Fransız Devlet Yönetimi ve Merkeziyetçilik Mücadeleleri tarihte önemli bir yere sahiptir. Bu süreç Fransa'nın yönetim yapısının ve güç dengelerinin oluşumuna etki etmiştir. Bu makalede Fransız Devrimi'nden itibaren merkeziyetçilik politikalarının gelişimi anlatılmaktadır. Fransa'nın tarihi yolculuğuna meraklıysanız, okumadan geçmeyin.

Fransız devlet yönetimi tarihinde, merkeziyetçilik anlayışı ile yerel yönetimler arasındaki mücadele uzun yıllara dayanmaktadır. Fransa'nın merkezi yönetim anlayışının kökleri, orta çağa kadar gitmektedir. Ancak, bu yönetim anlayışı özellikle Fransız Devrimi sonrasında güç kazanmıştır. Böylece, tüm yetkiler bir merkezi makama verilmiştir. Bu süreç, yerel yönetimlerin güçsüzleşmesine ve hatta bazı durumlarda yok olmasına sebep olmuştur.

Bununla birlikte, 19. yüzyılın sonlarından itibaren yerel yönetimlerin güç kazanma süreci başladı. Bu süreç, Fransa'nın bölgesel yapılanmaların ortaya çıkışını hızlandırdı ve merkeziyetçi sistemi sarsmaya başladı. Sonrasında, Fransız hükümetlerinin yerel yönetimlerle çatışmaları ve mücadeleleri de ortaya çıktı. Özellikle, Bretagne, Korsika ve Alsace gibi bölgesel yapılanmaların özel durumları ve merkezi yönetimle karşı karşıya geldikleri sorunlar dikkat çekmektedir.

Fransa'da yerel yönetimlerin güçlenmesinde önemli bir adım olarak kabul edilen Defferre Yasası'nın kabulü de bu mücadelede önemli bir etkendir. Bu yasa, yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarını genişletmiştir.

Fransa'nın Merkezi Yönetim Geleneği

Fransa'da merkezi yönetim geleneği oldukça eski bir tarihe sahiptir. Ülkenin bu geleneksel yönetim şekli, Fransız İhtilali sırasında daha da güçlenmiştir. Özellikle 19. yüzyılın ortalarına kadar, Fransa'da merkezi yönetim, ülkenin tüm kurum ve kuruluşlarını kontrol etmekteydi.

Bu dönemde, yerel yönetimlerin otoritesi oldukça sınırlıydı. Köyler ve kasabalar, merkezi yönetim tarafından atanmış yetkililer tarafından yönetilmekteydi ve yerel halkın da yönetimle ilgili bir söz hakkı bulunmuyordu. Ancak, 19. yüzyılın sonlarına doğru, yerel yönetimlerin güçlenme süreci başlamıştır.

Bu süreçte, Fransa'da yerel yönetimlere daha fazla yetki verilmesi gündeme gelmiştir. Özellikle 1871 yılında büyük bir reform gerçekleştirilmiş ve her kasaba ve köyün kendi seçilmiş belediye başkanına sahip olması sağlanmıştır. Bununla birlikte, merkezi yönetim hala tüm yetkilere sahip olduğu için, yerel yönetimlerin gerçek anlamda güçlü olması biraz daha zaman almıştır.

Bu nedenle, Fransa'da merkezi yönetim anlayışı, tarihi bir gelenek olarak devam etmiştir. Ancak, son yıllarda yerel yönetimlerin güçlenme sürecinde önemli adımlar atılmıştır. Bu adımlar sayesinde, Fransa'nın merkezi yönetim anlayışı giderek değişmektedir ve ülkenin yerel yönetimlere daha fazla özerklik tanıması beklenmektedir.

Yerel Yönetimlerin Güçlenmesi

Fransa'da yerel yönetimlerin güçlenme süreci 19. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, yerel yönetimlerin sorumlulukları ve yetkileri artırılmaya başlamıştır. Özellikle 1882 yılında çıkarılan Municipalities Yasası ile belediyeler, yerel halk tarafından seçilmiş meclisler ve belediye başkanları tarafından yönetilmeye başlanmıştır.

Bu yasa, yerel yönetimlerin tamamen merkezi yönetim tarafından kontrol edilmesine karşı bir adım olarak kabul edilmiştir. Yerel yönetimlerin verimliliği artırılmış ve halkın yerel yönetimler üzerindeki etkisi güçlendirilmiştir.

