API Gateway Nedir? API Gateway, uygulamalarınızı harici kullanıcılara veya sistemlere bağlayan bir arayüzdür Bu arayüz, güvenlik ve yönetim gibi önemli işlevleri yönetmek için tasarlanmıştır Daha hızlı ve güvenli bir API yönetimi için API Gateway çözümleri ile tanışın

API Gateway, bir uygulama programlama arayüzü (API) hizmeti sağlayan bir sunucudur. Bir API Gateway, birden fazla mikroservis üzerinden API isteklerini yönetir ve doğru birleştirme işlemlerini yapar.

API Gateway, mikroservis mimarileri ile uyumlu olan ve bu mimarideki bileşenler arasındaki etkileşimi orchestrate eden önemli bir bileşendir. Böylece, farklı teknolojileri ve protokolleri birbirine entegre edebilir ve uygulamalar arasında doğru bir veri akışı sağlayabilir. API Gateway, güvenlik, oturum yönetimi ve protokol dönüştürme gibi özellikleri de yönetebilir.

• Bir API Gateway, API isteklerinin depolandığı ve yönetildiği uç noktadır.
• Mikroservis mimarisi ile ölçeklenebilirlik ve esneklik sağlar.
• Orchestration, routing, monitoring, logging, ve güvenlik işlevlerini yönetebilir.

Bu nedenle, API Gateway, modern uygulama mimarilerinin önemli bir parçasıdır ve işletmelerin birden fazla mikroservisi bir araya getirerek uygulamalarının bütünlüğünü korumalarına ve yönetmelerine yardımcı olur.

Mikroservisler

Mikroservisler, uygulama geliştirme sürecinde birçok avantaj sağlayan küçük ölçekli bağımsız servislerdir. Bu servisler modüler yapıdadır ve her biri tek bir işlevi yerine getirir. Örneğin, kullanıcı yönetim modülü, ödeme işlemleri modülü, ürün katalogu modülü gibi farklı modüller şeklinde tasarlanırlar. Mikroservis mimarisi, uygulama kodunun daha küçük ve özelleştirilmiş parçalara ayrılmasını sağlar.

Bu yapı sayesinde, uygulamalar daha ölçeklenebilir hale gelir, karmaşıklık azaltılır ve bakım daha kolay hale gelir. Mikroservisler, farklı servis sağlayıcılarla, farklı programlama dilleri ve veritabanları kullanılarak geliştirilebilir ve birleştirilebilir. Bu nedenle, bir uygulama geliştirme ekibi, kodun farklı modüllerinin geliştirilmesi için çok sayıda takım oluşturabilir ve her takım, kendi kodunu bağımsız bir şekilde yönetebilir.

• Mikroservisler ayrı protokoller üzerinden çalıştığı için her bir servis bağımsız bir şekilde ölçeklendirilebilir.
• Ayrı bağımsız servislerden oluştuğu için bakım ve güncelleme işlemleri daha kolay ve hızlı yapılabilir.
• Bir servisteki bir sorunun etkisi, tüm uygulamayı etkilemez.
• Mikroservislerin her biri tek bir işleve hizmet ettiği için sistemin daha hızlı çalışması sağlanır.

Mikroservis mimarisi, uygulama geliştirme sürecinde önemli bir yolculuk olduğu için sektörde hızla yayılıyor. Ancak, düzgün bir şekilde uygulamadığınızda, mikroservisler de çeşitli dezavantajlarla karşılaşabilir. Karmaşıklık gibi sorunlar genellikle çok sayıda servisi yönetirken gelişir. Bunları yönetmek için, takımların doğru bir şekilde ölçeklendirilmesi ve belirli süreçlerin oluşturulması gerekir.

Avantajları

Mikroservis mimarisi, birçok farklı avantaj sağlayarak geleneksel monolitik yaklaşımın ötesine geçmektedir. Bu sayede daha esnek ve adapte olabilen bir altyapı sunmaktadır. Mikroservis mimarisi sayesinde elde edilen avantajlar arasında öncelikle daha hızlı ve kolay bir geliştirme süreci yer alır. Çünkü, bir hizmette herhangi bir değişiklik yaparken, diğer hizmetlerde herhangi bir değişiklik yapmanıza gerek yoktur.

