Antropoloji öğrencilerinin okuması gereken kitaplar hakkında bilgi almak için Antropoloji Okumaları: Zorunlu Kitaplar'a göz atın Disiplinin temel kavramlarını anlamak için kaçırılmayacak bir rehber!

Antropoloji öğrencileri için belirli kitaplar zorunlu okumalar arasında yer almaktadır. Bu kitaplar, antropoloji disiplininin temelini ve önemini vurgulamaktadır. Bu kitaplar sadece öğrencilerin değil, antropoloji ile ilgilenen herkesin okuması gereken kitaplardır.

Bu kitapların neden zorunlu okumalar arasında olduğu sorusuna gelirsek, bu kitaplar antropolojinin temel kavramlarını ele almakta ve disiplinin nasıl bir bütün olarak çalıştığını göstermektedir. Bu kitaplar antropoloji öğrencileri için okunması gereken kitaplar olmasının yanı sıra, herhangi bir antropoloji çalışmasına ilgi duyanlar için de yararlı olacaktır.

• Clifford Geertz’in “Yerel Bilgi” kitabı antropoloji metinlerinin öncülerinden olarak kabul edilir. Bu kitapta, yerel bilgi kavramı ve yerel toplulukların dünya görüşleri ele alınmaktadır.
• Michel-Rolph Trouillot’un “Sessizliğin Konuşması” kitabı Batı’nın diğer ülkelerin tarihlerine bakma biçiminin eleştirildiği kitaplar arasında yer alır. Bu kitap, antropolojik çalışmanın bazı temel sorunlarını ele alır.
• Marcel Mauss’un “Bedenin Tekniği” kitabı Fransız sosyologun antropolojik çalışmalarına temel oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda bedenlerin nasıl toplumsal olarak şekillendirildiği konusunu da ele alır.
• Arjun Appadurai’in “Modernite'nin Coğrafyaları” kitabı antropoloji çalışmalarının modern kültürle nasıl başa çıkacağı ve küreselleşme karşısındaki duruşunu sorgulayan bir kitaptır.

Antropoloji öğrencileri için okunması zorunlu kitaplar sadece bu dört kitapla sınırlı değildir. Antropoloji öğrencileri, Fran Boas, Margaret Mead, Clifford Geertz, Marcel Mauss, annemarie mol ve Michel-Rolph Trouillot gibi antropolojik çalışmaların öncülerine ait kitapları da okumalıdır. Bu kitaplar, disiplinin temel kavramları ve çalışma yöntemleri hakkında öğrenilmesi gereken bilgileri sunar.

1. Clifford Geertz - Yerel Bilgi

Antropolojinin temel kavramlarından biri olan “yerel bilgi” kavramı, Clifford Geertz’in antropoloji metinlerinin öncülerinden olan kitabında ele alınıyor. Yerel toplulukların dünya görüşleri, dini ritüelleri ve kültürel pratikleri gibi unsurların önemine dikkat çeken Geertz, yerel bilginin toplumsal hayatta ne şekilde kullanıldığına, toplumsal yapıya nasıl etki ettiğine ve dünya görüşlerinde nasıl pekiştiğine değiniyor.

Bir yandan, yerel bilginin bölgesel ve tarihi farklılıklarının altını çizen Geertz, bu farklılıkların kendi toplumlarını nasıl etkilediğine de dikkat çekiyor. Kitapta, modern bilgi-kavramı ve yerel bilgi kavramının farklılıkları üzerinden yerel bilginin belirleyiciliği, geleneksel bilgilerin kaybolması gibi konular da ele alınıyor.

Geertz, yerel bilgi kavramının yanında, toplumsal yapıları etkileyen diğer unsurların da altını çiziyor. Kitapta, toplumsal yapı, insan davranışı, kültürel pratikler ve ritüeller gibi konularda ele alınan senaryolara atıfta bulunarak okuyucuyu da antropoloji dünyasının derinliklerine çekiyor. Clifford Geertz’in yerel bilgi konusunda getirdiği perspektif, antropoloji öğrencilerinin zorunlu okuma listesinde yer alması gereken bir kitap.

