Türkiye'nin Siyasal Mirası: Geçmişi ve Bugünü kitabı, ülkemizin siyasi tarihine dair kapsamlı bir değerlendirme sunuyor Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetin bugünkü durumu üzerine düşünmek isteyenlere öneriyoruz
Türkiye'nin siyasal mirası oldukça zengin ve köklü bir geçmişe sahiptir. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde yaşanan siyasi ve ekonomik krizlerin ardından cumhuriyet dönemiyle birlikte Türkiye'nin siyasi yapısı da büyük ölçüde değişmiştir.
Bu makalede, Türkiye'nin siyasal tarihine, cumhuriyet dönemine, çok partili döneme, darbe dönemlerine ve son yıllarda yaşanan siyasi gelişmelere yer verilecektir. Aynı zamanda Türkiye'deki siyasi yapı içinde kadınların yerini ve kadın siyasetçilerin etkilerini de ele alacağız.
Ülkemiz, Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarındaki ekonomik ve siyasal krizlerin ardından cumhuriyet dönemiyle birlikte modernleşme sürecine giriş yapmıştır. Bu süreçte Atatürk önderliğinde Türkiye'nin siyasi, sosyal ve ekonomik yapısı büyük ölçüde değişmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, çağdaşlaşma yolunda hızlı adımlar atarak batılı ve demokratik bir yapıya kavuşmuştur.
Türkiye'deki çok partili dönem, 1946 yılında yapılan ilk seçimlerle başlamıştır. Bu süreçte hem siyasi partilerin oluşumu hem de siyasi hayattaki kadınların rolü büyük bir önem kazanmıştır. Ancak Türkiye, darbe dönemleriyle de sarsılmıştır. 12 Eylül askeri darbesi, 1980'li yıllarda yaşanan ekonomik kriz ve diğer nedenlerle gerçekleşmiştir. Postmodern darbe olarak nitelendirilen 28 Şubat süreci ise 1990'lı yıllarda meydana gelmiştir.
Son yıllarda Türkiye'nin siyasi yapısı oldukça hızlı bir şekilde değişmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), 2002 yılından bu yana ülkenin iktidar partisi olarak hizmet vermektedir. Bu dönemde Türkiye'nin iç ve dış politikası da büyük ölçüde değişmiştir.
Türkiye'nin siyasi yapısına bir de kadınların yerinden bakmak gerekir. Türk kadınları, siyasi hayatta oldukça ilerleme kaydetmişlerdir. Türkiye'de siyasi hayatta önemli bir yer edinen ilk kadın milletvekilleri ve kadın siyasetçileri ele alacağız. Aynı zamanda siyasi partilerde kadınların temsili, kadınların siyasi hayattaki varlıkları ve önündeki engeller de bu makalede yer alacaktır.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Son Dönemi
Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemi, imparatorluğun çöküş sürecine işaret eder. İmparatorluğun son yıllarında siyasi ve iç karışıklıkların artması, ekonomik krizlerin yaşanması imparatorluğun çöküşüne neden oldu.
Toplumsal ve siyasi reformların yeterince gerçekleştirilmediği Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemleri, aynı zamanda birçok savaşın yaşandığı dönemlerdir. Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı gibi dönemin en önemli savaşları imparatorluğun zayıflamasına ve sonunda çöküşüne neden oldu.
Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarındaki siyasi durum, merkezi yönetimin zayıflaması ve etkisizleşmesiyle karakterize edildi. İç ve dış olaylar, çekişmeler, aşiretler arasındaki savaşlar gibi etkenlerle imparatorluğun toprakları parçalanmaya başladı. Ekonomik zorluklarla mücadele etmek imkansız hale geldi ve bu zorluklar, imparatorluğun yönetimine yönelik eleştirileri de artırdı.
Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünde, siyasi karar alıcıların yetersizliği ve geleneksel yönetim yapısının modern çağa uyum sağlayamaması önemli rol oynadı. Devlet yönetimi ve askeri yapılar modernize edilemediği için imparatorluğun son dönemleri çalkantılı geçti.
Sonuç olarak, Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasal mirası, hem tarih hem de siyaset açısından önemli bir yere sahip. Son dönemlerinde yaşanan politik ve sosyal olaylar, günümüz Türkiye'sinin yönetiminde de hala etkili olan birçok mirasın oluşmasına neden oldu.
Türkiye Cumhuriyeti
Türkiye Cumhuriyeti, 23 Nisan 1920 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulmuştur. Türkiye'nin siyasal ve sosyal yapısı bu dönemde önemli bir değişim yaşamıştır. Atatürk, Türkiye'nin modernleşmesi ve batılılaşması için çeşitli reformlar yapmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra, çok partili sistemin oluşması için mücadele edilmiş, ancak 1946 yılına kadar tek parti yönetimi devam etmiştir. Atatürk dönemi sonrası İsmet İnönü'nün hükümetinde askeri darbe girişimleri yaşanmıştır.
