Savaşlarda kadınların rolü tarihin derinliklerine kadar uzanıyor. Kadınlar, savaş alanlarında yenilikçi görevleri üstlenerek tarihe yön verdi. Bu makalede, kadınların savaşlarda üstlendiği görevler ve sorumluluklar ele alınıyor. Detaylar için hemen okumaya başlayın.

Savaşlar, yalnızca erkeklerin çekiştirdiği bir güç gösterisi değildir. Tarih boyunca kadınlar, savaşın içinde yer alırken farklı ve yenilikçi görevler üstlenmiştir. Klasik olarak, kadınlar savaşlarda sadece hemşire olarak yer almışlardır. Ancak, son yüzyılda, kadınların savaşta üstlendiği roller ve katılım oranı artmıştır.

Birçok kadın, sadece hizmetkar pozisyonunda değil, aktif mücadele birimlerinde de yer almaktadır. Muharebe görevlerinin yanı sıra kadınlar keşif görevleri ve istihbarat toplama işlerinde de yer almaktadırlar. Özellikle I. Dünya Savaşı'nda ve II. Dünya Savaşı'nda, kadın istihbarat ajanları, özellikle İngiliz ve Fransız ordularında önemli roller üstlenmiştir.

Savaş	Kadınların Rolü
I. Dünya Savaşı	Kadın istihbarat ajanları
II. Dünya Savaşı	Kadın keskin nişancılar ve hava savunma birimleri

Kadınlar, tıp hizmetlerinde de önemli bir rol üstlenmektedirler. Savaş bölgelerinde çalışan cerrahi teknisyenler, yaralı askerlerin hayatını kurtarmada büyük etki sağlamaktadırlar. Hemşire pozisyonunda yer alan kadınlar, savaş yaralarının iyileştirilmesine katkı sağlamışlardır.

Ancak, kadınların savaşta yer almasında, cinsiyet ayrımcılığı ve cinsel taciz vakaları yaşanmaktadır. Savaşların bitmesinin ardından kadınların durumu da zorlaşmaktadır. Ancak, kadınların savaşta üstlendiği rollerin savaş sonrası yaşamlarına etkisi büyük olmuştur. Kadınların savaşta yer almaları, kadın hakları hareketi açısından da büyük önem taşımaktadır.

Tarih boyunca kadınların savaşlardaki rolleri

Tarih boyunca kadınlar, savaşlarda sadece hemşire olarak değil, birçok farklı görevde yer almışlar ve önemli roller üstlenmişlerdir. Antik Mısır döneminden beri kadınlar, savaş zamanlarında savunma amaçlı kullanılan silahları kullanmak ve savunma surlarında çalışmak gibi görevleri üstlenmişlerdir.

Ortaçağda, birçok kadın onlara verilen görevlerin ötesine geçerek orduda kılıç kuşanmışlardır. Bunun yanı sıra, kadınların casus ve istihbarat toplayıcı olarak savaşlara katıldıkları da bilinmektedir.

Özellikle I. Dünya Savaşı sırasında, kadınlar savaşın etkisi altında kalan toplumların rehabilite edilmesi sürecinde önemli bir rol üstlenmişlerdir. Kadınlar sadece cephedeki askerlerin değil, hastanelerde çalışan doktor ve hemşirelerin de büyük bir kısmını oluşturmuşlardır.

• Belle Boyd, Amerikan İç Savaşı sırasında iki taraf arasında casusluk faaliyetleri yürüten ünlü bir kadın ajandır.
• Edith Cavell, I. Dünya Savaşı sırasında kaçan müttefik askerlerine yardım eden Belçika'daki bir hemşireydi.

Kadınların Savaştaki Görevleri	Örnekler
Tıbbi Bakım	Hemşirelik, cerrahi teknisyenlik
Muharebe Birimleri	Askeri lider, keskin nişancı, hava savunma birimleri
Keşif ve İstihbarat	Casus, istihbarat toplayıcı

Genel olarak, kadınlar sadece savaşlarda görev almamış, aynı zamanda kazanılan zaferlerde de büyük bir katkıda bulunmuşlardır. Kadınların savaşlarda aldığı sorumluluklar ve üstlendiği roller, modern dünyada kadın hakları hareketine büyük bir ivme kazandırmıştır.