2. Michel-Rolph Trouillot - Sessizliğin Konuşması

Michel-Rolph Trouillot'un "Sessizliğin Konuşması" kitabı, antropolojik çalışmanın temel sorunlarını ele alarak Batı'nın diğer ülkelerin tarihlerine bakma biçimini eleştiriyor. Bu kitapta, Batı merkezli tarih anlatımının yanıltıcı ve çarpıtıcı olduğu vurgulanarak, hikayelerin nasıl anlatıldığına dair sorgulamalar yapılıyor.

Trouillot'un ele aldığı bir diğer konu ise antropolojik çalışmanın temel sorunlarından biri olan "sessizlik" kavramıdır. Yerli halkların ve kültürlerin seslerinin bastırılması veya yok sayılması, antropolojinin doğru bir şekilde anlaşılmasını engelleyen temel sorunlardan biridir.

Kitap ayrıca, antropolojik çalışmaların sömürgeci söylemleri nasıl güçlendirebileceği konusunda eleştirel bir bakış açısı sunarak, antropolojinin söylemsel boyutuna değiniyor. Bu bakış açısı, antropolojik çalışmaların yapısını ve çalışmanın yarattığı etkiyi sorgulamak için bir fırsat sunuyor.

Kitap aynı zamanda, antropolojik çalışmanın hedefi olan yerli toplulukların, devletler tarafından nasıl bastırıldığına, kimliklerinin nasıl çarpıtıldığına ve sömürüldüğüne dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra, antropologların yerli topluluklarla olan etkileşimlerinde ortaya çıkan tehlikelere de vurgu yapıyor.

Genel olarak "Sessizliğin Konuşması", Batı merkezli tarih anlatımının yanıltıcı ve çarpıtıcı olduğu, antropolojinin doğru anlaşılması için sessizlik kavramının sorgulanması gerektiği ve yerli toplulukların devletler tarafından sömürüldüğü gibi temel konulara değinerek antropolojinin temel sorunlarını ele alıyor.

2.1. Mary Louise Pratt - Yerli Saflık

Yerli kavramı üzerine yapılan tartışmaların önemine dair Mary Louise Pratt'ın Yerli Saflık kitabı, antropolojik çalışmalara yeni bir bakış açısı sunuyor. Bu kitap, yerli kavramına atfedilen doğallık ve saflık üstünde duruyor ve ikili karşıtlıkları ve yerli/yabancı ayrımını eleştiriyor.

Pratt, yerli kavramında doğallık ve saflığın vurgulanmasının, büyük ölçüde Batı merkezli bir bakış açısı olduğunu ifade ediyor. Ayrıca yerli insanların daha güçsüz, pasif ve bağımlı olarak tasvir edilmelerine sebep olduğunu belirtiyor. Yerli olmayanların, yerli insanların sorunlarını çözmek için harekete geçebileceğine dair bir varsayımdan kaynaklanan bu yaklaşım, günümüzde sıklıkla eleştiriliyor.

Pratt, yerli kavramının işlevi ve kullanımı konusunda eleştirel bir tartışma yürütüyor ve yerli kavramına alternatif çözümler öneriyor. Yerli kavramı yerine yerel kavramının kullanımın uygunluğuna dikkat çekiyor. Yerel kavramı, bir kültürün kendi iç dinamikleriyle ve dünya görüşüyle şekillenmiş olmasını ifade etmektedir. Bu kavramın antropolojide kullanımı, kolonizasyon ve sömürgecilik tarihi sonrasında tekrar gündeme gelmiştir.

Pratt'ın kitabı, yerli kavramını eleştirmesi ve yerel kavramına alternatif önermesi ile antropolojik düşüncenin gelişmesine önemli katkıda bulunmuştur. Ayrıca, yerli olmayanların yerli yaşam tarzlarını anlamalarında da bir yol gösterici niteliği taşımaktadır.

yerli

Antropolojide önemli bir kavram olan 'yerli', antropoloji öğrencilerinin okuması gereken kitaplarda da sıklıkla ele alınır. Mary Louise Pratt'ın "Yerli Saflık" adlı kitabı, yerli kavramının antropolojideki önemini vurgulamaktadır. Kitap, yerli ve yabancı ayrımını eleştirmekte ve bu ikili karşıtlıkların yerli öznelliğini sorgulamaktadır.

