Ortaçağda Tarih Yazarları ve Kaynaklar, Ortaçağ döneminin tarihçileri ve kaynaklarını araştıran değerli bir eserdir Bu kitapta, Ortaçağ tarih yazımının nasıl geliştiği ve hangi kaynakların kullanıldığı anlatılır Ortaçağ tarihi ile ilgilenenler için önemli bir başvuru kaynağıdır

Ortaçağ dönemi, Avrupa tarihinin en önemli dönemlerinden biridir. Bu dönemde tarih yazımı, siyasi ve dini otoritelere çok yakın bir şekilde çalışılmaktaydı. Bu nedenle tarih eserlerinde etki altında kalınan bu otoritelerin düşünceleri, önemli bir yer tutmaktaydı.

Bu dönemde yazılan tarih eserleri kaynaklar açısından oldukça zengindir. Genellikle kronik, biyografi ve gazete gibi tarih türleri kullanılmaktaydı. Bununla birlikte, Ortaçağda tarih yazarları günlük yaşamı sadece belirli kesimlerin bakış açılarından yansıttığı için objektiflik açısından bazı kaygılar vardır. Bu nedenle tarihçiler ve araştırmacılar kaynakları eleştirerek farklı bakış açılarına ulaşmaya çalışmaktadırlar.

Ortaçağ tarih eserlerinde kullanılan yazım teknikleri ve dil özellikleri de oldukça farklıdır. Kronik yazımı, biyografik yazım gibi farklı teknikler kullanılmaktadır. Ortaçağ tarih yazarlarından bazıları kaynak eleştirisi yapma konusunda oldukça başarılıydılar ve yalnızca siyasi otoritelerin görüşlerini yansıtmayan tarih eserleri yazmaya çalışmışlardır.

• Ortaçağ döneminde kaynakların güvenilirliği
• Yazarların önyargıları
• Kaynak eleştirisi

Ortaçağ tarih yazarları, tarihin önemini takdir eden ve tarih yazımına büyük emek harcayan insanlardı. Bu dönemde yazılan tarih eserleri, günümüzde de oldukça önemlidir ve tarihçilerin araştırmaları için önemli bir kaynak teşkil etmektedir.

Kaynakların Çeşitleri

Ortaçağ tarihinde kullanılan kaynaklar farklı türlerde olabilir. Bunlar arasında en yaygın olanları kronikler, biyografiler, mektuplar, günce ve fermanlar gibi çeşitli belgelerdir.

• Kronikler: Ortaçağ tarihi için en önemli kaynaklardan biri kroniklerdir. Kronikler, o dönemin olaylarını yıllara göre kronolojik bir şekilde anlatan tarihi eserlerdir. Ortaçağda pek çok krallık, devlet ve kilise, kendi şehir ve ülkelerinin tarihlerini yazmak için kronikler kullanmıştır. En ünlü kronik yazarlarından biri olan Beda Venerabilis'in 'Ecclesiastical History of the English People' eseri, İngiltere tarihindeki en önemli kaynaklardan biridir.
• Biyografiler: Biyografiler, kişilerin hayatları hakkında yazılan eserlerdir. Ortaçağda, kilise adamları ve kralların biyografileri sıkça yazılmaktaydı. Bu biyografiler genellikle, kişinin yaşamına dair ayrıntılı bilgiler içerirler ve birçok olayın tanığı olarak güvenilir kaynaklardır.
• Mektuplar: Mektuplar, o dönemin insanlarının günlük yaşamlarından kesitler sunan önemli kaynaklardır. Mektuplar, siyasi liderler, din adamları, tüccarlar ve hatta ev kadınları tarafından yazılmış olabilir ve genellikle günlük hayatın içindeki olayları, kişisel meşguliyetleri ve komşuları hakkında bilgi verirler.
• Günce: Günce, bir kişinin kendi yaşamını kaydettiği günlük yazılar içeren eserlerdir. Bu yazılar genellikle kişisel tarihlerdir ve o dönem insanının hayatı hakkında fikir sahibi olmamızı sağlar.
• Fermanlar: Fermanlar, o dönemin siyasi liderlerinin yayınladığı resmi belgelerdir. Bu belgeler, ticaret anlaşmaları, savaş ilanları, mülk satın almaları ve hatta miraslar hakkında bilgi verirler.