Muharebe birimlerinde kadınların yükselen rolü

Savaşlarda kadınların sadece hemşire olarak yer alması döneminin geride kaldığı bir gerçek. Zamanla kadınlar, savaşın önemli bir parçası haline geldi. Muharebe birimlerinde kadınların yükselen rolü, askeri liderliğe kadar yükselmesiyle kendini belli etti. Artık kadınlar, erkekler kadar olmasa da askerî birliklerde yer alabiliyor ve bazı ülkelerde askeri liderlik pozisyonlarına yükseliyor.

Kadınların askeri liderlik pozisyonlarına yükselmesinde, ABD ordusunun kadınların erkeklerle eşit bir şekilde hizmet etmelerine izin veren 1973 yılındaki "Askeri Hizmetlerde Kadın Yasası" önemli bir rol oynadı. Bu yasa sayesinde, kadınlar tam teşekküllü birimlere katılabiliyorlar ve erkeklerle aynı görevleri yerine getirebiliyorlar. Ve bu, kadınların askeri liderlik pozisyonlarına yükselmelerine olanak tanıdı. Özellikle İsrail ve Kanada gibi ülkelerde kadınlar, büyük oranda askeri liderlik pozisyonlarını üstlenerek erkeklerle aynı seviyede yer aldılar.

Ama bu durum çoğu ülkede henüz gerçekleşmedi. Bazı ülkelerde kadınlar hâlâ askeri birliklere katılamıyorlar veya sadece bazı birimlerde görev yapabiliyorlar. Ancak giderek daha fazla ülke, kadınların savaşta aktif bir rol üstlenmesi gerektiğini kabul ediyor ve bu doğrultuda politikalar üretiyor.

Özellikle son yıllarda kadınların IŞİD gibi terör örgütlerine karşı savaşlarda yer aldıkları haberleri gündemi meşgul ediyor. Bu gibi durumlarda, kadınlar genellikle istihbarat toplama, örgüt içinde yerleştirilen ajanlar olarak ya da cephede savaşmaya hazırlık yapmak gibi görevler üstleniyorlar. Bu, kadınların savaşta yalnızca hemşire olarak veya mutfakta çalışarak yer alması düşüncelerini değiştiriyor, kadınların savaşın içinde de önemli bir görev üstlendiğini gösteriyor.

Savaşta keşif yapmak ya da istihbarat toplamak

Savaşta keşif yapmak ya da istihbarat toplamak, savaşı kazanmak için oldukça önemlidir ve bu süreçte kadınlar da önemli bir rol oynamıştır. Kadınlar savaşta ajan olarak çalışarak, düşmanın hareketlerini izleme ve bilgi toplama faaliyetlerinde yer almıştır. İstihbarat toplama faaliyetleri, gerçekleştirilen en riskli görevlerden biridir, ancak birçok kadın bu görevi üstlenmiştir. Kadınlar bu görevi yürütürken erkeklerle eşit olarak çalışmak zorunda kalmışlardır.

Özellikle I. Dünya Savaşı'nda İngiliz ve Fransız ordularında kadın istihbarat ajanları önemli bir role sahipti. Bu ajanlar, bazen düşman kampında gizlice çalışarak önemli bilgiler toplamışlardır. Aynı zamanda, kadınlar genellikle daha az şüphe çeken bir şekilde çalışabildikleri için, erkek ajanlarla karşılaştırıldığında daha fazla başarı elde edebilmişlerdir.

Kadınlar savaş sırasında ajan olarak çalışmalarının yanı sıra, aynı zamanda bu görevlerin yöneticiliğini de üstlenmişlerdir. İngiliz Özel Operasyonlar İdaresi'nde çalışan, Baltic Lady kod adlı Krystyna Skarbek gibi kadınlar, savaş boyunca önemli görevler almışlardı. Skarbek, Fransa'daki başarılı çalışmalarının ardından savaşın en yüksek onuruna layık görülmüştü.

Kadın ajanlar, savaş sırasında gerçekleştirilen keşif ve istihbarat faaliyetlerinde oldukça önemli bir rol oynamıştır. Uzmanlıkları nedeniyle, birçok kadın, savaşın kazanılmasına önemli katkılarda bulunmuştur. Bu nedenle, kadınların savaşta keşif yapmak veya istihbarat toplamak için seçilmeleri, savaşın kazanılmasını sağlamak için önemli bir adımdır.

