmiştir.
- Merkezi hükümet tarafından yönetimde önemli değişiklikler yapılmıştır.
Merkezi Yönetim
Osmanlı Devleti'nin merkezi yönetim sistemi, padişah tarafından kontrol edilen bir hükümet sistemi olarak işliyordu. Sultanın yönetici olarak belirlenmesiyle birlikte, merkezi yönetim siyasi ve askeri olarak hüküm sürmüştür. Bu sistemde, sultanın en önemli rolü, ülkenin yöneticisi ve hükümdarı olarak, tüm politik kararları almasıdır.
Osmanlı Devleti'nde sultanın yetkilerinin büyük bir kısmı, devletin Divan-ı Hümayun'u tarafından uygulanmıştır. Divan, Osmanlı hükümetindeki en üst organlardan biriydi ve sultanın yanında çalışan danışmanlarından oluşuyordu. Divan, Sultan'ın önerilerini alır ve resmi kararlar almak için tartışmalar düzenlerdi. Bu toplantıların sonunda alınan kararlar, Osmanlı Devleti'nin tüm yönetiminde uygulanırdı.
Bununla birlikte, merkezi yönetimde sultanın yardımcıları da bulunmaktaydı. Sadrazam, sultanın en yakın danışmanı ve hükümetin en üst düzey yetkilisidir. Bir diğer yardımcısı ise Defterdar olarak bilinir, bu kişi, hükümetin mali işlerini yönetir ve vergi tahsilatlarını takip ederdi.
Osmanlı Devleti'nin merkezi yönetiminde, sultanın görevleri arasında hakimiyet, askeri savunma ve polis desteği de vardı. Ayrıca, hükümdarın atadığı bürokratlar, ülkedeki nüfus cüzdanlarını tutarak vatandaşların kimliklerini belirleyen nüfus defterlerini de yönetirlerdi. Bu defterler, vatandaşların kamu hizmetlerinden faydalanmasını sağlar ve ayrıca devlet yöneticilerinin suçluları takip etmesine yardımcı olurdu.
Merkezi yönetim sistemi, Osmanlı Devleti'nin yönetiminde büyük bir etkiye sahip olmuştur. Ülkenin yönetimi, sultanın liderliğindeki merkezi hükümet sayesinde, yıllarca başarıyla yürütülmüştür.
Hükümet Sistemi
Osmanlı Devleti'nin hükümet sistemi, merkezi ve yerel yönetimlerden oluşuyordu. Bu sistemin merkezi yönetiminde sultanın role büyük bir önem verilirdi.
Osmanlı Devleti'nde hükümet sisteminin bileşenleri arasında Divan, Meclis-i Vala, ve Sadrazamlık yer alırdı. Divan, sultanın danışmanlarından oluşan bir konseydi. Divan, Osmanlı Devleti'nde hem yasama hem de yürütme yetkisine sahipti. Meclis-i Vala ise padişahın bazı kararlarını görüşmek için toplanan bir meclisti. Sadrazamlık ise Osmanlı Devleti'nin başbakanlık makamıydı ve diğer bakanlıkların yönetimini de ele alırdı.
Osmanlı Devleti'nde hükümet sistemi, sultanın yetkileri ve divanın etkisi altındaydı. Ancak hükümet sistemi zamanla bazı değişiklikler geçirdi. Örneğin, Tanzimat Dönemi'nde yapılan reformlar ile meclislerin yetkileri arttırıldı ve yerel yönetimler yeniden yapılandırıldı. Bunlar, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde yaşanan değişikliklerdendi.
| Hükümet Sistemi Bileşenleri | Özellikleri |
|---|---|
| Divan | Sultanın danışmanlarından oluşan bir konseydi. Yasama ve yürütme yetkisine sahipti. |
| Meclis-i Vala | Padişahın bazı kararlarını görüşmek için toplanan bir meclistir. |
| Sadrazamlık | Osmanlı Devleti'nin başbakanlık makamıydı. Diğer bakanlıkların yönetimini de ele alırdı. |
Divan
Osmanlı Devleti'nin en önemli kurumlarından biri olan Divan, sultanın yanı sıra devletin en üst düzey yöneticilerinden oluşan bir meclisti. Divan, yasama, yürütme ve yargı fonksiyonlarını aynı anda yerine getiren bir kurumdu. Divan'da, vezirler, beylerbeyleri ve kazasker gibi üst düzey yöneticiler yer alırdı. Divan, hükümet politikalarının oluşturulması, yasaların yapılması, başbakanlık ve bakanlık atamaları gibi pek çok önemli görevi yerine getirirdi.