Ortaçağ tarihinde kullanılan kaynakların genellikle el yazması olduğunu unutmamak gerekir. Bu yüzden, daha sonraki tarihlerde kaynakların sayısında azalma görülmüştür. Ancak, var olan kaynakların ve kaynaklardan örneklerin pek çoğu günümüze kadar ulaşmıştır. Bu kaynaklar, Ortaçağ dönemine ait olaylar ve yaşam hakkında bize bilgi veren önemli kaynaklardır ve tarihçilerin çalışmalarında hala kullanılmaktadır.

Yazarların Özellikleri

Ortaçağ döneminde tarih yazımıyla ilgilenen yazarların birçok ortak özelliği vardır. Öncelikle, yazılan eserler genellikle dini veya siyasi otoriteler tarafından destekleniyordu. Bu nedenle, tarih eserleri dini veya siyasi propagandaya hizmet edebilirdi.

Bununla birlikte, bazı yazarlar tarafsız bir tutum takınarak yazılarını yazdılar. Öte yandan, diğer yazarlar kendilerine özgü bir üslup ve tarz geliştirdiler. Örneğin, Walter Map, mizahi bir yaklaşımla tarih yazdı. Ayrıca, tarihi resimler, şiirler ve benzetmelerle zenginleştiren yazarlar da vardı.

Bunun yanı sıra, ortaçağ tarih yazarlarının dili oldukça ağırdı ve anlaşılması zordu. Buna rağmen, bazı yazarlar daha anlaşılır bir dil kullanarak halka hitap etmeyi başardı. Özellikle, Geoffrey of Monmouth'un "Britanya Kraliyet Tarihi" adlı eseri, anlaşılır bir dil kullanması nedeniyle geniş bir halk kitlesi tarafından okunmuştur.

Yazarlar arasındaki farklılıklar genellikle dini ya da siyasi tutumlarından kaynaklanmaktadır. Örneğin, William of Malmesbury, İngiliz monarşisinin güçlendirilmesine büyük önem verdi ve tarih eserlerinde bu tutumunu sık sık yansıttı. Diğer yandan, Gerald of Wales, Galler'in İngiliz sömürgeleştirilmesine karşı çıktı ve eserlerinde bu konuya yer verdi.

Dini Tarih Yazarları

Ortaçağ tarihinde din, hayatın her alanında etkili olan bir unsurdu. Bu nedenle, Ortaçağ tarih yazarları arasında din adamları da önemli bir yer tutmaktadır. Dini tarih yazarları, genellikle dini otoriteler tarafından desteklenirlerdi ve yazıları da bu nedenle dinî inançların izlerini taşır.

Birçok dini tarih yazarı arasında en ünlülerinden biri, Augustinus'dur. Augustinus, Hristiyanlığın en önemli düşünürleri arasında yer almaktadır ve tarih anlayışı da Hristiyanlığın merkezi doktrinlerine dayanmaktadır. Ona göre, tarih insanlık tarihi değil, Tanrı'nın tarihidir.

Beda da dini tarih yazımında öne çıkan bir isimdir. Onun yazıları da Hristiyan inancın etkisinde kalırken, kaynaklarını da dikkatli bir şekilde seçer. Beda'nın tarih anlayışı, o dönemde popüler olan tarihi kronik tarzında kaleme alınmıştır.

Augustinus	Beda
- Tarihi Tanrı'nın planı olarak anlar	- Hristiyan inancın etkisi altında yazar
- Kendi otobiyografisini de yazmıştır	- Kronik tarzında yazmıştır

• Dini tarih yazarlarının yazıları, genellikle dini otoritelerin kontrolü altında olur.
• Yazarların tarih anlayışı, Hristiyanlığın temel doktrinlerine dayanır.
• Kaynakları da dikkatli bir şekilde seçerler ve yazılarına yansıtırlar.

Dini tarih yazarları, Ortaçağ tarihinin önemli kaynakları arasında yer almaktadır. Yazıları, o dönemin dinî hayatına ışık tutmanın yanı sıra, tarih yazımı için de önemli bir ilham kaynağı olmuştur.

Augustinus

Ortaçağ tarihinde önemli bir yeri olan Augustinus, Hıristiyan İlahiyatçı ve filozof olarak da bilinir. "Tanrı'nın Şehirleri" adlı eseriyle tanınan Augustinus, tarih yazımında felsefi bir yaklaşım benimsemiştir. Ona göre tarih, doğruya ulaşmada bir araçtı ve tarihe yaklaşırken insanın iç dünyasının da etkisi göz önünde bulundurulmalıydı.