Bunun yanı sıra, mikroservisler ölçeklenebilir bir yapıdadır. Belirli bir hizmetin talebi arttığında, sadece o hizmeti ölçeklendirerek tüm sistemi etkilemeden performansı artırabilirsiniz. Ayrıca, mikroservisler, farklı teknolojilere geçmek için daha esnek bir yapı sağlar ve her bir hizmetin bağımsız olarak güncellenmesi mümkündür.

• Mikroservis mimarisi esnek ve adapte olabilen bir altyapı sunar.
• Sadece belirli bir hizmetin talebi arttığında, sadece o hizmeti ölçeklendirerek performansı artırmak mümkündür.
• Farklı teknolojilere geçmek için daha esnek bir yapı sağlar ve her bir hizmetin bağımsız olarak güncellenmesi mümkündür.

Esneklik

Mikroservislerin en büyük avantajlarından biri, esnekliği sağlamasıdır. Her bir mikroservis, belirli bir işlevi yerine getirir ve bu işlevler, mümkün olduğunca az sayıda veya hiç koda bağlı olmadan, API Gateway aracılığıyla birleştirilir. Böylece, bir mikroservisin güncellenmesi veya değiştirilmesi, diğer mikroservisler üzerindeki etkisini en aza indirir. Bu sayede, son kullanıcıya minimum kesinti süresiyle hizmet verilebilir.

Mikroservisler, ayrıca esnekliklerini, ölçeklenebilirlik ile birleştirerek daha da artırabilir. Örneğin, bir mikroservis yüksek bir trafik hacmiyle karşılaştığında, kopyalarının düzgün bir şekilde yönetimi sayesinde yeni kaynaklar sağlayarak ölçeklendirilebilir. Bu şekilde, sadece o mikroservise talep olan istemcilerin kullanabileceği kaynaklar oluşturularak başka bir mikroservisin performansından etkilenilmez.

Sonuç olarak, Mikroservislerin esnekliği, yazılım geliştiricilerinin daha hızlı ve etkili çalışabilmesine, ayrıca son kullanıcılara kesintisiz bir hizmet sunulmasına yardımcı olur. Bu nedenle, mikroservis mimarisi giderek daha popüler hale gelmekte ve API Gateway'in önemi de her geçen gün artmaktadır.

Ölçeklenebilirlik

Ölçeklenebilirlik, mikroservislerin en büyük avantajlarından biridir. Birçok farklı mikroservis parçası bir araya getirildiğinde çok sayıda kullanıcının aynı anda hizmet alması gerekebilir. Bu durumda, mikroservisler düzgün bir şekilde ölçeklenebilir olmalıdır. Ölçeklenebilirlik, daha fazla kullanıcının eklendiği durumlarda uygulamanın yüksek kalitede çalışmasını sağlar.

Bu ölçeklenebilirlik her zaman kolay olmayabilir. Örneğin, bir mikroservisin çok sayıda rekabetçi hizmete sahip olduğu bir belirli domine özgü hizmetler durumu söz konusu olduğunda, bu sebeple ölçeklenebilirlikte zorluklar oluşabilir. Fakat, doğru altyapılar kullanıldığında ve uygulama tasarımı iyi planlandığında, mikroservis mimarisi kullanıcılar için kesintisiz bir işlem deneyimi sağlayabilir.

Ayrıca, mikroservislerin ölçeklenebilirliği, servislerin birleştirilmesinde zorluklar yaratabilir. Farklı mikroservisler bir araya geldiğinde, farklı işlemcilerde çalışıyor olsalar bile, bütün sistem son kullanıcının gözünde tek bir hizmet olarak işlev görmelidir. Bu doğal olarak birçok zorluğu beraberinde getirir ve bu durum, mikroservis mimarisinin ölçeklenebilirliği hakkında ek sorunlar oluşmasına yol açabilir.

Bu gibi durumlarda, ölçeklenebilirliği artırmak için farklı çözümler uygulanabilir. Örneğin, mikroservis hizmetleri geliştirme, kullanımı ve yönetimini kolaylaştırmak için tasarlanmış araçlar kullanılabilir. Bu araçlar, ölçeklenebilirlik sorunlarının minimize edilmesine yardımcı olabilir ve mikroservis mimarisinin daha verimli bir şekilde kullanılmasını sağlar.

Dezavantajları

Mikroservislerin birçok avantajı olduğu gibi bazı dezavantajları da vardır. Bunların başında sistem karmaşıklığı gelir. Mikroservisler mimarisi, birden fazla küçük servisin bir araya gelmesiyle oluşur. Bu da birçok servis arasındaki gereksinimlerin karmaşıklığını artırır. Ayrıca, mikroservislerin artması, yapılan servislerin sayısının kontrolünü güçleştirebilir.

