Türk Dış Politikası ve Kıbrıs Sorunu, Türkiye'nin en önemli konularından biridir. Bu konuda yapılan çalışmalar, Türkiye'nin Kıbrıs konusundaki tarihi, politik ve stratejik önemini ortaya koyuyor. Türk Dış Politikası'nın Kıbrıs Sorunu'na yaklaşımı ve çözüm önerileri, Türkiye'nin bölgesel ve küresel rolünün belirlenmesinde kritik bir rol oynuyor. Bu yazıda, Türk Dış Politikası ve Kıbrıs Sorunu'na ilişkin önemli konular ele alınacak.

Kıbrıs sorunu, Türk dış politikasının en önemli konularından biridir. Kıbrıs, Akdeniz'de yer alan bir ada olup, tarihi boyunca birçok farklı devletin egemenliği altına girmiştir. Ancak, 1960 yılında bağımsızlığını kazanan ada, Türk azınlığın gözetimindeki özerk bir bölge olarak kabul edilmiştir. Ancak, 1963 yılında Rumların Türklere yönelik saldırıları sonucu ada üzerindeki yerleşim bölgeleri tamamen ayrılmıştır. Bu gelişme sonucunda Türkiye, Kıbrıs'taki Türk azınlığa destek vermiştir.

1974 yılında ise Kıbrıs'ta askeri bir darbe gerçekleştirilmiş ve adanın güneyindeki Rum idaresi, Yunanistan'ın da desteğiyle birlikte "Enosis" (Birleşik Yunanistan) planlarını hayata geçirmiştir. Bu girişim sonrasında Türkiye, askeri bir müdahale gerçekleştirerek Kıbrıs'ın kuzeyinde yönetimi ele geçirmiş ve "Kıbrıs Türk Federe Devleti"ni kurmuştur. Ancak, bu gelişmeler Kıbrıs sorunu için bir çözüm getirmemiştir.

Türkiye'nin Kıbrıs politikası üzerindeki etkisi sonrasında, Kıbrıs sorunu uluslararası bir boyut kazanmıştır. Türkiye, Kıbrıs sorununun çözümü için BM çatısı altında müzakerelere destek vermektedir. Günümüzde Kıbrıs sorunu hala devam etmekte olup, Türkiye'nin tavrı ve müzakerelerin seyri sonucunda çözüme ulaşabileceği düşünülmektedir.

Kıbrıs Sorunu Nedir?

Kıbrıs sorunu, tarih boyunca birçok egemenliğe, ulusa ve medeniyete ev sahipliği yapan Kıbrıs adası özelinde ortaya çıkan bir sorundur. Ada, yaklaşık 10 bin yıllık bir tarihe sahip olmasına rağmen, sorunun kökeni 1960'lara kadar uzanır. 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bağımsızlığı ilan edilse de, yeni kurulan bu devlette kesin bir çoğunluk oluşmamıştı ve tarih boyunca olduğu gibi, ada üzerindeki etnik Tükiye kökenli ve Rum kökenli topluluklar arasındaki anlaşmazlık, adanın bir bölgesinde çatışmaların yaşanmasına neden oldu.

1974 yılına geldiğimizde, Yunanistan'da bir darbe gerçekleştirilmesi sonrası Türk askeri Kıbrıs'ın kuzeyine müdahale etti. Ardından, adanın kuzeyinde Türk toplumunun omurgasını oluşturduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi. Bu olay sonrası Türk toplumun çıkarlarının korunması adına Türkiye'nin Kıbrıs sorunuyla ilgilenmeye devam ettiği dönem başladı.

Günümüzde Kıbrıs sorunu, adanın özellikle güney kısmında Rum kesiminin adanın birleşmesi için girişimlerde bulunması ve Türk kesiminin buna direnmesi nedeniyle devam etmektedir. Bu süreçte, Türkiye her zaman Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yanında yer almıştır.

Coğrafi olarak ise Kıbrıs, Akdeniz'de yer alan bir ada ülkesidir. Doğusunda ve güneyinde çevresindeki ülkeler İsrail, Suriye, Mısır gibi Ortadoğu ülkeleri iken, batısında ise Yunanistan yer alır. Türkiye ise adanın kuzeyinde bulunmaktadır.

