Türkiye'de madencilik sektöründe sürdürülebilirlik çalışmaları hakkında bilgi almak isterseniz, doğru yerdesiniz Bu yazımızda sektördeki son gelişmeleri ve atılan adımları bulacaksınız Ayrıca, madencilikte sürdürülebilirliğin önemi ve geleceğe yönelik yapılacaklar hakkında da bilgi sahibi olacaksınız Okumaya devam edin!
Türkiye, tarihi boyunca yer altı kaynakları bakımından zengin bir ülke olmuştur. Bu kaynakların en önemlilerinden biri de madencilik sektörüdür. Ancak, madencilik faaliyetleri çevresel ve sosyal etkileri nedeniyle sıkça eleştirilen bir sektör olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu nedenle, Türkiye'deki madencilik sektöründe sürdürülebilirlik konusu son yıllarda giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Madencilik şirketleri, faaliyetlerinin çevresel etkilerini azaltmak ve olumsuz sosyal etkileri gidermek için çeşitli çalışmalar yürütmektedirler. Bu makalede, Türkiye'deki madencilik sektöründeki sürdürülebilirlik çalışmaları çerçevesinde yapılan çalışmalar ele alınacak ve değerlendirilecektir.
Bu çalışmaların başında, madencilik faaliyetlerinin çevresel etkilerinin azaltılması gelmektedir. Bunun için madencilik şirketleri çevre dostu teknikleri kullanarak faaliyetlerini gerçekleştirebilirler. Ayrıca, çevresel izleme ve raporlama yaparak, çevresel etkilerini izleyebilir, değerlendirebilir ve paylaşabilirler.
Madencilik sektörü, sosyal etkileri nedeniyle de sık eleştirilen bir sektördür. Bu nedenle, madencilik şirketleri yerel toplulukların katılımını arttırmak için çalışmalar yürütmekte ve sosyal yatırımlar yapmaktadırlar. Ayrıca, Türkiye'de madencilik sektöründe sürdürülebilirlikle ilgili mevzuat ve uygulamalar da belirlenmiştir.
Bu makalede, Türkiye'deki madencilik sektöründe sürdürülebilirlik konusu hakkında daha fazla bilgi edinebilir, mevzuat ve uygulamalar hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Madencilik sektörünün sürdürülebilirliği için yapılan çalışmaların incelenmesi, katılımcıların bilgi ve farkındalıklarını arttıracaktır.
Madencilik Sektöründe Sürdürülebilirlik
Madencilik sektörü, ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan önemli bir sektördür. Ancak bu sektör, yoğun verimlilik ve üretim baskısı altında çevre felaketleri yaratabilen ve sosyal sorunlara neden olabilen bir sektördür. Bu nedenle, madencilik sektöründe sürdürülebilirliğin önemi giderek artmaktadır.
Sürdürülebilirlik kavramı, çevre, ekonomi ve sosyal kalkınma arasındaki dengeyi sağlamak amacıyla kullanılan bir terimdir. Madencilik sektöründe sürdürülebilirlik, ekonomik faaliyetlerin çevresel ve sosyal etkilerini de hesaba katarak sürdürülebilir hale getirilmesi anlamına gelir.
Madencilik sektöründe sürdürülebilirlik, hem küçük ölçekli hem de büyük ölçekli işletmeler için son derece önemlidir. Sektörde faaliyet gösteren işletmelerin sürdürülebilirlik hedefleri, faaliyet izinleri, yerel halkla iletişim ve proaktif bir şekilde çevresel ve sosyal etkileri azaltma konularını kapsar.
Madencilik şirketleri, ekonomik faaliyetleri sürdürürken çevresel etkilere karşı sorumlu bir şekilde hareket ederek, toplum ve çevre için daha sürdürülebilir bir madencilik sektörü oluşturabilirler. Bu nedenle, sürdürülebilirlik kavramı madencilik sektöründe giderek daha fazla önem kazanmaktadır.