Örnek olarak, I. Dünya Savaşı'nda kadın istihbarat ajanlarının etkisi

I. Dünya Savaşı, kadınların savaşta daha aktif bir role sahip olmaya başladığı bir dönüm noktasıdır. Özellikle, Fransız ve İngiliz orduları tarafından kullanılan kadın istihbarat ajanları, savaşın sonucuna etkili bir şekilde katkıda bulundular. Bu dönemde, kadınlar, askeri rotalarda ve iletişim yollarında casusluk ve istihbarat toplama görevlerinde yer aldılar.

Fransız istihbarat servisi, kadın ajanların gücüne inandı ve bu kadınları istihbarat ağında önemli görevlere atadı. Örneğin, Louise de Bettignies, Fransız istihbaratı için Alman güçleri içinde önemli bilgileri topladı. Bir diğer örnek ise, Pearl Witherington, Fransa'da bulunan ve Alman işgali altındaki bölgelerde aktif olarak çalışan kadın ajanlardan biriydi. Witherington, Fransız direnişine çok büyük katkı sağlamıştır.

İngilizler de kadın istihbarat ajanlarını etkin bir şekilde kullandılar. Örneğin, Edith Cavell, İngiliz ordusunun istihbarat şefi için Alman güçleri tarafından yakalandıktan sonra idam edildi. Ayrıca, Gertrude Bell, İngilizlerin Irak'ı ele geçirmelerine yardımcı olan önde gelen bir istihbarat ajanıydı.

Kadın ajanların faaliyetleri, ülkelerinin zaferlerinde önemli bir rol oynadı. Ancak, bu kadınlar savaş sonrasında pek de ödüllendirilmedi. Savaş sonrasında, kadınların toplumda kabul edilmeleri hala zordu ve özellikle de istihbarat ajanları için durum daha da zordu. Ancak, onların cesareti ve savaş boyunca yaptıkları önemli işler unutulmadı.

II. Dünya Savaşı'nda kadınların muharebe rolü

II. Dünya Savaşı'nda kadınlar savaşlarda daha aktif bir rol oynamaya başladılar. Sovyetler Birliği'nde, kadınlar ön saflardaki muharebe birimlerinde görev almalarıyla öne çıktılar.

Kadınlar, hava savunma birimlerinde önemli bir rol üstlendi. Kızıl Ordu'da kesin nişancı olarak görev alan kadınların sayısı da oldukça yüksekti. Bu kadın keskin nişancılar, savunma hatlarındaki Alman askerlerine karşı verilen mücadelede önemli bir yere sahipti.

Ayrıca, kadınlar savaşın hemen öncesinde havaalanlarında görev yaptılar. Savaş uçaklarının pilotluk görevleri için özel bir eğitim almış bu kadınlar, savaş alanındaki keşif uçuşlarına çıktılar. Savaşın ilerleyen safhalarında ise uçaksavar bataryalarında görevlendirilen kadınlar, önemli bir gelişme gösterdiler.

Sovyetler Birliği'ndeki kadınların savaşın içinde aktif olarak yer almaları, dünyada kadınların savaşlarda oynayabileceği roller hakkında önemli bir değişim oldu. Birçok ülkede aynı şekilde kadınların savaş birimleri içinde yer alması mümkün oldu.

Tıp hizmetlerinde üstlenilen roller

Kadınlar savaşlarda üstlendikleri rollerin sadece muharebe birimleriyle sınırlı kalmadığını, aynı zamanda tıp hizmetleri gibi önemli alanlarda da yer aldılar. Savaşta hastane ve sağlık merkezleri, yoğun bakım üniteleri, ameliyathaneler ve rehabilitasyon merkezleri gibi sağlık kuruluşları önemli bir yere sahiptir. Kadınlar, savaş bölgelerindeki sağlık kuruluşlarında hemşirelik pozisyonlarında çalıştılar. Savaşın sağlık krizleriyle boğuşan kadınlar, savaş esnasında yaralanan askerleri ilk müdahalelerini yaparak hayatlarını kurtardılar.