Aynı dönemde, yerel yönetimler tarafından finanse edilen projeler artmış ve yerel yönetimlerin ekonomik güçleri artırılmıştır. Bu da yerel yönetimlerin merkezi yönetimle olan bağımsızlıklarını artırmıştır.

Bölgesel Yapılanmaların Ortaya Çıkışı

Fransa'da bölgesel yapılanmaların ortaya çıkışı, merkeziyetçi sistemi sarsması ve yerel yönetimlerin güçlenme sürecindeki önemli bir adımdır. Bu yapılanmalar, merkezi yönetimin baskısı altında kalan bölgelerin ve yörelerin özerkliğini korumak amacıyla, çeşitli sivil toplum örgütleri ve siyasi oluşumlar tarafından oluşturulmuştur.

Bu süreç, özellikle 1960'larda ve 1970'lerde yoğunlaşmış ve özellikle bazı bölgelerin özellikle terörist eylemlerle gündeme gelmesiyle de hız kazanmıştır. Bretagne, Alsace, Korsika gibi özerklik talebi olan bölgelerde, merkezi yönetimle çekişmeler artmıştır.

Bölgesel yapılanmalar, merkeziyetçilik anlayışını yıpratmış ve yerel yönetimlerin daha güçlü bir konuma gelmesine sebep olmuştur. Bu yapılanmalara yerel yönetimlerin reform talepleri de eşlik etmiş ve sonunda 1982'de kabul edilen Defferre Yasası ile yerel yönetimlerin yetki alanları genişlemiş ve özerkliklerinin tanınması yolunda atılan büyük bir adım olmuştur.

Bölgesel yapılanmaların ortaya çıkışı, Fransa'da merkezi yönetim anlayışına karşı bir meydan okuma olmuş ve ülkedeki politik kültürü kökten değiştirmiştir. Bu süreç, günümüzde hala devam etmekte olup, yerel yönetimlerin güçlenmesi ve merkeziyetçiliğin azaltılması yönündeki adımlar güçlenerek devam etmektedir.

Yerel Yönetimlerin Tarihi Mücadeleleri

Fransa, tarihinin çoğu döneminde merkeziyetçi bir yönetim yapısına sahipti. Bu nedenle, yerel yönetimlerin yetki ve özerklikleri konusunda tarihi mücadeleler yaşandı. Fransız Devrimi sırasında, yerel yönetimlerin yetkileri merkezi hükümet tarafından sınırlanmıştı.

19. yüzyılın sonlarına doğru, yerel yönetimlerin güç kazanmasıyla, merkezi yönetimle çekişmeler arttı. Ele geçirilen bu güç, bölgesel yapılanmaların doğuşuna ve merkeziyetçi sistemin sarsılmasına sebep oldu.

Bretagne, Korsika ve Alsace gibi özel durumdaki bölgeler, yerel yönetimlerin merkezi yönetimle karşı karşıya geldiği sorunlara örnek olarak gösterilebilir. Bu nedenle, yerel yönetimlerin güçlenmesi için yapılan Defferre Yasası, önemli bir adım olarak kabul edilmiştir.

Fransa'da yerel yönetimlerin tarihi mücadeleleri, yüzyıllar boyunca merkezi yönetimle çekişmeler yaşansa da, günümüzde bu tartışmaların şiddeti azalmıştır. Ancak, merkeziyetçi sistemi yürütmek konusunda kararlı olan bazı siyasi güçler, yerel yönetimlere tam anlamıyla güç vermek konusunda çekincelerini sürdürmektedirler.

Bretagne, Korsika ve Alsace'nin Özel Durumları

Bretagne, Korsika ve Alsace bölgeleri Fransa'da özel bir konuma sahiptir. Bu bölgeler, diğer bölgelerden farklı bir kültür, tarih ve coğrafi yapıya sahiptir.

Bretagne, tarihi bağımsızlık mücadeleleriyle bilinirken Korsika, birçok kez farklı ülkelere bağlanma çabaları ile gündeme gelmiştir. Alsace ise Almanya'ya bağlanmış ve İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra tekrar Fransa'ya katılmıştır.