Bunun yanı sıra, Edward Said'in "Kültür ve Emperyalizm" adlı kitabında da antropolojik çalışmaların sömürgeci söylemleri nasıl güçlendirebileceği tartışılmaktadır. Johannes Fabian'ın "Dilsel Antropolojinin Eleştirisi" adlı makalesi ise bu alanda dilin merkeziyetçi ve sömürgeci yönlerini eleştirmektedir. Bu eserler, yerli kavramının antropolojik çalışmalardaki önemine vurgu yapmaktadır.

kavramı üzerine tartışmalar yürüten bu kitap, ikili karşıtlıklar ve yerli/yabancı ayrımına karşı çıkıyor.

Mary Louise Pratt'in "Yerli Saflık" adlı kitabı, antropolojinin yerli kavramına ve bu kavramın nasıl anlaşıldığına dair bir tartışmayı ele alıyor. Kitap, yerli ve yabancı ayrımının yanı sıra ikili karşıtlıkların eleştirildiği bir yapıda kaleme alınmıştır. Pratt, yerli kavramının, yerel toplulukların dil, gelenek ve kültürüne yönelik bir vurgu niteliğinde olduğunu belirtir. Ancak, antropologların bu kavramı kullanırken yerel toplulukların heterojenliğini ve farklılık gösteren kimliklerini göz ardı ettiğinden bahseder.

Pratt, antropolojinin yerli kavramına ilişkin eleştirilerin yanı sıra kitabında, yerlilik kavramının politik ve kültürel bağlamlarını da ele alır. Yerli saflığı kavramının kolonyalizmin izleri taşıdığını belirten yazar, yerli toplulukların, merkezi yönetimlerin hegemonyasına karşı koyma çabalarıyla da bağlantılı olduğunu ifade eder.

• Pratt'ın "Yerli Saflık" kitabı, antropolojinin yerli kavramının ele alındığı önemli bir eserdir.
• Kitap, yerli ve yabancı ayrımlarının yanı sıra ikili karşıtlıkların eleştirildiği bir yapıda kaleme alınmıştır.
• Yazar, yerlilik kavramının politik ve kültürel bağlamlarını da ele almaktadır.
• Kitap, yerli saflığı kavramının kolonyalizmin izleri taşıdığını ve yerli toplulukların merkezi yönetimlerin hegemonyasına karşı koyma çabalarıyla bağlantılı olduğunu ifade etmektedir.

2.1.1. Edward Said - Kültür ve Emperyalizm

Edward Said'in "Kültür ve Emperyalizm" isimli kitabı, antropoloji metinleri içerisinde önemli bir yere sahiptir. Bu kitapta, antropolojik çalışmalarda sıkça karşılaşılan sömürgeci söylemler ve bunların nasıl bilimsel bir dil ile güçlendirildiği eleştirilmektedir.

Said, kitabında antropologların sömürgeciliği özgürleştirme olarak gören söylemleri sorgulamaktadır. Ayrıca, antropologların farkında olmadan Batılı ideolojilere uygun bir bakış açısı benimseyerek 'Öteki' kültürleri yargıladıklarına dikkat çekmektedir. Antropologların, kendi ideolojik yaklaşımlarını 'özgün kültürler'e yansıtan bir dil kullanarak kültürler arasında farklılaşma yaratmaları ve bu şekilde Batılı kültürü üstün kılmaları eleştirilmektedir.

Said'in bu kitabı, antropolojinin diğer çalışmalarına olan etkisini de tartışmaktadır. Antropolojik çalışmaların, sömürgeciliği hangi şekilde beslediği ve söylemleri nasıl pekiştirdiği üzerine yapılan eleştiriler, antropolojinin kendini ve çalışmalarını sorgulamasına neden olmaktadır.