Bir diğer dezavantajı, data bütünlüğüdür. Birçok mikroservisin birbirlerine entegre çalışması, verilerin bütünlüğünü etkileyebilir. Her servisin kendi verilerini koruması ve birbirleriyle iletişim kurarken doğru veriyi kullanması çok önemlidir. Bu gibi sorunlarla başa çıkmak için, mikroservis uygulamaları, birbiriyle iletişim kurarken bir protokol kullanmalıdır. Bu, servisler arasındaki veri bütünlüğünü koruyacak ve hataların minimum düzeye indirilmesini sağlayacaktır.

Mikroservislerin dezavantajlarının yanı sıra, bu sorunların üstesinden gelmek için birçok çözüm önerisi de vardır. Bunların arasında, servis orkestrasyonu ve otomatikleştirme yer alabilir. Servis orkestasyonu, birçok küçük mikroservisin birbiriyle etkileşimini yönetmeyi sağlar. Böylece, küçük servisler arasındaki gereksinimlerin kontrolü daha kolay ve daha az karmaşık hale gelir. Otomatikleştirme ise, birçok manuel işlemi otomatik hale getirir. Bu sayede, servisler arasındaki hataların ve bozuklukların tespit edilmesi daha hızlı ve daha kolay olur.

Karmaşıklık

Mikroservislerin kullanımı birçok avantaj sağlamakla birlikte, bir dizi dezavantajı da beraberinde getirmektedir. Bu dezavantajlar arasında karmaşıklık, veri bütünlüğü ve bakım ve işletme yükü yer almaktadır. Karmaşıklık, mikroservis mimarisinin beraberinde getirdiği en büyük problem olarak öne çıkmaktadır.

Mikroservislerin çok sayıda ve birbirleri ile hizmet veren bileşenlerden oluşması sebebiyle, sistemde çok sayıda servis ve ara yüzler yer alabilmektedir. Bu durum, sistemin genelindeki bütün birimlerin karmaşıklığı da artırmaktadır. Bu problemi çözmek için, birçok geliştirici API Gateway'i kullanarak mikroservislerin hepsinin tek bir yerden yönetilmesini sağlamaktadır. API Gateway, tüm özellikleri kontrol etmek için tek bir yerden yönetilebilir hale gelirken, sistem yöneticileri için de daha kolay bakım ve işletme imkanı sağlar.

API Gateway sistemi, karmaşık tek bir API'ye dönüştürerek, istekleri, yönlendirmeleri ve izleme özelliklerini sağlar. Böylelikle mikroservislerin kullanıldığı sistemlerde çok daha az karmaşık hale getirilerek, tüm sistem daha rahat bir şekilde işletilebilir hale gelmektedir.

Bunun yanı sıra, API Gateway, mikroservisler arasında veri okuma ve yazma işlemlerinde kullanıcıların güçlü yetkilendirme ve kimlik doğrulama yöntemleri vurgulamasına da imkan sağlar. Bu sebeple, bir sistem içinde yer alan onlarca bileşenin yönetimi daha kolay hale getirilebilir. Sonuç olarak, karmaşıklık problemi, API Gateway kullanılarak minimuma indirilerek mikroservislerin avantajlarından faydalanmak mümkündür.

Veri Bütünlüğü

Mikroservis mimarisi, verileri küçük hizmetler halinde düzenleyerek sunma prensibine dayanır. Mikroservislerin bazı dezavantajlarından biri veri bütünlüğü sorunlarıdır. Veri bütünlüğü, uygun şekilde depolanmayan veya hatalı bir şekilde güncellenen verilerin bütünlüğünü etkileyen bir durumdur.

Mikroservis mimarisindeki bu sorunların ana nedeni, verilerin birden fazla servis arasında bölünmesinden kaynaklanır. Ayrıca, her bir servis kendi verilerini yönetir ve birden fazla servis arasındaki verilerde uyumsuzluk sorunları oluşabilir.

Bu sorunların çözümü, veri bütünlüğünü sağlamak için bazı önlemler almakla mümkündür. Özellikle, bütünlüğü korumak için tüm servislerin aynı veri güncelleme mantığına sahip olması gerekiyor. Böylece, verilerin doğru bir şekilde güncellendiğinden emin olabilirsiniz.

