Norman Dönemi İngiltere'sinde ünlü isimler ve kişilikler hakkında merak edilen her şeyi bu yazıda bulabilirsiniz. İngiliz tarihine ilgi duyanlar için kaçırılmayacak bir içerik.

Normanlar, İngiliz tarihinde önemli bir yere sahiptir. 1066 yılında Anglo-Saxon egemenliğine son veren Normandiya Dükü William the Conqueror'un liderliğindeki Norman işgali, İngiltere'nin kaderini değiştirdi ve yeni bir dönem başlattı. Bu dönemde, İngiltere'nin önde gelen insanları ve kimlikleri de farklılaştı.

Kral William, Normanlar tarafından İngiltere kralı olarak atandı ve ülkenin Normanlar tarafından yönetilmesinde büyük bir rol oynadı. Kraliçe Matilda da babası William the Conqueror'un ölümünden sonra politik gücü ele geçirdi ve İngiliz soylu sınıfının bir temsilcisi olarak önemli bir figürdü.

İngiltere'deki diğer önemli kişilikler arasında Nottingham'ın kifayetsiz şerifi Philip Mark, William Marshal ve Roger de Montgomery gibi Norman baronları bulunur. Nottingham'ın kifayetsiz şerifi olarak bilinen Philip Mark, adalet anlayışı ve hikayesiyle İngiliz tarihinde önemli bir yere sahip olmuştur. William Marshal, İngiltere'nin en ünlü şövalyelerinden biridir ve savaşlarındaki ünü ve İngiliz soylu sınıfındaki yükselişiyle tanınır. Roger de Montgomery, İngiltere'nin işgalini ele almış ve Norman Baronesi olarak önemli bir figür haline gelmiştir.

Ayrıca, İngiltere'nin kilise liderleri de Norman işgali sonrasında değişime uğramıştır. Lanfranc ve St. Anselm gibi başpiskoposlar, İngiltere kilisesinde önemli yerler almış ve teolojik etkileriyle de bilinir.

Kral William

1066 yılında İngiltere'yi işgal eden Normanlar, Anglo-Saxon egemenliğinin sona ermesine neden oldu. Bu süreçte İngiliz tarihi üzerinde önemli etkilere sahip olan Kral William da Normanların en önde gelen isimlerinden biri olarak öne çıktı.

Kral William, İngiltere Krallığı'nın başına geçmesinin ardından ülkenin yeniden yapılanmasında önemli rol oynadı. Feodalizm sistemini uygulamaya koyması, Kilise'nin gücünü sınırlaması ve önemli bir siyasi lider olarak hareket etmesiyle İngiltere tarihinde önemli bir dönüm noktası olan Norman İşgali'nin öncüsü oldu.

William the Conqueror, güçlü bir lider olarak tanındı. Ordusuyla birlikte İngiltere'yi ele geçirdi ve topraklarına hükmetti. Kişisel hayatında ise sadık bir eş ve babaydı.

William the Conqueror'un mirası, İngiltere'deki politik, sosyal ve kültürel uygarlığı şekillendirmede önemli rol oynamıştır. Onun devlet yönetimi ve mücadele yöntemleri, hala modern İngiliz siyasi sistemine yansımaktadır.

Kısacası, İngiltere tarihi üzerinde önemli bir etkiye sahip olan Kral William, Norman İşgali'nin simge isimlerden biridir. O, İngiltere'nin modern tarihinin şekillenmesine önemli bir katkıda bulunmuştur.

Nottingham'ın Kifayetsiz Şerifi

Nottingham, İngiltere'nin tarihi şehirlerinden biridir ve Robin Hood hikayeleriyle ün kazanmıştır. Tarihi şerifi Philip Mark ise adalet anlayışı ve hikayesiyle gündemde yer almaktadır.

Philip, 12. yüzyılda Nottingham tarihinde adı en çok anılan şeriflerden biridir. Ancak adı, adil bir yönetici olmamasından dolayı kara listeye alınmıştır. Halk, Philip'i adaletsizliği sebebiyle eleştirir ve onu "Kifayetsiz Şerif" olarak anar.