1950 yılında yapılan seçimler sonrası Demokrat Parti iktidara gelmiştir ve Türkiye'nin ilk çok partili dönemi başlamıştır. Bu dönemde Türkiye'nin ekonomik, siyasal ve sosyal konularında önemli değişiklikler yaşanmıştır.
Siyasi partilerin gelişimiyle birlikte 1960, 1971 ve 1980 yıllarında askeri müdahaleler gerçekleşmiştir. Özellikle 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi, Türkiye'nin siyasal ve sosyal hayatında önemli etkiler bırakmıştır. Yüksek yargı organlarını, siyasi partileri ve sivil toplum örgütlerini kapatan darbe dönemi, Türkiye'deki siyasi seyrin değişiminde etkili olmuştur.
1990'lı yıllarda Türkiye'de siyasi koalisyonlar ve ekonomik sorunlar yaşanmıştır. Özellikle 28 Şubat Postmodern Darbesi olarak adlandırılan dönem, yaşayan herkesin hafızasında yer etmiştir. Bu dönemde yaşanan olaylar, Türkiye'nin demokratik hayatındaki zayıf noktaları da ortaya çıkarmıştır.
2000'li yıllarda AK Parti iktidara gelmiştir. Bu dönemde Türkiye'nin iç ve dış politikası, ekonomik kalkınma ve demokratikleşme gibi konularda önemli adımlar atılmıştır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve Anayasa değişiklikleri yapılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasal tarihi, kadınların siyasi hayatındaki yeri ve siyasi partilerdeki kadın temsili gibi konular, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve modernleşmesinde önemli bir rol oynamıştır. Türkiye her geçen gün daha da gelişen ve dönüşen bir siyasal yapısına sahip olmaya devam etmektedir.
Çok Partili Dönem
Türkiye'de 1946 yılında yapılan genel seçimler, Türkiye tarihindeki ilk çok partili seçimler olarak tarihe geçmiştir. Bu dönemde siyasi partilerin gelişimi de hız kazanmıştır. Milli Kalkınma Partisi, Serbest Cumhuriyet Fırkası, Demokrat Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi gibi siyasi partiler kurulmuştur.
Ancak çok partili dönemde siyasi partiler arasında yaşanan çekişmeler, darbe dönemlerinin yaşanmasına da sebep olmuştur. 1960 yılında gerçekleşen askeri darbe döneminde Demokrat Parti hükümeti görevden alınmıştır. Benzer şekilde, 1971 yılındaki İhtilal, 1980 yılında gerçekleşen askeri darbe ve 1997 yılındaki post-modern darbe dönemlerinde siyasi partiler hedef alınmıştır.
| Dönem | Olay | Siyasi Partiler |
|---|---|---|
| 1946-1950 | İlk Çok Partili Seçimler | Milli Kalkınma Partisi, Serbest Cumhuriyet Fırkası, Cumhuriyet Halk Partisi |
| 1960 | Askeri Darbe | |
| 1971 | İhtilal | Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet Partisi, Milliyetçi İşçi Köylü Partisi |
| 1980 | Askeri Darbe | Milliyetçi Demokrasi Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet Partisi, Milliyetçi İşçi Köylü Partisi |
| 1997 | Post-Modern Darbe | Refah Partisi, Doğru Yol Partisi |
Günümüzde Türkiye, hala çok partili bir yapıda yönetilmektedir. Ancak siyasi partiler arasındaki çekişmeler, hukuk devleti ilkesinin etkisizleşmesi, bölgesel çatışmalar, dış politikadaki gerginlikler gibi birçok nedenle ülke her geçen gün daha da zorlu bir siyasi mücadeleye sahne olmaktadır.
12 Eylül Darbesi
12 Eylül Darbesi, Türk siyasi tarihinin en karanlık dönemlerinden biridir. Darbenin nedenleri arasında siyasi istikrarsızlık, yükselen terör olayları, ekonomik kriz, iç çatışmalar ve güvensizlik yer almaktadır. Darbeyi yapmak isteyen askeri liderler, ülkeyi o zamanlar yöneten siyasi partilere güvenmiyorlardı ve siyasi istikrarsızlık arttıkça darbe fikri güç kazanmıştı.
Darbe sonrasında ülke, askeri yönetimin sıkı kontrolü altına girdi ve birçok sivil insan, siyasetçi, aydın ve gazeteci tutuklandı. Tüm özgürlükler askıya alındı ve insan hakları ihlalleri arttı. Darbenin en büyük sonuçlarından biri, yıllar boyunca süren siyasi baskı ve terör olaylarıydı. 12 Eylül Darbesi, Türkiye'nin demokratik sürecine ciddi şekilde zarar vermiştir.
