Rönesans Dönemi'nde kadınların siyasi iktidar mücadelesi etrafında şekillenen rolü ve önemi, bu eserde ele alınıyor. Kadınların tarihteki yerini keşfetmek isteyenler için kaçırılmayacak bir kaynak.

Rönesans dönemi kadınları, tarihin en etkileyici devirlerinden birinde yaşamışlardır. Yazı ve sanat eserleriyle kıyaslanabilecek güçlü kadın figürleri ve kadınların siyasi iktidar mücadelesi, döneme damga vurmuştur. Kadınların siyasi haklarına erişmek adına verdiği mücadele, feminist hareketin temellerinin atıldığı bir döneme ev sahipliği yapmıştır.

Rönesans döneminde kadınların toplumsal statüsü, modern çağın öncüllerinden biri olarak kabul edilmektedir. Ancak, siyasi hakları konusunda erkeklere göre mahrumiyet yaşamışlardır. Bu sebeple, kadınlar siyasi haklarına erişmek adına mücadele etmişlerdir.

Kadınların siyasi mücadeleleri sonucunda, Isabella d'Este, Margaret Cavendish ve Artemisia Gentileschi gibi feminist liderler öne çıkmıştır. Bu liderler, feminist düşüncenin gelişimine önemli katkılar sağlamış, kadınların siyasi haklarını savunarak toplumsal statülerinde büyük bir değişime öncülük etmişlerdir.

Rönesans Dönemi ve Kadınlar

Rönesans dönemi Avrupa'da büyük bir kültürel, ekonomik ve sosyal gelişme süreciydi. Bu dönemde sanatta, edebiyatta ve bilimde önemli yenilikler yaşanmıştır. Ancak, bu dönemde kadınların da toplumsal ve siyasi statülerinde önemli değişimler olmamıştır. Genellikle ev işlerinde ve çocuk yetiştirme gibi aktivitelerde görevlendirilen kadınların siyasi hakları sınırlıydı.

Rönesans döneminde kadınlar sosyal statüleri bakımından sınıflandırılmıştı. Soylu kadınlar, zengin tüccarların eşleri ve işçi sınıfı kadınları olarak ayrılırlardı. Zengin soylu kadınlar elbette daha fazla özgürlük ve fırsat sahibiydi. Ancak, sıradan kadınlar için durum çok daha zordu. Toplumda kadınlar yalnızca evdeki işleri yapma ve çocuk yetiştirme konusunda değerli sayılırlardı.

Kadınların tarihsel olarak siyasi iktidar mücadelesi Rönesans döneminde de sürmüştür. Ancak, bu dönemde kadınlar için nadir fırsatlar vardı ve mücadelenin çok şiddetli olduğu görülebilirdi. Toplumsal ve siyasi normların sert sınırlarına rağmen, Isabella d'Este, Margaret Cavendish ve Artemisia Gentileschi gibi birçok kadın, daha ileri bir toplumsal ve siyasi statü elde etmek için mücadele etmiştir.

Kadınların Siyasi İktidar Mücadelesi

Rönesans dönemi kadınları siyasi haklarına kavuşmak için birçok mücadele vermişlerdir. Bu mücadelelerin en önemli liderleri arasında Isabella d'Este, Margaret Cavendish ve Artemisia Gentileschi yer almaktadır. Bu kadınlar feminist düşünceleri ve siyasi faaliyetleriyle dönemin erkek egemen sosyal ve siyasi düzenini değiştirmeyi amaçlamışlardır.

Isabella d'Este, feminist düşüncenin gelişmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Kendisi bir koleksiyoncu, sanatsever ve önde gelen bir diplomatik figürdü. Ayrıca, kadınların güçlenmesi için mücadele eden bir lider olarak da tanınmaktadır. Kendisi özellikle kadınların eğitim alma haklarına dair mücadelelerde öncülük yapmıştır.

Margaret Cavendish, yazar ve filozof olarak, feminist düşüncenin önemli bir savunucusu olmuştur. Kadınların siyasi haklarına erişmek için mücadele etmiş, ayrıca kadınların bilimsel çalışmalar yapmasını teşvik etmiştir. Kendisi "Haklar İçin Oyun" adlı bir eser yazmış, bu eserde kadın haklarına dair fikirlerini dile getirmiştir.