Türkiye'deki Madencilik Sektörü
Türkiye, dünyadaki madencilik faaliyetlerinin önemli bir bölümünü gerçekleştiren ülkeler arasında yer almaktadır. Ülkenin sahip olduğu zengin maden yatakları, madencilik sektöründe önemli bir yere sahiptir. Türkiye’de madencilik sektörü, büyük ölçüde özelleştirme sonucunda özel sektör şirketleri tarafından yürütülmektedir. Sektör, petrol ve doğalgaz hariç tüm madenleri kapsamaktadır. Türkiye'nin en önemli maden yatakları arasında altın, bakır, kurşun, çinko, kömür, linyit, bor, krom ve manyetit yer almaktadır.
Türkiye'deki madencilik sektörü, 500'ü aşkın şirket tarafından yürütülmekte ve sektörün büyüklüğü, istihdam, ihracat ve milli gelir katkısı oldukça yüksek düzeydedir. Türkiye, 2019 yılında 5,3 milyar dolarlık madencilik ürünleri ihracatı gerçekleştirmiştir. Türkiye'nin madencilik sektörü, genel olarak gelişmesini sürdürmektedir ve sektörün katma değeri her yıl artmaktadır. Ancak, sürdürülebilirlik konusunda yapılması gereken daha çok çalışma bulunmaktadır.
- Altın: Türkiye, dünya altın üretiminin yüzde 1,4'ünü gerçekleştirmektedir.
- Bakır: Türkiye, dünya bakır üretiminin yüzde 2'sini gerçekleştirmektedir.
- Krom: Türkiye, dünya krom rezervlerinin yüzde 6'sına sahiptir ve dünya krom üretiminin yüzde 2'sini gerçekleştirmektedir.
- Bor: Türkiye, dünya bor rezervlerinin yaklaşık yüzde 73'üne sahiptir ve dünya bor üretiminin yüzde 47'sini gerçekleştirmektedir.
Türkiye'deki madencilik sektörü, yeraltı kaynaklarının ve çevrenin korunması, insan sağlığı ve güvenliği, sosyal sorumluluk ve çevresel etkilerin azaltılması gibi konularda yapılması gereken çalışmaları da içermektedir. Sektörde sürdürülebilirlik uygulamalarının yeterliliği konusunda yapılan çalışmalar, ülkemizde olduğu gibi dünya madencilik sektöründe de önemli bir konudur.
Madencilik ve Çevre
Madencilik sektörü insanlık için oldukça önemli olsa da, doğal kaynakların çıkarılması ve işlenmesi çevreye büyük ölçüde etki edebiliyor. Bu nedenle, madencilik sektörü de sürdürülebilirlik çalışmalarına önem veriyor.
Madencilik faaliyetlerinin çevresel etkileri en aza indirgemek için çeşitli önlemler alınması gerekiyor. Bu önlemler arasında atıkların geri dönüşümü, doğal kaynakların korunması, su kaynaklarının etkin kullanımı gibi faaliyetler yer alıyor. Bunların yanı sıra, çevre dostu tekniklerin kullanımı da çevresel etkileri azaltmada etkili olabiliyor.
Bununla birlikte, madencilik sektöründe çevreye verilen zararın azaltılması için yasal mevzuatlar da bulunuyor. Madencilik faaliyetlerinin yürütülmesi sırasında çevreye verilen zararın en aza indirilmesi için belirli standartlara uyulması gerekiyor. Bu standartlar, atık yönetimi, toprak koruma ve rehabilitasyonu, hava kalitesi ve su yönetimi gibi konularda belirleniyor.
Madencilik şirketleri, çevresel etkilerin izlenmesi, raporlanması ve paylaşılması için de çaba gösteriyor. Birçok şirket, çevre dostu madencilik tekniklerinin kullanımı ile çevre dostu üretim ve sürdürülebilirlik yaklaşımlarını benimsiyor.
Bu önlemlerin yanı sıra, madencilik faaliyetleri sırasında çevre dostu yaklaşımların kullanılması, doğal kaynakların korunması ve çevre zararlarının en aza indirilmesi birçok avantaj sunuyor. Özellikle, bölgede yaşayan insanların sağlığı korunarak daha kaliteli bir çevre sağlanabiliyor.
Çevre Dostu Teknikler
Madencilik sektörü, doğal kaynakları çıkarmak için önemli bir sektördür. Ancak bu faaliyetler, çevre üzerinde zararlı etkiler bırakabilir. Bu nedenle, sektörde çevreci ve sürdürülebilir yaklaşımların benimsenmesi önemlidir. Çevre dostu teknikler, bu amaca yönelik olarak geliştirilmiş olan teknolojilerdir. Bu teknikler sayesinde madencilik faaliyetleri çevreye zarar vermeden gerçekleştirilebilir. Türkiye'deki madencilik sektöründe de çevre dostu teknikler yaygın olarak kullanılmaktadır.
