Korunan alanlar ve biyolojik çeşitliliğin korunması, gezegenimizin geleceği için büyük önem taşıyor. Bu yazıda korunan alanlar ve biyolojik çeşitliliğin korunması hakkında detaylı bilgi bulabilirsiniz. Doğayı ve çevremizi korumak için neler yapabileceğimizi öğrenebilirsiniz.
Korunan alanlar, dünya genelindeki canlı türlerinin çoğalması ve doğal kaynakların korunması için kritik bir role sahiptir. Biyolojik çeşitliliğin korunması açısından büyük önem taşıyan korunan alanlar, insan faaliyetlerinin neden olduğu ekosistem değişimlerinin önlenmesi ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımının sağlanması açısından da büyük bir rol oynamaktadır.
Korunan alanların birçok farklı türü vardır. Biyosfer, doğal ve milli rezervler, tam koruma alanları, habitat koruma alanları ve ulusal parklar bunlardan bazılarıdır. Ulusal parkların özellikle korunan alanlar içinde önemi büyüktür. Dünya genelinde birçok ülke tarafından bu parklar açılmış ve yönetilmiştir. Özellikle Amerika ve Avrupa'da yer alan ulusal parklar, özel koruma çalışmaları ve turizm faaliyetleri sayesinde özellikle ekonomik açıdan önemli birer kaynak haline gelmiştir.
Biyolojik çeşitliliğin korunması ise tüm dünya için önem arz etmektedir. Biyolojik çeşitlilik, dünya üzerindeki canlı türlerinin farklılığı, farklı habitat ve ekosistemlerin oluşturduğu çok yönlü bir zenginliktir. İnsan faaliyetleri ise bu çeşitliliği tehdit etmektedir. İklim değişikliği, tarım ve sanayi faaliyetleri, ormansızlaşma, su kaynaklarının kontrolsüz kullanımı, nüfus artışı gibi nedenler biyolojik çeşitliliğe büyük zararlar vermektedir.
Doğal kaynakların korunması için, biyolojik çeşitliliğin korunması için, korunan alanlar üzerinde titizlikle çalışılmalıdır. Bu noktada, turizm faaliyetlerinde de bir sürdürülebilirlik sağlanarak insanların doğal alanlardan yararlanması amaçlanmalıdır. Korunan alanların ve biyolojik çeşitliliğin korunması, dünya genelindeki tüm canlı türleri için köklü bir değişiklik anlamına gelmektedir.
Korunan Alan Nedir?
Korunan alanlar, insan faaliyetlerinin zarar verdiği doğal, ekolojik alanların korunması amacıyla oluşturulan özel bölgelerdir. Bu alanların amacı, doğal çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, ekosistemlerin yeniden yapılandırılması ve insanlara doğal alanları koruma, keşfetme ve eğitim fırsatı sunmaktır.
Bu alanlar özellikle doğal yaşamın önemli bileşenlerini korumak için oluşturulur. Bu bileşenler arasında bitki türleri, yaban hayatı, su kaynakları, topraklar gibi birçok unsur bulunmaktadır. Korunan alanlar, sadece biyolojik çeşitliliği korumakla kalmaz, aynı zamanda doğal süreçleri destekleyerek insanların yaşamını sürdürmesinin temelini oluşturan kaynakları korumak için de önemlidir.
Korunan alanlar farklı türleri vardır ve burada korunan alanların farklı amaçlarına göre gruplandırılması mümkündür. Bazı korunan alan tipleri; doğal, milli ve biyosfer rezervleri, ormanlar, ulusal parklar, koruma alanları, vb. olarak adlandırılır. Bu alanların korunması, hayvanların ve bitkilerin, ekosistemlerin ve doğal kaynakların korunmasına katkıda bulunur.
Korunan Alanların Türleri
Korunan alanlar, farklı özelliklerine göre birçok farklı türde bulunmaktadır. Bu alanlar, koruma altına alınarak ekosistemin korunması, biyolojik çeşitliliğin devamının sağlanması, peyzajın ve kültürel mirasın korunarak gelecek nesillere aktarılması gibi amaçlarla kurulmaktadır.
Milli Parklar, ulusal parklar, doğal rezervler, biyosfer rezervleri, deniz parkları, orman parkları, vahşi yaşam koruma alanları ve tabiat anıtları gibi farklı tipteki korunan alanlar, ekosistemlerin korunması ve biyolojik çeşitlilik açısından büyük önem taşımaktadır.