Philip'in adaletsizliği hakkında pek çok hikaye anlatılır. Bunlardan en ünlüsü, hapishanede öldürülen bir suçlunun ailesine tazminat ödemeyi reddetmesidir. Bu olay halk arasında büyük bir infiale sebep olmuş ve Philip Mark'ın halka karşı olan itibarını daha da zedelemiştir.

Ancak tarihte Philip'i savunanlar da vardır. Bazı tarihçilere göre, Philip gerçekten de adaleti savunan bir kişi olsa da, siyasi baskılar nedeniyle doğru kararlar verememiştir.

Philip Mark, Nottingham tarihinin renkli simalarından biridir ve hikayesi günümüze kadar aktarılmaktadır.

Kraliçe Matilda

Kral William'ın kızı Matilda, İngiltere tarihinde önemli bir kişilik olarak yer alır. Babasının mirasçısı olarak İngiltere tahtı için öne sürüldü, ancak İngiliz soylularının desteğini kazanamadı.

Matilda, Fransa'nın başarılı prensi Geoffrey'nin eşi olarak evlendi. Kocasıyla birlikte Anjou, Maine ve Touraine'de toprak sahibi oldular. Batı Fransa'daki bu topraklar, Matilda'nın İngiliz siyasetine etkisiyle sonuçlandı. Kocasının ölümünden sonra, kardeşi Robert of Gloucester'in desteği ile İngiltere'deki siyasi mücadeleye dahil oldu.

Matilda, İngiltere tahtını ele geçirmek için III. Henry'ye karşı savaştı. Savaşın sonucu, Matilda'nın oğlu Henry II'nin, İngiltere tahtına oturmasıydı. Matilda, oğlunun tahta çıkışından sonra nihayet politik gücüne sahip oldu ve zamanını büyük oranda politik mücadele ve ticaret işleriyle geçirdi. Matilda, Kraliçe olarak hayatını sürdürdü ve politik bir miras bıraktı.

Matilda, İngiltere'nin Norman işgalinde bir dönüm noktası olan ve Anglosakson yönetiminden Norman yönetimine geçiş dönemi olarak adlandırılan zaman diliminde, ülkenin önde gelen kadın liderlerinden biri olarak öne çıktı. İngiliz soylularının desteğini kazanmasa da, cesur, kararlı ve politik olarak aktif bir lider olarak hatırlanacak.

Şövalye William Marshal

William Marshal, Norman işgali sonrası İngiltere'de önemli bir şövalye olarak ün kazanmıştır. Hayatı boyunca birçok savaşa katılan Marshal, en önemli savaş tecrübelerini İngiliz Krallığı'nın her köşesinde kazanmıştır.

William Marshal'ın yaşam öyküsü oldukça ilginçtir. İngiliz soylu bir ailenin beşinci oğlu olarak doğmuştur ve büyük bir zenginlik mirası beklememiştir. Bu yüzden genç yaşta hayatını kazanmak için savaş tecrübeleri edinmeye başlamıştır.

Marshall'ın ilk savaşı 13 yaşındayken gerçekleşti. Babasının arkadaşı ve kendisinin koruyucusu olan William de Tancarville'in yanında, babasına yardım etmek için savaşa katıldı. William, İngiliz soylularıyla savaşında cesaret ve becerisini gösterdi, böylece yoluna daha yüksek seviyelerde devam etti.

Birkaç yıl sonra, tarihin en ünlü savaşlarından biri olan Hastings Savaşı'nda William, Kral Harold ile savaştı. Özellikle Normandiya Dükü William'ın birinci seferinde İngiliz ordusuyla karşı karşıya geldiği zamanlarda, William Marshal'ın savaşta yaptığı cesur eylemler ona büyük bir şöhret kazandırmıştır.

Savaşlar sırasında gösterdiği cesaret ile İngiltere'deki soylu aileler arasında yükseldi. Marshal, sonunda 1189 yılında Kral Richard I tarafından İngiliz soylu sınıfına kabul edildi ve Kral I. John tarafından Lord Marşal olarak atanarak Kraliyet Sarayı'nın en yüksek pozisyonlarından birini elde etti.