Darbenin etkileri uzun vadeli olmuştur ve günümüzde bile Türkiye'nin siyasi yapısını etkilemektedir. Darbe sonrasında yapılan anayasal değişiklikler, Türkiye'nin siyasi yapısında önemli değişiklikler yapmıştır ve bu değişiklikler, Türkiye'nin siyasi haritasını belirlemede etkili olmuştur. 12 Eylül Darbesi, Türkiye'nin siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır ve ülkenin zor bir döneminde yaşanan olaylar, hala hafızalarda canlılığını korumaktadır.
28 Şubat Postmodern Darbesi
Türkiye'nin siyasal tarihine baktığımızda, 28 Şubat Postmodern Darbesi, oldukça önemli bir dönüm noktası olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dönem, Türkiye'deki siyasi hayat üzerinde oldukça derin etkiler bırakmıştır.
28 Şubat 1997 tarihinde gerçekleşen askeri müdahale, dönemin başbakanı Necmettin Erbakan'ın refah partisi iktidarına karşı gerçekleşmiştir. Darbenin nedenleri arasında, toplumda gittikçe artan İslami eğilimlerin başta olduğu düşünülmektedir. Ayrıca, dönemin başbakanı Erbakan'ın İran ve Libya ile olan yakın ilişkilerinin de darbeye sebep olduğu iddia edilmiştir.
| Nedenleri | Sonuçları |
|---|---|
| - Toplumda artan İslami eğilimler | - Refah Partisi iktidarının sona ermesi |
| - Başbakan Necmettin Erbakan'ın İran ve Libya ile yakın ilişkileri | - Demokrasiye zarar vermesi |
| - Askeri müdahale | - Türkiye'deki siyasi hayatta bir dönüm noktası olması |
Darbe sonrasında, Refah Partisi kapatılmış ve iktidarına son verilmiştir. Siyasal İslam'ın önüne engeller çıkarılmış, darbe sonrası oluşan hükümetler, İslamcı değil seküler politikalara yön vermiştir. Ancak, bu dönem ülkedeki demokratik hayat açısından da olumsuz etkiler yaratmıştır.
Türkiye, 28 Şubat Postmodern Darbesi'nin etkilerinden günümüzde dahi kurtulmaya çalışmaktadır. Demokratikleşme sürecinin olumsuz etkilendiği bu dönem, Türkiye'nin siyasal geleceği üzerinde oldukça önemli etkiler bırakmıştır.
AKP Dönemi
AKP, yani Adalet ve Kalkınma Partisi, 2002 yılında iktidara geldi ve o zamandan beri Türkiye'deki siyasi yapıda önemli bir yere sahip. Siyasi yapısı, muhafazakar ve İslami değerlere dayalı bir parti olarak öne çıkarken, ekonomik politikaları ise serbest piyasa ekonomisi üzerine kurulu.
AKP'nin iç politikasında, ülkenin laik yapısını koruyup daha demokratik bir yapıya geçiş yapmayı hedefleyen reformlar yürüttüğü görülmekte. Ancak son yıllarda, bazı eleştirilere maruz kalmış ve demokrasiye zarar verdiği öne sürülmüştür.
Dış politikada ise, AKP dönemi boyunca Türkiye, Orta Doğu'daki çatışmaların ortasında kalırken, bu süreçte özellikle Suriye ve Irak sınırı konusunda çatışmalar yaşandı. Ayrıca, Türkiye'nin AB üyeliği, Kıbrıs sorunu ve Ermeni soykırımı gibi konularda da politika üretmeye çalıştığı görülmekte.
Son yıllarda ise, Türkiye'nin iç politikasında özellikle OHAL (Olağanüstü Hal) dönemi ve terörle mücadele gibi konular nedeniyle bazı sıkıntılar yaşandı. Bunun yanı sıra, Türkiye-ABD ilişkileri de son yıllarda gerilimli seyretmekte. Bunun yanında, son zamanlarda İdlib ve Libya gibi konularda Türkiye'nin bölgedeki çıkarları gündeme gelmekte.
AKP dönemi boyunca, Türkiye'de siyasi tartışmalar zaman zaman oldukça sert bir seyir alsa da, parti hala birçok destekçisi bulunuyor ve Türkiye siyasi hayatında önemli bir yerini korumayı sürdürüyor.
Siyasette Kadınların Yeri
Türkiye'deki siyasi yapı içinde kadınların yeri oldukça önemlidir. Günümüzde Türkiye'de kadınlar siyasi hayatta daha aktif rol almaktadır. Kadınların siyasi hayatta yer edinmelerine olanak sağlayan ilk adım 1930 yılında Atatürk'ün önderliğinde verildi. Türkiye'de seçme ve seçilme hakkını ilk kez kadınlara veren Atatürk, kadınların siyasi hayatta yerini güçlendirdi.