National parklar, bir ülkenin ekolojik mirasının korunması için belirlenen korunan alan tiplerinden biridir. Bu parklar, turizm açısından da büyük potansiyele sahiptirler. Amerika ve Avrupa'daki ulusal parklar, biyolojik çeşitlilik açısından ciddi zenginlikler barındırmaktadır.
Biyosfer rezervleri, UNESCO tarafından belirlenen, biyolojik çeşitlilik ve ekosistem çeşitliliğinin korunması, sürdürülebilir yönetim ve kullanım, bilim adamlarının çalışmaları için araştırma alanı veya eğitim faaliyetleri için kullanılacak yerler olarak belirlenmektedir.
Tabiat anıtları ise doğal değerlerin günümüze kadar korunmasını sağlar. Özellikle yer altı kaynaklarının korunması, turizm faaliyetleri, geotermal kaynakların enerji elde edilmesi açısından önem arz etmektedirler.
Farklı tipteki korunan alanlar, biyolojik çeşitlilik açısından büyük önem taşırlar. Bu alanlar, insan faaliyetleri nedeniyle tehdit altında olan bitki ve hayvan türlerinin korunmasına yardımcı olur. Bu alanların korunması, ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, etkileyici bir şekilde hayatımız üzerinde olumlu bir etkiye sahip olur.
Milli, Doğal ve Biyosfer Rezervleri
Milli parklar, doğal parklar, ve biyosfer rezervleri uluslararası bir şekilde tanınan ve korunan alanlardır. Ülkemizde de çeşitli korunan alanlar bulunmakta ve bu alanlar genellikle tabiatın korunması, biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilirliği, turizmin geliştirilmesi, bilimsel incelemeler için çalışma alanları ve doğal kaynakların korunması amacıyla kurulmuştur.
- Milli Parklar: Korunan alanlar arasında en yaygın olanı milli parklardır. Bu alanlar, doğal kaynakların korunması ve doğal güzelliklerin korunması yoluyla turizmin geliştirilmesini hedeflemektedir. Milli parklar genellikle tarihî ve arkeolojik alanlar, ender bulunan hayvan ve bitki türleri, yaban hayatı ve kültürel kaynaklarla ilgili önemli değere sahip alanları da içerebilirler.
- Doğal Parklar: Diğer bir koruma alanı türü olan doğal parklar, doğal hayat alanlarını, nadir veya tehlike altındaki bitki türlerini ve hayvan türlerini, arkeolojik kalıntıları ve doğal güzellikleri korumayı amaçlamaktadır.
- Biyosfer Rezervleri: Biyosfer rezervleri, korunan alanların en büyüğüdür ve biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilir kullanım, turizm faaliyetlerinin düzenlenmesi, yerel halkın yaşam biçimlerinin devam ettirilmesi ve bilimsel araştırmaların yapılabilmesi gibi amaçlarla kurulmuştur.
Milli parklar, doğal parklar ve biyosfer rezervleri biyolojik çeşitliliğin korunması açısından son derece önemlidir. Bu korunan alanlar, nadir veya tehlike altındaki hayvan ve bitki türlerinin korunmasına, araştırma ve bilimsel çalışmalara olanak sağlamasına, yerel insanların ve turistlerin doğayı öğrenme ve koruma bilinçlerinin artırılmasına, turizm faaliyetlerinin sürdürebilir bir şekilde gerçekleştirilmesine yardımcı olur.
Bu korunan alan türlerinin özellikleri farklı olsa da, hepsi de biyolojik çeşitliliğin korunması ve gelecek nesillerin de doğal kaynaklardan faydalanabilmesi için son derece önemlidir. Bireyler olarak üzerimize düşen görev, bu korunan alanlara saygı göstermek, doğal kaynakları korumak ve geleceğe daha yeşil bir dünyayla ilerlemektir.
National Parklar
National Parklar
Korunan alanlar arasında en bilinenlerden biri national parklardır. Ulusal park olarak adlandırılan bu alanlar, geniş bir yüzölçümüne sahiptir ve doğal, kültürel veya tarihi açıdan önemli birçok özellik barındırır. Ulusal parkların temel amacı, bu özellikleri korumak ve geleceğe aktarmaktır.