Roger de Montgomery

Norman işgali sırasında İngiltere'yi fethetmek için gelmiş olan Norman baronu Roger de Montgomery, oldukça önemli bir isimdi. Montgomery, 17 Haziran 1069'da gerçekleşen Shrewsbury Muharebesi'nde İngilizleri mağlup eden Norman komutanıydı. Zaferin ardından, Montgomery, Shropshire'ı ele geçirdi, resmi olarak Comte de Shrewsbury unvanını aldı ve şehri merkez yaparak şehri ailesinin başkenti haline getirdi.

Montgomery, William the Conqueror'un yanında savaşırken yaralandı ve savaşta öldü sanıldı. Ancak gerçek ölmemişti ve sonrasında esir olarak tutuldu. Montgomery, saraydan kaçmayı başardı ve Galler'e gitti. The Conqueror'un, Montgomery'yi affetmesi üzerine Normandiya'ya geri döndü ve orada huzurlu bir hayat sürdü. 1094 yılına kadar kendi romanı "Livre de seigneur de Sainte-Hermine" üzerinde çalıştı ve daha sonra 27 Temmuz 1094 tarihinde öldü.

Montgomery, Norman işgali sırasında İngiltere'nin ele geçirilmesinde önemli bir rol oynayan bir liderdi. İngiltere tarihindeki etkisi ve hayatı hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler, Normandiya'daki zamansız görkemi yaşatan anıtlardan biri olan Château de Falaise'yi ziyaret edebilirler. Burası, Montgomery ve William the Conqueror gibi önemli isimlerin hayatı hakkında birçok bilgiyi içermektedir.

Thomas Becket

Thomas Becket, İngiltere Kralı Henry II'nin yakın dostu ve Başpiskoposu olarak görev yaptı. Becket, Kral ile birlikte sarayda zaman geçirirken kilise ve devlet işlerinin nasıl birbirinden ayrı tutulması gerektiği konusunda fikir ayrılıkları yaşadı.

Becket, Kilise'nin devlet üzerindeki otoritesini savunurken, Kral Henry II ise devletin Kilise üzerindeki otoritesini korumak istedi. Sonunda, Becket, Kral'ın yönetiminde baskı altında kalarak Canterbury Katedrali'nde öldürüldü.

Becket, dinî ve politik bir kişilikti. Hayatının büyük bölümünde kilise hukuku ve teoloji alanında çalıştı. Aynı zamanda, İngiliz Kilisesi'nin en yüksek rütbesinde yer almaktan gurur duyuyordu. Becket'in öldürülüşü, İngiliz tarihinde önemli bir olay olarak kabul edilir ve olayın yankıları hala yaşamaktadır.

Becket, İngiltere'de tapınakların merkezine inşa edildiği için, bugün hala İngiliz tarihinde önemli bir figür olarak kabul edilir. Hala İngiliz toplumu için bir semboldür ve hukuk, din ve devlet konularındaki tartışmaların odağı olmaya devam etmektedir.

Harold Godwinson

Harold Godwinson, 1066 yılında Norma işgaline kadar İngiltere Kralı olarak hüküm sürmüştür. Godwin ailesinin bir üyesi olan Harold, babası Godwin'in ölümü üzerine İngiltere'nin en güçlü kişilerinden biri olarak ortaya çıkmıştır.

1070'lerin başında Harthacanute'un saltanatı altında İngiltere'nin başkumandanı olan Harold, 1042'de Edward the Confessor tarafından ölümü üzerine İngiltere Kralı olarak atanmıştır. Harold'un hüküm süresi, sadece birkaç ay sürmüştür.

1066 yılında, Norveç Kralı Harald Hardrada, İngiltere tahtını ele geçirmek için İngiltere'ye sefer düzenlemiştir. Harold, Norveç Kralı'yla Stamford Köprüsü Muharebesi'nde karşılaşmış ve savaşta başarılı olmuştur. Ancak, İngiliz ordusu hemen ardından Normanların lideri William the Conqueror ile Hastings Muharebesi'ne gitmiştir ve Harold bu muharebede ölmüştür.