Çevre dostu tekniklerin uygulanmasında amaç, doğal kaynakların çıkarılması sırasında oluşabilecek çevresel etkileri en aza indirmektir. Bu teknikler, su, hava ve toprak kalitesini korumak için geliştirilmiştir. Örneğin, madencilik faaliyetlerinde kullanılan suyun geri dönüştürülmesi, su tasarrufu sağlanması ve su kaynaklarının korunması açısından önemlidir. Benzer şekilde, atık yönetimi konusunda da çevre dostu yaklaşımların tercih edilmesi önerilmektedir. Madencilik faaliyetlerinde oluşan atıkların kontrol altına alınması, geri dönüştürülmesi veya bertaraf edilmesi gerekmektedir.
- Bioçözünür yazıların kullanımı
- Elektroliz yöntemi ile kükürt giderimi
- Çevre dostu flotasyon yöntemleri
- Sınırlandırılmış patlama yöntemi kullanımı
Bunlar, Türkiye'deki madencilik şirketleri tarafından tercih edilen ve çevre dostu tekniklerle ilgili sadece birkaç örnektir. Çevre dostu tekniklerin kullanımı, hem çevresel hem de ekonomik açıdan faydalar sağlamaktadır. Çevre dostu tekniklerin yaygınlaştırılması için, yasal düzenlemelerin yanı sıra madencilik şirketleri tarafından da çalışmalar yapılması gerekmektedir.
Çevresel İzleme ve Raporlama
Madencilik sektöründeki faaliyetlerin çevreye olan etkileri oldukça büyük olabiliyor. Bu nedenle, madencilik şirketleri, faaliyetlerin çevresel etkilerini en aza indirecek önlemleri almak için titizlikle çalışıyorlar. Bunun yanı sıra, madencilik şirketlerinin çevresel etkileri izlemesi, raporlaması ve paylaşması da oldukça önemlidir.
Madencilik şirketleri, faaliyetlerinin çevresel etkilerini izleyerek bu etkileri en aza indirecek yenilikler geliştirebilirler. İzleme örnekleri arasında, su kalitesi ve hava kalitesi ölçümleri, çevre kirliliği tespiti, çevresel sürdürülebilirlik stratejilerinin uygulanması bulunmaktadır. Örneğin, bir madencilik şirketi, su kaynaklarının ve su kalitesinin izlenmesi için farklı yöntemler kullanabilir.
Madencilik şirketleri, faaliyetlerinin çevresel etkilerini raporlayarak, bu etkileri en aza indirmek için alınacak önlemleri belirleyebilirler. Çevresel raporlama, çevresel performans hedefleri ve göstergeleri düzenli olarak gözlemleyerek faaliyetlerin çevreye olan etkilerini belirlemeye yardımcı olur. Çevresel raporlama ayrıca, şirketlerin kamuoyuna faaliyetlerinin çevreye olan etkilerini açıkça belirtmelerini sağlar.
Madencilik şirketleri, faaliyetlerinin çevresel etkilerini paylaşarak, şeffaf bir iletişim sağlayabilirler. Çevresel etkilerin paylaşılması, yerel topluluklar ve paydaşlar ile olan ilişkileri güçlendirir. Paylaşım aynı zamanda, faaliyetlere ilişkin görüşlerin alınması ve aktivitelere daha fazla katılım sağlanması açısından önemlidir.
Madencilik şirketleri, faaliyetlerinin çevresel etkilerini izleyerek, raporlayarak ve paylaşarak, sürdürülebilirliklerini artırabilirler. Çevre için yenilikçi çözümler geliştirerek, geleceğe yönelik proaktif bir yaklaşım sergileyebilirler.
Madencilik ve Sosyal Etki
Madencilik sektörü, faaliyetleriyle çevresel etkilerinin yanı sıra sosyal etkiler yaratmaktadır. Bu nedenle, şirketlerin sosyal sorumluluk bilincinin oldukça yüksek olması gerekmektedir. Sosyal etkilerin azaltılması ve yerel toplulukların korunması için çeşitli önlemler alınmaktadır.