Birçok kadın savaşta ameliyat teknisyeni ya da cerrahi teknisyen olarak görev aldı. Cerrahi teknisyenleri, ameliyatları hazırlamak ve doktorların operasyon sırasında gereksinim duydukları malzemeleri sağlamak gibi sorumlulukları üstlendiler. Savaşta bu görevi üstlenen kadınlar, bir yandan da zorlu çalışma koşullarıyla mücadele etmek zorunda kaldılar. Çünkü savaş koşulları altında, tıbbi malzeme tedarikleri zorlaşmış, kimi zaman güvenli olmayan çalışma koşulları altında çalışmak zorunda kalmışlardır.

Kadınlar, savaş alanındaki tıbbi hizmetlerdeki rolleriyle birçok zorluğa göğüs germiş olsalar da, sıklıkla tanınmamış kahramanlar olarak kalmışlardır. Ancak, savaşın gerçekliği, kadınların tıbbi hizmetlerdeki rollerinin ne kadar önemli olduğunu çok net bir şekilde göstermektedir. Sağlık krizleri, yaralar ve hastalıklarla boğuşan askerlerin hayatlarının kurtarılmasında kadınların kilit bir rolü oldu.

Kadınların savaşta yer almasının zorlukları

Kadınların savaşta yer alması, birçok zorlukla karşı karşıya kalmalarına sebep olur. Bunların başında cinsiyet ayrımcılığı ve cinsel taciz vakaları gelir. Geleneksel askeri düzenlerde, kadınlar sadece hemşire olarak yer alırlar. Bu da kadınların askeri liderlik pozisyonlarına yükselmesine engel olur. Ayrıca, kadınların muharebe birimlerinde yer alması, diğer askerlere göre daha zordur. Bu durum, kadınların fiziksel değişmekle beraber, genel algıları nedeniyle psikolojik olarak da zorlanmalarına neden olur.

Savaş alanında kadınların da açık hedef olması, cinsel taciz ve saldırı vakalarını getirir. Bu durum, kadınların psikolojik olarak yaralanmasına ve travmadan etkilenmesine neden olur. Çoğu zaman, bu tür vakalar raporlanmaz veya rapor edilse bile cezasız kalmaya devam eder. Bu da kadınların sivil hayatta aynı saygınlığı kazanmalarına engel teşkil eder.

Diğer yandan, kadınların savaşta yer almaları, toplumsal algıları değiştirme potansiyeli taşır. Savaştaki üstün performansları, kadınların toplumsal olarak değerlerinin artmasına neden olabilir. Ancak, bu potansiyel tam olarak gerçekleşememiştir ve hala kadınlar, savaşta önemli roller üstlensem bile, savaş sonrasında toplumsal olarak erkeklerin gerisinde kalmaya devam etmektedirler.

Savaş sonrası kadınların durumu

Savaş sonrası dönemde kadınların durumu, savaşta üstlenmiş oldukları rollerin hayatları üzerindeki etkileriyle belirlenmektedir. Birçok kadın, savaş sırasında kazandığı deneyimler sayesinde kendilerini daha güçlü ve bağımsız hissetmektedir. Ancak, savaş sonrası dönemde toplumsal yapı ve erkek hakimiyeti nedeniyle kadınların hayatlarındaki değişim yavaş ve sınırlı olabilmektedir.

Savaş sonrası dönemde kadınlar için birçok zorluk vardır. Savaşta kazandıkları deneyimler ve yetenekler, savaş sonrası dönemde uygulanacak politikalarla belirlenmektedir. Özellikle işgücü piyasasındaki cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle, kadınlar iş bulmakta ve terfi etmek için daha fazla çaba göstermek zorunda kalmaktadır.

Savaş sonrası dönemde kadınların hayatlarındaki değişim, genellikle savaşın etkilendiği bölgelerde daha belirgindir. Her ne kadar bazı kadınlar savaşta kazandıkları deneyimler sayesinde iş hayatlarında daha fazla başarı elde etse de, birçok kadın savaşın getirdiği yıkım ve kayıplarla baş etmek zorunda kalmaktadır.

Savaşın etkilerinin en fazla hissedildiği bölgelerde, kadınlar için savaş sonrası destek hizmetleri sunulmaktadır. Bu hizmetler, kadınların iş hayatına katılmalarını, eğitim almalarını ve toplumsal yaşama daha aktif bir şekilde katılmalarını sağlamaktadır.