Augustiunus'un en tanınmış eserleri arasında "İtiraflar Kitabı" ve "City of God" bulunmaktadır. "İtiraflar Kitabı", Augustinus'un kendine has bir anlatımı olup, kişisel deneyimlerini ve Hıristiyanlığa geçiş sürecini ele almaktadır. "City of God" ise, Roma İmparatorluğunun Hıristiyanlık dışındaki diğer tanrılarından ziyade tek Tanrı'ya dayalı bir toplumun oluşabileceğini savunur.

Augustinus'un tarihin nesnel gözlemi ve değerlendirmesi yerine, felsefi fikirleri ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle, tarih yazımında sosyal ve siyasi olayları anlatırken, bu olayları tanrısal bir çerçeveye oturtmaya çalışmıştır. Augustinus'un tarih yaklaşımı, Ortaçağ tarih yazımında Hıristiyan düşüncesinin etkisini göstermesi açısından oldukça önemlidir.

Beda

Beda, Ortaçağ tarih yazımında önemli bir yere sahip olan, İngiliz bir keşiş ve rahiptir. En önemli eseri olan "Ecclesiastical History of the English People" ile Anglo-Saksonların Hristiyanlaşması ve İngiltere'nin tarihini yazmıştır. Beda, eserlerinde özellikle dini konulara daha fazla ağırlık vermiştir. Ona göre, tarih tanrının kutsal planının bir parçasıdır.

Beda'nın eserleri, hem tarihi hem de dini bir perspektiften ele alınmaktadır. "Ecclesiastical History of the English People" adlı eseri, Anglo-Sakson döneminin Hristiyanlaşma sürecinin en önemli kaynağıdır. Bu eseri, İngiltere’nin Hristiyanlaşma tarihinin önemli bir parçasının yanı sıra, İngilizce'nin gelişimi açısından da büyük bir önem taşımaktadır. Beda ayrıca, Hristiyan doktrinlerini açıklayan eserler de kaleme almıştır.

Beda'nın tarihi yaklaşımı, kaynakları doğru bir şekilde kullanmak ve olayları kronolojik bir sırayla sunmak üzerine odaklanmaktadır. Ayrıca, tarihi olayları olabildiğince nesnel bir şekilde sunmaya özen göstermiştir. Ancak, Beda'nın eserleri bazı öznelliklere de sahiptir. Özellikle, Hristiyanları koruma amaçlı bir yaklaşımı vardır ve bazen kiliseyle ilgili olumsuz unsurları örtbas etmek için olayları değiştirmiştir.

Siyasi Tarih Yazarları

Siyasi tarih yazarları, Ortaçağda siyasi otoritelerin tarih yazımında önemli bir rol oynamışlardır. Bu yazarlar, krallar, prensler, baronlar ve diğer siyasi liderlerin hizmetinde çalışarak, tarihi olayları ve devlet işlerini kaydetmişlerdir. Yazarların eserleri, genellikle güncel politik konulara odaklanarak, ayrıntılı ve doğrudan bir dil kullanırken siyasi liderlerin davranışlarını eleştirebilirler.

Ortaçağ'ın ünlü siyasi tarih yazarları arasında Gregory of Tours ve William of Malmesbury yer almaktadır. Gregory of Tours, 6. yüzyılda yaşamış bir tarih yazarıydı ve Frankların tarihi hakkında birçok kaynak sağladı. Gregory, siyasi liderlerin faaliyetlerini ele alırken, dini olaylara da yer vermiş ve bu konular arasında sık sık bağlantılar kurmuştur.

Diğer bir önemli siyasi tarih yazarı William of Malmesbury ise, 12. yüzyılda İngiliz tarihini yazmıştır. William, İngiltere'deki siyasi olayları ve liderlerin kişisel yaşamlarını ayrıntılı bir şekilde ele alarak, tarihî bir ders verir. Tarihi olayları gerçekçi ve ilgi çekici bir şekilde anlatırken, okuyucuya olayların arka planını da vermeyi ihmal etmez.

Siyasi tarih yazarları, tarihî bilgileri kaydetmenin yanı sıra, otoritelerin davranışlarına eleştirel bir bakış açısı getirdiği için de önemlidirler. Bu yazarlar, otoritenin kötüye kullanılmasını eleştirmiş ve davranışlarının sonuçlarını tartışmışlardır. Bu nedenle, siyasi tarih yazarlarının eserleri, otoriteye meydan okuyan bir ders olarak da değerlendirilebilir.Sonuç olarak, siyasi tarih yazarları, tarihi kaydetmenin yanı sıra, siyasi liderlerin davranışlarını eleştirerek güncel politik konulara ışık tutmaktadırlar. Eserleri, tarihin kalıcı mirasları arasında yer almaktadır ve günümüzde bile siyasi liderlerin davranışlarının incelenmesi için kaynak teşkil etmektedirler.