Madencilik faaliyetleri, yerel topluluklarda istihdam yaratması, ekonomik gelişmeye katkı sağlaması, yerel halkın eğitim seviyesinin artması gibi pozitif etkilere sahiptir. Ancak, yanlış yönetildiğinde, madencilik faaliyetleri ciddi sosyal sorunlar yaratabilir. Bu sorunların başında yer değiştirme ve göç, yer altı ve yer üstü su kaynaklarının kirletilmesi, yerel kültürlerin yok olması, yerel yönetimlerin kaynak yetersizliği, sosyal istikrarsızlık yer almaktadır.
Bu nedenle madencilik şirketleri, faaliyet gösterdikleri bölgelerde yerel topluluklarla daha yakın bir ilişki kurarak, toplumların bakış açısını ve ihtiyaçlarını anlamalıdır. Madencilik faaliyetleriyle ilgili kararlarda yer alacak olan tüm paydaşların (yerel topluluklar, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler vb.) katılımı sağlanmalı ve sürece dahil edilmeli.
Bununla birlikte, madencilik şirketleri, faaliyetleri sırasında oluşabilecek sosyal etkileri azaltmak için de çeşitli projeler yürütmektedir. Örneğin, yerel halka ve gençlere eğitim ve meslek edindirme fırsatları sunulması, yerel toplulukların temiz suya erişiminin sağlanması gibi çeşitli sosyal projeler gerçekleştirilmektedir. Böylece, madencilik sektörünün yerel topluluklardaki sosyal etkisi azaltılmaya çalışılmaktadır.
Topluluk Katılımı
Madencilik faaliyetleri, bulunduğu bölgedeki insanların yaşam kalitesi ve çevre kalitesi gibi birçok etkisi olabilir. Bu nedenle, madencilik şirketleri ve yerel topluluklar arasındaki iletişim ve katılımın arttırılması son derece önemlidir. Yerel topluluklar, madencilik faaliyetlerinin başladığı andan itibaren etkilenenlerdir ve bu nedenle, faaliyetler hakkında bilgilendirilmek ve görüşlerinin alınması gerekmektedir.
Madencilik sektöründe sürdürülebilirliği arttırmak için yapılan çalışmalardan biri de topluluk katılımını arttırmak ve topluluklar arasındaki iletişimi geliştirmektir. Şirketler, faaliyette bulundukları alanlarda yerel halkla işbirliği yaparak, projelerini ve faaliyetlerini anlatarak, sosyal, kültürel ve iş konularında ortak çalışmalar yaparak, iletişimi arttırmayı hedeflemektedir.
Bu amaçla, şirketler, yerel toplulukların temsilcilerini de içerecek şekilde çevre ve toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapmakta ve yerel düzeyde düzenli toplantılar, atölyeler ve eğitimler düzenlemektedir. Bu, yerel halkın projelerden haberdar olmasını ve olası etkiler hakkında bilgi sahibi olmasını sağlamaktadır. Şirketler, yerel toplulukların isteklerini dinlemekte ve onların görüşlerini ve düşüncelerini de dikkate almaktadır.
Bir şirketin yerel topluluklar ve çevreyle olan ilişkisi, sürdürülebilirliğin sağlanması açısından son derece önemlidir. Bu nedenle, yerel toplulukların katılımı, çevre dostu faaliyetlerin mevcut koşullara uygun şekilde yürütülmesi için gereklidir. Şirketler, faaliyetlerini gerçekleştirirken çevresel ve sosyal etkilerini azaltacak alternatif çözümler üretmeye çalışmalıdır. Ayrıca, madencilik faaliyetlerinin yerel halka fayda sağlaması için sosyal sorumluluk projelerine de yatırım yapılması gerekmektedir.
Toplum katılımı konusunda yapılan çalışmalar sadece yerel halk ile sınırlı değildir, aynı zamanda kamu kurumları, diğer özel sektör şirketleri, sivil toplum örgütleri gibi diğer paydaşların da dahil edilmesi gerekmektedir. Bu, proje tasarımı ve uygulaması için daha geniş bir perspektif kazanılmasına yardımcı olur ve projede yer alan tüm tarafların beklentilerinin dikkate alınmasını sağlar. Dahası, toplum katılımı, madencilik faaliyetlerinin daha şeffaf ve hesap verilebilir olmasını da sağlar.
