İnsan hakları ve köleliğe karşı mücadele, insanların özgürlük, eşitlik ve adalet için verdiği mücadeleleri anlatan tarihi bir konudur. Bu konuyla ilgili pek çok önemli olay ve figür yer alır. İnsanlık tarihinin en önemli ve etkili hareketlerinin başında gelir.
İnsan hakları ve kölelik gibi konular, tarih boyunca birçok tartışma, mücadele ve acı verici olaylara neden olmuştur. Bu makalede köleliğe karşı mücadele sırasında gerçekleşen tarihi olaylara ve insan hakları savunucularının rolüne değinilecektir. İnsan hakları, herkesin sahip olduğu doğal haklar ve özgürlükler olarak tanımlanabilir. Ancak, tarihte insanların bu haklarını kullanamadığı ve hatta köle olarak çalıştırıldığı dönemler yaşanmıştır.
Kölelik, insanlık tarihinin en acı verici olaylarından biridir. Kölelik, insanların mülkiyet olarak görülerek satılmaları, satın alınmaları ve zorla çalıştırılmaları anlamına gelir. Tarihte birçok medeniyet köleliği kabul etmiş olsa da, insan hakları hareketi bu sebepten ortaya çıkmış ve kölelik yasaklanmıştır. İnsan hakları savunucuları, köleliğe karşı mücadelede öncü roller üstlenmişlerdir.
Bugün, insan hakları evrensel kabul görmüş olsa da, hala birçok kişi modern kölelik, çocuk işçiliği, cinsiyet bazlı şiddet gibi sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunlarla mücadele eden insan hakları savunucuları her geçen gün daha da güçlenmektedirler.
Kölelik Tarihi
Kölelik, tarih boyunca farklı kültürlerde görülen bir uygulamaydı. Antik Roma'da savaş esirleri ya da Borçlu köleler gibi farklı sebeplerle kölelik uygulanmıştır. Ancak Avrupa'da köle ticareti, 16. yüzyılda başlayıp 19. yüzyılda son bulana kadar büyük ölçüde Afrika'dan insan kaçırılarak yapıldı. Soykırım ve diğer insanlık suçları olarak kabul edilen bu dönem, yüz milyonlarca insanın yaşama hakkını ellerinden aldı.
Kölelik karşıtı mücadele tarihi, 1789 Fransız Devrimi'nin ardından başlarken, köleliğin tamamen yasaklandığı ilk ülke, 1807'de İngiltere oldu. ABD'de kölelik karşıtı mücadele ise Abraham Lincoln'ün liderliğindeki Kuzey'in Güney'e karşı kazandığı İç Savaş'ın ardından son buldu ve ABD'de kölelik 1865'te yasaklandı.
İnsan hakları savunucuları, etnik azınlıklara karşı ayrımcılığın yanı sıra köleliğe de karşı mücadele vermiştir. Mary Prince, Harriet Tubman, Frederick Douglass ve daha birçok köle kölelik karşıtı mücadelede öne çıkan isimlerdir. Bu insanlar insanlık tarihinde önemli bir rol oynamışlardır.
Bugün ise, modern kölelik hala dünya genelinde bir sorun. 40 milyondan fazla insan, zorla çalıştırılmakta, cinsel sömürüye maruz kalmakta ya da borçlu olduğu kişiler tarafından kullanılmaktadır. İnsan hakları örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve bireyler, modern köleliği sonlandırmak ve insan haklarını korumak için mücadele etmektedir.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni kabul etmiştir. Bu beyanname, kişilerin doğuştan sahip olduğu hakları, temel özgürlükleri ve insan onurunu vurgulamaktadır.
Beyannamede, herkesin işkence, kölelik, keyfi tutuklama ve sürgün gibi işlemlere karşı korunma hakkına sahip olduğu belirtilmektedir. Ayrıca, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve eşitlik gibi temel insan haklarının korunması gerektiği vurgulanmaktadır.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, insan haklarına karşı mücadelenin önemini de vurgulamaktadır. İnsan haklarına saygı gösteren bir dünya için tüm ülkelerin işbirliği yapması gerektiği ve bu hakların korunması için gerekli yasal düzenlemeleri yapmaları gerektiği belirtilmektedir.
Bu beyanname, insan haklarının evrensel olduğunu ve herkesin bu haklara sahip olması gerektiğini belirtmektedir. İnsan hakları mücadelesi, bu beyannameyle birlikte daha da güç kazanmış ve tüm dünyaya yayılmıştır.