Bu farklılıklar, yerel yönetimlerin merkeziyetçi Fransa hükümeti ile çekişmesine neden olmuştur. Özellikle dil ve kültür gibi konularda özerklik talepleri, merkezi yönetim tarafından sık sık reddedilmiştir. Ancak son yıllarda, yerel yönetimlerin yetki alanlarının genişletilmesiyle birlikte bu bölgelerin özel durumuna daha fazla önem verilmeye başlanmıştır.

Bölgesel yapılar, Bretagne, Korsika ve Alsace gibi özel durumlu bölgelerin yönetimlerine daha fazla yetki verilmesini sağlamaktadır. Özellikle yerel yönetimlerin çevre, kültür, turizm gibi alanlardaki yetkileri artırılmıştır. Bu sayede bu özel durumlu bölgeler, kendi kültürlerini koruma ve geliştirme adına daha fazla adım atabilmektedirler.

Özetle, Bretagne, Korsika ve Alsace bölgelerinin özel durumları, merkeziyetçi Fransa hükümeti ile çelişen bir özerklik talebini ortaya koymaktadır. Ancak son yıllarda, yerel yönetimlerin yetki alanlarının genişletilmesiyle birlikte bu bölgelerin özel durumu daha fazla önem kazanmıştır. Bölgesel yapılar, özerkliğe verilen önemi artırmakta ve bu bölgelerin kültürlerinin korunmasına destek olmaktadır.

Yerel Yönetimlerin Güçlenmesindeki Yasanın Önemi

Yerel yönetimlerin güçlenmesi için atılan önemli adımlardan biri, Fransa'da 1982 yılında kabul edilen Defferre Yasası'dır. Bu yasa ile birlikte, yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluk alanları genişletilmiş ve yerel idarelerin merkezi yönetimden bağımsız karar alabilmesi sağlanmıştır.

Defferre Yasası, belediyelerin, il ve bölge konseylerinin daha fazla özerklik kazanmasını sağlamıştır. Belediyelerin ve il konseylerinin gelirleri artırılmış, bölge konseylerinin ise bölgesel ekonomik kalkınmaya yönelik projeler gerçekleştirmesi teşvik edilmiştir. Bu yasa, aynı zamanda yerel yönetimlerin birbirleriyle işbirliği yapmasını ve ortak projeler yürütmesini de kolaylaştırmıştır.

Defferre Yasası, yerel yönetimlerin etkinliğini artırarak, merkeziyetçi Fransız devlet yönetiminde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu yasa, yerel yönetimlerin idari ve mali açıdan güçlendirilmesi yanı sıra, hizmet kalitesinin artırılmasını da hedeflemiştir.

Yasanın etkileri, 1980'lerin sonlarına doğru net bir şekilde görülmeye başlamıştır. Defferre Yasası'nın kabul edilmesiyle birlikte, yerel yönetimlerin sorunlara daha hızlı ve yerinde çözüm üretebildiği, tarihi eserlerin ve doğal kaynakların korunmasına daha fazla önem verildiği, yerel hizmetlerin geliştirildiği görülmüştür.

Sonuç olarak, Defferre Yasası yerel yönetimlerin güçlenmesinde önemli bir adım olarak kabul edilmiştir. Bu yasayla birlikte, Fransız devlet geleneği merkeziyetçilikten uzaklaşarak, daha özerk bir yapıya kavuşmuştur. Yasanın etkileri, günümüze kadar sürmektedir ve yerel yönetimlerin Fransa'daki önemi her geçen gün artmaktadır.

Defferre Yasası

Defferre Yasası, Fransa'da yerel yönetimlerin güçlenmesinde önemli bir adım olarak kabul edilir.

Yasa, 2 Mart 1982 tarihinde kabul edildi ve yerel idarelere önemli bir özerklik getirdi. Bu yasayla birlikte, özellikle komünler ve departmanlar alanında yerel yönetimler güçlendirildi ve merkezileştirilmiş devlet yönetiminde bir değişim yaşandı.

Defferre Yasası, yerel yönetimlerin kendilerine özgü politikalar ve bütçeler belirleme hakkına sahip olduğunu belirtti. Ayrıca, mali özerkliklerini arttırdı ve yerel idarelerin görev ve sorumluluklerinin genişletilmesine yol açtı.