Divan, Osmanlı Devleti'nin birçok değişik döneminde farklı yapı ve işleyişlere sahip oldu. Örneğin, divanın ilk dönemlerinde, sultan hükümdarlığını doğrudan yönetirken, sonraki dönemlerde divan vezirlerin etkisi altına girdi.
Diğer taraftan, divanın önemi, hukuk sisteminin yapısı açısından da büyük bir öneme sahipti. Divan'da bulunan kazasker, şer’i hukuk alanında uzman bir kişiydi ve hukuki konularda tavsiye verir, kararlar alırdı. Ayrıca, divan-i hümayun diye de adlandırılan en üst düzey divanda her türlü idari işler görüşülür ve kararlar alınırdı.
Meclis-i Vala
Osmanlı Devleti'nde merkezi yönetimin yanı sıra Meclis-i Vala meclisi de vardı. Meclis-i Vala, Osmanlı Devleti'nin erken dönemlerinde kullanılan bir meclisti ve en yüksek yargı meclisiydi. Meclis-i Vala, 14. yüzyılda Osmanlı Devleti'nde kuruldu ve divanın kurulmasına kadar Osmanlı Devleti'nin en yüksek yargı merciiydi.
Meclis-i Vala'da, ulema üyelerini yargılamak için kullanılan iki bölüm bulunuyordu: Ağrıkapısı ve İmaret Kapısı. Ağrıkapısı, divana bağlı olan ve dini suçlarla ilgilenen bir mahkemeydi. İmaret Kapısı ise, özellikle mali suçlarla ilgili olarak, saraya bağlı bir mahkemeydi. Meclis-i Vala, Osmanlı Devleti'nde hukukun üstünlüğü ilkesini ön plana çıkaran bir meclisti.
Meclis-i Vala, Osmanlı Devleti'nde idari birimlerin yönetimi konusunda çok önemli bir rol oynadı. Meclis-i Vala, bir eyalet yöneticisine sadece hukuki olarak değil, idari ve mali olarak da yetki veren bir meclisti.
Meclis-i Vala'nın kurulması, Osmanlı Devleti'nin idari yapısında önemli bir değişiklik yarattı. Meclis-i Vala'nın kurulması ile birlikte, Osmanlı Devleti'nde daha merkezi bir yönetim yapısı oluştu ve bu yönetim yapısı, Osmanlı Devleti'nin kuruluş dönemleri boyunca daha da güçlendi.
İl Yönetimi
Osmanlı Devleti'nde il yönetimi, merkezi bir yönetimden ziyade yerel yönetimlere dayanmaktaydı. İller, Osmanlı Devleti'nin idari merkezleri haline gelmişti. Her ilin merkezinde bir vali bulunmakta ve ilin yönetimi valinin elindeydi. İl yönetimindeki yapı, başta valilik olmak üzere, kadılık ve askeri birimlerden oluşuyordu.
Valilikler, Osmanlı Devleti'nde önemli bir yere sahipti. Valiler, merkezi yönetimin ildeki temsilcisi olarak görev yapmaktaydı. Her ilde bir vali bulunuyordu ve valiler, il içindeki işleri yönetmekle sorumluydu. İl içindeki güvenlik, adalet, sağlık, inşaat işleri, nüfus sayımı ve ticari faaliyetler gibi birçok konuda yetkiliydi. Valiler ayrıca, vergi toplama, vergi hasılatları ve askeri işlerde de etkili birime sahipti.
Kadılık sistemi, Osmanlı Devleti'nin il yönetiminde önemli bir yere sahip olmasına karşın, sadece mahkeme işleriyle ilgilenirdi. Kadılar, mahkeme işlerinde söz sahibi ve hukuki işlerde önemli rol oynarlar. Ayrıca, vergi tahsilatı, nüfus kaydı ve devlet memurlarının denetlenmesi gibi işleri de yürütürlerdi.
Osmanlı Devleti'nde il yönetimi, merkezi yönetimin yetkileri içinde olsa da, bölgesel farklılıklar gösterirdi. İller arasındaki uygulamalar ve yönetim biçimleri, coğrafi farklılıklar ve yerel yöneticilerin etkisiyle şekillenirdi. Bu yüzden, Osmanlı Devleti'nin idari yapısı, merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında bir dengeyi korumaya çalışırdı.
Sonuç olarak, Osmanlı Devleti'nin il yönetimi, merkezi yönetim ve yerel yönetimler arasındaki bir denge kurmaya çalışan bir yapıya sahipti. İllerde valilikler, kadılık ve askeri birimler etkiliydi ve il yönetimi, merkezi hükümetin kontrolü altındaydı. Ancak, bölgesel farklılıklar ve yerel yöneticilerin etkisiyle, uygulamalar ve yönetim biçimleri değişiklik gösteriyordu.