Harold'un ölümü, Anglo-Saxonların son kralının ölümünü işaret etmiştir ve İngiltere'deki siyasi ve sosyal yapıyı büyük ölçüde değiştirmiştir.

Tostig Godwinson

Harold'un kardeşi Tostig Godwinson, İngiltere tarihinin en karışık dönemlerinde bir dizi olayın ortasında yer almış ilginç bir kişilikti. Tostig, 1026 yılında doğdu ve aynı yılın Noel günü, babası Godwin tarafından Wessex'li Edith Swannesha'yı kurtarması nedeniyle Earl olarak atandı. Ancak, kısa sürede ele geçirdiği topraklarda halkın hoşnutsuzluğuna neden oldu ve Wessex Kontluğu'ndan sürgün edildi.

Tostig, Normanların İngiltere'ye gelmesinden sonra, kardeşi Harold'a karşı Normanlardan destek almaya başladı. Bu durum, Tostig'in İngiltere'ye yönelik bir istilayı fırsat bilerek Norveç Kralı Harald Hardrada ile işbirliği yapmasına neden oldu. Fakat bu girişimi başarısız oldu ve Stamford Köprüsü Muharebesi'nde İngiliz Kralı Harold Godwinson tarafından öldürüldü.

Tostig Godwinson, Normanların işgali sırasında İngiltere için mücadele eden ilginç bir karakterdi. Özellikle kardeşi Harold'a karşı Normanlarla işbirliği yaparak İngiltere'nin bölünmesine neden olan seçimleri, Tostig'in hayatındaki önemli bir dönüm noktasıydı.

Edgar Ætheling

Edgar Ætheling, İngiltere tahtının halefi olarak adlandırılan, Anglo-Saxon krallarının son temsilcisidir. Harold Godwinson ve kahraman İngiliz ordusuyla birlikte Hastings Muharebesi'nde Normanlara yenildikten sonra İskoçya'ya kaçmıştır.

William'ın tahta geçmesi ile birlikte, İngiltere'nin önemli bir politik ismi olması beklenen Edgar, Normandiyalıların desteğini kazanamamıştır. Ancak, İngiltere'ye dönerek ailesi ve takipçileri ile birlikte birkaç kez isyan etmiştir.

Edgar Ætheling, 1068 yılında Danimarka Kralı Sweyn'in bir istilasında İngiliz ordusunun komutanı olarak görev yapmıştır. Ancak, Sweyn yarı yolda geri dönmüş ve İngilizler kazanmıştır. Bu onun en ünlü başarısı olarak görülmektedir. Ayrıca, Edgar'ın birçok Anglo-Saxon lideri ile birlikte, William'ın ilk yıllarında Norman işgaline karşı mücadele ettiği bilinmektedir.

Edgar Ætheling aynı zamanda Normandiya'da yaşamış ve Normanlarla akrabalık bağları kurmuştur. Bu da onun Norman ve İngiliz dünyaları arasında bir köprü olmasına olanak sağlamıştır.

Edgar Ætheling hayatı boyunca, İngiltere'nin bir taht varisi ve bir politik figürü olarak önemli bir rol oynamıştır. Ancak Norman işgalinin ardından otoritesi büyük ölçüde azalmıştır ve sonunda tarih sahnesinden çekilmiştir.

Norman Kilise Liderleri

Norman dönemi İngiltere'sinde sadece siyasi figürler değil, kilise liderleri de önemli bir rol oynamaktaydı. Norman işgali sonrası İngiltere Kilisesi'nin liderleri de Normanların etkisi altına girmiş ve İngiliz kilise anlayışı köklü bir değişime uğramıştır.

Norman Kilise liderlerinin en önemlilerinden biri olan Lanfranc, Canterbury Başpiskoposu olarak İngiltere Kilisesi'nde önemli bir rol oynamıştır. İngiltere Kilisesi'nin papalık otoritesi altına girmesi ve kilise yapılarının yeniden inşa edilmesi konularında yaptığı çalışmalarla tanınmıştır. Ayrıca, kanunun üstünlüğüne dair bir dizi fikirler savunmuş ve kilise ve devlet ilişkilerinin düzenlenmesinde önemli bir rol oynamıştır.