Sosyal Yatırımlar
Türkiye'deki madencilik sektörü, sadece doğal kaynaklara değil, aynı zamanda topluma da karşı sorumlu. Bu nedenle, madencilik şirketleri toplumsal ihtiyaçların yanı sıra sosyal sorumluluklarını da yerine getirmek için çeşitli projeler yürütmektedirler.
Bu projelerin en yaygın olanı, yerel halkın ve çalışanların eğitimine odaklanmaktadır. Birçok madencilik şirketi, işe alım, kaynak ve malzemeler için öncelikli olarak yerel halka öncelik vermektedir. Bunun yanı sıra, şirketler, okul inşaatı, sağlık taramaları, hastaneler, su kuyuları ve diğer altyapı projeleri gibi topluma faydalı olan projelere de yatırım yapmaktadırlar.
Bunun yanı sıra, madencilik şirketleri, çevre dostu ve sürdürülebilir bir işletme yürütmek için de yatırım yapmaktadır. Bu yatırımların bir kısmı, sera gazı emisyonunu azaltmaya, çevreyi korumaya, su kaynaklarını yenilemeye ve biyoçeşitliliği korumaya yöneliktir.
Madencilik sektöründeki yatırımların çoğu, doğruluğu ve şeffaflığı sağlamak için bağımsız kuruluşlar tarafından denetlenmektedir. Ayrıca, şirketlerin toplumla birlikte hareket ederek, yerel toplulukların gereksinimlerini doğru bir şekilde anlamalarının yanı sıra, yerel halkın da projelerdeki rolü artmaktadır. Tüm bunlar, madencilik şirketlerinin sürdürülebilirlik bilincini arttırmak için yaptıkları çabaların bir parçasıdır.
Mevzuat ve Uygulama
Türkiye'deki madencilik sektörü, çevre ve sosyal etkileri azaltmak için sürdürülebilirlik konusunda çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmaların etkinliği ve güvenilirliği, mevcut mevzuata uygun olarak uygulanması ile ölçülebilir. Türkiye'deki madencilik sektörü, çevre yönetim sistemi, sosyal etki yönetimi, su yönetimi, atık yönetimi dahil olmak üzere madencilik operasyonlarını yönetmek için çeşitli mevzuat düzenlemeleri bulunmaktadır.
Türkiye'deki madencilik sektöründe, 2010 yılında yürürlüğe giren Mükemmeliyet Merkezi (PM) Programı sayesinde, sürdürülebilirlik konularında ülkemizdeki madencilik sektörüne önemli bir ivme kazandırılmıştır. PM Programı, madencilik sektöründeki mevcut uygulamaların yüksek performanslı, güvenilir ve sürdürülebilir operasyonlar oluşturmasına yardımcı olmak için tasarlanmıştır.
Bunun yanında, Türkiye'de madencilik sektöründe sürdürülebilirlik konusunda birçok kılavuz ve yönerge de bulunmaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın hazırladığı "Madencilik Faaliyetleri Çevresel İzin Yönetmeliği" ve "Atık Yönetimi Yönetmeliği" bu kılavuzların en önemlilerindendir. Bu kılavuzlar, madencilik şirketlerinin çevre yönetimi, atık yönetimi, toprak koruma ve restorasyonu gibi sürdürülebilirlik konularında yüksek standartlar belirlemelerini sağlar.
Bunun yanı sıra, Türkiye'deki madencilik sektöründe, madencilik faaliyetlerinin çevresel etkilerini denetlemek için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri tarafından rutin denetimler gerçekleştirilmektedir. Bu denetimler sırasında, madencilik şirketlerinin çevre yönetimi, atık yönetimi ve sosyal etki yönetimi konularındaki uyumları değerlendirilir.
Yasal Mevzuat ve Standartlar
Madencilik sektöründe sürdürülebilirlik konusunda yürütülen çalışmaların etkili olabilmesi için yasal mevzuat ve standartlar da oldukça önemlidir. Bu kapsamda, Türkiye'de madencilik sektörüne ilişkin 6327 sayılı Kanun, Maden Kanunu, Çevre Kanunu, Orman Kanunu gibi yasal düzenlemeler yer almaktadır. Bu yasal düzenlemelerle birlikte sektörde faaliyet gösteren tüm işletmelerin çevreye ve sosyal açıdan sürdürülebilirlik açısından bir takım yükümlülükleri bulunmaktadır.