Artemisia Gentileschi ise bir ressamdı ve kadınların güçlenmesi için çalışmalar yürütmüştür. Kadınlarla ilgili konulara sık sık yer verdiği tabloları feminist bir perspektifle resmetmiştir. Kendisi ayrıca kadınların sanat alanında başarılı olabileceklerini savunmuş ve kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması gerektiği fikrini benimsemiştir.

Isabella d'Este	Margaret Cavendish	Artemisia Gentileschi
Kadınların eğitim hakları mücadelesinde öncülük	Kadınların bilimsel çalışmalar yapmasını teşvik	Kadınların sanat alanında başarılı olabilecekleri fikrini savunma
Kadınların siyasi hakları için mücadele liderliği	"Haklar İçin Oyun" adlı eserinde kadın haklarına dair düşüncelerini dile getirme	Kadınların güçlenmesi için çalışmalar yürütme

Kadınların siyasi iktidar mücadelesi sonucunda erişilen haklar ve toplumsal değişimlerle birlikte, kadınların statüsü de önemli ölçüde değişti. Kadınların siyasi haklarına sahip olmaları, eğitim alma haklarına sahip olmaları, ekonomik özgürlüklerine sahip olmaları ve toplum içinde haklarına saygı gösterilmesi amaçlanmıştır. Bu mücadelelerin bugün kadınların sahip olduğu haklar ve özgürlüklerin temelini oluşturduğu söylenebilir.

Isabella d'Este

Isabella d'Este, Rönesans dönemi kadınlarının siyasi haklarını savunan öncülerden biriydi. Kendi döneminde birçok kadın için örnek alınacak bir liderdi. Feminist hareketin öncülerinden biri olarak, kadınların siyasi mücadelesinde büyük bir rol oynadı.

Isabella d'Este'nin liderliğindeki feminist hareket, kadınların eşit haklar için mücadele etmesinin ilk örneklerindendi. Bu hareket, kadınların siyasi, sosyal ve ekonomik haklarını savunmak için seslerini yükselttikleri bir zamanda ortaya çıktı. Isabella d'Este, kadınların kendilerini ifade etme hakkını savunmayı ve siyasi mücadeleyi öncüllerinden biri olarak başlatmayı başardı.

Isabella d'Este'nin feminist hareketteki etkisi, kadınların siyasi ve sosyal haklarına odaklanmanın yanı sıra, feminist düşüncenin gelişmesine de katkıda bulunmasıydı. Kadınların eşit hakları için mücadele etmek, onların varlığını ve güçlü olduklarını hatırlatmak için yapılan bir çağrıydı.

Isabella d'Este, feminist hareketin öncüsü olarak, kadınların eşit haklar için mücadelelerinde büyük bir ilham kaynağı oldu. Onun liderliğindeki hareket, kadın hakları için mücadele eden kadınların sayısını arttırdı ve kadınların siyasi ve sosyal güçlerini artırdı.

Feminist Düşüncenin Gelişmesi

Isabella d'Este, Rönesans dönemi kadınları arasında önemli bir figürdür. Kadınların siyasi haklarına dair farkındalık oluşturarak feminist düşüncenin gelişmesine öncülük etmiştir. İlk olarak, kendisi de bir bilgin ve entelektüel olan Isabella, benzer şekilde düşünen kadınları etrafında toplamış ve onların seslerini duyurmak için mücadele etmiştir. Kendi çevresindeki kadınlara okuma yazma öğretmiş ve onları entelektüel alanda güçlendirmiştir.

Isabella d'Este, kadınların bilgi sahibi olması gerektiğine inanıyordu. O dönemde, kadınlara sadece ev işleri yapmak ve eşlerine hizmet etmek kalıyordu. Ancak, Isabella kadınların da aynı şekilde erkekler gibi eğitimli olması gerektiğini savundu. Çünkü, kadınların bilgi sahibi olması, önemli konularda farkındalık kazanmasını sağlayacak ve siyasi haklarına sahip çıkmasına yardımcı olacaktı. Bu nedenle, Isabella'nın öncülüğünde feminist düşüncenin gelişmesi sağlanmıştır.

Isabella d'Este ayrıca, kadınların güçlü olmaları ve kendilerine güvenmeleri gerektiği fikrini savunur. Kendisi de cesur bir kadındı ve bu özelliğini diğer kadınlara da aşılamaya çalıştı. Bu sayede, Rönesans dönemi kadınları arasında önemli bir hareket başlamış ve kadınların toplumsal ve siyasi statülerinin değişmesine katkı sağlanmıştır.