Ayrıca, bir servis güncelleme yaparken, diğer servislerin bu güncellemeleri erkenden fark etmesi gerekiyor. Bu nedenle, bir güncelleme işlemi başlatıldığında, aynı aygıtı kullanan diğer servislerin de buna hazır olması gerekiyor. Bu işlem, şirket içi sistemlerde kullanılan güncelleme yöntemleriyle benzerdir.

GraphQL

GraphQL, Facebook tarafından geliştirilen açık kaynaklı bir sorgulama dilidir. Web ve mobil uygulamaları için API'leri oluşturmak için kullanılabilir. REST protokolüne alternatif bir yapı sunar. Verileri sunucudan almak için kullanılan karmaşık ve kötü yapılandırılmış REST API'leri problemini çözer. GraphQL, uygulamaların müşteri taleplerini karşılamak için belirli verileri çekmesine olanak tanır. Bu sayede, gereksiz yere fazla veri alınmaz ve sunucu daha az yüklenir.

GraphQL, sorgulamanın yanı sıra, geliştiricilere veritabanındaki kayıtları güncelleme, silme ve oluşturma işlemleri için de bir arayüz sunar. Bu özellikleri sayesinde uygulamalar daha esnek ve verimli olur.

GraphQL'in avantajlarından biri, REST API'lerinden farklı olarak, alınacak veriler için filters (filtreler) ve aliases (takma adlar) gibi özellikleri kullanarak daha esnek bir biçimde sorgu yapabilme özelliğidir. Ayrıca, bir GraphQL API'si birden fazla veri isteği yapabildiği için, gereksiz yere başka bir API'ye bağlantı kurmaya gerek kalmaz.

GraphQL’in dezavantajları arasında öğrenme eğrisinin olması sayılabilir. REST API'lerine göre daha farklı ve karmaşık bir yapı sunar. Ancak, yapılandırma ve kullanıma ilişkin birçok kaynak bulunmakta ve hızla öğrenilebilmektedir. Diğer dezavantajıysa cache yönetimiyle ilgilidir. Çünkü GraphQL bir sorgu dili olduğu için, cacheler API'lerle sağlanamaz. Ancak, özel bir şema düzeni ve optimizasyon ile bu sorun da aşılabilmektedir.

Sonuç olarak, GraphQL özellikle büyük ve karmaşık uygulamalar için REST API'lerinden daha esnek bir seçenek sunar. Sorgulama süresini hızlandıran ve sunucuya binan yükü azaltan yapısı sayesinde uygulamalar daha performanslı hale getirilebilir.

REST API'lerden Farkı

REST API'leri, belirli bir durumla ilgili tüm bilgileri sunmak için URI'ler aracılığıyla yapılandırılmış bir dizi işlem seti sağlar. GraphQL ise verilerin istemci tarafından belirlendiği ve sunucu tarafından gönderildiği çevik bir sorgu dilidir. Bu nedenle, REST API'ler ile GraphQL arasındaki en önemli farklılıklardan biri, REST API'lerin sunucudan aldığı bilgi miktarı kontrol edilemezken GraphQL'nin, istemcinin ihtiyaç duyduğu sadece bilgiyi döndürmesidir.

Ayrıca, REST API'ler genellikle farklı kaynaklardan gelen verilerin birleştirilmesi ile istemciye sunulurken GraphQL, tüm verilerin tek bir arayüze sahip olan bir kaynaktan sunulmasına izin verir. Bu nedenle, istemciler tek bir GraphQL sorgusu yaparak birden fazla API isteği yapabilir ve sonuçları birleştirebilir.

GraphQL ayrıca, API'nin kendini belgeleme yeteneği açısından da REST API'lerden farklıdır. REST API'ler, kaynak dökümanlarının statik HTML sayfaları olarak kullanılması ile belgelenirken, GraphQL, şemasını ve hangi sorguların yapılacağına dair detayları içeren interaktif belgelere sahiptir.

REST API'ler		GraphQL
URL Odaklı		Veri Odaklı
Sunucu tarafında veri şekillendirme		İstemci tarafında veri şekillendirme
Yerel önbellek kullanımı mümkün		Birden fazla kaynak için önbellek kullanımı mümkün değil
Birden fazla kaynaktan veri alımı		Tüm veriler tek kaynaktan alınır

Özetle, REST API'ler ve GraphQL arasındaki temel farklılık, verilerin sunucu tarafından şekillendirilmesi yerine istemci tarafından belirlenmesidir. Ayrıca GraphQL'in, birden fazla API isteği yapılmasına izin vermesi ve kendini belgeleme yeteneği sunması REST API'lerden ayrılan diğer özellikleridir.