Türkiye'nin Kıbrıs Politikası

Türkiye'nin Kıbrıs Politikası, en baştan itibaren, Kıbrıs'ta barış, istikrar ve güvenliğin sağlanmasına yönelik olmuştur. Kıbrıs sorunu, adanın etnik bölünmüşlüğünü ve farklı din ve dillere sahip toplulukları kapsamaktadır. Türkiye, ada üzerinde yaşayan Kıbrıslı Türklerin azınlık haklarını korumak amacıyla, Kıbrıs sorununda taraf olmuştur.

1960'lardan 1970'lere kadar Türkiye, Kıbrıs'taki Türk azınlığına destek verirken, çözüm için diplomatik yollar denemiştir. Ancak, Yunanistan'ın askeri darbesi sonrası, Kıbrıs'taki Türk azınlık maruz kaldığı baskılar arttı ve Türkiye tarihinin en zorlu dönemi olan 1974 yılında Kıbrıs'a müdahale etti. Bu müdahale sonrası, Kıbrıs adasında BM güçleri tarafından Türklerin yaşadığı bölgede adanın kuzeyinde bir tampon bölge oluşturuldu.

Son 40 yılda, Türkiye'nin Kıbrıs politikası daha ılımlı bir çizgi izlemiştir. Türkiye, Kıbrıs sorunu için uluslararası toplumla işbirliği yapmış ve müzakere sürecinde aktif bir rol oynamıştır. Ancak, Rum tarafının adanın birleşik olduğu ve tek bir federal devlet kurulmasını istemesi nedeniyle müzakereler sonuçsuz kalmıştır.

Türkiye, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik olarak, hala yapıcı bir yaklaşım sergilemektedir. Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir barış için çaba sarf eden Türkiye, müzakere sürecinde aktif bir şekilde yer almaktadır. Türkiye'nin Kıbrıs politikası, barışın sağlanması için adil bir çözümün ancak uzlaşma yoluyla mümkün olduğunu savunmaktadır.

Türkiye'nin Kıbrıs politikası, adanın barış, istikrar ve güvenliği için her zaman öncü ve yapıcı bir rol oynamıştır. Türkiye, Kıbrıs sorununun adil bir şekilde çözülmesi için her zaman çalışmaya hazır olduğunu göstermektedir.

1963-1974 Dönemi

Türkiye'nin Kıbrıs politikası 1960'lardan günümüze kadar farklı aşamalardan geçmiştir. Özellikle 1963-1974 dönemi, Türkiye'nin Kıbrıs'taki Türk azınlığına desteği ile öne çıkmaktadır.

Kıbrıs'ta yaşayan Türkler, 1960'ta bağımsızlığını kazanan ada ülkesinde azınlık durumundaydı. Ancak Rumlar, siyasi, sosyal ve ekonomik olarak Türkleri baskı altında tuttukları için Türkler, Türkiye'nin desteğine ihtiyaç duymuşlardı.

Bu dönemde Türkiye, Kıbrıs'ın kuzeyindeki Türklerin desteğini sağlamak amacıyla açık bir şekilde Kıbrıs sorunu olarak tanımlandı. Türkiye, Türk azınlığına yönelik şiddet ve baskılara karşı mücadelelerini desteklemekte kararlıydı.

1974 yılına gelindiğinde, Yunanistan destekli bir darbe Kıbrıs'ta gerçekleşti ve Türk azınlık bölge dışına atılmak istendi. Türkiye hızla harekete geçerek askeri müdahalede bulundu ve Kıbrıs'ın kuzeyinde kontrolü ele geçirdi. Bu müdahale, Türk azınlığın güvenliğini sağlamayı amaçladı.

Türkiye'nin Kıbrıs'taki varlığı, adada güvenli bir bölge yaratmak amacıyla kalmıştır. Türkler ve Rumlar arasındaki çatışma, Türkiye'nin uzun yıllar boyunca Kıbrıs politikasını belirlemiştir.

Son 40 Yılda Türkiye'nin Kıbrıs Politikası

Son 40 yılda Türkiye'nin Kıbrıs politikası oldukça çeşitli ve değişken olmuştur. 1980'lerde Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerginliklerin artması, adanın bölünmüşlüğüne yönelik çözüm arayışlarını tekrar gündeme getirmiştir. Bu dönemde Türkiye, Kıbrıs sorununda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni (KKTC) tanıyan dört ülkeden birisi olmuştur.