Gregory of Tours

Gregory Tours, Fransa'da 6. yüzyılda yaşamış olan bir rahip ve tarih yazarıdır. Eserleri arasında 'Tarihin On Kitabı' önemli bir yere sahiptir. Gregory, eserlerinde dini konulara da değinerek dini bir perspektif kazandırmıştır.

Bunun yanı sıra, siyasi tarihe de önem vermiş olan Gregory, tarih yazımında dikkatli bir dil kullanmış ve kaynakları eleştirel bir şekilde değerlendirmiştir. Tarihin On Kitabı, Frank Krallığının tarihini ele almaktadır. Kitap, Krallık'ta yaşanan siyasi olayları ve kilise tarihini anlatarak o dönemde yaşayan insanların yaşantılarını da yansıtmaktadır.

Gregory'nin eserleri, Ortaçağ tarihine dair önemli bilgiler içermesi sebebiyle günümüzde de halen değerli bir kaynak olarak kabul edilmektedir. Gregory'nin yazım tarzı, anlatımı ve eleştirel yaklaşımı, dönemin diğer tarih yazarlarıyla kıyaslandığında oldukça dikkat çekici bir şekilde farklılık göstermektedir. Bu açıdan bakıldığında, Gregory Ortaçağ tarih yazarlığının en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilmektedir.

William of Malmesbury

William of Malmesbury, 12. yüzyılda İngiltere'de yaşamış bir tarihçidir. Kendisi, İngiltere'nin tarihi hakkında birçok eser yazmış ve Ortaçağ tarihçiliğine önemli katkılar sağlamıştır.

William, tarih yazımında önemli bir özelliği olan tarafsızlığı benimsemiş bir tarihçidir. Kendisi, kaynakları kritik bir şekilde inceleyerek objektif bir bakış açısıyla olayları aktarmıştır. Ayrıca, döneminin diğer tarihçilerine kıyasla daha fazla kaynak kullanmış ve bu kaynakları özenli bir şekilde değerlendirmiştir.

William of Malmesbury'nin en ünlü eseri, İngiltere'nin tarihini anlatan "The History of the Kings of England" adlı çalışmasıdır. Bu eser, İngiltere'nin tarihini Roma döneminden Norman Fethi'ne kadar tüm detaylarıyla ele almaktadır. Ayrıca, "The History of the English People" adlı eseri de, İngiltere'nin sosyal ve kültürel tarihi hakkında bilgiler içermektedir.

William of Malmesbury'nin yazıları, Ortaçağ tarihçiliği için önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır. Kendisinin tarafsız ve kaynak odaklı yaklaşımı, tarihi kaynakların eleştirel bir şekilde değerlendirilmesinde önemli bir referans oluşturmaktadır.

Yazım Teknikleri

Ortaçağ tarihi eserlerinin belki de en dikkat çekici özelliklerinden biri, yazım teknikleri ve dil özellikleridir. Bu eserlerin çoğunun kronik veya biyografik gibi belirli bir türü takip ettiği için, yazarlar benzer teknikleri kullanır ve dil özellikleri de ortak bir yapının oluşmasına neden olur.

Ortaçağ tarih eserlerinde sıkı bir kronolojik sıralama izlemek oldukça önemliydi. Bu nedenle yazarlar, olayların tarihlerine dikkat ettiler ve sık sık tarihi belgeler ve kaynaklar referans gösterdiler. Diğer bir yazım tekniği de, ayrıntılı bir betimleme yaparak olayları anlatmaktı. Bu, okuyucuların olayların gerçekte nasıl olduğunu tam olarak görebilmelerini sağlar.

Bununla birlikte, bazı tarih yazarları da belirli olayları, durumları, kişileri vb. birbirine bağlamak için alegorik bir anlatım tercih ederlerdi. Bu yazım tekniği, okuyucuların genellikle yazarın kişisel görüşlerini takip etmelerini sağlar. Yazın teknikleri arasında, ayrıca diyaloglar da bulunurdu. Yazarlar, olayları ve durumları doğrudan karakterler arasında bir diyalog gibi sunarak okuyucuların daha yakın hissetmelerini sağlardı.