Isabella d'Este'nin Etkisi

Rönesans dönemi İtalya'sında, Isabella d'Este'nin liderliği feminist hareket için bir dönüm noktasıydı. D'Este, kadınların eğitim ve sanat gibi alanlara erişimini savunan ve kadınların toplumsal statülerinin yükseltilmesi için mücadele eden kadınların öncülerinden biriydi.

D'Este'nin feminist harekete katkısı, güçlü liderlik özellikleri ile bir araya gelerek değer kazandı. D'Este, kocasının yanı sıra ayrı bir siyasi kariyere de sahip olarak, kadınların statülerindeki eşitsizliklere karşı durdu.

Birinci araştırmacılardan biri olarak, d'Este, kadınların eğitimlerinin iyileştirilmesi için gerekliliğine vurgu yaptı ve kadınların sanat ve edebiyat gibi alanlarda üretken olabileceği fikrini savundu. Bu bağlamda, d'Este'nin koleksiyoncular ve sanatçılar için bir merkez haline gelen kişisel sarayı, kadınların sanata erişebilecekleri bir mekan haline geldi.

D'Este ayrıca, kadınlara yönelik olarak toplumsal ve siyasal değişimler elde etmek için feminist harekete katkı sağladı. İtalya'nın diğer bölgelerindeki kadınlar da d'Este'nin öncülüğündeki hareketin etkisiyle, kadın hakları için mücadele etmeye başladı.

Margaret Cavendish

Margaret Cavendish, Rönesans dönemi kadınları arasında önemli bir yere sahipti. Kendisi hem bir yazar hem de bir filozof olarak düşüncelerini kaleme almıştı. Hem siyasi hem de sosyal mücadelesi ile döneminin ilerici kadınları arasında yer alıyordu.

Cavendish, özellikle kadınların eşit haklara sahip olması için mücadele etmişti. Feminizm konusunda oldukça önemli düşünceleri olan Cavendish, kadınların özgürleşmesi için savaşmıştı. Kendisi, kadınların yetenekleri ve potansiyelleri hakkında çok şey söylemişti ve kadınların doğuştan gelen yeteneklerinin olup olmadığı konusunda ileri görüşlü bir yaklaşım sergilemişti.

Cavendish'in yazdığı eserler de döneminde oldukça ilgi görmüştü. Bu eserlerde hem feminizmi hem de siyasi düşünceleri işlemişti. Kendisi, kadınların edebiyat alanında da başarılı olabileceklerinin altını çizmişti. Cavendish'in eserlerinde yer alan feminist düşünceler, hareketin ilerklemesine önemli katkı sağlamıştı.

Bunların yanı sıra, Cavendish'in bireysel yaşamı da oldukça ilginçti. Kendisi, seyahatleri ile de tanınıyordu ve Avrupa'nın birçok yerinde bulunmuştu. Sosyal yaşantısında da oldukça aktif olan Margaret Cavendish, dönemin önemli isimlerinden biriydi.

Cavendish ve Feminizm

Margaret Cavendish, Rönesans döneminde kadınların siyasi iktidar mücadelesinde yer alan güçlü bir kadındı. Feminist düşüncesi ve savunmuş olduğu hakları ile tarihte önemli bir yere sahiptir. Cavendish, kadınların eşit haklara sahip olması gerektiğine inanıyor ve toplumun bu yönde değişmesi için mücadele veriyordu.

Cavendish'in feminist düşüncesi, o dönemde kadınların edebiyat alanındaki sınırlamalardan kaynaklı olan dezavantajlarına dairdi. O, kadın yazarların işlerinin ciddiye alınması gerektiği şeklinde bir görüşe sahipti. Ayrıca toplumun ataerkil yapısını sorguluyordu ve kadınların seçme, seçilme ve eğitim gibi temel haklara sahip olması gerektiğini savunuyordu.

Cavendish, o dönem kadınların mecliste temsil edilmesi gerektiğine dair en önemli savunuculardan biriydi. Kadınların siyasi haklarına sahip olması için mücadele verirken kendisi de bu hakları elde etmek için çalışıyordu. Feminist düşüncesi ile sadece kendi hayatında değil, diğer kadınların hayatlarında da dönüm noktaları yarattı.