Yasanın kabulünden sonra, Fransa'daki yerel yönetimlerin yetkileri ve sorumlulukları arttı ve merkezi yönetimin etkisi azaldı. Defferre Yasası, yerel yönetimlerin daha etkili bir şekilde çalışabilmesine olanak tanıdı ve demokrasi açısından önemli bir adım olarak kabul edildi.

nın anlamı ve etkileri.

Fransa'da 1982 yılında kabul edilen Defferre Yasası, yerel yönetimlerin güçlenmesinde önemli bir adım olarak kabul edilir. Bu yasa ile yerel yönetimlerin yetki alanları ve sorumlulukları genişletilirken, merkezi yönetimin bu alanlardan çekilmesi hedeflenir. Buna ek olarak, her bir bölgenin ve ilin kendi hükümetine sahip olma hakkı tanınır.

Defferre Yasası kapsamında, bölgesel yönetimlerin kurulması ve yerel yönetimlerin yetki alanlarının genişletilmesiyle birlikte Fransa'da merkeziyetçilik anlayışında değişimler yaşanır. Bu değişimlerin en önemli etkisi, merkezi yönetimin yetki ve sorumluluklarını paylaşmasıdır.

Defferre Yasası sayesinde, yerel yönetimlerin bölgesel yapılanmaları oluşturmaları ve özerklik kazanmaları mümkün hale gelirken, merkezi yönetimin karar verme sürecinde bölgesel yönetimleri de dahil etmesi gerekliliği ortaya çıkar. Bu sayede, merkeziyetçilik anlayışında dönüşüm yaşanarak, federal yapıya doğru bir adım atılır.

Fransa'nın Merkeziyetçilik Anlayışındaki Değişimler

Fransa'nın merkeziyetçilik anlayışı tarihi köklerine dayanırken, zaman içinde birçok değişim ve dönüşümden geçmiştir. Özellikle 20. yüzyılın ortalarından itibaren merkeziyetçilik anlayışında belirgin bir değişim söz konusu olmuştur. Bunun en önemli nedenlerinden biri, ülkenin giderek artan merkeziyetçi yapısının, sorunları çözmekte yetersiz kalmasıdır.

Bu nedenle, 1980'li yıllardan itibaren merkeziyetçilik anlayışından vazgeçilmesi ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi fikri yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu süreçte, öncelikle yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarının artırılması yönünde adımlar atılmış ve bu adımların sonucunda, merkezi yönetimin karar alıcı rolü azalmıştır.

Merkeziyetçilikten Çıkış	Yeni Yönetim Anlayışı
Ülke genelinde merkezi bir karar alma mekanizması	Yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarının artırılması
Her şeyin merkezi planlama ile yapılması	Yerel yönetimlerin daha esnek bir şekilde karar alabilmesi
Merkezi yönetimin karar alıcılığı	Yerel yönetimlerin karar alması ve uygulamaların yönetimi

Bu değişimin en önemli sonuçlarından biri, merkeziyetçilik anlayışının yerini federalizmin almaya başlamasıdır. Ülke genelinde yerel yönetimlerin güçlendirilmesi sayesinde, merkezi karar alma mekanizmasının belirleyiciliği azalmış ve her bölgenin kendine özgü bir yönetim yapısı ortaya çıkmıştır.

• Fransa'nın federalleşme süreci, ülkenin daha demokratik bir yapıya kavuşmasını sağlamıştır.
• Yerel yönetimlerin güçlenmesi, ülke genelindeki kalkınma faaliyetlerinin hızlanmasına da yardımcı olmuştur.

Bununla birlikte, federalizm anlayışının benimsenmesiyle birlikte, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi politikası, farklı siyasi görüşler arasında tartışmalara da neden olmuştur. Bazıları, yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin, ülke genelindeki birlikteliği zayıflatacağı endişelerini dile getirirken, bazıları ise bu politikayı ülkenin gelişimi açısından olumlu bir değişim olarak görüyorlar.

Bölgesel Yönetimlerin Kurulması

Fransa'da yerel yönetimlerin güçlenmesinde önemli bir adımda, 1982 yılında Defferre Yasası ile bölgesel yapılanmaların oluşturulması kabul edildi. Bu yasayla yerel yönetimlerin sorumlulukları ve yetkileri artırıldı ve bölgeler, özerk bir statü kazanarak merkeziyetçilik anlayışının yerini federalizme bıraktı.