Avantajları

GraphQL'in REST API'lerden farklı avantajları ve kullanım alanları bulunmaktadır. İşte, GraphQL'in avantajları:

• Esnek Veri Alımı:GraphQL, REST API'lerin aksine tek bir istekte birden fazla kaynaktan veri isteyebilir ve bundan gelen verileri birleştirerek kullanıcıya sunabilir. Böylece istemciler işlemlerini optimize ederken, sunucular ağ trafiğini azaltabilir.
• Çoklu Veri İsteği Yapabilme:GraphQL sayesinde, istemciler çoklu veri isteklerini tek bir istekte birleştirebilir. Böylece fazladan istek gönderme ihtiyacı ortadan kalkar ve sunucular veri kaynaklarına daha az bağlantı yapar.

GraphQL, farklı kullanım durumlarına uyacak şekilde tasarlanmıştır ve şu an aşağıdaki gibi kullanım alanlarına sahiptir:

Kullanım Alanları	Açıklamaları
Web ve Mobil Uygulamaları:	GraphQL, web ve mobil uygulamalarında kullanılan verilerin yönetiminde oldukça etkilidir. Çok sayıda veri kaynağına bağlanmanız gereken uygulamalarda GraphQL, tek bir arayüz sağlayarak karmaşıklığı azaltır.
API'ler:	GraphQL, API'lerin tasarımı ve özellikleri konusunda oldukça popüler bir seçenektir. Mevcut REST API'ler yerine daha esnek, özelleştirilebilir ve ölçeklenebilir bir mimari sunar.
Real-time Uygulamalar:	GraphQL, real-time uygulamaların geliştirilmesinde oldukça belirleyici bir araçtır. Abonelikler sayesinde, istemcilerin anlık olarak güncellemeler almasını sağlar ve değişikliklerin doğru zamanda tetiklenmesini sağlar.

GraphQL'in avantajları sayesinde yazılım geliştiricilerinin işleri daha kolay hale gelirken, kullanıcı deneyimleri de daha iyi olmaktadır.

Esnek Veri Alımı

GraphQL, geleneksel REST API'lerden farklı olarak esnek veri alımı sağlayabilen bir teknolojidir. REST API'lerde, sunucuya belirli bir sorgu gönderildiğinde, sunucu istekte belirtilen tüm verileri sağlar. Ancak, GraphQL'de sorgu, istemcinin ihtiyaç duyduğu tüm verileri değişken şekilde almasına olanak tanır.

Bu esnek veri alımı özelliği, kullanıcıların ilk sorgudan sonra gereksiz verileri almasını engellemekte ve yalnızca ihtiyaç duydukları verileri alarak, ağ trafiğinde azalma sağlamaktadır. Bu özellik aynı zamanda mobil uygulamalar için de oldukça yararlıdır, çünkü uygulamaların hafızada saklanması ve önbelleğe alınması gereken verileri belirleyebilirler. Bu sayede, uygulama daha az hafıza tüketir ve daha hızlı çalışır.

REST API	GraphQL
Tüm veriler alınır	Değişken şekilde veri alınır
İlk sorgulama sonrasında gereksiz veriler alınır	Sadece ihtiyaç duyulan veriler alınır

GraphQL sayesinde, bir istemci, sunucudan yalnızca kendisine gerekli olan verileri alır. Bu, hem ağ trafiğinde azalmayı hem de daha hızlı ve verimli uygulamalar oluşturmayı sağlar.

Çoklu Veri İsteği Yapabilme

GraphQL, REST API'lerden farklı olarak birden fazla veri isteği yapabilme özelliğine sahiptir. Traditional REST API istekleri, her bir isteği için farklı bir URL yapısına ihtiyaç duyar fakat GraphQL ise bir tek istek yaparak birden fazla veri isteği yapılabilmesine izin verir. Bu sayede gereksiz ağ trafiği engellenir ve performans arttırılır.