Cavendish'in feminist görüşleri dönemimizde yaygın olan feminist hareketlerinin temelini oluşturuyor. O, kadınların eşit haklara sahip olması için mücadele veren birçok kadının ilham kaynağı oldu. Bugün kadınların oy kullanma ve egemen olma hakkına sahip olmalarında, Margaret Cavendish'in mücadelesinin önemli bir yeri vardır.

Sonuç olarak, Margaret Cavendish, feminist düşüncesi ve kadın hakları mücadelesi ile tarihteki kadınların durumuna büyük katkı sağladı. O, kadınların eşit haklara sahip olması gerektiği konusunda sesini yükselten öncülerden biridir. O dönem kadınlar için verdiği mücadeleler, bugün kadınların insan haklarının korunması ve eşitliğinin sağlanması için atılan adımlarda büyük rol oynadı.

Margaret Cavendish'in Eserleri

Margaret Cavendish, yazar ve filozof olarak çeşitli eserler kaleme almıştır. Eserlerindeki feminizm ve siyasi ifadeler dönemine göre oldukça ileri görüşlüdür. Cavendish'in ilk yazdığı eser "The Poems and Phancies of Margaret Cavendish" olmuştur. Bu eserde, kadınların dışlanması ve toplumda yaratıcı kudreti olmadığına dair görüşlere karşı duruşu göze çarpmaktadır.

Cavendish daha sonra "The Blazing World" adlı romanını yazmıştır. Bu eserde, kadınların yeteneklerinin erkeklerininkiyle eşit olduğunu ve kadınların da bilime ve edebiyata katkıda bulunabileceğini savunmuştur. Ayrıca, romanında kadınların siyasi haklarına ve cinsiyet eşitliğine verdiği önem de vurgulanmaktadır.

Cavendish'in yazarlık hayatı boyunca yazdığı diğer eserlerinde de kadınların gücüne ve yeteneğine dair görüşleri yer almaktadır. "Observations upon Experimental Philosophy" adlı eserinde bilimde kadınların varlığına dair açıklamalarda bulunurken, "The Worlds Olio" adlı eserinde de kadınların farklılıklarının değil, benzerliklerinin vurgulanması gerektiğine dikkat çekmiştir.

Cavendish'in eserleri, onun feminist düşüncesini öne çıkarmıştır ve kadınların siyasi haklarına dair dönemine göre oldukça radikal olan ifadeler içermiştir. Cavendish'in eserleri, feminist mücadeleye ve kadınların siyasi iktidarlarına katkısı konusunda da önem taşımaktadır.

Artemisia Gentileschi

Artemisia Gentileschi, Rönesans dönemi kadın sanatçılarından biridir. Sanatı ve feminist duruşuyla tanınır. Babası tarafından da ressam olmaya teşvik edilmiştir. Sanatındaki önemli konular arasında mitoloji, portreler ve dini resimler yer alır.

Gentileschi'nin feminizm konusundaki duruşu, Buenos Aires, Paris ve New York'taki önde gelen müzelerde sergilenen Judith Slaying Holofernes adlı eserinde de görülebilir. Bu eser, kadın güçlendirme konusunda önemli bir sembol haline gelmiştir. Gentileschi, döneminin erkek egemen toplumunda kadınların itibarını artırmaya çalışan bir sanatçıydı.

Ayrıca Gentileschi, kadınların sanattaki varlığını desteklemek için da diğer kadın sanatçılar ile iş birliği yapmıştır. Lavinia Fontana ve Sofonisba Anguissola gibi diğer kadın sanatçılarla birlikte ortak çalışmalar yapmıştır.

Gentileschi'nin sanatı, dönemindeki diğer sanatçıların eserlerinden farklıydı çünkü o, kadın figürlerine insanüstü güç ve cesaret özellikleri veriyordu. Onun resimleri, kadınları pasif olarak değil, güçlü ve etkileyici olarak tasvir etmiştir.

Sonuç olarak, Gentileschi dönemindeki kadınların sadece birer obje olarak görülmeyip, güçlü ve etkileyici figürler olarak kabul edilmesine yardımcı olmuştur. Sanatı ve feminizm konusundaki duruşu, dönemine öncü kadın sanatçılardan biri olarak kabul edilmesini sağlamıştır.