Bu dönemde, Fransa'da 22 bölge oluşturuldu ve bu bölgelerin yönetimleri, merkezi yönetimden bağımsız bir şekilde faaliyet göstermeye başladı. Bu sayede, yatırımların bölgesel ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak yapılması, yerel yönetimlerin sorunlara daha etkin bir şekilde müdahale etmesi ve hizmetlerin daha kaliteli bir şekilde sunulması amaçlandı.

Bölgesel yönetimlerin kurulmasıyla birlikte, yerel yönetimlerin yetki alanları da genişletildi. Bölgeler, ekonomik kalkınma, çevre koruma, turizm gibi konularda da yetkili hale geldi.

Bölgesel yönetimlerin faaliyetleri, merkeziyetçilik karşıtı politikaların güçlenmesine ve Fransa'da yerel yönetimin merkezi yönetimden daha fazla sorumluluk almasına zemin hazırladı. Ayrıca, Avrupa Birliği'nin yönetim anlayışındaki farklılıkların da etkisiyle, Fransa'da merkeziyetçilik anlayışı giderek değişti ve yerel yönetimlerin güçlenmesi desteklendi.

Bölgesel yönetimlerin kurulması, Fransa'nın yönetim anlayışında büyük bir değişime yol açtı ve yerel yönetimlerin güçlenmesinde önemli bir rol oynadı. Artık, ülkenin yönetimi, merkezi yönetimin kontrolünde değil, yerel yönetimlerin ihtiyaçlarına göre yönetiliyor.

Yerel Yönetimlerin Yetki Alanlarının Genişletilmesi

Fransa'da 2000'li yılların başından itibaren yerel yönetimlerin yetki alanları merkezi yönetim tarafından genişletilmeye başlandı. Bu politikanın amacı, yerel yönetimlerin daha bağımsız ve kendi ihtiyaçlarına göre hareket edebilmesini sağlamaktır.

Özellikle 2003 yılında kabul edilen "Değişim için Hareket" yasası, yerel yönetimlerin sağlık, eğitim ve çevre gibi alanlarda daha fazla yetkiye sahip olmalarını sağladı. Ayrıca, bu yasa ile birlikte yerel yönetimlerin bütçe ve mali yönetim konularında da daha fazla özerklikleri oldu.

Bu politikanın hayata geçirilmesi için merkezi yönetim de önemli adımlar attı. Örneğin, yerel yönetimlerin finansmanına yönelik düzenlemeler yapıldı ve yerel yönetimlerin daha fazla gelir elde etmeleri sağlandı. Ayrıca, yerel yönetimlerin görev dağılımı ve işleyişi konusunda da düzenlemeler yapıldı.

Merkezi yönetim, bu politikanın uygulanması ile birlikte yerel yönetimlerin daha etkin bir şekilde hizmet vermesini ve vatandaşların ihtiyaçlarına daha hızlı ve doğru bir şekilde cevap vermesini amaçlamaktadır. Ayrıca, bu politika ile birlikte merkezi yönetim ve yerel yönetimler arasındaki işbirliği ve uyumun artması hedeflenmektedir

Farklı İdeolojilerin Etkisi

Fransa'nın yerel yönetimlerinin güçlenmesi sürecinde farklı ideolojik akımların etkisi büyük olmuştur. Özellikle sol siyasi partilerin yerel yönetimlere verdiği önem, merkeziyetçilik karşıtı politikaların da yaygınlaşmasına sebep olmuştur.

Sol siyasi partilerin yerel yönetimlere verdikleri önem, Fransa'nın merkezi yönetiminde değişiklikler yapılması için güçlü bir itici güç olmuştur. Bu dönemde özellikle François Mitterrand'ın başbakan olduğu 1981 yılından itibaren yerel yönetimlerin güçlenmesi için önemli adımlar atılmıştır. Aynı zamanda bu politika, merkeziyetçilik karşıtı politikaların hızla yayılmasına da sebep olmuştur.

Ülkede farklı ideolojik akımların etkisi ise yerel yönetimlerin güçlenmesinde olduğu kadar merkezi yönetim anlayışının da değişmesinde etkili olmuştur. Özellikle milliyetçi akımların olduğu bölgelerde yerel yönetimlerin güçlenmesi, merkeziyetçi yönetim anlayışına karşı mücadeleyi de beraberinde getirmiştir.