Köleliğin Yasa Dışı Hale Getirilmesi
Kölelik, tarih boyunca birçok toplumda yaygın bir uygulama olmuştur. Ancak zaman içinde köleliğin yasaklanması için mücadeleler yapılmıştır. Bu mücadeleler, insan hakları savunucularının öncülüğünde gerçekleştirilmiştir.
19. yüzyılın ortalarında, İngiltere ve ABD'de köleliğe karşı mücadeleler artarak devam etmiştir. 1865'te Amerika Birleşik Devletleri'nde kölelik yasa dışı hale getirilmiştir. Bu dönemde, köleliğin yasal olduğu diğer ülkeler de yavaş yavaş köleliği yasaklamıştır.
Bu mücadeleler, insan hakları için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Ancak günümüzde bile modern kölelik problemleri devam etmektedir. Bu problemler, özellikle üçüncü dünya ülkelerinde yoğunlaşmaktadır. Örneğin, zorla çalıştırma ve insan ticareti gibi uygulamalar hala yaygın bir şekilde gerçekleştirilmektedir.
Mücadele ise devam etmektedir. İnsan hakları savunucuları, modern kölelik problemlerini ortadan kaldırmak için çalışmalarına devam etmektedirler. Ancak bu sorunların çözümü için sadece uluslararası örgütlerin mücadelesi yeterli değildir. Bireysel olarak da bu konuda farkındalık yaratmak ve mücadele etmek gerekmektedir.
Abraham Lincoln ve Köle Emancipation Proclamation
1850'lerde Amerika Birleşik Devletleri'nde kölelik, eyaletler arasında sınırları belirleyen farklı yasalar nedeniyle tartışmalı hale geldi. Güney eyaletleri, köleliği savunurken Kuzey eyaletleri köleliğin sonlandırılması yönünde mücadele etti.
Abraham Lincoln, 1860 yılında yapılan başkanlık seçimlerini kazandıktan sonra kölelik karşıtı politikalarını hayata geçirmeye çalıştı. 1862'de İç Savaş sırasında bir kararname yayınladı ve kölelerin belirli eyaletlerde özgürlüklerini kazanmalarını sağladı.
1863'te Lincoln, Köle Emancipation Proclamation adlı bir bildiri yayınladı. Bu bildiri, tüm Amerika Birleşik Devletleri sınırları içerisinde bulunan tüm köleleri özgürleştirdi. Ancak, bu karar yalnızca Kuzey eyaletlerini kapsıyordu ve Güney eyaletlerindeki köleler için uygulanamıyordu. Köle Emancipation Proclamation, köleliğin sonlandırılması için önemli bir adım olarak görülüyor.
Mahatma Gandi ve Pasif Direniş
Mahatma Gandi, Hindistan'ın Britanya sömürgesi altındayken mücadele eden bir insan hakları savunucusuydu. Gandi, pasif direniş adı verilen bir yöntem geliştirdi. Bu yöntemle, şiddete başvurmadan, sadece barışçıl eylemlerle sömürge yönetimine karşı mücadele edildi.
Gandi'nin pasif direniş yöntemi, daha sonra birçok insan hakları savunucusuna ilham kaynağı oldu. Bu yöntem, sadece Hindistan'da değil, dünya genelinde yaşanan hak ihlallerine karşı mücadele eden insanlar tarafından da kullanıldı. Pasif direniş, bazen uzun ve zorlu bir süreç olmasına rağmen, şiddetten kaçınarak barışçıl bir yol izlediği için insanların saygısını kazandı.
- Bu yöntemle, haksızlıklara karşı barışçıl bir şekilde protesto edilebilir.
- Şiddeti özendirmediği için toplumun geniş kesimlerinin desteğini kazanır.
- Basın ve halkın ilgisini çekerek, sorunun çözümüne katkıda bulunur.
Mahatma Gandi, pasif direniş yöntemi ile Hindistan'ın özgürlüğünü kazandırdı. Bu yöntem, tarihte pek çok kez başarıyla kullanıldı ve hala günümüzde de kullanılmaktadır. Özellikle demokratik hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı ülkelerde, pasif direniş sayesinde insanların haklarının korunması için mücadele edildi.
İnsan Hakları ve Sivil Haklar Hareketi
1950 ve 1960'larda ABD'de gerçekleşen insan hakları ve sivil haklar hareketi, özellikle siyah Amerikalıların eşit haklara sahip olma mücadelesini içeren bir dizi olaydır. Martin Luther King Jr., Malcolm X, Rosa Parks ve Medgar Evers gibi birçok insan hakları lideri, bu dönemde aktif rol aldı.