Valilikler
Osmanlı Devleti'nin il yönetimi valilikler tarafından yürütülürdü. Valiler, eyaletleri yönetmek ve kanunları uygulamak için görevlendirilirdi. Valiler, sultanın atamalarıyla belirlenirdi ve görev süreleri genellikle üç yıldı.
Valiler, askeri, mali, idari ve yargısal konuları takip ederlerdi. Ancak, kendi eyaletleri sınırlarında bulunan askeri birlikleri yönetme konusunda özel bir yetkiye sahip değillerdi. Bunun yerine, başka bir eyalette çıkan bir isyan bastırılması için görevlendirilirlerdi. Valiler, vergi toplama konusunda da sorumlulardı ve halkın şikayetleriyle ilgilenirlerdi.
Valilerin en önemli görevlerinden biri, hukuk alanındaydı. İhtilaflar, kadıların çözemediği durumlarda valilere götürülürdü. Valiler, mahkemelerde hüküm verme yetkisine sahip değillerdi, ancak davaların daha hızlı çözülmesi ve hükümetin politikalarının uygulanması açısından valilerin kararları önemliydi.
Valiliklerin işleyişi, merkezi hükümet tarafından belirlenirdi. Valiler, merkezi hükümetin politikalarını uygulama konusunda görevliydiler. Ana hedefleri, sultanın ve hükümetin amaçlarına uygun bir şekilde çalışmak ve kamu düzenini korumaktı. Valiler, eyaletlerinde huzuru ve istikrarı sağlamak için polis güçlerinden de sorumluydular.
Kadılık
Kadılık sistemi Osmanlı Devleti'nde oldukça önemli bir role sahipti. Devletin kuruluşundan itibaren uygulanan kadılık sistemi, görevleri ve işleyişi bakımından zamanla değişim göstermiştir.
Kadılar, Osmanlı Devleti'nde yargı alanında görev yapan yetkililerdi. Adaletin sağlanması ve hukukun uygulanması için görev aldılar. Kadılık sistemi, merkezi yönetimin kontrolü altında çalıştı. Kadılar, valilerin atanması ve görevlerinin takibi gibi konularda da yetkiliydi.
Osmanlı Devleti'nde kadılık sistemi dinî ve sosyal hayattaki konularda da aktif bir role sahipti. Evlilik, boşanma, miras, diyet ve cihad gibi konular, kadılar tarafından çözüme kavuşturulurdu. Kadıların kararları, ulusal hukuk sistemi için belirleyici nitelikteydi. Ayrıca, kadılar eğitimli bilim adamları arasında yer aldığından, şehirlerde medreselerde dini eğitim de verdiler.
Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde, meşrutiyet dönemine kadar sınırlı bir etki alanı kalmıştır. Ancak modernleşme hareketleri sonrasında, kadılık sistemi özel mahkemelere dönüşmüştür. Günümüzde Türkiye'deki mahkemelerin alt yapısı, kadılık sisteminden izler taşımaktadır.
Önemli Değişiklikler
Osmanlı Devleti, tarihi boyunca birçok önemli idari değişiklik yaşamıştır. Bunlar arasında en önemlileri arasında Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması, merkezi yönetimin güçlendirilmesi ve vilayet sisteminin oluşturulması sayılabilir.
Yeniçeri Ocağı, Osmanlı Devleti'nin en güçlü askeri kuvvetlerinden biriydi. Ancak zamanla Yeniçeri Ocağı modernleşmeye ayak uyduramadı ve büyük bir disiplinsizlik sorunu yaşandı. Bu nedenle 1826 yılında Sultan II. Mahmut tarafından kaldırıldı. Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasıyla birlikte Osmanlı ordusu modernleşme sürecine girdi.
Osmanlı Devleti merkezi yönetiminin güçlendirilmesi, 19. yüzyılın başlarına kadar sultanın yetkilerinin kısıtlanması ve divan-ı humayun gibi yönetim organlarının oluşumu ile gerçekleşti. Böylece, devletin yönetim organları arasında bir ciddi iş bölümü oluştu ve merkezi yönetim özerk bölgelerdeki güçleri daha etkin bir şekilde kontrol edebildi.
Vilayet sisteminin oluşturulmasının nedeni ise Osmanlı Devleti'nin genişlemesi ve yönetimine giren yeni bölgelerin idari yönetimindeki sorunlardı. Vilayet sistemi, Osmanlı Devleti'ni eyaletler, kazalar ve nahiye birimleri ile yönetmeyi amaçlıyordu. Bu sayede, idari işler daha merkezi bir şekilde düzenlenebilir hale geldi.