Bununla birlikte, Ortaçağ tarih eserlerinde kullanılan dil özellikleri, modern İngilizce veya Türkçe gibi dillerden oldukça farklıydı. Yazarlar genellikle Latince yazdıkları için, eserlerde aroma, şarap gibi terimler sıklıkla kullanılırdı. Buna ek olarak, isimler ve yer adları birçok değişiklik geçirdiği için zaman zaman anlamak oldukça zor olabilir.

Ortaçağ tarih eserleri, yazım teknikleri ve dil özellikleriyle olduğu kadar, zengin içerikleriyle de dikkat çeker. Ortaçağ'da yaşanan önemli olaylar, kraliyet aileleri, ülkeler arasındaki diplomasi gibi konular, tarih yazarları tarafından ayrıntılı bir şekilde ele alınmış, bu sayede günümüze ışık tutmuştur.

Kronik Yazımı

Kronik yazımı, tarih olaylarının, olayların tarihleriyle birlikte kronolojik olarak sıralanmasıdır. Zamanın tek bir kaynağından alınan bilgiler, yıllara göre sıralanarak kronik tarzda yazılır. Ortaçağ tarih yazımında yaygın olan kronikler, genellikle bir ülkenin veya bölgenin tarihini anlatır.

Kronikler, tarihçilerin kronolojik düzenlemeler yapmalarına olanak sağlar ve tarihçiler tarafından çok önemlidir. Kronik yazımının özellikleri arasında, bilinen her olayın kaydedilmesi, olaylar arasındaki ilişkilerin açıkça belirtilmesi ve doyurucu bir anlatım bulunur. Kronikler, tarihin belgelenmesinde unutulmaz bir rol oynamıştır.

Kronik örnekleri hakkında konuşursak, İngiltere'nin en ünlü kroniklerinden biri olan Anglo-Saxon Chronicle'ı söyleyebiliriz. Bu kronik, 9. yüzyıldan 12. yüzyıla kadar süren dönemi kronolojik olarak detaylı bir şekilde anlatır. Bir diğer ünlü kronik ise Fransız yazar Jean Froissart tarafından yazılan Chronicles of Froissart'dır. Bu kronik, 14. yüzyılda İngiltere ve Fransa'daki savaşlar hakkında detaylı bir tarih yazımı içerir.

Biyografik Yazım

Biyografik yazım, bir kişinin hayatını anlatan tarihi bir metin türüdür. Ortaçağ tarih yazımındaki biyografik eserlerin birçoğu, dini liderler ve azizler üzerine yazılmıştır.

Biyografik yazıların çoğu, hagiografik olarak bilinen bir türdür. Bu türdeki yazılar, azizlerin hayatlarını anlatarak onların örnek davranışlarını takip etmek için okunurlardı. Bu yazılar, özellikle Katolik Kilisesi'nin Roma ve Bizans İmparatorluğu'yla olan ilişkilerinde önemli bir role sahip olan azizlerin yaşamlarını, mucizelerini ve ölümlerini anlatır.

Biyografik yazılar, genellikle kronolojik bir sıraya göre düzenlenir. Hayatın önemli olayları, değişimleri ve dönüm noktaları incelenir. Bu metinler, tarihi olaylarla ilgili ayrıntılı bilgi sağlamak yerine, genellikle bir kişinin karakterini ve kişiliğini anlatmak odaklıdırlar.

Örneğin, Saint Augustine'in ömür boyu süren dönüşümü, şartları ve düşünceleri biyografik bir yazıda ele alınabilir. William of Malmesbury'nin, tarih yazımında bu türün Roman Britanya Krallığı'nın tarihiyle işlediği kanıtlanmış bir örnektir.

Ortaçağ tarih yazarları, biyografik yazımı, kişisel bir yakınlık gibi kullanıp, okuyucuları konuya dahil etmeye çalıştılar. Bu tür metinler, bir kişilikle ilgili ayrıntılı bilgi sağlayarak, o kişinin dönemin sosyal, kültürel ve politik hayatındaki önemli olaylara olan etkisini göstermeye çalışırlar.

Kaynakların Güvenilirliği

Ortaçağ tarihini anlamak ve yorumlamak açısından kaynakların güvenilirliği oldukça önemlidir. Ancak Ortaçağ tarih kaynaklarının güvenilirliği zaman zaman sorgulanır. Bu kaynaklar özellikle dini ve siyasi otoriteler tarafından yazılmış olmaları nedeniyle bazı sorunlar barındırır.