Medgar Evers, Mississippi'deki siyah Amerikalı seçmenlerin haklarını savunan Mississippi Medeni Haklar Derneği'nin ilk başkanıydı. Onun öldürülmesi, eşit haklara sahip olma mücadelesindeki önemli olaylardan biriydi.
Rosa Parks, 1955 yılında Montgomery Otobüs Boykotu'nu yönetmişti. Bu eylem, siyah Amerikalıların otobüslerde beyazların arkasında oturmak zorunda kalmayacağına karar verilene kadar devam etti.
Malcolm X ise Kardeşlik Kuruluşu adlı örgütü kurarak, siyah Amerikalıların eşit haklara sahip olma mücadelesine liderlik etti. Ancak 1965 yılında öldürüldü.
Son olarak, Martin Luther King Jr. özellikle 1963 yılında Washington'da yaptığı "Benim Hayalim" konuşması ile bilinir. Onun önderliğinde gerçekleşen Selma Yürüyüşü ve Montgomery Yürüyüşü, insan hakları hareketinin önemli olaylarındandır. Fakat 1968 yılında suikast sonucu hayatını kaybetti.
Bu liderlerin mücadelesi sonucunda, 1964 yılında İç Güvenlik Yasası kabul edildi ve 1965 yılında çıkarılan Seçimler Hakkı Yasası, siyah Amerikalıların seçme ve oy verme haklarını güvence altına aldı.
Modern Kölelik Sorunu
Dünya çapında modern kölelik, insan haklarına karşı en büyük ihlallerden biridir. Çalışmaya zorlanan insanlar, ücretleri ellerinden alınıp kötü koşullarda çalıştırılan işçiler veya zorla evlendirilen kadınlar, modern kölelik örneklerinden sadece birkaçıdır. Bu sorun sadece gelişmekte olan ülkelerde değil, aynı zamanda gelişmiş ülkelerde de yaygındır.
Bu sorunun ultaşılması için çok sayıda insan hakları savunucusu çalışmalar yürütmektedir. Bu insanlar insan haklarına saygı gösterilmesi için çağrılar yapmakta ve modern kölelikle mücadele etmektedirler. Bu çalışmaların sonucunda, birçok ülkede bu soruna karşı yasalar çıkarılmıştır ve kurbanlar için yardım kuruluşları oluşmuştur.
Birleşmiş Milletler de modern köleliğe karşı mücadeleyi desteklemektedir ve bu sorunu ele alan birçok uluslararası organizasyon mevcuttur. Bu organizasyonlar modern köleliğe son vermek, kurbanları korumak ve insan haklarına saygı duyulmasını sağlamayı amaçlamaktadırlar.
- Anti-Slavery International - Modern köleliğe karşı olan kampanyaları ve yardım çalışmalarını yürütmektedir
- Free the Slaves - Modern köleliği küresel ölçekte ele alan bir kuruluştur
- International Justice Mission - Modern köleliğe son vermek ve yasal destek sağlamak amacıyla hareket etmektedir
Bu organizasyonların çalışmaları modern köleliği sona erdirmeye yardımcı olmuştur ve insan hakları savunucuları bu konuda farkındalık yaratmak için faaliyetlerine devam etmektedirler. Modern kölelik sorunu, gelecekte insan haklarına saygılı bir toplum oluşturmak için sıkı bir şekilde ele alınmalıdır.
Çocuk İşçiliği
Çocuk işçiliği, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yaygın olan bir sorundur. Çocukların, ağır iş koşullarında, düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalması, insan hakları ihlallerinin en ciddi örneklerinden biridir. Bu soruna karşı mücadele eden birçok uluslararası örgüt bulunmaktadır.
Çocuk işçiliğinin önüne geçmek için öncelikle eğitim öncelikli hale getirilmelidir. Çocukların okulda kalması, eğitimini tamamlaması sağlanarak, daha iyi iş koşullarında çalışabilmesi için ihtiyaç duyulan beceriler kazanması mümkün olacaktır. Bunun yanında, çocukların ayrımcılığa uğramadığı, sağlıklı bir yaşam sürdürebildiği ve istismara karşı korunduğu bir ortamın sağlanması da gerekmektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), çocuk işçiliği ve onun sonuçlarına karşı mücadele etmek için çalışmalarını sürdürmektedir. ILO, çocuk işçiliğinin nedenleri ve sonuçları hakkında araştırmalar yapmakta, bu soruna karşı hükümetlerin ve işverenlerin alabileceği önlemleri geliştirmektedir. Ayrıca, bu sorunla mücadele etmek için toplumda bilinç yaratmaya yönelik çalışmalar da yapmaktadır.