Said, "Kültür ve Emperyalizm" kitabında antropolojinin sömürgeci söylemlerini yadsımak yerine, eleştiriye tabi tutarak bu söylemleri değiştirmeyi amaçlamaktadır. Böylece, antropolojinin Batı merkezli söylemlerini değiştirebileceği ve kültürler arasında daha adil bir diyalog kurulabileceği ifade edilmektedir.

2.1.2. Johannes Fabian - Dilsel Antropolojinin Eleştirisi

Johannes Fabian'ın "Dilsel Antropolojinin Eleştirisi" isimli çalışması, antropolojinin dil ile olan ilişkisini ele alan bir makaledir. Fabian, antropolojinin belirli dilleri merkeze almasının ve diğerlerini göz ardı etmesinin eleştirisi için çalışmalar yapmaktadır.

Bu eleştiri, antropologların Yunanca, Latince, Fransızca ve İngilizce gibi dilleri öğrenip, yerel dillere gösterdikleri ilgiden farklı bir şekilde, tamamen kullanılan dillere göre hareket etmeleri yüzünden yapılmıştır. Ayrıca, antropolojik çalışmalarında yerel dillerin yeterince kullanılmaması ve yapılan çevirilerin de sınırlı olması, araştırmaların tamamen objektif olmasını engellemektedir.

Fabian'ın incelemesi, dilin kültürel ayrıntılarının ve anlamlarının antropolojik araştırmalarda önemli bir rol oynadığını vurgular. Bu nedenle, antropologların yerel dillere ve kültürlere daha fazla ilgi göstermeleri ve antropolojik çalışmalarında bunları kullanmaları gerekmektedir.

Bu eleştiri aynı zamanda antropolojinin, yerel topluluklarla çalışırken, sözel olmayan iletişim biçimlerini de dikkate alması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu nedenle, antropolojik çalışmaların dilin sınırlarından ötesine geçmesi ve yerel kültürlerin tüm yönleriyle ele alınması gerekmektedir.

2.2. James Clifford - Yer[de] Modernite

Antropoloji öğrencilerinin okuması gereken önemli kitaplardan biri de James Clifford'in "Yer[de] Modernite" adlı eseridir. Bu kitap, modern kültürün yerel toplulukların kültürü üzerindeki etkisini ele alarak bu etkilerle baş etme yollarını inceler. Clifford, modernizmin getirdiği kültürel değişimlerinin yerel toplulukları nasıl etkilediğini ve toplumların bu yeni koşullara nasıl uyum sağladığını tartışır.

Kitapta, modern kültürün yerel kültürlerle nasıl karşılaştığı ve etkileşime girdiği detaylı bir şekilde ele alınır. Kültürel öğelerin küreselleşmenin etkisiyle nasıl değiştiği ve yerelleştirildiği de incelenen konular arasındadır. Clifford, modern kültürün doğurduğu etkileşimlerin sadece kültürler arasında değil, aynı zamanda kişiler arasında da ortaya çıktığını ve yerel topluluklar ile modern dünyanın arasındaki farklılıkları ve çatışmaları açıkça gösterir.

Bu eser, antropolojik çalışmalarında modernizmin etkisi üzerine derinlemesine bir inceleme yapmak isteyen öğrenciler için oldukça önemlidir. Kitapta ele alınan konular, modern kültürün olumlu ya da olumsuz etkileri ile baş etmek için gereken stratejileri ortaya koymaktadır. Ayrıca, kitapta yer alan çeşitli örnekler ve analizler sayesinde, öğrenciler farklı kültürlerin birbirleriyle nasıl etkileşime geçtiğini daha iyi anlayabilirler.

• Kitapta, modern kültürün yerel kültürlere karşı üstünlük kurmaya ve yerel kültürleri yok etmeye çalışmasının sonuçları ele alınır.
• Clifford, modern kültürün etkilerine karşı toplumların nasıl direndiğini ve kendilerine nasıl alanlar yarattıklarını inceler.