Dünya üzerinde birçok ülkede national parklar bulunmaktadır. Bu parklar arasında en bilinenlerinden biri Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunan Yellowstone Ulusal Parkıdır. Yellowstone, doğal güzellikleri, farklı hayvan türleri ve termal kaynakları ile ünlüdür. Kanada'da bulunan Banff ve Jasper Ulusal Parkları da doğal güzellikleri ile dikkat çeker. Avrupa'da ise Norveç'teki Jotunheimen Ulusal Parkı ve İtalya'daki Dolomitler Ulusal Parkı önemlidir.
| Ülke | Ulusal Park | Özellikleri |
|---|---|---|
| Amerika Birleşik Devletleri | Yellowstone | Doğal güzellikler, farklı hayvan türleri, termal kaynaklar |
| Kanada | Banff | Dağ manzaraları, buzullar, tarihi turistik yerler |
| Norveç | Jotunheimen | Dağ manzaraları, buzullar, ren geyikleri |
| İtalya | Dolomitler | Dağ manzaraları, tarihi miras, turistik yerler |
Ulusal parklar, korunan alanların önemli bir parçasıdır. Bu alanlar, doğal, kültürel ve tarihi açıdan değerli özellikleri korurken, turizm açısından da büyük bir öneme sahiptir. Birçok insan, bu parklara giderek doğayı yakından gözlemleme, yürüyüş yapma ve farklı hayvan türleri ile tanışma fırsatı bulmaktadır.
Amerikan Ulusal Parkları
Amerika Birleşik Devletleri, korunan alanlar konusunda dünya lideridir ve devletin binlerce kilometrekarelik alanları ulusal park olarak korunmaktadır. Amerikan Ulusal Park Hizmeti (National Park Service) tarafından yönetilen 84 ulusal park bulunmaktadır. Yellowstone Ulusal Parkı, Grand Canyon Ulusal Parkı, Yosemite Ulusal Parkı ve Zion Ulusal Parkı gibi dünyaca ünlü parklar, Amerika Birleşik Devletleri'ndedir. Bu parklar, yüzlerce kilometrekarelik alanları kapsayan geniş manzaralar sunmaktadır.
Amerikan Ulusal Parkları genellikle vahşi yaşam, doğal güzellikler, tarihi yerler ve etkileyici manzaralarla tanınır. Her yıl milyonlarca turist, parklara gelerek kamp yapar, doğa yürüyüşü yapar veya sadece manzaranın tadını çıkarır. Carlsbad Caverns Ulusal Parkı ve Mammoth Cave Ulusal Parkı gibi bazı parklar, büyük mağaraların varlığıyla da bilinir.
Amerikan Ulusal Park Hizmeti, parkların korunmasına ve yönetimine büyük önem vermektedir. Her park, özel yönetmeliklerle korunur ve çevreye zarar vermeyecek şekilde turizme ve park ziyaretine izin verilir. Yürüyüş yolları, izleme kuleleri, ziyaretçi merkezleri ve rehberler, turistlerin doğayı keşfetmesine olanak sağlar. Ayrıca, Amerikan Ulusal Parkları, biyolojik çeşitliliğin ve nadir türlerin korunmasına büyük önem verir. Nadir türlerin ve habitatların korunması için özel koruma programları başlatılır. Ayrıca, parklarda doğal kaynak kullanımı sınırlandırılır ve çevreye duyarlı faaliyetler teşvik edilir.
Avrupa Ulusal Parkları
Avrupa'nın birçok ülkesindeki ulusal parklar, doğal güzellikleri ve biyoçeşitliliği korumak için önemli bir role sahiptir. Bu parklar, flora ve fauna gibi doğal kaynakları koruyarak, bu kaynakların gelecek nesillere aktarılmasını sağlamaktadır. Avrupa'daki ulusal parklardan bazıları İspanya'daki Doñana Ulusal Parkı, İtalya'daki Abruzzo, Lazio ve Molise Ulusal Parkı, Fransa'daki Vanoise Ulusal Parkı ve İsveç'teki Sarek Ulusal Parkıdır.
Bu parklar, endemik türlerin yaşam alanları, nadir bitki örtüsü ve habitatı koruma altına almaktadırlar. Parklardaki koruma çalışmaları arasında, yapay sulama ve zararlı bitki türlerinin kontrolü gibi faaliyetler bulunmaktadır. Ayrıca, farklı türlerin izlenmesi ve popülasyonlarının takibi gibi programlar sayesinde, endemik türlerin korunması ve neslinin devamının sağlanması hedeflenmektedir.