Reformlar
Osmanlı Devleti'nde gerçekleştirilen reform hareketleri, idari yapıda birçok değişikliğe neden oldu. Bu reformlar, devletin modern dünya düzeni ile uyumlu hale gelmesini sağlamayı amaçlıyordu. Tanzimat Fermanı ile birlikte reform hareketleri hız kazandı ve devlet, batılılaşma sürecine girdi. Bu süreçte birçok alan reforme edilirken, Osmanlı Devleti'nin idari yapısı da büyük değişimlere uğradı.
Reform hareketleri sonrasında, devletin idari yapısında birçok yeni kurum oluşturuldu. Bunlar arasında vilayetler, valilikler ve belediyeler gibi kurumlar yer alıyordu. Ayrıca, meclisler oluşturuldu ve bu meclislerde halkın temsilcileri tarafından alınan kararlar doğrultusunda yasalar çıkarıldı. Bu şekilde, halkın daha fazla katılımı sağlanmış ve demokratik bir yapı oluşturulmuş oldu.
Reformlar, Osmanlı Devleti'nin batılılaşmasını hızlandırdığı gibi, uluslararası alanda da saygın bir yere gelmesini sağladı. Avrupa ülkeleri ile ticari ilişkiler geliştirildi ve modern teknolojiler, Osmanlı Devleti'ne getirildi. Bu da, devletin ekonomik olarak güçlenmesine ve gelişmesine yol açtı.
Bu nedenlerden dolayı, Osmanlı Devleti'nde gerçekleştirilen reform hareketleri idari yapının modernleşmesine büyük katkı sağladı. Bu reformlarla birlikte, Osmanlı Devleti'nin günümüz dünyasında var olan devlet yapısına benzer bir idari yapıya kavuştuğu söylenebilir.
Tanzimat Dönemi
Tanzimat Dönemi, Osmanlı Devleti'nin 19. yüzyılda gerçekleştirdiği bir dizi reform hareketidir. Bu dönemde idari yapıda da önemli değişiklikler yapılmıştır. Tanzimat Dönemi'nde, eski yapı yerine modern ve daha çağdaş bir idari yapılanma öngörülmüştür.
Bu dönemde, ilk kez bir anayasa hazırlanmış ve meclisler oluşturulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu, vilayetlere ayrılmış ve bu vilayetler merkezi hükümet tarafından atanmış valilerle yönetilmeye başlanmıştır. Bu sistemde valiler, halkın ve yerel yönetimlerin isteklerine daha duyarlı hale gelmiştir.
| Tanzimat Dönemi'nde Yapılan Değişiklikler |
|---|
| Eğitim sistemi modernleştirilmiştir. |
| Ticaret ve Sanayi yasaları çıkarılmıştır. |
| Kanun-i Esasi adlı ilk anayasa hazırlanmıştır. |
| Meclisler oluşturulmuştur. |
| Vilayetlere ayrılmıştır. |
Tanzimat Dönemi'nde, ayrıca Osmanlı Devleti'nde modern bir adalet sistemi oluşturulmuştur. Mahkemelerin sayısı artmış ve hakimler bağımsız bir şekilde karar verme yetkisini almıştır. Bu dönemde yapılan değişiklikler, günümüzde de modern adalet ve idari yapıya büyük katkılar sağlamıştır.
Tanzimat Dönemi'nde vilayetler, il merkezlerine göre düzenlenmiştir. Her vilayette bir vali ve onun yardımcısı olan mutasarrıf yer almıştır. Bu valiler, halkın isteklerine ve ihtiyaçlarına daha duyarlı olup yerel yönetimler ile birlikte hizmet sunmuşlardır.
Tanzimat Dönemi'nde, mülki idarede reformlar yapmak için mülkiye müfettişleri görevlendirilmiştir. Bu müfettişler, Osmanlı Devleti'ndeki mülki idareyi incelemiş, raporlar hazırlamış ve yapılan eksikleri gidermek için çalışmalar yürütmüştür. Bu çalışmalar sonucunda, modern bir mülki idare yapılanması oluşturulmuştur.
Vilayetler
Vilayetler, Osmanlı Devleti'nde Tanzimat Dönemiyle birlikte oluşturulan yeni bir yönetim birimidir. Vilayetler, eski eyalet sisteminin yerini almış, daha modern bir yapıya kavuşmuşlardır. Vilayetler, merkezi yönetim tarafından atanmış valiler tarafından yönetilmişlerdir.
