Kitap dünyasında yer alan kadın yazarların sayısı oldukça fazla. Ancak, hangileri gerçekten öne çıkıyor? Bu yazıda, en ünlü ve etkileyici kadın yazarların kim olduğunu öğreneceksiniz. Kendinizi edebi bir yolculuğa çıkarmak için bu yazarların kitaplarını mutlaka okuyun.

Kitap dünyasında, zaman içinde birçok ünlü kadın yazar ortaya çıkmıştır. Bu kadın yazarlar, hem yazdıkları eserlerle hem de güçlü kadın karakterler yaratmalarıyla tanınırlar. Edebiyat dünyası, tarihin her döneminde güçlü kadın figürleri barındıran bir alan olmuştur.

Bu makalede, edebiyat dünyasının en ünlü kadın yazarları ve eserleri hakkında bilgi verilir. Virginia Woolf gibi modernizmin en önemli figürleri arasında yer alan yazarlardan, Jane Austen gibi hiciv dolu eserleriyle tanınan yazarlara ve Margaret Atwood gibi günümüz modern edebiyatının önde gelen yazarlarına kadar birçok yazarın eserleri ele alınır. Ayrıca, zorlu hayat koşullarıyla başa çıkmaya çalışan kadın karakterleri ve onların hikayeleri de konu edilir.

Birçok kadın yazarın yazdığı eserler, zaman içinde edebiyat dünyasında klasikleşmiştir. Susan Sontag, Maya Angelou, Sylvia Plath gibi birçok yazar ise kendi alanlarında öne çıkmıştır. Bu yazıda ele alınan yazarlar, kadınların güçlü figürleri ve önemli meselelere yön veren eserleriyle öne çıkmaktadır.

1. Virginia Woolf

Virginia Woolf, modernist edebiyatın en önemli figürlerinden biridir. Eserleri ile çağdaş edebiyata yön veren Woolf, feminist edebiyatın öncülerindendir ve kadınların toplumda eşitlik mücadelesini konu alan eserleriyle tanınır. Woolf, ayrıca özgürlük, kimlik, cinsiyet gibi temaları işlemesiyle de dikkat çeker.

Woolf'un en önemli eserleri arasında "Mrs. Dalloway", "To the Lighthouse" ve "A Room of One's Own" yer alır. "Mrs. Dalloway" romanı, toplumun yüzeysel ve sığ yönünü eleştiren ve yaşamın anlamsızlığına odaklanan bir eserdir. "To the Lighthouse" ise zaman ve bellek üzerine düşünceleri işleyen bir yapıttır. "A Room of One's Own" ise kadınların eğitim ve sanat gibi alanlarda toplumsal engellerle nasıl mücadele ettiğini anlatan bir denemedir.

Woolf'un eserleri edebiyat dünyasında geniş yankı uyandırmıştır ve özellikle feminist edebiyatın gelişiminde büyük bir rol oynamıştır. Virginia Woolf, çağının ötesinde bir yazar olarak kalıcı bir eser bırakmıştır ve feminist hareketin öncü isimleri arasında yer almıştır.

2. Jane Austen

18. yüzyıl İngiliz edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Jane Austen, kadınların güçlü karakterlerini eserlerinde ön plana çıkarır. Müstehzi bir üslupla yazan Austen, sınıf ayrımcılığı ve evlilik gibi konuları hiciv dolu bir dille ele alır.

Austen'in en önemli eserlerinden biri olan Mansfield Park, bir kızın ailesinin yanına taşınmasıyla yaşadığı zorlukları anlatır. Eser, Fanny Price adlı baş karakteri zorlu bir çocukluk geçirmiş olan bir kız ve ailesinin yanına taşındıktan sonra uyum sağlamakta güçlük çeken bir yetişkin olarak tanımlar. Edmund Bertram, Fanny'e duyduğu sevgi ve sadakatle tanınır.

Pride and Prejudice gibi ünlü eserleriyle de tanınan Austen, geleneksel Cennet ve Cehennem temasını işleyerek kadınların toplumdaki rolünü eleştirir. Eserlerindeki esprili diyaloglar ve güçlü kadın karakterleri nedeniyle hala okuyucular tarafından büyük bir ilgiyle takip edilmektedir.

2.1 Mansfield Park

Jane Austen'in en önemli eserlerinden biri olan Mansfield Park, Fanny Price adlı bir kızın hikayesini anlatıyor. Ailesi tarafından zor koşullar altında yaşatılan Fanny, zengin amcasının yanına taşınarak daha iyi bir hayat sürdürme şansı elde eder. Ancak yaşadığı yeni ortamda kendisini uyum sağlamakta ve kabul görmekte zorlanır.