Gentileschi ve Kadınların Güçlenmesi

Artemisia Gentileschi, resim sanatıyla uğraşan ve feminist duruşunu eserlerine yansıtan bir kadındı. Gentileschi, döneminin sosyal normlarına karşı çıkarak kadınların güçlenmesine öncülük etti. Eserlerindeki kadın figürleri, güçlü ve özgüvenli bir duruş sergileyerek kadınların potansiyellerine dikkat çekti.

Gentileschi'nin çalışmalarında kadın güçlenmesi etkisi apaçık görülebilir. Kendisi, çalkantılı bir hayat yaşasa da, kadınların güçlenmesi için sanatında mücadele etmeyi sürdürdü. Kadın bedeninin incelenmesi, kadın figürlerinin güçlü ve özgüvenli ifadeleri, erkek egemen topluma karşı bir duruş sergileme amacını taşıyordu. Kendisi, kadınların güçlenmesi için hem sanatında hem de kişisel hayatında mücadele etti.

Artemisia Gentileschi, dönemi itibariyle kadınlara özgü kısıtlamalara karşı çıkmak ve kadınların potansiyelinin farkına varılmasını sağlamak için var gücüyle çalıştı. Kendisi, hem erkek hem de diğer kadın sanatçılar tarafından büyük saygı gördü ve çalışmaları, günümüzde bile ilham kaynağı olarak kabul edilmektedir.

Artemisia Gentileschi ve Feminizm

Artemisia Gentileschi, sadece sanatı ile değil, aynı zamanda feminist duruşu ile de tanınmış bir isimdir. Gentileschi, kadınların kültürel ve sosyal açıdan ezilmesine karşı mücadele etmiş ve samimi bir şekilde kadınların haklarını savunmuştur.

Gentileschi'nin eserlerinde yer alan kadın figürleri, güçlü ve bağımsız bir duruş sergilemiştir. Kendi hayatında da tecrübe ettiği cinsiyetçi şiddetin izleri, resimlerinde açıkça görülebilir. Gentileschi, kadınların toplumda eşit haklara sahip olması gerektiğine inanmış ve bu konuda mücadele etmiştir.

Feminizmin daha öncülerinden biri olan Gentileschi, kadınların eğitim hakkına, iş gücüne ve sanat hayatına girmeleri konusunda da ön ayak olmuştur. Sanatta erkeklere eşit haklar verilmesi gerektiğini savunan sanatçı, kadınların sanat alanında da var olması gerektiğini düşünmüştür.

Gentileschi'nin feminizmi, döneminde oldukça radikal bir fikirdi ve birçok eleştiriye maruz kalmıştı. Ancak günümüzde, kadın hakları konusunda öncü olan Gentileschi'nin erken dönem feministleri arasında yer aldığı kabul edilmektedir.

Sonuç olarak, Artemisia Gentileschi'nin feminist duruşu ve kadınların haklarına yönelik tutumu, sadece sanat alanında değil, geniş bir yelpazede dönüşümün öncülüklerinden biri haline gelmiştir. Gentileschi'nin cesareti, özgüveni ve kadınların statülerine dair duyarlılığı, feminizmin tarihinde unutulmaz bir yere sahiptir.

Kadınların Siyasi İktidar Mücadelesinin Sonuçları

Kadınların siyasi iktidar mücadelesi Rönesans döneminde oldukça etkili olmuştur. Kadınların mücadelesi sonucunda, kadın hakları ve kadınların siyasi statüsü birçok açıdan gelişmiştir.

Başta Isabella d'Este olmak üzere birçok kadın liderin öncülük ettiği kadınlar, siyasi hakları için uzun bir mücadele vermiştir. Bu mücadeleler sonucunda öncelikle eğitim olanakları arttı ve kadınlar okuryazarlığa erişme imkanı buldular. Ardından, kadınlar bazı ülkelerde seçme ve seçilme hakkını kazandılar.

Kadınların siyasi mücadelesinin sonucunda kadınların sosyal ve siyasi statüsü de değişti. Siyasi mücadeleler sonucunda kadınlar iş hayatında ve toplumda daha fazla yer almaya başladılar. Toplumsal cinsiyet rolleri de bu mücadeleler sayesinde değişti ve kadınların toplumda daha fazla etkin olmaları sağlandı.