- Çocuk işçiliği sorununun önüne geçmek için eğitime öncelik verilmelidir.
- ILO, çocuk işçiliği sorununa karşı çalışmalar yapmaktadır.
- Çocukların ayrımcılığa uğramadığı ve istismara karşı korunduğu bir ortamın sağlanması gerekmektedir.
Cinsiyet Bazlı Şiddet
Cinsiyet bazlı şiddet, kadınların modern kölelik olarak adlandırılabilecek çalışma koşullarına maruz bırakılması ve diğer cinsiyet bazlı şiddet sorunlarını kapsayan önemli bir insan hakları konusudur. Kadınlar, dünya genelinde çok sayıda sömürü şekline maruz kalmaktadır. Bu sömürü biçimleri arasında, ev işlerinde zorla çalıştırılma, seks köleliği ve fuhuşa zorlanma, zorla evlilikler, insan ticareti, sömürücü işlere zorlanma ve cinsel ve diğer türde saldırılara uğrama yer almaktadır.
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, kadınların işyerinde ve günlük yaşamda uğradığı fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddetler artmaktadır. Söz konusu şiddetlerin büyük bir kısmı anonim kalmaktadır ve mağdurların seslerini duyurma imkanı yoktur. Bu nedenle, insan hakları savunucuları, kadınların haklarına saygı gösterilmesi ve şiddetin önlenmesi için mücadele etmektedir.
Cinsiyet bazlı şiddet sadece kadınları etkilememektedir. GBTİ (Gay, Biseksüel, Trans ve İnterseks) bireyler ve diğer cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimleri nedeniyle diğer gruplar da bu tür şiddetlere maruz kalmaktadır. Cinsiyet bazlı şiddet, insan haklarının ihlali olarak kabul edilmekte ve uluslararası düzeyde ele alınmaktadır. Bu nedenle, uluslararası örgütlerin ve hükümetlerin, cinsiyet bazlı şiddeti önleme ve mağdurlara destek olma amacına yönelik çalışmaları devam etmektedir.
- Cinsiyet bazlı şiddetle mücadele eden uluslararası örgütler: UN Women, Amnesty International, Human Rights Watch
- Türkiye'de cinsiyet bazlı şiddetle mücadele eden örgütler: Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, KA-DER
İnsan Haklarına Karşı Mücadele
İnsan haklarına karşı mücadele günümüzde de devam etmektedir. Bu mücadelede yer alan örgütlerden biri Amnesty International’dır. 1961 yılında kurulan bu örgüt, insan hakları ihlallerine karşı mücadele etmektedir. Dünya genelinde haksız yere hapsedilen insanların serbest bırakılması, işkence mağdurlarının haklarının korunması gibi alanlarda çalışmalar yürütmektedir.
Bir diğer insan hakları örgütü olan Human Rights Watch da aynı amaçla kurulmuştur. Dünya çapında insan hakları ihlallerinin takip edilmesi, raporlanması ve çözümler üretilmesi için çalışmalar yürütmektedir. Kadın haklarına odaklanan örgütlerden biri olan Equality Now, dünyada kadınların karşı karşıya olduğu ayrımcılık, cinsel saldırı, kadın sünneti ve diğer kadına yönelik şiddet türleriyle mücadele etmektedir.
Bireysel olarak insan haklarına karşı mücadele eden kişiler arasında Nobel Barış Ödülü sahibi Malala Yousafzai, kız çocuklarının eğitimi ve hakları için mücadele etmektedir. Greta Thunberg ise iklim değişikliği konusunda tüm dünyada gençlerin harekete geçmesi için çağrılar yapmaktadır. Ayrıca dünya çapında Siyahların hayatları önemlidir (Black Lives Matter) hareketi de insan haklarına karşı mücadele eden bir örgüttür.
- Amnesty International
- Human Rights Watch
- Equality Now
Bugün insan haklarına karşı mücadele eden örgütler ve bireylerin sayısı oldukça fazladır. Bu mücadele, insanların sahip olduğu en temel hakların korunması için yürütülmektedir.