Savaşın yıkıcı etkilerine rağmen, kadınlar savaş sonrası dönemde de mücadelelerine devam etmektedir. Kadınların savaşta üstlendiği roller, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları hareketleri için önemli birer örnek teşkil etmektedir. Bu nedenle, toplumsal yapının ve siyasal destek hizmetlerinin, savaş sonrası kadınların başarılarına ve güçlenmelerine katkısı büyük önem taşımaktadır.

Kadınların savaş sonrası siyasal hakları

Kadınların savaşta yer alması ve üstlenmiş olduğu roller sadece savaşın sonrasına kadar değil, sonrasında da önemli etkiler bıraktı. Kadınlar, savaşta çalışarak, üstlendiği görevleri başarıyla yerine getirerek hem cephede hem de savaş sonrası dönemde kadın hakları mücadelesinin önemli bir parçası olmuşlardır. Kadınların savaşta yer alması, kadınların askerlik yapabileceği kabulüne yol açtı ve bu geceyle birlikte kadın hakları hareketi için büyük bir adım atılmış oldu.

Savaş sonrası dönemde kadınların artan siyasal katılımı, savaşta üstlendikleri görevlerin önemli bir sonucudur. Kadınlar, savaşta yürüttükleri faaliyetler sayesinde, yetenekleri ve becerileri konusunda daha fazla farkındalık yaratmışlardır. Bu durum, kadınların siyasal katılımı için de büyük bir önem taşımaktadır. Savaştan sonra kadınların siyasal haklarına yönelik oluşan talepler, kadınların politik alanda daha fazla varlık göstermesine neden olmuştur.

Kadınların savaşta üstlendikleri roller, kadın hakları hareketi açısından büyük bir önem taşır. Kadınlar, savaş dönemlerinde var olan cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele ettikleri için, savaş sonrasında da kadın hakları mücadelesinde öncü rol oynadılar. Kadınların siyasal katılımı ve haklarına yönelik taleplerin artması, kadınların siyasal alanda önemli bir etkiye sahip olmalarını sağlamıştır.

Sonuç olarak, kadınlar savaşta hem kendilerinin hem de toplumun ihtiyaçları için mücadele etmişlerdir. Kadınların savaşta üstlendikleri roller, savaş sonrası kadın hakları hareketi için büyük bir ilham kaynağı olmuştur. Kadınların savaş sonrası siyasal haklarına yönelik talepleri, kadınların politik alanda daha fazla varlık göstermesine neden olmuştur. Savaşta kadınların üstlendikleri rollerin, kadınların siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda daha fazla güçlenmelerine katkısı büyük olmuştur.

Savaşta kadın olmak

Savaşlar tarihsel olarak erkeklerin üstlendiği bir çaba olarak görüldü, ancak günümüzde kadınların savaşlardaki rolleri değişti. Modern savaşlarda kadınlar yavaş yavaş daha fazla görev üstleniyor ve birçok ülke kadınların savaşta yer almasını yasal olarak kabul ediyor.

Bugün, kadınlar birçok farklı alanda savaşlarda çalışabilirler. Önceden, sadece tıbbi pozisyonlar veya sivil roller mevcuttu, ancak günümüzde kadınlar muharebe birimlerinde, keşif yapma veya bir istihbarat ajanı olarak çalışma gibi görevler üstlenebiliyorlar. Bununla birlikte, kadınların savaşta yer almasının getirdiği zorluklar da var.

Hizmet vermenin yanı sıra kadınlar ayrıca modern savaşta mücadele eden birliklerin bir parçası olabilirler. Kadınlar artık hava savunma birimlerinde, tank birimlerinde ve insansız hava araçlarında pilotluk gibi zorlu ve teknik pozisyonlarda hizmet verebiliyorlar.

Kadınların savaşta yer alması, savaşın kadınlar üzerindeki fiziksel ve psikolojik etkisini de dikkate alır. Kadınlar çoğu zaman cinsiyet ayrımcılığına uğradıkları, istismar edildikleri ve tacize uğradıkları için savaştaki zorluklar erkek mevkidaşlarına göre daha fazla olabilir.