Örneğin, bir e-ticaret sitesinde, kullanıcının bir ürünün bilgisini ve ürünün yorumlarını istemesi durumunda, REST API yöntemi kullanıldığında, önce ürünün bilgisi istenecek, ardından yorumlar için ayrı bir istek yapılması gerekecektir. Bu durumda ziyaretçi ve sunucu arasında gereksiz ağ trafiği oluşacaktır. GraphQL'in çoklu veri isteği yapabilme özelliği sayesinde her iki veri tipini tek bir istekte almak mümkün olur ve bu da ağ trafiğini azaltır ve performansı arttırır.

Dezavantajları

GraphQL, diğer teknolojiler gibi bazı dezavantajlara sahip olabiliyor. Bu dezavantajlar, doğru çözümlerle iyi bir şekilde yönetilebilir ve en aza indirgenebilir. İşte GraphQL'in dezavantajları ve çözüm önerileri:

GraphQL, öğrenme açısından REST API'lere göre daha zordur. REST API'lerde, API'nin belirli bir yolunu takip ederek veri elde etmek oldukça kolaydır. Ancak GraphQL'de, sorgunun yazılması ve sonuçların nasıl elde edileceğinin belirlenmesi gibi konular daha karmaşıktır. Çözüm önerisi olarak, GraphQL sorgularının yazımı ve yönetimi konusunda iyi bir rehberlik sunan dokümantasyon ve örnekler takip edilebilir.

GraphQL, REST API'ler gibi tek bir endpoint yerine birden fazla sorgu sonucunu tek bir istekte topladığından, cache yönetimi daha zor olabilir. Örneğin, bir GraphQL sorgusu aynı verileri farklı şekillerde sorgulayabilir, bu da cache'in verileri tasarruflu bir şekilde depolayamamasına ve gereksiz veri yüklemesi yapmasına neden olabilir. Çözüm önerisi olarak, caching mekanizmalarının iyi bir şekilde konfigüre edilmesi ve gereksiz veri yüklemesinin önlenmesi amacıyla sorguların optimize edilmesi gereklidir.

Öğrenme Eğrisi

GraphQL, REST API'lere kıyasla farklı bir sorgulama diline sahiptir. Bu da GraphQL'i öğrenme aşamasında bir eğri yaratabilir. Ancak, GraphQL için birçok kaynak ve eğitim materyali bulunmaktadır. Bu kaynaklardan yararlanarak, GraphQL'in temel yapılarını öğrenmek ve kullanmaya başlamak oldukça kolaydır.

Bir başlangıç yapmak için, GraphQL'in resmi web sitesindeki dokümentasyon oldukça yararlıdır. Ayrıca, Youtube ve Udemy gibi platformlarda GraphQL hakkında birçok video eğitimi ve online kurslar mevcuttur.

GraphQL kullanmadan önce REST API'lere hakim olmak da faydalı olabilir. REST API'leri kullanan birçok geliştirici, GraphQL'in yapısını daha kolay anlayabilirler.

Sonuç olarak, GraphQL öğrenme eğrisi olan bir teknoloji olabilir ancak birçok kaynak ve eğitim materyali sayesinden kolaylıkla öğrenilebilir. Yeni bir teknolojiye geçmek her zaman biraz zaman ve çaba gerektirir. Ancak öğrenme süreci tamamlandıktan sonra, GraphQL avantajlarıyla birlikte geliştirme sürecini kolaylaştıracaktır.

Cache Yönetimi

GraphQL'in sunduğu bir başka avantaj, REST API'lerine göre daha iyi bir cache yönetimi imkanı sunmasıdır. Bunun sebebi, GraphQL'in tüm verileri bir endpointte toplaması ve bütün isteklerin bu endpointe yapılabiliyor olmasıdır. Bu sayede, bir sorgunun cevabı cache'e kaydedilebilir ve daha sonraki benzer sorgu için kullanılabilir.

Bu cache yönetimi, web uygulamalarının hızını artırır ve sunucu yükünü azaltır. Ancak, bazen cache beklendiği gibi çalışmayabilir ve beklenmedik sonuçlar doğurabilir. Bu durumda, GraphQL'in cache yönetimine olan etkisini minimize etmek adına farklı çözüm önerileri kullanılabilir.

• Cache süresi ayarlarını düzenlemek
• Sorgulara parametre girerek cache'i yenilemek
• Cache'in yerelleştirilmesi

Bu çözüm önerileri sayesinde, GraphQL'in cache yönetimi etkisini minimuma indirilerek, performans ve hız artırılabilir.