Birçok Avrupa ülkesinde, ulusal parkların yönetimi yerel hükümetler ve sivil toplum kuruluşları tarafından yapılmaktadır. Bu parkların korunmasını sağlamak için bölgede yaşayan insanlar da aktif bir rol oynamaktadır. Bu nedenle, parkların sürdürülebilir yönetimi için yerel halkın katılımı önemlidir. Bölge halkının parkların korunmasına verdiği destek ve parkları ziyaret eden turistlerin duyarlılığı, koruma çalışmalarında önemli bir etkendir.
Sonuç olarak, Avrupa'daki ulusal parklar, doğal kaynakları koruyarak ve biyoçeşitliliği destekleyerek, doğal alanların korunmasını sağlamakta ve insanların doğayla daha sürdürülebilir bir şekilde etkileşime girmesine olanak tanımaktadır. Bu parklar, bölgedeki insanların koruma çabalarına katkı sağlaması ve parkların korunması için duyarlılığı arttırması için daha fazla desteklenmelidir.
Korunan Alanların Önemi
Korunan alanlar, ekolojik, ekonomik ve sosyal açıdan büyük bir önem taşır. Bu alanlar, doğal kaynakların korunmasına yardımcı olur ve biyolojik çeşitliliğin korunmasında da kritik bir rol oynar. Ekolojik açıdan, korunan alanlar, azaltılmış oranda karbon salınımı ve yerel iklimleri koruyarak çevreye katkı sağlar. Bu alanlar ayrıca ekonomik açıdan da önemlidir, turizm ve çevresel hizmetler yoluyla ülkelere ekonomik faydalar sağlar. Korunan alanlar aynı zamanda sosyal açıdan da önemlidir, yerel halkların kültürel miraslarını korur ve doğal kaynakları kullanmalarına fırsat tanır.
Korunan alanlar, su kaynaklarının korunması, erozyon kontrolü ve habitatların korunması için önemlidir. Bu alanlar, insan faaliyetleri sonucu zarar gören doğal çevrenin korunmasına yardımcı olur. Bu alanlarda yaşayan bitki ve hayvan türleri, diğer alanlara göre daha iyi koruma altındadır. Bu da biyolojik çeşitliliğin korunmasında büyük bir rol oynar.
Ayrıca korunan alanlar, yerel topluluklar için de hayati bir öneme sahiptir. Korunan alanlar, yerli halkların geleneksel yaşam tarzlarını ve kültürlerini korur, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını teşvik eder ve yerel ekonomik kalkınmaya katkıda bulunur. Bu nedenle, korunan alanların korunması, yerel toplulukların yaşam kalitesinin artırılmasına yardımcı olur.
Kısacası, korunan alanların ekolojik, ekonomik ve sosyal açıdan büyük bir önemi vardır. Bu alanlar, doğal kaynakların korunmasına yardımcı olur ve biyolojik çeşitliliğin korunmasında kritik bir rol oynar. Bu nedenle, korunan alanların korunması için çaba göstermek, doğal çevrenin ve insanların geleceği için önemlidir.
Biyolojik Çeşitlilik Nedir?
Biyolojik çeşitlilik, canlılar arasındaki genetik, türsel ve ekosistem çeşitliliğidir. Bu çeşitlilik, doğal ve insan yapımı ekosistemlerde mevcuttur ve ekolojik ve ekonomik açıdan büyük önem taşır. Biyolojik çeşitlilik, karasal ekosistemlerdeki bitki ve hayvan türlerinin bolluğunu ve çeşitliliğini kapsar. Denizel ekosistemlerde ise deniz yaşamı ve kayalık sahil ortamlarının çeşitliliği de bu kategoride yer alır.
Biyolojik çeşitliliğin önemi oldukça büyüktür. Bu çeşitlilik sayesinde, bitki ve hayvan türleri sağlıklı ortamlarda yaşayabilirler. Ekosistemlerdeki canlı türlerinin kaybı, doğal dengeleri bozar ve ekosistemin verimini düşürür. Aynı şekilde, çeşitli bitki ve hayvan türleri, çeşitli sektörlerde kullanılan ilaçlar, gıda ve enerji kaynaklarına katkıda bulunur.