Bir diğer önemli Norman Kilise lideri ise Canterbury Başpiskoposu St. Anselm'dır. Yüksek bir entelektüel ve teolog olan Anselm, özellikle dinî ve felsefi konularda yazdığı eserleriyle tanınmaktadır. İngiltere Kilisesi'nin bağımsızlığını koruma konusundaki çabaları ve Kral William II ile yaşadığı çekişmeler nedeniyle de tarihte önemli bir yere sahiptir.

Norman Kilise liderleri, İngiliz kilisesi tarihindeki dönüm noktalarından birini oluşturmuş ve İngiltere Kilisesi'nin şekillenmesinde önemli bir rol oynamışlardır. Yaptıkları reformlar, kilisenin gücünü artırmış ve İngiliz toplumunda birçok değişimi beraberinde getirmiştir.

Lanfranc

Lanfranc, İtalya'da doğan bir yazar, teolog ve hukukçu olarak, Norman döneminde Canterbury Başpiskoposu olarak İngiltere Kilisesi'nin önde gelen liderlerinden biriydi. Lanfranc'ın, Roma ve Normandiya'daki dini liderlerle güçlü bağları vardı ve bu onun İngiltere Kilisesi'ndeki etkisini artırdı.

Lanfranc'ın en büyük başarılarından biri, kutsal kitaplarda doğru bir şekilde İncil'e dayalı bir hukukun oluşturulmasına yardımcı olmak oldu. Bunun yanı sıra, o dönemde İngiltere Kilisesi'nin tekeli olan Canterbury Başpiskoposluğu'nun gücünü korumak için sarf edilen çabaların ardındaki liderdi.

• Lanfranc, İngiltere'deki manastırları ve piskoposlukları kontrol etmek için yaptığı reformlar ve zorunlu şifalar ile bilinirdi.
• Ayrıca, Canterbury Üniversitesi'nin kuruluşunu da planlamıştı.

Lanfranc'ın, İngiltere Kilisesi'ne yaptığı bu katkılar sayesinde, dönemin Normanlarının İngiltere'ye getirdiği kültürün kabul edilmesine yardımcı olmuştur. Lanfranc, İngiltere'deki Kilise'nin reformu için bir öncüydü ve İngiltere'de Kilise reformunun gerçekleşmesinde önemli bir etkiye sahipti.

St. Anselm

Anselm, 1033 yılında İtalya’da doğmuş, Avrupa’nın en önemli düşünürlerinden biri olarak kabul edilir. İngiltere’nin Canterbury Başpiskoposu olarak atanmadan önce Normandiya’da Prior olarak görev yapmıştır. Anselm, İngiltere Kilisesi’ni yeniden yapılandırma çabalarına öncülük etmiş ve Latin Kilisesi’nin teolojik düşüncesinde önemli bir rol oynamıştır.

Canterbury Başpiskoposu olarak Anselm, Gregorius’un Vaazı adlı bir dizi vaaz yazmıştır. Bu vaazlar, Hristiyan estetiği üzerine en etkili eserlerden biri olarak kabul edilir. Anselm ayrıca, “Tanrı’yı anlama ve Tanrı’nın var oluşunu kanıtlama” konusundaki çalışmalarıyla bilinir. De İncarnatione adlı eseri, İncil’in teolojik anlatılarını anlamak için önerilen en önemli kaynaklardan biridir.

Anselm, Latin Kilisesi’nde bir dizi tartışma yaratan fikirleriyle de tanınır. Özellikle, Kilisesi’nin Doğu ve Batı Kiliseleri arasındaki farklılıkları nasıl kabul edebileceği üzerine yaptığı çalışmalar, Kilise’nin özü hakkında yeni bir tartışmaya yol açmıştır. Anselm, felsefi ve teolojik düşünceleriyle, Orta Çağ Avrupa’sında çok sayıda takipçi kazanmıştır.