Son yıllarda ise yeşiller gibi çevreci siyasi partilerin yerel yönetimlere verdiği önem artmıştır. Özellikle çevre politikalarında yerel yönetimlerin sahip olduğu yetkilerin artması, ülke genelinde çevre koruma çalışmalarının daha etkili bir şekilde yürütülmesini sağlamıştır.

Genel olarak farklı ideolojik akımların yerel yönetimlerin güçlenmesine olan etkisi, ülkenin merkezi yönetim anlayışının değişmesine sebep olmuştur. Bu değişimlerin ülke genelinde etkileri olmuş ve yerel yönetimlerin yetki alanlarının genişlemesi sağlanmıştır.

Avrupa Birliği'nin Etkisi

Avrupa Birliği, üye ülkelerin yönetim anlayışında benzerliklerin oluşmasına katkı sağlayan bir yapıya sahip. Fransa da AB üyeliğiyle birlikte, yerel yönetimlerin güçlenmesine ivme kazandıran birçok adım atmıştır. AB üyesi ülkelerde yerel yönetimlerin özerkliği ve güçlenmesi temel bir ilke olarak kabul edilirken, üye ülkelerin bu ilkeyi uygulamaları da gerekmektedir.

Bu kapsamda Fransa, AB üyesi ülkeler arasında yerel yönetimlerin yetkilerini en çok genişleten ve merkezi yönetimle paylaşan ülkelerden biridir. AB üyesi ülkelerin yasama organlarına girdiğinde, yerel yönetimlerin güçlenmesi ve özerklikleri konusunda baskı yapması, Fransa'ya da bu alanda reform yapması için bir zemin oluşturmuştur.

Avrupa Birliği'nin yönetim anlayışında yerel yönetimlerin özel bir yere sahip olması, Fransa'da da yerel yönetimlerin güçlenmesinde önemli bir etkiye sahip olmuştur. AB üyesi olmak, Fransa'nın merkeziyetçilik anlayışından vazgeçerek yerel yönetimleri güçlendirmesinde önemli bir dönüm noktası olmuştur.

Bunun yanı sıra, AB'nin bölgesel ve yerel yönetimlere maddi ve manevi destek sağlayan bir yapıya sahip olması, Fransa'nın yerel yönetimlerin güçlenmesi için bir fırsat yaratmıştır. AB fonları, yerel yönetimlere ekonomik açıdan destek sağlamakta ve böylece yerel yönetimlerin, hizmet sunumlarını ve yetki alanlarını genişletmesine katkı sağlamaktadır.

Sonuç ve Değerlendirme

Fransa'nın yerel yönetimlerle merkezi yönetim arasındaki tarihi mücadelesi oldukça zengin bir geçmişe sahip. Bir yandan merkeziyetçi yapıyı savunan geleneksel Fransız yönetim anlayışı diğer yandan ise yerel yönetimlerin güçlenme çabaları özellikle 19. yüzyıldan itibaren sürekli gündemde kalmıştır. Ancak günümüzde yerel yönetimlerin merkezi yönetim karşısındaki güçleri oldukça artmıştır.

2000'li yıllardan sonra gerçekleşen reformlarla yerel yönetimlerin yetki alanları epey genişletildi. Ayrıca merkezi yönetimin yerel yönetimlere daha fazla yetki ve özerklik tanımaya başlaması da dikkat çekicidir. Fransa'da günümüzde yerel yönetimlerin sayısı oldukça fazladır ve tüm bölgeleri temsil eden yöneticilerin belirlenmesi seçimle yapılmaktadır.

Ayrıca, Avrupa Birliği'nin etkisiyle yerel yönetimlerin güçlenmesi konusu daha da önem kazandı. Çünkü AB üyesi ülkeler arasında yaşam standartlarının birbirine yakınlaştırılması hedeflenmektedir. Bu da yerel yönetimlerin güçlenmesine etki eden bir durumdur.

Fransız devlet yönetimi ve yerel yönetimler arasındaki mücadeleler tarihi bir serüven olarak karşımıza çıksa da günümüzdeki durum oldukça olumlu bir seyir izlemektedir. Türkiye'nin de benzer şekilde bu konuya öncelik vermesi gerekmektedir.