• Kadınların siyasi mücadelesi sayesinde, kadınların eğitim ve iş hayatındaki fırsatları arttı.
• Bazı ülkelerde kadınlar seçme ve seçilme hakkı kazandı.
• Siyasi mücadeleler sonucunda, kadınların sosyal ve siyasi statüsü değişti.
• Toplumsal cinsiyet rolleri, kadınların siyasi mücadeleleri sayesinde değişmeye başladı.

Kadınların siyasi mücadelesi, günümüzde kadın hakları savunucularının da önemli bir referans noktasıdır. Kadınların mücadeleleri sayesinde, bugünkü toplumsal ve siyasi statüleri şekillenmiştir.

Siyasi Mücadelelerin Etkisi

Kadınların siyasi mücadeleleri sonucunda elde edilen kazanımlar ve değişiklikler, günümüzdeki kadın hakları hareketlerinin temelini oluşturdu. Rönesans dönemi kadınları, siyasi haklarına erişmek için verdiği mücadelelerde birçok zorlukla karşılaştılar. Ancak, bu mücadeleler sonucunda birçok kazanım elde edildi.

Öncelikle, kadınların siyasi haklarına erişimlerinin kolaylaşmasıyla birlikte toplumdaki kadın-erkek eşitsizliği azaldı. Kadınlar, siyasi kararlarda söz sahibi olma hakkını elde ettikleri için, toplumda daha fazla görünür oldular. Bu da toplumun kadınlara karşı eşitlikçi bir bakış açısı geliştirmesine olanak sağladı.

	Kadınların Siyasi İktidar Mücadelesi Öncesi	Kadınların Siyasi İktidar Mücadelesi Sonrası
Okuma-Yazma Oranı	Düşük	Yüksek
İş Gücüne Katılım Oranı	Düşük	Yüksek
Siayasi Kararlarda Söz Hakkı	Yok	Var

Kadınların siyasi mücadelesi sonucunda bir diğer kazanım ise kadınların eğitim seviyelerinin artması oldu. Siyasi hakların kazanılması, kadınların eğitime erişimlerini de olumlu yönde etkiledi. Kadınlar artık eğitimle daha fazla ilgilenebildikleri için, toplumda bilgi seviyeleri de arttı.

Siyasi mücadeleler sonucu elde edilen kazanımların yanısıra, kadınların hayat standardı da yükseldi. Siyasi haklarını kazanan kadınlar; iş yaşamına, siyasi hayata ve sosyal hayata daha fazla katılım sağladılar. Bu da kadınların finansal bağımsızlığına, kendilerini ve ailelerini daha iyi bir şekilde idare etmelerine olanak sağladı.

Kadınların siyasi mücadeleleri sonucu elde ettikleri kazanımlar ve değişiklikler, günümüzdeki hakların kazanılması için çabalayan kadınların ilham kaynağı oldu. Unutulmamalı ki, kadınların siyasi mücadelesi, hayatımızdaki pek çok konuda bizlere fayda sağlarken aynı zamanda kadın-erkek eşitsizliğinin azalmasına ve toplumsal gelişime de katkı sağladı.

Kadının Yeni Statüsü

Rönesans Dönemi kadınlarının siyasi mücadelesi sonucu kadınların statüsü, toplumsal ve siyasi statüleri de değişti. Bu dönemde kadınlar, erkeklerle eşit siyasi haklara sahip olabilme mücadelesi verdiler. Bu mücadeleden galip çıkan kadınlar, toplumda daha özgür bir şekilde hareket etme imkanı buldular ve toplumsal statüleri yükseldi.

Kadınların siyasi haklarının artmasıyla, kadınlar toplumda daha fazla görünürlük kazandılar ve siyasi liderler arasında yer almaya başladılar. Kadınların siyasi mücadelesi sonrası, kadınlar iş hayatında ve eğitimde daha fazla yer almaya başladılar. Bu değişimler, kadınların özgüveni artırdı ve toplumda kadınların güçlenmesine yol açtı.

Bununla birlikte, kadınların mücadelesi sonrası elde edilen kazanımlar hâlâ yeterli değildi. Kadınların toplumsal ve siyasi statüsü, günümüzde bile tam anlamıyla eşit değildir. Bu nedenle, kadınların siyasi mücadelesi ve haklarına sahip çıkması, günümüzde de sürdürülmelidir.