Maden İşletmelerinde Çevre Mevzuatı Yönetmeliği, Maden Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği, Maden İşletme Ruhsatları Yönetmeliği ve Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yönetmeliği gibi yönetmelikler de sektörde uygulanması gereken standartlar arasında yer almaktadır. Madencilik sektörü, bu standartlar doğrultusunda faaliyetlerini gerçekleştirirken çevreye, insan sağlığına ve topluma uygun şekilde hareket etmek zorundadır.
Ayrıca, madencilik şirketlerinin sürdürülebilirlik çalışmaları doğrultusunda uyması gereken birçok ülke ve uluslararası standartlar da bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi Standardı, ISO 26000 Sosyal Sorumluluk Standardı ve OECD Yönetim Konseyi Rehberi gibi standartlardır.
- ISO 14001: Çevre Yönetim Sistemi Standardı, madencilik şirketlerinin çevresel risklere karşı önlem almalarını ve sürekli iyileştirme yaklaşımı uygulamalarını sağlar.
- ISO 26000: Sosyal Sorumluluk Standardı, madencilik şirketlerinin etik değerleri gözeterek faaliyetlerini sürdürürken, çevreye, topluma, tedarik zincirine, çalışanlarına ve paydaşlarına karşı sorumlu davranmalarını hedefler.
- OECD Yönetim Konseyi Rehberi, şirketlerin ekonomik, çevresel ve sosyal boyutları olan sürdürülebilir kalkınmayı desteklemelerine yönelik prensipler ve tavsiyeler içermektedir.
| Yasal Mevzuat ve Standartlar Özet Tablosu |
|---|
| 6327 sayılı Kanun |
| Maden Kanunu |
| Çevre Kanunu |
| Orman Kanunu |
| Maden İşletmelerinde Çevre Mevzuatı Yönetmeliği |
| Maden Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği |
| Maden İşletme Ruhsatları Yönetmeliği |
| Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yönetmeliği |
| ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi Standardı |
| ISO 26000 Sosyal Sorumluluk Standardı |
| OECD Yönetim Konseyi Rehberi |
Uygulama Örnekleri
Türkiye'deki madencilik sektörü, çevre ve sosyal etki açısından sürdürülebilirlik çalışmalarında birçok örnek uygulama sergilemektedir. Özellikle son yıllarda madencilik şirketleri, sürdürülebilirlik konusunda daha fazla duyarlılık göstererek çevre dostu teknikler kullanmakta ve yerel topluluklarla daha fazla iletişim kurmaktadır.
Örneğin, Türkiye'nin Konya ilinde faaliyet gösteren bir altın madeni, çevre dostu teknikler kullanarak su kaynaklarını koruma altına almayı hedeflemektedir. Bu amaç doğrultusunda, maden sahasında yağmur suyu toplama havuzları yapılmış ve bu su kaynakları sulama için kullanılmıştır.
Bunun yanı sıra, Eskişehir'de bir bakır üretim tesisi ise enerji tasarrufu sağlamak amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaktadır. Tesis, güneş enerjisi panelleri ve rüzgar türbinleri gibi alternatif enerji kaynaklarından yararlanarak enerji tüketimini azaltmaktadır.
Türkiye'deki madencilik sektörü ayrıca, topluluk katılımını artırma konusunda da örnek uygulamalara sahiptir. Örneğin, bir maden şirketi Afyonkarahisar'da, maden çevresindeki bölge halkına doğal tarım teknikleri hakkında eğitim vererek yerel halkın farkındalığını artırmıştır. Ayrıca, şirket, bölge halkından oluşan bir danışma kurulu oluşturarak şeffaflık ve katılım konularında atılımlar yapmıştır.
Kısacası, Türkiye'deki madencilik sektörü, sürdürülebilirlik konusunda önemli adımlar atmaktadır ve örnek uygulamalar sergilemektedir. Ancak, sektörün gelecekte daha fazla sürdürülebilirlik odaklı çalışmalar yapması ve bu çalışmaları paylaşması gerekmektedir.