1990'ların başında Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin iyileşmesi ve Kıbrıs sorununa çözüm arayışları nedeniyle BM tarafından başlatılan müzakereler, Türkiye'nin Kıbrıs sorunundaki politikasını değiştirmiştir. Türkiye artık Kıbrıs sorununun BM himayesinde çözülmesi gerektiğine inanmış ve müzakere sürecine aktif olarak katılmıştır.

2004 yılında gerçekleştirilen Kıbrıs referandumu sonucunda Rum kesimi AB'ye kabul edilirken, KKTC dışlanmıştır. Bu durum, Türkiye'nin Kıbrıs politikasını değiştirmemiştir ve Türkiye müzakere sürecine devam etmiştir. Türkiye'nin temel yaklaşımı, Kıbrıs sorununun taraflar arasında eşitlik temelinde çözümlenmesidir.

Günümüzde Türkiye, Kıbrıs sorununun BM himayesindeki müzakere sürecinin devam etmesi gerektiğine inanmaktadır. Türkiye, KKTC'yi tanıyan tek ülke olmaya devam etmektedir ve Kıbrıs sorununun siyasi çözümü için gerekli adımların atılması yönündeki çağrılarını sürdürmektedir.

Özetlemek gerekirse, son 40 yılda Türkiye'nin Kıbrıs politikası oldukça çeşitli olmuştur. Ancak Türkiye her zaman Kıbrıs sorununun barışçıl yollarla çözülmesine inanmış ve BM müzakere sürecinde aktif olarak yer almıştır. Türkiye'nin temel yaklaşımı, Kıbrıs sorununun taraflar arasında eşitlik temelinde çözümlenmesidir ve Türkiye, bu yaklaşıktan vazgeçmemiştir.

Kıbrıs Sorunu'nun Günümüzdeki Durumu

Kıbrıs sorunu Türkiye açısından halen önemli bir dış politika meselesi olarak sürmektedir. Günümüzde, Kıbrıs'ta siyasi bir çözüm bulmak için müzakereler devam etmektedir. Ancak, iki taraf arasındaki görüş ayrılıklarının fazlalığı nedeniyle müzakerelerin sonucu henüz netleşmemiştir.

Türkiye, Kıbrıs sorununun çözümü için müzakerelerin yeniden başlatılmasına yönelik olarak şimdilik bir adım atmış değil. Kıbrıs'ta siyasi bir çözümün bulunabilmesi için Türkiye'nin de bu konuda adımlar atması gerektiği bir gerçektir. Bu nedenle Türkiye, elimizdeki fırsatı da kaçırmadan diyalog ve işbirliği yönünde hareket etmeye hazır olduğunu belirtmektedir.

Öte yandan, Kıbrıs Rum tarafı, Türkiye'nin adanın kuzeyindeki varlığı ve garantörlük hakkının kaldırılması talebinde bulunmaktadır. Türk tarafı ise bu talepleri kabul etmemekte ve Kıbrıs Türkleri'nin haklarının korunmasını savunmaktadır. Bu görüş ayrılıkları ve siyasi tutumlar nedeniyle müzakerelerde bir adım daha atılmış değildir.

Kısacası, günümüzde Kıbrıs sorununa dair müzakereler devam etse de, iki taraf arasındaki görüş ayrılıkları henüz aşılamamıştır. Türkiye'nin Kıbrıs sorunundaki tutumu, müzakerelerin sürecinde belirleyici olmaya devam edecektir.

Rum tarafının talepleri

Rum tarafı, Kıbrıs sorununun çözümü için farklı öneriler sunmuştur. İlk olarak, adanın federal bir yapıya kavuşturulması gerektiğini savunurlar. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin yeniden birleştirilmesiyle birlikte, iki toplumlu ve iki bölgeli bir federasyon oluşmalıdır. Ada üzerindeki her iki topluluk da eşit haklara sahip olmalıdır. Bu öneri, Türk tarafı tarafından kabul edilmemiştir.

İkinci olarak, Kıbrıs sorununun çözümü için, adada demilitarizasyonun gerçekleştirilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Rum tarafı, Türk askerlerinin adadan çekilmesi ve yabancı askeri güçlerin de bulunmaması gerektiğini öne sürmektedir. Buna karşılık, Türk tarafı kendilerinin güvenlikleri için askerlerin adada kalmasını istemektedir.