Bununla birlikte, kadınların modern savaş alanlarında gösterdiği cesaret, elde ettiği başarılar ve üstlendiği roller, kadınların güçlendirilmesine yönelik politikaların toplumların iyileşmesine nasıl katkıda bulunabileceğine dair umut verici bir işaret olabilir. Kadınlar, eğitim olanakları ve ekonomik güçlenmesiyle birlikte, modern toplumların savaş sonrası yeniden yapılanmasına katkıda bulunabilir.

Savaşların kadınlara etkisi

Savaşların kadınlara etkisi oldukça olumsuz olabiliyor. Savaşlarda, kadınlar fiziksel şiddetin yanı sıra cinsel şiddet ve tacize de maruz kalabiliyorlar. Savaşlar aynı zamanda kadınların evlerinden, ailelerinden ve toplumlarından ayrı düşmelerine de neden oluyor. Bu durum, kadınların hayatındaki birçok şeyin alt üst olmasına, güvencesiz bir yaşama, yetersiz beslenmeye ve kötü sağlık koşullarına neden olabiliyor.

Kadınlar, savaşın getirdiği psikolojik travmalarla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Savaş, kadınların yaşamında çeşitli kaygı ve korkulara neden olabiliyor. Kadınlar, uyku bozuklukları, kabuslar, depresyon, anksiyete ve post-travmatik stres bozukluğu gibi çeşitli psikolojik sorunlar yaşayabiliyorlar.

Ancak kadınlar, savaşın zorluklarına rağmen ayakta kalmak ve mücadele etmek için büyük bir güç gösteriyorlar. Birçok kadın, ailelerinin, arkadaşlarının ve toplumlarının ihtiyaçlarına cevap vermek için harekete geçiyor. Kadınlar, savaşta yapabilecekleri her şeyi yapıyorlar: yaralılara yardım etmek, yiyecek ve su dağıtmak, barınaklar inşa etmek, çocuklara bakmak ve daha birçok şey.

Kadınların mücadelesi, savaştan sonra da devam ediyor. Kadınlar, işlerini, evlerini ve hayatlarını tekrar kurmak için büyük çaba sarf ediyorlar. Savaşın kadınlar üzerindeki etkisi uzun süreli ve zor olabiliyor, ancak kadınlar zorluklara rağmen kazanımlarını koruyup hayata yeniden tutunuyorlar.

Kadınların güçlendirilmesine yönelik politikalar

Savaş sonrası toplumların iyileşmesinde kadınların güçlenmesine yönelik politikaların uygulanması son derece önemlidir. Bu politikalar, kadınların eğitim olanaklarının artması, ekonomik güçlenmesi ve sosyal hayata katılımı gibi alanlarda etkilidir.

Kadınların eğitim düzeylerinin yükseltilmesi, toplumların gelişimi için kritik önem taşımaktadır. Özellikle savaş sonrası dönemde, kadınların eğitimine yönelik politikalar, toplumların yeniden yapılanmasına katkı sağlayabilir. Bu politikalar sayesinde kadınlar, kendilerini geliştirerek iş hayatına ve sosyal hayata daha etkin bir şekilde katılabilirler.

Ekonomik güçlenme de kadınların toplumda daha etkili bir şekilde yer almasını sağlar. Savaş sonrası dönemde kadınların ekonomik koşullarının iyileştirilmesine yönelik politikalar, kadınların iş hayatına dahil olmalarını ve ailelerine ekonomik olarak destek olmalarını sağlar. Bu politikalar aynı zamanda ülkelerin ekonomik kalkınmasına da katkı sağlar.

Kadınların güçlenmesine yönelik politikaların bir diğer önemli alanı sosyal hayata katılımı artırmak ve kadınların liderlik pozisyonlarında yer almalarını sağlamaktır. Bu sayede kadınların sesleri daha fazla duyulabilir ve karar alma süreçlerine daha aktif bir şekilde katılabilirler.

Sonuç olarak, kadınların güçlenmesine yönelik politikaların savaş sonrası toplumların iyileşmesine katkısı büyüktür. Eğitim, ekonomi ve sosyal hayata katılım gibi alanlarda kadınların güçlenmesi, toplumları daha gelişmiş ve daha eşitlikçi hale getirir. Bu nedenle, savaş sonrası dönemde kadınların güçlendirilmesi için politikaların öncelikli olarak uygulanması gerekmektedir.