- Biyolojik çeşitliliğin önemli nedenleri şunlardır:
- Eko-sistemlerde ekonomik yararlar sağlama
- Hububat ve bitki ürünlerinin verimini arttırma
- Besin zincirindeki işleve katkı sağlama
- Dünya ekonomisine katkı sağlama
- İnsanların hayat kalitesini arttırma
Biyolojik çeşitlilik, insan faaliyetleri ve iklim değişikliği nedeniyle hızla kaybediliyor. Bu yüzden, korunan alanlar ve koruma çalışmaları biyolojik çeşitliliği korumada büyük bir rol oynar. Bu koruma çalışmaları sadece doğal hayatın korunmasına ve ekosistemlerin dengelenmesine yardımcı olmaz, aynı zamanda gelecekteki nesillerin yaşayabileceği daha sağlıklı bir dünya sunar.
Biyolojik Çeşitliliği Tehdit Eden Faktörler
Biyolojik çeşitliliği tehdit eden temel faktörler arasında insan faaliyetleri yer alır. Endüstrileşme, tarım, kentleşme ve turizm gibi insan faaliyetleri doğal yaşam alanlarını tahrip ederek, doğal ekosistemlerin dengesine zarar verirler.
Bu etkilerin sonucunda, türlerin sayısı azalırken bazı türler de tamamen yok olur. İnsan faaliyetlerinin biyolojik çeşitliliğe etkisi göz önüne alındığında, doğanın korunmasının ne kadar önemli olduğu anlaşılabilir. Buna ek olarak, biyolojik çeşitliliği tehdit eden diğer faktörler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
- İklim değişikliği: İklim değişikliği çevre koşullarında meydana gelen değişimlerden kaynaklanır. Bu değişimler, çevredeki canlıların yaşama koşullarını etkiler,
- Ekosistem tahribatı: Ekosistemlerin tarım, orman, madencilik gibi faaliyetlerle zarar görmesi sonucu biyolojik çeşitlilik zarar görür,
- Aşırı avlanma ve aşırı balıkçılık: Doğal yaşam alanlarından çıkarılan türlerin sayısının belli bir sınırın üstünde olması, biyolojik çeşitliliği tehdit eder.
Bunlar biyolojik çeşitliliği tehdit eden en önemli faktörlerdir. Bu nedenle, biyolojik çeşitlilikle ilgili koruma çalışmaları hızlandırılmalı ve insan faaliyetleri doğal yaşam alanlarının korunmasına öncelik vermelidir.
İklim Değişikliği
İklim değişikliği son yılların en ciddi tehditlerinden biri haline geldi. Dünya genelinde artan endüstrileşme, nüfus artışı, orman yangınları ve sera gazı emisyonları gibi pek çok faktör, iklim değişikliğinin hızlanmasına sebep oluyor. Bu durum da doğal yaşam alanlarını ve biyolojik çeşitliliği ciddi şekilde tehdit ediyor.
İklim değişikliğinin en ciddi etkilerinden biri, sıcaklıkların artması ve hava şartlarının değişmesiyle doğal yaşam alanlarının tahrip olmasıdır. Bu durum, pek çok canlı türünün yok olmasına ve biyolojik çeşitliliğin azalmasına neden olabilir. Özellikle kutup bölgelerinde yaşayan canlı türleri, buzulların erimesi nedeniyle ciddi şekilde tehdit altındadır. Sıcaklıklardaki artışın etkileri, yaşam alanlarının kaybına ve canlıların göç etmek zorunda kalmasına da yol açabilir.
Ayrıca iklim değişikliği, tarım ve hayvancılık gibi insan faaliyetlerini de ciddi şekilde etkileyebilir. Düzensiz yağışlar, kuraklık ve sel gibi durumlar, ekonomik faaliyetlerin bozulmasına ve gıda üretiminin azalmasına neden olabilir. Bu durum da doğal yaşam alanları ve biyolojik çeşitlilik için önemli bir tehdit oluşturabilir.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği, dünya üzerinde pek çok ülke tarafından ciddi bir tehdit olarak görülüyor. Bu nedenle, uluslararası anlaşmalar ve koruma çalışmaları yürütülüyor. Korunan alanlar, biyolojik çeşitliliğin korunması ve koruma çalışmalarının bir parçası olarak önemli bir rol oynuyor. Bu alanlar, doğal yaşam alanlarının korunmasına ve canlı türlerinin doğal yaşam alanlarına erişimine yardımcı olarak, iklim değişikliği tehditine karşı mücadelede önemli bir araç olabilir.