Mansfield Park, sadece Fanny'nin hayatına odaklanmaz. Diğer karakterlerin de hayatına yer veren roman, onların yaşadığı zorlukları ve ilişkilerini de konu alır. Edmund Bertram gibi diğer karakterler de zorlu aile ilişkileri ve aşk hayatlarıyla okuyucuları etkiler.

Jane Austen'in hiciv dolu kalemiyle yazılmış Mansfield Park, o dönemdeki ahlaki değerleri sorgular ve kadınların toplumdaki yerlerine dair önemli eleştiriler getirir. Roman, güçlü bir feminist mesaj ile kadın okuyucuların takdirini kazanmıştır.

2.1.1 Fanny Price

Mansfield Park, Jane Austen'in en önemli eserlerinden biri olan ve ana karakteri Fanny Price'ın yaşadığı zorlukları konu alan bir romandır. Fanny, zorlu bir çocukluk geçirmiş ve ailesinin yanına taşındıktan sonra uyum sağlamakta güçlük çekmiştir. Kendisi gibi fakir bir çocuk olan kuzeni Edmund'un sevgi ve desteği sayesinde kendini kabul ettirmeyi başarmıştır. Ancak, Fanny'nin ailesi ve yeni ailesi arasında bir uyum sağlama sorunu vardır. Fanny, aristokrat bir ailenin parçası olmak ve bu aileye uygun davranmak için çaba sarf eder.

Fanny'nin Mansfield Park'taki zorlukları ve sorunları, Jane Austen'in kadın karakterlerinin toplumdaki rolüne ve aşağılanmasına dair eleştirel bir bakışına işaret eder. Austen, kadınların yaşadığı zorlukları anlatarak toplumda kadınların maruz kaldığı baskıları ve ayrımcılığı vurgular.

Fanny Price, Jane Austen'in romanlarındaki en güçlü kadın karakterlerinden biridir. Zorluklara karşı dirençli olması ve özgür iradesini kullanması onu diğer kadın karakterlerden ayrıştırır. Austen'in eserleri, kadınların kendi ayakları üzerinde durabilen güçlü karakterlere sahip olabileceğini gösterir ve bu açıdan modern toplumun kadınlar için güçlendirici bir model teşkil eder.

2.1.2 Edmund Bertram

Mansfield Park romanının diğer bir ana karakteri ise Edmund Bertram'dır. Edmund, Fanny'e duyduğu sevgi ve sadakatle tanınır. Romanın başlangıcında kardeşlerinin aksine Fanny'yi sahiplenir ve ona her zaman destek olur. Fanny'nin ailesinin yanına taşınmasından sonra, Edmund sık sık onunla zaman geçirir ve aralarında güçlü bir ilişki gelişir. Ancak, Edmund'un Fanny'e olan duygularının farkına varması uzun sürer ve diğer bir karakter olan Mary Crawford'a aşık olur.

Bu noktada Edmund karakteri, aşkın geçici bir duygu olduğunu anlar ve asıl önemli olanın sevgi ve sadakat olduğuna karar verir. Sonunda, romanda mutlu sona giden yolun Fanny ile olduğunu anlar ve onu sevmeye devam eder. Edmund karakteri, romanın önemli bir parçasıdır ve modern edebiyatta güçlü erkek karakterlerinin yanı sıra, kadın karakterlerin de önemli bir rol oynadığının bir göstergesidir.

2.2 Pride and Prejudice

Jane Austen'in en ünlü eserlerinden biri olan Pride and Prejudice, 19. yüzyılda İngiltere'de geçen bir aşk hikayesi anlatır. Eser, güçlü kadın karakterlerin yanı sıra, geleneksel toplumsal normları eleştirel bir şekilde ele almasıyla da tanınır.

Pride and Prejudice'ta, Bennet ailesinin beş kızından biri olan Elizabeth Bennet ile zengin ve gururlu bir bey olan Mr. Darcy arasındaki aşk hikayesi anlatılır. Ancak, bu aşkın gerçekleşmesi için önyargıların, gururun ve toplumsal normların aşılmış olması gerekir.

Jane Austen, eserinde kadınların evlenmek zorunda olmaları, ailenin maddi durumu ve sosyal prestiji nedeniyle önemli birer meta olarak görülmelerini eleştirir. Özellikle, Elizabeth Bennet gibi karakterler, güçlü ve bağımsız kadınların önemini vurgular.