Genel olarak, James Clifford'in "Yer[de] Modernite" adlı kitabı, antropoloji öğrencileri için önemli bir kaynak ve modern kültürün yerel topluluklar üzerindeki etkileri üzerine kapsamlı bir inceleme sunar. Bu kitap, modernleşme ve kültürel değişim üzerine düşünen herkesin okuması gereken eserlerden biridir.

3. Marcel Mauss - Bedenin Tekniği

Marcel Mauss'un Bedenin Tekniği kitabı, antropolojik çalışmalarda temel bir kaynak olarak kabul edilir. Kitap, bedenlerin nasıl toplumsal olarak şekillendirildiği konusunu ele alır. Mauss, bedenlerin sosyal olarak yapılandırılması ve sosyal kurallar tarafından nasıl kontrol edildiği konusunu ele alarak, bedenlerin toplumsal bir kurum olduğunu savunur.

Kitapta, antropoloji öğrencileri için önemli olan bazı konular ele alınır. Bunlar; bedenlerin dinsel ve ritüel kullanımları, sosyal sınıflarla bağlantısı, cinsiyet rolleri, spor ve dans, ölüm ve yas, ayartma ve cezbetme gibi konulardır. Mauss, bu konuları ele alarak, bedenlerin toplumsal bir kurum olarak insan hayatında nasıl belirleyici olduğunu açıklar.

Kitapta, Mauss'un bedenlerin sosyal olarak kurgulandığı düşüncesine dayanarak, bedenlerin birer "kültürel kaynak" olduğu, belirli toplum ve zaman dilimleri içinde sabit olan ama farklılıklar gösteren birer simgenin kullanım biçimi olduğu savunulur. Bu yaklaşım, bedenlerin toplumsal anlamının farklı şekillerde yorumlanabileceği ve anlamlarının, kültürel bağlamındaki ilişkilerine göre değişebileceği sonucunu çıkarır.

4. Arjun Appadurai - Modernite'nin Coğrafyaları

Arjun Appadurai'nin "Modernite'nin Coğrafyaları" adlı kitabı, antropolojinin modern dünyadaki yerini ve küreselleşme karşısındaki tutumunu sorgulamaktadır. Kitap, modern kültürün etkilerini inceleyerek antropolojik çalışmaların bu kültürle nasıl baş edeceği konusunu ele almaktadır.

Appadurai, modern kültürü ele alırken küreselleşmenin etkilerini de göz önünde bulunduruyor. Kültürler arası etkileşimde küreselleşmenin önemi artarken, bu etkileşimlerin kültürel çeşitliliği azaltabileceği endişesi de vardır. Bu noktada antropolojinin rolünü sorgulayan yazar, kültürlerin kaynaşmasıyla ortaya çıkan yeni kültürlerin nasıl ortaya çıktığını incelemekte ve antropolojinin bu sürece nasıl katkıda bulunabileceğini tartışmaktadır.

Kitap, kültürler arası etkileşimin yanı sıra modernleşmenin yerel topluluklar üzerindeki etkilerini de ele almaktadır. Yerel kültürlerin modern kültürle birlikte nasıl var olduğunu ve nasıl etkileşime girdiğini inceleyen Appadurai, antropolojinin modernleşmenin etkisi altında kalmış kültürlerin korunmasına nasıl yardımcı olabileceğini tartışmaktadır.

Bununla birlikte, Appadurai'nin eleştirileri de bulunmaktadır. Antropolojinin daha önceki çalışmalarının sömürgeci bir bakış açısından etkilendiğini ve bu durumun modern antropolojinin etik anlayışını da etkilediğini savunan yazar, antropolojinin kendi geçmişini değerlendirmesi gerektiğini de belirtmektedir.

Sonuç olarak, "Modernite'nin Coğrafyaları" kitabı, modern kültürün etkileriyle karşı karşıya olan antropolojinin nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusunda fikirler sunmaktadır. Kitap, antropolojinin kültürel çeşitlilik ve yerel toplulukların korunması konusunda nasıl bir katkı sağlayabileceği konusunda tartışmalara da zemin hazırlamaktadır.