Ekosistem Tahribatı
Ekosistemler, doğal dengeyi sağlamak için yaşayan organizmaların oluşan birbirleriyle bağlantılı bir sistemdir. Ancak, insan faaliyetleri doğal dengenin bozulmasına ve ekosistemlerin zarar görmesine neden olabilir. Örneğin, ormansızlaşma, atık su ve kimyasal madde salınımı, tarım ilaçları, aşırı avlanma, toksik atıklar ve maden çıkarma gibi faaliyetlerle, ekosistemlerin doğal yaşam alanları yok edilmekte ve doğal kaynakları tükenmektedir. Bu doğal kaynakların tükenmesi ve yok olması biyolojik çeşitlilik açısından büyük bir tehdittir.
Ekosistem tahribatı, birçok türün kaybolmasına neden olmaktadır. Doğal yaşam alanları yok olan hayvanlar, açlık ve yeterli barınma imkanı bulamama nedeniyle yaşamlarını sürdüremez hale gelirler. Bu türler kaybolunca, ekosistemlerin işlevleri de değişir veya tamamen bozulur. Böylece ekosistemlerin sağladığı ücretsiz hizmetler de kaybolur. Örneğin, ekosistemlerden sağlanan temiz hava, su ve gıda kaynakları yok olur. Bu durum, insanların sağlığı ve refahını da olumsuz etkiler.
Bu nedenle, ekosistem tahribatının önlenmesi, biyolojik çeşitliliğin korunması için de oldukça önemlidir. Korunan alanların oluşturulması, insan etkilerinin minimize edilmesi, çevre dostu uygulamaların hayata geçirilmesi ve bilinçli bir şekilde doğal kaynakları kullanmak, ekosistemlerin korunmasına katkı sağlayabilecek tedbirlerdir. Ancak bu tedbirler, doğru zamanda ve doğru şekilde hayata geçirilirse bir fark yaratabilirler. Dolayısıyla, biyolojik çeşitliliğin ve ekosistemlerin korunması için hepimizin sorumlulukları vardır.
Korunan Alanların Biyolojik Çeşitlilik Üzerindeki Etkisi
Korunan alanlar biyolojik çeşitliliğin korunması açısından oldukça önemli bir role sahiptir. Bu alanlar, insan faaliyetlerinin olumsuz etkilerinden korunarak doğal yaşamın devamlılığı sağlanır. Aynı zamanda, korunan alanlar farklı türlerin yaşam alanlarını barındırır ve doğal ekosistemin sürdürülebilirliğine destek olurlar. Koruma çalışmaları ile birlikte alanların çevresel koşulları da korunur, böylece biyolojik çeşitliliğin korunması ve devamlılığı temin edilir.
Korunan alanların biyolojik çeşitlilik üzerindeki önemi, farklı türlerin yaşama alanlarının korunması ve doğal ekosistemlerin sürdürülebilirliğinin sağlanmasıdır. Bu alanlar, farklı türlerin yeniden üretilmesine ve çevredeki habitatlarının korunmasına da olumlu katkı sağlar. Aynı zamanda, korunan alanlar insanlar için turistik bir cazibe merkezi olarak da hizmet verir. Bu sayede, farklı koruma çalışmaları ve bölgesel ekonomik kalkınma da aynı zamanda desteklenir.
Korunan alanların biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkisi, ekolojik dengeye katkı sağlamasıyla da görülür. Örneğin, sağlıklı bir orman ekosistemi farklı türlerin yaşam alanı olarak korunduğu takdirde, atmosferin solunum için gerekli olan oksijeninin üretilmesinde önemli bir role sahip olur. Bu nedenle, korunan alanların korunması biyolojik çeşitlilik ve ekolojik sağlık için oldukça önemlidir.
Sonuç olarak, korunan alanlar biyolojik çeşitliliğin korunması için oldukça önemli bir role sahiptir. Bu alanların doğal ekosistemleri koruması ve çevresel koşulların sağlıklı bir şekilde desteklenmesi, farklı türlerin yaşama ve üreme alanlarının korunması açısından hayati öneme sahiptir. Koruma ve sürdürülebilirlik çalışmaları, biyolojik çeşitliliğin korunması ve insanların doğal yaşama daha duyarlı ve bilinçli bir şekilde yaklaşması açısından son derece önemlidir.