Pride and Prejudice, günümüze dek pek çok kez tiyatroya ve sinemaya uyarlanmış, dünya genelinde milyonlarca okura ulaşmıştır. Eser, Jane Austen'in diğer eserleri gibi, edebiyat tarihinde önemli bir yere sahiptir ve İngiliz edebiyatının klasik eserleri arasında yer alır.

3. Charlotte Bronte

Charlotte Bronte, Victorian döneminin önde gelen kadın yazarlarından biridir. 1816 yılında İngiltere'de doğmuş olan yazarın hayatı oldukça dramatik ve hüzünlüdür. Anne, Emily ve Charlotte Bronte kardeşlerinin hepsi yazar olmuşlardır. Charlotte Bronte, klasik eserleriyle tanınır ve en ünlü eseri olan Jane Eyre, günümüzde hala okunmaktadır.

Jane Eyre, küçük yaşta ailesinden ayrılan bir yetim kızın hayatını anlatır. Bir yatılı okulda eğitim alan Jane, sonrasında bir öğretmenlik işi bulur ve orada patronu Mr. Rochester'a aşık olur. Ancak, Rochester'ın karanlık bir geçmişi vardır ve olaylar burada başlar.

Jane Eyre, güçlü bir kadın karakteriyle yazılmıştır. Roman ayrıca, dönemin toplumsal normlarını sorgulayan bir eserdir. Bronte, kadınların toplumdaki yerini ele almakta ve onların güçlerini kullanarak kendi kaderlerini belirleyebileceklerine dikkat çekmektedir.

3.1 Jane Eyre

Charlotte Bronte'un en ünlü eserlerinden biri olan Jane Eyre, küçük yaşta ailesinin yanından ayrılan bir yetim kızın hayatını konu alır. Jane'in zorlu hayatı, özlemle beklediği sevgiyi bulmasıyla birlikte değişir. Ancak bu aşkın da zorluklarla dolu olduğunu anlar.

Jane Eyre, eğitimli bir genç kadın olarak hayatının zorluklarıyla başa çıkmaya çalışır. Kendi ayakları üzerinde durmak isteyen bu güçlü kadın karakter, toplumun beklentileriyle mücadele eder. Ayrıca, eserde kadınların toplumdaki konumunu eleştirel bir şekilde tasvir edilir.

Jane Eyre'un patronu ve aşkı olan Mr. Rochester, karanlık geçmişi ve sırlarıyla tanınır. Jane, onu gerçek maneviyatı keşfetmek için seven bir karakterdir. Ancak, onun geçmişi ve karanlık sırları, aşklarının gerçekleşmesinde büyük zorluklar yaratır.

Jane Eyre, üstesinden geldiği zorluklarla ve kendi gücüyle hayatındaki rolünü şekillendirmek için mücadele eder. Bu, okuyucuların Jane'in güçlü kişiliği ve kararlılığından ilham almalarını ve eserdeki toplumsal eleştiriyi düşünmelerini sağlar.

3.1.1 Jane Eyre

Jane Eyre, Charlotte Bronte'un en ünlü eseri olan bir roman karakteridir. Kitap, küçük yaşta ailesinden ayrılan bir yetim kızın hayatını anlatır. Jane Eyre, eğitimli bir genç kadın olarak hayatın zorluklarıyla başa çıkmaya çalışır. Roman boyunca, kadının toplumdaki rolünü sorgulayan ve kadın erkek ilişkilerini ele alan birçok tema vardır.

Jane Eyre, çok başarılı bir öğrenci olmasına rağmen, birçok zorlukla karşı karşıya kalır. İlk olarak, okulda diğer öğrenciler tarafından sürekli olarak zorbalık edilir. Daha sonra, işvereninin sevgilisinin kendisine aşık olması ve onu kaçırmak istemesiyle karşı karşıya kalır. Ancak, Jane Eyre hep olayların üstesinden gelir ve dayanıklılığı ve kararlılığı sayesinde her zaman öne çıkar.

Kitap ayrıca, kadınların toplumdaki rolüne odaklanır. Jane Eyre gibi güçlü kadın karakterler, kadınların toplumdaki yerinden daha akıllı ve bağımsız olabileceğini gösterir. Jane, diğer kadınlar gibi evlenmek ve bir aile kurmak yerine, mücadele etmeyi ve hayalini kurduğu hayatı yaşamak için savaşmayı seçer.