Son olarak, Rum tarafı, Kıbrıs sorununun çözümü için, adanın enerji kaynaklarının paylaşılması gerektiğini savunmaktadır. Adanın kuzeyindeki gaz ve petrol rezervleri, Kıbrıs sorununun çözümü sonrasında paylaşılabilir. Ancak, Türk tarafı bu öneriye karşı çıkmaktadır.

Türk tarafının tepkisi ise, Rum tarafının önerilerini kabul etmediği yönündedir. Türk tarafı, adada bulunan Türk toplumunun eşit haklara sahip olması ve güvenliklerinin sağlanması gerektiğini savunmaktadır. Ayrıca Türk tarafı, Kıbrıs sorununun çözümünde sadece Kıbrıslı Türklerin değil, Türkiye'nin de mutlaka rol alması gerektiğini vurgulamaktadır.

Birleşmiş Milletler'in Rolü

Birleşmiş Milletler (BM), Kıbrıs sorununda uzun yıllardır aktif bir rol oynamaktadır. 1955 yılında Kıbrıs'ta yaşanan iç savaş sonrası, BM Barış Gücü (UNFICYP) adı altında askeri bir güç oluşturulmuştur. UNFICYP, 1964 yılında görevine başlamış ve günümüze kadar devam etmiştir. BM, Kıbrıs sorununda adil bir çözüm bulunması için çeşitli çabalar sarf etmektedir.

BM, Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulmasına ön ayak olmuştur. Ancak, 1974 yılında Türk ordusu Kıbrıs'a müdahale etmiş ve Kıbrıs adasını ikiye ayırmıştır. BM, bu müdahale sonrası adada Türk tarafı ve Rum tarafı arasında bir çözüm bulmaya çalışmıştır.

BM, son yıllarda Kıbrıs sorununda daha aktif bir rol oynamaya başlamıştır. 2017 yılında, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kıbrıs sorununda yeniden müzakereleri başlatmak için taraflar arasında bir anlaşma sağlamıştır. Ancak, müzakereler başarısızlıkla sonuçlanmış ve çözüm bulunamamıştır.

Son yaşanan gelişmeler ise BM'nin Kıbrıs sorununda oynadığı rolü sorgulamaya başlamıştır. BM, Kıbrıs sorununda yıllardır bir çözüm bulunamaması nedeniyle eleştirilmektedir. Ayrıca, BM Genel Sekreteri Guterres'in müzakereleri başlatma girişimi de başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

Sonuç olarak, BM'nin Kıbrıs sorunundaki rolü oldukça önemlidir. Ancak, yıllardır devam eden müzakereler sonucu hala bir çözüm bulunamaması, BM'nin eleştirilmesine neden olmaktadır. BM'nin, Kıbrıs sorununda adil bir çözüm bulmak için arabuluculuk yapmaya devam etmesi ve tarafları bir araya getirerek çözüm yolları bulması gerekmektedir.

Sonuç

Türkiye, Kıbrıs sorunuyla ilgili tutumunu net bir şekilde ortaya koyarak Kıbrıs Türklerinin haklarını savunmaktadır. Türkiye, her zaman Kıbrıs sorununun barışçıl bir şekilde çözülmesinden yana olmuştur. Ancak, Rum tarafının tutumu ve talepleri, müzakerelerin çıkmaza girmesine neden olmaktadır.

Türkiye, Kıbrıslı Türklerin geleceğini garanti altına alacak çözümden yanadır. Bu çözüm, iki tarafın da haklarını koruyacak şekilde bulunmalıdır. Türkiye, Kıbrıs'ın çözümünde yapıcı bir rol oynamakta ve müzakere sürecine katkı sağlamaktadır.

Birleşmiş Milletler'in Kıbrıs sorunundaki rolü oldukça önemlidir. BM, ada üzerinde barış ve istikrarın sağlanması için çaba harcamaktadır. Ancak, son zamanlarda, Rum tarafının tutumu nedeniyle müzakerelerin sonuç vermemesi üzücüdür. Türkiye, tüm tarafların karşılıklı anlayış ve esnekliği sergilemesi gerektiğine inanmaktadır.

Gelecekte, Türkiye'nin Kıbrıs sorununda tutumu, ada üzerinde barış ve istikrarın sağlanması açısından önemli olacaktır. Türkiye'nin, Kıbrıs Türklerinin haklarını korumaya yönelik adımlarını atmaya devam etmesi, adada kalıcı bir barışın sağlanmasına yardımcı olacaktır.