Tanzimat Dönemi'nde Osmanlı Devleti, Avrupa'daki gelişmeleri takip ederek reformlar gerçekleştirmiş ve bu reformlar Vilayet sistemiyle birlikte hayata geçmiştir. Vilayetler daha küçük illerin bir araya gelerek oluşturduğu bir yönetim sistemi olarak tasarlanmıştır. Ayrıca, Vilayetlerin idari merkezleri de belirlenerek böylece merkezi yönetimin etkisi artırılmıştır.
Vilayetlerin en önemli özelliklerinden biri, kendi bütçelerini hazırlayabilme ve yönetebilme yetkilerine sahip olmalarıdır. Böylece, daha önce merkezi yönetim tarafından kontrol edilen ekonomiye, Vilayetler de dahil olmuştur. Ayrıca, Vilayetlerin diğer bir özelliği ise, önceden belirlenmiş sorumluluk alanlarına sahip olmalarıdır. Bu sayede, idari işler daha düzenli bir şekilde yürütülmüştür.
Vilayet sistemleri başarıyla uygulandığı için, Osmanlı Devleti daha sonra bu sistemi genişleterek vilayet sayısını artırmıştır. Böylece, vilayetler daha güçlü ve merkezi yönetimle daha uyumlu hale gelmiştir. Tanzimat Dönemi'nin en önemli yeniliklerinden biri olan Vilayetler sistemi, Osmanlı Devleti'nin modernizasyon harekatı için önemli bir adımdır.
Mülkiye Müfettişleri
Osmanlı Devleti'nde Mülkiye Müfettişleri kurumu, 1826 yılında kurulmuştur. Bu kurumun amacı, devletin iç işleyişinde ve idari yapılanmasında görev alacak olan memurların niteliklerini ve mesleki yeterliliklerini artırmak, görevlerini doğru bir şekilde yerine getirmelerini sağlamak ve adaletin sağlanması için denetim yapmaktı.
Mülkiye müfettişleri, öncelikle il ve ilçelerdeki valileri ve diğer idari görevlileri denetleyerek, görevlerini doğru ve adaletli bir şekilde yerine getirip getirmediklerini kontrol ederlerdi. Ayrıca, eğitim kurumları ve sağlık tesisleri gibi kamu hizmetlerinin kalitesini de denetlerlerdi.
Mülkiye müfettişleri, her yıl hazırladıkları raporlar ile görev yaptıkları bölgenin idari durumunu ve ihtiyaçlarını sultanın dikkatine sunarlardı. Bu sayede, sultan ve merkezi yönetim kuruluşları, il ve ilçelerin durumunu yakından takip edebilir ve gerektiğinde müdahale edebilirdi.
Mülkiye müfettişleri kurumu, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerine kadar varlığını sürdürmüş ve önemli bir fayda sağlamıştır. Günümüzde de devlet memurlarının niteliklerinin artırılması ve görevlerinin doğru bir şekilde yerine getirilmesi için bu tür kurumlar önemini korumaktadır.
Sonuç
Osmanlı Devleti'nin idari yapısı ve yönetim biçimi oldukça güçlü ve merkeziyetçi bir yapıya sahipti. Yönetim, sultanın yetkisi altında, merkezi yönetim ve yerel yönetim otoriteler tarafından gerçekleştiriliyordu. Bu yapının modern Türkiye Cumhuriyeti'nin idari yapısına oldukça büyük bir etkisi oldu.
Osmanlı Devleti, idari yapısını günümüze kadar koruyabilen ender imparatorluklardan biridir. Merkezi yönetim, sultanın başkanlığı altında Divan ve Meclis-i Vala gibi organlar tarafından yönetiliyordu. İl yönetimi de benzer bir şekilde, valilikler ve kadılık sistemi gibi yapılar üzerine kuruluydu.
Osmanlı Devleti zaman içerisinde önemli değişimlere maruz kalmıştır. Bu değişimler, devletin idari yapısını etkilemiştir. Tanzimat Dönemi'nde gerçekleştirilen reformlarla birlikte, devletin merkeziyetçi yapısı zayıflatılmış ve yerel yönetimlere daha çok yetki verilmiştir. Bu reformlar, modern Türkiye Cumhuriyeti'nin idari yapısını da etkilemiştir.
Sonuç olarak, Osmanlı Devleti'nin idari yapısı ve yönetim biçimi oldukça güçlü bir merkeziyetçi yapıya sahipti. Bu yapının modern Türkiye Cumhuriyeti'nin idari yapısına olan etkisi ise oldukça büyüktür. Günümüzde bile Osmanlı Devleti'nin idari yapısı, Türkiye'deki birçok yapı ve kurumda görülmektedir.