3.1.2 Mr. Rochester

Charlotte Bronte'un klasik eseri Jane Eyre'de, ana karakter Jane'in patronu ve aşkı olan Mr. Rochester, okurların ilgi odağıdır. Rochester, ilk başta gizemli ve çekici bir karakter olarak tanıtılır. Ancak daha sonra, geçmişindeki karanlık sırların ortaya çıkmasıyla karakterinin derinlikleri keşfedilir.

Rochester, onunla evlenmeye çalışan birçok kadından biri olan Bertha Mason ile yasadışı bir ilişki yaşamıştır. Bertha, Rochester'ın karısı ve onun tuttuğu gizli bir şekilde tutsak edilmiştir. Bu gerçek, Jane'in evlilik teklifini reddetmesine neden olur.

Mr. Rochester, Jane'e karşı dürüstlükle yaklaşır ve ona aşkını açıklar. Ancak, Bertha'nın varlığının Jane için bir tehdit oluşturduğunu anlar ve onu gizli bir şekilde kaçırmaya çalışır. Ancak, bu plan başarısız olur ve Rochester'ın hayatındaki her şey yok olur.

Mr. Rochester, Jane Eyre için çok önemlidir ve onun karakterinin birçok yönünü yansıtır. Onun karanlık geçmişi, Jane'in iç dünyasının karmaşıklığını yansıtır ve Rochester'ın güçlü ve koruyucu figürü, Jane'in hayatta kalmak için güçlü olması için ihtiyacı olan şeydir.

4. Margaret Atwood

Kanadalı yazar Margaret Atwood, modern edebiyatın en önde gelen figürlerinden biridir. Geniş bir hayran kitlesine sahip olan Atwood, feminist kurgusu ve toplumsal eleştirileri ile tanınır. Eserleri arasında The Edible Woman, Cat's Eye ve Alias Grace gibi önemli romanlar yer almakta.

Ancak Margaret Atwood'ın en tanınmış eseri The Handmaid's Tale adlı romanıdır. Distopik bir dünyada cereyan eden hikayesiyle sadece edebiyat dünyasında değil, popüler kültürde de geniş yankı uyandırmıştır. Kendi televizyon dizisi ile izleyicileri kendisine hayran bırakan The Handmaid's Tale, totaliter bir devletin kadınların üreme mekanizmalarını kontrol altına aldığı karanlık bir geleceği anlatır.

• The Handmaid's Tale, Atwood'un en bilinen eseridir.
• Distopik bir dünyada geçen The Handmaid's Tale, totaliter bir devletin kadınların üreme mekanizmalarını kontrol altına aldığı bir geleceği anlatır.
• Ayrıca The Handmaid's Tale, Hulu'da bir televizyon dizisi olarak da yayınlanmaktadır ve izleyicileri kendisine hayran bırakmaktadır.

The Handmaid's Tale'ın başarısı, Atwood'un kadın figürlerine verdiği güçlü sesin de bir yansımasıdır. Eserleri, modern dünyanın kadınlar tarafından nasıl algılandığına dair değerli eleştiriler sunar ve feminizmin postmodern dünyada nasıl yansıtılabileceği konusunda bize yol gösterir.

4.1 The Handmaid's Tale

Margaret Atwood'un 1985 yılında kaleme aldığı The Handmaid's Tale, totaliter bir devlette yaşayan bir kadının hikayesini anlatır. Eserde, Amerika Birleşik Devletleri'nde kurulan totaliter bir rejim sonrasında, konulan sıkı kurallar ve üreme programıyla kadınların toplumdaki rolleri değişir.

The Handmaid's Tale'ın ana karakteri Offred, devletin üreme programının bir parçası olarak zorla bir ailenin yanına verilir. Burada, kendisinden beklenen tek şey, ailenin kocalarına çocuk yapmaktır. Ama Offred'in hikayesi, sadece üremekle sınırlı değildir. Kendisini hatırlatan geçmişi, ailesini ve en önemlisi özgürlüğünü özlemle hatırlar.

The Handmaid's Tale, kadınların toplumdaki konumunu ve devletin gücünü eleştirirken, aynı zamanda bir distopya örneği sunar. Eser, ataerkil bir toplumun yıkıcılığını sergilerken, kadınların mücadelesini de yansıtır. Bu açıdan, The Handmaid's Tale, edebiyat dünyasının en önemli yapıtlarındandır ve Margaret Atwood'un en etkili eserleri arasındadır.