Ortaçağ tarih kaynakları arasında taşınabilir yazılı kaynaklar, kiliselerde kullanılan yazılı materyaller, çeşitli raporlar ve mektuplar yer alır. Başlıca sorun, bu kaynakların o dönem yazarları tarafından çıkartılan yorumlardan geçmiş olmasıdır. Bu yorumlar dönemin siyasi, dini veya sosyal anlayışına göre şekillenir.

Kaynaklar arasında çelişkiler bulunması da güvenilirlik sorununu beraberinde getirir. Bu çelişkilerin kaynağı, tarihçilerin farklı dönemlere ve olaylara farklı bakış açılarına sahip olmalarıdır. Buna ek olarak kaynaklarda yer alan kişisel önyargılar ya da yanlı tutumlar da güvenilirliği etkiler. Yazarların tarihi olayları yanlış aktarması, bilgisiz ya da önyargılı kişilerce yazılan eserlerin bulunması da güvenilirlik sorunlarını doğurur.

Ancak kaynakların güvenilirliği doğrudan tarihçinin kullandığı metot ve kaynaklara bağlıdır. Kaynakların eleştirel bir şekilde değerlendirilmesi ve kaynak eleştirisinin yapılması güvenilirlik sorunu için önemlidir. Kısacası, Ortaçağ tarihini anlamada güvenilirliği sorgulanmayan ve eleştirel bir şekilde değerlendirilmiş kaynakların kullanılması gerekmektedir.

Kaynak Eleştirisi

Ortaçağ tarih yazımında kaynakların güvenilirliği ve doğruluğu oldukça önemli bir konudur. Kaynakların eleştirel bir şekilde değerlendirilmesi ve güvenilir olmayan kaynakların tespit edilmesi de ayrı bir önem taşır.

Kaynak eleştirisi, tarihçilerin kullandıkları kaynakların güvenilirliğini doğru bir şekilde değerlendirmelerini sağlayan bir yöntemdir. Bu yönteme göre, bir kaynağın güvenilir olup olmadığı incelenir ve kaynağın yazarının tarihi olaylara yaklaşımı da ele alınır. Ayrıca, kaynaklarda yer alan çelişkiler, yanlış bilgiler ve kişisel önyargılar gibi sorunlar da tespit edilmeye çalışılır.

Bir diğer önemli konu ise kaynakların doğru bir şekilde çevrilmesidir. Ortaçağ döneminde kullanılan dillerin çevrilmesinde yaşanan sorunlar zaman zaman kaynakların yanlış anlaşılmasına neden olur. Bu yüzden tarihçiler, kaynakları orijinal dilinde inceleyerek çevirilerde doğru anlamın verildiğinden emin olmalıdır.

Sonuç olarak, tarihçilerin kaynakları eleştirel bir şekilde incelemeleri ve kaynaklardaki sorunları tespit etmeleri tarih yazımında doğru ve güvenilir bilgi kaynaklarına ulaşılmasını sağlar. Bu sayede, Ortaçağ dönemine ait olayların doğru bir şekilde anlaşılması ve tarih yazımında doğru bilgilerin kullanılması mümkün olur.

Yazarların Önyargıları

Ortaçağ tarih yazarlarının yazdığı eserlerde, siyasi, dini veya kişisel önyargıların etkilerini görmek mümkündür. Yazarlar, kendi dönemlerinin siyasi ve dini yapılarına göre görüşlerini savunur ve tarihlerini bu önyargılarla şekillendirirler.

Örneğin, Hristiyan yazarlar, dönemlerinde İslam ile mücadele halinde oldukları için İslam ve Müslümanları düşman olarak tasvir ederler. Benzer şekilde, bazı yazarlar eserlerinde, farklı dönemlerde yaşamış olan kral ve liderleri de önyargılı bir tavırla ele alır ve övmek veya eleştirmek konusunda görüşlerini belirtirler.

Yazarların kişisel önyargıları da tarih yazımına etki edebilir. Mesela, bazı yazarlar kendi dönemlerinde yaşadıkları olayları aşırı bir şekilde yüceltebilir veya abartabilirler. Buna ek olarak, bazı yazarlar, kendi yaşadıkları hayat tecrübelerine göre tarih yazabilirler ve olayları yalnızca kendi bakış açılarından ele alabilirler. Bu nedenle, tarih yazımında objektif olmak son derece önemlidir.

Sonuç olarak, Ortaçağ tarih yazarları, yazdıkları eserlerde hem siyasi hem de dini önyargılarını ortaya koyabilirler. Bu nedenle, tarihi kaynakları kullanırken, eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirme yapmak önemlidir ve yazarların önyargılarına karşı dikkatli olunmalıdır.