Türkiye'deki ilk kadın milletvekilleri, 1935 yılında seçilen Safiye Ayla ve Türkan Saylan'dır. Türkiye genelinde kadınların siyasi hayatta yer alması için çalışmalar yapılmış olsa da, hala erkeklerin çoğunlukta olduğu bir siyasi yapı mevcuttur. Siyasi partilerde kadın temsili henüz yeterli düzeyde değildir.
- Türkiye'de kadınların siyasetteki yerinin artması adına çeşitli çalışmalar yapılmaktadır.
- 2014 yılında yapılan yerel seçimlerde kadın adayların oranı %17 civarındaydı.
Özellikle son yıllarda kadın siyasetçilerin sayısı artmış ve bu durum Türkiye'nin kadın hakları konusundaki ilerlemesi açısından umut vericidir. Ancak hala kadınların siyasi hayatta daha etkin bir rol alabilmeleri için birçok engelin aşılması gerekmektedir.
| Yıllar | Toplam Milletvekili Sayısı | Kadın Milletvekili Sayısı |
|---|---|---|
| 2002 | 550 | 24 |
| 2007 | 550 | 50 |
| 2011 | 550 | 78 |
| 2015 | 550 | 101 |
İlk Kadın Milletvekilleri
Türkiye'de siyasi hayatta kadınların varlığı oldukça önemlidir çünkü Türkiye'de kadınların siyasi hayatta yer alması oldukça zor olmuş bir süreçtir. Türkiye'deki kadınların siyasi arenada varlığına öncülük eden isimler arasında Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kadın milletvekili olan Türkan Saylan var. Türkan Saylan, 1935 yılında İstanbul'da doğdu ve 1961 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kadın dermatoloji uzmanı oldu.
Türkan Saylan, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kadın milletvekili olmadan önce Türkiye'de kadın hakları için mücadele veren birçok kadın öncüsünden biri oldu. Türkan Saylan, 1990'larda Türkiye'de siyasi hayatta kadınlar için yeni bir dönem başlattı. Ardından Türkiye'de kadınların siyasi hayatında yer alması daha da kolaylaştı ve pek çok kadın milletvekili seçildi. Bugüne kadar Türkiye'de birçok kadın milletvekili seçildi ve kadınlar siyasi hayatta daha çok yer almaya başladılar.
İlk kadın milletvekillerinin varlığı, Kadın hareketi için de oldukça önemlidir. Bu hareket sayesinde kadınların eğitim görme hakkı, seçme ve seçilme hakkı gibi birçok hakları elde edildi. Bu nedenle Türkiye'deki kadınlar, siyasi hayatta yer alarak ülkenin gidişatına büyük katkılar sağladılar. Türkan Saylan gibi öncü kadınlar sayesinde, bugün Türkiye'de kadınların siyasi hayatta yer alması daha da ciddiye alınmakta ve kadınların siyasi hayatta daha çok yer edinmesi için çalışmalar yapılmaktadır.
Siyasi Partilerde Kadınların Temsili
Türkiye'de siyasi partilerde kadınların temsili ve siyasi hayatta karşılaştığı engeller oldukça dikkat çekicidir. Ülkemizde maalesef siyasi arenada kadınların varlığı ve etkinlikleri yeterli düzeyde değildir. Son yıllarda yapılan araştırmalar, kadınların siyasi kurumlardaki ve partilerdeki temsil oranlarının oldukça düşük olduğunu ortaya koymaktadır.
Siyasi partilerde kadınların temsil oranları incelendiğinde, bu oranların genellikle %30'un altında kaldığı görülmektedir. Özellikle kırsal bölgelerde kadınların siyasi hayatta var olmaları oldukça zordur ve buna engel olarak aile kimliği, toplumsal cinsiyet algısı ve yeterli eğitim seviyesinin olmaması gibi nedenler gösterilebilir. Ayrıca siyasi partilerin üyelik koşulları da kadınların siyasi hayata katılımını engelleyen bir diğer faktördür.
Siyasi partilerde kadın temsilinin artırılması gerektiği konusu da sıkça gündeme gelmektedir. Kadınlar, siyasi hayatta eşit temsiliyeti sağlayacak şekilde desteklenmeli ve bu alanda fırsat eşitliği sağlanmalıdır. Bu doğrultuda, siyasi partilerin kadınları temsil etmeleri için kontenjan uygulamasına geçmeleri önerilmekte ve buna benzer birçok proje hayata geçirilmektedir.
Sonuç olarak, kadınların siyasi partilerde ve siyasi hayatta daha aktif bir rol alması ve temsiliyetlerinin artırılması ülkemizin demokratik yapısını güçlendirecektir. Bu nedenle, tüm siyasi partilerin kadın temsil oranlarını yükseltmek için adımlar atmaları gerekmektedir.