4.1.1 Offred

The Handmaid's Tale'ın ana karakteri Offred, Gilead adı verilen totaliter bir devlette yaşamaktadır. Kadınların yalnızca doğurganlık amaçlı kullanıldığı bu toplumda, Offred de devletin üreme programının bir parçası olarak zorla bir ailenin yanına verilir. Ailesini ve özgürlüğünü kaybeden Offred, sadece çocuk doğurması için kullanılan bir araç haline gelir. Onun hikayesi, kadınların üreme üzerindeki kontrolsüz, korkunç bir kontrolün altında yaşadıkları gerçeğini ortaya koyar.

Offred'in hikayesi, kadınların maruz kaldıkları cinsiyetçi muameleyi vurgular ve bu da Margaret Atwood'un feminist yaklaşımını yansıtır. Eğer kadınlar, kendi bedenleri üzerinde tam bir kontrol sahibi olamazlarsa, özgürlük ile tam anlamıyla özdeşleşemeyeceklerdir. The Handmaid's Tale, toplumda kadınların sahip olması gereken özgürlük ve hakların ne kadar önemli olduğunu anlatır.

Offred, okurların kadınların hayatlarındaki zorlukları analiz etmesi, kadın haklarına daha çok dikkat çekilmesi için önemli bir karakterdir. Yazarın, toplumda ırk, cinsiyet ve sınıf ayrımcılığına karşı çıkan bir ses olarak görülmesi de yapıtını herkes tarafından takdir edilmesini sağlamıştır.

4.1.2 Commander

Margaret Atwood'un ünlü eseri The Handmaid's Tale'de, Offred'in patronu Commander, devletin yüksek rütbeli bir yetkilisidir. Güçlü bir figür olan Commander, Offred ile gizli bir ilişki yaşar. Bu ilişki, Offred'in hayatta kalması için sağladığı bir güvencedir. Commander, Offred'e özel bir ilgi gösterir ve onunla bibliyotek gezilerine çıkmaktan hoşlanır.

Offred ve Commander'in bu gizli ilişkisi, kitabın ana temasından biri olan totaliter rejimlerin insanlar üzerindeki kontrolünü vurgular. Herkesin hayatında bir tür kontrol olabilir ve insanlar bu kontrolün etkisinden çıkmak için sıradışı yollara başvurabilirler. Commande, kendisine ulaşması mümkün olmayacak olan Offred ile ilişki kurarak, devletin kontrolüne karşı çıkmıştır.

The Handmaid's Tale, Margaret Atwood'un feminist bir eseri olarak da kabul edilir. Kitap, kadınların toplumdaki yerini, özellikle totaliter rejimlerdeki durumunu ele alır. Offred, kadınların ayrımcılığa uğradığı, zorla gebelik ve üreme programlarının olduğu bir toplumda var olmaya çalışır. Commander ile yaşadığı gizli ilişki, kadınların erkeklerle eşit olamama duygusunu vurgular.

5. Chimamanda Ngozi Adichie

Chimamanda Ngozi Adichie, doğup büyüdüğü Nijerya kültürünü modern dünyayla birleştirerek, edebiyatın en önemli figürlerinden biri haline geldi. Kitapları, ırk, cinsiyet ve sınıf konularını işleyen sıradışı hikayeler barındırır ve bunları sıradan bir şekilde sunar. En ünlü eseri olan Amerikanah, Nijeryalı bir kadının Amerika'daki hayatını anlatır.

Amerikanah'ın ana karakteri Ifemelu, eşsiz bir karakterdir ve roman boyunca seyircilere birçok zorlukla karşılaşan bir kadının nasıl ayakta kalabileceğini gösterir. Ifemelu, Amerika'ya taşınarak ırk ve sınıf ayrımcılığıyla yüzleşir. Yaşadığı deneyimleri blog yazılarına dönüştürerek kendisine bir ses kazandırır ve bu sayede bir yandan hayatta kalmaya çalışırken, diğer yandan sesi duyulmayan insanlara da yardımcı olur.

Amerikanah gibi eserleriyle tanınan Chimamanda Ngozi Adichie, yalın bir dil kullanır ve okuyucuyu akıcı bir şekilde hikayenin içine çeker. Hikayeleri, sıradan insanların yaşadığı zorluklarla doludur ve okuyucunun yanında hissetmesi kaçınılmazdır.

Chimamanda Ngozi Adichie, modern edebiyatın en önemli seslerinden biri haline gelmiştir ve eserleri tüm dünyada geniş bir okuyucu kitlesi tarafından okunmaktadır. Kendisi, feminst bir aktivist olarak da tanınır ve özellikle kadınların seslerini duyurmasını teşvik eder.

5.1 Amerikanah

Chimamanda Ngozi Adichie tarafından yazılan Amerikanah, günümüz edebiyatının en popüler eserlerinden biridir. Kitap, Nijerya'dan Amerika'ya göç eden Ifemelu adlı genç bir kadının hayatını anlatır. Ifemelu, Amerika'da karşılaştığı ırkçılık ve ayrımcılıkla başa çıkmak zorunda kalır. Eserde, yazar bu konuları ele alarak Amerikan hayatının birçok yönünü inceler.

Amerikanah aynı zamanda, Ifemelu'nun çocukluk arkadaşı olan Obinze'in Nijerya'da kalmak zorunda kalması ve sonunda politik bir mülteci olarak İngiltere'ye kaçması hikayesini de anlatır. Ifemelu ve Obinze arasındaki karmaşık aşk hikayesi, romanın önemli bir kısmını oluşturur.

Chimamanda Ngozi Adichie, Amerikanah kitabında oldukça önemli bir konuya odaklanır ve hayatın gerçekçi yönlerini ele alır. Adichie, Amerika'daki ırk ayrımcılığı, göçmen deneyimi ve milliyetçilik gibi konuları ele alarak okuyucuların hissiyatına dokunur. Amerikanah, tarihi ve kültürel bir kurgu edebiyatı örneği olarak, okuyuculara Afrikalı göçmenlerin Amerika'daki yaşamlarına bir pencere açar.

5.1.1 Ifemelu

Amerikanah'ın ana karakteri Ifemelu, Nijerya'dan Amerika'ya taşınarak yeni bir hayata başlar. Başta her şey yolunda gibi görünse de, kısa sürede ırk ve sınıf ayrımcılığı ile yüzleşir. Siyahi bir kadın olarak Amerika'da yaşamak, onun için asla kolay olmaz. Ikinci sınıf vatandaş olarak görülen siyahi insanların yaşadığı sorunlarla sürekli karşılaşan Ifemelu, bu duruma karşı sessiz kalamaz ve blog yazarı olarak kişisel tecrübelerini paylaşmaya başlar. Sert ama gerçekçi yazılarıyla, kendisine büyük bir okuyucu kitlesi kazandırır.

Ifemelu, hayatındaki en büyük aşkı Obinze ile Nijerya'da tanışır ve aşkları Amerika göçüne rağmen devam eder. Ancak Ifemelu'nun Amerika'da yaşadığı hayat, zamanla aralarındaki ilişkiyi zorlaştırmaya başlar. Amerika'da kendini bulan Ifemelu, Obinze'nin Nijerya'daki hayatını anlamakta güçlük çeker ve aralarındaki farklılıklar giderek artar.

Chimamanda Ngozi Adichie, Amerikanah'ta ırk, dil, cinsiyet ve göçmenlik gibi konuları işleyerek günümüz toplumuna ayna tutar. Ifemelu'nun hikayesi, sadece bir kişiye değil, hayatta kalan herkese ilham verir.

5.1.2 Obinze

Amerikanah romanının ana karakterlerinden biri olan Obinze, sevdiği kadın Ifemelu'nun Amerika'ya gitme hayallerine ortak olmak ister, ancak birçok zorlukla karşılaşır. İlk olarak, vizesi reddedilir ve daha sonra yasa dışı yollardan ülkeye girmeye karar verir. Ancak, ülkede yaşaması için geçerli bir kimlikle çalışma vizesi alması gerekmektedir.

Nijerya'ya geri dönen Obinze, bir süre sonra yasa dışı işler yapmaya başlar ve sonunda polis tarafından yakalanarak cezaevine atılır. Cezaevinden kaçar ve İngiltere'ye gider. British Council tarafından düzenlenen bir öğrenci değişim programı sayesinde ülkeye kolaylıkla girebilir. Ancak, Obinze'nin ülkeye giriş yaptığı sırada yeniden tutuklanması için bir emir çıkar ve ülkeden kaçmak zorunda kalır.

Obinze'nin hikayesi, Afrika'da yaşayan birçok insanın hikayesinin bir yansımasıdır. Siyasi sıkıntılar, yoksulluk ve işsizlik gibi problemler, birçok insanı kendi ülkelerinden kaçmaya zorlamaktadır. Chimamanda Ngozi Adichie'nin kaleme aldığı Amerikanah, bu konuyu cesur bir şekilde ele alarak insanların yaşadığı zorlukları anlatır.